14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 14 Aralık 2016 6 haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ ‘Yeni fasıl açılamaz’Cumhuriyet Brüksel’de AB ZİRVESİNİ İZLİYOR AB üyesi ülkeler, müzakerelerin dondurulmasını isteyen Avusturya’yı ikna edemeyince Konsey’den karar çıkmadı. 27 ülke ‘Bugünkü şartlarda yeni fasıl açılması düşünülmez’ dedi Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile “müzakerelerin dondurulma sı’ tavsiyesine uyulmasını isteyen Avus turya, Türkiye ile ilgili kararı veto edin ce Konsey’den karar çıkmadı. Birliğin 27 üyesi Avusturya’nın “müzakereleri dondur ma” kararına karşı çıkar ken, “Yeni fasıl açılamaya cağını” ise Slovak Dönem Başkanlığı açıklamasıy DUYGU GÜVENÇ la kayda geçirdi ve “tam üyelik” yerine sürecin “ucu açık” tutumunu tek rarladı. Avusturya, Türkiye karşıtlığın da 27 ülkeye karşı yalnız kalırken Tür kiye ile fiilen durmuş olan müzakere sürecinin resmen durdurulmasına yö nelik bir karar alınmamış oldu. Türkiye’nin AB sürecindeki kritik kav şaklardan biri dün yaşandı. Her yıl ara lık ayında genişleme sürecine yöne lik kararların ele alındığı Genel İşler Konseyi’nde Türkiye ile ilgili sert uya rıların olduğu karar hayata geçirileme di. Perşembe günü yapılacak AB Liderler Zirvesi’nde de Avusturya’nın vetosunu sürdürmesi bekleniyor. Ankara, bu aşa mada müzakerelerin dondurulması yö nünde bir karar çıkmadığı için sevinse de bunun fiili etkisi gelecekte Türkiye AB sürecinde ortaya çıkacak. Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz, Konsey toplantısının ardından Türkiye’nin hızla AB’den uzaklaştığını belirtip bu tutumla rını sürdüreceklerini söyleyerek, “Metin de yer alan en önemli husus; Türkiye ile ‘türkiye’deki durumdan aşırı endişeliyiz’ Sadece Başkanlık açıklaması olarak yayınlanan ve bağlayıcılığı olmayan 27 ülkenin imza attığı açıklama şöyle: l AB, demokratik, kapsayıcı ve istikrarlı bir Türkiye’yle ortak sınamalara karşı birlikte çalışma taahhüdüne bağlıdır. Türkiye de Müzakere Çerçeve belgesine bağlılığını gösterebilir. l Türkiye ortak zirve yapılmasını isterken, AB, bunun Bakanlar düzeyinde sürdürülmesini istedi. Dış politikasını AB ile uyumlaştırma çağrısı tekrarlandı. lDarbe girişimine karşı AB’nin desteği anımsatılırken, “geniş çaplı ve toplu olarak işten çıkartmalar, tutuklamalar ve gözaltılar ciddi endişe kaynağıdır” denildi. l Türkiye’den müzakere eden bir ülke yerine “aday ülke” olarak söz edilen kararda yargı bağımsızlığı ve ifade özgürlüğün deki geriye gidişten duyulan endişe vurgulandı. Türkiye’nin bu olumsuz trendi tersine çevirmesi istenirken, gazetecilere, akademisyenlere ve insan hakları savunucularına karşı kısıtlamaların endişe yarattığı vurgulandı. Vekillerin tutuklanmasıyla birlikte bu adımların hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı ve temel özgürlükler, uzlaşıya dayalı parlamenter demokrasi ve diyalog için aşırı endişe yarattığı belirtildi. l PKK’nin terörist örgüt olduğu tekrarlanırken buna karşı alınan tedbirlerin haklı olduğu ancak terörle mücadelede, demokrasi, insan hakları ve uluslararası hukuka uygun olması gerektiği belirtildi. l 27 ülke, Güneydoğuda şiddete derhal son verilmesi ve barış sürecine geri dönülmesini istedi. l Erdoğan’ın ‘Sen yoluna ben yoluma’ di yerek rest çektiği AB, Türkiye’den yapılan bu açıklamalara üzüldüğünü ve bunların tek yönlü olduğunu belirterek mülteci mutabakatına bağlı kalmasını istedi. l Bugünki şartlarda yeni fasıl açılmasının düşünülemeyeceği belirtilirken, katılım sürecinin ucunun açık olduğuna vurgu yapıldı. Makro ekonomideki dengesizliklere de dikkat çekilen açıklamada hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının güçlendirilmesinin yatırımcıların güvenini kazanmada önemli olacağı belirtildi. l Erdoğan’ın Lozan Antlaşmasıyla başlattığı tartışmada AB, Türkiye’yi herhangi bir üye ülkeye karşı tehditten kaçınması uyarısında bulundu ve Yunanistan ile sorunların barışçı yollarla çözülmesini istedi. l AB, Rum Kesimi konusunda Türkiye’nin taahhütlerine uymasını istedi. başka fasılların açılmaması” dedi. İngiltere’den tam destek Türkiye ile müzakerelerin dondurulmamasına, AB’den çıkmaya hazırlanan İngiltere en büyük desteği verdi. Konsey toplantısı sırasında Dönem Başkanı Slovakya da Türkiye ile temasta kaldı. Kurz, İngiltere’nin desteğine tepkisini şöyle aktardı: “Farklı görüş ve yaklaşımda olanları biliyorduk, çoğunluğun bizden faklı düşündüğünün farkındaydık. Özellikle İngiltere’nin Türkiye’ye karşı çok yumuşak bir tutum sergilemesini ilginç buluyorum. AB üyeliğinden çıkmak isteyen bir ülkenin, Türkiye’nin AB üyeliğinin önünü açmak istemesi hatta bunu mümkün kılmak için aşırı çaba sarf etmesi anlaşılır değil.” Ankara mutlu Bu aşamada yeni fasılların açılamayacağının bilincinde olan Türkiye ise karardan memnun. Avusturya’nın yalnız kaldığını söyleyen bir Türk yetkili, Kıbrıs görüşmelerinin olumlu sonuçlanması halinde AB ile ilişkilerin yeniden düzeleceğini belirtti. Konsey toplantısı nın ardından Cumhuriyet’e bilgi veren bir Avusturyalı diplomat “Hollanda öğleden sonraya kadar bizi destekledi” dedi. Avusturya’nın Türkiye’ye karşı olmadığını vurgulayan diplomat, Erdoğan’ın tutumuna karşı AB’nin sessiz kalamayacağını belirtti. Hollanda, parlamentosu’nda alınan karar nedeniyle Avusturya’ya destek verirken, hükümet Türkiye ile ilgili müzakerelerin dondurulmasını istemiyordu. Genişleme konusunun perşembe yapılacak AB liderler zirvesinde ele alınmasına ise AB Konseyi Başkanı Tusk’un karşı çıktığı öğrenildi. l BRÜKSEL ÇAVUŞOĞLU’NDAN AP’YE ‘İdeolojiniz batsın, sen de git dağa’ Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bugün toplanacak AB Liderler Zirvesi ile ilgili olarak “bir likten, raportör lerden beklenti miz Türkiye tara fında olmaları de ğil adil yaklaşım. Türkiye’yi eşit bir ortak olarak gör mek durumunda lar” dedi. Çavu şoğlu, “AP içinde Çavuşoğlu PKK’ya sempati duyan parlamen terler ve siyasi gruplar var. Neden? ‘Aynı ideolojiyi savunuyoruz’. Si zin ideolojiniz batsın. Aynı ideoloji yi savunuyorsanız, o ideoloji terörü gerektiriyorsa, sen de git dağa” ifa delerini kullandı. Çavuşoğlu, Dışişleri Resmi Konutu’nda Çek Cumhuriyeti Dı şişleri Bakanı Lubomir Zaoralek ile baş başa ve heyetlerarası görüşme nin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Bugün Türkiye ile müza kerelerin devamı gündemi ile topla nacak AB Liderler Zirvesi ile ilgili so ru üzerine Çavuşoğlu, “birlikten, ra portörlerden ve komisyonlardan ön celikli beklentimiz Türkiye tarafında olmaları değil, adil yaklaşım” dedi. ‘Bizi eşit ortak görmeliler’ “Türkiye’yi eşit bir ortak görmek durumundalar” diyen Çavuşoğlu, AB’nin Türkiye’ye ders verme anlayışı yerine, sorunlara nasıl çözüm üretilebileceği anlayışı içinde olması gerektiğini ifade etti. Çavuşoğlu, son dönemde görüştüğü bazı AB yetkililerinin Türkiye’ye yönelik bakış açılarının gittikçe gerçekçi bir zemine doğru kaydığına işaret etti. Çavuşoğlu, “Biz artık sonuç almak istiyoruz. Hiçbir şeyin sürüncemede kalmaması gerekiyor” ifadelerini kullandı. Demokrasinin merkezi kabul edilen AP’de ve aynı şekilde AB ülkesinde PKK’nin rahatça faaliyetlerini gösterdiğini dile getiren Çavuşoğlu, “Böyle acımasız, insanlık dışı saldırıda bulunan bir örgütün destek bulmaması gerekiyor. AP içinde PKK’ya sempati duyan parlamenterler ve siyasi gruplar var. Neden? ‘Aynı ideolojiyi savunuyoruz’. Sizin ideolojiniz batsın. Aynı ideolojiyi savunuyorsanız, o ideoloji terörü gerektiriyorsa, sen de git dağa. Ne işin var parlamentoda. Niye siyaset yapıyorsun? Siyaset yapanlarla teröristler arasında fark olmalı” değerlendirmesinde bulundu. l ANKARA/Cumhuriyet NECATİ SAVAŞ Erdal Eren hep 17 yaşında Emek Partisi (EMEP) ve Emek Gençliği tarafından düzenlenen anmaya Devrimci 78’liler Federasyonu ve sendika yöneticileri de katıldı. Anma için Karşıyaka Mezarlığı 2 No’lu kapıda bir araya gelen gruplar, sloganlarla Erdal Eren’in mezarına yürüdü. Emek Gençliği adına konuşan Özgür Polat, “Bizleri bombalar, OHAL, KHK ile korkutamayacaklar. Karanlığın karşısında yılmıyoruz. Gücümüzü baskılara karşı dimdik duran Erdal Eren’den alıyoruz, unutmayacağız, korkmayacağız” dedi. Emek Partisi Ankara İl Başkanı İlke Işık da bugünkü sürecin Erdal’ın katledildiği döneme benzediğini belirtti. Işık, “Aynı Erdal ve yoldaşları gibi, 10 Ekim’de kay bettiğimiz yoldaşlarımız gibi mücadele etmekten ve yan yana gelmekten başka çaremiz yok” diye konuştu. Anmanın ardından Ercan Koca ve Sinan Suner’in mezarları ziyaret edildi. Aralarında Çankaya Belediyesi yöneticilerinin de bulunduğu bir grup CHP’li de Erdal Eren’in mezarını ziyaret etti. l ANKARA/Cumhuriyet Erdoğan’a yargı kalkanı Oran’ın Cumhurbaşkanı’na açtığı tazminat davası reddedildi KEMAL GÖKTAŞ Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi emekli öğretim üyesi Baskın Oran’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a barış bildirisini imzalayan akademisyenlerle ilgili sözleri nedeniyle açtığı dava reddedildi. Erdoğan’ın “alçak, zalim, kapkaranlık, cahil, tiksinti verici, vatan haini, lümpen, terör örgütünün maşası, ahlaksız, mandacı artığı, ruhu kirlenmiş” gibi sözlerinden dolayı açılan davada savunma yapan avukatı “Şok edici ve rahatsız edici bilgi ve düşünceler ifade özgürlüğüne girer” dedi. Barış İçin Akademisyenler grubunun “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildirisine imza atan Prof. Dr. Oran’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, 10 bin TL manevi tazminat talebiyle açtığı dava dün görüldü. Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki duruşmada Baskın Oran, “Recep Tayyip Erdoğan milyonlarca kişinin önünde alçak diyerek, aydın müsveddesi diyerek, vatan haini diyerek, imzacı akademisyenlere hakaret etmiştir. Bir Cumhurbaşkanı bunu yaparsa halk birbirini öldürür. Diğer yandan sayın Recep Tayyip Erdoğan binlerce kişiye tweet attıkları için hakaret davası açmıştır ve bu kişiler anında tutuklanmıştır” dedi. Oran’ın avukatı Oya Aydın ise Cumhurbaşkanı’nın devletin en üst Baskın Oran düzeydeki temsilcisi olarak TSK, yargı organları ve halkın büyük bölümü üzerinde etkiliği olduğunu belirtti. Baskın Oran’ın Kürt sorununun çözümü için oluşturulan “Akil insanlar heyeti”nde yer aldığını ifade eden Aydın, müvekkilinin yine Kürt sorununa ilişkin görüşlerini açıkladığı bir bildiriye imza attığı için hakarete uğradığını söyledi. Aydın’ın bu sözlerine yanıt veren Erdoğan’ın avukatı Tuğba Sağlam Eker ise, barış bildirisine imza atan bazı akademisyenler hakkında İstanbul Başsavcılığı’nca dava açıldığını hatırlatarak “Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları terörü doğrudan veya dolaylı destekleyenlere karşı cevap mahiyetindedir” de di. Oran’ın avukatı Aydın ise bunun üzerine, Erdoğan’ın avukatının bu sözlerle, Cumhurbaşkanı’nın kendisi gibi düşünmeyen herkesi terörist gibi gördüğünü ikrar ettini savundu. Aydın, “İki ay önce akil insan diye davet ettiği kişi kendisini eleştirince birden terör destekçisine dönüştürülmüştür. Bu kabul edilemez, ağır bir ithamdır” dedi. AİHM kararlarına göre Cumhurbaşkanı’nın kendisine yöneltilen eleştirilere katlanması gerektiğini anlatan Aydın, Oran’ın ise bir akademisyen olarak daha çok ifade özgürlüğüne sahip olduğunun kabul edilmesi gerektiğini söyledi. ‘Şok edici de olsa...’ Erdoğan’ın avukatı Eker, son olarak, müvekkilinin kullandığı ifadelerin düşünce özgürlüğü kapsamında kaldığını savunarak “AİHM kararlarında da şok edici ve rahatsız edici bilgi ve düşünceler için de ifade özgürlüğü uygulanacağı istikrarlı biçimde belirtilmiştir” dedi. Oran’ın avukatının “davalı Erdoğan’ın ekonomik ve sosyal durumunun araştırılması” talebini “Tarafların sosyal ve ekonomik durumları bilinebilir olduğundan araştırılmasına gerek yoktur” diyerek geri çeviren mahkeme, Oran’ın açtığı davanın da reddedilmesine hükmetti. Mahkemenin davayı ret gerekçeleri daha sonra açıklanacak. l ANKARA İntikam lâfzı devletin vasfına uymaz İntikam, “karşılıklılık” (“reciprocity”) prensibi temelinde insanlar ve topluluklar arasında gerçekleşen bir eylemdir. Ve “karşılıklılık”, birbirine eşit sayılan taraflar arasında söz konusudur. İntikam, normatif bir siyasal düzenin, yani bir hukuk ve yargı (adalet) sisteminin namevcut olduğu, daha özlü ve somut ifadesiyle “devlet”in olmadığı yerde kendini gösteren “primitif” bir adalet seçeneğidir. İntikam, tarihsel süreçte aileler veya akraba grupları arasında belirmenin ötesinde, bir siyasal örgütlenme biçimi olarak kabileaşiret yapılarında karşımıza çıkan bir olgudur. “Kan davası”, bu tip toplumsalpolitik örgütlenmelerde intikamın “töre” kılınmış karşılığıdır. Ve devlet siyasal örgütlenmelerinde hukuk ne ise, cemaat, kabile, aşiret örgütlenmelerinde “töre” odur. O yüzden hem bu coğrafyada, hem de bize komşu coğrafyalarda akraba gruplarında, köy cemaatlerinde, kabileaşiret toplumsallıklarında bu “töre”nin yerleşikliğini ortadan kaldırmak, öncelikle devletlerin boynuna borçtur. Devlet töreyi, kan davasını aşmaya ve onlarla ilişkili bir adalet seçeneği olarak intikamla da (sarmaş dolaş olmaya değil) başa çıkmaya, hükmettiği topraklarda yaşayanlar arasında yaygın intikamcı hesaplaşmaları gidermeye çalışır. Aksi takdirde devlet, devlet olmaz. Aynı şekilde, bir devletin ülke sınırları içinde bir terör eylemi karşısında en üst düzey yetkili ağızlarından “intikam” lafzını kullanması, sonrasında da bu lafzın tahrikiyle yine resmi görevlilerce gerçekleştirilen bir takım “intikamcı” operasyonlar… Bunlar da o devletin devlet olma vasfını zedeler. Onu terör örgütü ile muhatap, eşit ve “karşılıklılık” içinde bir duruma getirir. 37’si polis, 7’si sivil, toplam 44 yurttaşın hayatını kaybettiği kanlı terör eylemi karşısında devletin takındığı tavır, “intikam” kavram ve pratiği üzerine yukarıdaki siyasalsosyolojik açıklama çerçevesinden bakıldığında bir güçlülüğe değil zafiyete işaret eder. Olay korkunçtur ve toplumun, halkın, insanların soğukkanlılığını kaybetmesini de, acıyı öfkeye kanalize etmesini de, intikamcı bir söylem, tutum ve tavra savrulmasını da anlayabilirsiniz. Ama devletin tam da bu intikamcı motivasyonun dışında ve üzerinde akli, adli, hukuki bir vakar içinde olmasını beklerken, neredeyse toplumu sollayan bir intikamcı söylem ve pratiğe teslim olmasını anlamak mümkün değildir. Aksine devlet adına kaygıya kapılmak kaçınılmazdır. Kanlı saldırıların ardından ulusal hassasiyetin çok daha tehlikeli gelişmelere yol açacak şekilde doruğa çıktığı bir atmosferde, terörün failleri yakalanmamışken HDP teşkilatlarına baskınlar, yöneticilerine gözaltılar… İl binalarının duvarına “Geldik, yoktunuz. Yine geleceğiz!” yazmalar… İnsanları şöyle ya da böyle tweet attı diye gözaltına almalar… TAK’ın yaptıklarının öcünü HDP’den, Cem Mumcu’dan, ondan bundan almalar… Bunlar bir “devlet”ten beklenecek davranışlar değildir. Olsa olsa birbiriyle kan davasına tutuşmuş iki “eşit” topluluktan, bir üyesini kaybetmiş olanın hiç ayırt etmeksizin diğer topluluğun üyelerini ya da ona üye saydıklarını ve sandıklarını intikam için hedef yapmasını hatırlatan bir görüntüdür bu. Böyle yaparsanız terörü zayıflatmaz aksine güçlendirir; terör örgütünün de ağzının payını vermek bir yana, aksine onu payelendirmiş olursunuz. Devlet, intikam almaz, intikamı yok eder, etmeye çalışır. Ayrıca devlet, güçlüyse eğer, sağlam ve sağlıklı bir mide gibidir, onu hiç hissetmezsiniz. Ama bir devlet, sakinliğini, soğukkanlılığını, rasyonalitesini kaybedip intikam duygusuyla davrandıkça da mide ağrısından kıvrandıkça kıvranırsınız. Almanya’da ders tartışması Almanya’da Türk kökenli öğrencilere konsolosluk tarafından görevlendirilen öğretmenlerce verilen Türk Dili ve Kültürü dersleriyle ilgili tartışma büyüyor. Yeşiller’in eğitim politikaları sözcüsü Özcan Mutlu’nun “derslerin uyuma engel olup olmadığının mercek altına alınması gerektiği” açıklamasının ardından siyasiler ve eğitim yetkilileri de endişelerini dile getirdi. Son olarak Hessen Memurlar Birliği, anadil eğitiminin “derhal devletin denetimi ve sorumluluk alanına iade edilmesini” istedi. Eyalette Türkiye’nin görevlendirdiği 60 kadar öğretmenin görev yaptığını belirten birlik başkanı Heini Schmitt, “Cumhurbaşkanı Erdoğan sınıflarımızda oturuyor” çıkışı yaptı. Bremen’de FDP eğitim sözcüsü Julie Kohlraush ise durumun kabul edilemez olduğunu söyledi. l Dış Haberler Nüfus Cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. SEVGİ BAĞIŞ C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle