23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Perşembe 19 Mart 2015 Michelle Asya turunda ABD first lady’si Michelle Obama ‘Haydi Kızlar Okula’ kampanyası için JaponyaKamboçya turuna çıktı. Bu programla AsyaPasifik’in 11 ülkesinde 62 milyon kızın eğitim alması hedefleniyor. EDİTÖR: CEYDA KARAN TASARIM: BETÜL BERİŞE Güney Osetya’yla bütünleşme Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “Güney Osetya’nın ilhakı” diye yorumlanan bir anlaşma imzaladı. Anlaşma G. Oset ekonomisi, gümrüğü, güvenlik güçleri, ordusu ve sınır muhafızlarını Rusya’yla entegre edip Rus vatandaşlığını kolaylaştırıyor. 17 nilgun@cumhuriyet.com.tr Tunus’ta İslamcı dehşeti Arap isyanlarının fitilinin ateşlendiği Kuzey Afrika ülkesi Tunus dün İslamcı terörle sarsıldı. Başkent Tunus’taki tarihi Bardo müzesini basan militanlar 17’si turist 19 kişiyi öldürdü. Operasyonda iki saldırgan öldürüldü uzey Afrika’daki cihatçılar ve IŞİD varlığıyla tedirginleşen Tunus dün silahlı teröristlerin hedefi oldu. Turistik adası Cerba’da 2002’de 21 kişinin öldüğü sinagog bombalamasından beri yaşanan bu en büyük saldırıda 17 Avrupalı turist, iki Tunuslu can verdi, 20 kişi yaralandı. Düzenlenen operasyonda iki militan öldürülürken, kaçtığı sanılan 23 saldırgan aranıyor. IŞİD bağlantılı hesaplar internette saldırıda parmakları olduğu mesajları geçti. Saldırı öğlen saatlerinde Tunus’un merkezinde parlamentonun yanındaki Roma ve Yunan antik hazineleri ve mozaiklerle dolu Ulusal Bardo Müzesi’nin önünde başladı. Askeri kıyafetler giymiş kalaşnikoflu 2 militan,15. yüzyıldan kalma binanın dışında turistlere ateş açtı. Ardından Britanya, İtalyan, Fransız ve İspanyol uyruklu turistleri binada rehin aldı. Antiterör yasasının görüşüldüğü meclis da tahliye edilirken, güvenlik güçleri iki saat sonra bir operasyonla 2 militanı öldürdü, rehineleri kurtardı. Başbakan Habib Essid, saldırıda Polonyalı, İtalyan, Alman ve İspanyollardan oluşan 17 turist ile biri polis 2 Tunuslunun can verdiğini duyurdu. 2 yahut 3 saldırgan da K Şirket Gibi Yönetilen Ülke... Yaşlı çoluk çocuk turistler 2 saat Bardo müzesinde sıkışıp kaldı. Saldırı olduğunda Costa Fascinosa gemisi limanda demirliydi. 100’den fazla İtalyan turist de bölgedeydi. 2011’de Devlet Başkanı Zeynel Abidin bin Ali’nin ordu ile işbiriği içinde devrilerek Suudi Arabistan’a sürgüne gitmesiyle başlayan Arap isyanları dalgasında Tunus, “en başarılı örnekti” İhvan’ın uzantısı Ennahda, geçen sonbaharda sandık yenilgisine uğramadan önce liderlik ettiği koalisyon hükümetinde Selefi akımlara hoşgörüsüyle eleştiriliyordu. İslamcı militanların saldırılarında onlarca polis ve asker ölürken, 3 binden fazla Tunuslu Irak ve Suriye’de cihatçılara katılmış duruda. Geçen hafta Libya’nın Sirte kentinde IŞİD ile çatışmalarda “terörizmin kara kutusu” diye anılan Tunuslu Ahmed Ruissi’nin öldüğü haberi gelmişti. T.C yerine T.A.Ş. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Başkanlık sistemi” namına bulduğu son öneri bu: “Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa, Türkiye de öyle yönetilmelidir!” Bu söylemden bazı yazarlar “Mussolini corporatizmi”ne pay çıkardı. Yanıltıcı bir çağrışımla “şirketçilik” sözcüğüyle çevrilen “korporatizm”e istinaden “İtalya’yı Mussolini de faşizmde böyle yönetiyordu” dediler. Oysa... Erdoğan’ın “Türkiye A.Ş.” modelinde İtalya esintisi var ama “esinti” Mussolini’den değil Berlusconi’den... Mussolini’nin “korporatif faşist devleti”, “şirketçilikten” çok farklı “devlet odaklı” bir yaklaşımdı. “Şirket misali yönetilen ülke modeli” ise salt “çıkara” endeksli katıksız “özel sektörcülük” içeriyor. Mussolini düzeninde; “faşist”.. yani şiddetle antidemokratik olmakla birlikte öne çıkan bir “devlet” vardı. “Şirketleşen ülke” örneğinde halbuki “devlet” siliniyor ve “CEO”, “şirket”i kendi doğrultusunda yönetiyor. İtalya’da sisteme damardan “İtalya şirketi/azienda Italia” adını takan Berlusconi bunun en özgün örneği oldu. Üç kez başbakanlık yapan işadamı; “İtalya şirketi”ni; gene doğrudan “şirket partisi/partito azienda” olarak tanımladığı “Forza Italia”yla ele geçirdi. Yöneticilik sermayesini bu partiyle siyasete taşıyan ve sıfırdan inşa ettiği “Forza Italia”yı şirket çalışanlarıyla örgütleyen Berlusconi, atılımında medya ve finans şirketlerinden büyük isimleri seferber etmişti. Sonra milletvekili olarak Berlusconi’nin parlamentoya soktuğu bu “şirket yöneticilerinin” kimileri rüşvet, kimileri de mafya ile ilişkilerden hapse girdi ve mahkemelik oldu. “Çöküş” döneminde, “şirket modeli” malum Berlusconi’nin senatörlüğünün düşürülerek parlamentodan atılması ve bir yıl yaşlılar evinde “sosyal hizmet verme” cezasıyla sona erdi. Devlet siliniyor Dünyadan kınama yağdı aranıyor. Tunus turizmini canlandırmak için uğraşıyorken, Cumhurbaşkanı Beji Caid Essebsi, hükümetin her önlemi aldığını belirterek, “Umarım böyle bir felaket tekrarlanmaz” dedi. Saldırıya uluslararası kınama yağdı. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry saldırıyı güçlü bir dille kınayarak kurbanlar ve ailelerine taziyelerini iletti. Kerry, rehine vakasına hızlıca yanıt verilmesini de övdü. AB Dış Politika şefi Federica Mogherini de saldırıdan ‘terör örgütlerini’ sorumlu tuttu. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Tunus ile dayanışma içinde olduklarını duyururken, Dışişleri Bakanı Laurent Fabius terörizmin Tunus’u hedef seçmesinde bu ülkenin Arap dünyasında umut olmasının etkili olduğunu belirterek “Bu umut yaşamalı” dedi. ABD Sihirbazın savaşı başlıyor nketlerin kaybedeceği kehanetine karşın İsrail Başbakanı Benyamin (Bibi) Netanyahu erken seçimden büyük zaferle çıktı. 120 vekilli İsrail parlamentosunda (Knesset) Bibi’nin Likud’u 30 vekil alırken, İzak Herzog liderliğindeki merkez solcu Siyonist Birlik 24 vekilde kaldı. Koalisyon için 61 vekil gerek. 23 haftada koalisyonu kurmaktan söz eden ve aşırı sağcı ve dinci partilerle 57 vekili bulan Bibi, eski Likudlu Moşe Kahlon’a maliye bakanlığını verip partisi Kulanu’yu koalisyona alma hesabı yapıyor. Yüzde 72 katılımlı seçimde Kulanu (Hepimiz) 10 vekil çıkardı, Bibi’nin eski koalisyon ortağı Yair Lapid’in merkezci Yeş Atid (Gelecek Var) partisi 19 vekilden 11’e düştü. İsrail nüfusunun yüzde 20’sini oluşturan Arapların 4 partisi ise ilk kez Ortak Liste’yle 14 vekil çıkarıp 3. siyasi güç oldu. Ortak Liste lideri Ayman Odeh, Netanyahu hükümetini engellemeye çalışacaklarını, ama olası Siyonist Birlik hükümetine de katılmayacaklarını belirtti. 4. dönemi tamamlarsa en uzun süre görev yapan İsrail başbakanı olacak Bibi’nin asıl savaşı şimdi başlıyor. Seçim öncesi “tüm dünyanın kendisine komplo kurduğundan” yakınmış Bibi, dün “Tüm en A ‘Tatbikatlık’ Beyaz Saray ABD Başkanı Barack Obama ile ailesinin güvenliğine tehdit oluşturan pek çok hataya imza atan Gizli Servis, Beyaz Saray’ın kopyasının yapılmasını istedi. Gizli Servis Direktörü Joseph Claney, “Korumaların eğitimlerini bir banliyöde alanı dar ve Beyaz Saray’ın fizyolojik yapısından çok uzak arazide yapılmasının profesyonellikten uzak olduğundan” yakındı. 8 milyon dolar bütçe istenen kopya Beyaz Saray gerçekleşirse, aslının doğu, batı ve ön cephelerinin aynısı yapılacak. Eylülde bir Irak gazisi binanın kuzey korkuluklarından atlayıp güvenliği aşmış, içerde yakalanmıştı. Obama kılıcı çekti Bibi büyük zaferini 13 öpücükle kutladı Netanyahu zaferini “huysuzluğuyla” namlı eşi Sara’yı öpücüklere boğarak kutladı. Tel Aviv’deki Likud merkezinde kürsüye birlikte çıktığı eşine desteği için teşekkür eden Bibi, sık sık Sara ile sarmaş dolaş olup dudaklarını birleştirdi. Bir web sitesi 13 kez öpüştüklerini saydı. Olay sosyal medyada hem olay hem alay konusu oldu. Sara Netanyahu çalışanlara kötü muamelesi, kavgacılığı ve aşırı harcamalarıyla tartışmalı bir figür. tin devletini asla kurdurmayacağını söyleyerek kazandığı yorumunu yapıp, “Ama hangi bedelle” diye sordu. Ardından Obama Bibi’yle savaşa ‘devam’ dedi. Beyaz Saray İsrail liderini ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin telefonda kutladığını, Obama’nın da gelecek günlerde kutlayacağını, ama Likud’un Araplara karşı bölücü söyleminden duydukları “derin endişeyi” İsrail halkıyla doğrudan paylaşacakları açıklaması yaptı. Bibi inanmasa da Obama’nın iki devletli çözüme inandığı, bunu gerçekleştirmenin en iyi yolunu yeniden değerlendireceği, İsrail seçim sonucunun İran ile nükleer müzakerelere büyük etkisi olmasını beklemediği belirtildi. AB, Bibi’yi kutlarken Filistin’le barış süreci talep etti. Filistin Yönetimi, iki devletli çözüm yoksa barış sürecinin de olmadığını belirtti. KÜBA ABDKüba uçuşları tamam Normalleşme müzakerelerinin 3. turunu tamamlayan ABD ile Küba arasında 57 yıl sonra uçak seferleri başladı. Sun County Havayolları ortaklığıyla her salı HavanaNew York uçuşlarının biletleri gidişdönüş 849 dolar tutacak. 3.5 saatlik uçuşların ilk seferinde10 yolcu vardı. ABD ocakta Küba’ya yönelik seyahat kısıtlamalarını hafifleteceğini duyurmuş, 15 yıl sonra iki ülke arasında ilk kez doğrudan telefon hattı kurulmuştu. gellemelere rağmen kazandık. Likud, milli cephe ve İsrail halkı için büyük zafer” dedi. Dünyanın İsrailFilistin barışı ve İran ile anlaşma istediği bir dönemde tam tersi için mücadele eden ve seçimle birlikte “sihirbaz” lakabını da kazanan Bibi’yi yeniden seçmek, İsrail’i tecritle yüz yüze bırakabilir. ABD Başkanı Barack Obama’nın eski kampanya danışmanı David Axelrod, Twitter’da, Bibi’nin Filis Allen güvence verdi şimdi de Almanya çıktı İHA pikniğe mi gelmişti? uriye ordusu eylül sonundan beri IŞİD hedeflerini vuran ABD uçaklarına geçit verirken, önceki gece ilk kez bir insansız hava uçağını (İHA) Lazkiye’de düşürmesini güvenliğe bağladı. Suriye askeri kaynakları, İncirlik’ten kalkan İHA’nın “IŞİD’in bulunmadığı bölgede olması” nedeniyle “düşman” sayılıp vurulduğunu kaydetti. Bir askeri yetkili, “İHA Suriye’ye piknik yapBD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Beşar Esad’ın başında olduğu Suriye yönetimiyle “müzakere etmek zorunda kalacakları” sözlerini defalarca yalanlarken, Ankara’ya da ‘güvence’ sundu. IŞİD karşıtı koalisyonun başındaki emekli General John Allen dün Türkiye ziyaretine başlarken görüştüğü Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’na “Esad’la ilgili pozisyonlarının değişmediğini” tekrarladı. ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, özel başkanlık temsilcisi Brett McGurk ile Türkiye’ye gelen Allen’la ilgili açıklamasında, “ABD (Esad’ın) Suriye’de hükümet etme meşruiyetini yitirdiğine inanıyor. Onun yönetiminde IŞİD ve diğer terörist gruplar YEMEN Pentagon’un silahları kayıp ABD Yemen’e askeri yardımının 500 milyon dolardan büyük kısmını kaybetti. Pentagon’un silah, teçhizat ve uçaklardan oluşan yardımın Yemen’de Şii Husiler ya da Kaide’nin eline geçmesinden korktuğu belirtildi. Husilerin iktidarı ele geçirmesi üzerine ABD’nin Sana Büyükelçiliğini kapatmasının ardından Kongre Yemen’e askeri yardımların hesabını soruyor. A yükseldi, Esad’ı dışlayacak şekilde Suriye çatışmasına müzakereli siyasi çözüm aramaya devam edeceğiz” denildi. Ancak bu kez Alman Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier “Şiddeti bitirmenin tek yolu siyasi çözüm için müzakerelerden geçiyor. Bu Esad rejimiyle konuşmayı gerekli kılsa da böyle” dedi. Alman bakan Süddeutsche gazetesine BM’nin Suriye Temsilcisi Staffan de Mistura’nın desteklemenin en doğru yol olacağını dile getirdi. Alman Dışişleri’ne göre, yeni siyasi hareket oluşturmanın yolu, Esad üzerinde büyük diplomatik baskı ve ciddi müzakerelerden geçiyor. ‘Esad’la olsa da..’ Oysa ki model büyük düşlerle başlamıştı. Berlusconi’nin “medya imparatorluğu” ile yönlendirilen seçmenler, kurnaz işadamının İtalya’yı da “özel şirketlerinde” olduğu gibi “abad edeceğine” inanıyorlardı. “Kendisi bu kadar köşe olduysa, bizi de köşe yapar!” diyerek lidere tapıyor, “CEO’nun yolsuzluklarını” bu sebeple görmezden geliyor, onun “güçlü imajı”nın ardından gidiyorlardı. Bu seçmen şartlanmasına, İtalya’da “Stockholm sendromu” adı veriliyordu. Berlusconi de ülkeyi bu arada medya imparatorluğu “Mediaset” gibi yönetiyor, “özel” ve “devlet” arasında ayrım yapmıyor, kurumlara boyun eğmiyor, özel çıkarları için meclisten dilediği yasayı geçiriyordu. Şahsı namına “ad personam” geçirilen bu düzinelerce yasayla “hükümetin başı” hakkındaki davaları yönlendiriyor ve ilerde Cumhurbaşkanlığı’na çıkıp ömür boyu dokunulmaz olmayı planlıyordu. Ancak İtalya’da tüm bunlara rağmen yargıçlar pes etmedi. Yolsuzluk, mafya ve vergi kaçakçılığı davasından yargılanan “CEO”nun peşini bırakmadılar ve Başbakanı sonunda meclisten attırmayı başardılar. Kriz nedeniyle zora giren “şirket İtalya”nın CEO’sunun, uluslararası sistem tarafından dışlanmasının sonuçta tayin edici rolü oldu. Başta Merkel olmak üzere “dış konjonktür”, Berlusconi’yi 2011’de istifaya zorladı. Bunu liderin parlamentodan dışlanmasına varan süreç izledi. İtalya örneğinde görüldüğü üzere, “şirket modeli”nin en yaman açmazı bu: “A.Ş. modeli, uluslararası aktörlerin ve sisteminin müdahalesine tamamen açık!” Baştaki CEO, ülkedeki en rakipsiz güç de olsa, “dış konjonktür”; “kırmızı kart” çıkarttı mı, önünde hiçbir güç duramıyor. Görkemli günlerini yaşlılar evinde Alzheimerlıları eğlendirerek sona erdiren Berlusconi’nin patetik sonu, buna en somut misal. CEO için çıkan yasalar S maya mı gelmişti” deyip ekledi: “Suriye hava sahasına girer girmez askeri ve güvenlik enformasyonu topladığını değerlendirdik.” ABD’li yetkililer MQ1 tipi insansız uçakla irtibatın kesildiğini belirtip, vurulmasına dair yorum yapmaktan kaçındı. Uçağın sadece Suriye güçlerinin bulunduğu Lazkiye yakınındaki El Makata köyü üzerinde vurulduğu belirtiliyor. Srebrenitsa için tutuklama 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’daki en korkunç katliamlarına sahne olan Bosna Savaşı’nın en karanlık sayfasını teşkil eden 1995 Srebrenitsa katliamında ‘tetikçi’ Bosnalı Sırplara ilk tutuklamalar geldi. Sırbistan savcısı, Kraviça deposunda 1000 Boşnağı katleden özel polisten 7 kişinin tutuklandığını, diğer zanlıların da peşinde olduklarını duyurdu. Tetikçilerin baş harfleri açıklanırken, aralarında “Kasap Neco” lakaplı Nedeljko Milidragoviç’in de olduğu sanılıyor. Kurbanlarından topladığı paralarla nakliyat şirketi kuran 58 yaşındaki Milidragoviç, başarılı bir işadamı olmuştu. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle