25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 8 Ekim 2016 haber 6 EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Adalet, bakanlığa uzak İHD Hapishane Komisyonu üyesi Boztoprak, cezaevlerindeki ihlalleri Adalet Bakanlığı’na bildirdiklerini belirterek ‘Aylardır bize bir dönüş yapılmadı’ dedi İnsan Hakları Derneği (İHD) Hapishane Komisyonu üyesi Zeynep Ceren Boztoprak, , “OHAL’le birlikte cezaevlerindeki hak ihlalleri arttı. İhlal raporlarımızı Adalet Bakanlığı’na bildiriyoruz. Aylardır, bakanlıktan geri dönüş yapılmadı” dedi. Boztoprak, komisyon üyesi avukat Gülseren Yoleri ile birlikte, 15 günde bir cezaevi ziyareti yapıyor. Menemen R Tipi ve Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi’nde gerçekleştirdikleri görüşmeleri, hafta başında kamuoyuna açıkladılar. OHAL dönemiyle koşulların giderek daha da kötüleştiğini ifade ederek, şöyle devam etti: “İnfaz Yasası’ndan, yönetmeliklerden, genelgelerden bağımsız, yeni uygulamalara başlandı. Eskiden de cezaevlerinde yasaya uygun davranıldığı söylenemezdi. Tespitlerimizi bakan ASLI ERDOĞAN Aslı Erdoğan’a hırka yasağı Özgür Gündem Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Zana Kaya, Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya ve Yayın Danışma Kurulu üyesi yazar Aslı Erdoğan ve Dilbilimci, çevirmen Necmiye Alpay için başlatılan özgürlük nöbetine HDP’li Filiz Kerestecioğlu, CHP’li Barış Yarkadaş, sanatçı Ferhat Tunç katıldı. Alpay’ın avukatı Fethiye Çetin, “Havalar soğuduğu için Aslı, hırka ve ayakkabı istemiş. Cezaevi kurallarına göre giysilerde kota var. İki hırkası varsa üçüncüsü olamaz. Ailesi bugün tekrar hırka ve ayakkabı getirdi. Fakat memur bulunamadığı için teslim edilemedi” dedi. Yarkadaş ise, Erdoğan’ın ‘hırka’ için 15 gündür mücadele verdiğini belirterek, “Adeta işkence görüyorlar. Erdoğan’ın boyun yastığı için, tam altı kurumla günlerdir yazışma yapılıyor” dedi. lığa bildiriyoruz. OHAL sürecinde bize bakanlıktan hiçbir yazı ulaşmadı. Bu süreç en çok hasta mahpusları etkiledi. Tedavileri yarım kaldı. Menemen’deki Ergin Aktaş’ın durumu çok ağır. İki eli de yok. Hücrede kalıyor. Tuvalette kapısı yok. Bir sürü temel ihtiyacı var. ‘Benim durumum için endişelenmeyin, ben sadece düzgün bir odada kalmak istiyorum’ diyor. Durumu ağır olan kanser hastaları da var. ”Silivri 2 No’lu cezaevin de 7 yıldır kalan 46 yaşındaki Zeki Turan, kronik böbrek yetmezliği hastası. 8 yıldır haftada 3 gün diyalize giriyor. Doktoru ‘böbrek nakli yapılabilir ancak cezaevindeyken olmaz’ demiş. Adli Tıp, ‘cezaevinde kalabilir’ diyor. Çıplak arama Müslüm Cevahir Vurucu, 34 yaşında. Silivri Cezaevi’nde. Çıplak aramaya izin vermediği için darp edilmiş ve iki ay görüş yasağı ile cezalandırılmış. Bir defasında, annesinin bacağında platin olduğu için çıplak aramaya tabi tutulmak istenmiş... Ergin Aktaş ve Özkan Kırıcı. Ellerini kullanamıyorlar. Aktaş’ın iki eli bileklerinden kesik. Adli Tıp’ın üç ayrı “cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen tahliye edilmiyor. Gerekçe ise savcılığın “canlı bomba” olabileceğini söylemesi. Kırıcı, arkadaşlarının yardımı ile yaşamını sürdürüyor. Adli Tıp, cezae vinde kalabileceğini bildirmiş. Hücre koğuş oldu Silivri 2 No’lu Cezaevi’nde 4 tutuklunun koğuşu, yer olmadığı için hücre cezası için kullanılan daracık hücre. Uğur Özenç Özyürek, nefes almakta zorlanıyor. Kaldıkları yerin küçüklüğünü şöyle tarif ettiler: “Mesafe olmadığı için TV seyredemiyoruz. Dört kişi oturup yemek yiyemiyoruz. Havalandırma yetersiz. ” Sevk bekliyor Sibel Çapraz, 7 aydır Menemen R Tipi Cezaevi’nde kalıyor. 15 kez ameliyat oldu. Tedavisi yarım kaldı. “Baltalimanı Kemik Hastanesi”ne sevk bekliyor. Tek kişilik odaya gelen ağır lağım kokusundan rahatsız. Silivri 6 No’luda kalan Ali Haydar Keleş, “Üç buçuk aydır nevresim verilmedi” dedi. l İSTANBUL Özyaşar serbest, Fatma Gülçiçek tutuklandı MAHMUT ORAL Milli Eğitim Bakanlığı’nın 10 bini Eğitim Sen üyesi 11 bin 285 öğretmeni “PKK ile bağlantılı oldukları” iddiasıyla açığa almasının ardından öğretmenlere yönelik gözaltılar sürüyor. Haldun Taner ve Yunus Nadi öykü ödüllerinin sahibi edebiyatçı ve öğretmen Murat Özyaşar ve öğretmen Renas Jiyan’ın da aralarında bulduğu 10 öğretmen serbest bırakıldı, öğretmenlikten ayrılıp belediyeye memur olarak geçen, 18 aylık Şerman bebeğin annesi Fatma Gülçiçek Arı ise tutuklandı. Böylece Diyarbakır’da tutuklanan öğretmen sayısı12 oldu. Özyaşar’ın eşi yazar Sibel Oral, “Darısı haksız yere içeride tutsak olanrın başına. Sevinmeyi hak eden o kadar çok aile var ki bizim sevincimiz bu yüzden buruk oluyor” dedi. İki bebeğe bakıyordu Tutuklanarak Diyarbakır’daki cezaevine gönderilen Fatma Gülçiçek Arı, hem kendi oğlu Şerman hem de daha önce tutuklanan öğretmen kardeşi Adile Ekinci’nin 4 yaşındaki oğlu Agit’e bakıyordu. Agit’in sürekli ağlayarak annesini istediği, psikolojik destek için uzmanlara götürüldüğü belirtilmişti. Arı’nın tutuklanmasının ardından Şerman bebek ve Agit’e yakınlarının baktığı belirtildi. Kapatılan Van TV çalışanlarının, “Televizyonuma ve radyoma sahip çıkıyorum” diyerek başlattıkları nöbet dün yurttaşların yoğun desteğiyle devam etti. İMC TV’de yapılan yazılı açıklama ile kanalın kapatılmasının ta ‘Hükümetin rahatsızlığımamensiyasiolduğuvurgulandı. gazetecilik pratiğimizedir’ İMC TV’den yapılan açıklamada ana akım medyadan farklı olarak çatışmayı derinleştirecek bir yayın değil, çatışmanın çözümünü dert eden anlayış ve yayının benimsendiği vurgulandı OHAL karartmasının uygulandığı İMC TV’den yapılan yazılı açıklamada, dayanışma çağrısı yapılarak, “Kanalımız son bir yılda Cizre başta olmak üzere, Nusaybin, Sur, Yüksekova, Silopi, Şırnak ve İdil gibi kentlerdeki sayısız hak ihlalini cesurca gündeme getirmiştir. Muhabir ve kameramanlarımız zırhlı araçların, tankların içinden değil, büyük bir yıkıma uğratılan kentlerin sokaklarından, savaşın mağduru olmuş vatandaşların evlerinden yayın yaparak oradaki gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya koymuştur. Hükümetin esas rahatsızlığı bu gazetecilik pratiğimize yöneliktir” denildi. İMC TV’nin ana akım med yadan farklı olarak çatışmayı derinleştirecek bir yayını değil, çatışmanın çözümünü dert eden bir anlayışı benimsediği vurgulandı. Bu anlayışı ‘ana akım’ haline getirmeye çalıştığı belirtildi. İMC TV’nin 15 Temmuz gecesini ve sonrasını da anbean ekranına yansıttığı ifade edilerek, şöyle devam edildi: “Kapatılan televizyon ve radyoların mallarına el konmuş, buralarda çalışan yüzlerce gazeteci bir haftada işsiz kalmıştır. Tüm bunlara rağmen bu açık hukuksuzluklardan vazgeçilmesini sağlamak bizim için olduğu kadar bu ülkedeki siyasi partilerden sivil toplum örgütlerine herkesin görevidir. Bu anlamda hü kümete tüm bu hukuksuzluklardan geri dönmesine yönelik çağrımızı yineliyor, toplumun diğer kesimlerinden de dayanışma beklediğimizi ifade etmek istiyoruz.” Van TV nöbette Kapatılan Van TV çalışanlarının, “Televizyonuma ve radyoma sahip çıkıyorum” diyerek başlattıkları nöbet dün yurttaşların yoğun desteğiyle devam etti. Van TV çalışanları, “Biz bölgenin en büyük kanalıydık. Bölgenin sesi olduğumuz için sesimizi kıstılar. Sekiz, gündür devam eden nöbetimize destek her geçen gün daha artıyor” dediler. Van TV avukatları da kararın kaldı rılması için pazartesi gününden itibaren hukuk mücadelesi başlattı. Zarok için kampanya Türkiye’nin ilk Kürtçe çocuk çizgi film kanalı Zarok TV’nin kapatılmaması için Change. org’da bir imza kampanyası başlatıldı. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Merkezi, Evrensel Gazetesi muhabiri Cemil Uğur ve Etkin Haber Ajansı Adana Muhabiri Mehmet Anıl’ın serbest bırakılmasını istedi. Açıklamada, gazetecilere yönelik ard arda gelen tutuklama haberlerinin basın özgürlüğünü yok ettiği belirtilerek, Tüm gazetecilerin serbest bırakılmasını istiyoruz” denildi. Katledilen TİP’li gençler anılacak Bahçelievler katliamı kurbanı 7 TİP’li öğrenci, ölümlerinin 38. yılında gömütleri başında anılacak. Ankara’nın Bahçelievler semtinde, 8 Ekim 1978 tarihinde Abdullah Çatlı liderliğindeki faşist çete tarafından katledilen Türkiye İşçi Partili (TİP) 7 üniversite öğrencisi, ölümlerinin 38 yılında arkadaşları ve sevenleri tarafından anılacak. Bugün saat 13.00’te Karşıyaka Mezarlığı’nda düzenlenecek anma programına “Hiçbiri unutulmadı, unutulmayacak” diyen TİP’li ve Genç Öncülü arkadaşları ve sevenleri katılacak. Anma kapsamında ayrıca, bugün Bursa Yenişehir’de saat 13.30’da Santral Park’ta ve saar 13.00’te Kırklareli’nde, yarın da saat 14.00’te Çorum’da 7 TİP’li öğrenci anılacak. Kamuran Yüksek’e ilk duruşmada tahliye MAHMUT ORAL Partisinin açıklama ve etkinliklerinde yapmış olduğu konuşmalar nedeniyle “terör örgütü üyeliği” iddiasıyla 6 ay önce tutuklanan DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, 15 yıla kadar hapis istemiyle hakkında açılan davadanın dün görülen ilk duruşmasında tahliye edildi. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma öncesi, adliyede yoğun önlem alındı. DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP milletvekilleri Nursel Aydoğan, Feleknas Uca, Meral Danış Beştaş, Ertuğrul Kürkçü, Ferhat Encü, Dilek Öcalan, İngiltere Parlamentosu Milletvekili Kate Osamar, İngiltere’nin en büyük sendikası olan Unit’in Başkanı Simon Dubbins, Siirt Belediye Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, DBP, HDP ve KJA yöneticileri de duruşmayı izledi. DBP Eş Genel Başkanı Yüksek hakkındaki suçlamaları reddederek, “Ben anayasal çerçevede kurulan siyasi partinin eş genel başkanıyım. Bölgedeki gelişmeler hakkında görüş ve düşüncelerimi beyan ettim. Düşüncelerimi açıklamanın suç olmadığını düşünüyorum” dedi. Savunmanın ardından savcı kuvvetli suç şüphesiyle tutukluluk halinin devamını talep etti. Mahkeme ise Yüksek’in tahliyesine karar vererek duruşmayı erteledi. 6 HDP’li ifadeye çağrıldı Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP milletvekilleri Leyla Zana, Altan Tan, Meral Danış Beştaş, Sibel Yiğitalp, İmam Taşçıer ve Nimetullah Erdoğmuş hakkında şüpheli sıfatıyla ifadeleri alınmak üzere davetiye çıkardı. Hurşit Külter 133 gün sonra ortaya çıktı MAHMUT ORAL lık dayatıyorlardı. Bazen kendi aralarında, bundan istedikleri Şırnak’ta 27 Mayıs’ta gözaltına alındıktan son mizi aldıktan sonra ‘öldürelim’ şeklindeki konuşmalarını du ra kendisinden bir daha ha yuyordum” dedi. ber alınamayan, 4 ayı aşkın Tutulduğu bodrum katından süredir akıbetinin açıklanma binanın bir üst katına çıkarıl sı için kampanyalar yürütülen dıktan sonra kaçtığını söyleyen DBP Şırnak İl Yöneticisi Hur Külter, “Ben binadan çıktıktan şit Külter, 133 gün son sonra arkadan vurup öl ra Irak’ın Kerkük ken dürmek ya da yakalamak tinde ortaya çıktı. Ba istediler. Şehir içinde sak sın toplantısı düzenleyen landım. Sonra bazılarının Külter, “Açıklamayı bu yardımıyla iki aylık bir kadar geç yaptığım için sürede ancak buraya ulaş başta benim için müca tım” ifadelerini kullan dele yürüten herkesten dı. Akıbetinin açıklanma özür diliyorum. Bilinme sı için kampanya yürüten lidir ki ilk defa böylesi herkese teşekkür eden bir açıklama imkânı bul Hurşit Külter Külter, “Başta Cumarte dum” dedi. Külter’in ay si Anneleri’ne tüm ulusal larca süren “suskunluğu” sos ve uluslararası kuruluşlara te yal medyada tartışma yarattı. şekkürlerimi sunuyorum. Bu 13 gün boyunca bir binanın gün yaşıyorsam benim için mü bodrumunda gözaltında tutul cadele edenlerin sayesindedir” duğunu ifade eden Külter, “Ba dedi. DBP Eş Genel Başkanı Se na yoğun fiziki ve psikolojik bahat Tuncel, konuyu basından işkence yaptılar. Sürekli ajan öğrendiğini söyledi. 12 Eylül Paşalarının Ruhu Kol Gezerken... Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti, 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişimini, kendi açısından kayıpsız atlatmasının yanı sıra eline geçirdiği ve kendisini sorumsuzlaştırdığına da inandığı yetkinin safasını sürüyor. Bu yargıyı abartılı bulanlar olabilir ama ben aynı kanıda değilim. Hukuksal, siyasal, sosyal, ekonomik tüm bilimsel tanımların içi, AKP’nin çıkarına kullanılacak biçimde boşaltıldı. Bunu sağlamanın olanakları da olağanüstü hal ilan edilmesini sağlayan Meclis kararından sonra oluşturuldu. Olağanüstü hal, FETÖ’cü darbe girişimini yapanlarla mücadele edilmesi ve örgütün kökünün kazınması amacıyla ilan edilmişti. AKP hükümeti, 12 Eylül darbeci paşalarına özenmekte olduğunu ilk adımda ortaya koydu. Darbeci paşalar, kabul ettikleri yasa ya da yayımladıkları kararnameler, yürürlükteki anayasaya aykırı ise anayasanın ilişkili bölümlerini de değiştirmiş sayıyorlardı ya. Aynı yöntemi, AKP yayımladığı KHK’lerle (kanun hükmünde kararname) ile uygulamaya sokmuş durumda. Yarattığı “Ya bana da FETÖ’cü derlerse” korkusu, AKP’nin üst düzey bürokratları dahil çoğunluğu sarmış durumda. Hukuk da, TBMM ve anayasa gibi rafa kaldırılmış olduğunda yapılanların hukuka, hatta yasalara aykırı olduğunu vurgulamak bile insana gülünç geliyor. Bu nedenle görev de “tanıklık etmekle” sınırlı kalıyor. HHH FETÖ’yü başarı ile kullanan iktidar, ilk KHK’ye, olağanüstü hal ilan edilmesinin gerekçesini yok sayarak koyduğu bir cümle ile tüm muhaliflerini ortadan kaldırma girişimini başlatmış oldu. Böylece devlette görevli olanların sorgusuz sualsiz uzaklaştırılması sağlandığı gibi gazete, dergi, televizyon, radyo ve internet sitelerinin, yetkilendirilen bakanın keyfine bağlı olarak kapatılması da olanaklaştırıldı. Yetkilendirilen bakana, göreve geldiği günden bu yana bağlı olan Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) ve ilişkili olan Basın İlan Kurumu Başkanlığı (BİK) zaten emre hazırdılar. Önce BYEGM, Basın Kartları Yönetmeliği’ni rafa kaldırdı. İşsiz kalan gazetecinin; basın kartını 90 gün süre ile kullanma, hatta kıdemine göre “işsiz gazeteci basın kartı” alma hakkı yok sayıldı. Basın kartları “pat” diye iptal edildi. “Sürekli basın kartı”nın iptali ise Basın Kartı Komisyonu’nun kararına ve yönetmelikteki koşulların oluşmasına (örneğin bazı suçlardan mahkum olma) bağlı iken, daha iddianameleri bile hazırlanmamış basın mensuplarının mağdurlar arasına katılmasına yol açtı. İddianın varlığı bile suçlu sayılmalarına yetti de artıverdi. HHH BİK durur mu? O da aynı mantığı resmi ilan ve reklamların yayımlanmasını kurullaştıran genel kurul kararına yansıtıverdi. Davanın açılmış olması “mahkum olmuş” sayılması için yeterli görülerek ekonomik baskı somutlaştırıldı. Biliyorsunuz, Terörle Mücadele Yasası da dahil gazete sahiplerinin cezasal sorumluluğu yoktur. Hatta Anayasa Mahkemesi, Terörle Mücadele Yasası’na sokuşturulmaya kalkılan, ceza sorumluluğu getirmeye yönelik ibareyi de iptal etmiştir. AKP’nin yönetimini oluşturduğu BİK, şimdi yönetmelik düzeyindeki kararı ile hem sahipleri hem de çalışanları kullanarak muhalif gazeteleri ekonomik baskı ile yola getirme niyetini açıkça ortaya koymaktadır. HHH Batı’nın darbe girişimini anlamamasından yakınan iktidarın, önce dönüp kendisine bakması gerekiyor. Özellikle de Batı’nın, “Bir hükümet hazırlanan darbe girişiminden neden haberdar olmaz” sorusuna mantıklı bir yanıt bulamaması sürecinde. Poyrazköy davasında iki binbaşıya tazminat Poyrazköy davasında yaklaşık 5 yıl tutuklu kaldıktan sonra beraat eden binbaşılara manevi tazminat ödenmesine karar verildi. Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya davacı Levent Bektaş katılmazken, Bektaş’ı avukatı Hüseyin Ersöz temsil etti. Duruşmada söz alan avukat Ersöz müvekkilinin yaklaşık 5 yıl tutuklu kaldıktan sonra beraat ettiğini belirterek, “Maddi manevi birçok zarara uğramıştır. Paralel yapı nedeniyle mağdur edilmiştir” dedi. Mahkeme heyeti, Bektaş’ın haksız tutuklulukta geçen süre, yaşadığı acı ve üzüntüyü nazara alarak 700 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Öte yandan Poyrazköy davasında yaklaşık 5 yıl tutuklu kaldıktan sonra beraat eden Binbaşı Eren Günay da Anadolu 7. Ağır Ceza Mahkemesi 750 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle