18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Duterte hedefini koydu: Hitler gibi olmak Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte, kendini Yahudi soykırımına imza atmış Nazi lideri Adolf Hitler’e benzetti. Belediye başkanıyken ölüm mangaları kurduğu iddialarının merkezi Davao’da konuşan Duterte “Hitler 3 milyon Yahudiyi katletti. Filipinler’de de 3 milyon uyuşturucu bağımlısı var. Onları katletmekten mutlu AB’den Paris İklim Anlaşması’na yeşil ışık Fransa’nın başkenti Paris’te geçen yılki BM konferansında uzlaşılan Paris İklim Anlaşması, AB Çevre Bakanları tarafından oybirliğiyle kabul edildi. Ülkelerin 7 Kasım’daki zirveye katılımı için anlaşmanın önce AB Parlamentosu’nda ardından üye ül olurum. Almanya’nın Hitler’i varsa Filipinler’in de olmalı” dedi. Duterte kelerin parlementolarında onaylaması gerekiyor. Cumartesi 1 Ekim 2016 [email protected] TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ KKTC’de ‘çözüm’ krizi [email protected] 7 Kıbrıs müzakerelerinde bu yıl içinde çözüme ulaşma umudunu dile getiren KKTC Cumhur başkanı Akıncı’nın aksine, Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu ‘Süreç apaçık bir başarısızlık’ dedi Riyad: Yanıtsız kalmaz Kral Selman ABD’de 11 Eylül saldırıları mağdurlarına Suudi Arabistan aleyhinde dava açma imkânı tanıyan yasaya Riyad “Feci sonuçları olur” tepkisini verdi. Kongre’nin Terörizmin Sponsorlarına Karşı Adalet Yasası’nı (JASTA) Başkan Barack Obama’nın vetosunu çiğneyerek onamasının ardından Suudi Krallığı bir gün sessiz kaldı. Önceki gece resmi haber ajansı SPA, adı açıklanmayan bir Suudi Dışişleri sözcüsünün şu sözlerini aktardı: “Yasa, yüzyıllardır uluslararası ilişkilerde etkin bir gelenek olan ‘devletin yargı dokunulmazlığı’ ilkesini savunan ülkeler açısından büyük bir endişe kaynağı olmuştur. Bu dokunulmazlığa zarar gelmesinin, aralarında ABD’nin de bulunduğu tüm ülkelere olumsuz etkisi olur.” Suudi sözcü, ABD Kongresi’ne “yasanın feci ve tehlikeli sonuçlarına karşı gerekli önlemleri alma” tavsiyesinde bulunarak sonunda sağduyunun galip gelmesi umudunu dile getirdi. Diğer Körfez ülkeleri de yasayı eleştirmek için yarıştı. Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Enver Gargaş, “uluslararası hukukta tehlikeli bir emsal” tepkisini gösterdi. ABD’deki Arap yatırımlarının tehlikeye girebileceği uyarısı yaptı. Daha önce bir Suudi prensi, JASTA yürürlüğe girerse Amerikan devlet tahvillerinden 750 milyar dolarlık Suudi yatırımlarının çekileceği tehdidinde bulunmuştu. 2996 can alan 11 Eylül saldırılarını düzenleyen 19 hava korsanından 15’i Suudi vatandaşıydı. Kuzey Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Demok lik Partisi (UBP) lideri Ertuğruloğlu, “Müzakere sürecinin her iki taraf için kabul edilebilir bir rat PartiUlusal Güçler’in oluş sonuç çıkaracağından ciddi şüp turduğu muhafazakâr hükü helerini” dile getirdi. met arasındaki anlaşmazlık, Güney Kıbrıs’la müzakerele ‘Eşit statü’ vurgusu re de yansıyor. New York’ta BM Akıncı ile Anastasiadis’in va Genel Sekreteri Ban Kimun, racağı olası anlaşmanın Kıbrıs Rum lider Nikos Anatasiadis ile Ertuğruloğlu lı Türklerin Rumlarla eşit ege Akıncı’nın gerçekleştirdiği üçlü menliği ve Türkiye’nin garan zirve sonrası KKTC Dışişleri Bakanı Tah törlüğünü tanımaması halinde referan sin Ertuğruloğlu, Akıncı’nın “2016’da dumda reddedileceğini söyleyen Ertuğ çözüm” sloganını tuzla buz eden açıkla ruloğlu şöyle konuştu: “Cumhurbaşkanı malar yaptı. mız ile her konuda hemfikir miyiz? Ha AFP’ye konuşan Ertuğruloğlu, Kıbrıs yır. Bu, onun Kıbrıslı Türkler için bizim lı Rumlara egemen devlet, Kıbrıslı Türk kabul edemeyeceğimiz bir sonuca ulaş lere ayrılıkçı azınlık muamelesi yaptı maya çalıştığı anlamına mı geliyor? Ha ğından BM destekli müzakere sürecinin yır, böyle bir şey söylemiyorum. O kendi baştan başarısızlığa mahkum olduğunu dünyasında yaşıyor, yaptıklarının Kıb söyleyip “Devam eden müzakere süreci rıs Türk halkına yardımcı olacağına ina apaçık bir başarısızlık” dedi. Ulusal Bir nıyor. Bizse ‘Sen umut etmeye devam et. Ama bu bizi hiçbir yere götürmeyecek’ diyoruz.” Rum tarafının Türk tarafını eşit statüde kabul etmediğini belirten UBP lideri “Uluslararası tanınmanın sefasını sürdükçe Rumları kendileriyle eşit görmedikleri bir halkla bir şeyler paylaşmaya hiçbir şey teşvik edemez. Bizim cumhurbaşkanı ile ayrıldığımız nokta bu” diye konuştu. Görüşlerinin BM ve ABD yetkilileri tarafından soğuk karşılandığını aktardı. Akıncı da New York’tan adaya dönüşte “eşitlik, güvenlik ve özgürlüğün garanti altına alınmayacağı bir çözümün Kıbrıs Türk halkının onaylayabileceği çözüm olamayacağını, üç ayda çözüm olmazsa başka bahara kalacağını” söyledi. “Ama bugün için olumlu gördüğümüz senaryoya yoğunlaşalım. Çünkü elde edilebilir, kaçırılması yazık olacak” diye ekledi. Akıncı ile Anastasiadis 4 Ekim’de yoğunlaştırılmış müzakerelere geçecek. Cenaze töreninde konuşma yapan Obama, ardından Peres’in tabutuna dokundu. Obama’nın kipa takması dikkat çekti. Peres’e vedada barış vurgusu Peres’in cenaze törenine Filistin Yönetimi Başkanı Abbas da katıldı. Netanyahu ile Abbas kısa bir sohbet de yaptı. Uluslararası siyaset sahnesinden eski, yeni çok sayıda önde gelen ismin katıldığı cenaze töreninde ABD Başkanı Obama, iki devletli çözüm fikrinin yarım kaldığına işaret etti Fransız jetleri Musul için havalandı Irak’ın Musul kentini IŞİD’den kurtarma operasyonu için “başladı başlayacak” beklentisine girilirken Fransa’nın Akdeniz’deki “Charles de Gaulle” uçak gemisinden kalkan savaş uçaklarının IŞİD’in Musul’daki mevzilerini bombaladığı haberi geldi. Lazer güdümlü bombalarla donatılan 8 jetin operasyona katıldığı belirtildi. Trump 34 yıllık ilkeyi çiğnetti ABD baş kanlık seçimine 38 gün kalırken, pazartesi günkü TV düellosunda Cumhuriyet Clinton favori çi aday Donald dünya liderinin Trump’ın kö Almanya Başbatü performansı kanı Merkel oldunın ardından De ğunu söyledi. mokrat aday Hillary Clinton’a medya desteği tırmanıyor. 34 yıllık yayım hayatında hiçbir adaya destek açıklamamış olan en çok satan gazete USA Today, ilk kez böyle bir açıklama yapma gereği duydu. Gazete Clinton’a desteğini “Trump’ın ABD Başkanlığı için uygun kişi olmadığına Yayın Kurulu olarak oybirliğiyle karar verdik” diye duyurdu. Muhafazakâr gazeteler Arizona Republic, Cincinnati Enquirer ve Dallas Morning News da asırlık geleneklerini bozup ilk kez Demokrat adaya destek açıkladı. Arizona Republic’e ölüm tehditleri geldi. İsrail’in kurucu liderlerinden, tüm önemli siyasi görevleri üstlenen ve 200714 arası cumhurbaşkanlığı yapan Şimon Peres, çarşamba günü yaşamını yitirmesinin ardından dün Kudüs’te Herzl Mezarlığı’nda düzenlenen törenle toprağa verildi. Cenazesine ABD Başkanı Barack Obama, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ve selefi Nicolas Sarkozy, İtalya Başbakanı Matteo Renzi, AB Konsey Başkanı Donald Tusk, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, eski ABD Başkanı Bill Clinton, eski Britanya Başbakanı Tony Blair’in de aralarında olduğu dünya siyaset sahnesinin yeni, eski önde gelen isimleri katıldı. Mısır ve Ürdün’den de bakanlık düzeyinde temsil vardı. Türkiye’yi BM Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu temsil etti. Abbas da katıldı Peres ailesinin davetiyle Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas da 5 kişilik bir heyetle yer aldı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eşi Sara tarafından karşılanan Abbas “Sizi görmek güzel. Görüşmeyeli uzun zaman oldu” dedi. Netanyahu’nun katılımı için teşekkür ettiği, “Gelmenizi takdir ediyorum” ifadesiyle hitap ettiği Abbas töreni ön sırada takip etti. Törende Netanyahu, Obama ve Clinton konuştu. Peres’le birlikte iki devletli çözüm fikrinin de defnedildiğini ima eden Obama “Abbas’ın varlığı bir jesttir ve barış sürecinin yarım kaldığının hatırlatıcısıdır” dedi. 1994’te Oslo Barış Anlaşmaları için Nobel Barış Ödülü almış Peres’in cenazesi düzenlenirken Hamas yönetimindeki Gazze’de ise “katil” yazan posterleri yakıldı. Rusya Dışişleri Bakanı, washıngton’ın b planı yaptığını söyledi: ABD Nusra’yı cepte tutuyor Suriye’de savaşın gidişatını değiştiren Rus askeri müdahalesinin bir yılı dün dolarken taraflar bilanço çıkardı. Kremlin sözcüsü Dmitri Peskov, “Bir yılın en önemli sonucu bugün Şam’da ne IŞİD ne Kaide ne de Nusra’nın oturmasıdır” dedi. Suriye’deki Rus operasyonlarının ne kadar süreceğine dair bir sınırlama olmadığını da belirtti. ‘3800 sivil öldü’ Muhaliflere yakın Suriye İnsan Hak ları Gözlemevi’ne göreyse Rusya’nın 1 yıllık hava saldırılarında 9 bin 300’den fazla kişi öldürüldü, bunların 3 bin 800’den fazlası sivil, 2700’ü IŞİD’ci, 2800’i diğer cihatçı gruplardandı. Göz lemevi en az 20 bin sivilin yaralandığını da savundu. Rusya’dan ise buna tepki geldi, Peskov “Londra merkezli bu ku İdlib’e önceki gün düzenlenen hava bombardımanında yaralananlar oldu. ruluşun Suriye’de olanlarla ilgili verdiği bilgileri güvenilir bulmuyoruz” dedi. RusABD işbirliği planının uygulanması ge Öte yandan BBC’ye konuşan Rus Dışişleri rektiğini düşünüyoruz. Bunun için gereken Bakanı Sergey Lavrov, ABD’nin Esad’ı devir tek şey muhalefeti Nusra’dan ayırmak. Bu, me çabaları çerçevesinde Nusra’yı koruma ABD tarafından sadece kâğıt üzerinde değil ya çalıştığını söyledi. ABD’nin ılımlı addet gerçekte de desteklenirse, derhal ateşkesin tiği muhaliflerin Nusra’dan ayrılmasını sağ sağlanmasında ısrarcı oluruz” diye konuştu. lama sözünü tutmadığını belirten Rus bakan Rus Dışişleri’nden yapılan açıklamada, “Hâlâ buna muktedir ya da bunu yapmaya is dün akşam Washington’ın talebiyle ABD’li tekli değiller. Nusra’ya Suriye’nin hiçbir ye mevkidaşı ile telefonla görüşen Lavrov’un, rinde hiç dokunmadılar. Baştan beri planın Halep’teki durumu normalleştirmek adına Nusra’yı korumak ve rejimi değiştirme za farklı yolları değerlendirmeye Moskova’nın manı geldiğinde B planı ya da ikinci aşama hazır olduğunu ilettiği belirtildi. ABD ise için elde tutmak olduğuna inanmak için gide görüşmede ‘çok az ilerleme kaydedildiğini rek daha çok sebebimiz var” dedi. “Suriye’de ancak kapıları kapatmadıklarını duyurdu. N‘Nuusrread’dyainbZieantgeitti’ Wall Street Journal gazetesi, Suriye’deki en büyük silahlı gruplardan bazılarının Nusra ile ittifaklarını iki katına çıkardığını yazdı. Nureddin el Zengi Tugayı’nın siyasi lideri Yasir İbrahim Yusuf ile görüşen WSJ, ABD’den tanksavar füzeleri almış, CIA destekli, Türkiye’nin Fırat Kalkanı operasyonuna katılan Zengi’nin ilk kez Nusra’ya biat ettiğini duyurdu. Ahraruş Şam ile Feylakeş Şam da Nusra ile ittifaklarını daha da pekiştirdi. Lozan… On beş gün önce bu köşede “Economist” de çıkan “postgerçek siyaseti/posttruth politics” üzerinde bir araştırmadan söz etmiştim. “Post gerçek siyaseti” ile gerçeklerin yerini algı operasyonlarının aldığı bir yeni siyaset tarzından bahsediliyor; ABD’de Trump ve İngiltere’de “Brexit”çi lider Boris Johnson başta olmak üzere, uluslararası arenanın bu tip siyasetçilerle dolduğu anlatılıyordu. “Post gerçek üstadları” arasında bu meyanda Erdoğan ve Putin’in de adı sayılıyordu. Son dönemde okuduğum en çarpıcı değerlendirmelerden biri olan “Economist”in dosyasının ayrıntılarına giremeyeceğim. Mealen yazı siyasetin sağsol paradigmalardan çok giderek artık hep daha çok rasyonelakılcı duruşla, usdışıirrasyonel kesimlerin mücadelesine dönüştüğünü belirtiyor; buna somut örnek olarak da desteksiz palavralarla inşa edilen İngiltere’nin “Brexit” referandumu ile Trump’ın serbest atışlarından oluşan başkanlık sınavını işliyordu. ‘Biz ve onlar’ dinamiği Gerçekdışı “dediğim dedik, çaldığım düdük” savlar ortaya atan bu siyasetçilerin başvurdukları araçlar sırf “dezenformasyon”dan ibaret değildi. Farklı ülkelerin farklı şartlarda siyaset yapan bu politikacıların ortak özellikleri tüm siyasi söylemlerini “biz ve onlar” dinamiği üzerine kurmalarıydı. “Biz halkız, biz kurbanız; onlar tuzu kuru elitler” gibi şematik, siyahbeyaz şartlanmalar ile yapılandırılan bu siyaset türünde sade “duygular” ve “önyargılar” devreye sokuluyor, “nesnel bilgi”, “veriler” tümü ile dışlanıyordu. “Post gerçek siyasetinin” ustaları zaten bilgili seçmenleri muhatap almıyordu. “Rasyonel” kesimler, “bilgi, belgelerle”…“irrasyonel yana” meram anlatmaya kalktığında kendisini her durumdabir deli kuyuya taş atmış on akıllı çıkartamamış hesabı irrasyonel politikayla kuşatılmış buluyordu. Geçmişte siyasete “yalan” karıştığında, yalanın “gerçekle yüzleştirilmesinden” bir korku duyuluyordu. Geri planda bir “ispat” gayreti oluyordu. Bugün böyle bir gayrete gerek duyulmuyor çünkü somut gerçeğin ne olduğu, “post gerçek liderler” tarafından hiç kale alınmıyor. Başka deyişle gerçeğin bir değeri yok. Veriler ve tutarlılığın, bu irrasyonel siyasette yeri bulunmuyor. Bu siyasetin aktörleri konuyu bir kez “bizonlar” çerçevesine oturttu mu; akla gelen her şok/skandal önermeyi yapabiliyorlar... Bunu ardından Goebbelsvari bir “propaganda çarkı” işliyor. Yandaş medyalar, troller... Lidere kenetlenip yalan yanlış tezleri, modern teknolojinin imkânlarıyla sanal âlemde milyon kere tekrarlıyor. Tekerleme gibi tekrarlanan “post gerçek söylemler” sonra yalın gerçeğin yerine geçiyor... Muhalefet boşluğu Lozan üzerindeki son fırtına tam işte bu “post gerçek siyasete” örnek. “Bağırsan sesinin duyulacağı adaları Lozan’la verdik” diyor Erdoğan: “Hakkını veremedikleri anlaşmanın sıkıntısını biz yaşıyoruz”. “Anlaşmanın hakkını veremeyenler”... “Onlar” yani “Kemalistler”. Sıkıntıyı yaşayanlar... “Biz/Reisçiler!” Bu kaçıncı “bizonlar” polemiğine şimdi siyaset bilimcileri, yazarlar, diplomatlar, muhalefet laf yetiştirmeye çalışıyor. İnönü’nün torunu Gülsüm Bilgehan, Erdoğan’ı “belgelere dayalı gerçek bir tarih kitabı okumaya davet” ediyor. Baskın Oran tarihçe anlatıp, “Adalar Lozan’da değil 1913’te kaybedildi!” diyor. Yazar Taha Akyol konu sanki “tarih bilgisi” imişçesine “Cumhurbaşkanı yanlış bilgilendirilmiş” girizgâhları yapıyor... Eski Büyükelçiler Churchill’in Lozan zaferi için söylediklerini hatırlatıyor vs... Bu nesnel argümanların “post gerçek” siyasette ne yazık ki hiçbir karşılığı yok. Türkiye’de “cumhuriyetçi kesim”, bu gerçekleri zaten biliyor ve teslim ediyor. Bilmeyenler/bilmezden gelenler ise “onlar”. “Onlar”la, güçlü bir muhalefet lideri olmaksızın iletişim kurmak imkânsız. ABD de misal hiç olmazsa Clinton başkanlık yarışında milyonların izlediği tartışma programında çıkıp “post gerçekçi” Trump’ın yüzüne gerçekleri haykırabiliyor. Türkiye’de Lozan gerçeğini Erdoğan’ın yüzüne eşit koşullarda haykırabilecek bir lider var mı? Tüm mesele burada. Rojava’da bir ABD üssü daha ABD’nin, IŞİD ile mücadele kapsamında Suriye’nin kuzeyindeki Rojava bölgesinde bir askeri hava üssü daha kurduğu belirtildi. Sputnik’in haberine göre daha önce Kobani ile Rimelan kentlerinde askeri üs kuran ABD, bu kez Irak sınırına yakın petrol bölgesi olan Şeddadi kentini seçti. Habere göre üssün güvenliğini YPG’nin öncülük ettiği Suriye Demokratik Güçleri (SDG) sağlıyor. Askeri üssün ekim ayında yapılması planlanan Rakka operasyonunda aktif olarak kullanılacağı kaydedildi. C MY B nilgun@
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle