18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 7 Nisan 2015 TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Gerçeği Saklamak!.. iyasal tartışmalar, kavgalar arasında devletin bazı kumpaslarla hukuk devleti olmaktan çıktığını gösteren, hatta kanıtlayan bilgiler, ne yazık ki bugün gazetelerde haber olmaktan öteye, devleti yöneten hükümet tarafından önemli görülmüyor. Ergenekon davasındaki hak ihlallerinin nedenlerini bir kez olsun Adalet Bakanlığı’nın incelemekte olduğu işitilmedi. Balyoz davası, yıllarca TSK’nin gözde generallerini ve subaylarını hapishanelerde çürüttü ve... Balyoz sanıklarının sahte disketlerle suçlandığı, yıllar sonra ortaya çıkarıldı. Balyoz sanıkları beraat etti. Oysa duruşmalar sırasında sahte disketlerin Deniz Kuvvetleri’nde nasıl ve kim tarafından gizlendiğinin araştırılması isteklerini mahkeme reddetti. O mahkemenin yargıçları hakkında bugün herhangi işlem yapıldığı da ne yazıldı ne de işitildi. HHH Şimdi ve şayet hukuk devletinin bir hükümeti olduğuna inanıyorsa bu hükümete düşen görev, yıllarca sahte disketleri kimi raporlara karşın araştırmak ve... ..çok daha önemlisi Balyoz davasını kimin tezgâhladığını ortaya çıkarmak değil midir? Hayır! Örneğin iki ay sonra Hava Kuvvetleri komutanı olması beklenen Org. Bilgin Balanlı dahil pek çok Balyoz sanığı general, bugün AKP hükümetlerinin başlıca iç düşman ilan ettiği Pensilvanya, gerçek namıyla Gülen Cemaati’nin Balyoz davasını tezgâhladığına inanıyor. Bu görüşü Bay RTE’nin uzun yıllar devlet içinde cemaat ile birlikte hareket ettiklerini “Ne istedilerse verdik” diyen açıklaması doğruluyor. TSK’yi baltalayan Balyoz davasının herhalde cemaat tarafından tezgâhlandığını o sırada başbakan olan Bay RTE’nin bilmemesi olanak ve mantık dışı. Tek bir cümleyle, aldatıldık diyerek bugün bu davanın içyüzünü, nedenlerini araştırmaya yanaşmıyor. Sorumluluğunu “aldatıldık” diyerek tek sözcükle üzerinden atacağını, Balyoz davasının uzun yıllar devlet işlerinde ortağı olan cemaat tarafından tezgâhlandığını unutturacağını, uyutacağını sanıyor. 236 sanığın beraat etmesi üzerine, Genelkurmay’ın, suç duyuruları kapsamında etkili bir soruşturma yapılmasını isteyen yazılı açıklamasını Bay RTE, acaba neden görmezden geliyor? Ola ki Balyoz davasının bilinmeyen içyüzünün ve bu davadaki rolünün ortaya çıkması olasılığından korkuyor. HHH Önemli örnek; Genelkurmay başta, davanın sanıkları beraat ettikten sonra davayla ilgili kuşkularını açıklamalarına karşın hükümetten (ve tabii o dönemin sorumlusu Cumhurbaşkanı’ndan) olumlu bir yanıt alınamamasına neden olarak hadi kendisiyle ilgili gerçeğin ortaya çıkacağı korkusunun araştırmayı engellediğini kabul edelim. HHH Peki ama katledilen savcı ile kimi gerçeklerin saklanmaya çalışıldığı kuşkusunu nasıl açıklayacağız? CHP lideri Kılıçdaroğlu, katledilen savcının otopsi raporu için gizlilik kararı alındığını açıkladı. Acaba neden gizlilik kararına gerek görüldü? Beş kurşun dediler. Oysa sonra sekiz kurşundan söz edildi. Acaba beş kurşun dışında otopside saptanan sekiz kurşun kimin tabancasından çıktı? Terörisler Fransız yapımı bir tabanca kullandılar. Beş kurşun o tabancadan çıktı ise diğer üç kurşun hangi tabancanın eseri?.. HHH Galiba bu ülkede kamuoyunun ilgisini çeken önemli olayların içyüzünün araştırılıp açıklanması istenmiyor. Bizde hukuk devleti gereği şeffaflık anlayışı bu demek! S TDK ‘müsait’ için çark etti ürk Dil Kurumu’nun (TDK) hem basılı, hem de elektronik sözlüğünde müsait kelimesinin tanımları arasında kadınlara hakaret içermesine gelen tepkiler üzerine kurum sözlükteki söz konusu tanımlamayı MAHMUT değiştirmeLICALI ye karar verdi. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, TDK sözlüğündeki müsait kelimesinin anlamının değişeceğini belir haber 11 Terörün Tırmanışı, Hükümetin Çaresizliği! oplumu sarsan önemli olayların iki temel yanı vardır. Birincisi olayın toplumda yarattığı etki, ikincisi de olayın aydınlatılması için yönetimin gösterdiği kararlılık. Son bir haftadır bu durumun çok acı örneklerini yaşıyoruz. Bir yandan toplumu sarsan, geren, umutsuzluğa ve karamsarlığa iten olaylar yaşanıyor. Bir yandan da neredeyse meydana gelen olaylardan daha vahim bir yönetim karmaşası yaşanıyor. Hangisi daha ürkütücü kestirmek zor. 31 Mart’ta Çağlayan Adliyesi’nde yaşanan, iki teröristin ölümü ve savcı Kiraz’ın şehit olmasıyla sonuçlanan olayın karanlık yönleri ürkütücülüğünü koruyor. Her şeyden önce böylesi terör eylemlerinde en başarısız durum, olayı aydınlatabilecek tarafların ölümüdür. Tabii gerçekten aydınlatılmak isteniyorsa! Olayı aydınlığa kavuşturmaktan sorumlu savcılık günlerdir sadece yalanlamadan sorumlu. Çağlayan faciasının üzerinden 1 hafta geçti, şehit savcımızın üzerinden çıkan mermi sayısı gazetelere göre değişiyor. Buna karşılık hükümetin yapabildiği tek şey, bütün suçu medyaya atıp sorumluluktan kurtulmaya çalışmak. HHH Daha Çağlayan’ın soru işaretleri bitmeden geçen cumartesi günü Rizespor maçından dönen Fenerbahçe kafilesine silahlı saldırı haberiyle sarsıldık. İlk bakışta öfkeli bir taraftar grubunun işiymiş gibi görünen, hatta valilikçe de öyle sunulmak istenen olayın planlı bir saldırı olduğu, sonunda hükümetçe de kabul edildi! İç Güvenlik Yasası’nı çıkarırken sapandan bile terör malzemesi üreten hükümet, Fenerbahçe’ye yönelik saldırının boyutlarını saklamak için her şeyi yapıyor. Tıpkı Çağlayan faciasında olduğu gibi, Fenerbahçe saldırısında da aradan günler geçmesine karşın hâlâ karanlık noktalar var. Fenerbahçe yönetiminin dün yaptığı “Olay aydınlanana dek yokuz” açıklamasının hükümeti bir nebze olsun sorumluluğa itmesini diliyoruz. HHH Sosyal medyanın yaşanan terör olayları nedeniyle kısıtlanması hükümetin çaresizliğinden, başarısızlığını örtme çabasından başka bir şey değil. Oysa bu tür başarısızlıklar öksürük gibidir. Uzun süre içinizde tutamazsınız. Üstelik böylesi fiili sansürler karşısında fısıltı gazetesi harekete geçer. Fısıltı gazetesinin etkisi o kadar kısa sürede yayılır ki sansüre giriştiğinize pişman olursunuz. AKP, adeta tam resmi hükümet organı gibi hareket eden medyasıyla, yalanlarla, düzmecelerle dolu yayınlar yapıyor. Dikkatleri başka yöne çekmek için bazen koro halinde manşet üretiyor. Ancak başarılı olamıyor. Çünkü artık mızrak çuvala sığmıyor. Bu süreçte sağduyulu bütün kesimlerin özen göstermesi gereken başlıca durum, 7 Haziran seçimlerinin güvenliğidir. AKP, iktidarı kaybetmemek uğruna seçim güvenliğini bile tehlikeye atabilir. Böylesi durumlarda İçişleri Bakanlığı ya kenara çekilir “Hiçişleri Bakanlığı” olur ya da her şeyin ortasındadır “Suçişleri Bakanlığı” olur. Bu görüntünün yorumunu okura bırakalım. T Bakan Numan Kurtulmuş, TDK sözlüğündeki kadınları aşağılayan “müsait” tanımının tepkiler üzerine değiştirileceğini açıkladı T terek, “Bir yönden cinsiyet ayrımcılığı güden, bir yönden de bu anlamıyla kullanılışı neredeyse hiç bilinmeyen bu kelime, Türkçe Sözlük’ün yeni baskısında ve Genel Ağ ortamındaki kullanımlarında gerekli taramalar yapıldıktan sonra yeniden düzenlenecektir” açıklamasını yaptı. TDK sözlüğünde müsait kelimesinin tanımı olarak “Flört etmeye hazır olan, kolayca flört edebilen (kadın)” tanımının yapılması başta kadın örgütleri olmak üzere tepkiye Tepki çekmişti neden olmuştu. HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş’a bir soru önergesiyle söz konusu tanımla ilgili olarak “Kadını aşağılayan bu tanım ne zaman düzeltilecektir? TDK kayıtlarında bulunan ve özellikle kadını aşağılayan ifadelerle ilgili genel anlamda bir düzeltme çalışması yapılması planlanmakta mıdır?” sorularını yöneltti. Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş verdiği yanıtta müsait kelimesiyle ilgili değişiklik yapılacağının sinyalini verdi. Kur tulmuş, TDK Sözlü Kolu tarafından 911 Mart 2015 tarihleri arasında Ankara’da düzenlenen Büyük Türkçe Sözlük Çalışma Toplantısı’nda Türkçe Sözlük’ün mevcut maddelerinin tanımının görüşüldüğünü, sözlükteki tanımların baştan sona yeniden okunması ve düzenlenmesine karar verildiğini ifade etti. Numan Kurtulmuş, benzer tanımlamaların yapıldığı diğer kelimelerle ilgili de çalışma yapıldığına işaret etti. Diğerleri... 12 katır daha öldürüldü Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu ve Gülyazı köylerinin bulunduğu Roboski bölgesinde askerköylü gerginliği sürüyor oboski’de 23 mart’ta askerlerin açtığı ateşte 8 katırın öldürülmesinin ardından haftasonu da gerginlik yaşandı. Cumartesi gecesi saat 19.00 sıralarında kaçaktan dönen köylülere askerin ateş açması sonucu 1 katır öldü, 3 katır da yaralandı. Pazar akşamı ise yine kaçaktan dönen köylülere askerin açtığı ateşte 1 katır ölürken, 10 katır da kayalıklardan düşerek telef oldu. Roboski Derneği Başkanı Veli Encü, “Siz kaçakçılık diyorsunuz biz sınır ticareti. Kimse keyfinden kaçağa gitmiyor. 34 kişinin katledilmesine rağmen gidiyorsa insanlar mecburiyetinden. Köyde yüzlerce işsiz genç var. O zaman iş imkânı sağlasınlar” diye Roboski’de sular bir türlü durulmuyor. 28 Aralık 2011’de 19’u çocuk 34 kişinin konuştu. Encü, köyün gö savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürüldüğü Roboski’de askerlerin haftasonu kaçakçılık için sınırdan geçenlere ateş açması sonucu 12 katır öldü. çe zorlandığını belirtti. R 2 polisin katili Kobani’den çıktı iyarbakır’da geçen Ağustos ayında 2 gün arayla evlerinin önünde şehit edilen Sur İlçesi Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memurları 42 yaşındaki Osman Bal ile İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevli 25 yaşındaki Ali Kızıoğlu’nun şehit edilmesiyle ilgisi bulunduğu iddia edilen Yusuf Eren’in Kobani’de IŞİD’e karşı savaşır D Yusuf Eren ken öldürüldüğü belirtildi. Eren’in cenazesi önceki gün Kobani’den getirelerek Diyarbakır’da toprağa verildi. Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Emniyet birimlerimizin yapmış olduğu tespitlerde Kobani’de öldürülen gencin daha önce Diyarbakır’da 2 polisimizin şehit edilmesiyle ilgili ilk kişi olduğu yönünde, dolayısıyla bizdeki tespitlerimiz bu yönde” dedi. Diyarbakır Valisi Aksoy, belediye tarafından yapılan yol yapım çalışmaları sırasında çıkarılan hafriyat içerisinde bulunan kemikler ile ilgili ise “İncelenmeden bir şey söylemek zor. İnsan kemiği midir, başka bir hayvan kemiği midir. Bakıldıktan sonra gereği yapılır” dedi. l DİYARBAKIR/ DHA Seçim öncesinde Jet Fadıl’a ceza şoku Sakarya Valisi Avni Coş’a Aydın Valiliği döneminde “Provokasyon yapıyor” diyen Fadıl Akgündüz hakkında Coş’un şikâyeti üzerine açılan dava karara bağlandı. Adana 19’uncu Asliye Ceza Mahkemesi, kamuoyunde, “Jet Fadıl” olarak bilinen Akgündüz’e 1 yıl 5 ay 15 gün hapis cezası verdi. Temyiz yolu açık olan kararda, mahkeme sanığın geçmişinde ve sabıkasında benzer dosyalar olduğu için cezayı ertelemedi ve hükmün geri bırakılması kararı uygulamadı. Siirt’ten bağımsız Milletvekili adayı olan Akgündüz, cezasının Yargıtay tarafından onanması halinde milletvekili olma hakkını kaybedecek. Öte yandan piyasadan 1 milyar liranın üzerinde topladığı parayla kayıplara karışan Fadıl Akgündüz ile ablası Avniye Obut ve eniştesi İbrahim Obut hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından başlatılan çete soruşturması devam ediyor. l ADANA/ Cumhuriyet Dink dosyası bulunamıyor Hrant Dink suikastında dönemin İstanbul Valisi olan Muammer Güler’in dokunulmazlığı 7 Haziran’da kalkıyor ancak dosyası bulunamıyor ALİCAN ULUDAĞ Mağdurları görünce Paşa Adliye’den kaçtı 993 yılında Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde 11 köylünün gözaltına alındıktan sonra “kaybedilmesi”ne ilişkin dönemin Bolu 2. Tugay Komutanı emekli Tuğgeneral Yavuz Ertürk hakkında açılan ve güvenlik gerekçesiyle Ankara’ya taşınan davanın görülmesine dün devam edildi. Dava için sabah adliyeye gelen sanık Yavuz Ertürk, mağdurları görünce duruşmaya katılmadı. Sanık Yavuz Ertürk Ertürk, öğleden sonra avukatları aracılığıyla “hipertansif atak” geçirdiğine ilişkin Merkez Komutanlığı’ndan aldığı raporu mahkemeye gönderdi. Duruşma sonunda mahkeme heyeti, sanığın mazeretini kabul ederek, tutuklama talebini reddetti. 1 ANKARA 7 Haziran seçimleriyle birlikte dokunulmazlığı kalkacak olan eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesinde ihmali olduğu gerekçesiyle yargılanması gündeme gelecek. Ancak İstanbul Başsavcılığı’nın dönemin İstanbul Valisi Güler’in Yargıtay Başsavcılığı’na gönderdiği dosyası ortada yok. Başsavcılık, kaynakları dosyanın kendilerine gelmediğini kaydetti. İstanbul Başsavcılığı, Hrant Dink’i ölüme götüren süreçte sorumlu lukları bulunan kamu göat Yılmazer, dönemin İstanrevlileri hakkında Anayabul Emniyet Müdürü Celaletsa Mahkemesi’nin verdiği ihtin Cerrah, dönemin İstanbul lal kararı sonrası soruşturma İstihbarat Şube Başkanı Ahbaşlatmıştı. Bu kapsamda ifamet İlhan Güler ile cinayetin leri alınan eski İstihbarat Daişlendiği dönemde İstanbul ire Başkanı Ramazan AkyüVali Yardımcısı olarak görev rek, eski Cizre Emniyet Müyapan Ergun Güngör şüpheli dürü Ercan Demir, Komiser olarak dinlendi. Cinayet daÖzkan Mumcu ile Polis Mevasının sanıkları Erhan TunMuammer Güler cel, Yasin Hayal ve Ogün Samuru Muhittin Zenit tutuklanmıştı. Yine soruşturma sümast ise tanık olarak ifarecinde Yurt Atayün, dönemin Trabde verdi. Hrant Dink öldürüldüğünde zon Emniyet Müdürü Reşat Altay, esİstanbul’un tepe yöneticisi konumunki Emniyet İstihbarat Daire Başkada olan Muammer Güler’in dosyasına nı Sabri Uzun, eski İstihbarat Daiilişkin ise şu ana kadar hiçbir işlem re Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuyapılmadı. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle