23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 23 Ekim 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Ölümün kıyısında haber 11 Musul harekâtı dünya gündeminin bir numaralı maddesi olurken bölgede hemen her ülkeden çok sayıda gazeteci hayatını riske atarak görevini yapmaya çalışıyor Musul harekâtı başladıktan sonra, Irak Kürdistan Bölge Yönetimi’nin (IKBY) başkenti Erbil çok sayıda gazeteciyi ağırlamaya başladı. Dünyaya olan biteni taşıyan gazeteciler, bu kentte bir gününü nasıl geçiriyor, ne yiyor, ne giyiyor ve en önemlisi hangi koşullarda çalışıyor? Bunun için bir şu sıralarda Erbil Musul Kerkük hattında mekik dokuyan bir gazetecinin 24 saatine mercek tuttarak savaş ortamında gazetecilik yapmanın zorluklarını anlatmak istedik. Türkiye’den gelen gazeteciler Erbil’de özellikle yeme içme sorunu yaşıyor. İki ülkenin geleneksel tatları oldukça farklı. Gazeteciler, damak tadına uygun bir lokanta bulmak için bazen günlerce arayı GMSAIAZCHEATMKEUCBTİÖLOİLĞGRİAEYDLAEZDI Gazeteci arkadaşım Namık Durukan’la bir likte dinlenme anımız sırasında yanı başımızda patlama mey dana geliyor. Kask ve çelik yeleklerimizi çıkardığımız sırada meydana gelen patlamanın şaşkınlığını üzerimizden attıktan sonra fotoğraf makinelerimize sarılıyoruz. Namık Durukan’ın o anı yansıtan karelerinden birinde ben de görülüyorum. şını sürdürüyor. Türkiye’den gelen gaze teciler, sahipleri Diyarbakırlı olan bir lo kantayı tercih ediyor. Bir de damak tadı açısından benzerlikler taşıdığı için Lüb nan lokantaları tercih ediliyor. Etli ye mekler, özellikle humus ve bakladan ya pılan Lübnan mezeleri tercih ediliyor. Erbil’in en meşhur yemeği ise soslu et ve ekmekle yapılan Peşrib. Bu yemek Tür kiye’deki tiriti anımsatıyor. Cepheye gi derken yanımıza bisküvi ve meyve alıyo ruz. Erbil’de musluktan akan su içilme diğinden pet şişe su kullanılıyor. Vize almak sorun Musul harekâtında şu ana kadar 3 cep he açılmış durumda. Bunlardan Hazır ve Navaran cepheleri IKBY bölgesinde. Ha zır, Erbil’den 1.5, Navaran ise 2.5 saat lik mesafede. Kayyara cephesine gitmek için ise Irak merkezi hükümetinin dene timindeki topraklardan geçmek lazım. Bunun için Irak vizesi gerekiyor. Irak, Başika krizi nedeniyle Türkiye’den gel mek isteyenlere vize vermeye yanaşmıyor. Hazır ve Navaran’a gitmek için uzun bir mesafe kat etmek lazım. Bu da erken Patlamada yaralanan Aziz, karga tulumba pikaba taşınırken ikinci bir patlama daha meydana geldi. kalkmak demek. Erken kalkmak ise kah valtısı var diye tercih edilen otelde, hiçbir zaman kahvaltı yapamamak demek. Haber için durunca Bölgede internet bulabilmek mümkün. OPERASYON ÖNCESİ HAZIR’DA Yanı başımızdaki patlama ve Ancak internetin hızlı olması gerek. Bunun için bir internet kafede mi, bir lokantada mı oturmak lazım? Aslında ikisi de değil. Çünkü bu türden bir yeri bul Aziz’in yaşam mücadelesi mak hem zor hem de bulduğunuz yerde çalışmak pek mümkün değil. O nedenle, en doğrusu kaldığınız otele gitmek. Aslında karayolunda iyi sinyal alan bir noktada durup cep telefonunuz üzerinden internete bağlanarak haber ve fotoğraflarınızı gazeteye gönderebilirsiniz. Ancak bu durumda, güvenlik ile ilgili çok ciddi bir risk de almış olursunuz. Çünkü yol kenarında uzun süre durmak şüphe uyandıran bir hareket olabilir. Malum, IŞİD’e karşı bir harekât var ve hemen her olağandışı davranış, sizi şüpheli yapabilir. İhbar edilebilir, gözaltına alınabilirsiniz. Ayrıca yollarda uçaklarla yarışacak kadar hızlı arabalar var. Savaş enflasyonu Musul harekâtı burada ciddi bir enflasyon yaratmış. Daha birkaç ay önce günlüğü 100 dolara taksi kiralayabilirken bugün 250 ila 350 dolardan aşağı araç bulmak olanaksız. Orta halli bir otelde geceliği 100 dolardan aşağı konaklamak mümkün değil. Günlüğü 750 dolar olan otel bile var. Burada Kürtçenin Soranice lehçesi konuşuluyor. Kürtçe olsa da bildiğiniz Kurmanci lehçesi, size yetmiyor. Bir politikacı ya da peşmerge komutanı ile görüşmek için tercüman tutmanız lazım. Tercümanların günlüğü de 100 dolardan başlıyor. Akreditasyon sıkıntısı Gazetecilerin en büyük sorunlarından biri de çalışma izni yani akreditasyon. Bunun için Peşmerge Bakanlığı’na başvurmak gerekiyor. Ben zamanımız cephede geçtiği için akredite olamadım. Cepheye girmek için bin bir tür HAZIR’DA IŞİD TÜNELİNDE BAŞİKA’DA SİPERDE Navaran cephesindeki Barime köyün yetmedi. IŞİD’in patlayıcıları hem de bomde meslek hayatımın en büyük teh bardıman nedeniyle evlerden kopan par likesini atlattım. Önceki gün peşmerge çalar yolları kapattığı için araçlar köyün ler içinden seçilmiş bir gruptan oluşan içine giremiyordu. Aziz’i bir battaniyeye “Hezer Arteş (Ateş Birliği)” adındaki ma yatırıp köyün dışına götürülecekti. yın ve patlayıcı imha ekibi ile bu köye geldim. Bizler de bir grup peşmerge ile ekim Bilinçsizce deklanşöre bastım ayına rağmen yakıcı güneşten ve sıcak Aziz 300 metre kadar ilerideki bir pi tan korunmak için bir ağacın altında otur kabın arkasına yatırılacakken orada çok muş, bir evde ele geçirilmiş olan IŞİD’den büyük bir patlama daha oldu. Ben ve ga kalan silahlara bakıyorduk. zeteci arkadaşım Namık Du 40 metre kadar ilerideki bir rukan, 5 metre yakınımız evden büyük patlama oldu. O da gerçekleşen bu patlama sırada bunun beklenmeyen nedeniyle, sersemledik. Ku bir patlama olduğunu he laklarım çınlıyordu. Üzeri men anlamıştım. Çünkü bir me toprak ve taş parçala lik, bir mayın imha edilecek rı yağıyordu. Havada barut se, yüksek sesle patlama ola ve toz kokusu vardı. Maki cağı konusunda uyarı yapılı nem elimdeydi ve bilinçsiz yor, herkesin güvenli bir ye ce denklanşöre basıyordum. re geçmesi bekleniyordu. Bir süre sonra patlamayı id ‘Ölme Aziz’ rak edebildim. Başımı, yüzümü ve vücudumu yokla Birkaç saniye sonra, du dım. Islak bir yerim yoktu, manların içinden çıkan genç bir peşmergenin kafasını tu Patlamada yaralanan peşmerge kanamam yoktu, yaralanmamıştım... tarak bize doğru koştuğu Namık’ın adını haykırma nu gördüm. Başından yaralanmıştı. Sar ya başladım. Toz bulutu içinde onun da sarak kendine getirdiler. Güçlükle patla fotoğraf çektiğini görünce rahatladım. manın yaşandığı evde “Aziz” adındaki bir Aziz’e yardım için gelen ikinci araç, peşmerge daha olduğunu ama onun çıka Aziz’in konulduğu araca yol vermek için madığını söyledi. Diğer peşmergeler ko asfalt yoldan çıkınca mayına basmıştı. Şo şarak eve girdiler, Aziz’i taşıyarak dışarı förü 10 metre ileride yerde sırtüstü yatı çıkardılar. Yüzü, elleri, bedeni kararmış, yordu. Mucize eseri yaralanmamıştı ama gözleri boşluğa bakar gibiydi. Sağ bacağı patlamanın etkisiyle sersemlemişti. Onu, ve kasığından çok fazla kan geliyordu. Ar Aziz’i ve diğer üç yaralıyı önce cephe ge kadaşları “Ölme Aziz” diye haykırıyordu. risine sonra da Duhok Hastanesi’ne götür Yapılan ilk yardım kanamayı durdurmaya düler. Aziz kurtarılamadı. l ERBİL lü dil dökmek zorundayız. Fakat bu ye NAVARAN’DA PEŞMERGEYLE terli değil. Çünkü dil döktüğünüz görevli emir aldıysa kontrol noktasını geçmeniz imkânsız. Çoğu zaman yetkili bir Operasyon 3 koldan sürüyorpeşmergeyetelefonlaulaşıponun“Seyte re” dedikleri kontrol noktasındaki görev liyi aramasını sağlamak gerekiyor. Sakın toprağa basma Musul operasyonu 6. gününü geride bıraktı. Peşmerge ve Irak or aşamasında ele geçirilen Cakuli köyünde IŞİD’in bölgedeki en büyük bomba ima Cephede ise ölüm tehlikesiyle burun burunasınız. Çatışmaları izlediğiniz alana her an bir havan ya da top mermisi düşebilir. Birçok kez, birkaç metre yakınımıza bu türden patlayıcılar düştü. En çok korkulan şey ise mayınlar. Her yer bu sinsi patlayıcılarla dolu. Mayın arama tarama ekipleri, kurtarılan köylerde önceliği asfalt yollara veriyor. Araçla giderken ya da yürürken asfaltın dışına çıkmamanız çok önemli. Çünkü yapacağınız bir hata, ölümünüze ya da hayatınızın geri kalanını engelli olarak geçirmenize neden olabilir. Bütün bu tehlikelere karşı birçok gazeteci miğfer ve çelik yelek ile çalışmayı tercih ediyor. dusunun operasyonun başından beri 30’dan fazla köyü aldığı belirtildi. Irak ordusu, Musul’un 20 kilometre güneyinde bulunan, 2014’ten beri IŞİD işgalinde olan, Hıristiyanların yoğun olarak yaşadığı Karakuş köyüne operasyon başlattı. Musul’un kuzeyinde ise Batnaya kasabasına bağlı Telskuf köyünde operasyonlar devam ediyor. Musul’un doğusundaki Hamdaniye kasabasında çatışmalar şiddetlenirken, Irak ordu birlikleri Bartilla kasabasını IŞİD’in elinden aldı. Kürt Bölgesel Yönetimi’nin Musul ile son sınırı olan Bartilla’da karayolu toprak dökülerek kapatıldı ve çok sayıda peşmerge mevzisi oluşturuldu. Operasyonunun ilk lathanelerinden biri koalisyon uçaklarınca imha edildi. IŞİD’in kent ve çevresindeki sivilleri hedef aldığı haberleri sürüyor. CNN’e konuşan Irak güvenlik kaynakları, cihatçıların yetişkin ve çocuk en az 284 erkeği katlettiğini iddia etti. Çavuşoğlu tepki gösterdi Kerkük operasyonuna PKK’lilerin katıldığına ilişkin fotoğraflara Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tepki gösterdi. Çavuşoğlu, “Oradaki süreci yakından takip ediyoruz. Kesinlikle PKK’nın ve diğer terör örgütlerinin burada oldubittiye getireceği, özellikle bu bölgede hareket etmesine müsaade etmeyiz” dedi. l İHA/DHA SÜLFÜR ALARMI IŞİD’in Musul yakınındaki sülfür tesisini perşembe günü vurmasının ardından zehirli dumanın bölgede etkili olduğu, iki kişinin yaşamını yitirdiği, onlarca kişinin yaralandığı savunuldu. Bölgedeki askerlerin zehirli gazdan korunmak için gaz maskeleri taktığı belirtilirken yaklaşık bin kişi solunum güçlüğü şikâyetiyle hastanelere başvurdu. Ankara’nın B planı: Irak’ta Sünni eyaleti Türkiye’nin Musul operasyonuna girmek konusunda kopardığı yaygara, hiç iyi olmadı. Her ne kadar Bağdat’la ilişkiler, Washington’un araya girmesiyle, son 48 saatte biraz toparlansa da, Irak kamuoyu ve siyasetçileri nezdinde ciddi bir güven bunalımı oluştu. Nihayetinde Irak hâlâ kendi sınırlarında egemenlik hakkı olan bir devlet. Irak, Iraklılar tarafından yönetiliyor. Burada “çoğunluğun sesi” olma iddiasındaki bir iktidarın Irak’taki çoğunluğu temsil eden Şii ağırlıklı iktidarla mezhepsel bir söz düellosuna girmesi, iyiye alamet değil. Akılcı değil, mantıklı değil. Tabii bu durum, önümüzdeki yıllarda yaşanacak daha derin siyasi krizlerin de habercisi. Çünkü Ankara artık Irak’ın “toprak bütünlüğü” meselesinde pozisyon değiştirdi. 90’lı yıllardan bu yana Irak konusunda her ağzını açana “Aman Irak’ın toprak bütünlüğü...” diyen Türkiye, bugünlerde bölgede Irak’ın “toprak bütünlüğünü” en az savunan ülke konumunda. Irak Kürtlerinin bağımsızlık referandumuna gitmesine yüksek sesli bir itiraz yok. Hatta Kürtlerden sonra Irak Sünnilerinin de özerklik kazanması fikri Ankara’ya gittikçe daha cazip geliyor. Ankara’nın Irak’taki adamı konumundaki eski Musul valisi Nuceyfi, özerklik fikrini çoktan dillendirmeye başladı bile. İşte Misak’ı Milli tartışmaları ve günlerdir sözü edilen B Planı bu! Eğri oturup doğru konuşalım. Kimsenin AKP iktidarının Barzani’ye yakın olmasına ya da Irak’ın geleceği konusunda alternatifli senaryo çalışması yapmasına itirazı yok. Ama Irak’ta ne olacağına, Irak halkı karar verecektir. Bizim yapabileceğimiz tek doğru katkı, bu tarz dönüşümlerin anayasal, barışçıl ve demokratik olmasında ısrarcı olmak olabilir. Türkiye’nin Irak meselesine yaklaşımında en temel sıkıntı, tutarlı olmaması. Mesud Barzani kontrolündeki Irak Kürdistan bölgesiyle ilişkiler şahane. Barzani’nin özerklikten bağımsızlık ilanına gitmesi konusunda Ankara’dan yüksek sesli bir itiraz yok. Peki, Barzani’ye gördüğünüz bu hakkı ileride Suriye Kürtlerine de tanıyacak mısınız? Irak’ın federal olması iyi bir şeyse, Suriye Kürtleri neden federasyon talep etmesin? Ankara bütün Suriye politikasını oradaki Kürtlerin temsilcisi PYD’ye karşıtlık üzerine kurdu. (Bir zamanlar Barzani’ye bakış da böyleydi.) Bırakın federasyon fikrini, PYD’nin masada olmasını bile istemiyor. Diyeceğim, bağımsızlık Barzani’ye mubah da, Salih Müslim’e neden günah? Bunun makul bir açıklaması yok. İkinci itirazım, Ankara’nın etnik ve mezhepsel meselelerde kullandığı özensiz dil ve bunun yandaş medyadaki sakil yansımaları. Ankara’nın bu bölgedeki Sünnilerin hakkını hukukunu gözetmesi mevcut koşullarda anlaşılabilir. Ama kullanılan dilin neredeyse “Şii karşıtı” olması kabul edilemez. Irak’ı yöneten ve çoğunluğu oluşturan bir grubu karşına almanın, düşman etmenin, karşı tarafta mezhepsel bir refleksi tetiklemenin ne âlemi var? Gelelim etnik aidiyet meselesine... Hassas konular bunlar. İleri geri konuşmamak lazım. Türkiye’nin bölgedeki bütün halkların sempatisini kazanacak bir yumuşak güç söylemini geliştirmesi lazım. Bunun yerine kâh Sünni kartı, kâh Türkmen kartı oynama gayreti var. Şimdi Tel Afer’deki Türkmenlerden söz eden devlet erkânı, IŞİD Tel Afer’deki Şii Türkmenleri katlettiğinde sessiz kaldı. Hatırlayın o dönem Tuzhurmatu gibi birçok Türkmen şehrindeki IŞİD kuşatmasını yaran, Hakan Fidan değil İran Devrim Muhafızları komutanı Kasım Süleymani’ydi. Türkiye bu dille, bu söylemle sadece Irak’taki Şii Türkmenleri ve Suriye’deki Kürtleri küstürmekten başka bir şey yapmıyor. Barzani’yle aramız iyi olduğu için Kerkük’teki Türkmenler, Putin’le arayı düzelttiğimiz için de Bayırbucak Türkmenleri artık gündeme gelmiyor. Unuttuk gitti. Sahi ne oldu Bayırbucak Türkmenlerine? Diyeceğim, karman çorman bir coğrafyada makul ve kazanma şansı olan bir oyun kurmak istiyorsanız, bunu günlük politikalar üzerine kurmayın, tek bir etnik gruba oynamayın ve tutarlı olun. Bir gazeteci daha yaşamını yitirdi Musul operasyonunu takip eden Iraklı genç bir kameramanın yaşamını yitirdiği bildirildi. El Sumaria kanalı, Musul’un güneyindeki El Şura köyü yakınlarında ordu güçleri ile IŞİD arasındaki çatışmaları görüntüleyen, kendileri için çalışan Ali Raysan’ın yaşamını yitirdiğini duyurdu, olayın nasıl gerçekleştiğine ilişkin ayrıntı vermedi. Kerkük’te de önceki gün IŞİD, Türkmeneli TV çalışanlarına silahlı saldırıda bulunmuş, haber müdürü yaşamını yitirmişti. l Dış Haberler C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle