18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Genel grev çağrısına karşı Maduro’dan yüzde 40 zam Venezüella’da Devlet Başkanı Nicolas Maduro muhalifi yüz binler birçok kentte miting düzenledi. Çatışmalarda 1 polis öldü, en az 20 kişi yaralandı. Muhalefet liderleri bugün ülke genelinde grev çağrısı yaptı. Mec lis Başkanı Henry Ramos Allup, vekillerin Maduro’yu görevden alma bildirisi yayımlayıp 3 Kasım’da başkanlık sarayına teslim edeceğini söyledi. Bunun üzerine Maduro asgari ücrete yüzde 40 zam açıkladı. Cuma 28 Ekim 2016 [email protected] TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Ezidilere anlamlı ödül 7 Avrupa Birliği’nin Sakharov Ödülü, IŞİD’in seks köleliği ve her türlü zulmünden kaçıp halklarının mücadelesini tüm dünyaya anlatan iki Ezidi kadın aktiviste gitti Avrupa Parlamentosu’nun (AP) insan hakları ve demokrasi alanında mücadele eden kişi ve lamentosu Başkanı Martin Schulz, “Acı ve trajik bir hikâyeleri var ama yaşadıklarını anlatabilmek için hayatta kal kurumlara verdiği Sakharov Ödülü’ne dılar. Bu iki kadının cesareti, onurları bu yıl Ezidi kadınların durumuna dik tarif edilemez” ifadelerini kullandı. kat çekmek için gösterdikleri çabalar nedeniyle Ezidi aktivistler Nadia Murad ‘Gurur duyuyorum’ ve Lamia Aji Beşar layık görüldü. AP’nin Liberal ve Demokratlar Gru Can Dündar da adaydı bu Başkanı Guy Verhofstadt “Nadia ve Lamia, aşağılık bir vahşet karşısında, Ödülün, AP’nin Dış İlişkiler ve Kal inanılmaz bir kahramanlık ve insan kınma Komitesi’nin oylamasıyla belir lık sergileyen iki ilham verici kadın. lenen bu yılki üç finalisti arasında Kı 2016 Sakharov Ödülü’ne layık görül rım Tatarlarının lideri Mustafa Abdül dükleri için gurur duyuyorum” diye cemil Kırımoğlu ve gazetemiz yazarı tweet’ledi. Murad da “Ödül Ezidi hal Can Dündar da yer alıyordu. Murad ile kı ve kadınlarının çektiği acıyı tanıya Beşar, 2014 yazında Irak’ta Şengal’e rak IŞİD’e suç teşkil eden insanlıkdı bağlı Koço köyünde IŞİD tarafından şılığının tüm dünya tarafından kınan düzenlenen katliam sonrasında kaçırılmış, seks kölesi olarak kullanılmış, her türlü işkenceye uğramıştı. IŞİD esaretinden kurtulmalarının ardından dünya çapında IŞİD zulmünü anlattılar, Ezidi haklarını savundular ve Ezidilerin “soykırıma” uğradığının genel kabul görmesini sağladılar. Ödülü Lamia Beşar ile paylaşan Nadia Murad dünyanın tüm başkentlerini dolaşıp Yunan Cumhurbaşkanı dahil liderlere Ezidi halkına yapılanları anlattı. meyi unutmasını fırsat bilerek kaçmış Ödülü’ne aday gösterip çok destekletı. Birlikte kaçtığı arkadaşı mayına ba diği Murad, “Birleşmiş Milletler İyi Ni dığına, kurbanlarının ise özgür dünya tarafından onurlandırıldığına dair sağlam bir mesaj vermektedir” açıklamasını yaptı. Ödülün IŞİD’in köle yaptığı ve insan ticaretinde kullandığı 6700 Ezidi kadın ve çocuk ve soykırımın tekrarlanmaması için önemine dikkat çeken Murad, IŞİD’in adalet karşısın Patlamada yaralandı Kaçırıldığında 21 yaşında olan Murad, IŞİD militanlarının kapıyı kilitle sarak ölmüş, 16 yaşındaki Beşar ise patlamada ağı yaralanıp yüzünün parçalanması sonucu bir gözünü kaybetmişti. Irak hükümetinin Nobel Barış yet Elçisi” atanmasının ardından geçen ay Avrupa Konseyi Vaclav Havel İnsan Hakları Ödülü’ne layık görülmüştü. Dünkü ödülü açıklarken Avrupa Par da hesap vermesi amacıyla mücadeleye devam edeceklerini belirtti. IŞİD’in Şengal Dağı’nda kuşattığı Ezidileri YPG koridor açarak kurtarmıştı. Kıbrıs’ın kaderi İsviçre’de belli olacak Kıbrıs’ta yıl sonuna dek çözüm anlaşmasına varmayı hedefleyen Türk lider Mustafa Akıncı ile Rum lider Nikos Anastasiadis arasındaki yoğunlaştırılmış müzakereler İsviçre’ye taşınıyor. 711 Kasım’da Cenevre kentindeki Mont Pelerin’de devam ettirilecek görüşmelerin önemini, BM’nin Kıbrıs Temsilcisi Espen Barth Eide, “Bu yıl barış anlaşmasına ulaşılıp ulaşılamayacağının netlik kazanmasını sağlayacak” diye açıkladı. Yıl sonu için “hırslı ama mümkün bir hedef” diyen Eide, toprak paylaşımı, Türk askeri varlığı, Türkiye, Yunanistan, Britanya’nın garantörlüğünün devamı ve şartları gibi zorlu meselelerin halledilmesi gerektiğini belirtti. Beşli toplantı yolu Anastasiadis ile önceki günkü görüşmesinin ardından konuşan Akıncı da İsviçre müzakerelerinin hayati önemine ve çözüm hedefine götürecek sondan bir önceki aşama olduğuna dikkat çekti. “Toprak dahil, bütün başlıklar masada olacak ve bunlar dönüşümlü ele alınacak” diyen Akıncı, İsviçre’de olumlu bir sonucun, çok kısa sürede üç garantör ülke ile birlikte beşli toplantının gerçekleştirilmesi anlamına geleceğini belirtti. Yol haritasını şöyle çizdi: “Toprak, güvenlikgarantiler, dönüşümlü başkanlık ve ekonomide genel çerçeve ortaya çıkarsa, anayasaların, federal yasaların yazımı 2017’ye sarkabilir. Marttan itibaren 3 ay halka planın tartışılması için süre vermek lazım. 2017 ortasında referanduma gidebiliriz.” ‘Çipras medyası’ AYM’den döndü Yunanistan’da Anayasa Mahkemesi, Syriza lideri ve Başbakan Aleksis Çipras’ın parlamentodan geçirdiği yeni medya yasasının anayasaya aykırı olduğuna hükmederek iptaline karar verdi. 25 üyeli mahkemede karar 14’e karşı 11 oy ile alındı. Yeni yasa Yunanistan’da sekiz olan ulusal yayın yapabilecek özel kanal sayısını dörtle sınırlıyordu. Hükümet, özel televizyon kanallarının karasal yayın hakları için gerçekleştirdiği ihaleden de 246 milyon Avro gelir elde etti. Muhalefet ise ihaleye “yandaşlara pazarlandı, basın özgürlüğüne müdahale edildi” tepkisini veriyordu. Çocuklar sokakta kaldıPazartesiye dek tümüyle yıkılacak ‘Cangıl’ diye adlandırılan kampta kalanların bir kısmı önceki geceyi sokakta geçirdi. Britanya’ya geçmek isteyen sığınmacıların tutulduğu Fransa’nın Calais kentindeki ‘Cangıl’ denilen kampın tamamen boşaltıldığı ve içindekilerin başka merkezlere aktarıldığı açıklamasına karşın, yüzlerce sığınmacının önceki geceyi evsiz ve barınaksız geçirdikleri ortaya çıktı. Fransız hükümeti 8 bin sığınmacıdan 5 bin 600’ünün başka mer kezlere kaydırıldığı, bunların içinde 1500 çocuğun da olduğunu duyurdu. Ancak kamptaki yıkımdan dolayı en az 200 kimsesiz çocuğun yatacak yerinin kalmadığı belirtiliyor. Çoğunluğu çocuk sığınmacıların uyku tulumlarıyla sokakta yattıkları medyaya yansıdı. Polis kayıt yaptırmak için bileklik takmayan sığınmacıları da çoluk çocuk demeden gözaltına alıyor. Libya açıklarında 100 sığınmacı boğuldu Akdeniz’de sığınmacı ölümleri rekor kırarken, dün yeni bir trajedi yaşandı. 126 sığınmacıyı taşıyan lastik bot, Libya’nın Trablus limanı açıklarında battı. Libya donanması, batıdaki Tajoura’dan önceki gün yola çıkan ve çoğu Afrikalı olan sığınmacıları taşıyan botun yırtılarak uluslararası sularda battığını, 29 sığınmacının sağ olarak kurtarıldığını ancak 90’dan fazla sığınmacının ka yıp olduğunu duyurdu. Kayıpların sağ kurtarılması umulmuyor. Türkiye ile AB arasındaki sığınmacı anlaşmasından beri Avrupa’ya geçmeye çalışanların büyük kısmı, Libya güzargâhına yöneldi. BM’nin önceki günkü açıklamasına göre Akdeniz’de 2016’nın ilk 9 ayında yaşamını kaybedenlerin sayısı 3 bin 740’ı geçerek yeni bir rekor kırdı. Bu sayı, 2015’te Akdeniz’de ölenlerin sayısına denk. Ankara: NATO bitirsin Ankara, Avrupa Birliği ile martta vardığı sığınmacı anlaşmasından bir ay önce, 11 Şubat’ta yürürlüğe giren NATO ile AB’nin Ege Denizi’nde insan kaçakçılığını durdurma misyonunun bitmesini istiyor. Dün Brüksel’deki NATO savunma bakanları toplantısına katılan Bakan Fikri Işık, gazetecilere, NATO’dan Ege Denizi’ndeki faaliyetlerini yıl sonuna kadar sonlandırmasını istediklerini açıkladı. Işık, “Bu geçici görev kapsamında istenen hedeflere ulaşıldı. Uzatmaya gerek yok” dedi. NATO’nun Ege misyonuna liderlik eden Almanya’nın Savunma Bakanı Ursula von der Leyen, görevin 31 Aralık’a kadar süreceğini belirtirken “2017’de NATO görevinin devam edip etmeyeceği” sorusunu “O zaman göreceğiz” diye yanıtladı. Putin: Amerika muz cumhuriyeti mi? Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Soçi’deki Valday Tartışma Kulübü toplantısında ABD’deki başkanlık seçimini etkilemeye çalıştığı suçlamasıyla alay etti. “Suçlamalar histerinin göstergesi. Birileri cid di olarak Rusya’nın ABD halkının tercihini etkileyebileceğini düşünüyor mu? ABD bir muz cumhuriyeti mi ki? ABD büyük güç. Yanlışsam lütfen beni düzeltin” sözleri kahkahayla karşılanan Putin, “ABD Başkanı Barack Oba Yemen’de açlık uyarısı BM Dünya Gıda Programı (WFP), Yemen’de yetersiz beslenme ve açlık alarmı verdi. Mart 2015’ten beri Suudi Arabistan’ın saldırısı ve havadandenizden blokajı altındaki Yemen’de 14.1 milyon kişinin açlıktan ölüm tehdidi altında olduğu, bunlardan 7 milyonunun durumunun kritik seviyede olduğu belirtildi. ma ile yaptığımız Suriye anlaşmaları hayata geçmediği için üzgünüm” dedi. ‘Obama ile anlaştık ama’ “Washington’daki bazı güçler, bu anlaşmaların uygulanmaması için her şeyi yaptı” vurgusu yapan Putin, “Teröristler, kendilerini kullananlardan daha kurnaz ve akıllı. Teröristleri siyasi amaçları doğrultusunda kullanan aktörler, kaybeden taraf olacak” diye uyardı. Önceki gün Suriye’nin İdlib vilayetinde düzenlenen hava saldırısında bir okulda 22 çocuğun öldüğü haberi de Rusya’ya yönelik yeni baskı unsuru ol du. UNICEF ve BM Genel Sekreteri’nin savaş suçu ithamlarının ardından Rus Dışişleri hava saldırısını kendilerinin düzenlemediğini, Rus Savunma Bakanlığı da hava saldırısı videosunun montaj olduğunu söyledi. 19842016 ve altı isyancı ruh Teknoloji hepimiz için ‘bağımlılık’ boyutlarına ulaşıyor. Evde, sokakta, otobüste, metroda her dakika ellerimiz tuşlarda, gözlerimiz ekranlarda... Kimimiz memlekette ve dünyanın dört yanında ne olup bittiğine bakmaktayız. Kimimiz sosyal paylaşım platformlarında başkalarının ‘apolitik hayatlarını’ sergilemesiyle alakadar. Bizler bakarken, birileri de bize bakıyor... Bunu için için de biliyoruz. HHH Tüm dünyada otoriter yönelimle birlikte kendimizi adeta bir ‘distopya’ içinde buluyoruz. George Orwell’ın 1984’ündeki ‘Okyanusya’dan ne kadar uzaktayız, kestirmek zor. Hele de ‘beter yalanlar atmaktan çekinmeyen’, ‘Geçmişi kontrol eden geleceği kontrol eder. Bugünü kontrol eden geçmişi de kontrol eder’ motto’lu bir ‘Büyük Birader’ rejiminin ‘her şeyi gören ve bilen devletinin’ tahakkümü söz konusuysa... Epeydir idrakındayız ya, bu hafta altı ‘dünyalı isyancı ruh’ sayesinde mevzu gözümüze girdi. Forbes dergisinde çıkan haberi okuyup da sinirlenmemek ve bir ‘Direnişin’ altı kahramanı üzerinden insanlık ve onur mefhumlarını anımsamamak ne mümkün! HHH Haberdeki iddialar doğruysa eğer, Türk Telekom, başka bir şirket üzerinden Türkiye’deki tüm internet kullanıcılarının bütün trafiğini kontrol etmeye, kimliklerini tespite ve şifrelerini çözmeye yönelik yazılım sipariş etmiş. Sipariş California merkezli teknoloji şirketi Procera Network’e verilmiş. (http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/621344/MuthisiddiaTurk Telekomdanmusterilerinekarsicasus yazilimsiparisi.html) Arzulanan teknoloji, kötü amaçlı yazılımları önlemek gibi ‘masum’ işlevlere sahip gibi gözüküyor. Ama Procera’nın yazılımcılarının isyanı, olayın pek ‘masum’ olmadığına işaret. Forbes’la görüşmüş, iç yazışmaları sızdırmışlar. İsveç’in Malmö bürosunda 9 yıldır çalışan Kriss Andsten, 4 Nisan’da şirketin tüm bürolarına geçtiği epostada “Hayatımın geri kalanını Erdoğan’ın çılgınlığının parçası olarak geçirmenin pişmanlığını çekmek istemiyorum. O yüzden istifa ediyorum” diyerek işinden olma pahasına bayrak açmış. Zira ‘isyancılara’ göre satılmakta olan yazılım, hem şifrelenmemiş trafikte kullanıcı isimleri ve şifrelerin tespitine imkân vermekte hem de kullanıcıların IP adresi, hangi siteleri ne zaman ziyaret ettiklerinin tespitine yaramakta. Hem trafiği başka bir kaynağa yönlendirebilmekte. Dile kolay, 18 milyon cep telefonu ve 8.3 milyon genişbantlı müşterinin ahvali söz konusu. Andsten’in epostasından iki gün sonra Procera ofislerine ‘Direniş’ isimli epostalar gönderiliyor. Bir eski çalışan “Bu yazılım yüzünden insanlar ölebilir” diyerek isyan ediyor. Sonunda Procera kullanıcı adışifre çıkartma işini başka bir şirkete havale ederken, 6 mühendis istifa ediyor. Yani iş bitmiyor! Procera’nın Forbes’a izahatı, “insan haklarının tüm dünyada destekçisi oldukları”, “gözetleme teknolojisi satmadıkları” yolunda. Artık neye inanırsınız bilmem. HHH Öyle anlaşılıyor ki, özel hayatımız, yazışmalarımız, dedikodularımız, herkese duyurmak istemeyebileceğimiz fikirlerimiz uluorta açıkta görünüyor. Ekranlara ne zaman baksak neleri/kimleri gördüğümüz zaten hepimizin malumu. Hayatlarımız bir nevi korkubilimkurgu türüne evriliyor. ‘1984’ün insanları ‘Parti’nin kameralarıyla yaşamaktaydı. Her bilginin kontrolünü elinde tutan, onları değiştiren, tarihi baştan yazan, kelimelerin/kavramların meallerini yeniden belirleyen; ‘Barış Bakanlığı’ ile savaşlara girişen, ‘Bolluk Bakanlığı’ ile yiyecek kısıtlaması yapan, ‘Sevgi Bakanlığı’ ile işkenceye başvuran bir rejim tasvir edilmekteydi. ‘Düşünce Polisi’ itaat etmeyeni yakalayıp etkisiz kılmaktan sorumluydu. Zihinler kodlanmadan ‘Büyük Birader’den kaçış yoktu. 1984’e atıf yapıyoruz ama despotluğu, gericiliği ve din referanslı faşizan atmosferi doğrusu Orwell bile tek kitapla açıklayamayabilir. Sanki distopyaları bile kıyıda köşede bırakacak kadar gözü dönmüş, engizisyon karanlığından fırlamış kadar ölümcül bir şeyle karşı karşıyayız. ‘Altı isyancı ruhun’ varlığı ise tek tesellimiz. Şi ‘çekirdek lider’ Çin Komünist Partisi’nin 370 üyeli Merkez Komitesi Genel Kurulu, parti genel sekreteri de olan Devlet Başkanı Şi Cingping’i “çekirdek lider” ilan etti. Bu unvanı Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurucusu Mao Zedong’un halefi olan Deng Şiaoping icat etmiş ve sadece kendisi ile Mao’yu nitelemek için kullanmıştı. Böylece mutlak otoriteye de atıf yapmıştı. 2012’de iktidara geldiğinden beri yetkiyi elinde toplayan ve 2022’de süresi bittiğinde görevi bırakmayabileceği yorumu yapılan Şi, “çekirdek lider” olarak emeklilik zorunluğunu bertaraf etti. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle