18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Klasik müzik yasta: Sir Neville Marriner vefat etti Dünya klasik müzik sahnesinin saygın kemancı ve şeflerinden, St.Martin in the Fields Oda Orkestrası’nın tanımış şefi Sir Neville Marriner, önceki gün erken saatlerde 92 yaşın da hayata veda etti. Kariyerine Londra Senfo ni Orkestrası’nda kemancı olarak başlamış Marriner, bu yılın başında Cambridge Dükü’nden liyakat nişanı almıştı. Marriner’in başında olduğu oda orkestrası ise tarihin en büyük kayıt koleksiyonlarından birine imzasını atmıştı. Salı 4 Ekim 2016 EDİTÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: ZARİFE SELÇUK [email protected] YazarlıkSİBELORAL: tavır gerektirir 15 Gözaltındaki yazar ve öğretmen Murat Özyaşar’ın gazeteci yazar eşi Sibel Oral’ın Notos’a verdiği Semih Gümüş imzalı söyleşinin bir bölümünü yayımlıyoruz n Roboskî için yazdığın ‘Toprağın Öptüğü Çocuklar’ önemliydi. Orada yaşananlara duyarlı bir gazetecisin. Roboskî tek başına çok önemli ve özel bir acıydı. Sonra art arda gelen bir dizi katliamın ortasında kaldık. Burada bir çıkış yolu var mı sence? Roboskî Katliamı olduğunda ben gazeteciliğimin yanı sıra ‘Zayi’yi yazan kendimi de sorguladım aslında. Zayi olan bir kuşağın mensubuyum. İşte 90’larda ülkenin güneydoğusundaki herkesin terörist olduğu öğretilen bir kuşağın mensubu. Elbette Roboskî’den önce de biliyordum olan biteni ama orada çocuklarını kaybeden ailelerle yaşamak önemliydi benim için. Ve evet, sonra bir dizi katliam. Tahir Elçi’den Ankara’ya, Suruç’a... Çıkış yolu var mı? Benim bilgisayarımın masaüstünde “Öldürülen Çocuklar” adlı bir word belgesi var. Sayfalarca. Ne yapacağım ben o dosyayı, nasıl bir bilinçle isimleri kaydetmeye başladım? Bilmiyorum. Yineleyeceğim ama ‘Zayi’de çıkmaz sokak metaforu ülkeyi temsil ediyordu; çıkılmıyordu. ‘Türkiyeli yazar’ olmak n Bu ülkede yaşayan yazarlar için acılar ve sorunlarla dolu bir dünya var önümüzde. Ama yeterince yazılmadığı ya da yazılamadığı da söyleniyor. Sen edebiyat dünyamızı yakından izliyorsun, bu konuda neler düşünüyorsun? Murat Özyaşar ve 24 günlük kızı Mavi Lorin. Semih Gümüş’ün Sibel Oral’la yaptığı söyleşinin tamamı NOTOS dergisinin EkimKasım 60. sayısında okunabilir. Yazılmıyor ve bu beni korkunç derecede rahatsız ediyor, öfkem artıyor. Ama bir yandan da yazılacak, yazılır diye beklemek istiyorum. Zamanla, su akıp yolunu bulacak diye bekliyorum. Yazacağından emin olduklarım da yok değil. Beni rahatsız eden tüm bu olanları Gezi Direnişi ve sonrasında bugün çok eleştirilen dergilerle birlikte, sosyal medyanın da etkisiyle ortaya çıkan dil ve duruş. “Bla... bla... nokta” ya da “Bla... bla... net!” Ne diyorsu nuz? Türkçe, edebiyat, dil, cümle yapısı... n’apıyorsunuz? Miting ve yürüyüşlerde poz vermekten, dergi ve köşelerde afili cümlelerin sonuna “net” ya da “nokta” koymaktan başka bir şey yapacak yazarlarımız vardır umarım. Ya da memleket ceset kokuyorken kitabının üçüncü baskısını cümle âleme duyuran ve tüm okurlarına teşekkür eden sevgili yazarlarımız. Yazarlık, tavır da gerektirir çünkü. n Bana öyle geliyor ki, yaşananla rın romanların ve öykülerin kurmaca dünyası içinde konu edilememesinin nedeni, yazacak olanların onları iyi tanımaması ve ne yazılacağının üstüne yeterince düşünmemesi. İyi tanımayınca, nasıl yazılacağının içinden de çıkılamıyor belki... 10 Ekim Ankara Katliamı sonrasında biz Bağımsız Gazetecilik Platformu olarak gazeteci ve edebiyatçılara çağrı yaptık; gelin bu 101 kişiyi sayı olmaktan çıkaralım, hepsinin bir hayatı ve geride bıraktıkları var, sahip çıkalım dedik, ismini de ‘Barış Portreleri’ koyduk. Türkiye’nin dört bir yanında hayatını kaybedenlerin ailelerine taziyeye gittik, onların hayat hikâyelerini dinledik. Şimdi onlar peyderpey yazılıyor. Edebiyat dünyasından katılanlar oldu, katılmak istemeyenler oldu, görmezden gelenler oldu. Bu normal. Ama hadi Ankara’yı görmedin, Suruç’u da görmedin, Cizre’yi de, Taybet Ana’yı da, Kör Recep’i de, linç edilenleri de... Ne görüyorsun peki? Bizim göremediğimiz neyi görüyorsun da bu kadar huzurlusun? Kızacaklar olacaktır belki ama olan biteni görmeyen, dolayısıyla tanımayan çok edebiyatçı var. Çok ciddi bir şey olmuştu yine ülkede ve ben o gece Twitter’da kitabının bilmem neceye çevrilişini kutlayan fotoğrafı paylaşan yazarı gördüm. Bu kabul edilemez, ben etmem. Çünkü o yazar Türkiyeli yazar diye bilmem nerde okumaya gidiyor. Madem edebiyatı çok ciddiye alıyorsunuz ve “edebiyatçı”sınız, o zaman bir durup düşünün. Asırlık fotoğraf markası Bomontiada’ya geliyor Doğuş Grubu, alanında yaklaşık 150 yılı geride bırakmış uluslararası fotoğraf makinesi üreticisi Leica işbirliğine gitti. Buna göre, Leica mağaza, galeri ve akademisi, yarın akşam davetlilere özel bir etkinlikle İstanbul Bomontiada’da açılacak. Konuyla ilgili tanıtım ve basın buluşması, Doğuş Grubu CEO’su Hüsnü Akhan ve Leica yöneticilerinin ev sahipliğinde Bomontiada’da düzenlenecek. Leica markası, başta Türkiye fotoğ raf hafızasının uluslararası ‘marka’sı Ara Güler ve Magnum Fotoğraf Ajansı’ndan birçok fotomuhabiri ile, Henri Cartier Bresson gibi önemli objektiflerin başlıca seçimi olmuştu. Birkaç yıl önce ise, 1923’ten kalma bir Leica Avusturya’daki bir müzayedede 200 bin dolardan satışa çıkarılmış, 20 dakika içinde 1 milyon 900 bin dolara alıcı bulmuştu. FIA: Şehir Tiyatrosu sanatçılarını işe iade edin 2225 Eylül tarihleri arasında Brezilya’da gerçekleştirilen Uluslararası Aktörler Federasyonu’nun (FIA) 21. Dünya Kongresi’nde, İBB Şehir Tiyatroları (İBBŞT) bünyesinde işleri ne son verilen sanatçıların durum değerlendirmesi yapıldı. Türkiye Oyuncular Sendikası Genel Başkanı Meltem Cumbul, yaptığı sunumda uluslararası örgütleri bilgilendirdi. Kongre neticesinde FIA bir yazı kaleme alarak şu taleplerde bulundu: “Kongre, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, İBBŞT ve tüm yetkilileri bu kabul edilemez ‘sanatçıları sebepsiz ya da açıklamasız şekilde işten çıkarma’ uygulamalarına son vermeye ve işine son verilen veya açığa alınan tüm sanatçıları derhal işlerine iade etmeye davet ediyor. Bu kongre T.C. Hükümeti’ni OHal’in sanatçıların sanatsal özgürlükleri ve güvenliklerine zarar vermemesini sağlamaya davet ediyor.” Ressam Cuma Ocaklı’ya veda İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi kurucularından, profesör, ressam Cuma Ocaklı, tedavi gördüğü Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde önceki gün 69 yaşında hayatını kaybetti. Ocaklı’nın yirminin üzerinde ödülü, dünya ölçeğinde dört kıtada yüze yakın kişisel ve karma sergisi bulunuyordu. Ressam Ocaklı, 2002 yılında kurucularından olduğu fakültenin bölüm başkanlığından emekliye ayrılmıştı. Ocaklı’nın cenazesi bugün Urla Merkez Hoca Ali Camii’nde kılınacak öğle namazından sonra Urla İskele Mezarlığı’nda defnedilecek. İlk Roman Ödülü Gülfem Pamuk’un İlki 2006 yılında verilen Everest Yayınları İlk Roman Yarışması’nın 11’inci yılındaki kazananı “Kitabı Siyah Kalem” adlı eseriyle Gülfem Pamuk oldu. Bu seneki yarışmanın seçici kurulunda Cemil Kavukçu, Semih Gümüş, Müge İplikçi, Selim İleri ve Handan İnci yer aldı. Gülfem Pamuk’un romanı kasım ayı içinde Everest Yayınları tarafından yayımlanacak ve Gülfem Pamuk’a ödülü, 12 Kasım Cumartesi günü Tüyap Kitap Fuarı’nda yapılacak bir törenle teslim edecek. HtiyaastarnoEmrkuezak’taermn ağan Hasan Erkek çocukluğundan bu yana sürekli olarak oyun ve şiir üretiyor. 1989’da ‘Bedel’ adlı oyunuyla TRT Radyo Ti yatrosu Büyük Ödülü’nü aldığında, DTCF Tiyatro Bölümü’nün 19 yaşın daki bir öğrencisiydi. Şimdi Anado lu Üniversitesi Devlet Konservatu varı Tiyatro Bölümü’nde profesör. tısı arasında kurmaya çalıştığı köp Bir saniyesini bile boşa geçirmediği rüyü şöyle açıklıyor: “Hasan Erkek... yaşamının henüz ortalarında. Çalı içinde yetiştiği koşullarda, çocuklu şıyor, üretiyor. ğunu yeterince yaşayamadan, hız Hasan Erkek’in, çocuklar, genç la büyümek zorunda kaldığından... ler ve yetişkinler için yazılmış radyo o engin bulutsu, ipeksi çocukluk ku ve sahne oyunları, film senaryoları maşını şiirlerle, şarkılarla, masallar var. Yetişkinler için yazdığı oyunla la, dokuyup yanına almıştır.” rın en ünlüsü ‘Eşik’. Bu oyun Türkçe dışında, 3 ayrı dilde kitap olarak Müzikli çocuk oyunları yayımlandı ve ödenekli tiyatroları Erkek’in çocuk/genç mız tarafından sahnelendi. lik oyunları yurtiçinde ‘Kutsal Döngü’ ise Anadolu ve dışında profesyonel köylü oyunlarından esin tiyatrolar tarafından 35 lenilmiş, sahne anlatımını kez sahnelenmiş. Rad ‘söz’ dışındaki görselişit yo oyunlarının hepsi ya sel göstergelerle oluşturan yımlanmış. Yazarın son bir ‘performans tiyatrosu’ yıllardaki uğraşların örneği. Nurhan Karadağ’ın dan biri ise müzikli ço rejisiyle Anadolu Üniversi cuk oyunları. Yazdığı tesi Tiyatro Bölümü öğren ilk çocuk oyunu ve yur cileri tarafından 2005’te tiçinde/dışında en çok sahneye çıkartıldı. ‘Bedel’ sahnelenmiş yapıtı olan ise yazarı tarafından se ‘Yaşasın Barış’, ‘müzik naryolaştırılıp Kartal Tibet yönetiminde filme çekil ‘Yaşasın Barış’ kitabı li oyun’ olarak Gelengi Yayınları tarafından mişti (1991, TRT). çok şık bir baskıyla (2016) değerlen Hasan Erkek’in yazarlık yaşamın dirildi. Aynı yayınevi yazarın Zor da çocuk oyunlarının özel bir yeri lu Çocuk Tiyatrosu’nda sahnelenen var. Bir söyleşi sırasında, kendi ço ‘Çirkin Ördek Yavrusu’ ve ‘Kibritçi cukluğuyla başka çocukların yaşan Kız’ başlıklı çocuk müzikallerini de yayımlamıştı. 2016’da bir başka müzikli çocuk oyunu olan ‘Sevgi Çemberi’ de kitapçı raflarına girdi. Hasan Erkek’in, ürettikleriyle kazandığı 15 ödülü var. Yazar Erkek, kuramın uygulamayla pekiştirildiği, uygulamaya kuramın destek olduğu bir bilimsel/sanatsal pratiği ürettikleriyle somutlaştırıyor. Akademik kariyerinin çeşitli aşamalarını belirleyen ‘Oyun İçinde Oyun’ ve ‘Oyun İçinde Anlatı’ kitapları T.C. Kültür Bakanlığı’nın yayınları arasında yer alırken, Opus Yayınları’nca 2016’da çıkartılan inceleme kitabı ‘Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu’, tiyatroda en çok savsakladığımız bir konuyu mercek altına alıyor. Bir başka yeni ürün de, aynı yayımlardan çıkan, ‘Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu Sahnesi’ (2016) başlığı altında toplanmış yazılar kitabı. Hasan Erkek’in, başka yazarların çalışmaları karşısındaki eleştirel değerbilirliğini de unutmamalı. ‘Yapıtlar Arasında’ adını verdiği deneme kitabında (Artshop, 2011) yerli ve yabancı yazarlardan onlarca yapıta ayna tutuyor. Gelin, yeni döneme çoğu çocuk tiyatrosu için üretilmiş zengin bir kitap dağarıyla kucak açan Hasan Erkek Hoca’ya, 13 yaşındayken yazdığı ‘Umut’ adlı şiirini anımsatarak bitirelim yazıyı: Umudum, Bir torba rengârenk bayram şekeri Şekere uzanmış binlerce çocuk eli 44. İSTANBUL MÜZİK FESTİVALİ Festival Sponsoru İstanbul Kültür Sanat Vakfı, 44. İstanbul Müzik Festivali’nin gerçekleştirilmesine büyük destek sağlayan Festival Sponsoru’na teşekkür eder. muzik.iksv.org /istanbulmuzikfestivali /muzikfestivali Cumhuriyet’in katkılarıyla yayımlanmıştır. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle