22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 31 Ekim 2016 10 Buyrun, bir KHK de ben çıkardım 29 Ekim bayramdı. 29 Ekim’i bayram gibi kutlamak isteyenlerin, hele Ankara’dakilerin işi zordu. Polis bariyerleri, belediye kamyonları ile kapatılmış yolları aşmak zorundaydılar. Devletin dizginlerini ele geçirmiş siyasal İslam, Cumhuriyetle bitmeyen savaşında yurttaşların bayram kutlama inadını fitil fitil burunlarından getirmeye kararlıydı. Bariyerleri, barikatları aşabilen aştı; ancak yaşlısı vardı, engellisi vardı, polis copundan ürkeni vardı. Şöyle ağız tadıyla bir “Cumhuriyet Bayramı” kutlayamadılar. Ancak 29 Ekim günü akşama doğru kimileri için sahiden bayram oldu. Sımsıkı sarıldıkları, onun sayesinde kendilerini de iktidarda hissettikleri AKP Hükümeti art arda iki Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarıverdi. Aslında kararnameler 15 Ağustos 2016’da toplanan Bakanlar Kurulu’nda kararlaştırılmış, imzalanmış, pişirilmişti ama açıklanması için anlamlı bir tarih seçilmişti: 29 Ekim 2016… TV ekranlarından kahve sohbetlerine kadar, dikkatli bakan bir göz “AKYurttaşlar”ın sahiden de bayram ettiğini gözleyebilirdi. (Mesela ben gözledim). Nasıl bayram etmesinler? Meraklıysanız açın okuyun. Dünkü Cumhuriyet’te kararnamelerin ayrıntısı var. Ben okudum. 675 ve 676 sayılı kararnamelerin içinde yok yok. Ancaaaaaak… Dikkatle okuyunca göreceksiniz. Şimdi kimilerinin takıntısı olmuş o cümlenin tam da yeridir. Zamanında dememiştim ama şimdi diyorum işte: Yetmez ama evet!.. O yüzden AKP tayfası için, AKP medyası için, “AKYurttaşlar” için “Tamam bu kadarı yeter” dedirtecek bir KHK hazırladım. İlginize ve bilginize sunuyorum. HHH 1. Bütün üniversiteler için tek rektör sistemine geçilmiştir. Geçenlerde kendini “Başmuhtar” ilan eden Cumhurun başkanı bundan böyle “Başrektör” olarak da görev yapacaktır. 2. Üniversitelerden atılan akademisyenlerin yerine imamlar kıdemlerine göre profesör, doçent olarak görevlendirileceklerdir. Müezzinler ise “araştırma görevlisi” olacaklardır. 3. Kürtlere her türlü yasal siyaset yasaklanmıştır. Sadece DBP’nin elindeki belediyelere kayyım atanması ile yetinilmeyecek, HDP’ye ve yönetici konumundaki HDP’lilere de kayyım atanacak; bundan böyle Kürtler adına siyaset bu kayyımlar eliyle yürütülecektir. 4. Pasaport kanunu değiştirilmiş, sadece AKP üyesi olanlara pasaport verilmesi kararlaştırılmıştır. Devlet Bahçeli’ye sadık kalan MHP’liler için de ek pasaport kontenjanı ayrılmış olup, buna hak kazananları MHP başbuğu ile Cumhurun başkanı birlikte belirleyeceklerdir. 5. Orduda, emniyette ve geri kalan kamu kuruluşlarında kovulanlardan boşalan kadrolara tarikat ve vakıflardan alınacak listelere göre atama yapılacaktır. Ensar Vakfı bu konuda önceliklidir. 6. Milli Eğitim’de görevli her türlü kamu personelinde Eğitim Sen üyesi olmak, Eğitim Sen üyesi birinin eşi, çocuğu ve birinci dereceden akrabası olmak suçtur. 7. Teknik eleman odaları, tabip odaları, barolar ve benzeri meslek örgütleri yasaklanmıştır. 8. “Milli şef”, “Ebedi şef” gibi geleneğimizde var olan resmi sıfatlara Cumhurun başkanı için “Milli ve Yerli Şef” sıfatı uygun görülmüştür. Okul kitaplarında ve resmi yazışmalarda kendisinden bu sıfatı ile söz edilecektir. 9. Cumhurun başkanı tarafından belirlenecek yazılı, görsel ve sosyal medya dışındaki medya kuruluşlarında çalışanlar potansiyel devlet düşmanı ilan edilmiştir. Bunlara fırıncıların ekmek vermesi yasaktır. HHH Yoruldum. Bu KHK’nin devamını bir zahmet siz getiriverin artık… KADINLAR OHAL’İ KONUŞTU ‘Metal çubukların izi hâlâ sırtımda’ Barış İçin Kadın Girişimi, OHAL sürecinin kadınların hayatlarını nasıl etkilediğini konuşmak için konferans düzenledi. Konferansta konuşan HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, “Sürekliliği olan bir şey yapmamız gerekiyor, bunu da ancak kadınlar yapabilir” dedi. Kapatılan İMC TV muhabiri Gülfem Karataş ise Özgür Gündem gazetesinin kapatılması sırasında kanal içinde canlı yayın yaptığı sırada gözaltına alındığını belirterek “7 saat polis aracında ters kelepçeli olarak bekletildik. Sırtıma metal çubukla vurdular, hâlâ izi var. Kadınların ilk tuttukları yer saçları oluyor. Saçlarımızı bizim zaafımız olarak görüyolar. Hem fiziki hem psikolojik şiddet gördük.” Kapatılan Hayatın Sesi televizyonu çalışanı Gülden Tekin de OHAL’in kaldırılması için topyekun bir kampanya yürütülmesi gerektiğini vurguladı. l İSTANBUL/ Cumhuriyet haber EDİTÖR: SERKAN OZAN Memurluk için güvenlik soruşturması koşulu Hükümetin 29 Ekim’de yayımladığı kanun hükmünde kararnamelerde dikkat çeken ayrıntılar yer aldı. Kararname ile devlet memurluğuna girmek için aranan şartlara “güvenlik soruşturması” maddesi konuldu. Ayrıca “Terör örgütleriyle eylem birliği içerisinde olmak, bu örgütlere yardım etmek, kamu imkan ve kaynaklarını bu örgütleri desteklemeye yöne lik kullanmak ya da kullandırmak, bu örgütlerin propagandasını yapmak”, “bir daha atanamayacak şekilde devlet memurluğundan çıkarılmayı gerektiren haller” kapsamına alındı. Sözleşmeli sağlık personeli 4 yıl süreyle başka yere atanamayacak, aile birliği mazeretine bağlı yer değiştirmelerde bu madde uyarınca istihdam edilen personelin eşi de buna tabi olacak. KHK ile 17 Haziran 2016 tarihli ve 6721 sayılı Türkiye Maarif Vakfı Yasası’nın 2’nci maddesinin 3’üncü fıkrası, “Türkiye Maarif Vakfı tarafından örgün ve yaygın eğitim kurumları açılan ülkelerde, Milli Eğitim Bakanlığı dışındaki kamu kurum ve kuruluşlarının aynı amaçla başka birimler açması veya oluşturması Milli Eğitim Bakanlığının iznine tabidir” şeklinde değiştirildi. Daha önce çıkarılan kararnameler ile FETÖ’den ihraç edilen AKP Kırıkkale milletvekili Mehmet Demir’in kardeşi Hüdaverdi Demir, önceki günkü KHK ile görevine iade edildi. Demir, Kırıkkale’de milli eğitim müdür yardımcısı kadrosundaydı. HDP’nin danışmanları Kararname ile HDP’nin 7 danışmanı TBMM’den ihraç edildi. Bunların 2’sini Meclis Grup Danışmanı, 5’i ise danışman kadrosunda yer aldı. Kararname ile 7. hizmet yılını tamamlamış ve 10. yılını bitirmemiş astsubaylar bir defaya mahsus, subaylığa geçiş sınavına müracaat edebilecek. Tüm mühendislik fakültesi mezunu öğrenciler, Hava Kuvvetleri’nde pilot olabilecek. l ANKARA / Cumhuriyet Rektör seçimininHUKUKHKTÇKE’ULPELKRAİERDAN OHAL’le ne ilgisi var? ALİCAN ULUDAĞ Rektörlerin Cumhurbaşkanı tarafından atanması, avukatlara kısıtlamalar getirilmesi hükümlerini içeren son kanun hükmünde kararnameler tep ‘BU DÜZENLEMELER FETÖ’YE YARAR’ Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu: Bu KHK’ler olağanüstü hal KHK’sidir. Kanunlarda kalıcı değişiklik yapması anayasaya aykırıdır. Oysa, olağanüstü halin ilanıyla ilgisi olmayan her konuda düzenleme getirmektedir. 15 Temmuz’da kapatılmak istenen Meclis, KHK’lerle yok sayılmaktadır. Darbe girişiminin sebebi, avukatların cezaevinde müvekkilleriyle serbestçe görüşmeleri miydi? Avukatların görüşmelerini niçin kayda alıyorsunuz? Niçin görüşmeye bir gardiyanı koyuFeyzioğlu yorsunuz? F tipi suç örgütü hayal kursa; ‘Türkiye ne yapsa da mahkum olsa, bizim gibi hain bir suç örgütünü mağdur haline getirse’ diye düşünse, bunu hayal edemez. Yapılan hem hukuk tanımazlıktır hem gaflettir. Türkiye’yi AİHM’de mahkum ettirerek suç örgütleriyle mücadele edemezsiniz. Bu düzenlemeler suç örgütlerine yarar; itiraflar gelsin, suç örgütünü çökertelim istiyorsanız şüphelilerin avukatlarıyla görüşmelerini serbest bırakın. Bu, itiraflar gelmesin, suç örgütünün üst kademelerine çıkılmasın düzenlemesidir. ki çekti. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, “İşin aslı, 15 Temmuz’da yıkılarak kapatılmak istenen Meclis, bu defa KHK’lerle yok sa yılmaktadır” dedi. Avukat Turgut Kazan ise “Rektörlük seçiminin OHAL ile ne ilgisi var? O zaman başkanlık için de KHK çıkarın” diye konuştu. ‘BAŞKANLIK İÇİN DE KHK ÇIKARIN’ Avukat Turgut Kazan: KHK’ler tamamen anayasaya aykırı. Rektör seçimi ile ilgili dahi KHK çıkarıyorlar. O zaman bir kararname daha çıkarsınlar, başkanlık sorununu çözsünler. Ne referandum, ne anayasa değişikliğine gerek yok. Rektör seçimleri için bugün yapılıyorsa, başkanlığı belirleme yetkisi de aynı yerin yetkisindedir. Anayasa Mahkemesi denetlemez diye icat çıkardı. Başkanlığı da böyle getirsinler de memleket rahatlaKazan sın! Bunların hukukla, OHAL ile de hiçbir ilgisi de yoktur. OHAL rejimine aykırıdır. Örneğin rektör seçiminin ohal ile ne ilgisi var? (Avukatlarla ilgili getirilen sınırlamalar) Bağımsız yargının işlediği bir yerde bu olabilir. Ama sizin yargınız sarayda törenle kura çekiyorsa bunların hepsi felaket getirir. Kimse avukatlık görevini üstlenemez. Kim üstlenirse başına bela getireceğini düşünür. Bağımsız ve iyi işleyen bir yargı varsa hukuk devleti vardır, aksi halde yoktur. Amaç sindirmek ve susturmak EğitimSen Hukukçusu Mehmet Rüştü Tiryaki: Son KHK ile en az 650 sen dika üyesi öğretmen ihraç edildi. Ar tık KHK’lerin devletin ken disine yöne lik olmadığı, darbe girişi mini bastır mak için ilan edilmedi M.R. Tiryaki ği her geçen gün daha net anlaşılıyor. KHK’lerin darbe girişimiyle ilgisi yok. Bu ta mamen muhalifleri sindirme ve susturma aracı olduğu anlaşılıyor. KESK ve Eğitim Sen de buna karşı direne cek. Son KHK ile KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy da ihraç edildi. ‘AİHM’ye başvurular artacaktır’ Eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Yargıcı Rıza Tür men, yeni KHK’lerle, Avrupa İn san Hakları Sözleşmesi’nde yer alan ‘adil yargılanma hakkı’nın ihlal edildiğini belirterek, Ana yasa Mahkemesi ve AİHM’ye binlerce başvuru gideceğini be lirtti. T24’e ko nuşan Türmen, avukatlara yöne lik kısıtlamaların bütün yargılama süreçlerini olum suz etkileyeceği ni söyledi. KHK iptali konusunda Türmen yapılan bir başvuruyu AYM’nin ‘yetkisizlik’ gerekçesiyle red dettiğini hatırlatan Türmen, “İp tal davasını reddetmiş olması bireysel davalarda da aynı ka rarı vereceğini göstermez. Bi reysel başvurularda AİHM içti hatlarını da göz önünde tutarak başka türlü davranabilir” dedi. Son KHK ile ihraç edilen akademisyenler, İstanbul şubesinde bir araya geldikleri Eğitim Sen üyeleriyle birlikte bundan sonra ne yapacaklarını konuştu. ‘Yoldaşlarımızla birlikte atıldık’ Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) arala rında çok sayıda muhalif öğre tim üyesi ve öğretmenin de bu lunduğu 10 bin 995 kişi kamu dan ihraç edildi. İhraç edilen İs tanbul Üniversitesi akademis yenleri Prof. Dr. Hakan Ongan, Yrd. Doç. Dr. Erhan Keleşoğlu, Dr. Mehmet Ce mil Ozansü ve Doç. Deniz Mor va Kablamacı ile konuştuk. Aka demisyenler, gün DİLEK ŞEN boyunca susmayan telefonları ve öğrencilerinden gelen sevgi mesajlarıyla daya nışmayı büyütmeye kararlı. ‘Barış Bildirisi’nde de imzası bulunan İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde görev ya pan öğretim üyesi Prof. Dr. Ha kan Ongan, ihraç edilmesine şa şırmamış. “Zaten çok da dışında değildik, bekliyorduk. Günde lik hayatın akışı içinde olağan mış gibi değerlendirmek zorun da kalıyorsunuz” diyor. “Umut suzluk aşılamak istemediğini” İhraç edilmelerine şaşırmadıklarını belirten muhalif akademisyenler, ülkenin geleceğinden kaygı duyduklarını ancak umutlu olduklarını söyledi her cümlesinin başına ekleyerek, özenle seçiyor söyleyeceklerini ve şöyle diyor: “Asıl büyük öfkem, memleketin gittiği yerle ilgili. Kaygımızın giderek artacağı bir döneme doğru hızla gidiyoruz. Yani çok daha kötü şeylerin olabileceğini düşünüyorum.” Ongan, kararı duyduğunda ise kendisinden çok arkadaşları için üzülmüş, “Hepsi, işçi sınıfı içerisindeki eylemlerde beraber olduğum insanlar. Erhan arkadaşımın yeni doğan bir çocuğu var, aklıma o geldi. Öğrendiğizde, tüm bunlar bir film şeridi gibi geçiyor gözünüzden. Bugüne kadar yaptığımız ne varsa devam edeceğiz. Bir grev kararı alırsak yine grevde olacağız. Bundan sonra da elimizden ne geliyorsa yapacağız, bu yol aynı şekilde devam edecektir. Tarihten umutluyum. Kısa dönemde çok çok iyimser ol mamakla beraber, tarih kimin haklı ya da haksız olduğunu, kimin ne olduğunu çok net bir şekilde gösterecektir.” Korkunç kutuplaşma İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde görevli Yrd. Doç. Dr. Erhan Keleşoğlu da ihraç edilmesine “hiç şaşırmamış”. Keleşoğlu, son kararnamenin barış bildirisine imza atan ve “atmayan” akademisyenleri kapsadığını vurgulayarak, “Zaten ülke bir kâbusun içerisinden geçiyor. Karanlık bir dönem bu. Kocaeli Üniversitesi’nde, Eskişehir’de, Ankara’da arkadaşlarımız daha önce atılmıştı. Hepsi muhalif kanatta yer alan insanlar. O isimleri görmek bizi şaşırtmadı, yoldaşlarımızla birlikte ihraç edildik. Bu korkunç kutuplaşma ortamının, ülkeyi daha da büyük bir buhranın içine sü rüklediğini görüyorum ve bu canımı çok acıtıyor. Özellikle de çocuğu yeni doğmuş bir baba olarak, oğlumun geleceği için kaygı duyuyorum” ifadelerini kullanıyor. “Barış bildirisine imza attığınız için pişman mısınız” sorumuza ise, kesin ve net bir dille “Değilim” yanıtını veriyor. Keleşoğlu’nun, öğrencilerine de bir notu var: “Onları çok seviyorum. Onlarla hakikaten çok güzel şeyler yaşadım, hepsini özleyeceğim.” Tedbirler devleti İstanbul Üniversitesi’nin Hukuk Fakültesi asistanlarından Dr. Mehmet Cemil Ozansü karar için “OHAL standarlarının ötesinde bir yetki aşımı” tanımlaması yapıyor ve şöyle diyor: “Bir kanun devletinden tedbirler devletine geçiş söz konusudur. Bu, totalitarizmin, otoriterleşmenin hukuk sahasın daki bir görüşünüdür aslında.” Bu uygulamaları “üniversiteler üzerindeki genel dönüşümün bir ifadesi” olarak niteleyen Ozansü, “Burada yapılan tasfiye, doğrudan bir sınıf mücadelesinin sorununu barındırıyor. Bu tasfiyeler, sol tandanslı kimselere, Eğitim Sen’lilere yöneliktir” ifadelerini kullanıyor. Üretmeye devam İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin öğretim üyelerinden Doç. Deniz Morva Kablamacı ise öfkeli ve üzgün olduğunu söyleyerek, “Sınıfta olmaktan beni alıkoydukları için üzgünüm. Ders saatimde gidip öğrencilerimle kucaklaşacağım; onlara, inandıkları yerde durmalarını söylemeye devam edeceğim. Bizim buluştuğumuz tek yer amfiler değil, birlikte üretmeye, okumaya ve yazmaya devam edeceğiz” diyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle