19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 16 Mart 2015 EDITÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: BARIŞ AKTAŞ Gün ‘faizi sıkı tutma’ günü Hakan Ateş, ‘Münakaşaların yarattığı köpük dışında Merkez kuru iyi yönetti. Gün faizi sıkı tutma dönemidir. Faizlerin inmesi enflasyonun bunu desteklemesiyle mümkün’ dedi. enizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, doların rekor üstüne rekor kırdığı dönemde piyasaların üç kritik gündemi olan Merkez Bankası’nın faiz kararı, Fed toplantısı ve Fitch’in not güncellemesi ile ilgili öngörülerini Cumhuriyet’e açıkladı. Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde sorularımızı yanıtlayan Ateş, hem küresel ekonomi hem de PELİN Türkiye ekonomisi üzeÜNKER rine değerlendirmelerde bulundu. ABD’de faiz artışı yaklaşırken gelişen piyasalar da çalkantılı bir döneme girdi. Türkiye’de kurun çok artmasını neye bağlıyorsunuz? Küresel ezber bozan gelişmeler oluyor. Avrupa da Amerika da Avro/doların bu kadar baş aşağı gideceğini beklemiyordu. Büyümenin düştüğü bir ortamda yaşıyoruz. Avrupa’da halen yapısal reformları hayata geçirecek bir dirlik ve dirayet yok. Dünyada mahir yönetimin önemi çok arttı. Türkiye’ye gelirsek para politikaları doğru yönetiliyor ve yerli yerinde. Para politikası tamamen beklenti yönetimi ile ilgili bir şeydir. Münakaşaların yarattığı köpüğü artık bir tarafa bırakır ekonomi 13 D Merkez iyi yönetti sak Merkez Bankası bu işi iyi yönetti. Merkez faiz kararını açıklayacak. Sepet bazında TL’deki aşınma yüzde Beklentiniz nedir? 6’lar civarında. Dolarda yükselme olPara Politikası Kurulu’nda ne oladu ama Avro da çok değer kaybetti. cağını kestirmek zor ama gün faizi sıKurlardaki oynaklık ekonomiye kı tutma dönemidir. Her şey stabilinasıl yansıyacak? ze olduğunda faizlerde düşecektir. BiHer ne kadar petrol fiyatları düştü, zim mali göstergelerimize göre 100 cari açığımız da çok azaldıysa da çok baz puan ve üzerinde düşecek gibi duiyi yansımıyor. Enerjiyi dolarla itruyor. hal edip malı ağırlıklı olarak AvMerkez Bankası ile ilgili faro ile satıyorsunuz. Dolayısıyiz tartışmaları şu anda durulla Türkiye şöyle bir açmazla muş görünüyor. Bu işin tatlıkarşı karşıya. Eskiden ‘Türkiya bağlanması en çok size mi ye 6070 milyar dolarlık bir cayaradı? ri açığı yönetir’ diyorduk çünkü Şüphesiz. Gerilim kimin işine ihracatımız artıyordu. En büyaramış ki. Herkese zarar. Biryük alıcımız Avrupa’da sorunlikberaberlik, tek seslilar var. ‘İhracatımız artar lik son derece önem mı?’ sorusu sormaya taşıyor. başladığımız bir noktaFaiz indirimine ya gelirsek 50 milyar hazırlayan şartlar dolarlık cari açığı yösizce neler? netmek bile sorun yaEnflasyon bekratabilir. Onun için lentisi 6’larda kayurt dışı yatırımcıya lırsa faiz artışı daha fazla muhtacız. beklenmez. FaizleOnları cezbetmek rin topyekun aşaiçin de ekonomik ğı hareket etmeve politik stabilisi beklentiyi yönetHakan te gerekiyor. Gelemek ve enflasyoAteş ceğini görmesi genun bunu desteklerekiyor ve hukuk mesi ile mümkün. gerekiyor. Fed’in çarşamba Salı günü günkü toplantısından nasıl mesajlar çıkar? Doların birdenbire çok güçlenmesi öyle sanıyorum ki Fed Başkanı Janet Yellen’in bu defa yapacağı toplantıda daha da yumuşamasına ve tapering ya da faizlerin yükselme olasılığının biraz daha ötelenmesine yol açacaktır. Avro/doların 1.0’ın altına düşmeye devam etmesi Amerika’dan tedbir getirir. Bu kadar güçlü bir dolar kimsenin işine gelmez. Müdahale ederler diye düşünüyorum. Avro/dolar, 1.01.1 arasındaki bölgede gidip gelecektir. Sanayi üretimi ve kapasite kullanımı da çok düşük geldi. Bu durum kredi talebine nasıl yansıyor? Üretim dataları da çok iyi gelmiyor. Kredi talebi çok kuvvetli değil. Biraz zayıflama eğilimi var. Hane halkında borçlu olan kesim borcunu çevirmek için talebi var. Bireysel kredilerde ve kredi kartlarında ciddi bir artıştan söz edemiyoruz. Zaten taksitli kart bakiyesi küçülüyor. KOBİ’lerde de hareketlilik zayıfladı. Büyük projeler dışında sanayide kredi talebi o kadar canlı diyemem. Fitch cuma günü Türkiye ile ilgili ne karar verecek sizce? Nota dokunulmasının olanağı yok. Daha iyiye gitmeyeceği açık, daha kötüye de gitmez. Veriş Alış! eçimlere gidilirken ülkenin en önemli sorunu olan yeni anayasa konuşulmuyor. Var olan çok eksikli parlamenter düzen korunacak mı? Yoksa topluma yaşanmakta olan uygulamalı başkanlık sistemiyle uyumlu bir anayasal elbise mi giydirilecek? Derken, başkanlık sisteminin en kararlı savunucusu olan Cumhurbaşkanı, 7 Mart Gaziantep konuşmasında şöyle dedi: “7 Haziran’da 400 milletvekilini verin ve bu iş huzur içinde çözülsün. Bu sistemi değiştirelim.” Bu sözlerdeki anahtar sözcükler, şunlar: verin ve çözülsün. HHH Alış veriş ticareti betimler. Ancak, sıralama burada tersine çevriliyor; veriş alış oluyor! Önce 400 milletvekili veriliyor, sonra huzur alınıyor! Cumhurbaşkanı’nın önerisinin inceliği de burada! Bu ticarete çok daha yakından bakılmalıdır. Buradaki kullanımıyla beyin ve gönül rahatlığı anlamına gelen huzur soyut bir kavram, sayıya dökülemez; ağırlığı, uzunluğu, alanı olmadığı gibi, TL ya da dolar gibi parasal karşılığı da yoktur. Bu nedenle Cumhurbaşkanı, huzuru sayılarla açıklayamıyor! Asıl açıklanması gereken Cumhurbaşkanı’nın huzur içinde çözülsün dediği işin yani başkanlık sisteminin anayasal içeriğidir. Cumhurbaşkanı 400 milletvekilini aldıktan sonra ne tür bir anayasal düzen verecek? Cumhurbaşkanı, çok önemli sonunun yanıtını 14 Mart Çanakkale konuşmasında da vermedi; yalnızca “Başkanlık diktatörlük getirmez” dedi. Ne getirecek sorusu yine yanıtsız kaldı. Ancak, çok daha önemli bir soru var: Ya Cumhurbaşkanı’na istediği 400 milletvekili verilmezse ya da veriş gerçekleşmezse ne olacak? Anlaşılan o durumda huzur yok. İyi de, başkanlık sisteminde ısrar nasıl sonuçlanacak? Sakat olduğu her gün yaşananlarla açıkça görülen parlamenter sistem nasıl bakım ve onarımdan geçirilerek yeniden yapılandırılacak? Bu sorular çok önemsiz(!) olmalı ki, ne seçimlere giden siyasette, ne de kamuoyunda tartışılıyor! HHH Cumhurbaşkanı bu çağrıyı yaptıktan sonra geçen bir hafta boyunca iktidarı ve muhalefetiyle siyasetin tamamı, 400 milletvekili huzur denklemini hiç sorgulamadı. Tarihe Cumhuriyeti karalamak amacıyla sürekli gönderme yapan siyaset dünyası, geçen hafta, çok önemli bir yıldönümünü unuttu, 1961 sonrasında yeşeren hak ve özgürlüklerin budanmaya başlandığı karanlık tarihi, 12 Mart 1971’i, hiç anımsamadı. Buna karşılık nasılsa bir kez daha piyasaya sürülen önceki Cumhurbaşkanı’nın milletvekili adayı olup olamayacağı konusu günlerce konuşuldu. Ana muhalefet, onun başbakanlığında bir koalisyon hükümeti bile kurdu. Ancak birilerinin umutları, bir kez daha boşa çıktı; sonunda kendisi iki gün önce, yine bir cuma namazı çıkışı açıkladı: Şu anda aktif siyasete dönmek gibi bir niyetim yok. Yine de hiç belli olmaz diyenler var. Aynı günlerde yeni anayasa gibi yaşamsal bir konu unutularak MİT Müsteşarı’nın AKP’den milletvekili adaylığı, sonra bundan vazgeçip eski görevine dönüşü, çok yoğun ve derin hukuk ve siyaset yorumlarına konu oldu. Deve yerine tüy ile uğraşıldı. HHH Kültürümüzde “Almadan vermek Allah’a mahsustur” diye ticareti özetleyen bir deyiş var. Bu toplum almadan vermeye alışıktır; ülke siyaseti bir türlü demokratikleştirilmediği için seçmen sürekli aldatılır, çoğu kez bir şey almadan oy verir. Cumhurbaşkanı bir kez daha verin diyor; üstelik karşılığında huzur alacaksınız! Daha ne olsun? Hele 400 milletvekilini verir, uysallığınızı bir kez daha kanıtlarsanız, yalnız huzura kavuşmakla kalmazsınız; belki kimileriniz huzura bile çıkar! S Kredi talebi zayıf ÜMİT LEBLEBİCİ GÜNDEMİ DEĞERLENDİRDİ Fed, faiz, dolar üçgenine sıkıştık ürk Ekonomi Bankası (TEB) Genel Müdürü Ümit Leblebici, ekonomide ana gündemin sadece Fed, dolar ve faizin üçgenine sıkıştığına dikkat çekerek “Ülkeye dışarıdan uzaylılar gelip baksa 1 günlük ekonomi. Dolar yukarı gidiyorsa ekonomi süper kötü, aşağı gidiyorsa süper iyi. Bir güne sıkıştırdık her şeyi” dedi. Uludağ Zirvesi’nde gazetemizin sorularını yanıtlayan Leblebici, Fed’in faiz artırımının tek başına önemli olmadığını piyasaya verilen likiditenin geri çekilmesinin daha önemli olduğunu kaydederek “Likiditeyi geri çekerse siz ekstra bir likidite fiyatı ödüyorsunuz. Şu anda herkes pozisyonu yeniden Ümit Leblebici T ayarlamaya çalışıyor” diye konuştu. Merkez Bankası’nın yarın açıklayacağı faiz kararıyla ilgili ise “Faiz indirimine gidecek bir trend var. Bu demektir ki TCMB zaman buldukça faizleri indirecektir. Merkez Bankası’nın elindeki veri setinde benim bilmediğim bir bilgi olabilir. O zaman bir toplantıda durmayı tercih edebilir. Toplamda Merkez’in faiz indirme eğilimi yavaş yavaş kendini gösterecektir” dedi. ABD’nin faizi artırdığı bir ortamda dolara dönmenin matematiksel olarak daha doğru olduğu fikriyle herkesin dolara koştuğunu vurgulayan Leblebici, “Avro/dolar biraz daha aşağı gelebilir ama bir süre sonra dengeyi başka bir yerlerde sağlaması gerekir. Paritenin 1.0’in altına gitmesi fazla satış gibi olur diye düşünüyorum. Bakarsınız 0.80’e gider ama datalar o kadar kötü gelmeye devam edebilir ki o zaman 0.60’a gittiğini de görürsünüz” yorumunda bulundu. Suriyeli yatırımcı İstanbul’a akın etti İstanbul Ticaret Odası verilerine göre Suriyeli yatırımcılar İstanbul’u mesken tuttu. İstanbul’da 2014’teki her dört yatırmcıdan biri Suriyeli oldu. stanbul’da 2014’te 4 bin 487 yabancı ortak tarafından toplam 1.2 milyar lira sermaye tutarında yeni firma kaydı yapıldı. İstanbul Ticaret Odası (İTO) verilerine göre, yabancı ortaklar arasında en büyük payı yüzde 25.21 ile Suriyeli yatırımcılar aldı. “2014 Yeni Kayıt ve Kapanış Yaptıran Firmalarda Yabancı Yatırımcı ve Sermaye Durumu” raporunda, geçen yıl 1.131 Suriyeli ortak toplam 85 milyon lira ser İ Şekerbank gece gündüz tasarruf ettirecek Şekerbank, küçük tutarlarla tasarruf yapmak isteyen müşterilerine “Gece Gündüz Hesabı”nı sundu. Otuz gün boyunca geçerli yüzde 11 avantajlı tanışma faizi ile açılan Gece Gündüz Hesabı, müşterilerin günlük bankacılık işlemlerini yürütürken, TL arın, İsrail’de 25 yıllık bir dönemi kapatabilecek, tarihi bir genel seçimler yaşanacak. Son seçmen eğilimi araştırmaları, Parlamento’da İsaac Herzog (İşçi Partisi) ve Tzipi Livni (Hatnuah) ortak liderliğindeki Siyonist Birlik’in, Başbakan Netanyahu’nun partisi Likud’dan 45 iskemle daha fazla elde edebileceğini gösteriyor. Jarusalem Post’un bir araştırması göre, seçmenin yüzde 72’si bir değişimden yana, ancak yalnızca yüzde 41’i Netanyahu ile devam etmek istiyor (03/13/15). Bu, geçen aralıkta hükümeti dağıtarak erken seçim sürecini başlatan Başbakan Netanyahu’nun hiç hesaba katmamış olduğu bir gelişme. Kimi yorumcular, İsrail seçmeninin, 25 yıldır siyaset sahnesinin yılmaz bir parçası olarak gördüğü Netanyahu’nun artık olmadığı bir dönemi, ilk kez düşünmeye başladığına inanıyorlar (Forward, 12/03). Netanyahu şimdilik en fazla 21 temsilci kazanabilecek gibi görünüyor; 20 temsilciden az çıkarırsa siyaseti bırakacağına inanılıyor (Caspit, AlMonitor 12/03). Bu seçimlerin özelliği de ilk kez bir blok kurarak seçimlere katılan Arap partilerinin son 60 yıldır ilk kez parla cinsi vadesiz hesaptaki tutarların değer kazanmasını sağlıyor. Şekerbank Perakende Bankacılık Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Ertürk, “Günlük hayatın finansal zorunlulukları, faturalar yüzünden tasarruf engellenmesin istedik” dedi. mentoda 120 iskemlenin 15’ni kazanarak, 3. büyük güç olma olasılığı. Bu, çok parçalı İsrail parlamentosunda koalisyon pazarlıkları sırasında, Arap partilerinin bugüne kadar olmayan bir etkiye sahip olabileceklerini düşündürüyor (Los Angeles Times, 12/03/15). Bu seçimlerin, ABD ile İsrail arasındaki ilişkilerin en gergin olduğu bir dönemde yaşanıyor olması da ayrıca önemli. Bu seçimlerin bir boyutu da, seçmenin kaygısının, Netanyahu’nun en güçlü olduğu “güvenlik” konusundan hayat pahalılığına, konut sorununa kaymış olması (The Indepenent 12/03/15). Siyonist Birlik esas olarak bu konu üzerine yoğunlaşıyor. Güvenlik Şahini imajını korumaya çalışan Netanyahu ve Likud, kampanyalarında ekonomik sorunları da kapsamaya çalışırken, bu kez, Mossad ve Şin Bet (İstihbarat örgütleri) eski başkanlarının, “ABD ile ilişkileri bozdun, İsrail’nin güvenliğini zora maye kaydettirerek İstanbul’da yeni firma kurdu. Yani, 2014 yılında İstanbul’da yeni kurulan firmalara ortak olan dört yabancı yatırımcıdan birini Suriye vatandaşı oluşturdu. Suriyeli girişimciler, 85 milyon lira ile sermaye taahhüdünde ise altıncı sırada yer buldu. Yeni kayıt yaptıran yabancı ortak sayısında Suriyelileri 399 girişimciyle İran ve 289 firma ortağıyla Almanya izledi. Bu ülkeleri de Azerbaycan, Mısır, Irak, Suudi Arabistan ve Libya takip etti. En çok yabancı yatırımcı çeken sektörler sıralamasında, toplam yabancı yatırımcı içinde yüzde 30.15 pay ile hizmet, yüzde 15.82 pay ile her türlü ticaret, yüzde 14.82 ile inşaat sektörleri ilk sıraları paylaştı. l Ekonomi Servisi Y Tarihi Seçimler soktun” eleştirileriyle karşılaşıyor (Yedioth Ahranot 14/03/15). Birçok gözlemciye göre Likud kampında bir panik havası var. Bu hava, diğer daha sağ partilere kaymış Likud seçmeninin, Netanyahu’nun “bütün dünya bana karşı” iddialarını ciddiye alarak, “Bibi kaybederse solcular gelir” korkusuyla Likud’a geri dönmesine yol açabilir. Böylece Netanyahu bir fırsat daha yakalayabilir. Diğer taraftan İsrail halkı bu kez güvenlik yerine ekonomik koşullara odaklanır, “bütün dünyanın karşı olmadığı birini”; karizmatik, ama geçen hafta The Economist’in aktardığı gibi sözüne asla güvenilmez bir siyasetçi olan Netanyahu yerine, soğuk Netanyahu zor durumda kanlı, sakin, sağduyulu, barıştan söz eden, “Kazanırsam ilk işim uçağa atlayıp Amerika’ya gidip ilişkileri düzeltmek olacak” diyen Isaac Herzog’u tercih edebilir (Haaretz, 13/03/15). Ancak, benim sayabildiğim kadarıyla en az 14 partinin katıldığı seçimlerin gerçek sonuçları, oy sayımı bittiğinde değil, koalisyon pazarlıkları tamamlandığında belli olacak. Brooking Institute’ün araştırması, Netanyahu liderliğinde, yedi partili bir koalisyonun 120 iskemlenin 65’ini alabileceğini, buna karşılık, Siyonist Birlik liderliğinde, 5 partili (Arap Bloku’nun da katılımıyla) bir koalisyonun payının 54’te kalacağını düşündürüyor. Ancak yedi partili bir sağ koalisyonu oluşturmanın, bir arada tutmanın zorluğu ortada. “Bütün Yahudiler aynı” anlayışının hâkim olduğu Arap Bloku ise bir Siyonist Blok koalisyonuna katılmaya istekli görünmüyor (Forward, 12/03). Buna karşılık, Yedioth yazarlarından Benjakob, Siyonist Birliğin, Shas ve Birleşik Tevrat Yahudiliği isimli iki sağ partinin katılmasıyla oluşacak yedi partili bir koalisyonda 64 iskemleye ulaşarak hükümet kurabileceğini düşünüyor. İsrail’in siyasi iklimini değiştirebilecek bu seçimlerin bir başka özelliğini de belirsizlik oluşturuyor. VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Üyesi Değerli Arkadaşımız RECAİ YÜCEL UĞURKAN 14 Mart 2015 Cumartesi günü vefat etmiştir. Kaybı basın topluluğumuzda üzüntü yaratan Recai Yücel Uğurkan’ın cenazesi 15 Mart 2015 Pazar günü öğle namazının ardından Karacaahmet Şehitlik Camisi’nden alınarak Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verilmiştir. Recai Yücel Uğurkan’ı sevgi ve saygıyla anarken, ailesine ve basın topluluğuna başsağlığı dileriz. TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ YÖNETİM KURULU C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle