28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Salı 9 Haziran 2015 Suriye’den nükleer yardım talebi Esad, IŞİD’in kirli bomba saldırısı ihtimaline karşı, nükleer kapasiteyi sınırlıyor. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, Şam’ın nükleer reaktörün düşük düzeyli uranyumla çalışacak hale getirilmesi ve yüksek düzeyli uranyumun yurtdışına nakli için yardım talep ettiğini duyurdu. EDİTÖR: CEYDA KARAN TASARIM: BETÜL BERİŞE İsrail’den radyoaktif tatbikat İsrail basını, olası kirli bomba saldırısının İsrail’e ne gibi etkileri olacağının ölçülmeye çalışıldığını yazdı. Buna göre çöldeki Dimona nükleer reaktöründe 2010’dan beri en az 20 kirli bomba patlatıldı. Bulgular veri tabanına konuldu. 19 nilgun@cumhuriyet.com.tr İRAN Ahmedinecad’a yargı baskısı arttı Ulusal koalisyona yeni bir rakip çıktı Heysem Menna liderliğindeki yeni muhalif grup ilk kez Kahire’de buluştu. Menna, Esad’la da görüşmeye hazır olduklarını duyurdu rap ve Batı ülkelerinin desteklediği muhaliflerin çatı örgütü Suriye Ulusal Koalisyonu’na (SUK) alternatif örgütlenme için ilk toplantı dün Kahire’de yapıldı. Suriye muhalefetinin saygın ismi Heysem Menna’nın kurmaya çalıştığı örgütün 2 günlük toplantısına “Suriye’de Siyasi Çözüm İçin” adı verilirken, bir geçiş hükümetiyle içsavaşı bitirme hedefi konuldu. Silahlısilahsız muhalefet gruplarından 200’den fazla kişi katıldığı toplantıda Demokratik Değişim İçin Ulusal Koordinasyon Komiteleri (NCCDC), Kürt liderler, ÖSO temsilcileri, pek çok bağımsız ve kendi iradeleriyle gelen SUK’un bazı üyeleri yer aldı. Katılımcıların çoğu İslamcı değil sekülerdi. Daha önce “Tümüyle Suriyeliler arası bir toplantı olacak. Araplar, Kürtler, tüm inançların temsilcileri katılacak. Bir yol haritası ve siyasi tüzük belirleyecek siyasi komite seçilecek” bilgisini vermiş olan Menna, dün Tutuklanan Begai, Ahmedine cad’ın ikinci yardımcısı. İran’ın eski muhafazâkar cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinecad’ın yolsuzluktan 5 yıl hapse ve para cezasına çarptırılmış birinci yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi’nin ardından ikinci yardımcısı Hamid Begai de tutuklandı. İran Yargı Sözcüsü Gulam Hüseyin Muhsini Ejei, Ahmedinecad döneminde İcra İşlerinden Sorumlu olan Begai’nin dünkü mahkemesinde tutuklanmasına karar verildiğini duyurdu. Sözcü, suçlamaların ayrıntıları hakkında bilgi vermedi. O dönemde Serbest Bölgeler Yüksek Konseyi Sekreteri de olan Begai, bu kurumdaki yolsuzlukların yanı sıra devlet hesabından Ahmedinecad’a ait İranian Üniversitesi’ne para aktarmakla da suçlanıyordu. Begai hakkında bazı diğer suçlamalar da var. Begai, Ahmedinecad hükümetinin sonlarında idari mahkeme tarafından 4 yıl devlet işlerinde çalışmaktan men cezası almıştı. l Tahran/Cumhuriyet A Yol haritası Siyasi çözüm bulmak amacıyla Mısır’ın ev sahipliğinde yapılan toplantı dualarla açıldı. “Uluslararası toplumun Esad rejimi ve tüm taraflara siyasi çözüme bağlılık göstermeleri için baskı yapması gerek” dedi. Menna’nın ekibi, SUK’tan tümüyle ayrı hareket edecek yeni grubun geçiş hükümeti için Esad’la görüşmeye hazır olduğunu vurguladı. Yeni oluşum, Esad rejiminin Suudi ArabistanTürkiye destekli Nusra öncülüğündeki Fetih Ordusu karşısında üst üste askeri yenilgiler aldığı bir zamana denk geldi. Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri, “Bu daha başlangıç. Siyasi çözüm vizyonunuzun Suriye ve dünyaya ulaşması için çalışacağız” dedi. Şükri, uzlaşılan noktalar üzerinden bir vizyon kaleme almanın amaçlandığını söyledi. Bunun tüm tarafların katılımına açık olduğunu belirten Mısırlı bakan, “Suriyeli çocukların hayatını kurtarmak, halkın taleplerine karşılık vermek için anlaşmazlıkların kenara bırakılması ve siyasi çözümü benimseyen kitlenin genişletilmesi” çağrısı yaptı. Haziran’ın en unutulmaz karesi Ahmet Davutoğlu’nun balkon konuşmasıydı. Davutoğlu, tespih taneleri gibi arkasında sıralanmış AKP nomenklaturası önünde zafer naraları atarken olan bitenden habersiz gibiydi. “Destan yazdık!” diye bağırırken insanlar arkasında dumura uğramış gibi boşluğa bakıyordu… AKP hükümeti kurabilecek çoğunluğu dahi bulunamazken Başbakan’ın “usta”sından ilhamla Balkanlar’a, Kafkaslar’a, Ortadoğu’ya… yetmedi “Afrika içlerine” selam göndermesi; sahneyi izleyenlerde soğuk duş etkisi yaratıyordu. “Ne diyor yahu” ifadesiyle bakan Arınç’ın rahatsızlığı özellikle belli oluyor; podyumda tek “siyasi şuur” sahibi aktör olarak sanki yalnız onun varlığı hissediliyordu. “Testinin kırıldığını” ve “büyünün bozulduğunu” teslim eden ilk ağır ağabey son kertede vaktiyle o olmuştu. 7 Haziran’ın temel iki mesajından biri bu: İlk mesaj Türkiye çapında lider olarak kendisini tescil ettiren Selahattin Demirtaş’ın önlenemez başarısıysa, diğeri Erdoğan ve AKP’nin “patetik boyutlara varan” imaj kaybı. Dış basın bunu; Erdoğan’ın karizmasına atılan çiziği ve bununla birlikte “Sultanlık düşlerinin” sona ermesini vurguluyor. İtalya’da La Stampa örneğin “Ortadoğu’da bir liderin karizmasının böyle çizilmesinin liderlik iddiası açısından telafisi mümkün olmayan kayıplar getirdiğini” söylüyor. Erdoğan’ın “yenilmez lider aura”sının yerle bir olduğunu kaydeden gazete, sultanlık heveslerinin içerde yolsuzlukla savaştan, özgürlük taleplerine uzanan bir yelpazede çeşitli engellere tosladığını; iç politikada bunun “deprem yarattığını”, ama depremin iç politikayla sınırlı kalmayıp Ortadoğu dengelerini de etkilediğini savlıyor. Erdoğan’ı, Halep’ten Tripoli’ye… Ortadoğu’da “Yeni Osmanlıcılık” kontenjanından nüfuz sahibi kılan unsurun bu “yenilmezlik/alt edilemezlik görüntüsünden” kaynaklandığına işaret eden İtalyan yayın organı, 7 Haziran’da bu sermayenin çarçur edildiğini belirtiyor ve özetle şunları söylüyor: “2011 sonrası dönemde Arap dünyasının bir nev’i yeni sultanlığına soyunan Erdoğan, İslamcı gruplar ve İslamcı partilere yardım seferberliğinde Katar Emir’i ile birlik olmuş, rakip Suudi Arabistan Kralı Selman ile anlaşma içine girmişti. İslamcı ideoloji ve büyük kaynak aktarımlarına dayanan bu yeni Osmanlı yapı, Sultan’ın yenilmezliği üzerine kurulmuştu ki (7 Haziran’da) bu imaj yıkıldı… Bunun sonucunda Hamas’tan El Nusra’ya… Erdoğan’ın vasalları kendilerine yeni sponsor arayacak; süreç Türk yanlısı Sünni İslamcı cephenin dağılmasına yol açacaktır…” RTE’nin yıldızı söndü 7 ‘Yenilmezlik aura’sı bitti İRAN İçki yasağı halkı alkolik yapıyor İran’da içkinin yasak olmasına rağmen bol bol tüketildiği gerçeğiyle yüzleşen hükümet, 150 alkol rehabilitasyon merkezi açılacağını duyurdu. Sağlık Bakanlığı’nın uyuşturucuyla mücadele biriminin başındaki Dr. Alirıza Nuruzi, açılacak merkezlerin alkolü bırakmak isteyenlere yardımcı olacak koşulları sağlayacağını ve dersler vereceğini, 6 merkezde yatılı tedavi uygulanacağını söyledi. 1979 İslam Devrimi’nden bu yana içkinin yasak olduğu ülkede 200 bin alkol bağımlısı olduğu tahmin ediliyor. Başkent Tahran’da ilk rehabilitasyon merkezi 2013’te açıldı. ABD Başkanı’nın birası ve Merkel’in Alp manzarası önünde Obama’ya anlattıkları sosyal medyada olay yarattı. G7’de biralı, yeşillikli gündem lmanya’nın Bavyera eyaletindeki G7 zirvesinin Yunanistan, Rusya, IŞİD’le savaş ve iklim değişikliğiyle mücadele gibi önemli gündemine rağmen, kamuoyu ABD Başkanı Barack Obama ile Almanya Başbakanı Angela Merkel’in pozlarını konuştu. Obama’nın önceki gün Bavyera kahvaltısında çiftçilerle kaldırdığı kadehteki biranın alkollü mü Şımarıklığa karşı demokrasinin zaferi A MISIR El Sisi’den darp özrü de geldi alkolsüz mü olduğu tartışması, uluslararası mesele oldu. Çiftçiler alkolsüz bira içtiklerini söyleyince, Beyaz Saray sözcüsü Josh Earnest “Ne servis ettiklerini bilmem, ama Obama’nın uzun bir uçak yolculuğundan inip masa başına geçtiğinde alkolsüz bira ısmarlamayacağına eminim” dedi. Bunun üzerine evsahibi Kruen kasabasının Belediye Başkanı Thomas Schwarzen berger konuya açıklık getirdi: “Alman ve Amerikalı yetkililer alkolsüz bira servis etmemizi söyledi.” Arkada Alpler, önde kollarını açmış Merkel ve bankta yayılmış onu dinleyen Obama fotoğrafı da internette olay oldu. Merkel’in ne dediğiyle ilgili spekülasyon alıp başını giderken, Almanlar ilginç tahminler yürüttü: “Hey Macarena”, “Aha, da ha bu kadar zaman başbakan kalacağım”, “Yunanistan al senin olsun, 51. eyalet yaparsın”, “Evladım, bir gün bunların hepsi bizim olacak”... Merkel, “Oğlum, buralar hala hep dutluk” demiş olabileceğini düşündürten şekilde, G7’de fosil yakıtların kullamına aşamalı olarak yüzyıl sonuna dek son vermek konusunda uzlaşıldığını da açıkladı. Rumsfeld’in aklı başına gelmiş Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi, ülkede yaşanan polis şiddeti nedeniyle halktan özür diledi. Geçen hafta bir polis memurunun ayakkabısıyla bir avukatı darp etmesi üzerine avukatların bir günlük greve gitmesinin ardından Sisi “vatandaşların başına gelen her şeyden kendisinin sorumlu olduğunu, kötü muamele gören her yurttaştan özür dilediğini” söyleyerek ekledi: “Polis karşısındakinin insan olduğunu aklında bulundurmalı.” Avukatı döven polise 3 ay hapis veren yargı, avukatı da polise hakaretten 1 ay hapse çarptırdı. İnsan Hakları İzleme (HRW) ise Sisi döneminde polis şiddetine dikkat çeken raporunda polislerin hiç cezalandırmadığı için dokunulmazlığı olduğunu belirtti. eorge W. Bush yönetiminin savunma bakanı ve 11 Eylül 2001 sonrası ABD’nin saldırgan politikalarının mimarlarından olan Donald Rumsfeld, Irak’ta demokrasi gündemini zorlayarak hata yaptıklarını söyledi. The Times’a konuşan Rumsfeld, “Bizim demokrasi modelimizin diğer ülkeler için tarihlerinin her anında uygun model olduğunu düşünmüyorum. Irak’ta demokrasi kurabileceğimiz fikri bana gerçekdışı görünmüştü. Bu kelimeleri ilk duyduğumda kaygılandım” dedi. Eski bakanın bu görüşü 2003’te dile getirip getirmediği meçhul. İslami aşırılıkçılık, kimyasal silahlar, İran ve kölelik gibi modern tehditlerle NATO’nun başa çıkamaz olduğunu söyleyen Rumsfeld’e G göre, “doğru düşünen” uluslar yeni bir küresel ittifak kurmalı. Suriye ve Irak’ta hilafet ilan eden IŞİD’le mücadele içinse Soğuk Savaş deneyimine bakılmalı. “Ulus devletlere karşı merkezi ve köklü bir hilafet hareketi var, ve kimse bunun hakkında konuşmuyor. BM’den kimsenin bu konsept hakkında düşündüğünü duydunuz mu?” diye soran Rumsfeld, radikal İslamcıları yenmenin on yıllar alacağını söyledi. “Buna artık Soğuk Savaş gibi bakmaya başlıyorsunuz... bunu kurşunlarla kazanamazsınız, fikirlerin rekabeti içindesiniz. Banka hesaplarını sıkıştırmalı, kimin kimi eğittiğini öğrenmeli, ılımlıları tespit edip cesaretlendirmelisiniz” Zihinsel savaş dedi. Rumsfeld, “Dünyaya polislik yapamayız, fazla büyük, ama insanlar gelecekleri ve riskler hakkında ne düşüneceklerini bilmek istiyor. Liderler onlara ne olup bittiğini söylemeli, ayağa kalkıp ‘Ben böyle düşünüyorum’ diyebilmeli. Liderler bunu yapmak istemezse eşi ve çocukları olan bir adam niye kendini riske atsın?” diye sordu. İsrail ve Filistin sadece barışla kazanıyor A NATO zayıf kaldı BD’de ünlü düşünce kuruluşu Rand Corporation, İsrail ve Filintinlilerin barışmaları halinde milyarlarca dolar kazanacaklarını; savaşa dönülmesinin ise ağır maliyetini ortaya koydu. 2 yıl boyunca 200 yetkiliyle görüşen araştırma ekibi, 5 senaryonun olası bütçelerini çıkardı. İki devletli çözüm, koordineli tek taraflı çekilme, koordinesiz tek taraflı çekilme, pasif direniş ve şiddetli isyan seçeneklerinde zararın giderek arttığı görüldü. Rapora göre, barış anlaşması halinde İsrail 10 yılda 120 milyar dolar kâr edecek, Filistinliler kişi başı gelirlerinin % 36 artışıyla 50 milyar dolar kazanacaklar. Çatışmalara dönülürse İsrail 250 milyar dolar kaybedecek, Filistinlilerin geliri yüzde 46 azalacak. Benzer biçimde RTE’nin sultanlık projesini bu seçimde referanduma dönüştürmesinden söz eden Fransa’da Le Monde gazetesi de “Seçmenin yanıtı çok açık!” diyor: “Erdoğan’ın ne AKP için istediği 400 milletvekili var; ne gücünü katlamak için anayasayı değiştirmeye yetecek çoğunluk. Süper başkanlık projesi ölü doğmakla kalmadı; Erdoğan’ın yıldızı da söndü…” 7 Haziran’dan çıkarılacak en çarpıcı sonuç “dediğim dedik çaldığım düdük” dayatmaların demokrasinin katresiyle yan yana gelmemesi... Yüzde 10 barajlı dünyanın en adaletsiz seçim sistemimiz ve bizim o yasak, bu yasak… eser düzeydeki “alla turca demokrasimiz” bile son kertede “iktidar sarhoşluğundan” gelen doz aşımını frenledi. Bu köşede on gün önce İspanya’daki yerel seçim için çok benzer bir şey yazmıştım. İspanya’da hükümet partisi, AKP gibi, sandıktan 1. parti çıkmasına karşın yolsuzluklar nedeniyle çok ağır yara almıştı. “Yurttaş müdahalesinin olduğu yerde demokrasi demek ki yolsuzluklar ve iktidarın küstahlaşması ile yan yana gelemiyor” demiştim. 7 Haziran’da aynı tespiti “Bu sonuçlar hoyratlığa karşı demokrasinin, zulme karşı özgürlüğün, şımarıklığa karşı tevazunun, savaşa karşı barışın zaferidir” diyen Sırrı Süreyya Önder yaptı... AKP “destan” şartlanmalarından çıkıp bu gerçeği acaba ne zaman görecek? Ya da görecek mi? Şimdi soru bu. Çin’den sanatsal insan hakları karnesi İnsan hakları ihlalleriyle eleştirilen Çin, başarı hanesine kütüphane hizmetleri ile sinema salonlarını da eklediği insan hakları karnesi yayınladı. 1991’den beri 12. kez yayımlanan rapora göre, “ifade özgürlüğüne saygı, etnik azınlıklara inanç özgürlüğü ve adil yargılanma hakkında” gelişme kaydedildi. Temel kültürel haklarda hükümetin her köyde film gösterdiği, kütüphane kurduğu, özerk yönetimlerdeazınlıklar için 104 radyoTV kanalı bulunduğu belirtildi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle