18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Mogherini’nin Tahran mesaisi AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, İran’ın başkenti Tahran’da dün Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ile bir araya geldi. Mogherini ile Şam yönetiminin yakın müttefiki İranlı yetkililer arasındaki görüşmele rin ana gündemi Suriye ve Irak’taki gelişmelerdi. Ruhani’nin, Suriye ve Irak’taki şiddetin yayılabileceğine, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da “terörist hükümetlerin kurulma tehdidine” işaret ettiği kaydedildi. Ayrıca AB’ye bölge güçlerine Suriye’deki isyancı gruplara yönelik desteği kesmeleri konusunda baskı yapması çağrısında da bulunduğu belirtildi. 10 [email protected] TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Rusya’ya koltuk darbesi [email protected] Pazar 30 Ekim 2016 Halep’in batısında cihatçıların ordu güçlerine yönelik ateşi önceki gün de sürdü. Şam, yeniden müzakere dedi Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın danışmanı Buseyna Şaban, BM’nin ve muhalefetin evet demesi halinde müzakere masasına tekrar oturmaya hazır olduklarını savundu. Rossiya 24 televizyonuna konuşan Şaban, “Yönetimimiz, halk arasında ateşkes konusunda başarılar elde etti. Birçok kişi silah bırakıyor, ülkemizi yeniden canlandırmak için hükümetle birleşiyor” dedi. Karşılıklı suçlamalar MoskovaWashington arasında Suriye’de krizin çözümüne ilişkin diplomatik çabalar sonuçsuz kalırken Rusya’nın BM Daimi Temsilciliği, ABD tarafından sunulan ateşkese katılanlar listesindeki 10 örgütün IŞİD ve yeni adı Fetih El Şam olan El Nusra ile işbirliği içinde olduğunu savundu. Sputnik’in haberine göre, açıklamada “Washington, Rusya’ya sunduğu ateşkes rejimine katılan örgütler listesinde 2’si IŞİD ve 8’i Nusra ile birlikte savaşan gruplara yer verdi. Ahrar’uş Şam ve Nureddin Zengi Tugayı gibi örgütlerin varlığı, ABD’nin listesinin güvenilirliğini yok ediyor” denildi. Öte yandan Washington ise Rusya destekli Şam yönetimini “Suriye’de insanları aç bırakmayı silah olarak kullanmakla” suçladı. ABD Savunma Bakanlığı’ndan bir yetkili de17 Ekim’de Suriye’nin doğusunda bir Rus jetinin tehlikeli şekilde ABD savaş uçağına yaklaştığını söyledi. Clinton, FBI’dan açıklama istedi ABD’de 8 Kasım’daki başkanlık seçimi için geri sayım sürerken Demokrat Parti’den Başkan adayı Hillary Clinton’ın başı eposta skandalıyla dertte. FBI’ın önceki gün Dışişleri Bakanlığı yaptığı dönemdeki eposta kullanımıyla ilgili hakkında yeniden soruşturma açılması talebinin ardından Clinton dün bunun nedeni hakkında açıklama talep etti. “Amerikalıların bu konuda tüm gerçekleri derhal öğrenmeyi hak ettiğini” belirtti. Clinton’a yönelik soruşturma dosyasını ilgilendirecek yeni yazışmalara ulaştığını açıklayan FBI, önceki gün Clinton’un bakanlık yaptığı dönemde resmi yazışmaları için kişisel e posta adresini kullanmasıyla alakalı yeni bir soruşturma başlatmıştı. İlk soruşturma soClinton nucunda Clinton’un yargılanmasına gerek olmadığına karar verilmişti. FBI Direktörü James Comey, Kongre’ye yazdığı mektupta, “bu ek çalışmanın ne kadar süreceğini öngöremediğini” söyledi. Adalet Bakanı Loretta Lynch’in ise FBI’ın kararına itiraz ettiği iddialar arasında. Biden’dan ‘ben yokum’ Öte yandan ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Clinton’ın seçilmesi halinde dışişleri bakanlığı koltuğuna getirileceği iddiasını dışladı. Biden NBC’ye verdiği demeçte, Clinton’ın seçilmesi için her türlü yardımı yapacağını ancak yönetimde kalmak istemediğini söyledi. Rajoy hükümetine evet oyu çıktı İspanya’da Başbakan ve Halk Partisi (PP) lideri Mariano Rajoy’un sunduğu azınlık hükümeti dün parlamentodaki 2. oylamadan onay aldı. Böylelikle ülkede 10 aydır süren hükümet krizinin sonlanacağı umutları da doğdu. Muhafazakâr Rajoy hükümetine yönelik sosyalist kanat veto kararından vazgeçtiklerini, çekimser kalacaklarını duyurmuştu. Rajoy’un yeni kabinesini perşembe günü açıklaması bekleniyor. Madrid’de dün Rajoy karşıtı protestolar düzenlendi. Suriye’deki savaş nedeniyle eleştiri oklarının hedefindeki Moskova, BM İnsan Hakları Konseyi’ne yeniden seçilemedi Rusya, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi’ndeki koltuğunu kaybetti. 193 üyeli BM Genel Kurulu’nda önceki gün gerçekleşen oylamada, 47 üyeli konseyin görev süreleri dolan 14 üyesi belirlendi. Konseyin Doğu Avrupa bölümünü temsil eden ülkelere yönelik seçim yarışında, uluslararası toplum tarafından Suriye savaşındaki rolü, Halep’e yönelik bombardımanı nedeniyle eleştiri oklarının hedefindeki Moskova, Macaristan ve Hırvatistan’a karşı başarılı olamadı. Rusya, dünya genelinde insan hakları ihlallerini araştıran, takip etmekle görevli konseydeki koltuğunu koruyamazken Suudi Arabistan’ın ise tekrar seçilmesi tartışmaları da beraberinde getirdi. Diğer seçilen kimi ülkenin de insan hakları karnelerinin zayıf olmasına dikkat çekiliyor. Konseye seçilen diğer ülkeler şöyle: Brezilya, Çin, Küba, Mısır, Irak, Japonya, Ruanda, Güney Afrika, Tunus, Britanya ve ABD. ‘Kremlin’e mesaj’ Doğu Avrupa ülkelerini temsilen iki koltuk için gerçekleşen mücadelede Macaristan 144 oyla birinci olurken Hırvatistan 114 oy aldı. Rusya ise 112 destekte kalarak konseydeki sandalyesini yitirdi. Bu sonuçla Rusya, 2006’da kurulan İnsan Hakları Konseyi’ne seçilemeyen BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinden ilki oldu. 2001’de ise ABD, İnsan Hakları Konseyi’nin yerini aldığı İnsan Hakları Komisyonu’na seçilmemişti. Hafta başında 80’i aşkın insan hakları ve yardım kuruluşu temsilcisi Riyad’a tepki İdam cezaları nedeniyle eleştirilerin hedefi olan ve Yemen’de Şii Husilere yönelik operasyonları çerçevesinde savaş suçu işlemekle itham edilen Suudi Arabistan’ın konseye yeniden seçilmesi insan hakları örgütlerinin tepkisine neden oldu. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Suudilerin konseyde yerinin olmadığını söylerken Uluslararası Af Örgütü’nden Richard Bennett “Konseyin güvenilirli ği tehlike altında” dedi. Riyad liderliğindeki koalisyonun Yemen’e yönelik hava saldırıları sürerken dün Suudi Arabistan, Mekke’nin yaklaşık 60 km. yakınına Husilerin füze saldırısında bulunduğunu duyurdu. Ardından ise Yemen’in Taiz kentine Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon tarafından hava saldırısı düzenlendiği, 17 sivilin hayatını kaybettiği haberi gündeme düştü. Rusya’nın Suriye’de oynadığı rolü gerekçe göstererek bu ülkenin bundan böyle dünya genelinde BM İnsan Hakları Konseyi’ne üye seçilmemesi yönünde çağrı yapmıştı. Batılı bir diplomat “Bir gün hastane bombalıyorlar ertesi gün ise İnsan Hakları Konseyi’ne üye olmak istiyorlar. Sonra neden seçilemediklerini merak ediyorlar” yorumunda bulundu. İnsan Hakları İzleme Örgütü direktörü Louis Charbonneau ise sonucun Kremlin’e “Suriye’de zulüm gerçekleşti ren bir rejime ortak olmasıyla ilgili bir mesaj gönderdiğini” kaydetti. Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vitaliy Çurkin ise “Bir araya ihtiyacımız var. Yakın bir oylama oldu, iyi ülkeler mücadele ediyordu. Onlar daha şanslıydı çünkü boyutları sebebiyle uluslararası diplomasinin rüzgârlarına fazla maruz kalmıyorlar. Rusya içinse durum tam tersi” dedi. Rusya’nın yıllardır konseyin üyesi olduğunu hatırlatan Çurkin, “Yeniden döneceğimize eminim” diye konuştu. G‘RaüsnpeuytKino’ rsek’adnedalı Güney Kore’de Devlet Başkanı Park Geunhye’nin, bir tarikatın liderinin kızı olan eski bir dostunun önemli devlet işlerine müdahil olmasına izin verdiğinin öğrenilmesi ile ortaya çıkan kriz büyüyor. Savcılıktan yapılan açıklamada Devlet Başkanı’nın üst düzey danışmanlarının evlerine ve ofislerine dün baskın düzenlendiği belirtilirken Park’ın 10 danışmanının istifasını istediği kaydedildi. Özür yeterli olmadı Güney Kore resmi haber ajansı Yonhap, Park’ın danışmanlarının bilgisayarlarlarına el konulduğunu aktardı. Park, salı günü televizyon ekranlarından özür dilese de tepkileri dindirmeyi başaramadı. Devlet Başkanı, yakın arkadaşı Choi Soonsil’in konuşma metinlerinde düzeltmeler yaptığını, ayrıca hiçbir resmi görevi olmadığı halde bazı devlet belgelerine erişiminin olduğunu kabul etmişti. Rus Çarı’na siyasi meselelerde fikir veren ve doğa üstü güçlere sahip olduğu inanışlarının merkezindeki keşiş Rasputin’e benzetilen Choi, Park ile ilişkisini kullanarak, işadamlarını bazı vakıflara bağış yapmaya zorlamakla suçlanıyor. Skandal nedeniyle gelecek yıl düzenlenecek olan seçimlerden önce Park Geunhye’nin kamuoyundaki desteğinin ciddi zarar gördüğü belirtiliyor. Güney Kore’nin başkenti Seul’de dün düzenlenen ve yaklaşık 8 bin kişinin katıldığı hükümet karşıtı gösterilerde protestocular ellerinde mumlarla “Park görevden ayrıl” yazılı pankartlar taşıdı, bazı göstericiler polisle çatıştı. Seul’de dün binlerce kişi Park’ın istifası talebiyle meydanlara çıktı. Bazıları Park’ın resmedildiği kuklasını taşıdı. İzlanda halkı dün genel seçimler için sandık başındaydı Gözler Korsanlar’da Korsan Partisi’nin liderlerinden Jonsdottir. Ada ülkesi İzlanda’da halk dün düzenlenen genel seçimlerde kötü hava koşullarına rağmen sandık başına gitti. 245 bin kayıtlı seçmenin bulunduğu, mali kriz ve skandallarla sarsılan ülkede seçim öncesi anketlere göre “sistem karşıtı, şeffaflık yanlısı” Korsan Parti’nin iktidarda bulunan İlerici Parti ve Bağımsızlık Partisi koalisyonunu yıkması bekleniyor. Analistler Korsan Parti’nin seçimlerden birinci ya da az farkla ikinci parti olarak çıkacağını öngörüyor.1820 sandalye kazanması beklenen partinin kurucularından şair Birgitta Jonsdottir, oyunu kullandıktan sonra Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen ünlü ABD’li ozan Bob Dylan’ın şarkı sözüne atıf ta bulunarak “Değişim güzeldir, korkacak bir şey yok...” ifadelerini kullandı. 63 milletvekilli parlamentoda bir partinin çoğunluk hükümetini kurabilmesi için 32 sandalyeye ulaşması gerekiyor. Eski Başbakan Sigmundur David Gunnlaugsson’un, offshore şirketlerle ilgili bilgilerin açığa çıktığı Panama Belgeleri’nde adının geçmesi üzerine halk protesto için sokaklara dökülmüş, Gunnlaugsson’un nisan ayındaki istifasının ardından erken seçim çağrısı yapılmıştı. Korsan Parti’nin vaatleri arasında uyuşturucuyu yasallaştırmak ve 2013’te NSA’den sızdırdığı bilgilerle dünyanın gündemine oturan Edward Snowden’e iltica önerisinde bulunmak da var. ‘Kardeşler’ arasında gerilim Almanya Başbakanı ve Hırıstiyan De mokrat Birlik (CDU) Genel Başkanı Angela Merkel, Bavyera’daki kardeş partisi Hıristiyan Sosyal Birlik’in (CSU) kongresine katılmayacak. Bild am Sonntag’ın haberine göre karar, Merkel ile Bavyera Eyaleti Başbakanı ve CSU lideri Horst Seehofer’in görüşmesinde alındı. Böylece on yıllardır süregelen bir parti geleneğinin bozulduğu yorumları yapılıyor. CSU parti kongresi gelecek hafta sonu Münih’te gerçekleşecek. İki parti arasında Merkel’in sığınmacı krizinde izlediği açık kapı politikası gerilime yol açmıştı. Siber ordu adımı Öte yandan Alman ordusunun siber savaşa karşı, sivil programlama uzmanlarının da görevlendirileceği bir birim oluşturacağı belirtildi. Deutsche Welle’nin aktardığı habere göre, 2017 yılı sonuna kadar hazır hale getirilmesi hedeflenen birim 100 ila 200 kişiyi kapsayacak. Sakharov Ödülü dünyasında ‘tekmeci’yle sınanmak AB’nin en büyük insan hakları ödülü bu yıl iki Ezidi kadına gitti. Avrupa Parlamentosu tarafından 1988’den beri verilen Sakharov Ödülü, IŞİD vahşetinin simgesi Nadia Murad ve Lamia Aji Beşar’a tahsis edildi. Sovyetler’deki insan hakları mücadelesi ile hatırlanan muhalif Sakharov adına düzenlenen ödülü geçen 30 yıla yakın dönemde alanlar arasında Mandela’dan San Suu Kyi’ye dek ünlü pek çok özgürlük kahramanının adı var. Ama listeyi yakından incelediğinizde, son dönemde radikal İslamla mücadele edenlerin öne çıktığını görüyorsunuz. Yazdığı bir roman yüzünden İslamcıların hışmına uğrayan Bangladeşli yazar, “Dişi Rüşdü” Teslime Nesrin, 90’larda (’94) bu kulvardaki ilk ödülü almış. Onu yaygın ilk radikal İslam vahşeti ile özdeşleşen Cezayir iç savaşında kadın hakları, insan hakları ve demokrasi savunuculuğu yapan Salime Ghezali izlemiş... 2000’lerde “Daire”, “Ofsayt” filmleriyle İran’da kadın zulmünü anlatan ve “Yeşil Hareket”e verdiği destek nedeniyle ev hapsinde tutulan İranlı yönetmen Cafer Panahi dikkat çekiyor. 2012’de Panahi ile birlikte ödülü gene kadın hassasiyeti ağır basan “insan hakları savunucusu” avukat Nesrin Sotoudeh paylaşıyor. Ardından Pakistan’da kızların okumasına karşı çıkan Taliban’a başkaldırdığı için vurularak ölümün kıyısından dönen “Nobelli” Malala geliyor... Malala’yı “liberal fikirlerle İslami değerlere karşı çıktığı” için “1000 kırbaç” ve 10 yıl hapisle cezalandırılan Suudi blogcu Raif Badawi izliyor. Çağdaş değerlerde kadının önemi Liste radikal İslam ve İslamofaşizme tepkiler kadar; kadına ayrımcılığın, kadına şiddet ve zulmün, özetle “kadın hakları duyarlılığının” Avrupa’nın çağdaş değerler skalasındaki öncelikli önemini ortaya koyuyor. Ezidi iki kadın, Nadia Murad ve Lamia Beşar, Can Dündar ve Kırım Tatarlarının lideri Mustafa Cemiloğlu’nun da aralarında bulunduğu diğer adayları bu sebeple arkada bıraktılar. IŞİD’den kaçıp Almanya’ya sığınan ve bu yıl Nobel’e de aday gösterilen Murad’ın çeşitli uluslararası platformlarda yaptığı konuşmaları izledim. Annesi, babası ve ailesinin 18 üyesi IŞİD tarafından yok edilen 23 yaşındaki kadın, her konuşmasında acıyla nasıl birer “savaş ganimeti” olarak ele geçirildiklerini ve nasıl aşağılanarak seks kölesi yapıldıklarını anlatıyor. “Başından geçenleri her yerde sil baştan anlatmaktan çok yorulduğunu ama arkada bıraktığı Ezidi kadınların çileleri bitmedikçe de susmayacağını” belirterek ısrarla “IŞİD’li cihatçıların hesap verecekleri günü beklediğini” söylüyor. Zulmün en beteri Sakharov Ödülü’nün geçmişte çok defa olduğu gibi bu defa da “insan hakları mücadelesi kapsamında kadın hakları mücadelesi”ne ayrılmasının nedeni, IŞİD’in kadına yaptığı zulmün, zulümlerin en beteri olmasından kaynaklanıyor. Kadına yapılan IŞİD’ci zulüm çünkü kişinin hem mahremini, hem de toplum içindeki yeri ve onurunu hedef alıyor. Kadın hem nefsinde, hem toplumda aşağılanıyor. Avrupa’nın prestijli Sakharov Ödülü, kadınların aşağılanmasını böyle güçlü biçimde protesto eden, bu uğurda yaşamlarını koyarak mücadelelerine devam eden kadınlara giderken, Türkiye, otobüste giyimi yüzünden kadın tekmeleyen Abdullah Çakıroğlu adında IŞİD zihniyetinde bir kişiyi konuşuyor. Çakıroğlu hem manen, hem fiziken kurbanını çok ağır biçimde yaralamış olmasına rağmen, bakıyorsunuz bir içerde, bir dışarda. Kadına karşı işlenen aleni suç, baskı, gözdağı ve tehdit gözler önündeyken; IŞİD’in ruh ikizi şahıs ilk fırsatta serbest kalıyor. Sonra tepkiler karşısında hoop tekrar içeri alınıyor. Türkiye’nin tüm çağdaş insanlarının, çağdaş kadınlarının bu davanın sonuna dek peşine düşmesi lazım. Bakın IŞİD’in seks köleleri bile artık adaletin peşine düşüyor. Bizler “uçan tekme”nin peşini bırakırsak yazıklar olsun. Hollande’dan tarihi kabul Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi işgali sürerken dönemin Nazi işbirlikçisi Vichy rejiminin ülkedeki Çingenelere yönelik baskıcı tutumunun sorumluluğunu kabul etti. MontreuilBellay kasabasında, Çingenelerin gözaltına alındığı, günümüzde müze haline getirilen kampı ziyaret eden Hollande, buraya giden ilk cumhurbaşkanı oldu. Katar’da Filistin buluşması Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile Hamas liderleri İsmail Haniye ve Halid Meşal’in, geçen hafta Katar’da görüştüğü bildirildi. Batı Şeria ve Gazze yönetimleri arasındaki tansiyonu düşürmek amacıyla gerçekleşen buluşmanın AbbasMeşal arasında iki yıldan bu yana ilk olduğu savunuldu. C MY B nilgun@
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle