02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 12 Kasım 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Bilgi Üniversitesi’nde ‘18 milyonluk’ skandal Bilgi Üniversitesi’nde, birkaç gün önce gerçekleşen mü Üniversitenin kiracı olarak bulunduğu binanın kira tevelli heyeti değişikliğinin arkasından 18 milyon dolarlık do sözleşmesinin uzatılması için dağıtılacak ‘bağış’ parasının landırıcılık çıktı. İddiaya göre, Bilgi Üniversitesi’nin kiracı olarak bu sahte evraklarla başka hesaba aktarıldığı iddia edildilunduğu santralistanbul kampusu nun kira sözleşmesinin uzatılması için dağıtılacak “bağış” parası, sah te evraklarla bir baş ‘DOLANDIRICILIK VAR, BENLE İLGİSİ YOK’ kasının hesabına aktarıldı. Üniversitenin çoğunluk hisse Rifat Sarıcaoğlu, konuyla ilgili şöyle konuştu: “Ortada bir dolandırıcılık olduğu ortada. Ancak benimle nimle ilgisi olmayan bir kişi yanlışlık yaplıdığını söyleyerek paranın başka bir hesaba aktarılması aktarılsın istedik. Ancak bize bir ihtarname göndererek, paranın kendi hesabında olduğunu, danışman lerini elinde bulun ilgisi yok. Mütevelli Heyeti’nin or nı istemiş. TEMA’nın parayı aktardı lık hizmetine mahsuben kendine duran ABD’li eğitim tak kararıyla bir ağaçlandırma pro ğı hesap, eski Güvenlik Amiri Mu yapılan ödeme olduğunu söyledi. AHMET ŞIK tekellerinden Laureate şirketinin araş tırmaları sonucu, 18 milyon dolarlık bu usulsüzlüğün arkasındaki kişinin dönemin Müte velli Heyeti Başkanı Rifat Sarıcaoğ jesine bağış yapıldı. Para Laureate şirketinin onayıyla üniversite tarafından ödendi. Bu para Almanya TEMA’nın hesabına gitmişti. Ancak, kendisini üniversitenin iletişim direktörü olarak tanıtan be rat Yuva’nın kayınpederi Berkan Yaşar’a ait. Üniversite yönetimi olarak kendisinden bu parayı geri almak için suç duyurusunda bulunduk. Ya para ünversiteye iade edilsin ya da ağaçlandırma projesine Hakkımdaki iddiaların hiçbirisi doğru değil. Ben hâlâ vakıf yönetimindeyim. Sadece Laureate ile aramızda yaşananlardan sonra orada kalma doğru olmazdı o yüzden istifa ettim.” lu belirlendi. İstanbul Bilgi Üniversitesi’ndeki dolandırıcılık olayını su yüzüne çıkaran gelişmeler yaklaşık iki ay önce başladı. Üniversitenin çoğunluk hisselerini elinde bulunduran Laureate şirketinin talebiyle, Mütevelli Heyeti Başkanı Rifat Sarıcaoğlu görevinden alınıp yerine Bora Jet’in ortaklarından biri olan Fatih Akol’un atandı. Sarıcaoğlu kararı tanımadığını ilan edince de bir kriz ortaya çıktı. İddialara göre, Sarıcaoğlu Ankara’da bir araya geldiği AKP hükümeti ve YÖK’ten üst düzey kişilere üniversitenin FETÖ’cülerin eline geçtiğini söyledi. Hükümete yakın bazı internet sitelerinde, “Bilgi Üniversitesi’nin FETÖ’cülerin eline geçtiği”, “Laureate şirketinin Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı CIA ile bağlantılı olduğu” iddalarıyla bazı haberler yer aldı. Hükümetin de konuya müdahil olması üzerine, 15 Temmuz kalkışmasının ardından hakkında Gülen Cemaati’yle bağları olduğuna yönelik haberler de çıkınca Fatih Akol, Mütevelli Heyeti’nin kararıyla 26 Eylül’de görevinden alındı. Sarıcaoğlu Mütevelli Heyeti Başkanlığına yeniden getirildi. Üniversite yönetiminde haftalarca süren kriz, nihayetinde 9 Kasım günü üniversitenin mütevelli heyeti başkanı ve bazı üyelerinin değiştirildiğinin duyurulmasıyla atlatıldı. Kira uzatma işlemi Rifat Sarıcaoğlu’nun istifasıyla sonuçlanan yönetim krizinin ardından ise bir dolandırıcılık hikâyesi çıktı. İddiaya göre Sarıcaoğlu, okulun santralistanbul kampusunun kira sözleşmesinin uzatımı için verilen 18 milyon doları sahte evraklarla bir başkasının hesabına aktarmıştı. Birkaç yıl önce diğer ortakların payını ödeyerek üniversitenin çoğunluk hisselerine sahip olan ABD’li eğitim tekellerinden Laureate Education şirketi kira sözleşmesinin uzatımı için 2014 yazında bazı girişimlerde bulunulmasını istedi. Konuyla ilgilenen döne min Mütevelli Heyeti Başkanı Rifat Sarıcaoğlu, 40 yıllık yeni bir sözleş me yapılarak konunun halledilece ğini ancak 18 milyon dolarlık bir “bağış” yapılması gerektiğini söy leyince süreç de başladı. İddiaya göre söz konusu “bağış” Mütevel li Heyeti’nin ortak imzalı kararıy la, bir ağaçlandırma kampanyası nın finansmanının karşılığı olarak okul kasasından TEMA Vakfı’nın Almanya şubesinin hesabına akta rıldı. Ancak havalenin ertesi günü banka yetkilileri aranıp alıcı hesa bın yanlış bildirildiği belirtilerek iş lemin iptal edildiği bildirildi. Son radan sahte olduğu ortaya çıkan ye ni bir imza sirküleri ile birlikte ha valenin belirtilen yeni hesaba ak tarılması istendi. Bankanın gerçek leştirdiği havalenin belirlenen ye ni hesabın sahibi ise daha önce Bil Yemin törenine katılacak öğretmenlere, giymeleri ‘uygun görülen’ kıyafet ve ayakkabılar mesajla bildirildi. gi Üniversitesi Güvenlik Amiri Öğretmene müsamere M.Y’ninkayınpederiydi. Şirket şüphelendi Okulun kira sözleşmesinin uza tadında yemin töreni tımıyla ilgili herhangi bir gelişme olmaması üzerine Laureate şirketi şüphelenerek konuyu araştırtmaya başladı. Sarıcaoğlu’nun “bağış” istendiğine yönelik sunduğu ve Mü tevelli Heyeti’ne imzalattığı belgele Giyecekleri ayakkabı ve elbiselerin markası bile dayatılıyor rin sahte olduğu belirlendi. Dolandırıcılığa bulaştığı düşünülen Sa HİLAL KÖSE Yeni atanan öğretmenler, 24 Kasım’da, Cemal Reşit Rey sı açısından kayıplara yol açacak” diye yazdı. Öğretmenlere herhangi bir maddi destek sağlanmadan, tek tip, tek marka kıyafet seçi ruk Yelkenci, İstanbul Valiliği’ne sunduğu olur yazısında 24 Kasım’da yemin edecek öğretmenlerle, kutlama programında gö rıcaoğlu ile konuya dahil olan eski Güvenlik Amiri M.Y’nin mal varlıklarında da kaynağı belirsiz zenginleşmeler tespit edildi. Konser Salonu’nda ‘müsamere’ benzeri bir törenle yemin edecekler. Törene katılacak öğretmenlere tek tip kıyafet dayatması söz konusu. Ayakkabıların ve elbiselerin hangi marka veya modelde olacağı, WhatsApp aracılığıyla bildirilmiş. Kutlama Kurulu, kadın ve erkek öğretmenler için ayrı ayrı WhatsApp grubu kurmuş. Yemin edecek öğretmenlerden biri, EğitimSen’e gönderdiği mektupta, “2015 Ağustos ve 2016 Şu mi zorunluluğu getirildiğini ifade ederek, “Törene katılacak tüm kadın öğretmenler Deichmann marka kalın topuklu rugan ayakkabı giymek zorundalar. Aynı renk, ceket, etek ve gömlek de zorunluluklar arasında. Provalar dahil ayrılacak toplam 6 gün, 45 saat eğitim öğretim hakkı, öğrencinin elinden alınacak” dedi. Öğretmen, sahnede yürüyüş provası yapmak adına, öğrencilerinin hakkını yemek istemediğini, mütevazı bir meslek için revli öğretmen, müdür ve İl Milli Eğitim personelinin, provalara katılmalarının, prova günlerinde, görevliizinli sayılmalarının uygun görüldüğünü kaydetti. Yelkenci’nin yazısına göre, 2, 7, 15, 18 ve 23 Kasım günleri, 10.00, 15.00 saatleri arasında, beş kez prova yapılacak. Katılım zorunlu İlçe müdürlükleri de ilgili okul müdürlüklerine aynı ifadelerin Katarlılar devrede Bunun üzerine önce M.Y. işten atılırken, Sarıcaoğlu da eylül ayında görevinden alındı. Ancak Sarıcaoğlu, Ankara’ya giderek iddiaya göre AKP ve YÖK’ten yetkili isimlere yaşanan yönetim değişikliğini, “FETÖ okulu ele geçirdi” diye aktardı. Bunun üzerine hükümet de konuya müdahil oldu ve üniversite yönetiminden okulun kendilerine yakın, devletten yüksek meblağlı inşaat ihaleleri de alan yerli bir holdinge bat atamasıyla atanan öğretmen düzenlenen gösterişli günü uygun yer aldığı bir yazı gönderdi. Yazı satılmasını istedi. Söz konusu hol ler için bu yıl düzenlenmesi plan bulmadığını ifade etti. da, provalara ve kutlama progra dingin 200 milyon doların üzerin lanan yemin töreni, hem ekonomi ve zaman, hem de öğrencinin 5 prova yapılacak mına eksiksiz katılım istenerek, de tutan bütçe için gerekli nakit pakatılmayanlar hakkında yasal iş rayı bulamaması üzerine bu kez de eğitim, öğretim hakkını kullanma İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Fa lem yapılacağı da belirtildi. Katarlı şirket devreye sokuldu. ODTÜ’de sıkıyönetim Rektörlük, 17 maddelik genelgeyle güvenlik tedbirlerini artırdı OZAN ÇEPNİ OHAL döneminde ODTÜ yönetimi de “güvenlik uygulamaları” için harekete geçti. Rektörlük yayımladığı 17 maddelik genelgeyle ikinci bir düzenlemeye kadar güvenlik tedbirlerinin üst düzeye çıkarıldığını duyurdu. Alınan güvenlik önlemleri kapsamında üniversite girişlerinde tüm taşıt pulu olan araçlarda kimlik kontrolü yapılacağı, akademik ve idari personelin ziyaretçilerinin önceden ‘dahili hat telefon ile’ girişlere bildirilmesi gerektiği, diğer üniversitelerin akademik personelinin de misafir kartı ile giriş yapabileceği duyuruldu. Güvenlik personelinin gerekli gördüğü durumlarda araçların bagajlarını ve altını kontrol edebileceği, yayalara da üst araması yapabileceği bildirildi. Kütüphaneye sınır Uygulama kapsamında derslerin ardından sabaha kadar bölüm binaları içinde çalışma imkânı olan akademisyen ve öğrenciler, artık sadece mesai saatleri içinde faaliyetlerine devam edebilecek. Mesai saatleri dışında çalış maya devam edenler ise özel izne tabi olacak. Mesai dışı saatlerde ders yapılmayan amfi ve dersliklerin bölüm başkanlıkları tarafından kilitleneceğini belirten rektörlük, öğrencilerin bu alanlarda yaptığı etkinliklere de izin vermeyecek. Kültürel etkinliklerin mesai saatleri içerisinde yapılmasını isteyen Rektörlük, katılımcı listesinin de 3 iş günü öncesinden Genel Sekreterliğe gönderilmesini talep etti. Üniversite yönetimi ayrıca kütüphane kullanım izinlerinin de ihtiyaç halinde kısıtlanabileceğini duyurdu. l ANKARA Tazminat ödendi Okulu satmak istemeyen Laureate şirketinin Mütevelli Heyet Başkanı Doug Becker Türkiye’ye gelerek bir takım siyasi girişimlerde bulundu. Üst düzey kişilerle yapılan görüşmeler sonrasında, okulun satılmasına yönelik kriz aşıldı. 9 Kasım günü üniversiteden yapılan duyuruyla, tüm üyeleri istifa eden Mütevelli Heyeti üyelerinin yenilendiği de açıklandı. Başkanlığa Çağrı Bağcıoğlu atanırken, bazılarının görev süresi de dolacak olan eski üyelerin birçoğu da değiştirildi. Laureate şirketiyle anlaşarak sessiz sedasız istifa eden Sarıcaoğlu’na, dolandırıcılık yaptığı iddialarına rağmen tazminat da ödendi. Kurucu vakıf, üniversitenin kasasından eksilen parayı yerine koyarken, yönetim 18 milyon doları geri almak için ilgili kişi ve kuruluşlar hakkında yasal takibat başlattı. haber 11 Michael Moore’un öngörüsü ve önerileri Donald Trump’ın başkanlık seçimini kazanmasının arkasında yatan toplumsal nedenlere, Cumhuriyet’te 20 Eylül 2016’da yayımlanan “Trump Seçimleri Kazanabilir” başlıklı yazıda işaret etmiştim. Bunları tekrarlamaya gerek yok. Michael Moore’un, geçen temmuz sonunda alternet.org’da yayımlanan ve daha sonra kendi sitesine aldığı söyleşisinin başlığı, “Trump’ın kazanmasına yol açacak beş neden”di. Moore, Demokrat Parti’nin otuz yıldan beri kaleleri olan Michigan, Ohio, Pensilvanya ve Wisconsin’de, küreselleşme nedeniyle fabrikalarının Çin’e veya Meksika’ya göçmesine tepki duyan işçi sınıfının, Trump’ın korumacı politika önerilerinin cazibesine kapılmalarının kaçınılmaz olduğunu belirtiyordu. Hele Hillary Clinton’ın NAFTA ve TPP gibi serbest ticaret anlaşmalarını savunmaya devam etmesi karşısında, bu eyaletlerde işçi sınıfının Birleşik Krallık’ta Brexit oylamasında evet oyu veren beyaz işçiler gibi bir mesaj yollama tavrı sergileyeceğini öngörüyordu. Saydığı diğer nedenler, kadınların giderek toplumun çeşitli alanlarında yükselmesi karşısında beyaz erkeklerin duyduğu öfke; Hillary Clinton’ın bir türlü popüler olamaması, güven duygusu vermemesi; Bernie Sanders’ı destekleyen, özellikle genç kesimin Clinton’a oy vermeye elinin gitmemesi; ve önemli bir seçmen kitlesinin seçimleri egemen sisteme el kol işareti yapabildiği yegâne an olarak görmesinin Trump’a yarayacağı öngörüsüydü. 1990’larda ABD’nin en küçük eyaletlerinden biri olan Minnesota’da seçmenlerin profesyonel güreşçi Jesse Ventura’yı vali olarak seçmesini, bu el kol hareketi yapma, sistemle dalga geçme arzusunun somut bir örneği olarak veriyordu. Michael Moore, Trump’ın seçilmesinden sonra, bütün kamuoyu yoklamalarını, bilir bilmez öngörüleriyle ekranları işgal edenleri çöpe atmak gerektiğini hatırlattıktan sonra, “Gördünüz mü, haklı çıktım” demek yerine, “Şimdi ne yapmalıyız” sorularına kendi tarzı içinde yanıt veriyor. İlk önce, Hillary Clinton’ın aldığı oyların toplamı açısından kazandığının hep vurgulanması gerektiğinin altını çiziyor. Clinton’ın toplam oyları Trump’tan iki yüz bin civarında fazla. Bu ABD seçimlerinde beşinci kez gerçekleşiyor. 1824, 1876, 1888 ve en son 2000’de seçilen başkan, oy toplamında ikinci gelen olmuştu. Oğul Bush 2000’de All Gore’dan beş yüz bin oy daha az almasına rağmen seçilmişti. Amerika’nın Kurucu Babaları’nın bundan 229 yıl önce getirdikleri temsil sistemi, genel oyun “ayak takımı”na vereceği siyasal gücü dengele meyi ve büyük toprak sahiplerinin siyasal sistemde ağırlığını korumayı amaçlıyordu. Bugün ABD’de halkın büyük çoğunluğu, seçim sisteminin seçilen başkanın sandıktan birinci çıkan olmasını garanti altına alacak biçimde düzeltilmesi gerektiğini kabul ediyor. Ama galiba, bir gün Cumhuriyetçi aday sandıktan birinci çıkıp, başkan olamayana kadar sistem değişmeyecek. Moore, bu “esrarlı” seçim sisteminin bugün ABD’de seçmenlerin az farkla da olsa çoğunluğunun iklim değişikliğinden endişe ettiğini, kadınların erkeklerle eşit işlerde eşit ücret alması gerektiğini savunduğunu, okula borçlanmadan gitme hakkını talep ettiğini, işgalci bir ülkede yaşamak istemediklerini, asgari ücretin artmasını talep ettiklerini, evrensel sağlık sigortasının önem ve gereğine inandıklarını unutturmaması gerektiğini belirtiyor. Seçilen başkan tam da bunların tersi yönde bir politika vaat etti. Dolayısıyla, diyor Moore, Demokrat Parti’yi bu çoğunluğun taleplerine sırtını çevirenlerin elinden kurtarmak, onu “halka iade etmek” gerekiyor. Bernie Sanders’in Demokrat Parti’nin dışından gelip, beklenmedik bir destek görmesi, yukarda adı geçen eyaletlerdeki önseçimlerde Hillary Clinton’ın önüne geçmesi, bunun anlamlı bir işareti. Moore, Demokrat Parti’yi bir sonraki seçimlere şimdiden bu yönde hazırlanmaya davet ediyor Bir panayır tellalına benzeyen, daha önce hiç seçilmemiş, hiçbir siyasal yönetim bilgisi olmayan, birçok kez iflas etmiş, bugün toplam borcu mal varlığından düşüldüğünde milyarder bile olmayan, dolayısıyla başarılı işadamı sıfatı bile tartışmalı bir kişiyi başkan seçen ABD’li seçmenler, aslında bilinmeze oy verdiler. Büyük ihtimalle başkan koltuğuna oturunca, hem Cumhuriyetçi Parti eşrafının hem de federal devlet bürokrasisinin bu kişiyi büyük ölçüde zapturapt altına alacağını da tahmin ederek, küresel elitlerin egemenliğinde olduğunu düşündükleri sisteme büyük bir el kol işareti yaptılar. Trump büyük ihtimalle vaatlerinin küçük bir bölümünü gerçekleştirecek. Yarı yolda tam tersi yönde icraatlar yapacak. Ama böyle bir kişinin başkan seçilmesinin, serbest seçimlerin yapıldığı ülkelerin önemli bir bölümünde yükselen bir dalgayı cesaretlendireceğine şüphe yok. Ralf Dahrendorf, 21. yüzyılın bir otoritarizm yüzyılı olacağını 1990’ların sonunda öngörmüştü. Bu gidişin yönünü nasıl demokrasiye doğru çevirebiliriz. Esas soru bu! Not: Bu gidişin katmerlisinin mağdurları olarak hapiste sekizinci günlerine giren Cumhuriyet ailesinden arkadaşlarıma selamlarımı yolluyorum. CHP’Lİ SERTEL’DEN SORU ÖNERGESİ Liselerde ‘Risalei Nur’ konferansları Milli Eğitim Bakanlığı’nın izniyle İzmir’deki liselerde konferanslar düzenleyen Sözler Köşkü İlim ve Kültür Derneği’nin konferanslarda, Risalei Nur’dan övgüyle bahsedip, öğrencilere önerdiği belirtildi. CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel konuyu TBMM gündemine taşıdı. Konuyla ilgili İzmir’deki öğretmen ve velilerden çok sayıda şikâyet aldığını belirten Sertel, hükümetin darbe girişiminin ardından FETÖ’yle ilgili öğretmen öğrenci demeden temizlik yaptığını anımsatarak “Risalei Nur kitabını başucu kitabı olarak tanıtan, haftalık sohbet toplantılarıyla liseli gençleri kendi içlerine çeken, okul çıkışlarında çocukların adeta önlerini keserek onlara çeşitli dini sorular yönelten, kişilerin Allah inancını sorgulayan ve namaza davet eden yapılarıyla Fethullah Gülen cemaatinin alt kolu imajı çizen bu derneğe göz yumuyor. Bakanlıktan ve İl Milli Eğitim Müdürlükleri’nden aldıkları özel izinle dernek adı altındaki bu cemaat yapılanması okullarımızda cirit atıyor. Fethullah Gülen cemaatine yıllarca göz yumarak ülkemizi darbenin eşiğine getiren hükümet yetkilileri, anlaşılan o ki akıllanmamışlar. Sütten ağızları yanmamış olacak ki başka oluşumlara göz yummaya devam ediyorlar. Okullarımıza bilimin dışında, akılcı, çağdaş öğretmenlerin dışında hangi adla olursa olsun, kimsenin girmesine izin verilmemelidir” dedi. l Eğitim Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle