25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Olaylar ve GOrUSler kültür sanat ÖSYM Soruları Açıklasın M. ÖNDER TEKİN Danıştay Tetkik Hâkimi 22 EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA TASARIM: ÇAĞLA SEVİNDİK Pazar 15 Mart 2015 nkara Barosu Başkanlığı tarafından, 2014 YGS’de sorulacak soruların yüzde 20’sinin yayımlanmasına ilişkin ÖSYM Yönetim Kurulu’nun 12.03.2014 günlü ve 7 sayılı kararının iptali istemiyle açılan davada; Danıştay 8. Dairesi’nin 08.12.2014 günlü ve E: 2014/8893 sayılı kararıyla, işlemin yürütülmesinin durdurulmasına karar verilir. Kararın gerekçesinde, ÖSYM tarafından merkezi olarak yapılan ve yüz binlerce öğrencinin katıldığı sınavların hemen akabinde soru ve cevapların kamuoyuna açıklanması şeklinde bir teamülün bulunduğu, bu durumun sınav soru ve cevaplarının kamuoyunda tartışılmasının önünü açacağı, sorulan sorular ve idarece kabul edilen cevaplara ilişkin olarak kamuoyuna bilgi verilmemesi halinde, hak arama özgürlüğünün sınırlanması anlamına geleceği, dava konusu işlemin, ülkemizin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan ve “hukuk devlet ilkesi”nin vazgeçilmez ilkelerinden olan “hak arama özgürlüğü”, “adil yargılanma hakkı” ve “mahkemeye başvuru hakkı”nı doğrudan veya dolaylı olarak ihlal ettiği kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Aynı doğrultuda Anayasa Mahkemesi’nin 04.12.2014 günlü ve E:2013/114, K:2014/22 sayılı iptal hükmüne de atıf yapılmıştır. A 2015 YGS sınavının yapılacağı pazar günü ÖSYM, yapılan sınavın tüm soru ve yanıtlarını açıklayarak gecikmeksizin uygulamak suretiyle milyonlarca öğrencinin beklentisini karşılamalıdır. Gerekçeli karar rece kabul edilen cevaplara ilişkin olarak kamuoyuna bilgi verilmemesi halinde, hak arama özgürlüğünün sınırlanması anlamına geleceğinin belirtilmesi ve bu kararın ÖSYM’ye tebliğ edilmiş olduğu halde 2014 YGS’deki tutum devam ettirilerek sorular kamuoyuna açıklanmak istenilmemektedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinde, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin verdiği kararlarının icaplarına göre idarenin, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu ve bu sürenin hiçbir şekilde idareye tebliğinden itibaren otuz günü geçemeyeceği vurgulanmıştır. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı’nca bu pazar günü 2015 YGS sınavı yapılacaktır. Bu nedenle, 2577 sayılı kanunda ifade edilen gecikme hali 2015 YGS sınavı sorularının açıklanması yönünden mevcuttur. ÖSYM bu hususu dikkate alarak Danıştay tarafından verilen kararı, pazar günü yapılan sınavın tüm soru ve yanıtlarını açıklayarak gecikmeksizin uygulamak suretiyle milyonlarca öğrencinin beklentisini karşılamak yanında, TC Anayasası’nın 2. maddesinde düzenlenen “hukuk devleti ilkesi” ile 36. maddesinde düzenlenen “hak arama özgürlüğü” ilkesinin hayata geçirilmesine katkı sağlayan hukuka bağlı idare anlayışını da göstermesi gerekir. Haldun Taner 100 Yaşında 6 Mart 1915’te doğdu Haldun Taner. Yarın onun 100. yaş gününü kutlayacağız. Edebiyat ustası, öykü ustası, tiyatro ustası... Sadece oyun yazarı değil, tiyatro kuramcısı, uygulayıcısı ve hocası... İnsanlık ve efendilik ustası... Epik, diyalektik yöntemden, kabare türüne, tiyatro sanatında ilkleri gerçekleştirdi. Eleştiriyle ironiyi harmanladı. Geleneksel tiyatromuzun özelliklerinden yararlanıp çağdaş eserler yarattı. Tiyatro yazınını ileri taşıdı! Haldun Taner’i düşününce, yüzüme bir gülümseme yerleşiyor: Yüreğime de “aydın”, “uygar”, “çağdaş”, “kültür birikimi”, “evrensel ama tepeden tırnağa İstanbullu”, “beyefendi”, “çelebi” sözcükleri... 1 15 Mart 2015 Pazar günü YGS sınavı yapılacak. Karar, 05.03.2015 tarihinde Ankara Barosu’nun internet sitesinde de yayımlanır. Buna rağmen, ÖSYM tarafından; 12.03.2015 tarihinde internet sitesinde yapılan açıklamada, Danıştay’ın anılan kararına atıf yapılmadan, 2015YGS’den sonra tüm telif hakları bedelsiz devredilerek soruların yüzde 20’si (32 soru) sınavın tamamlanmasından hemen sonra tüm adayların ve ilgililerin erişimine ÖSYM’nin internet sitesinden açılacağı, soruların geri kalan yüzde 80’inin de sınav sonuçlarının açıklanmasından sonra 10 gün süreyle adayların erişimine bilgi edinme amaçlı açılacağı belirtilmiştir. Danıştay’ın yukarıda belirtilen kararında; davacının sınava katılan öğrenci olmayan Ankara Barosu Başkanlığı olması, karar içeriğinde ÖSYM tarafından merkezi olarak yapılan ve yüz binlerce öğrencinin katıldığı sınavların hemen akabinde soru ve cevapların kamuoyuna açıklanması şeklinde bir teamülün bulunduğu, bu durumun sınav soru ve cevaplarının kamuoyunda tartışılmasının önünü açacağı, sorulan sorular ve ida ÖSYM ne yapmalı? ÖSYM’nin açıklaması En büyük üzüntüsü gibi davranırdı. Sizi kanıksamazdı. Torunu ya da annesi yaşında olsun, elini sıktığı kadınların ellerini dudaklarına götürür; karşılaştığı erkek, kadın, çocuk, yaşlı, hepsine sanki “seni görüyorum, seni dinliyorum, seninleyim” derdi. Her karşılaşmaya, mutlak eleştirel tavır katar; bu tavrı muziplikle, iğnelemelerle, nükteyle, inceden inceye, hiç “çaktırmadan” desteklerdi. Afacandı. Umudu, coşkuyu paylaşır, ön ayak olur, sizi kışkırtırdı. Türkiye tiyatro müzesi için seferber olduğumuzda, ansızın 18 yaşında bir delikanlı kesilip, tüm yetkililerle kavgayı en ön safta sürdürmüştü! Yazdığım yazıyı ya da çıkardığımız dergiyi çok beğenirse, gazetedeki odamıza elinde çiçekle gelirdi! Dilimiz ve Dilciler SEVGİ ÖZEL Dil Derneği Başkanı mer Seyfettin, “Eskiden (...) eline kalem alan Arapça Acemceyi iyi bildiğini göstermeye kalkar, birbiri ardına birçok cafcaflı terkipler düzerdi. (...) Edebiyat kamusu, Arapça, Farsça idi. Çarşıda satılan lugat kitapları içinde bir tek Türkçe yoktu. (...)İdadide benim bir kitabet hocam vardı. Sade Türkçe yazanlara kızardı. İki defte Ö rimiz vardı. Biri ezberleyeceğimiz Arapça, Acemce kelimelere mahsus, öteki okuduğumuz eserlerden toplanmış güzel Arapça, Acemce terkiplere mahsus. Bu kelimeleri vazifelerinde en çok kullanan mükâfat alırdı” der (Türk Kadın Dergisi, 1918/1919). Bugün de “Arapça, Acemce”ye öykünenler, “vizyon, misyon, performans, okey” gibi “cafcaflı” sözlerle yazıp konuşanlar “mükâfat” alıyor; dile yönelik hiçbir araştırması olmayan, Türkçenin tarihsel akışını bilmeyenler (en çok da gazeteciler), TV’lerde başköşeye kuruluyor. Son günlerde “müsait” sözcüğünü tartışanların çoğu Başbakanlık’a bağlı Türk Dil Kurumu (TDK) ile Dil Derneği’ni karıştırdı; bu iki kurumun nasıl kurulduğunu, amacını, koşullarını bilmedikleri belliydi. Sözlüğü masasındaki kalın kitap ya da bilgisunar sayfası olarak görenler; sözlükbilimini, bir sözlüğün nasıl hazırladığını, sözlükçünün eğitimini, birikimini, dili nasıl izlediğini; sözcüklerin serüvenini bilmeyenler, dilcilerin çok “yalnız” olduğunu kanıtladılar. Sorgulandık, suçumuz kesinleşti; cezamız kesildi. “Müsait” sözcüğüne verilen 2. anlam, “flört”le birlikte düşünülmeli, bunların toplum belleğine/dile ne zaman, hangi örnekler saptanarak girdiği araştırılmalıdır; iki sözcüğü birlikte düşündüğümüzde kadına yönelik olumsuz anlam, artık geçersizdir; toplumun büyük kesiminin kadına ve “flört”e bakışı değişmiştir. “Muhafazakâr” ana babalar evlenecek kızı için ekranlardaki “flört”ü hoş görmekte; genç kızlar “flört”üyle övünmektedir. Sözlük yapıcısı olarak eksiğimizi biliyoruz; toplumsal değişim öne geçmiş, “müsait”in 2. anlamını silmiştir. Bir (birkaç) sözcük için duyarlı olan aydınların çoğu, Atatürk’ün “vasiyetnamesinin” çiğnenerek TDK’nin devrim karşıtı yapıya dönüştürülmesini; bu hukuksuzluğa tepki için kurulan Dil Derneği’nin gönüllü birliktelik ve kısıtlı gelirle yaşama savaşımını görmemektedir. Atatürk’ün kalıtını “mirasyedi” gibi kullanan resmi TDK, siyasetin güdümündedir; para ve olanak denizinde yüzmektedir. Türkçe yeniden yabancı diller boyunduruğuna girerken, tümce kurma bilincimiz yara alırken seyretmektedir. Aydınların çoğu Dil Derneği’ni yalnız bırakmıştır. Yabancı dille eğitim, yabancı adlandırmanın yanı sıra, iktidarın ilkokula bile soktuğu Arapça, Osmanlıca ve eski yazıya girişimlerimizde destek vermemiştir. “Müsait”e tepkili yazarlarla sanatçıların kimi, “Westside İstanbul, My Home, Paykek Şekli Şahane, Kremini Jelly” gibi adlar taşıyan yuva (ev), yiyecek ve “baby” reklamlarında boy göstermekte, dilcileri suçlamaktadır. Türkçeyi sahiplenmeyen, yabancıya bağımlı ve hayran devlet yöneticileri ve aydınlar yüzünden yüzyıllar önce olduğu gibi bugün de dil sorunlarını çözemiyoruz. Sorun Türkçede değil; devleti yönetenlerle aydınlardadır. İlkin bu sorunun giderilmesi gerekir. Haldun Taner’le yıllarca aynı çatı altında, aynı gazetede çalıştım… Evet, Türkiye’nin en iyi yazarlarındandı. Ama yaşamını kazanmak için yazarlık yetmiyordu, hocalık, gazete yazarlığı da yapması gerekiyordu. Tüm zamanını yazarlığına ayıramamak en büyük üzüntüsüydü. Bu da ülkemin, Türkiye’nin ayıbıdır! Çok önce benim için “babamın Galatasaray Lisesi’nden arkadaşı” olan Haldun Taner, sonra benim arkadaşım oldu ... Ve… Dünyalar benim oldu! İşte kişiliğine ilişkin birkaç ipucu: Sohbetine doyamazdınız. Anlatmayı, kültür birikimiyle destekler, gözlemciliğiyle geliştirir, fotoğrafik hafızayla zenginleştirirdi. (Bir kez bize, bir buçuk saatlik bir filmi tam üç saatte tüm rolleri oynayarak anlatmıştı!) En sıradan bir karşılaşmayı bile olağanüstü kılardı. Sanki sizi ilk kez görüyormuş, sizde yepyeni bir şey keşfediyormuş Mutluluk ‘Müsait’ tartışması Afacandı Hiç unutmam Kabare Tiyatrosu’nu kurduğunda yakın arkadaşı Orhan Kemal, “Bu, senin yaramaz çocuk yapının sahneye yansıması” demişti. Haldun Bey bana bunu anlattığında, şunu ekledi: “Beni yakından tanıyan çoğu kimse, kerliferli görünüşümle hiç uyuşmayan şakalarıma, esprilerime, hareketlerime Orhan Kemal gibi mana veremezler. İsterler ki ağır oturayım, bana molla desinler.” Ama hayır, “yaramaz çocuk” huyundan hiç vazgeçmedi. Sormuştum: Mutlu musunuz? “Hayat iyi ve kötü anılarla dolu. Güzel şeyler, kötü şeylerin etkisini silip götürür. Yeter ki insan kendini bu sevinçlerle şımartmasın ve bu düş kırıklıklarıyla içini karartmasın. Önemli olan, kişinin kendine yetebilen bir ruh dengesi içinde kalabilmesi ve bir işe yaradıkça dünya üstünde kalma tutkusuna gölge düşürmemesidir.” Nice yıllara Haldun Taner... İyi ki varsınız. Açık Radyo 20 yaşında Yayın macerasında 20. yılını sürdüren Açık Radyo, bu yolun yarısından fazlasını dinleyicilerinin desteğiyle kat etmenin neşe ve gururunu yaşadıklarını belirtiyor. Bağımsız var oluş biçimiyle uzun süredir bir “sosyal girişim modeli” oluşturan Açık Radyo’nun bu yıl 12. kez düzenlediği Açık Radyo Dinleyici Destek Projesi Özel Yayını14 Mart’ta başlıyor. l Kültür Servisi AKP’nin Taner Timur önlenebilir KarşıDevrimi Ge Marksizm ve Türkiye Solu Metin Çulhaoğlu Binyıl Eşiğinde gezi pastanesi’nin sahibi mimar hakan kıran: İddia gerçekdışı Gazetemizde önceki gün yer alan “AKM’nin orada ne oluyor?” başlıklı haberle ilgili olarak Gezi Pastanesi’nin sahibi, mimar Hakan Kıran bir açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Gezi Pastanesi’nin Kültür Merkezi’nin bahçesine taşmakta olduğu iddiası yer almıştır. Üstün Akmen Bey tarafından dile getirilen bu iddia tamamen gerçekdışıdır. Özel tasarım üstü açılır kapanır tente, dört tarafı açık demontabl konstrüksiyonda AKM’nin bahçesine tek bir santimetrekarelik bir taşma söz konusu değildir. Gerçekdışı dedikodulara dayanarak kişi tarif edip niyet okumaya dayalı bu iddianın tümüyle gerçekdışı olduğunu kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarız.” l Kültür Servisi Dil Derneği’nin savaşı nişl e t il m iş Taner Timur, 304 sf., 20 TL Metin Çulhaoğlu, 416 Sf., 25 TL Somutun Diyalektiği İnsan ve Dünya Sorunları Üzerine Bir İnceleme İngilizceden Çeviren: Ezgi Kaya Karel Kosík Neyi, Nasıl Okumalı ? Üzerine Not Düşülmüş Kitaplar Haluk Yurtsever Çeviren: Ezgi Kaya, 224 sf., 15 TL Haluk Yurtsever, 192 Sf., 15 TL Sorun Türkçede değil! GALERİ SERGİ C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle