23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 7 Eylül 2015 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN 16 ani Nâzım Hikmet “Nereden gelip nereye gidiyoruz” şiirinde haykırır ya, “Çocuklar ölebilir yarın!” diye... Onun o “olmasından korktuğu” korkunç günleri yaşıyoruz şu sıra, bu ıssızlaşmış dünyada... İnsan olmak tamamen mazide kaldı. İnsanlık nerede? Bilmiyoruz nerede... HHH Avusturya gibi medeni bir memlekette terk edilmiş bir TIR’da boğularak, açlık ve susuzluktan ölen 71 insan... Denizde boğularak ölmüş, H ‘Ölüm kültürü’ cesedi kıyıya vurmuş çocuk fotoğrafları... Her gün değişik ölümler. Tuhaf şeylere alıştırılıyoruz. İnsana özgü olmayan “kötü”lere... Burada bildiğimiz “insanlık” kavramı terk edilmiş... HHH “Yaşamak bu kadar mı değersiz” diye bir soru derinlerimizde kıpırdıyor. Hiçbirimiz bu trajedinin önüne geçebilecek bir şey yapamıyoruz. Kahredici bir çaresizlik yaşıyoruz. İçimiz yanıyor; ve hiçbir şey yapamamanın, diyememenin acısını yaşıyoruz. HHH Bir kasırganın içinde kendi hayatlarımızı düşünüyoruz. Teselli gibi, çalışmaya, üretmeye ve “mükemmel olmayan bir dünyada sanat ile cevaplar aramaya” devam etmek istiyoruz... Çaresiziz. Bu sefer çok çaresiziz. HHH Mültecileri Batı istemiyor, onları Doğu da istemiyor. Zengin Arap ülkeleri de hiçbirisini almadı. Bu yükü isteyen yok! HHH Yanlış siyasetlerin, egoların ve hırsların alevlendirdiği iç savaşların, en gereksiz hesaplaşmaların sürüklediği insan hayatlarıdır, olan bitene alet olmuş bu ömürler, hazin bir şekilde bir bir gözümüzün önünde sönüyor. “ÖLÜM KÜLTÜRÜ” kazanıyor. Seçim olacak mı? aşlıktaki soru, sistemi rayına oturmuş, siyasetin hukuk zemininde yürütüldüğü herhangi bir ülkede son derece abestir. Zira, demokrasilerin parlamenter sistemlerin temel taşı olan seçimlerin kuralları hiçbir tartışmaya yer vermeyecek şekilde belirlidir. Seçimden seçime değişmez. İktidardaki partiden partiye hiç değişmez. Ancak Türkiye’de süreç böyle işlemiyor... AKP’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim tarihini açıklamasının ardından Yüksek Seçim Kurulu da 1 Kasım hazırlıklarına başladı. Ve AKP kongresine göre bir takvim yaptı. 18 Eylül’de milletvekilleri listeleri YSK’ye verilecek. Ve 1 Kasım seçimleri için en önemli ivme aşılmış olacak. Gelin görün ki sokakta hangi partiden kimin aday olacağı, seçimleri kimin kazanacağı gibi sorular, ikinci planda. Pek çok kişinin ilk sorusu şu oluyor: “Bu seçimler gerçekten yapılacak mı?” Başlangıçta kimi kişisel hassasiyetlerin sonucu bu tür sorular geldiğini düşündük. Ancak sistemli olarak ilk soru bu olunca doğrusu seçim için değil, demokrasimiz için kaygılanmadan edemedik. HHH Bu soruyu soran yurttaşlara, her şeye rağmen demokrasiye olan inancımızı yitirmememiz gerekir diye başlayan cümlelerle karşılık vermeye çalışıyoruz. Ancak onların yanıtı, şu tür cümleler oluyor: “Tamam siz öyle diyorsunuz, ama bunlar iktidardan düşeceklerini hissederlerse seçimi erteleyecek bir gerekçe bulurlar...” “Anket yaptırıyorlar. Anketlerden istedikleri sonuç çıkmıyormuş. Seçime 15 gün kala, duruma bakıp iktidar elden gidiyorsa seçim yaptırmamanın kararını hazırlıyorlarmış...” “Suriye savaşını yanda hazır tutuyorlar. 1 Kasım, 7 Haziran gibi olursa savaş hali mavaş hali diyecekler, seçimi yiyecekler...” Bu ve benzeri cümleleri o kadar çok duyuyoruz ki! Siyasi tarihimizde demokrasinin rafa kaldırılıp tekrar çok partili seçimlere geçme dönemlerinde bile böyle bir soru sorulmamıştı. Başlıca kuşku, belli partilerin özel olarak desteklenip öne çıkarılacakları yönündeydi, o kadar. Şimdi ise doğrudan seçimin kendisi tartışma konusu. HHH Seçim güvenliği tartışmasını HDP’nin başlatması, üstelik de Güneydoğu’nun 1 Kasım’a dek seçimler için daha elverişsiz hale geleceği değerlendirmesi akla bir dizi soruyu getiriyor. Geçen günlerde 100’den fazla aşiret reisi bir araya geldi, PKK’yi uyardı; terörü lanetledi. Ne güzel... Hakkâri Şemdinli’de teröristlerin yıktığı köprüyü güvenlik güçlerimiz tamir etti. Yöre halkı, sevincini gösterilerle paylaştı, terörü lanetledi. Ne güzel... Bütün bunlar gerçekten güzel. Ancak, bölgeye ilişkin başka bir plan mı var sorusunu da akla getiriyor. Yoksa AKP’nin bölgeden daha fazla milletvekili getirmesi için değişik bir plan mı hazırlanıyor? Yoksa bölgedeki aşiretler arasında yeni bir dağılım yapılıp, AKP’ye daha fazla oy çıkmasının altyapısı mı hazırlanıyor? Güneydoğu’daki yurttaşlarımız, barışın tadına vardı. Yeniden terörün hortlaması ile birlikte akan kana karşı ne yapılabilir sorusunu soruyorlar. Zaten bütün Türkiye’de de seçmenin yanıtını aradığı iki soru şu: Niçin yeniden seçim yapılıyor? Terörün hortlatılmasında sorumlu kim? Öyle anlaşılıyor ki AKP, bütün bu soruları ikincilleştirip yeniden tek başına iktidarının koşullarını zorluyor. Olmazsa seçimi ertelemeyi dener mi? Bu soruyu biz de sormuş olmayalım. Türkiye’nin demokrasi birikimi her şeye rağmen AKP’nin yarattığı krizleri, getirdiği dayatmaları, kafa bulanıklıklarını aşacak güçtedir. Mademki AKP’nin Cumhurbaşkanı seçim sonuçlarını beğenmeyip halktan karar düzeltme istedi, halk da düzeltilmesi gerekenin kim olduğunu sandıkta söylemeli. B ‘Çekinmeyin, vurun’ Haziran seçimleri sonrası özellikle Güneydoğu’da yaşanan olaylara yönelik polisin sert tutumunun altından Emniyet Genel Müdürü Celalettin Lekesiz’in genelgesi çıktı. Lekesiz, geçen temmuz ayı sonunda 81 il emniyet müdürüne iki sayfalık bir genelge gönderdi. Genelgede, 4 Nisan 2015 tarihinde yürürlüALİCAN ğe giren iç güULUDAĞ venlik paketinde toplumsal olaylarda kamu düzenini bozucu eylemlere karşı alınacak güvenlik tedbirlerinin belirlendiğine dikkat çeken Lekesiz, “Son günlerde meydana gelen toplumsal olaylarda bu yetkilerin tam ve etkin bir şekilde kullanılmadığı müşahede edilmiştir” dedi. İç güvenlik paketinin polisi ilgilendiren maddelerini tek tek sıralayan Lekesiz, genelgenin devamında polisin kişilerin üstlerini ve araçlarını mahkeme kararı olmadan arayabileceğine, başkalarının can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürenlerin “koruma altına alma veya uzaklaştırma” yetkilerini de anımsattı. Lekesiz, yeni yasal düzenlemede, “Kendisine veya başkalarına, işyerlerine, konutlara, kamu binalarına, okullara, yurtlara, ibadethanelere, araçlara ve kişilerin tek tek veya toplu halde bulunduğu açık veya kapalı alanlara molotof, patlayıcı, yanıcı, yakıcı, boğucu, yaralayıcı ve benzeri silahlarla saldıran veya saldırmaya teşebbüs edenlere karşı, saldırıyı etkisiz kılmak amacıyla ve etkisiz kılacak ölçüde silah kullanılabilmesi” yetkisinin kolluğa tanındığına işaret ederek, genelgede şu talimatı verdi: Polisin, iç güvenlik paketiyle tanınan yetkilerini kullanmadığını belirten Emniyet Genel Müdürü, toplumsal olaylarda silah kullanma dahil her yetkinin tereddüt etmeden kullanılmasını istedi 7 37 günde 47 sivil öldü L ekesiz’in yayımladığı genelgenin çıktığı ay olan Temmuz’un 20’sinde Suruç’ta 33 kişinin öldüğü bombalı saldırı oldu. Daha sonra hükümet, 25 Temmuz’da operasyonlara başladı. Binin üzerinde kişinin gözaltına alındığı operasyonun ana hedefi sosyalistler ve Kürtler oldu. Bu süreçte özellikle Güneydoğu’nun birçok ilçesi karıştı, sık sık sokağa çıkma yasağı ilan edildi. İHD Genel Merkezi, genelgenin yayımlandığı dönemi kapsayan 21Temmuz28 Ağustos tarihleri arasında, ülkede yaşananlara ilişkin rapor hazırladı. Bu 37 gün içerisinde 2 bin 544 kişi gözaltına alındığı, 338 kişinin tutuklandığı belirtilen raporda, bu süreçte yaşanan çatışmalarda 92 askerpolis ve 38 PKK’li ile 47 sivilin hayatını kaybettiği vurgulandı. ww lmedi e g s n a l ‘Ambu ü’ iddiası ld bebek ö VEKİLLERE SALDIRI İDDİASI Cizre’ye gitmek isteyen HDP milletvekilleri asker tarafından engellendi. İlçeye girişlerine izin verilmeyen heyet oturma eylemi başlattı. HDP Genel Merkezi, heyetin akşam saat 18.00’de yürüyerek şehir merkezine girdiğini açıkladı. Açıklamada, güvenlik güçlerinin milletvekillerine gerçek mermi ve biber gazıyla saldırıda bulunduğu, heyetin bir eve sığındığı belirtildi. Cizre ve Silopi’de iki sivil daha öldürüldü zırhlı araçlardan açılan ateş sonucu Nur Mahallesi’nde 19 yaşındaki Sait Çağdavul boğazından vurularak yaşamını yitirdi. HDP Milletvekili Burcu Çelik Özkan, Twitter hesabından yaralı bir çocuğun fotoğrafını paylaşarak, “Sahile vuran çocuğumuzdan bir farkı var mı?” diye yazdı. Cizre’deki temaslarının ardından basın toplantısı düzenleyen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, “100 bin insanın yaşadığı ilçede neredeyse hayat sona ermiş. Umarım bugün yaşananlar sivil insanların yaşamlarına mal olmaz” dedi. Silopi’de de Cizre’ye destek eylemi yapanlara iddiaya göre polis tarafından ateş açıldı. Muttalip Pusat (28) ve Yasin Uysal (30) yaralandı. Pusat, dün sabah saatlerinde yaşamını yitirdi. HDP Milletvekili Nursel Ay doğan gazetemize yap tığ açıklamada, defalarca tal ı ep etmelerine rağmen hiç bir yetkiliye ulaşamadıkların ı söyledi. Aydoğan “Bir po li se TBMM’ye de kayıtlı ola kendime ait aracın plakas n nı verekek ilçeden ayrıla ıcağımı söyledim. ‘Can gü venliğiniz yok vurulursa nız sorumluluk sizin’ dedile r. Ateş etmeyecekleri dü şüncesi ile öldürülmeme k için itfaiye aracının eşliğin de ilçeden çıktım. Polis öy lesine öfkeli ki mahallele r de katliam yapacakların dan korkuyorum” dedi. “Tanınan bu yetkiler ile PVSK madde 16’da düzenlenen silah kullanma yetkisi dahil hukuki şartların oluşması halinde bütün yetkiler, kanunda belirlenen ölçü ve sınır içerisinde terör örgütlerinin tehdit, korkutma, vergilendirme, haraç toplama, adam kaçırma ve benzeri faaliyetleri ile şiddet içerikli toplumsal olaylar ve her türlü hukuksuzlukla mücadelede tereddüt edilmeden kullanılacaktır. İl emniyet müdürleri ve sıralı amirleri yukarıda yer alan talimat doğrultusunda hereket etmelerini ve herhangi bir aksaklığa meydan vermemelerini önemle rica ederim.” l ANKARA MAHMUT ORAL ırnak’ın Cizre ilçesinde cuma gecesi sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi ve başlatılan operasyonda 19 yaşındaki Sait Çağdavul da yaşamını yitirdi. İlçedeki çatışmalar nedeniyle kalp krizi geçiren Hacı Ata Borçin (70) ve Hetban Bülbül’ün (65) yaşamını yitirmesiyle ölü sayısı 4’e yükseldi. Dicle Haber Ajansı ise önceki akşam rahatsızlanan Muhammed Tahir Yaramış isimli 35 günlük bebeğin polisin ambulansın geçişine izin vermediği için öldüğünü iddia etti. Cizre’de Mehmet Emin Levent’in ölümü, 2’si çocuk 5 vatandaş ve 4 polisin yaralandığı olayların ardından gerginlik sürüyor. İddiya göre Kobra tipi Ş İtfaiye ile çıkabildim DP’li AB Bakanı Ali Haydar Konca ile Kalkınma Bakanı Müslüm Doğan, dün HDP Genel Merkezi’nde düzenledikleri basın toplantısında Cizre’deki olaylar hakkında açıklama yaptı. Konca, okuduğu açıklamada yaşananların 90’ları bile aştığını belirterek “Cizre’de sokağa çıkma yasağı 3 gündür devam etmektedir. Elektriklerin ve iletişim araçlarının, GSM ve telefon şebekelerinin kesik olduğu bilinen ‘Derinlikli katliam endişesi’ H ilçeye, durumu incelemek ve sivil bir katliamı önlemek için girmeye çalışan bölgenin seçilmiş milletvekilleri de, polis ve askerler tarafından ilçe girişinde engellenmiştir” dedi. “Yaşanan olayların siyasi sorumluluğunun son derece ağır olduğunu kabinedeki bakanlara, bir kere daha hatırlatmak isteriz” diyen Konca, “Cizre’de derinlikli bir katliam endişesi yaşandığını” vurguladı. “Bir an önce güvenlik odaklı yaklaşımların son bulması” gerektiğini vurgulayan Konca, ilk Bakanlar Kurulu toplantısında bu konuyu gündeme getirceklerini bildirdi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “PKK’nin Saray’a hizmet ettiği” sözleri anımsatılarak yöneltilen bir soru üzerine ise Konca, “Şu siyasetin, ya da bu örgütün yaptıkları bizim konumuz değildir” diye konuştu. l ANKARA / Cumhuriyet Emine Erdoğan ben anneyim diyor, niye durdurmuyor? Tunceli’de geçen cuma günü PKK’lilerin kent merkezindeki Şehit Nahit Bulut Polis Merkezi’ne düzenlediği saldırı sonucu yaşamını yitiren 26 yaşındaki Ayten Günhan için cenaze töreni düzenlendi. Tören sırasında Ayten Günhan’ın halası Sakine Ertuğrul yaşananlara tepki göstererek, “Neden taradılar, sebep neydi. Halkı neden taradılar? Beşikte bebeğimizi büyütür yine mücadelemize devam ederiz. 20 kişi de 100 kişi de öldürseniz bir Ayten öldü 100 Ayten doğar. Ne yaparlarsa yapsınlar mücadelemize devam edeceğiz Yıllarca oy için oyaladılar bizi. Emine Erdoğan, ben anneyim durdururum diyor. Neden durdurmuyor? Anneler ağlamasın. Polis anneleri de ağlamasın. Asker anneleri de ağlamasın” diye konuştu. Öte yandan 1 PKK’linin öldürüldüğü saldırıda ağır yaralı olarak yakalanan PKK’li Baran Çetinkaya da öldü. Bu halk artık kan istemiyor Barış Bloku Ankara ve İstanbul’da barış çağrısı yaptı. İstanbul’da Bakırköy Halk Pazarı Meydanı’nda “Saray’ın savaşına karşı acil barış, acil demokrasi” başlığıyla gerçekleştirilen mitingde “Bu halk artık savaş, kan ve göz yaşı istemiyor” denildi. Polis, Ankara’da düzenlenen yürüyüş sırasında taşınan ve içinde “Saray” ve “hırsız” kelimelerinin geçtiği pankartlarda devlet büyüklerine yönelik hakaret olduğunu belirterek, yürüyüşe izin vermedi. Bunun üzerine miting iptal edilirken, grup yapılan basın açıklamasının ardından dağıldı. Mavi ışığa veda etti, ten rengi ortaya çıktı ntalya’da babasının sanayide yaptırdığı cihaz ile “mavi ışık” tedavisi görmesiyle gündeme gelen Poyraz bebek, karaciğer nakli yapılmasının ardından hızla iyileşiyor. Oğluna karaciğerinin bir kısmını veren baba Servet Ergün “Oğlum 5 gündür mavi ışık tedavisi görmüyor. İlk defa gerçek ten rengini gördük. Hep çıplak uyuyordu.İlk defa kıyafetleriyle uyudu” dedi. Sanayide yaptırdığı cihaz ile hayırseverlerin verdiği cihazı başka bir çocuğa vereceğini söyleylen Ergün, “Umarım bu cihazlar başka bir çocuğa umut olur ve onlar da hastalıktan kurtulur” diye konuştu. l Haber Merkezi A C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle