28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ 8 DOLAR AVRO FAİZ BORSA ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 2.7560 8.3 kuruş TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 3.0870 11.8 kuruş 10.19 0.29 puan 77.805 4.132 puan 692.12 22.15 lira 103.80 3.35 lira EDİTÖR: PELİN ÜNKER Salı 9 Haziran 2015 Dolar zirve yaptı Yeni hükümetin kurulma sürecine dair belirsizlikle dolar/TL 2.8094’e çıktı.Analistlere göre belirsizlik kısa vadede etkili olacak. enel seçimin tek parti hükümeti döneminin 13 yılın ardından sona erdiğini göstermesi ve yeni hükümetin kurulma sürecine ilişkin belirsizlikle TL dolar karşısında ve sepet bazında tarihi zirvesini test etti; 2 ve 10 yıllık gösterge faizler 50 baz puanın üzerinde yükseldi. Kurda cumaya göre 2008 ekimden bu yana en sert günlük değer kaybı yaşanırken, Merkez Bankası’nın sembolik de olsa bir adım atması ve gelişen ülke para birimlerindeki seyirle kayıpların bir bölümü geri alındı. Cuma 2.6615’te işlem gören dolar/TL, yüzde 5 değer kaybıyla yeni zirvesi olan 2.8094’e kadar yükseldikten sonra serbest piyasada 2.7560 TL’den kapandı. Sepet bazında TL 2.9625 ile tarihi zirvesini gördükten sonra 2.9397’ye kadar çekildi. Avro/TL ise 3.1148 ile zirve yaptıktan sonra 3.0870’ten kapandı. JP Morgan’ın piyasa araştırmasına göre piyasalar için koalisyon kısa vadeli belirsizlik oluştursa da uzun dönemde piyasa dostu haline gelebilir. Analistlere göre piyasadaki sert hareketin nedeni erken seçim ihtimali. Halk Yatırım Başekonomisti Banu Kıvcı Tokalı “Anayasa değişikliği, başkanlık sistemine geçiş, Kürt sorunu gibi toplumsal tansiyon ve kutuplaşmanın yükseldiği kritik konularda daha uzlaşmacı bir yaklaşımı da beraberinde getirebileceği beklentisiyle, politik riskin göreceli olarak daha ılımlı yansımasını sağlayabileceğini düşünüyoruz” dedi. HSBC Hazine Grup Başkanı Fatih Keresteci, “Piyasaların kısa vadede olumsuz bir seyir izlemesini bekliyor olsak da mevcut tablonun toplumsal barış için önemli bir ilk adım olması piyasaların çok da olumsuz olmayacağı izlenimi yaratıyor” diye konuştu. arım sigortalarında toplam poliçe sayısı 2006’dan bu yana 5.5 milyonu geçerken, toplam sigorta bedeli 64 milyar lirayı aştı. SİGORTA Tarım Sigortaları Kanunu, üreticilerin uğrayabilecekleri zararların tazmin edilmesini sağlamak üzere Haziran 2005’te Olcay ş a t k yürürlüğe girdi. ü y ü B Nisan 2006’da yürürlüğe giren Tarım Kanunu ile de tarım sigortalarına devlet desteği verilmeye başlanmıştı. Ardından Çiftçi sigortayı benimsedi T kapsamı sürekli genişleyen sigorta çiftçinin kara gün dostu olmaya başladı. Geçen yıl itibarıyla da Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na kayıtlı üreticilerin bitkisel ürünleri, seraları, büyük ve küçükbaş hayvanları, kümes hayvanları, su ürünleri ve arılı kovanları teminat kapsamına alındı. Şimdi veriler gösteriyor ki, çiftçi iyiden iyiye sigortayı benimsemiş görünüyor. Zira, Haziran 2006 Mayıs 2015 tarihleri arasında Türkiye genelinde tarım sigortaları kapsamında 5.5 milyon poliçe düzenlendi, sigortalılara sağlanan teminat (sigorta bedeli) de 64 milyar lirayı geçti. G Seçim notu etkilemez redi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P), seçim sonuçlarının Türkiye’nin kredi notuna şu anda doğrudan bir etkisinin olmadığını, ancak son hükümetin ekonomik reformlarının önemli olduğunu ve bunun için de yeni hükümette kabineye yapılacak atamalara bakılacağını belirtti. Raporda, “Son hükümetin yapısal reformlar dahil olmak üzere son kalkınma planında açıkladığı hedeflerin uygulanması kabinedeki kilit atamalara ve AKP’nin koalisyon ya da azınlık hükümeti kurmayı tercih edip etmeyeceğine bağlı olacak” denildi. Japon kredi derecelendirme kuruluşu Japan Credit Rating (JCR) Eurasia Başkanı Orhan Ökmen ise parlamenter demokrasinin Kredi derecelendirme kuruluşlarına göre koalisyon güvensizlik yaratmaz K içeriğinde var olan koalisyon seçeneğinin Türkiye’de ortaya çıkmasının finansal piyasalarda güvensizlik yaratacağını beklemenin anlamsız ve yanlış bir algı olduğunu vurguladı. Seçim öncesinde biriken sorunlar nedeniyle yaşanacak dalgalanmaların sebebinin de oluşacak koalisyon olmayacağını belirtti. Zor günler bekleniyor Doğal afetlerin yarattığı hasarın on yılda ciddi bir artış gösterdiğini hatırlatan, kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s’a (S&P) göre, bu sigorta sektörünü de önemli ölçüde etkileyecek. S&P’nin “İklim Değişiklikleri Şirketlerin Doğal Afetler Karşısındaki Güvenilirliğini Sınayabilir” isimli yeni raporunda, sonuçları daha yıkıcı hale gelen doğal afetlerin etkilerini mercek altına alıyor. Raporda, “Yakın geçmişte, doğal afetlerin şirketlerin kredi dereceleri üzerinde çok büyük bir etkisi olmadığını gözlemliyoruz. Bilimsel kanıtların gösterdiği gibi bu afetlerin sıklaşması ve şiddetini artırması durumunda kredi dereceleri üzerindeki etkileri de artabilir” ifadeleri kullanılıyor. Reasürans devi Swiss Re’nin datasını kullanan S&P, doğal afetlerin yarattığı ekonomik hasarın son on yıl içinde ciddi bir artış gösterdiğine dikkat çekiyor. Fakat şirketlerin birçoğunun “likidite yönetimi, sigorta, afet risk yönetimi ve olay sonrası iyileştirme önlemleri” sayesinde bunun etkisini hafifletmeyi başardığı belirtiliyor. Doğal afetlerin şirketler üzerindeki etkisini azaltan uygulamalar arasında sigorta sistemleri, reasürans bağlantılı yatırımlar, sigorta bağlantılı menkul kıymetler, afet bonoları ve Karayipler Afet Riski Sigorta Kuruluşu (CCRIF SPC), Afrika Risk Kapasitesi (ARC), Pasifik Afet Riski Sigorta Girişimi (PCRIP) ve DASK gibi bölgesel risk finansman havuzları bulunuyor. S&P, yoğun küreselleşme ve dünyanın giderek daha bağlantılı bir hale gelmesine paralel, doğal afetler de sayıca artar ve şiddetlenirse şirketlerin mevcut risk yönetimi girişimlerinin yetersiz kalacağı konusunda uyarıda bulundu. Karışık tedarik zincirleriyle dünya ekonomisinin gittikçe daha da birbirine entegre olduğu da dikkate alınırsa, küresel olarak yüksek riskli bölgelerin artışı doğal afetlerin etkisini artırabilir. AsyaPasifik bölgesindeki yüksek riskli kıyı bölgelerine ve ABD’deki orman yangını riski yüksek alanlara artan göç oranı, nüfus artışının bir sonucu olarak artan riske örnek teşkil ediyor. S&P’ye göre, riski yüksek bir bölgede gerçekleşecek şiddetli bir doğal afetin sonuçlarının yıkıcı olması da kaçınılmaz olacak. Fitch’e göre “Uzun sürecek siyasi belirsizlik, ABD’nin para politikasını sıkılaştırmaya giderek yaklaşmasıyla birlikte Türkiye’nin yatırımcı güvenindeki değişimlere kırılganlığını artırabilir. Olası koalisyon ekonomi politikaları üzerindeki baskıyı azaltabilir.” l Ekonomi Servisi Koalisyon baskıyı azaltır Bank Asya tavan, Katmerciler çöktü eni hükümet sürecine ilişkin belirsizlikle Borsa İstanbul açılışta yüzde 8 üzeri düşüşün ardından kayıplarının bir kısmını telafi ederek yüzde 5.05 düşüşle 77 bin 805 puanda kapandı. TCMB’nin döviz depo oranlarının düşürülmesi yönünde attığım adım, endeksteki kayıpları bir miktar hafifletti. Bankacılık endeksi yüzde 7.39 geriledi. Endekste gözlenen sert düşüşe karşılık, AKP hükümeti ile sorun yaşayan grup ve şirketlerin hisseleri ise gün içinde pozitif ayrıştı. Doğan ve Koza Grupları ile Bank Asya ve Taraf Gazetecilik hisseleri gün içinde tavan fiyatı gördü. Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen ve gözaltı pazarında işlem gören Bank Asya hisseleri yüzde 10.75 yükselişle 1.03 lira olan tavan fiyata çıktı. Önemli TOMA üreticilerinden olan Katmerciler ise yüzde 19 ile tarihinin en sert düşüşünü yaşadı. Şirketin hisseleri özellik Y Daha yıkıcı le Gezi Olayları sırasında, TOMA satışlarının artacağı beklentisi ile değer kazanmıştı. Endekste ayrıca Gülen cemaatine yakınlığı ile bilinen Koza Altın hisseleri yüzde 10.53 primle tavan seviye olan 28.95 liraya, Koza Madencilik yüzde 10.53 primle tavan fiyat olan 2.52 liraya, İpek Doğal Enerji yüzde 10.79 primle yine tavan seviye olan 3.08 liraya çıktı. Koza Altın yüzde 7.63, Koza Madencilik yüzde 10.53, İpek Enerji ise 8.63 yükselişle günü tamamladı. Doğan da yükseldi Sahip olduğu medya organlarında, hükümete yönelik eleştirileri nedeniyle bazı yaptırımlara maruz kaldığı algısının hâkim olduğu Doğan grubu hisseleri ise ilk seansta sert yükseldi. Doğan Holding yüzde 7.35, primle tavan seviyesi olan 0.73 liraya, Hürriyet Gazetecilik hisseleri yüzde 10.96 primle tavan seviye olan 0.81 liraya, Doğan Gazetecilik de yüzde 7.41 yükseliş ile 2.32 liraya kadar çıktı. Doğan Holding kapanışta yüzde 7.35 düşerken, Hürriyet yüzde 2.74, Doğan Gazetecilik yüzde 4.17 düştü. On yılda arttı Araştırmaya katılan kadınların sadece yüzde 7’si herhangi bir hediye almazken, erkeklerde bu oranın yüzde 20’ye çıktığı göze çarptı. KP’nin, siyasal İslamın momentumu kırıldı. Momentumu HDP kırdı. Sosyalist hareket, bu seçimlerde HDP’yi destekleyerek, benim anımsadığım kadarıyla, siyasi dengelerin değişmesine ilk kez katkıda bulunabildi. HDP eş genel başkanlarının seçim sonuçları üzerine yaptıkları konuşmalar HDP’nin yeni halkçı bir “tarihsel blokun” partisi olmaya aday olduğunu gösterdi. A Momentum kırıldı bir küçük sektin taraftarlarına konuşur gibiydi. Kimi entelektüellerin de bu kadar olaydan, seçim kampanyalarından sonra AKP’nin ilk dönemindeki fantezilerini hâlâ terk edemediklerini görmek, gerçekten üzücüydü. Bunlar, yaşadıklarının anlamını kavramaktan uzak, “AKP’nin fabrika ayarlarına” dönmesi gerektiğini söylüyor. Hâlâ karşılarındaki şeyin, ilk dönemde iktidara gelebilmek için, dışındaki kesimlerin, düzeneğini kurcalamalarına katlanan; iktidara geldiğine inandığı anda, hızla “fabrika ayarlarına” dönen bir yapılanma olduğunu bir türlü anlayamıyorlar. Ben en çok babamı sevdim... Aksigorta’nın yaptığı bir ‘Babalar Günü’ araştırmasına göre, çocukları en çok babalarıyla sohbet etmekten hoşlanıyor. Araştırmada “Babanızla yapmaktan en çok keyif aldığınız şey nedir?” sorusunun yanıtında ise yüzde 58 ile sohbet etmek birinci sırada yer alırken, 4 kişiden biri de birlikte olmanın yettiğini ifade etti. Yemek yemek, yüzde 14, gezmek; yüzde 10, TV izlemek; yüzde 5 baba ile yapmaktan hoşlanılan diğer aktivitelerden. Babası ile alışveriş yapmaktan hoşlananlar sadece yüzde 4. Diğer yandan araştırmaya göre, 100 kişiden 60’ı babasına giysi hediye ediyor. Pazartesi sabahı yeni bir gerçekliğe uyandık. Bu yeni gerçeklik, yeni olasılıkları önümüze koyduğu gibi tehlikeleri de beraberinde getiriyor. AKP liderliğinin gerçeklikle sorunu olduğunu, aşamadıkları, neden aşamadıklarını anlayamadıkları engellerin yarattığı gerginlikler karşısında sürekli fantezilere sığındıklarını birçok kez vurguladık. Başbakan’ın balkon konuşması da AKP’nin bu özelliğinin mükemmel bir örneğiydi. Başbakan, hemen her yerde, toplam olarak da yüzde 20 gibi sarsıcı bir oranda oy kaybetmiş olmanın şokuyla attı tuttu, tehditler savurdu, yola devam ediyoruz, izin vermeyeceğiz dedi. Başbakan adeta bir kitle partisine değil, Yeni ‘gerçeklik’ derliğinin kavrayabildiğini gösteriyordu. HDP kendi gücünün ve zayıflıklarının bilincinde olan, dolayısıyla gidebileceği yönü doğru biçimde tasarlamaya daha yatkın bir parti izlenimi veriyordu. HDP’nin bir taraftan emekçi kesimlere, farklı kültür ve yaşam biçimlerine yaptığı vurgu, diğer taraftan da gelecekte tüm Türkiye’yi yönetmeye talip olması, onun yeni bir “tarihsel blok”un temsilcisi olabileceğini düşündürüyor. Bu seçimlerin bir sonucu AKP’nin momentumunun kırılmasıysa ikinci sonucu de bu momentumu HDP’nin kırmış olmasıdır. Yeni gerçekliğin en önemli özelliği bence budur. Olasılıklar ve riskler Bunlara karşılık gerek Diyarbakır’da yaşanan katliam girişiminden sonra, gerekse de seçim sonuçları üzerine yaptıkları konuşmalar, yeni gerçekliği en iyi HDP li HDP’nin Batı’da aldığı oylara bakarak Gezi’de açığa çıkan enerjinin HDP’ye yöneldiğini söylemek olanaklı. Bu enerjinin HDP’ye yönelmesi, yeni bir “tarihsel blok” olasılığını gündeme getiriyor. Ancak bu inşa edilmesi gereken bir bloktur. Henüz yalnızca bir potansiyel olarak vardır. Şimdi başlayacak olan siyasi süreç, koalisyon pazarlıkları, bunların içinde HDP’nin benimseyeceği tutum ve söylem, potansiyel olanın gerçekliğe dönüşebilme olasılıklarına önemli katkılar yapabilir. Düşük bir olasılıkla da olsa, tam aksi bir durum da söz konusu olabilir. HDP’nin kendi özgün çıkarlarının cazibesine kapılarak, yeni hükümeti AKP’nin kurmasına olanak vermesi yalnızca büyük bir düş kırıklığı yaratacaktır. HDP’nin, dün, DYP’yle koalisyon kuran SHP’nin, İngiltere’de Muhafazakâr Partiyi iktidara taşıyan Liberal Parti’nin deneyimleri üzerinde düşünmesi yararlı olabilir. Bu noktada sosyalist hareketin HDP’ye yönelik eleştirel ama yapıcı bir tutum benimsemesi gerekiyor. Şimdi “kanaat önderleri” CHP’yi “ideolojik” olmadığı, kendini ekonomik reformculukla sınırladığı için tebrik ediyor, bu yolda devam etmesini istiyorlar. Bence, bu tutum da yeni gerçekliğe uygun değil: CHP toplumun kültürel değişim boyutunu görmezden geldiği için yerinde saydı. Yeni Meclis’teki, partilerinin, komisyonlarda işbirliği AKP’yi dağıtacak dinamikleri harekete geçirebilir. AKP liderliği bunun farkındadır. Muhalefetin meşruluğunu tanımadığını, yasaları umursamadığını seçimlerden önce birçok kez kanıtlayan AKP’nin bu yeni gerçekliğe direnmek için çeşitli maceralara kalkışma, en radikal kesimleri harekete geçirmeyi deneme olasılığı da vardır. Şimdi yeni bir gerçeklik var ama ne kadar süreceği belli olmayan, yeni, çok tehlikeli bir dönemin başladığı da bir gerçek. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle