18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA ‘Oyuncak kaçakçısı’na soruşturma Finlandiya’da, Halep’teki çocuklara oyuncak, ilaç ve gıda alacağını söyleyerek yardım toplayan Suriye asıllı Finlandiya vatandaşı Rami Adham hakkında polis, yolsuzluk soruşturması açtı. Bağışçıların şikâyeti üzerine hakkında soruşturma açılan Adham, “oyuncak kaçakçısı” lakabıyla Batı medyasında geniş yer bulmuştu. Manila’da Washington karşıtı gösteri Filipinler’in başkenti Manila’da ABD askerlerinin ülkeden ayrılması talebiyle gösteri düzenlendi. Eylemciler, Devlet Başkanı Duterte’ye bağımsız dış politika çağrısı yaptı. Duterte’nin Çin gezisinde “ABD’den ayrıldıklarını” duyurması üzerine ise Sanayi Bakanı, “Ticareti ve yatırımları durdurmuyoruz” dedi. Cumartesi 22 Ekim 2016 [email protected] TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Güney Afrika UCM’den çıkıyor [email protected] 7 GUluslararası Ceza üney Afrika, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Sudan Devlet Mahkemesi’nden (UCM) çıkmak için düğmeye bastı. Pretoria hükümeti bir süredir mahkemeye yönelik eleş lar tarafından Birleşmiş Milletler’e çıkış kararı için bilgi verildiğini belirtirken UCM’yi Afrika ülkelerine karşı önyargılı olmakla da suçladı. Mah 2010’da iki tutuklama kararı çıkartmıştı. Pretoria’da bir mahkemenin, tutuklama konusunda bir karar verene kadar El Beşir’e ülkeden çıkış yasa Başkanı hakkındaki gözaltı kararına direnen G. Afrika, tirel bir tutum yürütüyordu. Geçen yıl UCM tarafından soykırım ve savaş suçları nedeniyle aranan Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir’in Güney kemenin görevdeki liderlerin tutuklanmasına yönelik kararlarının “rejim değişikliklerine yol açabileceğini” savundu. UCM, Darfur’da çok sa ğı koymasına rağmen Beşir’in gizlice Johannesburg’dan Hartum’a hareket etmesi gerginlik yaratmıştı. İki hafta önce de bir diğer Afrika ülkesi Burun oluşumla bağlarını koparıyor El Beşir Libya’da operasyon Sirte’de IŞİD’le çatışmalar Rusya’yı tecritşiddetlendi. Afrika’yı ziyaret etmesiyle tartışma alevlenmiş, Pretoria El Beşir’i tutuklamayı reddetmişti. Yetkililer, diplomat yıda kişinin hayatını kaybettiği çatışmalarda sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle El Beşir hakkında 2009 ve di UCM’den çıkmak istediğini açıklamıştı. 2002’de kurulan 124 üyeli mahkemeye, Türkiye taraf değil. IŞİD’in elindeki 2 Türk serbest Libya’da Birleşmiş Milletler’in (BM) desteklediği hükümet yanlısı milis güçlerinin, Sirte’de IŞİD’in elindeki 2’si Türk 5 yabancı esiri kurtardığı belirtildi. IŞİD’in iki yıl önce ele geçirip üslendiği Sirte kentinde perşembe günü, hükümet yanlısı milislerle IŞİD militanları çatıştı. Çatışmada 20 IŞİD militanının öldürüldüğü belirtilirken, Bünyan Marsus güçlerinin sözcüsü Rida Issa, 2 Türkiye vatandaşının yanında, 2 Hindistan ve 1 Bangladeş vatandaşının kurtarıldığını duyurdu. Issa, “IŞİD çaresizce dirense de ağır silahlarla karşı karşıya kaldılar” dedi. ‘Sığınmacılara ateş açıldı’ Libya’dan yola çıkıp Akdeniz üzerinden Avrupa’ya geçmeye çalışan sığınmacıları taşıyan bir bota dün Libya sahil güvenlik ekipleri tarafından ateş açıldığı iddia edildi. Berlin merkezli sivil toplum kuruluşu SeaWatch, şu ana kadar 4 kişinin öldüğünü ve 15 kişinin de kaybolduğunu duyurdu. Yemen’de yine silahlar konuştu Yemen’de Birleşmiş Milletler’in arabuluculuğuyla sağlanan 72 saatlik ateşkesin çarşambayı perşembeye bağlayan gece yürürlüğe girmesinden saatler sonra, Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun başkent Sanaa’da Husileri havadan bombaladığı haberi geldi. AFP’ye konuşan görgü tanıkları perşembe günü geç saatlerde, Sanaa’nın güneybatısında, Husi milis Jebel el Nabishuaib hedeflerinin vurulduğunu aktardı. Riyad öncülüğündeki koalisyon Husileri ateşkese uymamakla suçladı. Yemen’de 2014 yılından bu yana Sünni Devlet Başkanı Abdurabbu Mansur El Hadi’ye bağlı hükümet güçleri, İran destekli eski Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih’e bağlı Şii Husi milislerle çatışıyor. En son nisan ayında BM arabuluculuğunda sağlanan ateşkes de sıklıkla ihlal edilmiş, Kuveyt’te yürütülen barış görüşmeleri de başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Bir haftada iki şüpheli yangın İsveç’in başkenti Stockholm’de bir sığınmacı merkezinde dün sabah çıkan yangın kundaklama endişelerini de beraberinde getirdi. Yangın sırasında binada 9 sığınmacı ve 2 personelin bulunduğunu belirtilirken can kaybı yaşanmadığı açıklandı. Olayla ilgili soruşturma başlatılırken, olayın Stockholm’de bir hafta içinde yaşanan ikinci sığınmacı merkezi yangını olması kundaklama şüphelerini artırdı. Geçen pazar, kentte 37 kişiye ev sahipliği yapan bir başka sığınmacı merkezinde yangın çıkmış, ölen ya da yaralanan olmamıştı. Suriye krizine ilişkin diplomatik çabalar kilitlenirken BM ve hamlesiAB sert tartışmalara sahne oluyor Rusya ile Suriye hükümetinin cihatçıların kontrolündeki Doğu Halep’e yönelik bombardımanı “savaş suçu” ithamları üzerine birkaç günlüğüne askıya alması, Moskova’ya yönelik baskıları yatıştırmaya yetmedi. Birleşmiş Milletler’de (BM) ABD, Britanya ve Fransa, Rusya’yı dünya sahnesinde tecrit etmeye yönelik bir girişim başlattı. Wall Street Journal gazetesine göre, BM Güvenlik Konseyi’nde Rus vetosu sebebiyle Doğu Halep bombardımanının durmasına yönelik karar alınamaması karşısında Güvenlik Konseyi’ni bypass edip BM Genel Kurulu’nu devreye sokma çabasına girildi. Bazı BM üyeleri ile BM Suriye Temsilcisi Staffan de Mistura, Güvenlik Konseyi kilitlendiği vakit Genel Kurul’un olağanüstü oturum düzenlemesine imkân veren kararın devreye sokulmasını talep etti. Bahsedilen, Genel Kurul’un 3 Kasım 1950 tarihli, 377 (V) sayılı “Barış İçin Birleşme” kararı. Kararın ilk maddesi şöyle: “Güvenlik Konseyi, daimi üyeleri arasında oybirliği olmadığından, barış ve güvenliği muhafaza sorumluluğunu yerine getiremezse, Genel Kurul gerekirse silahlı kuvvetlerin kullanılması da dahil üye devletlere kolektif tedbirlerin alınması için uygun tavsiyeleri yapmak amacıyla derhal konuyu ele alır.” Bunları tartışmak için Genel Kurul önceki gün gayriresmi toplandı ama somut sonuç çıkmadı. 500 kişi yaşamını yitirdi BM Genel Sekreteri Ban Kimun, Kurban Bayramı’ndaki ateşkesin çökmesinden beri Halep’te dörtte biri çocuk 500 ölü, 2 bin yaralıdan, böyle devam ederse yıl sonunda Halep’in tümüyle yıkılacağından söz etti. Ban, Güvenlik Konseyi’nin Suriye’de barış ve güvenliğin sağlanması sorumluluğunu yerine getirmediğini söylese de Genel Kurul’un olağanüstü toplanmasına destek vermedi. NATO’NUN RUS GEMİSİ ALARMI Suriye savaşının 6. yılında ufukta siyasi çözüm gözükmezken Rusya Kuzey Filosu’nun Amiral Kuznetsov uçak gemisi öncülüğündeki 8 savaş gemisi Akdeniz’e iniyor. Filo Kuzey Denizi, Norveç ve Britanya’dan geçerken NATO da alarmda. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Rus filosunu “ölçülü” biçimde takibe alacaklarını söyledi. Stoltenberg, “Bunların Suriye’deki askeri operasyonları insani ve sivil felaketi artıracak şekilde destekleyeceğinden endişeliyiz. Halep’e saldırıları artırmak için kullanılmaları söz konusu” diye konuştu. Britanya’da donanma sözcüsü bunun son yıllarda sahillerinden geçen en büyük Rus filosu olduğunu belirtirken Savunma Bakanı Michel Fallon “Kesinlikle NATO’yu sınıyorlar” dedi. Elçiler arasında gerilim ABD elçisi Samantha Power “Faillerin adı var. Suriye rejimi ya da Rusya demezsek sorumluluğu örteriz” dedi. Rus elçi Vitali Çurkin, Power’a, “Yetti artık” diye bağırıp “Suriye’deki terörist gruplara göz yummakla” suçladığı Washington’un “Şişeden çıkar dığı terör cinini kontrol edemediğini” belirtti. Ardından BM İnsan Hakları Konseyi’nin özel oturumunda İnsan Hakları Komiseri Zeyd Hüseyin, Halep’te tarihi boyutlarda suç işlendiğini söyleyerek Suriye’nin Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne havale edilmesini istedi. Yaptırıma onay yok Brüksel’deki AB zirvesinde Fransa ve Britanya’nın başını çektiği Rusya’ya yeni yaptırım önerisi İtalya, Yunanistan, Güney Kıbrıs ve Macaristan tarafından bloke edilerek kabul görmedi. Zirvenin sonuç bildirisinde “Suriye rejimi ve aralarında Rusya’nın da bulunduğu müttefiklerinin Halep’te sivil halka yönelik saldırıları sert şekil İtalya Başbakanı Renzi (solda), Lüksemburglu mevkidaşı Bettel’le. de kınandı”, “Bu vahşet devam ettiği takdirde bütün mevcut seçenekler değerlendirilecek” denildi. Öte yandan BM, Rusya ile Suriye hükümetinin Doğu Halep’teki “insani molasından” faydalanarak dün yüzlerce hasta ve yaralıyı tahliye planını hayata geçiremedi. BM, çatışmalı taraflardan kalıcı güvenlik garantisi alamadığını söyledi. Suriye ve Rusya, cihatçıların sivilleri “canlı kalkan” olarak kullandığı, sivillerin çıkışına izin vermediği ve ateş açtığını duyurdu. New York Kardinali Dolan’ın iki yanına oturan başkan adayları Clinton ve Trump, TV düellolarına yansıyan gergin havayı geride bırakmış gibiydi. Yardım yemeğinde yuhalandı ABD’de Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump ile Demokret rakibi Hillary Clinton, çarşamba geceki TV düellosunun üzerinden 24 saat geçmeden, Alfred E. Smith isimli Katolik vakfının yardım yemeğinde buluştu. Gecede, iki adayın “samimi görüntüleri” kameralara yansırken Trump’ın konuşması sırasında yuhalanması dikkat çekti. Manhattan’daki Waldorf Astoria Oteli’nin balo salonunda, her biri 3 bin dolar ödeyen 1500 davetlinin bulunduğu gecede New York Kardinali Timothy Dolan’ın sağına Clinton, soluna Trump oturdu. İlk konuşmayı yapan Trump, WikiLeaks’in yayımladığı epostalarda Clinton’ın Katoliklere yönelik ifadelerine atıfla “Burada Katoliklerden nefret etmiyormuş gibi davranıyor” demesi ve Katoliklerden aldığı bağışlar dahil yolsuzluk yaptığını söylemesi yuhalamalarla karşılandı. Trump, bir ara Clinton’a dönüp “Kimi yuhalıyorlar, seni mi beni mi” diye sordu ve kalabalıktan “Seni” yanıtı geldi. Katolikliğe de laf atan Trump’a davetlilerden biri “Bitti” diye bağırdı. NSA, 500 milyon belgeyi çaldırmış ABD’nin Ulusal Güvenlik Kurumu (NSA) yasadışı biçimde dünya çapında elektronik dinlemeizleme faaliyetleriyle uğraşırken kendi veri depolarının soyulduğu ortaya çıktı. NSA’ya iş yapan bir şirketin ağustosta tutuklanan çalışanı Harold Thomas Martin’in (51), 20 yılda NSA’da kayıtlı 500 milyondan fazla hükümet belgesi çaldığı açıklandı. Arasında çok gizli askeri operasyon bilgileri de var. Bu gizli hükümet materyallerinde gelmiş geçmiş en büyük hırsızlık olduğundan Martin’e Casusluk Yasası üzerinden yeni suçlamalar yolda. Obama’nın epostaları sızdı Öte yandan WikiLeaks, ABD Başkanı Barack Obama’nın elektronik yazışmalarını yayınladı. Beyaz Saray bilgisayarlarına sızılmasıyla ele geçirilemeyen bu epostalar Hillary Clinton’ın kampanya müdürü John Podesta’nın eyazışmaları arasından çıktı. Bu epostalardan bazıları, Obama’nın başkan olmadan evvel kullandığı hesaba gönderilmiş. Başkanlık sistemi çirkefe batarsa Donald Trump’ın başkanlık yarışındaki son tartışmada “seçim sonuçlarını tanımayabileceği” yolundaki çıkışı, dünyayı salladı… Yalnız ABD yayın organlarının değil, dünya medyasının öncelikli gündemine dönüşen Trump’ın bu skandal beyanı, 240 yıllık Amerikan demokrasisinin geldiği noktayı gösteriyor. “Ortadoğu’ya demokrasi götürmek”(!) iddiasına sahip çıkan süper gücün kendi demokrasisi bugün tehdit altında. New York Times başyazılarından biri dün tam da bu “Donald Trump ya da Amerikan Demokrasisi” başlığı taşıyordu. Bir önceki başkan adayları tartışmasında 8 Kasım ertesinde rakibini damardan “hapse attırmakla” tehdit etmesi yetmiyormuş gibi bu defa da seçimleri kaybetmesi durumunda Trump sonuçları tanımayabileceğini söyledi ve Hillary Clinton’ı “rezil kadın/nasty woman” ifadeleriyle tanımladı. Başkanlık sistemi ve gelişmiş demokrasilerin tüm kuralları ve teamüllerini hiçe sayan Trump’ın bu beyanları, gözlemcilerde dumur hali yarattı. CNN’de Christiane Amanpour’a konuşan ünlü bir yazar örneğin tepkisini “Ülkem ABD’yi tanımakta zorlanıyorum” sözleriyle dile getirdi. ‘Yankı odası’ demokrasisi ABD demokrasisi sahiden artık tanınmaz halde. Bir demokrasinin ayırt edici unsurları eğer 1. İfade özgürlüğü, 2. Kontrol ve fren mekanizmalarının çalışması, 3. İktidarın özgür seçimlerle barış içinde el değiştirmesi ise… Donald Trump bütün bu unsurları hiçe sayıyor. Trump Amerika’sında ifade özgürlüğü, önceki bir başka yazımda da (“Trump’ın Törkiş başkanlık hayali”) söz ettiğim gibi bundan böyle artık “yankı odaları/echo chambers” tabir edilen manipülasyonlarla malul. “Yankı odaları”yla kastedilen yeni dijital medyalarda yandaşların papağan gibi tekrar tekrar “post gerçek” söylem ve mesajları işleyerek dolaşıma sokmaları. Yakın geçmişte bizim de “Kabataş yalanı” örneğinde gördüğümüz gibi, bunu yaparken gerçekle yüzleşmek adına hiçbir kaygı taşımamaları… Bu kutuplaşmayı ve zorbalığı pompalayan bir iklim yaratıyor. Böyle bir iklimde temsili demokrasinin kontrol, fren mekanizmalarından bahsetmek anlamsızlaşıyor. Özgür seçimler ve barışçı yollarla iktidarın el değiştirmesi ise baştan rakiplerin birbirlerinin meşruiyetini sorgulamadıkları ve karşılıklı birbirlerini tanıdıkları ortamda mümkün oluyor. Donald Trump “kötü/rezil kadın” diye tanımladığı Clinton’ı “adam yerine koymayıp”(!) “madam” kontenjanından aşağıladığı gibi; rakibinin seçimlere katılmasını da sorguluyor. Baştan “Sahtekâr Hillary/Crooked Hillary”nin seçime katılmasına izin verilmemesi gerektiğini iddia ediyor. ‘Ya ben ya tufan!’ Bunlar yetmezmiş gibi son olarak üstüne, büyük medyadaki yaygın Hillary yandaşlığına ve bazı esrarengiz tezgâhlara istinaden 8 Kasım’a hile karıştırılacağını, dolayısıyla sonucu tanımayabileceğini söylüyor. Bütün şok Trump açıklamalarında olduğu gibi, Cumhuriyetçi adayın bu tehditlerinin ardında sonuna dek durup durmayacağını kimse kestiremiyor. Ama aşılmaz olduğu düşünülen bir kırmızı çizginin geçildiği kesin. Trump’ın kanıt ortaya koymadan öne sürdüğü bu saydırmaların, “yankı odalarında” tekrarlanması da atmosferi giderek zehirliyor. Sondajlar Trump’ın bu… “ya ben, ya tufan” çıkışlarından sonra Hillary’nin açık ara seçimi alacağını ortaya koysa da milyarder adayın küçümsenmeyecek yüzde 39’luk bir desteği hâlâ var. Yüzde 10’luk kesim de halihazırda kararsız. Sistemin meşruiyetini Trump’ın bu kerte yıpratmasına rağmen, arkasındaki kutuplaşmış çekirdek tabanı yitirmemesi başlı başına çok düşündürücü. ABD gibi 2.5 asırlık köklü bir demokraside bunlar oluyorsa ve başkanlık rejimi bu kadar çirkef bir yarışa batıyorsa; varın siz çorak bir demokraside neler olabileceğini hesap edin… ClintonTrump arasında bu evlerden ırak müsabakayı izlemek, başka hiçbir neden olmasa bile, başkanlık sistemine “hayır” demek için yeterli bir neden. Okullarda ‘soykırım’ dersine hazırlık Fransa Milli Eğitim Bakanı Najat Vallaud Belkacem, okullarda “inkârcılığa son vermek” ve “soykırımlarının daha iyi anlaşılması” konusunda çalışmak üzere bir komisyon kurulduğunu açıkladı. Buna göre yaşanmış “soykırımların” daha iyi anlaşılması için yeni pedagojik sistemlerin geliştirilmesi doğrultusunda çalışacak, sosyolog, antropolog, lise ve üniversite eğitimcileri, hukukçu, gazeteci ve psikologlardan oluşacak komisyon, konu üzerinde 1 yıl çalışacak. C MY B nilgun@
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle