28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 ŞUBAT 2015 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Kumpas MİT tezgâhı! ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yandaş medyada çıkan cemaatten para alındığı ve işbirliği yapıldığı, bazı siyasilerin kasetlerinin olduğu yönündeki haberlerin “MİT operasyonu” olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, “Kaç kişinin görevlendirildiğini biliyoruz” dedi. İddiayı bir adım daha ileri taşıyan Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç da MİT içerisindeki ekibin 4 kişiden oluştuğunu, bunların ikisinin Stratejik Analiz Başkanlığı’nda, ikisinin ise İstihbarata Karşı Koyma Başkanlığı’nda görevlendirildiklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, Mersinli Alevi kanaat önderleri ile kahvaltıda buluştu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: Okuyunca ben de şaşkınlığa düşüyorum. Bu kadar deli saçması şeyler nasıl uydurulabilir? MİT üzerinden oluşturulduğunu çok iyi biliyoruz. Hangi dairelerden kaç kişinin görevlendirildiğini çok iyi biliyoruz. Türk Dil Kurumu’ndan bize para aktarılıyorsa nerede bu hükümet?.. Niye bulmuyor bu paralarımızı? Bize versin bari. Nerede bu paralarımız? İsviçre bankalarında paralarımız varmış. Varsa bize haber versinler. Hesap numarasını versinler gidip alalım. Gerçekten paraya ihtiyacımız var, seçimler geliyor. CHP lideri Kılıçdaroğlu, cemaatten para alındığı ve kaset iddialarını yalanladı Koç: Talimat en tepeden Havuz medyasının Twitter’da yapıldığını ileri sürdüğü CHPFuatavni mesajlaşmalarına bir tepki de Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç’tan geldi. Kılıçdaroğlu’nun “Hangi daireden kaç kişinin görevlendirildiğini biliyoruz” sözlerini bir adım daha ileri taşıyan Koç, “MİT içindeki bu ekip dört kişiden oluşuyor. İki kişi Stratejik Analiz Başkanlığı’nda diğer ikisi ise İstihbarata Karşı Koyma Başkanlığı’nda görevlendirilmişlerdir” dedi. Bu ekibin “tepeden gelen bir emirle” kurulduğunu belirten Koç, isim vermeden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı işaret etti. Bu isimlerin tamamının psikolojik harekât konusunda uzman olduklarını belirten Koç, şöyle devam etti: “Talimat en tepeden gelmektedir. Uzun zamandır MİT içerisinden CHP’nin paralel yapı ile tarif ettikleri yapı ile ilişkilendirmek için, istihbarat ve tezgâh mühendisliğine soyunduklarını kamuoyuna ilan etmiştik. Sadece CHP değil, diğer muhalefet partilerinin de bu tezgâhlara sokulması için çeşitli tezgâhlar çevrildiğini, işlediğini basın da işledi, yazdı, belgeledi. Bugün CHP etrafında ortaya koydukları, kustukları iftira ve yalanlar; bu merkezdeki ekip tarafından saraya sıkı sıkı bağlı, hukuk tanımazlığı ile ünlü bir bakanın onayından geçiyor. Ondan sonra en tepedeki muktedire sunuluyor, oluşturulan kara haberler haram medyasına talimatla yayınlatılıyor. Söylediklerim açık ve net, bu tezgâhın nasıl kurulduğuna dair daire, kişi ve zinciri veriyorum.” Haluk Koç, CHP olarak bugün bile hesabını veremeyecekleri suçlamalara bulaşan bu kadroyu açıkça uyardığını söyleyerek, “MİT içinde yasadışı bu faaliyet odağı bundan sonra çok dikkatli davranmak zorunda” dedi. Parti hukukçularının konuyla ilgili suç duyurusunda bulunacaklarını belirten Koç, “Suç duyurusu MİT mensuplarını da kapsıyor mu?” sorusuna, “Göreceksiniz. Ben net bir şekilde söyledim. Herkes ayağını denk alsın, Türkiye kimsenin babasının çiftliği değil. Türkiye, hiç kimsenin hukuksuzluğuna, devletin en önemli kurumlarını alet ederek iktidar hırsını sonsuza kadar sürdürmek için her alanı kullanabileceği bir ülke değil” yanıtını verdi. ‘Akkuyu’larda Fenersiz... Meclis’te ülkeyi yönetebilmek için gerekli görülen “güvenlik yasa tasarısı” görüşülüyor. Üç partinin vekilleri içtüzükten kaynaklanan haklarını kullanarak direniyorlar. Ama emir büyük yerdendir; ille de ne pahasına olursa olsun yasalaştırılacaktır. Bu “paha”nın içine kadın milletvekillerini tartaklamak, vekilleri Meclis kürsüsünün tokmağıyla yaralamak dahildir. Aynı günlerde cinayetler birbirini izledi. Vahşice katledilen Özgecan’ın ardından kocası tarafından parçalanarak öldürülen Kübra’nın çöpe atılmış cesedi bulundu. Sayısını tam bilemediğimiz genç kızımız bu günlerde kayıptır, akıbetlerini bilemiyoruz. Hemen ardından “destan yaratan emniyet güçlerine yardımcı” ilan edilmeyi yürekten benimsediği anlaşılan bir esnafın bıçak darbesi devrimci gazeteci kardeşimiz Nuh Köklü’yü aramızdan aldı. HHH Ne oluyor? Olan şudur: Sisteme kendi meşrebinin damgasını vurmak, iktidarını sürekli kılmak isteyen iktidar partisi dört koldan saldırıyor. Saldırıların öncelikli hedeflerden birisi kadınları eve kapatmaktır. İlk adımı kadınları, genç kızları ve nihayet bebeleri “özgürlük” adını taktıkları türbana sokarak attılar. Arkası kimsenin itiraz edemeyeceğini düşündükleri “dini referanslarla” kadınları sözde “koruma” adı altında çalışma hayatından uzaklaştırma “önlemleriyle” geldi. Okulu, sokağı, işyerini kadınlara kapatabilmek en büyük hevesleri arasındadır. Bunun için “sokak ulemasını” “kerametleri kendilerinden menkul köşe yazarlarını” piyasaya sürdüler. “9 yaşında kız evlenebilir”, “Hamile kadının sokakta ne işi var”, “Gülmek, kahkaha atmak kadına yakışmaz” türü “fetvaları” hep içimiz ezilerek dinledik. Cinayetleri besleyen ideolojik havanın sahipleri gerçekten acımasızdırlar. HHH Yalnızca insanları, insanlığı katletmekle yetinmiyorlar; doğa da çevre de hedefleri arasındadır. Gözleri öylesine kördür ki, rant için ormanları sorgusuz sualsiz kesip biçiyor, itiraz edenleri, sokağa çıkanları, Gezicileri terörist ilan edebilmek için Meclis’te kavga dövüş çıkarmaya çalıştıkları yasayı beklemek bile istemiyorlar. Hâkimler artık hakaret suçu işlendiği iddiasını “suçun” niteliğine değil, kimi hedef aldığına bakarak “değerlendiriyorlar”. “Hakaret suçu” eğer “devlet, hükümet büyüklerine” karşı işlenmişse terör kapsamına alınması artık yakındır. İşte peş peşe Hazirancıların, ÖDP üye ve yöneticilerinin gözaltına alınmalarının, tutuklanmalarının nedeni budur. Oysa şu sıralarda ara vermeksizin sürdürdükleri ve gizlemeyi başardıkları nükleer santral projeleriyle hepimize ağır hakaret suçunu kendileri işlemekteler. Yalnız hakaret mi? Cinayet değil mi? HHH HES’lerle akarsuları kurutmayı başardılar. Nükleer santrallarla hem önlenemez, temizlenemez kirliliğe imza atacaklar hem de kitlesel cinayetlerin kapısını açacaklar. AKP’liler, Avrupa’da devletlerin halkın itirazlarına nihayet kulak vermek zorunda kalarak terk ettiği nükleer enerjinin, iktidarlarının sürekliliği için sağlam kaynak, çimento olacağını sanıyorlar. Oysa nükleer santrallar halka yalnızca pahalı bir enerjiyi değil, ucuz ve sürekli bir ölümü vaat ediyor. Değerli genç gazeteci arkadaşım Filiz Yavuz, Can Yayınları arasında çıkan “Beni ‘Akkuyu’larda Merdivensiz Bıraktın” adlı çalışmasında işte bunları anlatıyor. Cinayeti yazıyor kısacası. HHH Artık herkes biliyor; eğer şu adını son dakikada alay eder gibi “özgürlükleri koruma yasası” olarak değiştirdikleri “polis yasası” çıkarsa Cumhuriyet’in iki orta sayfaya sığdıramadığı cinayetler daha da artacak; baskı, zorbalık “büyük birader rejimi” kalıcılaşacak, doğa da ağır bir tahribatla tümüyle rantın hizmetine verilecektir. İslamcı ideoloji ile barış imzalayan sermaye bu durumdan şikâyetçi değildir. Kadınların ve çevrenin başına gelenler onları fazla ilgilendirmiyor. Peki, bu gidişe dur demenin zamanı gelmedi mi hâlâ? HHH Filiz’in okumanızı önerdiğim çalışması, başına büyük nükleer felaketler gelmiş Japonya’dan bir tanığın sözleriyle bitiyor. Japon gazeteci Toshiya Morita şöyle diyor: “Biz nükleer santralı hiç istemedik, fakat söz hakkını bilim insanlarına ve siyasetçilere bıraktık. İşte bu yüzden bütün bu sorunları yaşadık. Ama artık kendi kaderimizi kendimiz tayin etmek istiyoruz.” Biz de artık kadınlar, erkekler, çevreciler, halk siyasetçileri, Hazirancılar, Meclis’te darp edilen vekiller geç kalmayalım, birlikte bir yol bulalım, yola çıkalım. ‘MİT üzerinden oluşturuldu’ Kılıçdaroğlu, Mersinli Alevi kanaat önderleri ile kahvaltıda buluştu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. Fotoğraf: AA saklasın” derdi. Allah bizi kuru iftiradan saklasın. e yaparlarsa yapsınlar iktidar olacağız Bütün toplumu sandıklara sahip çıkmaya davet ediyoruz. AKP iktidardan gitmemek için her türlü yola başvuracaktır. Çünkü iktidardan gitmenin maliyetinin ne olduğunu onlar çok iyi biliyorlar. Her şeyi göze alır bunlar. Yalanı, iftirayı, cinayetleri... İktidardan gitmemek için her şeyi yaparlar. Bu kadar iftiranın yoğunlaşmasının temel nedeni CHP’nin yükselişi. Onların paniğe kapılmasının temel nedeni bu. Ne yaparsa yapsınlar, söylerse söylesinler CHP haziran ayında iktidar olacak. Kılıçdaroğlu, TBMM’de yaşanan kavgayla ilgili AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş’ın “Kendi kendilerini darp N aram medyası, şimdi yalan medyası oldu’ Hayatımda duyduğum en saçma şeyler. Havuz medyasının en büyük özelliği haram medyası olması şimdi yalan medyası oldu. Bu kadar iğrenç iftiralarla ben ilk kez karşılaşmıyorum. Ankara’da bulunduğum bir sırada Almanya’da bir saunada eğlendiğim haberleri çıktı. Bereket versin, elimde, Ankara’dan İstanbul’a gidiyordum ve elimde uçak biletim vardı. Bu kadar ahlaksız insanlar. Rahmetli annem “Allah bizi kuru iftiradan ‘H ettiler” yönündeki açıklamasına da tepki gösterdi: Bu açıklama deli saçmasıdır. Bir kanun görüşülüyor ve AKP milletvekilleri diğer milletvekillerine saldırıyor. İnsanlık ve ahlak dışı. Düşünceye tahammül edemiyorlar. AKP işine geldiği zaman masum işine geldiği zaman şeytan oluyor. Orada açıkça CHP milletvekillerine yapılan saldırı demokrasinin kaldıracağı saldırı değil. Demokrasiyi, düşünce özgürlüğünü bunlar henüz öğrenemediler. Bu AKP’nin gelecekte nasıl bir Türkiye düşlediğini önümüze koyuyor. Baskıyla saldırıyla kendi düşüncelerini kabul ettirmeye, yasa geçirmeye çalışıyorlar. İçtüzük’ün verdiği hakları bile kullanmayın diyorlar. Vekilleri böyle baskılarsanız toplumu gerersiniz. Biz gerginlikten uzak duralım diyoruz bunlar ellerinde çekiçle milletvekillerini dövüyorlar. ‘Toplumu germeyin’ Düşünceye tahammülleri yok Millet sokağını savunur ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Ahmet Davutoğlu, muhalefet liderlerini uyararak “Eğer halkı direnişe çağırırsanız, millet ayağa kalkar, kendi sokağını, şehrini savunur” dedi. Davutoğlu, partisinin Belediye Başkanları İstişare ve Yönlendirme Toplantısı’nda şu görüşleri dile getirdi: MHP neyi savunuyor: Molotofkokteylinin gösteri özgürlüğüyle ne alakası var? HDP, molotofkokteyli kullananları provoke ediyor, MHP nasıl molotofkokteylini savunabiliyor? Molotofkokteylini savunma, herhalde siyasi partilerin işi olamaz, terör örgütlerinin, şiddet yanlılarının, provokatörlerin işi olabilir. Avrupa’nın hepsi polis devleti: Biz Fransa’daki uygulamayı teklif ettik. Hal böyleyken getirdiğimiz teklifi nasıl otoriterleşmeye eşdeğer bulabilirler. Eğer böyleyse Avrupa’da hepsi polis devleti. Millet ayağa kalkar: Bize molotofkokteylini savunmasınlar, Avrupa’da olan gözaltı şartlarını getirmemiz dolayısıyla bizi eleştirmesinler. Hele yüzlerine maske takanları savunmaya kalkmasınlar. İnsanları direnişe çağırmaya kalkmasın, o direnişin altında kalır. O zaman bütün bir millet ayağa kalkar, molotofkokteylini savunanlara karşı kendi sokağını, şehrini savunur. Ana muhalefet partisinin liderinin, genel başkanın görevi değildir direniş çağrısı yapmak. Hukuk dışına çıkarsan sen de olsan vatandaşlar arasında ayrım gözetmeyiz, molotofkokteyli kullanana, yüzüne maske takana gereken cevap verilir. Demirtaş tahrik ediyor: Çözüm sürecinde son derece büyük ivme kazanmışken, neden Meclis’te böyle görüntüyle halkı tekrar tahrik etmeye yöneliyorsun? Sizin meseleniz özgürlükler mi, çözüm sürecini provoke etmek mi? Samimiyet yok. 7 Haziran’dan önce kaos ortamı: Geçen sene, yani 30 Mart seçimlerine giderken 1725 Aralık ve Gezi’yle ortamı bozmaya çalıştılar. Cumhurbaşkanlığına giderken çatı aday formülleriyle “Acaba bir yol alabilir miyiz” dediler. Şimdi de Türkiye bir kader seçimine giderken, bu üçüzler bir araya geldiler, dördüzü de Pensilvanya’da olmak üzere, 7 Haziran seçimlerini bir şekilde etkileyecek kaos ortamı çıkarmaya çalışıyorlar. TBMM’ye yakışmayan görüntüler: İç Güvenlik Paketi görüşmeleri başlayacak. AK Parti’ye saldıran 67 Ekim olaylarının provokatörü HDP’lilerle o günlerde bu provokasyona çanak tutan CHP yan yana geldi, birlikte Meclis’in o vakur ortamını kirlettiler. Bunlara MHP destek verdi. Eğer bir yerde toplumsal karşıtlığı körükleyen anlayışlarıyla HDP ve MHP aynı anda karşı çıkıyorsa biz doğru yoldayız demektir. Başbakan Davutoğlu, muhalefet liderlerinin direniş çağrısı yapmasını eleştirdi: ‘Kendim için istemiyorum’ EMİNE KAPLAN ANKARA Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, başkanlık sistemini kendisi için istemediğini savunurken, 12 yıllık iktidar tecrübesi olduğunu, ülkenin daha iyi yönetilmesi için başkanlık sistemini gerekli olduğunu söyledi. Türkiye’nin kendi başkanlık sistemini türetmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, ABD modelinin aynen alınamayacağını, oradaki federal yapının Türkiye ile uymayacağını belirtti. Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda biraraya geldiği bazı sivil toplum örgütleri ve öğretim üyeleriyle toplantıda, ağırlıklı olarak başkanlık sistemi tartışıldı. Öğretim üyelerinin çoğunluğu, tam başkanlık sistemini savunurken, az da olsa bazıları parlamenter sisteminin aksayan yönlerinin iyileştirilerek sürdürülebileceğini belirtti. Toplantıda, Brezilya, ABD ve Güney Amerika ülkelerindeki modellerden örnekler verildi. Edinilen bilgiye göre, Erdoğan, “Bu ülkenin daha iyi yönetilmesi için gerekli. Mevcut sistemle memleket yönetimi gidmiyor. Diyorlar ki ‘kendisi için istiyor’. Eskiden Özal ile Yıldırım, Çiller ile Demirel arasında çatışmalar oluyordu. Ama şimdi öyle bir çatışma yok ki, rahatsızlığım olsun” diye konuştu. Diktatörlük eleştirilerine de Erdoğan, “Bu eleştirileri anlayamıyorum” dedi. Bazı akademisyenler Erdoğan’a destek vererek, “Başkanlık sisteminde başkan yasa çıkaramıyor, bütçesi yok, Meclis’in kararına bağlı. Nasıl diktatörlük olabilir” görüşünü dile getirdi. Erdoğan, akademisyenlerden başkanlık sistemini her platformda anlatmalarını istedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sarayda akademisyenlerle başkanlık sistemini konuştu ‘İçececek değil, yakmak için’ Başbakan Ahmet Davutoğlu, Anadolu Yayın Platformu’nun toplantısında yerel medya temsilcilerinden çözüm sürecine sahip çıkmalarını istedi. Davutoğlu, Özgecan Aslan cinayetinin ardından kadına şiddete karşı seferberlik çağrısında bulundu. Başbakan Ahmet Davutoğlu, İç Güvenlik Paketi ile ilgili olarak da “Molotofkokteyline toplantı ve yürüyüşte neden ihtiyaç duyulur? Kalem değil, pankart değil. İçinde kokteyl kelimesinin geçtiğine bakmayın, bir içecek değildir. Yakmak için üretilmiştir. Molotofkokteyli Avrupa’nın her ülkesinde yasaktır” diye konuştu. Saral, ‘Hiçbir vekilimiz fiili Saldırıda bulunmamıştır’ diyen elitaş’ı yanılttı AKP’li AKP’liyi yalanladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, önceki gün düzenlediği basın toplantısında 5 milletvekilinin yaralandığı kavgada hiçbir AKP’li milletvekilinin fiili saldırıda bulunmadığını belirtirken kavgada öne çıkan isimlerden AKP’li Oktay Saral, HDP’li Sebahat Tuncel’i ittiğini, Ertuğrul Kürkçü’ye 45 yumruk salladığını, tokmağı da fırlattığını söyledi. AKP’li Oktay Saral ise bir TV kanalında yaptığı açıklamada, muhalefet milletvekillerininin kendilerine ellerine geçirdikleri bir şeyleri fırlatacaklarını sandığı için refleks olarak tokmağı fırlattığını söyledi. Saral, şu açıklamayı yaptı: “Ben sabrımın sonuna kadar bekledim. Sonra kürsünün oraya gittim. Hasip Kaplan dün normal bir insan olmadığını gösterdi. İnsanı çıldırtacak söylemler içerisinde bulunuyorlar. Pervin Buldan ve Sebahat Tuncel, Mustafa Elitaş’ı kıskaca almış. Gittim Sebahat Hanım’a ‘Utanmıyor musunuz? Sizin ne işiniz var burada’ dedim. Sebahat Tuncel’e vurmadım, sadece ittim. Sonra Ertuğrul Kürkçü geldi. Yakasından tuttum. Hiçbir şey yapmadım. O benim yakamdan tuttu, ben onun yakasından tuttum biraz gittik. Hakaretvari konuşmaya başladı, 45 yumruk salladım. Yalan yok, ben açık yüreklilikle konuşuyorum.” n DİYARBAKIR (Cumhuriyet) PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirilişinin 16. yıl dönümünde haftasonu yapılan gösterilerde 57’si çocuk toplam 237 kişi gözaltına alındı.Şırnak’ta 23, Diyarbakır’da 37, Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesinde 7, Mardin’de 45, Gaziantep’te 40, Hakkari’de19, Şanlıurfa’da 19, Van’ta 14, İstanbul’da 11, Siirt’te 10, Mersin’de 2, Aydın’da 7, Hatay’da 4 kişi gözaltına alınırken, 7’si çocuk 59 kişi ise tutuklandı. Olaylar sırasında Batman ve Mardin’in Nusaybin ilçesinde 2 polis kurşunla, Şırnak’ın İdil ilçesinde 1 polis atılan molotofla yaralanırken, Diyarbakır’ın merkez Kayapınar ilçesinde polise ait zırhlı aracın devrilmesi sonucu 4 polis ve araçta bulunan 17 yaşındaki bir çocuk hafif yaralandı. Adana’da ise polisin attığı gaz bombası kapsülü yüzene isabet eden 14 yaşındaki Ş.İ yaralanadı. 237 gözaltı 59 tutuklama Saral C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle