22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR 18 EDİTÖR: EZGİ ATABİLEN kultur@cumhuriyet.com.tr Pazar 23 Ekim 2016 Fuarda propagandaFrankfurt Kitap Fuarı’ndaki TÜRKİYE STANDI tartışılıyor Dünyanın en önemli uluslararası kitap fuarı olan Frankfurt Kitap Fuarı beş günlük sürecin ardından bu gün son bulacak. Ama bu yıl 68’incisi dü zenlenen fuar ardında Türkiye standıyla il gili eleştiriler bırakacağa benziyor. Eleş tirilerin başında, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın maddi desteğiyle kurulan standın Türkiye yayıncılığını değil, Türkiye hükümetini temsil ettiği yorumları geliyor. Ya EZGİ ATABİLEN ni özetle, Türkiyeli yayıncılar, küresel yayıncılık dün yasının buluştuğu böyle si önemli bir kitap fuarında bakanlık ara cılığıyla hükümet propagandası yapılması karşısında hayrete düşmüş vaziyette. Bu yılki Türkiye standı hem alanının kü çülmesiyle hem de Türkiye İş Bankası Kül tür Yayınları, Metis, Can, Yapı Kredi Ya yınları gibi pek çok yayınevinin katılma masıyla da dikkat çekiyor... Ücretsiz 15 Temmuz kitabı Bakanlık bu yıl fuara toplam 320 metrekarelik bir alanda katılım sağladı. Ancak bu alanda Bediüzzaman Saidi Nursi’ye ait “Risalei Nur”un ve “Dünya Neden Risalei Nur Okuyor?” adlı bir başka kitabın, ‘ücretsiz’ dağıtılması tepki topladı. Ücretsiz dağıtılan kitaplar arasında “Turkey’s 15 July” (Türkiye’nin 15 Temmuz’u) adlı bir yayın da vardı. Standda 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin bir sergiye de yer verildi. Ayrıca Türkiye standı “Darbenin Panzehiri Kültürdür” adlı bir panele de mekân oldu. Yorumlara bakılırsa, Türkiye yayıncılık dünyasının temsilcileri en çok standda özel bir köşe ayrılan “Unutulan Zafer: Kut’ül Amare” sergisini ‘anlamlandırmakta’ zorlanmış. Temelde Türkiye yayıncılığını dünyaya sunması gereken standda, sektörün uluslararası temsilcilerine niçin Osmanlı Devleti’nin İngilizleri mağlup ettiği Kut’ül Amare Savaşı’nın Frankfurt Kitap Fuarı bugün sonlanıyor; ancak geride Kut’ül Amare sergisi, 15 Temmuz ve Risalei Nur kitaplarının ücretsiz dağıtıldığı Türkiye standı tartışmalarıyla... Türkiye yayıncılık dünyasının temsilcileri standı “teksesli” olarak yorumladı. Standdaki Türkiye manzaralarını temsil eden çizimde Kâbe’ye de yer verildi. anlatıldığını anlamak gerçekten güç... ‘Teksesli bir stand’ Doğan Kitap Genel Yayın Yönetmeni Cem Erciyes de en çok bu sergi karşısında dehşete düşenlerden: “Gözlemim standın daha teksesli olduğu, Türkiye’deki bütün yayıncıların, edebiyatın görünür olmadığı yönünde. Bir de Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizlere karşı kazandığımız bir muharebenin kitap fuarıyla ne alakası var anlamadım.” Can Yayınları sahibi Can Öz ise, farklı bir açıdan yaklaşıyor meseleye. Ona göre, Türkiyeli yayıncıların fuarda ülke standı aracılığıyla yaptığı satışlar zaten çok etkileyi ci değil. Dahası Öz, Türkiye standının bulunduğu alanın küçülmesini, zaten fuarın hızla küçülüyor olmasına bağlayarak, normal karşılıyor. Ona Türkiye standının en ilginç gelen yönünü ise şu sözlerle özetliyor: “Dünyada kitap okuyanlar kadınlar ve bizim standımızda hep erkekler var...” ‘Yayıncılığı temsil etmiyor’ Literatür Yayınları’nın sahibi ve genel yayın yönetmeni Kenan Kocatürk ise fuardaki Türkiye standının hükümet propagandası yapılan bir alan haline geldiğinden yakınıyor en çok: “Türkiye standı Türkiye yayıncılığını temsil etmiyor. Geçmiş yıllarda Türkiye yayıncılarıyla Bakanlık arasında kurulmuş bir denge vardı. Ama stand propaganda yapılan bir alan haline geldi. Yayıncılık bakışları olmayan sergiler ve fotoğraflar var standda. Kitap yok mu? Evet, var. Raflarda dizilmiş kitaplar ama hiçbir sistematiği olmaksızın, yan yana ve karışık.” Tüm bu izlenimlerin gösterdiği şey o ki, Türkiye hükümeti tüm toplu taşıma araçlarında, duraklarda, meydanlarda iç kamuoyuna 15 Temmuz’u anlatmayla yetinmemiş, Frankfurt’ta Türkiye yayıncılığına ayrılan 320 metrekarelik alanın önemli bir bölümünü de bu tarihi bu kez dünyaya anlatmaya ayırmış... Frankfurt Kitap Fuarı Frankfurt Kitap Fuarı, dünyadaki benzerleri arasında en büyüklerden ve köklülerden biri. Bu yıl 68. kez gerçekleşiyor. 120 ülke... 8 bine yakın yayınevi... Beklenen 300 bin ziyaretçi... Bu yılki onur konuğu Hollanda ile Belçika’nın Flaman bölgesi. (2008 Fuarı’nda onur konuğu Türkiye’ydi.) Bu yılın ana teması: Düşünce ve ifade özgürlüğü... Bu özgürlükler için sürdürülen mücadele ve dijital pazarlama... Ve dünyanın dikkatlerini üzerine toplayan fuar açılışına damgasını vuran Aslı Erdoğan’ın mektubu... Cezaevinden dünya yazarlarına seslendiği, “Edebiyat tüm diktatörleri yener” dediği mektup... Fuarın ilk üç günü sadece yayıncılara, gazetecilere ve yazarlara açık. Devasa bir endüstrinin tüm aktörlerini bir araya getiren dev bir merkez... Sbhuagküensypaeşaarseaydı Frankfurt Kitap Fuarı’na Alman Yayıncılar ve Kitapçılar Birliği’nin davetlisi olarak geldim. Onların düzenlediği bir panelde konuşmacıydım. Panelin konusu “Türkiye ve ifade özgürlüğü” diye saptanmıştı. Öteki katılımcılar Birliğin Genel Müdürü Alexandre Skipis, yayıncı Daniel Kampa (Can Dündar’ın Almanya’daki yayıncısı) ve Alman yazar Moritz Rinke (ki 15 Temmuz’da Türkiye’deymiş.) ile birlikte “Deutsche Welle”nin ünlü gazetecisi Sabine Kieselbach’ın sorularını yanıtladık. Elbette açılıştaki mektup ve Alman Yayıncılar ve Kitapçılar Birliği Başkanı Riethmüller’in düşünce ve yayın özgürlüğü bağlamında, “Kelimelerin özgürlüğü bizim için bir insan hakkıdır ve pazarlığa açık değildir” demesi tekrarlandı. 15 Temmuz’u Alman yazar ve ben kendi bakış açılarımızdan değerlendirdik. Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay, Can Dündar adları kadar, isimleri anılmayan 100 kadar yazar ve gazeteci de geldi, panel masasına yerleşti. Bir de ana akım medyanın suskunluğu sorgulandı. Batı’nın ikiyüzlülüğü de konuşmalardan payını aldı. Ve Alexandre Skipis’in “Biz Batı dünyası Türkiye’yi yine nasıl, nerede kaybettik” sorusuna yanıt aradık. Türkiye’de henüz kitaplar yakılmıyorsa da tüm yazarlar üzerine sinmiş korku bulutu Alman konuşmacılar tarafından dile getirilirken siz dilediğiniz kadar 15 Temmuz’da parlamentomuz bombalandı, 200 insanımız tanklar altında kaldı diye anlatın... Önünde sonunda karşınıza peki, Feto’yu kim bu hale getirdi sorusu midenize saplanıyor. Bizler bu korku bulutuyla yaşamaya alışsak da Alman yazarların şu saptaması panelin tümü yabancılardan oluşan dinleyicileri tarafından onay aldı: “Shakespeare bugün Türkiye’de yaşasaydı 3. Richard’ı yeniden yazardı.” Bizim standda hüzün Gelelim bizim Türkiye standına... İki ayrı bölümde. Biri daha küçük. Çocuklara yönelik bölüm. En çarpıcı, en göze batan köşede “Kur’an Öğreniyorum” kitabı... Ana bölüm çok daha geniş. Ben en son 2008’de Türkiye onur ülkesiyken gitmişim fuara. Cıvıl cıvıldı. Çok kalabalıktı. Bu kez bomboş bir stand vardı. Çay içen birkaç erkek... İki gün boyunca bir tek yabancıya rastlamadım. İçime büyük bir hüzün çöktü. Teksesliliğin hüznü. Renksizliğin, yalnızlığın hüznü. Yasakların, baskının... Bir de nasıl demeli, büyük bir kompleksin hüznü. Siz 15 Temmuz sonrasını “Yaşasın demokrasi geldi” deyip bin kez demokrasi bayramı ilan etseniz de bütün köprülere, alanlara 15 Temmuz Demokrasi adını verseniz de... Neredeyse bir ton ağırlığında “Türkiye’nin 15 Temmuz’u” başlıklı kitap hazırlatıp bedava dağıtsanız da, fotoğraf sergisi açsanız da olmuyor... İşin tuhafı siz kitap fuarında kitap yerine ne denli demokrat olduğunuzu sergilemeye ve siyasi mesaj vermeye çalıştıkça insanların kafası karışıyor. Çünkü her gün her standda Türkiye’nin OHAL dönemindeki gerçekleri dile getiriliyor. Bir de beni şaşırtan, bizim standa “Osmanlı’dan bu yana biz çok okuruz, hep okuruz, çok kültürlüyüz. Çok kitap yayımlarız” algısı yaratmak için gösterilen çaba... Kompleks demem bundan. Düşünün ki Alman standında “Biz Nazi değiliz” afişleri asılmış... Ya da İtalyan standında “Biz Berlusconi’den neler çektik” afişleri baş köşede! Hiç olur mu böyle şey?! Rahat olun. Kitap fuarları ideoloji, politika satmak yeri değildir. Düşünce ve ifade özgürlüğü insanın suyudur, havasıdır, ekmeğidir. Suyu, havası, ekmeği kısılan insan yine de yaşar, yaşamaya çalışır. Ama düşünce ve ifade özgürlüğü demokrasilerin olmazsa olmazıdır. Kıstığınız an demokrasiniz yoktur. Bin kez var deseniz de belki Türkiye’de inanan ya da inanırmış gibi yapan çıkar ama dünyaya anlatamazsınız. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle