22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR AVRO FAİZ BORSA 3.4280 3.2 kuruş 3.6230 4.1 kuruş 10.81 0.14 puan 74.193 843 puan Çember daralıyor8 ekonomi@cumhuriyet.com.tr TASARIM: SERPİL ÜNAY ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 878.90 Sabit 131.10 0.5 kuruş Cuma 25 Kasım 2016 AP’de müzakereleri dondurma kararı alınınca gözler Avrupa’ya yapılan ihracata çevrildi. Türkiye 9 ayda 104 milyar dolarlık ihracatın 50 milyar dolarını AB’ye yaptı Üst üste rekor kıran dolar, düşen sanayi üretimi ve artan işsizlikle enflasyon yet mezmiş gibi ülkenin tek çıkar yolu olarak görülün ihracatta da tehlike çanları çalacak gibi görünüyor. Av rupa Parlamentosu’nda (AP) yapılan, Türkiye’nin Av rupa Birliği’ne (AB) üyelik mü zakerelerinin dondurulması na ilişkin oyla ma 37’ye karşı 479’la dondurul OBülcyaüyktaş ma yönünde sona erince, gözler AB ile yapılan ekonomik faali yetlere çevrildi. Her ne kadar hukuki bir bağla yıcılığı olmasa da iki taraf arasın da günler süren ve üstelik de bur juva nezaketinden uzak bir üslup la, yüksek sesle dile getirilen tavrı lar, ilişkileri zora sokacağı kaygısı nı artırdı. Oylama sonucunun eko nomik aktörler tarafından da yok addelimesi, önümüzdeki günlerde ekonomik ilişkilerin nasıl ilerleye ceği konusunda endişe doğurdu. TİM Başkanı Büyükekşi, Av rupa Parlamentosu’nda dün yapılan oylamadan Türkiye ile müzakerelerin geçici olarak durdurulması kararı ile ilgili, “Türkiye İhracatçılar Meclisi olarak Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’ye getirmiş olduğu eleştirileri reddediyoruz” şeklinde yorumladı. İhracat verilerine bakıldığında AB ile ticari ilişkilerin sürekli arttığı görülüyor. 2013’de 151 milyar dolarlık ihracatın yüzde 41’i AB ülkelerine yapılırken bu yıl dokuz aylık dönemde AB ülkelerine yapılan pay yüzde 48.50’yi buldu. Ortadoğu coğrafyasına malum nedenlerle yapılamayan ticaret, özellikle son yıllarda yeniden AB’ye kaydırılmıştı. Borçlar ağırlıklı AB’ye Diğer yandan son kurla 310 milyar dolara ulaşan borçların önemli bir kısmının da Avrupa bankalarına olduğunu hatırlamakta yarar var. Uzmanlarca Çin ve Rusya gibi daha kapalı ülkelerin aksine ticari ilişkilerin AB’de makro değil çok sayıda mikro şirketle yürütüldüğü için ilişkilerin tek elden halledilmediği, yapılan tek anlaşma ile doğalgaz ya da nükleer anlaşmasını yapabilecekken, AB’de kurumların kendi tarzlarına uygun ekonomik ilişkiyi tercih ettiğinin unutulmaması gerektiği belirtiliyor. Anti demokratik bir yapının etkin olmaya başladığı yerde yatırımların azalacağı ve olan yatırımlarda da kâr transeflerinin artacağı da hatırlanacak olursa önümüzdeki günlerde ülkeyi zor zamanların beklediğini söylemek kehanet olmaz. Fındığın ruhuna el fatiha Ordu’da sezon başında serbest piyasada 14 TL’ye yakın olan fındık fiyatının 11 TL’nin altına düşmesiyle, bazı üreticiler, farklı bir fındık protestosu düzenledi. Sami İsen ve Hasan Yiğit ile fındık üreticilerinin de katıldığı protestoda bir çuval fındığı tabutun içine koyan grup, Merkez Odayanı Camii avlusunda ‘sela’ okuyarak, cenaze namazı kıldı. Ardından 1 çuval dolusu fındığı mezara gömen grup, dua edip ayrıldı. Ordu’da fındığı kilosunun 10.50 TL’den işlem gördüğü belirtildi. Müdahale çağrısı Öte yandan, bazı derneklerle birlikte açıklama yapan Fındık Üreticileri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı İsmail Albayrak, 11.90 liraya kadar düşen fındık fiyatına müdahale edilmesi çağrısında bulundu, “Ülkemizde 400 bin ton civarındaki rekolte 1415 lira civarında fındık fiyatını ortaya çıkarıyor. Ancak tekelleşen alıcı, üreticinin üzerinde balyoz gibi alımlara müda hale ederek fiyatların düşmesine neden oldu. İktidar bu duruma seyirci kalmamalı, tekelci tüccarın, fabrikatörün, tedarikçinin yanında yer almamalı” dedi. Fındık sektörünün yabancıların elinde olduğunu kaydeden Albayrak, “Fiskobirlik’in devre dışı bırakıldığı günlerde büyük propagandası yapılan Ulusal Fındık Konseyi bugüne kadar nasıl bir çalışmayı hayata geçirdi ki dünya lideri fındığımızın kaderi bu konsey sayesinde yabancı bir şirketin kontrolü altına girdi” ifadesini kullandı. Siirt’te bir cansız beden daha çıkarıldı Siirt’in Şirvan ilçesi Maden köyündeki bakır madeninde 17 Kasım’da meydana gelen heyelan sonrasında toprak altında kalan 16 işçiden Mehmet Kasım Tari’nin cansız bedenine dün ulaşıldı. Evli ve 4 çocuk babası Tari’nin cesedi otopsi yapılmak üzere Siirt Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Toprak altında 16 işçiden 8’inin cenazesine ulaşılırken, 8 işçiyi arama çalışmaları AFAD ekiplerince sürdürülüyor. Ekskavatör operatörleri Savaş Kızıltan, Kerem Arat ve İbrahim Kılıç, şoförler Halil Başer, Muhammet Batumak, Nusret Beyazalma, Yavuz Yıldız ve İsmail Tekin hâlâ toprak altında bulunuyor. Öte yandan faciada hayatını kaybeden 20 günlük evli Mu rat Ant’ın (24) yaslı eşi İpek Açıkça, “Evlendikten 15 gün sonra annemler çeyizlerimi getirdi. Bir hafta sonra ise annemlere gittim. Geldiğimde bana Murat’ın öldüğünü söylediler” dedi. Sosyal Haklar Derneği (SHD) heyeti de, madende incelemelerde bulundu. Dernek başkanı, eski CHP Milletvekili Melda Onur ile avukatlar Can Atalay ve Evren İşler’in hazırladığı gözlem notunda, katliamın göz göre göre geldiği vurgulandı. Denizli’de 1 işçi mahsur Denizli Acıpayam’daki bir krom madeninde dün akşam göçük meydana geldi. Göçükte, 1 işçi mahsur kalırken arama kurtarma ekiplerinin başlattığı çalışma devam ediyor. l Yurt Haberleri Kurumlar vergisine üç yıl indirim Hükümet tarafından dün Meclis’e sunulan Damga Vergisi Tasarısı ile TCMB Para Politikası Kurulu’nun ayda bir kez toplanması kuralının yılda en az sekiz kez olarak değiştirilmesi teklif edildi. AKP TBMM Grubu tarafından duyurulan tasarı metninde yer alan diğer başlıklar şöyle: 4 Uluslararası taşımacılığa ilişkin damga vergisi ve harç istisnası kapsamına yolcu taşımacılığı da alınıyor. 4 Üretim sektöründe faaliyette bulunan kurumların birleşmeleri halinde, üç yıl süreyle kurumlar vergisi indirimli uygulansın. 4 Yatırım teşvik belgesi kapsamındaki gayri maddi hak ve yazılım teslimleri KDV’den istisna edilecek. 4 Gemi siciline kayıtlı gemi ve yatlara yönelik istisnalar yeniden düzenlendi. 4 Asgari ücret desteği 2017’de de sürecek. TOBB: Bürokratik engeller kaldırılsın Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Arap Odaları Birliği’nin imzaladığı anlaşma ile TürkArap Odası kurulurken, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, bölge ülkeleri ile ticaretin gelişmesi için bürokratik engellerin kaldırılması için çalışacaklarını söyledi. TürkArap Odası kurulmasına ilişkin anlaşma, TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu ve Arap Odalar Birliği Başkanı Nail ELKabarati tarafından İstanbul’da düzenlenen top lantıda imzalandı. Hisarcıklıoğlu, son 15 yılda Arap ülkeleri ile Türkiye’nin ticaret hacminin 7.5, turist sayısının da 9 kat artış gösterdiğini söyledi. Arap yatırımcıların doğrudan yatırımlarının da 23 kat artışla 10 milyar doların üzerine çıktığını kaydeden Hisarcıklıoğlu, “Ancak buna rağmen toplam dış ticaretimizin sadece yüzde 8’ini Arap Ligi ile yapıyoruz. Arap Ligi ise toplam ticaretinin sadece yüzde 1’ini bizimle yapıyor” dedi. l Ekonomi Servisi ‘Kadın gücü bir modernleşme meselesidir’ Ekonomik krizin ismi konmadan tsunami dalgaları gibi yayıldığı günler... Fırlayan döviz, yüksek işsizlik, peşpeşe kapanan şirketler... Sadece ekonomi mi? Siyasal, toplumsal her alanda büyük bir çöküş, büyük bir umutsuzluk, büyük bir belirsizliğin yaşandığı bir dönem. Dünyanın geneli de pek parlak değil ama özellikle Türkiye, özellikle bizim ülkemiz. 1930’ların Büyük Buhranı’na benzetiyor yaşadığımız bugünleri Borusan CEO’su Agah Uğur, “sakin ve temkinli olmak durumundayız” diyor, “bu koşullarda ve belirsizlikte büyüme olmayacağı aşikâr, ama küçülmeyi de abartmamak lazım. Hassas bir dönemden geçiyoruz.” Türkiye Kadın Girişimciler Derneği’nin (KAGİDER) kasım ayı konuğu bu kez Agah Uğur. Dolayısı ile konu sadece ekonomi ile sınırlı değil. Cinsel tacizcilere getirilen affın ülke çapında yoğun protestolar karşısında “şimdilik” rafa kalktığı bu süreçte kadına yönelik şiddet de konuşuluyor. 25 Kasım’ın “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” olduğunu hatırlatan Uğur, “Türkiye’deki kadınlarımızın yüzde 35.5’i fiziksel olarak şiddete maruz kalıyor. Bizler kadının yönetimde güçlenmesinden söz ederken, daha önemli çok başka sorunlarımız var. Bunların tek çözümünün ise bilinçlenmede olduğunu görüyorum. 25 Kasım önemli bir gün ve öyle bir gün olmasına bile inanamıyorum. 2016 yılındayız ve böyle bir şeyin var olması beni şaşırtıyor..” diyerek. “Yüzde 50 gücün kullanılmadığı bir ülkede ekonomik kalkınmanın yavaş gideceği de bellidir” vurgusu yapan Agah Uğur sözlerini “Hakikaten bir insanlık hakkıdır bu. Bugün hâlâ talep ediliyor ve verilmiyor. Türkiye için bu durum daha da önemli. Bir beka meselesi, modernleşme meselesidir kadın gücü. Ben şahsen kadının toplum içindeki ve yönetimdeki gücünün dünyanın geleceğini tanımlayacak en önemli unsur olduğunu düşünüyorum. Kadın gücünün daha yüksek olduğu bir dünya kesinlikle daha iyi bir dünyadır. Dolayısıyla konumuz artık sosyal sorumluluğun da ötesine geçmiştir. Bunu sosyal sorumluluk projesi olarak algılamayı ben ayıp görüyorum. Tabii ki hepimizin sosyal sorumluluklarımız var, ama politika yapanların bunu böyle görmemesi lazım” diye sürdürüyor. Borusan gibi Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden birinin yöneticisinin bu sözleri önemli. Borusan, Birleşmiş Milletler Kadının Güçlenmesi Prensipleri’in (WEPs) önemli imzacılarından biri, ayrıca WEPs liderlik grubuna Türkiye’den seçilen ilk ve tek şirket. Birkaç yıl önce önce önemli bir projeyi başlatmıştı: “Annemin işi benim geleceğim” adlı bu proje organize sanayi bölgelerinde kreşler açılmasına odaklanmıştı. Fatma Şahin’in bakanlığı döneminde projenin hızlı başladığını ancak şimdi yavaşladığını bugüne kadar 6 kreşin tamamlanması gerekirken sadece 4 tane sinin teslim edildiğini söyledi. Tabii, kız çocuklarının erken yaşta evlen melerinin önüne geçmek için kılını bile kıpırdatmayan, cinsel istismarı ve tecavüzcüleri aklayan bir iktidar anlayışının kadın istihdamını artırmak için kreş açılmasının pek de umurunda olmadığı aşikâr. Agah Uğur ise “Ama bir kere cin kutudan çıktı. Bugünkü resim iç açıcı olmasa da kadının güçlendirilmesi konusunda yürütülen bir savaş var ve bu sürecek. Diş macunu gibi, nasıl macunu bir kez tüpten çıkınca nasıl geri sokamazsanız öyle...” diyor. Türkiye’nin Avrupa Parlamentosu’ndan bile neredeyse dışlandığı ve “müzakereler geçici olarak dondurulsun” kararının alındığı bu dönemde bu mücadele bile hayli ütopik kalıyor... ÇYDD sizi bir panele çağırıyor Bu kez değişik bir panel ÇYDD’den. Konu enerji. “Kimin için enerji” diye soran ÇYDD, bu cumartesi Türkiye’nin enerji politikalarını masaya yatıracak. Panelin konuşmacıları Baha Kuban, Duygu Kutluay ve Mehmet Özdağ. Yer Şişli Belediyesi Nâzım Hikmet Kültür Merkezi, saat 11.00 14.00. Merkez korkmadı ama yetmedi Hamaset bu kez para etmedi. Merkez Bankası, “Ben buradayım” dedi. Banka bünyesindeki Para Politikası Kurulu (PPK) faiz artırımına gitti. Üstelik bu hamleyi neredeyse üç yıl aradan sonra ve Cumhurbaşkanı’nın, “Tokadı ben yiyeyim, sefayı onlar sürüyor” azarına rağmen yaptı. Piyasalar özellikle bu son azarlamaların da etkisiyle, faiz artırım beklentisini iyiden iyiye düşürmüştü. Epeydir bilinip izleniyor ki, faiz artırımının gerekliliği konusunda uzlaşı yetmiyor. Biatkorku açmazındaki siyasi bürokratik atmosfer nedeniyle, piyasalar da bu hamleyi düşük olasılık olarak görüyordu. Dileriz, bir OHAL KHK’si ile Merkez Bankası bağımsızlığıyla oynamak kimselerin aklından geçmez. Ama politika faizindeki bu yarım puanlık artış için söylenecek en önemli şey, Merkez Bankası’nın yasayla verilmiş bağımsızlığına sahip çıkışının değerli olduğudur. O değer de, ekonomik tahribatı yavaşlatmayı, bürokratik ikbalin önünde tutmasıdır. HHH PPK’nin kararla birlikte yaptığı açıklama, satır arası mesajlar içeriyor. Dolardaki hızlı artış, içerideki ağır ve yaygın hak ihlalleri, OHAL uygulamalarına değinmeksizin, sadece küresel gelişmelere bağlanıyor. Bu yaklaşım, başta Başbakan olmak üzere son günlerde bütün kabine üyelerinden duyduğumuz gerekçenin aynısı: “Bir Trump seçildi ve dünya değişti.” Türkiye’nin yüzde 11.3’e varan yüksek işsizlik oranı, durmaksızın patinaj yapan büyüme oranı ve hepsinden önemlisi de hukuki güvenlik ilkesinin un ufak edilişinin kur üzerindeki etkisi bilerek görmezlikten geliniyor. Yine de açıklama metnindeki şu ifadenin, “içerideki” karanlık ahvali yansıttığını söylemek de mümkün: “Yüksek oynaklıklara bağlı olarak yaşanan döviz kuru hareketlerinin, yukarı yönlü risk oluşturduğu vurgulanıyor.” Parasal sıkılıştırmaya gerekçe olarak bu belirsizliklerin etkisini sınırlamak gösteriliyor. Belli ki Merkez Bankası, parasal sıkılaştırmaya ihtiyaç duyuran belirsiz ortamın kısa sürede bitmeyeceğini öngörüyor. Dolayısıyla, dünkü kararların, dövizdeki tırmanışa fren yaptırıp 3.40’lardan, 3.37’ye düşürse de, kayıpları minimize etmeyeceğini anlıyoruz. Nitekim faiz artırımı kararının hemen ardından neredeyse dakikalar sonraAvrupa Parlamentosu’ndan (AP) gelen müzakerelerin geçici olarak dondurulması kararı, PPK’nin bu gelişmeyi hesaba kattığının kanıtı niteliğinde. Faiz artırımı, döviz borçlulukları nedeniyle alarm pozisyonunda bulunan reel sektör şirketlerinin tedirginliğini bir nebze azaltsa da AP kararının yol açacağı etkiler, (bağlayıcı olmasa da) başta dış borçlar olmak üzere makro ekonomik veriler açısından iyimser olmayı zorlaştırıyor. Sadece AP kararı da değil, şehit haberlerinin gelmeye başladığı Suriye’deki çıkmaz sokak da işte açıklamadaki “belirsizlikler”e dahil. Sonuçta evet, Merkez Bankası, kodlarını tam çözemediğimiz “sefa”yı sürdürme pahasına korkmadı ve faizi artırdı. Ama keşke bu gidişi geri döndürmeye yetse. Fi Yapı’nın sahibi Fikret İnan’a tahliye FETÖ’ye finansal destek sağladıkları iddiasıyla Akfa Holding ve alt şirketlerine yönelik gerçekleştirilen operasyon kapsamında tutuklanan Fi Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Fikret İnan’ın da aralarında bulunduğu 11 şüphelinin tahliyesine karar verildi. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü, Kaçakçılık ve Ekonomik Suçlar Soruşturma Bürosu’nca yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan şüphelilere ilişkin aylık tutukluluk incelemesi yapıldı. Savcılık, soruşturma kapsamında tutuklanan 7 şüphelinin adli kontrol şartıyla tahliye edilmesini, 19 şüphelinin ise tutukluluk halinin devamını talep etti. Hâkimlik, adli kontrol kapsamında 7 şüphelinin yurtdışına çıkışlarının yasaklanmasına, haftada 2 gün ikametlerine en yakın polis merkezine giderek imza atmalarına ve İstanbul il sınırlarını terk etmemelerine karar verdi. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle