02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 12 Kasım 2016 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: SERPİL ÜNAY ‘Radikal Trump’ kâbusu ekonomi 9 Çiçeği burnunda yeni ABD Başkanı, seçim kampanyalarında dile getirdiği vaatleri yerine getirirse sadece ABD’de değil küresel anlamda ekonomik zarara yol açacak ABD’nin 45. başkanı seçilen Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump’ın ekonomiye ilişkin radikal vaatleri sor gulanırken piyasa larda da oynaklık ar tıyor. Trump’ın va atleri sadece ABD’de PELİN ÜNKER değil, küresel ekonomide de taşla rı yerinden oynata cak. Ticaretten, para politikaları na, enflasyondan işsizliğe ve büt çe açığına pek çok yönden ABD’yi etkileyecek vaatler gerçekleşirse küresel bir yavaşlama söz konusu olabilir. Piyasalar da mevcut belir sizlikten tedirgin. Radikal bir Trump, eğer vaatleri ni gerçekleştirirse ekonomide ola sı etkiler şöyle olacak: TicaretE ENGEL Trump’ın seçim kampanyasında vaatlerinin arasında henüz yürürlüğe girmemiş olan Trans Pasifik Ortaklığı (TPP), Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması’nı (TTIP) ıskartaya çıkarmak, Kanada, ABD ve Meksika’nın taraf olduğu Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması’nı (NAFTA) yürürlükten kaldırmak ve Çin’den ithalata yüzde 45 gümrük vergisi uygulamasına geçmek yer alıyordu. Trump, İran ile nükleer anlaşmaya da karşı. Bu nedenle uluslararası ticaret anlaşmaları ve İran ile nükleer anlaşmanın yeni dönemdeki akıbeti, Trump’ın başkanlık koltuğuna oturmasından sonra yakından takip edilecek konular arasında geliyor. TTP, Asya ve Pasifik ülkeleriyle daha geniş ekonomik ve ticari ilişkileri, TTIP ise AB ülkeleriyle daha yakın bir ticari süreci amaçlıyordu. Çin ve Meksika da gümrük vergisini yükselterek misilleme yapabilir. Amerikan iktisatçılar bunun ticareti ve büyümeyi yavaşlatabileceğini düşünüyorlar. ABD’nin Çin ile ithalatı bu yılın eylül ayında 42 milyar 22 milyon dolar seviyesinde bulunuyor. İSTİHDAMI VURACAK ABDMeksika arasında sınır duvarı inşa edilmesi fikri Trump’ın en radikal vaatlerinden biri. Eğer bu gerçekleşirse belgesiz milyonlarca işçi sınır dışı edilecek. ABD’de 11 milyon kaçak göçmen bulunuyor. Ülkede kaçak işçilerin çalıştırılmasının büyük ölçüde engellenmesi işverenler tarafından Amerikalı ve sigortalı çalışan sayısını artırabilir. Ancak iktisatçılar ucuz Amerikalı işçi bulunamayacağından bunun da işsizliği artıracağından ayrıca işverenlerin maliyetinin artarak şirket büyümelerinin büyük ölçüde etkilenmesinden şüphe duyuyorlar. Trump, teknoloji sektöründe de ihtiyaç duyulan kalifiye işçiler için vize kısıtlaması düşünüyor. Öte yandan Trump’ın planları arasında yer alan Obamacare’in yürürlükten kaldırılması, milyonlarca insanı sağlık sigortasız bırakabilir. BÜTÇE AÇIĞI ARTACAK Genel olarak, bir radikal Trump önemli ölçüde ABD’nin bütçe açı ğını genişletecek. Şirketlerin ve zenginlerin ödediği vergilerde kes kin bir düşüş olacak. Trump, se çimleri kazanırsa ABD’de en yük sek gelir vergisi oranını yüzde 40’tan yüzde 33’e ve kurumlar vergisini ise yüzde 35’ten yüzde 15’e indireceğini, başka ülkeler de üretim yapan şirketleri ABD’de üretim yapmak için ikna edip ABD’de üretim yapmayanlara ek vergiler getireceğini açıklamıştı. Diğer yandan Trump’ın dış politi kası Amerika’nın rakipleri ile ger ginliği tırmandırabilir. Küresel bir ticaret savaşı korumacı tutumu müttefikleri arasında ilişkiyi bozabilir. Bu da ABD’nin sa vunma harcamalarını artırıcı bir etken olarak görülüyor. Kamu ve altyapı harcamala rının da artacağı öngörülü yor. Büyümeyi bu şekilde artırabilir. Vergi politikası nedeniyle devlet gelirleri nin 10 yılda 9 trilyon dolar azalması, ABD bütçe açığı nın yılda 1 trilyon dolar artması bekleniyor. ENFLASYON YÜKSELECEK Trump’ın uygulamayı planladığı bu vergi reformu iktisatçılara göre iç tüketimi artırarak enflasyonun artmasına neden olabilir. Enflasyondaki görünüme bağlı olarak rotasını belirleyen ABD Merkez Bankası politikalarının yeni dönemde nasıl şekilleneceği merak ediliyor. Fed’de keskin dönüş Radikal Trump büyük ölçüde Fed’in mevcut politika yaklaşımını değiştirecek. İç talep ve kamu harcamaları kaynaklı bir büyüme stratejisi izleyecek. Bunun için Fed’in de uzun süre düşük faiz uygulamasını isteyebilir. Zaten Fed Başkanı Janet Yellen’ı görev süresi dolduğunda yeniden aday göstermeyeceğini açıklamıştı. Yellen’in görev süresi 3 Şubat 2018’de doluyor. Trump’ın bu yıl görev süresi dolacak iki üye yerine Cumhuriyetçi üyeler ataması bekleniyor. Eşitsizlik nedeniyle umut ışığı oldu Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mehmet Şişman, Donald Trump’ın başkanlığının küresel ekonomiye etkilerini gazetemize değerlendirdi. Dünya ekonomisinde mevcut yapının 20072008 küresel krizinden bu yana verimlilik, yatırım, ticaret ve kârlılık ekseninde fazla bir ilerleme kaydedemediğini vurgulayan Şişman şunlara dikkat çekti: “Toplumsal gelir yaratıcı unsur olarak ücretlerin de yeterince yükselmediği biliniyor. Bu anlamda, yeDonald Trump ni seçilen başkan D. Trump’ın emlak rantından yararlanarak zenginliğine zenginlik kattığı bu neoliberal dönemde ABD orta sınıfının eşitsiz ilişkilerden kötü etkilenmesiyle –belki de Hillary Clinton karşısında elenen B. Sanders’ın yerine umut ışığı olduğu saptamasını yapabiliriz. Yine bir kısım ABD orta sınıfın da şok etkisi yarattığı bugünlerdeki protestolardan gayet iyi anlaşılıyor. ABD seçimi sonrası Dow Jones ve S&P endekslerinden de anlaşılacağı gibi ABD finansı için de umut olmuş durumda.” Dünya sistemi nin merkez ülke lerinde 1980’li ve 1990’lı yıllara gö re verimlilik hızı nın çok azaldığı na dikkat çeken Şiş man, “Dünya ticaretinin dünya GSYİH için Mehmet Şişman deki payı da artış göstermi yor. Neoliberalizmin ihracata dayalı bü yüme önerdiği gelişen ülkelerin büyüme rakamları da bu kanaldan olumsuz etki leniyor. Trump ve ekibi Çin’e karşı yük sek gümrük vergisi uygulamayı düşünü yor. Yeni korumacılık önlemlerinin tüm dünyaya sirayet etmesi beklenebilir. Bu da dünya ticaretinin dolar enflasyonu ve fiyat kırmayla ilerleyeceği izlenimini ve riyor. Döviz kurlarındaki değer kayıpları daha önce olduğu gibi sermaye çıkışı ya şayan ülkeler açısından önemli bir fiyat kırma aracı olarak kullanılacaktır” dedi. Hızlı tüketim ve borç Şişman, şöyle devam etti: “Bir yandan bankacıların finansallaşmanın sürdürülmesi ile ilgili kaygıları giderilmeye çalışılırken, diğer yandan da Amerikan orta sınıfının beklentileri doğrultusunda gerek altyapı çalışmaları, gerekse iç talebi harekete geçirecek başka projelerle şu sıralar yüzde 1.5 olan yıllık büyümeyi yüzde 3.5 gibi bir düzeye çekmek hedefleniyor. Bu durum ABD’nin yüzde 3.2’lik bütçe açığını tekrar krizde yaşandığı gibi yüzde 10’lara çekmek demek. Bu keskin rekabet düzeyi, neoliberalizmden neofaşizme kayışla, yani bu “yeni” muhazakârlığın “insanın evrensel kardeşliği” fikrinden hareketle getirdiği küreselleşmeden vazgeçmesiyle mümkün olabilir. Özetle yeni dönemde yine verimlilik ilişkisinin yatırımları hızlı tüketim ve konut üzerinden yeni hanehalkı borçları yaratması bunun finansmanı için de enflasyonist süreçlerin yaratılarak çatışma ve savaş politikalarının devreye sokulması beklenebilir. Gelişen ülkelerin yaklaşık yarısı Çin’e ait olan 3 trilyon dolarlık rezervinin bu yeni dönemde yeterli olmayacağı ve bu ülkelerin yaratılan enflasyonist ortamdan olumsuz etkilenerek hızla sermaye çıkışına maruz kalacağı öngörülebilir.” ‘Dehşet içindeyim’ Donald Trump’ın ABD Başkanlığı’na seçilmesi üzerine görüşlerini açıklayan bu yılın Nobel Ekonomi Ödülü sahiplerinden Harvard Üniversitesi Profesörü Oliver Hart, Trump ile birlikte bir acizlik dönemine girildiğini belirterek, “Şu an 10 kat daha fazla dehşet içindeyim” diye konuştu. Daha önce Trump’ın başkan seçilme olasığı karşısında dehşet duyduğunu ifade eden Hart, tepkisini şöyle dile getirdi: “Şu an olabilecekleri düşündüğümde 10 kat daha fazla dehşet içindeyim. En tehlikelisi de Trump ile birlikte yeteneksizlik dönemine giriyor olmamız; çevresinde yetkin insanlar yok. Adı geçen ekonomistlerin tümü tanınmamış kişiler. Bunun yanı sıra Trump’ın tavsiyeleri dinlemek için bir ilgisinin olduğunu düşünmüyorum. Trump her şeyi en iyi kendisinin bildiğine inanıyor. Bilgisizliğinin sınırını bilmiyor. Bu da dehşet verici. Şimdiye kadar aynı anda ortaya çıkıp ‘bu insan tehlikeli’ diyen bu kadar sayıda insana rastlamadım. Tanınmış ekonomistler arasından kendisine danışman bulması çok zor; zira tümü kendisine karşı.” Oliver Hart Küresel ‘Daha merkezci olabilir’ piyasalar tedirgin ABD başkanlık seçimlerini tahminlerin aksine sürpriz bir şekilde Cumhuriyetçi Donald Trump’ın kazanmasıyla gelişen para birimleri genelindeki görülen değer kayıpları ülkeler arası farklılaşmalar ile birlikte devam ediyor. Meksika’nın para birimi dolar karşısında yüzde 13 civarında değer kaybı yaşarken, Brezilya gibi yakın coğrafya para birimi sonuçlardan en çok etkilenenler arasında yer alıyor. Gün içinde 3.2795’e kadar yükselen TL de 3.25’li seviyelere geri döndü. Türkiye beş yıllık kredi iflas takas (CDS) primi ise 13 baz puan yükselerek 283 seviyesine tırmandı ve 20 Temmuz’dan bu yana görülen en yüksek seviyesine geldi. Borsa İstanbul yüzde 1.55 düştü. Societe Generale analistleri Jason Daw ve Phoenix Kalen, “Türk Lirası, ticaret, güvenlik, yerel tepkiler, algı ve ABD faiz oranından oluşan puanlama sistemine göre Trump’ın ABD Başkanlığı’na en duyarlı para birimlerinden biri” dedi. Küresel tahvil yatırımcıları, Trump’ın politikalarının devlet harcamalarını artırarak enflasyonu hızlandıracağı yönündeki beklentilerin etkisiyle, bu hafta 1 trilyon dolardan fazla kaybetti. Altyapı harcamalarının artması da banka hisselerinin hızlı yükselmesini sağladı. Ancak Fitch, Trump’ın kazanmasının ardından yapılabilecek finansal düzenlemelerin bankaların yararına olmayabileceği uyarısında bulundu. Nobel ödüllü ekonomist Roubini, Trump’ın danışmanlarına bağlı kalacağını ve radikal olamayacağını öngörüyor. Küresel ekonomik krizi önceden tahmin ettiği için kriz kâhini olarak adlandırılan Nouriel Roubini’ye göre, Trump’ın başkan seçilmesinin ardından onu başkanlığa getiren radikal popülist söylemlerini gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceği ya da merkezci pragmatist bir yaklaşım mı sergileyeceği henüz belli değil. 2 trilyon dolar azalacak Radikal bir Trump olursa piyasaların korktuğu olacak ve önemli bir ekonomik zarara yol açacak. Project Syndicate’de yayımlanan “Trump’ın evcilleştirilmesi” başlıklı yazısında Roubini “Trump’ın daha merkezci, pragmatik politikaları takip etmesi daha olası” derken bunu şöyle açıklıyor: “Trump’ın tecrübesizliği göz önüne alındığında önceki başkanlar Reagan ve George W. Bush gibi danışmanlarına bağlı olacaktır. Senatoda azınlık Nouriel Roubini olan demokratlar radikal reformlar söz konusu olursa parlamentoyu kilitleyebilir. Diğer yandan bağımsız bir kurum olan Fed’e müdahale durumunu da özgür basın kontrol edecektir. Dünya Ticaret Örgütü, Trump’ın korumacı politikalarını sınırlayacaktır. Meksika’dan gelenlerin tümü değil şiddet suçu işleyen göçmenleri sınır dışı edebilir. Yine de pragmatist senaryoda bile vergi planını izlerse ABD gelirleri 10 yılda 2 trilyon dolar azalacaktır.” İnsanı eze eze diktatörleşme... İki büyük dünya savaşı sonrası, iki kutuplu dünyada demokratik olamasa da paylaşımda eşitlikçi Marksist düzenin caydırıcılığı, baskısıyla kapitalizm, evrensel boyutları ile emperyalizm; siyasal yönetim aracı olarak liberal demokrasi çatısı altına girmeyi seçme zorunluluğunu getirmişti. Evrensel değerleriyle insan hakları, hukuk devleti düzenleri, demokrasinin gelişmesinde, ekonomik gelişmeyi insan odaklı sürdürülebilir kılma çabasında ekonomik büyüme ile paylaşım dengelerinin kurulabilmesi arayışları.. Sandıktan çıkan iktidarlar için sermaye gücüne dayanma, öncelik olsa da, seçmen çoğunluk için katlanabilir insanca yaşam olanakları sağlama zorunluluğu, kapitalist düzenin insandan yana, insan odaklı evrimini kaçınılmaz kılmıştı.. İnsanlar için yaşanabilir bir dünya zorunluluğu, insana, çevreye sahip çıkma zorunluluklarını da birlikte dayattığından, insan hakları, hukuk devleti, demokratik düzenlerin olmazsa olmaz gelişiminde, demokratik rejim, yaşam koşullarının gelişimi ile doğrudan ilişkilendirilmiş olarak, ulusal ve evrensel ölçeklerde sendikal, sivil örgütlenme, demokratik hakların gelişimi, değerleri insanca yaşamın olmazsa olmaz koşulları, kültürü ile de bağlantılı yükseliyordu.. HHH Ne oldu, nasıl oldu? İnsan gibi sorgulayamadan insanca yaşam savaşımında demokrasi çarklarının işleyişi, insanlığın, dünyanın gidişatında çok uzun yıllarda, çok zorlu, uzun soluklu savaşımlarla, bedel ödemelerle kazanılmış hakların, ayağımızın altından halı çekilir gibi hızla elimizden alındığı bir düzene çekilmenin, hakhukuk arayanlara öncelikle örgütlenmeleri olmak üzere çok ağır bedeller ödetilen bir sürecin içine sürükleniverdik.. En son sömürgecilik düzenlerinden kurtulabilen yoksul güney dünyası ülkeleri, halklarının başlarına gelenler için gerekçelerimiz hazırdı.. İnsan hakları, hukuk devleti düzenleri, demokratik düzende yaşayabilmeye yönelik yeterince deneyim, kültürel birikim kazanamadan, dünyanın tek kutuplu düzene geçişinin bedellerini ödemek zorunda bırakılmışlardı. Marksist düzen tehdidi ortadan kalkınca, serbest rekabet koşulları içinde vahşi kapitalizm, emperyalizim dişlerini çıkarmış, insan odaklı paylaşım, eşitlikçi düzeni hızla terk edip piyasa merkezli yeni sömürü ağında kolay, yüksek kazancın kuralsızlığının cazibesine teslim olunmuştu. Milyarlarla dünyalı, giderek kuralsızlaşan uluslararası düzende, evrensel tüm değerler, hakların yok sayılması ya da örgütlü savunulamaması gerçeği karşısında ezildikçe daha kolay eziliyordu. Bilimsel, teknolojik gelişim daha acımasız, daha insanlık dışı güç odaklarının elinde yoksul güney dünyasını sınırsız diplere çektikçe çekebiliyordu.. Silahlı güçten çok daha etkili silaha dönüşmüş medya gücünün kullanılması ile, en örgütsüz, en eğitimsiz, en çaresiz insanların çok birbirlerine kırdırılarak, zengin kuzey dünyasının ayakta tutulması stratejilerinin daha acımasız, vahşi sömürü araçlarını asıl atlamamak gerek. Çağın vebası etkisinde kör inaçla beslenen, her türden alt kimlikler, ırklar, aşiretler odaklı ülkeler, bölgeler çemberinde sıkıştırılmış iç savaşlar bataklığını, afyonlanma tuzaklarını asıl görmemek gaflet. Kendi gerçeğimizde, yaşamımızda gündeme gelen en acımasız tuzaklarla savaşmak, insanca yaşayabilmenin tek yolu olduğuna göre.. Saldırıların odağına, önceliklerine bakarak akılcı, bilinçli, bireysel, örgütlü direniş cephelerimizi oluşturmak zorunluluğumuz ortaya çıkmıyor mu? Ülkemize yönelik saldırıların odağında hangi tehditler öncelikli? Neden hedef tahtasında laik Cumhuriyet’in önce kurtuluş, sonra kuruluş destanının yazılması, Mustafa Kemal Atatürk ve devrimleri vardı? Neden sözde askeri darbelerden arınma, liberal sağ iktidar cephesi oluşturma paravanalarında, siyasal İslamcı terör örgütlerine kadar uzanan, her tür ırkçı cepheleşmeler de beslenerek, “dindarkindar” kuşaklar üretme seferberliği ile, birlikte yaşamanın çimentosu olan aklabilime açılma çabasındaki eğitim birliği hedef tahtasına yerleştirildi. Eksikli, gedikli de olsa güçler ayrılığı, parlamenter düzene dayalı demokrasi çarklarının, öncelikli yargı bağımsızlığı, kurum özerkliklerinin ele geçirilmesi seferberliği yaşandı? Eze eze diktatörleşmenin seferberliği gündemde?.. KISA... KISA... l Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nca, 15 şirkete, çeşitli nedenlerle 2 milyon 542 bin 994 lira para cezası verildi. l Halkbank vazgeçti, Mardan Palace’ın satışı durdu. Azeri asıllı Rus işadamı Telman İsmailov’un 2009’da 1.4 milyar dolara inşa ettirdiği otel, borçlarından dolayı geçen yıl açık artırmayla satışa çıkarılmıştı. l Suudi Arabistan hükümeti özel sektör şirketlerine aylardır ödemediği borçları kapatmak için 100 milyar riyal, yani 26.7 milyar dolar kaynak ayırdı. Ülke, petrol fiyatlarının düşmesiyle birlikte devasa büyüklüğe gelen bütçe açığını kapatması için harcamalarını hızla kısmış hatta inşaat şirketleri, hastaneler ve planlanan ekonomik reformları tasarlayan yabancı danışmanlara ödemelerini askıya almıştı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle