23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 25 Eylül 2015 bayram söyleşileri EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ERKAN AKDOĞAN 10 AKP’den kopma olmaz bu bir kabile meselesi! Şair Hilmi Yavuz, AKP’de kopma yaşanmayacağını söylüyor. Sebebini İbn Haldun sosyolojisindeki ‘asabiyyet’ ile açıklıyor: “Kabilelerde görülür. Kan bağına dayalı bir dayanışmadır. Kol kırılır yen içinde kalır.” SELİN ONGUN Şair, Yazar ve felsefeci hilmi yavuz AKP’yi ve erdoğan’ı cumhuriyet’e anlattı “ B ‘Müslümanlıkta biçim öne çıktı, içerik boşaldı’ n Geçen 13 yılda AK Parti kendi dindar neslini yetiştirdi mi, nasıl bir kuşak geliyor? İslam bir form mudur? O formun kamusal alanda görünür kılınması mıdır yoksa peygamber ahlakı mıdır? Müslümanlık, biçimle tanımlanmaya başladı. İçerik boşaldığı için biçim öne çıktı. Nedir o biçim; cuma namazına giden, meyhaneye gitmeyen, eşi başörtülü olan. Müslümanlık kamusal alanda bu üç görünürlüğe ve biçime indirgenmiştir. Muhteva yok, içerik yok. Bir Müslümanın, peygamber ahlakına sahip olan birinin, asla yapmayacağı, yapmayı aklından bile geçiremeyeceği şeyler olurken, Müslümanlık bu üç görsel kriterle değerlendiriliyorsa, dindar nesiller yetiştirilmesinden çok emin olmamak gerekiyor. Müslümanlığın temeli peygamber ahlakıdır. Bu ahlakın yerine biçim konuldu. Nasıl Kemalizm kravat, şapka dedi ise İslamcılık da başörtüsüne indirgendi. Bir şeyin içi ne kadar boşaltılırsa biçim o kadar öne çıkar. n Bunları siz yıllardır söylüyorsunuz. Desteklediğiniz günlerde Erdoğan’dan bu sözlerinize nasıl bir yanıt alıyordunuz? Tepki yoktu. Liberallerin şimdilik yanımda olmaları bana belirli ölçüde politik fayda sağlar diye düşünmüş olmalı. Bir noktadan sonra, ihtiyacım yok, eğilimi baskın geldi. n Biçim meselesiyle ilgili güncel bir haberi soralım. Kendisini, Türkiye’nin ilk muhafazakâr sosyete dergisi olarak tanımlayan Nun dergisinin son sayısından aktarıyoruz: Katıldığı mevlitte giydiği kıyafet hakkında bir hanımefendiden şöyle söz ediliyor: “Beyaz pantolon ve bluz üzerine siyah kap tercih eden Melike Hanım, Prada çantası ve Burberry şalıyla çok klastı.” Haberdeki bu dil neyin tezahürü? Mensubiyet hiçbir zaman bir aidiyet üretmez. Biz Batılı gibi olduk, Batılı olmadık. Bizim modernleşmemiz Salah Bey’in tabiriyle söylersek yapıştırma bıyık gibidir, altı kaval üstü şeşhanedir. Bu okuduğunuz haber de odur. Müslümanların modernliği idrak ediş biçimi de Türkiye’de genellikle modernliğin idrak ediliş biçiminin devamı, o kapsamda düşünülmesi gereken bir durum. ‘ iz üç güzel kardeştik ve ölüm, en gencimizdi bizim...” Şair, yazar ve felsefeci Hilmi Yavuz, Doğu Şiirleri’ndeki bu dizeyi kaleme aldığında tarih 1977. İçinde bulunduğumuz günler yeni doğu şiirlerine vesile oldu mu acaba? “Hayır” diyor Yavuz. Oysa bizce yanıtı bir dize: “Ölüm en gencimiz yine, doğunun alın yazısını değiştiremedik.” Yıllar önce Yavuz’la söyleştiğimizde, “Kaç yaşında olursan ol, anne ve baban ölene dek çocuk sayılırsın” demişti. Sormuştuk: Kaç yaşında adam sizin çocukluğunuz? Bir dizesiyle gülerek geçirmişti: “Bir çırYavuz’a göre Müslüpınıştır çocukluk.” manlık kamusal alanBu kez, 80 yaşında Hilmi da üç görsel biçime inYavuz’dan duyduklarımıza gedirgendi: Cuma namalince... “Türkiye’nin demokrazına giden, meyhaneye tikleşmesine en az 200 yıl lagitmeyen ve eşi başörzım. Çocuklarımın hatta totülü olan. runlarımın da demokrasiyi göremeden bu dünyadan ayrılacağını düşünüyorum. Evet, en az 200 yıl gerek! Öyle kolay genellikle demokrasilerin asıl değil” diyor. İyi ama neredeyiz rejim, darbelerin/vesayetin şimdi? İbn Haldun sosyolojisiara rejim olduğu tezi üzerine ne atıfta bulunarak aktarıyor: kurulur. “Demokratik bir gele“Asabiyyet, olan budur.” neğimiz var ama ara sıra darn Bugünlerde en çok ne kobelerle bu kesiliyor” gibi bir nuşuyorsunuz? görüşten söz edilir. Ben böyle Hep birlikte siyaset konuolmadığını düşuyoruz, ben şünüyorum. de öyle, siya“Türkiye’nin deTanzimat’tan set konuşuyoyana asıl rum. mokrat olabilme bu olan vesan 80 yaşına si için en az 200 yet rejimlerivardınız dedir. Demokrağil mi? yıl lazım. Çocuklarısiler ara rejimVardım varmın hatta torunlarılerdir. Mesela dım, tam oraTanzimat’tan dayım. mın da demokrasiyi bir örnek: Bün 80 yaş görmeden bu dünyayük Reşid makamından Paşa’nın nüTürkiye’nin dan ayrılacağını fuzu Sultan gelecek gündüşünüyorum.” Abdülmecid’in leri için aklınüfuzundan nızdan ne geçok daha fazladır. İktidar sulçiyor? tanda değil sadrazamdadır. Türkiye’nin demokrat olabilÖrneğin Abdurrahman Şeref mesi için en az 200 yıl lazımBey’in Tarih Musahabeleri’nde dır. çok ilginç bir sahne vardır. n Cumhuriyet’e yazdığı yaSultan Abdülmecid, bir gün zıda Çetin Altan “Ülkeme demokrasinin geldiğini göreme Büyük Reşid Paşa’nın elinden kendisini kurtarması için, baden ayrılacağım bu dünyaşını sarayının duvarlarına vudan” diyordu. Siz 200 yıl derarak Allah’a yalvarırken gödiniz. rülmüştür. Düşünebiliyor muÇetin Abi kaç yaşında olsunuz, padişah kendi sadrazadu? (Gülüyor) (Çetin Altan, gemını azledemiyor, onun karşıçen Haziran’da 88 yaşına bassında büyük bir çaresizlik sertı. S.O) Ben çocuklarımın hatgiliyor. Aynı durum Sultan Abta torunlarımın da demokrasiyi göremeden bu dünyadan ay dülaziz içinde de geçerlidir. rılacağını düşünüyorum. En az Döneminde saltanata tamamen 200 yıl gerek! Öyle kolay değil. paşalar hâkim olmuştur. Bu n Neden değil? vesayet, Cumhuriyet döneminBizde yakın tarih okuması de de devam etti. Can erok ‘ ‘ n Tam burada o güncel polemik var: Ya “askeri vesayetin bitirildiği yeni Türkiye”? Hayır, bu anlamda yeni bir şey yok Türkiye’de. Askeri vesayetin yerine sivil vesayetin ikame edilmesi durumu var. n “Yeni Türkiye: Eski tas eski hamam” diyorsunuz. Tellaklar mı değişti sadece? Aynen öyle. Değişen bir şey yok Türkiye’de. Geriye giderek bakıyorum. Sivil despotizm bitiyor askeri despotizm geliyor, o bitiyor bu kez sivil despotizm geliyor. n Hemen sizden alıntılayalım: “Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Turgut Özal ne despottular ne demokrattılar.” Ya bugün için tespitiniz? Adnan Menderes’ten sonra Türkiye’ye farklı ölçülerde muhafazakâr ya da sağcı, dört başbakan geldi: Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Turgut Özal ve Recep Tayyip Erdoğan. Farklı derecelerde muhafazakâr olmalarının dışında çok önemli bir fark daha var aralarında. n Nedir o fark? Karizma olumlu özellikler üzerinden inşa edilir. Örneğin Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Turgut Özal mesleki kimlikleri nedeniyle yurtdışı deneyimine sahiptirler. Üçü de Teknik Üniversite mezunudur. Demirel ve Özal Amerika’da, Necmettin Bey Almanya’da bulunmuştur. Üçünün de bürok ratik devlet tecrübeleri vardır. ile açıklamak yeterli mi? İyi veya kötü, üçü de yabanDeğil, çünkü birinci oyun cı dil biliyordu. Demirel, Özal kurucu gözükmesi partiye ve ve Erbakan siyasi karizmalarıteşkilata tam anlamıyla hâkim nı bu olumlu özellikler üzerine olmasından dolayıdır. Böyle inşa ediyordu. Bu özelliklerin bir hâkimiyeti ne Demirel ne hiçbiri Tayyip Bey’de yok. Tay Özal ne de Erbakan sağlayabilyip Bey’inki negatif bir karizdi. Burada Tayyip Bey’in konumadır, olmayan şeyler üzerinmu diğer üçü gibi değil. Menden inşa ediliyor. Tayyip Bey deres’inki gibi de değil Taykitlesine söylemleri ve Müsyip Bey’in konumu. Demoklüman ideolojisini dile getiriş rat Parti’yi birlikte kurduğu arbiçimiyle “işte bu benim adakadaşları Adnan Menderes ile mım” dedirtiyor. Mesele bu. yollarını daha parti iktidar olHalkın Turmadan ayırdı. gut Bey, SüPar“Karizma olumlu Demokrat leyman Bey, ti’deki ilk kopNecmettin özellikler üzerine ma, Osman BöHoca için aylükbaşı, Fuat inşa edilir. Demirel, nı şeyi söyleArna, Sadık Aldiği kanısındoğan, Ahmet Özal, Erbakan siyasi da değilim. Tahtakılıç gikarizmalarını olumHalkın bu libi isimlerin islu özellikler üzerine derlerle aratifa ederek Milsında hep bir let Partisi’ni inşa ediyordu. Taymesafe olkurmalarıdır. yip Bey’inki olmayan Demokrat Parmuştur. Oysa Tayyip Bey ikinci özellikler üzerine in ti’deki ile kitlesi arabüyük kopma, şa edilen negatif bir sında bir me1955’te Fevsafe yok. İkinzi Lütfi Karaoskarizma.” ci Cumhurmanoğlu, Fetbaşkanı İsmet hi Çelikbaş, Raİnönü’den bu yana tüm cumif Aybar, Enver Güreli ve arkahurbaşkanlarının döneminde daşlarının Hürriyet Partisi’ni yaşadım. Hiçbirinin “yahu” de kurmalarıdır. Tayyip Bey’in diğine “ulan” dediğine tanık ol partisinde böyle bir büyük madım. Bu anlamda söz edilen kopma olmadı, olmaz, olmayasahihliği aslında negatif karizcak da. Bunu determinist bir masıdır. tutumla değil, bir trend olarak n Erdoğan siyasette birinsöylüyorum. n Peki, neden kopma olmaz? ci oyun kurucu konumunda. Buna İbn Haldun sosyolojiBunu sadece negatif karizma ‘ sinde ‘asabiyyet’ denir. Kabilelerde görülen bir şeydir. Asabiyyet kan bağına dayalı bir dayanışmadır. Yani bir kardeşlik dayanışması. Demokrat Parti’deki bölünmeler ve kopmalar, siyasi partilerin kabile olmadığının altını çizmiştir. Zaten Menderes de partisini kabile reisi gibi yönetmedi. Tayyip Bey’in ise mutlak otoritesi var, tıpkı bir kabile reisi gibi. n Bu söylediğiniz ‘asabiyyet’ kuramından tam olarak ne anlamak gerek? AK Parti’den, Menderes’in, Demirel’in, Erbakan’ın partilerinden olduğu gibi kopmaların olacağını bekleyenlerin yanıldığı anlamına geliyor. n Abdullah Gül ile bir kopma yaşanacağını düşünenler var... Bu bir asabiyyet meselesi. Buradan bir şey çıkmaz. Bir düzen kurulmuştur, bu düzen bir tek kişiye bağlanmıştır. O düzen içinde kendisini konumlandıran herkes o düzenin tahkimi ve sımsıkı bağlanması için çalışmayı kendisine birinci derece ödev edinir. Kol kırılır yen içinde kalır. Buna da İbn Haldun’un kavramsallaştırdığı ifade ile asabiyyet denir. Olan budur. n AK Parti kendi siyasi teorisyenlerini ya da entelektüellerini yaratabildi mi? Hayır. n Asabiyyet sosyolojisi nedeniyle mi? Aynen öyle. Çünkü entelektüeller zihin özerkliğine sahip iseler sorgulama görevlerini yerine getirmek isterler. Tayyip Bey’in entelektüelleri 2011 yılına kadar bizler, yani liberaller oldu. Arşiv ortadadır; 2011 yılına kadar ben Tayyip Erdoğan’ı destekledim. Askeri vesayetin tasfiyesi için Türkiye’de demokrasinin bir ara rejim değil, sistemin kendisi olması için destekledim. n “Bu desteğiniz vesilesi ile gelinen noktada siz, liberallerin de katkısı var” diyenlerin sözleri kulağınızda nasıl tınlıyor? Ben bir entelektüel olarak kendi ödevimi yaptım. Bunu söyleyenlerle demokrasi çıtasında bulaşamıyoruz. n Ya liberaller arasındaki “kullanışlı aptallık” tartışması? Zihinsel özerkliğe sahip bir okuryazar olarak kullanıldığımı asla düşünmedim. Vesayet meselesini Türkiye’nin en önemli sorunu olarak gördüm, görüyorum. Bu nedenle acaba benim desteğim, kimin işine yarar, kimin işini bozar hesabı yapmadım, yapmam. Levent Gültekin C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle