17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 ŞUBAT 2015 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 okuyun!” Merak etme hazret okundu fatiha... Bil ki 20 yaşlarında bir kız, erkek vahşetinin, sapığın kurbanı oldu... O fatiha Gezi olaylarında öldürülen çocuklarımız için de okundu. Berkin için, Ali İsmail, Ahmet, Ethem için de... Cemevinin bahçesinde vurulan taziye için giden 30 yaşındaki Uğur için de... Sen ne çabuk unuttun Hrant Dink cinayetini?.. Açık açık konuş bakalım, Hrant’ın öldürüleceğini bu devlet önceden biliyor muydu, bilmiyor muydu? Devletin bilmediği ne var hazret! Senin sokaklara çıkıp, demokratik tepki koyan yurttaşlarla ne alıp veremediğin var, önce onu anlat bana... Sen, biat eden toplum yaratmak istiyorsun, evrensel demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri aklının ucundan geçirmiyorsun! Şu idam ve hadım çıkışlarıyla, cinayetlerdeki devletin rolünü ortadan kaldırmak istiyorsun... Kadına yönelik cinsiyet temelli suçları bireyleştirmek, devletin bu suçlardaki payını örtbas etmek ne işe yarar? HHH Özgecan’ın öldürülmesinin ardından Türkiye’de toplumsal patlama oldu, kısa sürede öfkeye dönüştü... Sapık katili lanetlemek bir işe yarar mı? Elbet yaramaz! Burada toplumsal yapının irdelenmesi gerekir... Unutkan bir toplum olduğumuz için cezaevlerinde çocukların karşılaştığı tecavüz olaylarını unuttuk... Pozantı zindanında yaşananlar nelerdi, anımsamıyoruz bile... Güneydoğu’da özellikle Batman’daki genç kızların, kadınların intiharları karşısında, devleti yönetenlerin aldığı tavır neydi? Batman’a psikolog göndermek yerine imamlar gönderildi tedavi amaçlı. Ahlak ve toplumsal yapı son 13 yılda çok değişti Türkiye’de... Kadının “evinin kadını” olması istendi; bu yetmedi kimileri üç, kimileri dört çocuk yapın buyruğu verdi... Türkiye’nin töre cinayetleriyle sarsıldığı yıllarda, ülkeyi yönetenler, “katli vaciptir” diyen şıhları koruma altına aldı... Babalar, kız çocuklarını öldürdü, sinemaya gittiği için... Şiddet ve cinayet bir toplumun alın yazısı olamaz... Ne yazık ki Türkiye’de oluyor! MİT içinde Davutoğlu’na bağlı olmayan bir ekip Tarif aynen bu... Tarifi yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç. Konu malum. Erdoğan’a yakın, Ethem Sancak’ın medyasında (Star, Akşam, Güneş) bir süredir fuatavni olduğu ileri sürülen kişi ile (ki iddialarına göre bu isim Emre Uslu) kimi CHP’lilerin (Umut Oran Akif Hamzaçebi) ile bazı polislerin DM (direkt mesajlaşmaları) ele geçti. Sonradan üretildiği neredeyse kesin olan bu mesajlaşmalarda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile 45 CHP’linin +18 kasetleri olduğu ileri sürülüyor. CHP’nin İş Bankası’ndan Türk Dil Kurumu Başkanı hesabı üzerinden para aldığı, bu paraların yurtdışına aktarıldığı gibi iddialar ortaya atılıyor. Biraz finans bilen birinin böyle bir “usulsüz para hareketinin” MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurumu) tarafından çok kolay ortaya çıkartılabileceğini öngörmesi lazım. Tabii amaç farklı olunca... Gelelim tekrar Haluk Koç’a, bu iddialar üzerine CHP adına yaptığı açıklamaya. Koç, “Bu işi en tepedeki kişinin (Erdoğan’ı kast ediyor) emri ile MİT içinde iki kişi Stratejik Analiz Başkanlığı’ndan, iki kişi İstihbarata Karşı Koyma Başkanlığı’ndan görevlendirilerek yapmışlardır” diyor. Malum MİT, Başbakanlık’a bağlı. Ama Koç burada ince bir nüans kullanıyor. Diyor ki: “Söyleyece ğim süreçlerle ilgili, şimdi ifade edeceğim süreçlerle ilgili Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu’nun bir ilgisinin bulunmadığını da ifade etmek istiyorum.” Gelin Koç’un bu cümlesini biraz deşelim. İktidar partisinin başındaki ismi, Başbakan’ı “partisi ve genel başkanıyla ilgili üretildiğini söylediği yazışmalarla ilgisi yok” diyerek ayrı bir yere koyuyor. Acaba Davutoğlu üzerinde böyle bir koruma kalkanı neden oluşturuluyor? Kaynaklar CHP yönetiminden “üst düzey bazı yöneticilerin hem iktidar kanadından isimlerle hem de MİT içinde bir grupla konuştuğunu”, bu işle Davutoğlu’nun bir ilgisinin olmadığına ikna olduktan sonra açıklamaya bu nüansın konulduğunu söylüyorlar. Hatta MİT eski Müsteşarı Hakan Fidan’ın bile bu konuya uzak olduğu kaydediliyor. Sancak Grubu’nun yayımladığı “haberler” şimdilik Yeni Şafak’ta yayımlanmadı. Erdoğan’ın damadı tarafından yönetilen Sabah haberi iç sayfadan görürken Takvim dün +18 kumpası manşetiyle çıktı. CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi’nin 2010 yılında yayımlanmış fotoğrafıyla çıkan manşet “paralel örgüt kaset şantajıyla CHP’yi ele geçirdi” diye anlatıldı. Seçimlere 3.5 ay kala Türkiye’de yine içinde “kaset, +18, şantaj” kelimeleri geçen haberler konuşuluyor. Ve bu ülkenin ana muhalefet lideri, adının bu konuşmalarda geçmesi üzerine şöyle bir açıklamada bulunmak zorunda kalıyor: Daha önce de Almanya’da saunaya gidip eğlendiğim haberleri çıktı. Neyse ki iddia ettikleri tarihte uçak biletim vardı da iftiralarını boşa çıkardım. İktidarda kalmak için her şeyin mubah sayıldığı zor, çok zor günler... Öfke Patlaması!.. İnsan omuzlarında taşımalı dünyayı, sevgiyi bir yumak gibi çoğaltmalı, bir çocuğun elindeki kartopu tüm güzellikleri içinde toplamalı... Kan akmamalı, ölümler olmamalı! Şiddet sarmalında yaşıyor benim ülkemde, kadınlar, çocuklar, erkekler... Köşe başlarına kurulan tuzaklar, tetikçiler... Kadına şiddet! Söyleyin bana devletin baba olduğunu anlatanlar, bu acımasızlık niye? Savaşlar, kıtlıklar, evde aile kavgaları, töre cinayetleri, çocuklara tecavüz... Zindanlarda yatan çocuklara şiddet, kadınlara işkence... Bana hayatın nasıl sürüp gittiğini, kim özgür, kim değil anlatabilir misiniz? De Andrade’nin şu dizeleri ne anlatır size, ey bu ülkeyi yönetenler, acımasızlığın faturasını halka kesenler: “Bir gün gelir ölüm de işe yaramaz Bir gün gelir bir komut olur yaşamak. Yalnızca yaşamak, hiç kaçış olmadan.” O kaçış hayatın anlamı değildir, bunu bilmeniz gerek ey siyasetçiler! Özgecan, bu milletin, cinnet halinde olduğunu hatırlattı vahşice katledilmesinden sonra. Herkes uzman kesilmiş, her konuda bilgi sahibi olanlar televizyon ekranlarında saçmalamaya başlamış. Oysa binlerce çocuk, kadın var geride... Onların sessiz çığlığı... Annelerinin, babalarının dinmeyen yürek sızısı... Toptancı medya esnafı, Özgecan’ın öldürülmesinden sonra ahkâm kesiyor: “Darağacı kurup asalım böylelerini!” HHH Özgecan içimizde dinmez bir acı, hüzün çiçeği... Tepkiler büyük oldu, demokratik kitle örgütleri, kadın kuruluşları ayağa kalktı... Tam bu sırada hazret konuştu: “Özgecan’ın arkasından fatiha AKP’li Suat Önal’ın yumruk attığı ve daha sonra ittiği CHP’li Orhan Düzgün, stenografların oturduğu bölümün arkasında bulunan boşluktan merdivenlere sırtüstü düştü. HDP ve CHP’li vekiller aşağı inerek Düzgün’ü çıkardı. (Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ) Genel kurulda yumruk ve tekmeler konuştu. CHP’li Düzgün ve Ören yaralandı Meclis’te yine kavga EMİNE KAPLAN ANKARA TBMM Genel Kurulu’nda, İç Güvenlik Paketi yine kavga çıkardı. CHP ve AKP’liler yumruk ve tekmelerle birbirine girdi, CHP’li Orhan Düzgün, stenografların bulunduğu bölümün merdivenlerinden aşağı düştü. CHP’li Hasan Ören’in de kaşı açıldı. Muhalefetin yoğun engellemesi ve çıkan tartışmalar nedeniyle sık sık ara verildi, gece geç saatlere kadar paketin görüşmelerine geçilemedi. İç Güvenlik Paketi nedeniyle dün de TBMM Genel Kurulu’nda kavga ve tartışmalar yaşandı. Muhalefet, gün boyu toplantı ve karar yeter sayısı, grup önerileri ve usul tartışmaları isteyerek paketin görüşmelerine geçilmesini engellemeye çalıştı. Saat 22.00 sıralarında görüşme sırası pakete gelince muhalefet partileri, anayasaya aykırılık gerekçesiyle usul tartışması açılmasını istedi. Bu sırada CHP’li Sezgin Tanrıkulu, paketle birleştirilen önerisinin geri çekilmesi istemiyle önerge verdi. Önerge kabul edilmezken oturumu yöneten TBMM Başkanvekili Sadık Yakut’un söz isteyen Tanrıkulu’na “Sayın Zozan” demesi tartışma yarattı. Tanrıkulu’nun sataşma gerekçesiyle kürsüye çıktığı sırada AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, önce Başkanlık Divanı önünde Yakut ile bir süre konuştu. Ardından Tanrıkulu’na dönerek “Bu söz hakkını alamazsınız. Sen başkanvekiline hakaret edeceksin sana söz söylenmeyecek öyle mi?” dedi. Tanrıkulu’nun Ünal’a doğru yü28 Şubat davası Cemil Çiçek kavgayı ekrandan izliyormuş ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Genel Kurul’da İç Güvenlik Paketi görüşmeleri öncesinde kapalı oturumda muhalefet üyesi 5 vekilin yaralanmasıyla sonuçlanan kavganın ardından TBMM başkanvekilleri Ayşenur Bahçekapılı ve Sadık Yakut’u uyardığını ifade etti. CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu ve HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken dün TBMM Çiçek’le görüştü. Grup başkanvekilleri Bahçekapılı’nın Genel Kurul’u taraflı yönettini belirtti. Çiçek de TBMM’de yaşanan gerginliği sürekli olarak ekrandan takip ettiğini, kapalı oturumlarda da Bahçekapılı ve bazı grup başkanvekilleri ile iletişim halinde olduğunu kaydetti. Çiçek, planlanmış program ve randevuları gerekçesiyle genel kurulu yönetmesi yönündeki isteği kabul etmedi. rek Düzgün’ü çıkarırken, bazı CHP’li milletvekilleri de aynı bölüme düşme tehlikesini birbirlerini çekerek atlattı. Düzgün, arkadaşları tarafından Meclis revirine götürülmek istendi, ancak Düzgün revize gitmeyi kabul etmedi. Bunun üzerine doktor milletvekilleri ilk müdahaleyi yaptı. CHP’li Aykut Erdoğdu, gazetecilere yaptığı açıklamada “Allah korudu 810 basamak düştü. Hayatımda böyle şey görmedim. Allah çoluğuna çocuğuna bağışladı. Onu kurtarmak için mecbur ben de yumruk salladım. Yoksa 45 kişi daha düşecekti” dedi. Kavganın ardından salon sakinleşirken ara ara karşılıklı sözlü atışmalar yaşandı. CHP’li Ören AKP’li milletvekillerine “Allah belanızı verecek” diye bağırırken, AKP Grup Başkanvekili Belma Satır tepki gösterdi. Ören ve Satır’ın etrafında toplanan partili milletvekilleri arasında karşılıklı olarak itişmeler yaşandı. İçişleri Bakanı Efkan Ala, Düzgün’e geçmiş olsun dileklerinde bulunurken, CHP, MHP ve HDP grup başkanvekilleriyle salonda tek tek görüştü. Birleşim tekrar başlarken CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Ünal’ın parti gruplarını tahrik ettiğini belirterek özür dilemesini istedi. Ünal ise, tahrik eden bir ifadesinin olmadığını belirtti. Bu sırada CHP’li Engin Özkoç ile hükümet sıralarında oturan AKP’li Külünk arasında karşılıklı bağrışmalar yaşandı. Bunun üzerine Yakut, oturuma yeniden ara verdi. Aranın ardından da tartışmalar sürdü. ‘Böyle şey görmedim’ rümesi üzerine salon bir anda karıştı. Ünal ile Tanrıkulu’nun arasına AKP’li Metin Külünk girdi. Bunun üzerine CHP ve AKP’li milletvekilleri kürsünün etrafına sardı. Yakut’un birleşime ara vermesine karşın kavga daha da büyüdü. AKP’li Suat Önal ile CHP’li Hasan Ören arasında karşılıklı tekmeleşme yaşandı. Önal’ın yumruk attığı ve daha sonra ittiği CHP’li Orhan Düzgün, stenografların oturduğu bölümün arkasında bulunan boşluktan merdivenlere sırtüstü düştü. HDP ve CHP’li vekiller merdivenlerden aşağı ine AKP’li Önal, Düzgün’ü itti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 28 Şubat davasında, dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan’ın davaya katılma talebini reddeden mahkeme, Yekta Güngör Özden ile dönemin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller’in ikinci kez tanık olarak ifadesine başvurulmasına karar verdi. 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada tanık olarak dinlenen dönemin Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan, MGK’deki müzakereler sırasında tehditle karşılaşmadığını, ‘bakanlıktan ayrıl’ yönünde bir telkinde bulunulmadığını söyledi. Tayan, MGK’nin tavsiye kararları Bakanlar Kurulu’nda okununca, “herhangi bir kurul üyesi veya Erbakan’ın olumsuz değerlendirmede bulunmadığını” söyledi. Tayan şöyle konuştu: “Etrafımız ateş çemberiyken Genelkurmay Başkanlığı’nın lambalarını açık görürsem huzur duyarım. Darbe davul zurnayla, lambalar açık bırakılarak yapılmaz.” Orhan Pamuk Çiller ikinci kez tanık olarak dinlenecek ‘Türkiye’de her şey kötüye gidiyor’ Haber Merkezi Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, “ifade özgürlüğünün Türkiye’de bir değeri olmadığını” yazan bir televizyon gazetecisinin, attığı tweet yüzünden evinin aranmasını eleştirdi. Pamuk, “Tweet atan bir kişinin evinin aranmadığı bir Türkiye’de yaşamak istiyorum” dedi. Pamuk, Almanya Die Zeit gazetesine verdiği röportajda, “Türkiye’de liberal, özgür bir demokrasi değil popülist, hoşgörüsüz bir demokrasi var. Türkiye’de bir şey söylemek için 50 kez düşünmek zorundasınız. Gezi olaylarından sonra Türkiye’de her şey kötüye gitmeye başladı. Hükümeti eleştirenler sert reaksiyonlarla karşılaşıyor. Beni bile Batı ajanı olarak gösteriyorlar” dedi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle