19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 20 Mart 2015 yorum TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ 20 ar c A n e g z Ö Kavşak yarbay Kim Ola? anakkale Savaşı’nın patladığı” gerekçesiyle 2 önemli tarihi bir süredir aydınlatılmıyor. vardır. 18 Mart ve Atatürk’ün heykeline kızan 25 Nisan 1915... Bu yazgı ve “trafoya giren kedi” bu işi savaşının birincisi hakkında yapmış olmalı, oysa alan ışıl Sultan’dan Mustafa Kemal ışıl... Atatürk hakkında bir çift söz HHH çıkmadı! 25 Nisan’da oraya Conkbayır’ında bir şarapnel gidecekmiş. Merakla parçası Yarbay ne diyeceğini Mustafa Kemal’in bekliyorum. göğsüne isabet 18 Mart törenlerine etmiş, cebindeki giden Veziri Azam saat parçalanmıştı. lütfetti, “Gazi Mustafa Yarbay, o saati Kemal Atatürk’ün sonra Almanların önderliğinde Çanakkale’ye Türkiye Cumhuriyeti “başkomutan” Devleti’nin tohumları diye gönderdiği bu mübarek Mareşal Liman topraklarda atıldı” von Sanders’e dedi. armağan etmişti. Törene giden Olayın yaşandığı Çanakkale’deki insanların gelişleri noktaya o günün engellendi. Her anısına bir Atatürk Yarbay. türlü olasılığa heykeli dikilmişti. karşı TOMA’lar, 100 yıl 100 yıl anı törenleri günü önceki düşmanın yerine bakımsız anıt hâlâ “tadilat” silahlarını kendi vatandaşına altındaydı. yönlendirmişlerdi. Em. Gen. Kur. Başkanı Org. “Gâvur İzmir’in (!)” aydın bir İlker Başbuğ, İstanbul Teknik kadını, törenden Üniversitesi’nde sonra Vali Mustafa dün vurguladı: “ Toprak’a “Neden ‘Bu kadar büyük konuşmanızda bir kez muharebelerde bir olsun Mustafa Kemal yarbayın ne önemi Atatürk’ün adını var? Bir Nusret geçirmediniz?” diye mayın gemisi hesap sordu! olmasaydı, belki de Diyanet İşleri düşman donanması Başkanlığı, dört geçecekti.’ Hayır yıl önce başladığı Efendim! Böyle geleneği sürdürdü! yargılar çok yanlış! Atatürk’ten tek kelime Çanakkale Avustralya’daki ile söz edilmedi. Savaşı’nın her Atatürk’ün laiklik için Yarbay. karesinde Atatürk kaldırdığı halifeliğin, yerini almıştır.” Sultan’ın Yeni Türkiye’sinde Org. Başbuğ’un yargısının kurulmasıyla “şeyhülislamlık” doğruluğu için ben de bir soru görevini bekliyor olmalı! sorayım! THY, Skylife dergisi 36 Düşman ülkelerde; Liman sayfalık özel Çanakkale eki von Sanders’i ya da hangi Türk verdi. Öteki Türk ve yabancı komutanı saygı ile anılıyor? komutanlara özel yer ayrılmıştı. Hangisinin anıtları dikildi? Ama Yarbay Mustafa Kemal adeta gidin Avustralya Canberra’da, kaybolmuştu! Yeni Zelanda’da Vellington’un İstanbul Taksim Alanı’ndaki Tarakina Koyu’nda o yarbayın Cumhuriyet Anıtı “trafo anıtlarını görürsünüz! Ç u güzel ülkeye yakışmayan, hak etmediğimiz; baskının, her türden şiddetin, otoriter eğilimin, tek adam anlayışının, kaba buyurgan insanların egemenliğinde “demokrasi” diye çırpınıp dururken... Temel olarak siyasal anlayışın, siyaset kurumlarının değişmesi, dönüşmesi gerekiyor. Demokrasi istemi, önce siyasal partilerden yükselmeli ki yaşamımızı daraltan, boğan, sıkıştıran, toplumu ayrıştıran, özgürlüklerimizi budayan bugünkü iktidarın değişimi söz konusu olsun... HHH Mesele koltuk değişimi değil. B Kılıçdaroğlu’nun Seçimi!.. Anlayış, demokrasi isteminin tüm siyasal partilerde hayat bulması. Öyle de, karşımızdaki malzeme de bu nihayetinde. Cumhurbaşkanlığı makamı, yetkileri bile yetmiyor kimilerine, padişah egemenliğini talep ediyor. Neymiş? Türk tipi başkanlık!.. HHH Ya siyasal partiler? Lider ve dar grup sultası. Bir adam, birkaç kişi belirleyici, ya da göstermelik eğilim yoklamaları. Yönetimler, kurullar, milletvekilleri bu doğrultuda şekilleniyor. “İstikrar” kandırmacasıyla yüzde onluk barajlar, bu [email protected] yaklaşımla oluşuyor. Sonra da neymiş? Halkın vekillerini belirlediği seçimler!.. Geçelim... HHH Bu elbise artık dar geliyor, gelmeli de. Lider sultası, dar grup egemenliği kalkmalı.. Sahne değişmeli. Geçen günlerde komşuda SYRİZA’nın lideri ve Yunanistan’ın başbakanı Aleksis Çipras’ı, sokakta yurttaşlarıyla selamlaşırken izledik. Yanında ne koruma ordusu, ne özel bir önlem. Kahvede bacak bacak üstünde oturan bir yurttaşıyla ayakta sohbet eden Çipras... Bizimkilerin yanında özendirici, keyifli, güzel bir manzara, ders verici aynı zamanda... HHH Demokrasiyse, siyasal partilerden başlamalı, siyaset kültürü değişmeli. Bu anlamda Kemal Kılıçdaroğlu’nun İzmir 2. bölgeden, hâkim denetiminde, üyelerle yapılacak önseçime katılması çok anlamlı. Keşke bütün adaylar, önseçimle belirlense. Bu karar, yalnız partisini değil, 7 Haziran yolunda dengeleri etkileyecek bir yaklaşım. Veli Ağbaba ile Ercan Karakaş dışında CHP MYK’sinin tamamının kontenjan beklemesi, paraşütçülere açık bir tavır. Doğrusu İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, 21 Şubat’ta kendisine önseçim çağrısıyla “Cumhuriyetin kalesi İzmir’den aday olmanızı istiyoruz” dediğinde, ummamıştım. “Benim için şereftir ve onurdur” karşılığını veren Kılıçdaroğlu’ndan da beklemiyordum. İyi yaptı. Bunda ister Baykal ve Sarıgül’ün önseçime gitme kararı ya da farklı bir hesap etkili olsun; önemlidir. Yalnız her iki bölge için üçer kontenjan fazladır. Kılıçdaroğlu’nun da gelmesiyle 2. bölgede dörde yükselmiş oluyor. Önseçime katılan, emek veren aday adayları açısından yeniden gözden geçirilmeli. Kılıçdaroğlu’nun aynı bölgede Mustafa Balbay, Kamil Okyay Sındır, Atilla Sertel, Ülkümen Rodoplu, Osman Özgüven, Serdar Değirmenci, Levent Eyipişiren gibi güçlü adaylarla önseçim yarışı, CHP’nin İzmir’deki ivmesini artıracaktır kuşkusuz. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİl MASArACı [email protected] Çanakkale yayınları! Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan şu dört kitabı öneririz: Adı: Gelibolu Günlükleri Yazarı: Jonathan King Çeviri: Ali Önsan Sayfa: 417 Çanakkale Savaşı’na katılan ANZAK (Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu sözcüklerinin baş harfleri) askerlerinin 240 günlük anıları Gelibolu gün gün derlenip Günlükleri. belgeleniyor. Fotoğraflar kitabı zenginleştiriyor. ANZAK’larla Gelibolu’ya gönüllü gelen 15 yaşındaki bir çocuğun acı ve bu “çelebiler savaşının” öykülerini herkesten önce Sultan’ın okumasını öneririz. ANZAK üsteğmeni Cozens’in 178. günün değerlendirmesi: “Sabahın ilk saatlerinde Türkler ile bizim arkadaşlar arasında sıra dışı bir dostlukla değiş tokuş yapıldı. Bizim çocuklardan bazıları doğruca düşman siperlerine gidip konserve, reçel, sigara vs. takas ettiler. Yapılanlar Anafartalar’da Ağustos Taarruzu. her şeyiyle çok güzeldi ve buradaki savaşın ne kadar gereksiz olduğunu gösteriyordu!” Adı: Anafartalar Ağustos Taarruzu Yazarı: Stephen Chambers Çeviri: İsmail Hakkı Yılmaz Sayfa: 353 İngilizlerin resmi tarihi niteliğindeki 29 ciltlik dizinin iki kitabını kapsıyor. Gelibolu Savaşı’nın askeri yapılanması harita ve görseller ile anlatılıyor. “Gelibolu Günlükleri” kitabının ardından okunması gereken bir yayın. Mustafa Kemal’i tarih sahnesine çıkaran bu savaşın Anafartalar’a İngiliz çıkarması ve sonuçları; anılarla, belgelerle, mektuplarla okura sunuluyor. Adı: Atatürk Ve Çanakkale’nin Komutanları Yazarı: Sermet Atacanlı Sayfa: 616 Yazar, yalnızca bir büyükelçi değildi! Atatürk ve Savaşın Çanakkale taraflarından komutanları. Avustralya Melbourne’da konsolos olarak da görev yapmıştı. Ayrıca Çankaya Köşkü’nde 4 yıl Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü iken yakası açılmamış arşiv belge ve fotoğrafları da incelemişti. Kitapta Atatürk ile komutanları arasındaki konuşmalar, tartışmalar da 100 yıl öncesine ışık tutuyor. Adı: Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Seferberliği Yazarı: Mehmet Beşikçi Sayfa: 445 Yalnızca askerlikte değil, siyasal yaşamda da “iki cephede savaşılmaması” önerilir. Oysa 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlılar, dört yıl boyunca Çanakkale’de, Sarıkamış’ta, Osmanlı Filistin’de, seferberliği. Irak’ta savaştılar. Siyasal tarihçi olan yazar, Osmanlının seferberliği gerçekleştirmek, gönüllü toplamak için uyguladığı yöntemlerdeki başarı ve hezimetleri inceliyor. Önemli bir boşluğu dolduran kitapta yabancı kaynaklardan da yararlanılmış. ilindiği gibi “Osmanlı Devleti” yönetiminin başındaki “Sultan”lar, “Yavuz Sultan Selim”den sonra da, “Peygamber’in vekili ve bütün Müslümanların başkanı” olan “Halife” sanını da taşımaya başladılar, dolaysiyle yer yer kendilerinden “Allah’ın Gölgesi” olarak da söz edilir oldu. Her ne denli Osmanlı yönetiminde, “sadrazam” ve “vezir”lerin varlığı dile getirilirse de, “Sultan”ın “emri demiri keserdi”; çünkü o bir “Halife Sultan”dı, “Allah’ın yeryüzündeki gölgesiydi!” Ne ki, bu “gölge” durumu, günümüz Türkiye’sinin “Sultan”ı için de geçerli olarak algılanmaktadır. Özellikle “Sultan”ın “kullaşmış” tutkunlarınca. Oysa bu “Sultan” artık “Halife” değildir, “3 Mart Devrim Yasası” gereğince olamaz da; ayrıca günümüzde “halifeliğin”, “halife”nin ipliği de pazara çıktı; “IŞİD”ın halifesi var, “El Kaide”nin halifesi var, “El Nusra”nın da var; bizim “Sultan”ın gençliğinde, ayaklarının dibinde oturarak “feyz” aldığı “Gulbeddin Hikmetyar” da bir tür halife... Kısacası yıllardır “Sultan”lara özgü bir tutum içinde olan dolaysiyle de böyle anılan “R.T. Erdoğan” için artık halife olmak söz konusu edilemeyince bir adım daha atıldı ve “Erdoğan”, “Peygamber” ilan edildi... Müminlerinin kimisi “R.T. Erdoğan”a, “Allah’ın Elçisi” dedi; çoğunluk “İkinci Peygamber” ya da “Allah’ın Temsilcisi” dedi ve gerek basın, gerek internet aracılığıyla Erdoğan’ın peygamberliği dalga dalga yayıldı. Eh, böyle olunca da, “Sn. Erdoğan” yerine “Hz. Erdoğan” demek “caiz” olacaktı; kuşkusuz “Hz. Emine”, “Hz. Sümeyye”, “Hz. Bilal” demek de gerekecekti... B ‘Allah’ın Gölgesi’nden ‘Allah’ın Elçisi’ne mi? Ayrıca bilindiği gibi, “İslam”ın temel ilkelerinden biri de “Hz. Muhammed”in “son peygamber” olduğudur; kuşkusuz bunu, dinsel eğitim alıp “imam” olan “R.T. Erdoğan” çok iyi bilir. Bu durumda, “peygamber” söylemi ortaya dökülür dökülmez, “Erdoğan”ın kuvvetli, yaygın bir “tepki” vermesi gerekmez miydi? Bırakın dört dörtlük bir tepkiyi, kendisinden “tık” çıkmadı; demek ki, dinimizin temel yapısıyla ilgili ve bu boyutta ters bir görüşün ortaya konması onu tedirgin etmemişti; evet öyle, çünkü kendisini “yücelten” bir söylemdi bu... Böyle bir “övgü”yü kabul eden birine bu övülme boyutuna oranla oldukça hafif kalan bir “eleştiri” karşısında, örneğin “diktatör” denilince tutumunun ne olacağını da bize gösterdi “Erdoğan”. Erciyes Üniversitesi öğrencisi ve “Türkiye Gençlik Birliği” (TGB) yöneticisi olan “Aykutalp Avşar”, bir eylemde “Diktatör Tayyip hesap verecek!” dediği için “bir yıl iki ay” hapis yatacak. Değerli dostlar, bu son tümceyi noktalayınca, “17 ve 25 Aralık”taki “rüşvet ve yolsuzlukları” aklayan savcıları eleştirdiği için yargılanan “Yargıç Sevgi Övüç” hakkında “beraat” kararı veren mahkemenin gerekçesindeki “ifade özgürlüğü huzursuz eden fikirler için de geçerlidir” vurgulamasını anımsadım. Bu evrensel uyarıştan hareketle “diktatör”e, kıyısından köşesinden olsa da şöyle bir bakarak küçük bir karşılaştırma yapsak diyorum. Genelde “diktatör” için kısaca, “tüm ‘yürütme gücü’ yetkisini elinde toplayan kişi” deniyor; “Erdoğan”ın “güçler ayrımı”nı ne denli çiğnediği ortada; diktatörlerin çoğunlukla bir “parti lideri” olduğu ileri sürülür; “Erdoğan”, parti liderliğini “Cumhurbaşkanı” olarak da sürdürmüyor mu? Öte yanda, “diktatör” dendiğinde de, ilk anımsanan hep “Hitler” olmuştur, dolaysiye “Hitler”i diktatör örneği yapan “biriki” görüşüne değinecek olursak, kadınları “kuluçka makinesi” gibi algılaması önde gelen görüşlerinden biridir, ayrıca “Erdoğan”ın “en az üç çocuk” çağrısına da denk düşer; hele “Erdoğan”ın “dindar ve kindar gençlik” isteğinin, Alman diktatörün “Hitler Jugend”ini (Hitler Gençliği) anımsatması da doğaldır; “Erdoğan”ın sık sık “M. Akif Ersoy”u okuyun seslenişi de, Hitler’in, Alman halkının okumasını istediği yazarları saymasını çağrıştırmakta... Ne ki, yine de “M. Akif”in: “Edepten yok payesi, bir kızarmaz yüz, bir yaşarmaz göz...” deyişinin, günümüz Türkiye’sinde kimi yöneticiler için geçerli olduğunu düşünmekten de insan kendini alamıyor... Yarın “Beşiktaş”ta olalım! 90. yıl SAYI: 32671 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına OrHAn ErİnÇ İcra Kurulu Başkanı AKın AtAlAy Genel Yayın Yönetmeni CAN DÜNDAR Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü Ayşe yıldırım Başlangıç Sorumlu Müdür Abbas yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. nazende Körükçü Reklam grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur tunalı Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya Dış Haberler: Ceyda Karan l Ekonomi: Olcay Büyüktaş Kültür: Celâl Üster l Spor: Arif Kızılyalın Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Bulvarı 1352 S. 2/3 Ahmet Rasim Sok. No: 14 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: tunca Çinkaya yayımlayan ve yönetim yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] reklam yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. nAMAZ VAKİtlErİ İmsak İstanbul 04.37 Ankara 04.23 İzmİr 04.31 Güneş 06.03 05.48 06.08 Öğle 12.19 12.04 12.30 İkindi 15.40 15.25 15.56 Akşam 18.23 18.07 18.31 Yatsı 19.42 19.25 19.57 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle