17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 25 Kasım 2016 12 DÜNDAR, CNN’E KONUŞTU Yapmamız gerekeni yaptık Gazetemizin eski genel yayın yönetmeni, yazarımız Can Dündar, Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) 2016 Uluslararası Basın Özgürlüğü Ödülü’nü almak için gittiği ABD’de, CNN muhabiri Christiane Amanpour’un programına konuk oldu. Amanpour’un “Özgür ve ödüllendirilmiş olmak nasıl bir duygu? Ülkenizdekinden farklı olmalı” sorusu üzerine “Elbette. Ama diğer yandan da üzücü. Çünkü arkadaşlarım hapiste. Onların adına, onların haklarını ve bizim haklarımızı savunmak için de oradaydım (New York’taki törende). Buradaki meslektaşlarımızdan büyük bir destek de aldık” cevabını verdi. Amanpour’un “Erdoğan’ın, kendisini casuslukla suçladığını” anımsatması üzerine Dündar, “Mahkeme ‘Bu bir terörizm değil, bu gazetecilik eylemidir’ dedi. Bu yüzden Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla salıverildik. Erdoğan’ın herhangi bir kanıt olmadan nasıl gazetecileri casus olmakla suçlayabildiğini bilmiyorum. Biz yapmamız gereken şeyi yaptık” dedi. AP’ye ‘dondurma’ eleştirisi Avrupa Birliği’nin sığınmacı anlaşması nedeniyle Türkiye’yi eleştirme konusunda pek hevesli olmadığını belirten Dündar, Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin dondurulması yönündeki tavsiye kararını eleştirerek “Şimdi başka bir tehlike var. Türkiye’yi izole olmaya zorlamak gibi. Bu Avrupa değerlerine inanmayan Erdoğan için bir ceza değil. Bu modern Türkiye’deki Avrupa değerlerine inanan insanlar için bir ceza” diye konuştu. Programda Dündar’a düzenlenmek istenen suikast girişimi de konuşuldu. Dündar’ın, eşinin hayatını kurtardığını ancak şimdi ülkeden çıkışına izin verilmediğini söylemesi Amanpour’u şaşırttı. l Dış Haberler haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Iddıaname bır anCHP’Lİ ÇAKIRÖZER’İN GÖRÜŞTÜĞÜ SİLİVRİ’DEKİ TUTUKLU GAZETECİLERİN ORTAK TALEBİ: once hazırlansın Gazetemiz yazar, çizer ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu tutuklu gazetecileri Silivri’de ziyaret eden CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, görüşmelere ilişkin bil gi verdi. Tutuklanmaya, “Niçin burada yız!” diye isyan eden gazeteciler, iddia namenin bir an önce hazırlanmasını ve tutuksuz yargılama talep etti. Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, “Öncelikli beklentimiz id dianamenin hemen çıkma sı” derken kadınlardan ge len tepkinin ardından ge ri çekilen istismar düzen lenmesine ilişkin de “Bu İKLİM ÖNGEL nun Türkiye’de başka sorunların çözümü konusun da umut verici olduğunu düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. Kari katüristimiz Musa Kart ise “Kadınlar ka rarlılıkla Türkiye’de bir oyunu bozdular ve bize diğer oyunların da nasıl bozula cağını gösterdiler. Bize büyük moral ol dular” dedi. Yönetici, yazar ve çizerleri miz ile Çakırözer’in ziyaret ettiği diğer gazeteci ve sanatçıların, mesajları şöyle: KADINLAR UMUT VERDİ MURAT SABUNCU: Öncelikli beklen timiz iddianamenin hemen çıkması. Av rupa ile ilişkilerden kaygılıyım. Türkiye bu kopuşun altından kalkamaz. Bu ko puşa neden olan şeylerden biri de gaze tecilerin içeride olması. Türkiye bu soru nu çözmeli. Benim darbe girişimi gece si, darbeye karşı attığım tweet’lerim var. Buna rağmen tutuklu olan benim, bu bü yük çelişkidir. İstismar düzenlemesine verilen kadın tepkisini çok önemli bu luyorum. Anlamlı ve heyecan vericiydi. Bunun Türkiye’de başka sorunların çö zümü konusunda da umut verici olduğu nu düşünüyorum. MASA YOK, ÖRTÜSÜ VAR Akın Atalay: Pul ve zarf var ancak mektup yazamıyoruz. Bu konuda dilek çe verdim. Ayrıca diğer arkadaşlarımla birlikte kalmak istiyorum, bir de bu ko nuda dilekçe verdim. Çalışmak için ma sa istedim. Cezaevi yönetmeliğine göre reddedilmiş ama masa örtüsünü vermiş CEZAEVİ KOŞULLARI AĞIRLAŞMIŞ Gazetecilerin en çok iddianamenin hâlâ ortada olmaması ve kitap okuyamama sorunlarını dile getirdiğini aktaran Çakırözer, iddianamenin bir an önce hazırlanması gerektiğini söyledi. Gazetecilerin özgür bırakılması gerektiğini belirten Çakırözer, “Gazeteciler tutuksuz yargılansın” diye konuştu. OHAL ile birlikte tutuklu ve hükümlülerin temel haklarının da kısıtlandı ğını söyleyen Çakırözer, cezaevi koşullarının ağırlaştığını gözlemlediğini kaydetti. Çakırözer, “Yakınlarla görüşme, kitap ve diğer basılı yayınlara ulaşım, doktor ve ilaç ihtiyaçlarının hızlı karşılanması, cezaevi dışındaki dünyayla yazılı iletişim alanlarının yasaklanması gibi uygulamalar insan haklarına aykırı. Bu kaygı verici bir durum. Bu kısıtlamalardan bir an önce vazgeçmeli” diye konuştu. ler. Tüm bunlar psikolojimizi bozmak için yapılan uygulamalar. Zaman gazetesi kapatıldığında attığım tweet’leri suçlama konusu yapıyorlar. Ben orada çok sayıda tweet attım ama birini özel olarak çekip gösteriyorlar. Ben orada basın özgürlüğüne sahip çıkıyorum. AKP’nin başına da böyle antidemokratik bir uygulama gelse ona da karşı çıkarız. KİTAP YASAĞI İLAVE CEZA Kadri Gürsel: Bana 63 soru soruldu. Sadece biri yazımla ilgili. 2007’den beri yazıyorum, hakkımda bir tane dahi soruşturma veya dava açılmadı. Sadece Milliyet gazetesindeki bir tweet’im şikâyet edildi ama dava konusu olmadı. Tutuklu yargılama vahim bir hak ihlalidir, bir an önce iddianame çıkmalı. Gazeteci için, yazar için kitap okumadan geçen her gün kayıptır, ilave cezalandırmadır. YARGILANAN GAZETECİLİK Güray Öz: Bu soruşturmanın ilertutar yanı yok. Yargılanan gazetecilik. İçerdeki kitapları vermiyorlar, dışardan kitap gelmesi lazım. Hiç kitap yok. Savunmamız için de belli özellikte kitaplara ihtiyacımız var, kaldı ki biz okuyacak kitap bulamıyoruz. KADINLAR OYUNU BOZDU Musa Kart: Kadınların daha cesur ve duyarlı olduğuna inandım. Kaç gündür sergiledikleri kararlılıkla Türkiye’de bir oyunu bozdular ve bize diğer oyunların da nasıl bozulacağını gösterdiler. Bize büyük moral oldular. KİTAP VE MEKTUP SIKINTI TurHan Günay: Hâlâ iddianamenin hazırlanmamış olması ve kitap ile mektup yasağı en büyük sıkıntılarımız. HERKESE 1 KİTAP GELDİ Hakan Kara: Adalet Bakanı 13 bin kitap olduğunu söylemiş. 1750’lik bir liste vardı, oradan istediklerimizi alamadık. 400’lük bir liste geldi. 50 kitap istedik, bizim koğuşa 40 sayfalık bir kitap geldi. Dönüp dolaşıp onu okuyoruz. KİTAP OKUYAMIYORUZ Bülent Utku: İddianame bir an önce hazırlanmalı. Kitap okuyamıyoruz, mektup alamıyoruz ve yazamıyoruz. Öte yandan kadınların istismar düzenlemesine karşı tepkisini çok önemli. GÖRÜŞLER KAYDEDİLİYOR Mustafa Kemal Güngör: Kitap isteyeli 10 gün oldu hâlâ gelmedi, dün akşam yeni liste verdik. Umut ediyoruz ki gelir. Eş, avukat, aile, milletvekili görüşmelerinin yanı sıra seçilen 3 arkadaş ile görüşme vardı. Ancak bu hakkımız alındı, artık arkadaş görüşüne izin verilmiyor. Avukatlarla görüşmelerde ise yanına biri oturuyor ve görüşme kameraya alınıyor. Bir an önce iddianamenin hazırlanmasını bekliyoruz. İLAÇLAR GEÇ GELİYOR Önder Çelik: Bir an önce iddianamenin çıkmasını belkiyoruz. Neyle suçlandığımızı görmek istiyoruz. İlaçlarımızı almakta güçlük çekiyoruz, geç geliyor. Oğuz Güven Ayşe Yıldırım İnci Hekimoğlu Atilla Özsever Aydın Nadir ‘Ülke hanedanlığa dönüşüyor’ Gazetemiz ile dayanışmak için meslek örgütleri tarafından başlatılan “Haber Nöbeti”ni Birgün gazetesi yazarı Atilla Özsever ve gazeteci İnci Hekimoğlu devraldı. Özsever ve Hekimoğlu’na Yazarımız Ayşe Yıldırım, cumhuriyet.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Oğuz Güven ve DİSK Basınİş üyesi Aydın Nadir eşlik etti. Atilla Özsever yönetici ve yazarlarımızın hapiste olma sının demokrasi mücadelesinin bir parçası olduğunu belirterek, “Günümüzdeki bu basın özgürlüğü mücadelesi aynı zamanda basın çalışanlarının bir direnişi olarak değerlendiriyorum. Kısa sürede arkadaşlarımızın hapisten çıkacağına inanıyorum” dedi. İnci Hekimoğlu da 12 Eylül öncesi sıkıyönetimde yetişmiş bir gazeteci olduğunu dile getirerek, “Bugünkü koşullarda ar tık gazetecilerin gazetecilerle, gazeteci sıfatını taşıyan memurlar arasındaki fark şöyle olmaya başladı. Eğer bir gazeteci hakkında soruşturma açılıyorsa bir gazete maddi ve psikolojik harp harekâtına maruz kalıyorsa demekki doğru gazetecilik yapıyor. Şu anda böyle koşullarda çalışıyoruz. Ülke giderek bir hanedanlığa dönüşüyor” diye konuştu. l İSTANBUL / Cumhuriyet Önderoğlu basın özgürlüğü ödülünü ‘tutsaklara’ adadı Güneydoğu Avrupa Medya Örgütü’nün prestijli basın özgürlüğü ödülünün bu yılki sahibi, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu oldu. Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da önceki gün gerçekleşen törende Güneydoğu Avrupa’da Daha İyi Anlayış Ödülü’nü alan Önderoğlu, “Türkiye’de medya özgürlüğü için mücadele verenler 15 yıldır AB reformlarının gazeteciliği baskılamak için kötüye kullanılmasından derin hayal kırıklığı yaşasalar da mücadeleyi tehditlere karşı birlikte vermeyi sürdürmelidir. Ödülü, Kadri Gürsel, Murat Sabuncu, Aslı Erdoğan, Şahin Alpay ve mücadeleyi bırakmayan meslektaşlarıma adıyorum” diye konuştu. 2002’den beri verilen basın özgürlüğü ödülü, Avusturya’nın eski başbakan yardımcısı Dr. Erhard Busek’in ismini taşıyor. l Haber Merkezi CHP’li Gürer’den Halk Bankası’na ‘Cumhuriyet’ sorusu: ‘Reklam veriyor musunuz?’ SELDA GÜNEYSU Meclis Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) Komisyonu’nda CHP’li milletvekilleri Cumhuriyet’i gündeme getirdi. CHP’li vekiller, Komisyona bilgi veren Halk Bankası Genel Müdürü Ali Fuat Taşkesenoğlu’na “Halk Bankası tarafından Cumhuriyet’e reklam verilip verilmediğini” sordu. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer şunları kaydetti: “Sizlerin reklam giderleri var, televizyon ve benzer kuruluşlara veriyorsunuz. 2013’le 2014’te bugün artık ‘terör örgütü’ nitelemesine tabi olan yayın organlarına, kuruluşlara verdiğiniz reklam ve ilanlar var mı, ne kadar kaynak aktardınız? Bir de burada gördüğüm kadarıyla bu dağılımda kimlere, hangi yayın kuruluşlarına bu ilan, reklam aktarımı yapılıyor? Örneğin, Sözcü, Cumhuriyet buradan herhangi bir pay alıyor mu? Böyle bir de ğerlendirmede yayının satış rakamı mı dikkate alınıyor yoksa belli tercihlerle kamuoyunda okunmayan, adı bilinmeyen yerlere kaynak mı aktarılıyor?” Gürer’in ardı arkasına yönelttiği bu sorulara Genel Müdür Taşkesenoğlu ise “yazılı yanıt vermek istediğini” söylemekle yetindi. Tablet kavgası Toplantıda, Devlet Hava Meydanları İşletmesi yöneticilerinin komisyon üyesi milletvekillerine verdiği 1300 TL değerindeki “tablet bilgisayar” tartışması yaşandı. CHP’li üyeler, “böyle bir hediye verilmesinin etik değerleri çiğnemek anlamına geldiğini” belirterek, masalarının üzerine bilgisayarları bıraktılar. AKP’lilerin, muhalefeti “şov” yapmakla suçlaması ise komisyonda tansiyonu yükseltti. DHMİ Genel Müdürü Funda Ocak ise “yanlış anlaşıldıkları” savunmasını yaptı. l ANKARA 1725’i yolsuzluk görenler tutuklu MEHMET ALTAN: Ben yarım cümle nedeniyle 45 gündür içerideyim. Askeri Darbeleri Araştırma Komisyonu’na, “Sizin mücadeleniz tüm toplumun takdirini toplamıştır” denilerek davet edilmiştim. Bakıldığında 1725 Aralık’ı yolsuzluk olarak gören ve iktidarı eleştiren herkes şu an darbecilikten tutuklu veya tutuklanabilir. Dinleme kararı veren hâkimler FETÖ’den meslekten atıldı. Dinleyen savcı dışarıda, dinlenen ben kaçma şüphesi gerekçesiyle hapisteyim. Dışarıya tek satır yazamıyoruz Ahmet Altan: AB, Türk ve Müslüman olduğumuz için değil, kendi halkına kötü davrandığı, zulmettiği için Türkiye’yi eleştiriyor. AB ile ilişkilerinin kopmasının ekonomik sonuçları Türkiye’yi yoksullaştıracak. Kardeşimle ben 40’tan fazla kitap yazdık, 10 milyondan fazla okurumuz var, yüzlerce, binlerce yazımız var. Kardeşimi ziyaret hakkım olmasına rağmen bizi görüştürmüyorlar. En insafsız yasak ise dışarıya tek satır yazamıyoruz, dışardan tek satır alamıyoruz. Silivri’nin en yaşlı tutuklusuyum Şahin Alpay: Benim hayatım darbeyle mücadeleyle geçti. Şimdi darbeye zemin hazırlamakla suçlanıyorum. Ben Zaman’a dışardan yazıyordum. Bir darbe olacağı aklımın ucundan geçmezdi. Hayatım boyunca Türkiye’ye AB standartlarında demokrasi istedim. Yazılarımda bunun üzerineydi. 72 yaşındayım ve Silivri’nin en yaşlı tutuklusu benim. 11 kronik hastalığım var. İnsanları devlete küstürüyorlar Atilla Taş: Hükümeti eleştiriyoruz diye terör örgütü üyesi suçlamasıyla içerdeyiz. Tweet’lerim nedeniyle buradayım. Benim cemaatle hiç alakam yok. Suçu suçluyu övmek diyorlar. Tek tek sayalım, AKP’lilerin Öcalan ve Gülen için söyledikleri övücü sözler ne olacak? Revire çıkamıyoruz. Kronik bronşitim var. Astıma çeviriyor ilaç istedim gelmedi. İnsanları içeride tutarak devlete küstürüyorlar. 35 kişilik davada 4 kişi tutukluyuz Murat Aksoy: Tutuklu olarak 82. günüm. 35 kişilik bir dava. 23’ü yok, 12’si var, olardan 8’i serbest, biz 4 kişi tutukluyuz. Yazılarım nedeniyle tutukluyum. Süratle iddianame hazırlanmalı. Bu ülke bizim, nereye kaçacağız Ali Bulaç: Kendim teslim oldum, suçum ne olabilir? Gazetecilerin serbest bırakılması lazım. Hiçbir yazım ve haberim hakkında ne dava ne soruşturma açıldı. Bu ülke bizim ülkemiz, nereye kaçacağız, tutuksuz yargılasınlar. Cumhuriyet Vakfı davası ertelendi Cumhuriyet Vakfı’nın 18 Şubat 2014 tarihli Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onaylanan Yönetim Kurulu seçiminin usulsüz olduğu iddiasıyla açılan dava 30 Mart 2017’ye ertelendi. İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dün görülen davayı mahkemenin hâkimi emekli olduğu için geçici hâkim yönetti. Duruşmaya davacı Alev Coşkun’un avukatı Mustafa Namık Kemal Boya katıldı. Davalı İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve Cumhuriyet Vakfı avukatları ile davacılar Mustafa Pamukoğlu, Şevket Tokuş’un avukatları ve davaya müdahil olma talebinde bulunan CHP Milletvekili Mustafa Balbay’ın avukatı, mahkemeye mazeret dilekçesi sundu. Hâkim mazeretleri kabul ederek, Balbay’ın talebini incelemek için duruşmayı 30 Mart 2017’ye erteledi. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle