15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 3 Haziran 2015 EDİTÖR: PINAR YILDIZ TASARIM: SERPİL ÜNAY Doğan borsada eridi Birleşme işlemi için SPK’den onay alamayan Doğan Gazetecilik ve Hürriyet’in hisseleri sert geriledi. Doğan Gazetecilik 1.92 TL’ye kadar indi. ürriyet Gazetecilik’in Doğan Gazetecilik’i devralarak birleşme kararının Sermaye Piyasası Kurulu’ndan (SPK) onay alamamasının ardından Doğan Gazetecilik dün yüzde 9.43, Hürriyet yüzde 4.41 kayıpla açıldı. Doğan Gazetecilik hisseleri taban fiyat olan 1.92 liraya inerken, Hürriyet hisseleri 0.66 liraya geriledi. Doğan Gazetecilik 2.08, Hürriyet 0.66 liradan kapandı. SPK’nin haftalık bülteninde, “Birleşme işlemi için hazırlanan duyuru metnine Kurulumuzca onay verilmesi talebinin, ilgili şirketler nezdinde yürütülen incelemenin sonuçlandırılmasını takiben birleş ekonomi 9 BANK ASYA ÇAKILDI Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) el koymasından sonra hisseleri geçici olarak kapatılan Bank Asya’nın işlem sırası dün gözaltı pazarında yeniden işleme açılırken, hisseler yüzde 9.21 düşüşle 0.69 liradan açıldı. Gün boyu ekside kalan hisseler 0.69 liradan kapandı. meye ilişkin yeni bir başvuru yapılması durumunda değerlendirilmek üzere bu aşamada işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir” denildi. Reuters’ın bilgi aldığı Hürriyet Gazetecilik yetkilileri, açıklamada belirtilen “şirketlerle ilgili yürütülen bir incelemenin” kendilerine ulaşmadığını söyledi. Diğer yandan Doğan Şirketler Grubu Holding’in kamu ihale yasağı iptal edildi. Kamuoyunu Aydınlatma Platformu’na yapılan açıklamada, “Enerji Bakanlığı’nın 21.04.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan, Petrol Ofisi ve Petrol Ofisi’nin ortağı olduğu sekiz şirketle Petrol Ofisi’nde müşterek yöneten sıfatıyla ortak olan Doğan Şirketler Grubu Holding’in bir yıl süre ile kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanmasına dair kararının iptali istemiyle açtığımız davada, Ankara 12. İdare Mahkemesi’nin 11.11.2009 tarihli kararı ile dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasını takiben, anılan Mahkeme 27.05.2010 tarihli kararı ile dava konusu işlemi iptal etmiştir. Davalı İdare’nin temyizi üzerine Danıştay 13. Dairesi 24.03.2014 tarihli kararı ile Ankara 12. İdare Mahkemesi’nin kararını bozmuştur. Bu kararın düzeltilmesine ilişkin talebimiz Danıştay 13. Dairesi’nin 18.02.2015 tarihli kararı ile reddedilmiştir. Bunun üzerine Ankara 12. İdare Mahkemesi’nden iptal kararında direnmesi talep edilmiş olup, mahkemenin şirketimiz lehine, şirketimizin kamu ihalelerinden yasaklanması kararının iptal edilmesi yönündeki kararında ısrar etme kararı verdiği, şirketimize tebliğ edilmiştir. Yasaklama kararının kaldırılması için şirketimizce gerekli başvurular yapılacaktır.” l Ekonomi Servisi Seçime doğru ekonomi enel seçimlere dört gün kaldı. Seçime doğru AKP’nin 2003’ten bu yana ekonomi alanında elde ettiği sonuçları ve Türkiye’nin 2015 itibarıyla iktisadi konumunu bir kez daha anımsamanın önemli olacağını düşünüyorum. 20032014 arasında Türkiye ekonomisinin ortalama yıllık büyüme hızı yüzde 4.7 olarak gerçekleşti. Söz konusu oran, hatasısevabıyla tüm Cumhuriyet dönemi büyüme ortalaması olan yüzde 4.9’un altındadır. “Ekonomik büyüme mucizesi” söylemlerinin bu seçimde yer alamayacağı açıktır. Türkiye’de 2008 küresel krize değin 5 senelik dönemde ortalama reel faizler yüzde 11.8 düzeyinde olmuştur. Yüksek reel faiz politikası AKP ekonomi idaresinin ana kurgusu olarak sürdürülmüş; bu sayede küresel piyasalardan yüksek hacimli sıcak para akımları Türkiye’ye çekilebilmiştir. Özendirilen spekülatif sıcak para girişleri sayesinde dövizin TL fiyatı ucuz tutulabilmiş, Türkiye bir ucuz ithalat cennetine dönüştürülmüştür. Oluşan dış açık borçlanma yoluyla kapatılabilmiş ve Türkiye’nin 2003 başında 129 milyar dolar olan toplam dış borç stoku, 2014 sonuna gelindiğinde 3 misli artarak 403 milyar dolara çıkmıştır. Dış kırılganlık derinleşirken ulusal sanayinin ithalat bağımlılığı artmış, ithalat baskısıyla birlikte ara malı ve yatırım malları sanayileri çökertilmiş ve sanayinin milli gelirden aldığı pay yüzde 25’ten yüzde 16’ya gerilemiştir. Gelir dağılımındaki bozulma, bir sadaka sistemine dönüştürülmüş olan “sosyal yardım” programları ile yamanmaya çalışılmış; ancak sürekli olarak yoksulluk ve işsizlik üreten bu spekülatif büyüme süreci yoksullukla mücadelede kalıcı bir başarı elde edememiştir. TÜİK verilerine göre 2013 itibarıyla yoksulluk sınırında, aylık geliri 579 TL’den az olan 21.9 milyon; aylık geliri 330 TL’den az olan 6.7 milyon kişi bulunmaktadır. 1980 sonrasında uygulanmasına hız verilen neoliberal politikalar sonucunda sağlık ve eğitim hizmetleri birer ticari metaya dönüştürülmüş, “orta sınıfların” kendilerini yeniden üretebilmelerinin en önemli aracı olan sağlık ve eğitim olanakları kısıtlanmıştır. Türk Tabipleri Birliği verilerine göre Türkiye’de 2012 yılında gerçekleşen 72 milyar 820 milyon TL toplam sağlık harcamasının yüzde 79.5’i, yani 57 milyar 892 milyon lirası şahıslar tarafından sağlanmıştır. Kişi başına yıllık 1.009 TL olan sağlık harcamasının, 785 lirası kişilerin kendileri tarafından yapılırken yalnızca 224 TL’si devlet tarafından karşılanmıştır. Diğer yandan, OECD verilerine göre ilköğretimde öğrenci başına toplam 1.860 dolarlık eğitim harcaması ile Türkiye, OECD’de 7.974 dolar olan ilkokul eğitim harcaması ortalaması ile karşılaştırıldığında, son sırada yer almaktadır. Orta öğretimde ise Türkiye’de öğrenci başına eğitim harcaması 2.470 dolar düzeyinde iken, aynı rakam OECD’de 9.014 dolara ulaşmaktadır. 1529 yaş arası “genç” nüfus içerisinde eğitimde bulunan kişiler sadece yüzde 32 iken aynı oran OECD’de yüzde 47’ye çıkmaktadır. Gözlem ve veriler çoğaltılabilir: Sürdürülemez enerji politikaları, “önce inşaat sonra çevre” anlayışıyla katmerlenen çevre sorunları, üçüncü dünya kapitalizminin kaçınılmaz iş cinayetleri... Bunları teker teker sıralamak elbette bir köşe yazısının sınırlarını zorlayacaktır. HHH Bütün bu gözlemlere dayanarak yazımızı daha evvelce bu satırlarda vurguladığımız bir özet aracılığıyla sonuçlandıralım: 2008 öncesine değin küresel piyasalarda ucuz döviz bolluğuna aldanarak, yüksek faiz aracılığıyla yurtiçine çektiği sıcak para akımlarının büyüsüne kapılan AKP ekonomi idaresi, şimdi çareyi imar rantlarına ve inşaat sektörünün kârlarına dayandırılan yeni bir sanal büyüme öyküsünde aramaktadır. Ancak, bugüne değin olağan dışı tempoda dış borçlanma sayesinde yaratılan makyajlanmış ekonomik başarı masalının temelleri artık çökmüştür. Geçen haftaki yazımda geçen otomotiv fabrikalarındaki sömürü oranı hesaplamalarının kaynağını bir ihmalim nedeniyle yanlış göstermişim. Söz konusu verilerin değerli çalışma arkadaşım Profesör Ahmet Tonak tarafından gerçekleştirildiğini öğrendim. Bu ihmalim için kendisinden özür diliyor, emekleri ve hoşgörüsü için kendisine ayrıca teşekkürü borç biliyorum. Ahmet Hoca’nın verilerine daha ayrıntılı biçimde sendika.org sitesinden veya http://bit. ly/1Gw8zJe adresinden ulaşılabilir. G H Eylem bitti, kıyım başladı MUSTAFA ÇAKIR aşkentteki Türk Traktör fabrikasında 12 gün süren eylemin sona ermesinin ardından işverenin işten çıkarma olmayacak sözüne karşın işçi temsilcileri tazminatsız işten atıldı. Bazı işçiler de işverenin değerlendirmesi sonuçlanıncaya dek ücretli izne çıkarıldı. İşveren işten atma gerekçesini “yasadışı greve” dayandırdı. “Yasadışı grev yapmadıklarını” vurgulayan işçiler ise işten çıkarmalara tepki gösterdi. Fabrikadaki eylem önceki gün sona erdi. Akşam saatle B rinde aralarında eylem sırasında işçilerin temsilciliği görevini de üstelenen bazı personele işten çıkarma bildirimi yapıldı. Bu işçilerin dün fabrika girişinde kartları kapıyı açmadı. Bazı işçilerin de vardiyalarının değiştirildiği öğrenildi. İşveren işten çıkarmaları Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası’nın “Kanundışı grev ve lokavtın sonuçları” maddesi ile İş Yasası’nın “işverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı” maddesine dayandırdı. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası’nın ilgili maddesi, işverene “yasadışı greve” katı lan, grevi teşvik eden işçilerin sözleşmelerini fesh etme yetkisi veriyor. Maddeye göre grev nedeniyle işverenin uğradığı zararın da greve katılan işçiler tarafından karşılanması öngörülüyor. İşverenin bu madde kapsamında zararı işçilerden tazmin edebileceğine işaret ediliyor. İşverenin dayanak yaptığı İş Yasası’nın ilgili maddesi ise “işçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi” halinde sözleşmesinin haklı nedenle feshini öngörüyor. l ANKARA İşçiler, eylemlerinin “yasadışı” olmadığına vurgu yaptı. Yaklaşık 300 işçinin eylemi sürüyor. Ford: Yeni bir görüşme yok ursa’daki bazı otomotiv fabrikalarında işe başladıktan kısa süre sonra bir grup işçinin işi bırakarak eyleme geçtiği Ford Otosan Gölcük Fabrikası’nda yaklaşık 200 işçi işbaşı yapmadı. Ford Otosan’dan dün yapılan açıklamada eylemdeki çalışanlarla gerekli görüşme ve bilgilendirmelerin yapıldığı, bundan böyle görüşme yapılmayacağı duyuruldu. Şirketten yapılan açıklamada, “Son dönemde yaşanan iş bırakma eylemleri ile ilgili 25 Mayıs 2015’te duyuru yaptık. Genel Müdürümüz Sayın Haydar Yenigün ve ilgili yönetim ekipleri 28 Mayıs’ta Gölcük’te, 30 Mayıs’ta İnönü’de alan ziyaretlerini gerçekleştirdi, eylemdeki çalışanları bilgilendirdi. Bunun akabinde de görüşmeler sonlandırıldı. Bununla birlikte, sosyal medyada ve çalışanlar arasında halihazırda yayılan konuşmalarda görüşmelerin devam ettiği ve yeniden görüşme yapılacağı yönünde duyumlar almaktayız. Kurumumuz adına bu tarz doğruluk payı olmayan ve söylenti esasıyla yayılan haberlere itibar edilmemesi yönünde sizleri bilgilendirmek isteriz” denildi. Fabrika önünde eylemlerini sürdüren ve sayılarının 300 kadar olduğunu belirten işçiler görüşmelerde belirttikleri isteklere hiç bir yanıt verilmediğini öne sürdü. İşçilerden Umut Erdem, “Boyahane bölümünde 8 yıldır çalışan işçiyim. Saat ücretlerinde iyileştirme talebi, Ramazan ve kurban bayramlarında bir miktar para verilmesini istedik. İşveren yasadışı olduğunu ve bunların kabul edilemez olduğunu söyledi” dedi. İlker Çavuş da, bakandan arabulucu olmasını ve saat ücretlerine 3 lira zam istediklerini belirterek, “Bir günlük saltanat değil tüm hayatımıza yansıyacak bir şey istediğimizi belirttik” dedi. l Ekonomi Servisi B ‘Hayatımıza yansısın’ Eski Bakan Besim Üstünel yaşama gözlerini yumdu Eski Maliye bakanlarından Profesör Doktor Besim Üstünel 88 yaşında tedavi gördüğü İstanbul Florence Nightingale Hastanesi’nde vefat etti. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, İTÜ İşletme Fakültesi ve Galatasaray Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Üstünel, aynı zamanda CHP İstanbul Senatörü ve eski Maliye Bakanı’ydı. Besim Üstünel C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle