18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA EDİTÖR: CEYDA KARAN TASARIM: BETÜL BERİŞE Riyad’da kadın gazeteci olmak Suudi Arabistan’ın Yemen’deki ‘Kararlı Fırtına’ operasyonu için günlük basın brifingleri verliyor. Son brifingde Birleşik Arap Emirlikleri uçağının maketi önünde soru soran Suudi kadın gazeteci ilgi odağı oldu. Pazartesi 6 Nisan 2015 Afrika’da Boko Haram zirvesi Doğu Afrika ülkesi Kenya’nın Somali sınırındaki Garissa’daki üniversiteye Eşşebab saldırısı Nijerya merkezli Boko Haram’la mücadeleyi hızlandırdı. Orta ve Batı Afrika ülkeleri 8 Nisan’da zirve düzenliyor. 17 SURİYE ABD ile iki çatlak Ankara resmi açıklama yapmadığı için ABD predatörleri silahlandırmıyor. Eğitdonat da mayısa kaldı DUYGU GÜVENÇ Hıristiyanlar Paskalya yürüyüşünde Esad resimleri taşıdı. Yermuk’tan 2 bin kişi tahliye edildi Suriye’nin başkenti Şam’ın merkezine birkaç km mesafede artık ilçeye dönüşmüş Filistin kampı Yermuk, büyük ölçüde IŞİD ve el Nusra Cephesi’nin eline geçerken, Filistinli örgütler önceki gün arada sıkışıp kalan 2 bin sivili tahliye etti. Suriye ordusu kontrolündeki Zahire bölgesine açılan 2 güvenli yoldan 400 aile çıkarıldı. Pazar günü 94 kişinin daha çıkarıldığını duyuran BM, kalan18 bin kişiye yardım ulaştırmaya çalışıyor. Hamas’ın dahil olduğu Filistinli gruplarla Yermuk’ta çatışmalar sürerken, Hamas, Gazze’nin güneyinde Yermuk’a destek yürüyüşü düzenledi. IŞİD’in Yermuk’ta Hamas’ın Suriye sorumlusu Şeyh Ebu Salah Taha dahil iki Filistinli’nin kafasını keserek öldürdüğü belirtiliyor. BD ile Türkiye arasında görüşmeleri süren İncirlik Üssü’nün kullanımı ve Suriyeli ‘ılımlı’ muhaliflere eğitdonat programında mutabakat sağlanmış olsa da uygulamaya bir türlü geçilemiyor. ABD’nin İncirlik konusunda Türk hükümetinin resmi açıklama yapmamasına tepki gösterdiği öğrenildi. Açıklama gelmeden Washington’ın silahlı predatörleri konuşlandırması beklenmiyor. Şubatta mutabakatı imzalanan eğitdonat programı içinse artık nisan yerine mayısın ikinci yarısı anılıyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 2021 Nisan’daki Washington ziyaretinde iki konu da gündemde. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Barack Obama arasında 6 ay sonra yapılan telefon görüşmesine karşın, ‘güven’ sorunu A nun aşılamadığı öğrenildi. Hassas görüşme süreci 2 başlıkta sürüyor: Eğitdonat: Şubat’ta imzalanan anlaşmaya rağmen Suriyeli muhaliflerin eğitdonat süreci nisana kalmıştı. Şimdi mayısın 2. yarısı anılıyor. Savunma Bakanı İsmet Yılmaz “Eğitileceklerin seçiminde ABD ile ortak seçim olacak” dedi. Eğitim için Türkiye’ye 45 ABD askerinin yanı sıra 25 Britanya askeri gelecek. Koalisyonla temas yok ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), CV’leri incelese de Suriye Ulusal Konseyi ile temasa geçmedi. Muhaliflere uçaksavar verilmeyecek, Kırşehir haricinde 2. eğitim merkezi kurulmayacak. Amerikalı yetkililer evsahibi ülkeler Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ve Ürdün’ün IŞİD’la savaşmaktan çok rejim değişikliğiyle ilgilendiklerine dikkat çekti. Beyaz Saray sözcü sü Ali Baskey, “Başkan IŞİD’in önceliğimiz olduğunu açıkça dile getirdi” derken, ABD’nin eski Şam büyükelçisi Robert Ford “Yeni gücün yabancı destekçileriyle Suriye’ye konuşlanmadan tam bir anlaşmaya varılamazsa sorunlar yaşanabilir” demişti. İncirlik: ABD’nin 3 silahsız predatörü İncirlik’te ama ABD bunların silahlandırılması için Türkiye’den resmi açıklama bekliyor. Açıklamaların muğlaklığından duyulan rahatsızlık Ankara’ya iletildi. Dışişleri Sözcüsü Tanju Bilgiç en son predatörlerle ilgili “Ulusal güvenlik sorunu” diyerek yorum yapmayacağını yineledi. Bu tutum, Washington’ın yanı sıra Dışişleri ve Genelkurmay arasında da iletişim sorunlarına yol açıyor. Resmi açıklama gelirse, ABD’nin predatörlere silahlı gövdeyi monte ile ekleyebileceği belirtiliyor. Var olan 3 predatöre ek 2 predatörün de gelmesi gündemde. İranlı ‘yeni Ortadoğu’ ABD Başkanı Barack Obama, 2009’da ‘bedavadan aldığı’ Nobel Barış Ödülü’nü 5 yıl sonra hak etti. Orası kesin. İran ile 2 Nisan’da Lozan’da varılan ‘çerçeve anlaşma’ hakikaten büyük başarı. Obama, 1979 İslam Devrimi ile açılan sayfada, Jimmy Carter’dan beri Amerikan başkanlarının İran’la iştigal için deneyip de yapamadıklarını yaptı. Bir mucize olmaz, ABD’lilerin ‘Ortak Kapsamlı Eylem Planı’nın unsurları 30 Haziran itibarıyla nihai anlaşma ile ıslak imzaya kavuşursa, yankıları devasa olacak. Anlaşmayı normalde Ortadoğu’da barış için ‘hayra yormak’ gerekir. ‘Savaş için diş bileyen’ rakip kamp ikna edilebilirse. Zira anlaşma 2. Dünya Savaşı sonrası şekillenen statüko ve güvenlik mimarisini sarsacak, yeni ittifakların önünü açacak potansiyelde. Oyunun adı İran’ın sivil nükleer programa sahip olacak şekilde teknolojisini sınırlandırması karşılığında yaptırımlardan kurtulması... İki taraf da temel tavizler verse de teknik olarak İran’ın tavizleri çok daha fazla. İran nükleer teknolojisinde kullandığı 19 bin santrifüjünden eski ve az gelişmiş 6104’ünü elinde tutabilecek, bunların sadece 5 bini çalışacak ve yüzde 3.7’den düşük oranda uranyum zenginleştirecek. Düşük derecede zenginleştirilmiş uranyum stoklarını 300 kiloya indirecek. Sadece Natanz’da uranyum zenginleştirilecek. Yeraltındaki Fordo tesisinde 15 yıl zenginleştirme yapılmayacak. Arak ağır su reaktörü silah düzeyinde plütonyum üretemeyecek. Böylece nükleer bomba malzemelerini bir araya getirmeye bir yıl mesafede tutulacak. Sadece nükleer tesisler değil, programının tüm kaynakları, madenler vs. denetlenecek. Bu düzeylerde uranyum zenginleştirmeyle İran’ın atom silahı edinmesi imkânsız olacak. Elbette İran hiçbir nükleer tesisini kapatmayacağı, uranyum zenginleştirmeyi bir şekilde sürdüreceği ve kısıtlamalar kalkınca nükleer teknoloji sahibi olacağını öne çıkartıyor, asıl kazanımı olan yaptırımlara bakıyor. Peki neden? İran 3 yılda petrol geliri 100 milyar dolar azalmış, dünyada mal varlıkları ve banka hesapları dondurulmuş, normal yoldan para transferi yapamayarak büyük zarara uğrayan bir ülke. Günde 2.8 milyon varil petrol üretebiliyor ama 1 milyonunu ihraç edebiliyor. Anlaşma olursa ekonomik potansiyelini kullanabilecek. ABD Başkanı, anlaşma ile aynı zamanda bölgedeki ‘stratejik dengeleme’ hedefi yolunda atılım yapıyor. Ne Kongre’deki şahinler, ne İsrail ve ne de Suuda boyun eğmemesi bundan. Büyük resme bakılınca görünen ABD; Rusya ile Doğu Avrupa’da, Çin ile Orta Asya’da bilek güreşine tutuşmuşken, iki ülkenin Ortadoğu ve Orta Asya’da artan etkisi karşısında yetersiz kalıyor. Rusya’nın İran’ın nükleer teknolojisine katkısı malum, Ortadoğu’ya rahatça nüfuz edebiliyor. Çin, bir yandan Suud ve Körfez’le diğer yandan İran ile yakın enerji ilişkisi yürütüyor. Yani Rusya ile Çin’in bölgede herkesle ilişkileri var. ABD’nin yok. İran ile anlaşma kartları yeniden karacak. Diğer yandan Obama için İran’la anlaşma, radikal İslam’ın kaynağı görüp de dizginleyemediği Sünni/ Vahhabi güçler ve onların sağladığı iklimle beslenerek küresel tehdide dönüşen IŞİD’a karşı manevra. Bu, İsrail dahil kimsenin ikna edici alternatif sunamadığı bir tehdit. İşte hepsi Washington’daki İsrail yanlısı lobinin bir kısmının da Obama’ya desteğini getiriyor. Artık Dianne Feinstein gibi senatörler yahut İsrailli yetkililer 23 yıldır aynı şeyi söyleyen Benjamin Netanyahu’ya karşı “Anlaşma İsrail’in varlığını tehdit etmiyor” diyebiliyor. Beyrut’ta Hizbullah’ın düzenlediği gösteriye katılan gençler Suudi Arabistan’dan Yemen saldırısını durdurmasını istedi. Önce anlaşma... KÜBA Castro 14 ay sonra halk arasında Küba devriminin babası Fidel Castro 14 ay aradan sonra ilk kez halkın arasına çıktı. 2006’da sağlık sorunları nedeniyle devlet başkanlığından ayrılan Castro, adaya davet ettiği Venezüella heyetini bizzat karşıladı. 88 yaşındaki Castro’nun heyetle görüşmesinde ekonomik krizle ve protestolarla boğuşan Venezüella’daki gelişmeleri dikkatle dinlediği belirtildi. Lacivert spor ceketi ve siyah şapkasıyla oturduğu minibüsten sevenleriyle selamlaşan efsanevi liderin fotoğraflarının çekildikten beş gün sonra yayımlanması ise merak konusu oldu. En son Ocak 2014’te yakın bir arkadaşının galeri açılışına katılan Castro’nun zayıf ve kuvvetsiz hali sevenlerini üzmüştü. BM’de Yemen çekişmesi uudilerin öncülüğündeki Sünni koalisyonun Yemen operasyonu 2. haftasında 500’ü aşkın insanın ölümüyle ‘insani alarm’ verdirirken, Moskova ile Riyad, BM Güvenlik Konseyi’nde bilek güreşine tu S tuştu. Rusya, Yemen’e insani yardım ulaştırılması ve yabancıların tahliyesi için süresiz ateşkes talebi içeren tasarıyı Güvenlik Konseyi’ne sundu, Körfez İşbirliği Konseyi’nin Husilere silah ambargosu uygulanması LİBYA Mukalla’daki valilik sarayına giren El Kaide komutanı Halit Batarfi, hapishane yorgunluğunu lüks koltuklarda dinlenerek attı. Batarfi’nin Yemen bayrağını ezerken, elde silah üst düzey bir yetkili gibi telefonla konuşurken görüntüleri yayımlandı. için hazırladığı tasarının da ambargonun çatışan tüm tarafları kapsayacak şekilde genişletilmesini istedi. Devrik cumhurbaşkanı Mansur Hadi yanlısı milislere silah veren Suudi Arabistan’ın BM Temsilcisi, “Bütün ülkeye ambargo uygulamak anlamsız” diyerek Rusya’nın talebinin reddedileceğini söyledi. Hadi yanlılarına paraşütle silah, mühimmat, iletişim cihazları indiren, hava saldırılarına denizden bombardımanı ekleyip özel birliklerini devreye sokan koalisyon, güneyde Husilerin ilerleyişini durduramıyor. Suudi özel güçlerinin Bab ül Mendeb Boğazı’ndaki Myun Adası’na çıkartma yaptığı iddiaları gelirken, Husiler Aden’de hükümet binası yeniden ele geçirdi. Aden’in doğusundaki Mukalla hapishanenin basılıp 300’den fazla militanın serbest kalmasıyla kentte etkinlik kazanan El Kaide, Husi yanlısı aşiretler tarafından durdurulmuş görünüyor. İttifak denklemi Kaddafi’nin sarayı çöplüğe döndü Libyalıların bir zamanlar “tutuklanma korkusuyla duvarlarına bile bakamadığı” devrik lider Muammer Kaddafi’nin ihtişamlı Babül Aziziye sarayı, şimdi hayvan pazarı ve çöplük olarak kullanılıyor. Kaddafi’nin 2011’de linç edilerek öldürülmesinin ardından isyancıların eline geçen Trablus ve Bingazi sarayları önce halka açıldı. Duvarlarına devrimci sloganlar yazılan, Kaddafi karikatürleri çizilen binalara sonra evsizler yerleşti. İktidar mücadelesinin sürdüğü Libya’da kültürel mirasın heba edildiği eleştirilerine karşılık, “Tarihimizin karanlık yüzünü bize anımsatmaktan başka bir işe yaramıyor” dedikleri sarayların harabeye dönmesini umursamayanlar da var. Sıra muhafazakârları iknada ran yönetimi, 2 Nisan’da İsviçre’de varılan ‘çerçeve nükleer anlaşmayı’ muhafazakarlara da benimsetmek için kolları sıvadı. Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Lozan’dan muzaffer biçimde ülkesine dönmesi sonrası devlet televizyonuna çıktı, anlaşma imzalanınca BM yaptırımlarının derhal kalkacağını, Batı sözünü tutmazsa nükleer programlarına geri döneceklerini söyledi. Lozan’da ABD Dış Politika Şefi Federika Mogherini ve Zarif tarafından okunan bildirinin ardından ABD, İran’ın programına kısıtlamaların yer aldığı ‘bilgi notu’ yayımlamıştı. Zarif ise Amerikan metnini eleştirdi, ‘yatırımların kaldırılması’ yerine ‘askıya alınması’ ifadesinin Amerikan iç siyasetindeki baskılarla kullanıldığını savundu. “Amerikalılar bilgi notuna neyi istiyar İ larsa onu koymuşlar...Ben bile konuyu Kerry nezdinde protesto ettim” diyen İranlı bakan, Mogherini’nin de ABD’lilere tepki gösterdiğini iddia etti. İşte burası tehlikeli. Obama kalan 21 ayında Riyad’ın başını çektiği Sünni bloku ‘stratejik dengelemenin’ kendilerinin de hayrına olabileceğine ikna edebilecek mi? İran ile anlaşmayı duyururken Körfez’e ‘Camp David’de zirve’ çağrısı yapması, İsrail liderinden önce Suudi Kralı’nı araması boşa değil. Suudun peşine taktığı ‘Sünni blok’ ile Yemen’e saldırması da, Suriye’de gerileyen tekfirci grupların kuvvetle muhtemel yeni para ve silah zerkiyle atağa kalkmaları da tesadüf değil, Obama’ya ‘açıktan sert oynarım” mesajı. Suud ayrıca nükleer güç olmakla da ilgileniyor, 20 yıl içinde 16 nükleer reaktör inşasını planlıyor. Washington’daki Suudi elçisi Adil el Cubeyir geçenlerde ‘nükleer silah edinmeyi dışlayıp dışlamadıkları’ sorulunca “Bu kamuoyu önünde tartışmayı isteyeceğimiz bir mesele değil” demekle yetindi. Yine bölgede İsrail etkisiyle ‘nükleer silahtan arındırılmışlık’ şiarını benimsemiş ülkeler ‘Niye biz de İran gibi yapmayalım’ diyebilir. İran’la anlaşma bölgede güçleri dengeleyerek barışa hizmet etme potansiyeli barındırıyor. İranlılar için dünyaya açılıp rejimlerinin olumsuz yanlarını değiştirmek için de fırsat. Yeter ki, rasyonel olan üstün gelebilsin, Obama’dan sonrası tufan olmasın... 30 Haziran’dan sonrası.. Kenya’da Paskalya’ya terör gölgesi Kenyalı Hıristiyanlar, Paskalya’yı Eşşebab’ın Somali sınırındaki Garissa kentindeki üniversite baskınında çoğu genç 148 insanı katletmesinin gölgesinde kutladı. 44 milyonluk nüfusun yüzde 80’ini oluşturan Hristiyanları korumak için dün kiliseler silahlı korumalar tuttu, alışveriş merkezleri ve kamu binalarında güvenlik arttırıldı. 15 saatlik baskında öldürülen dört saldırgan halka teşhir edilmişken, birinin kuzey Mandera eyaletindeki bir hükümet yetkilisinin oğlu olduğu anlaşıldı. Ailesinin geçen yıl kaybolduğunu bildirdiği Abdirahim Abdullahi’nin Nairobi Üniversitesi’nde hukuk okuduktan sonra Somali’ye gidip Eşşebab’a katıldığı sanılıyor. Baskınla bağlantılı 5 kişi de tutuklandı. ‘Hegemonya istemiyoruz’ Zarif, ABD Başkanı Barack Obama’nın “İran aldatırsa yaptırımlar devreye sokulur” sözüne karşılık “Karşı taraf anlaşmaya aykırı hareket ederse İran hızla nükleer programını devam ettirir” dedi, “Nükleer programdaki kazanımlara dönebiliriz. Edindiğimiz bilgi bize ait ve kimse bizden alamaz” diye ekledi. Zarif, anlaşmadan İran’ın ‘karlı çıktığını’, nükleer program ve durdurulamazlığının Batı tarafından tescillendiğini belirtirken, “Haklarımızdan fazlasını talep etmiyoruz. Ne geçmişte ne bugün bomba amacı gütmedik. Bölgesel hegemonya peşinde de değiliz. Komşularımızla iyi ilişkiler istiyoruz” vurgusunu yaptı. Zarif dün televizyondan muhafazakârlara seslendi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle