23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 5 Aralık 2015 EDİTÖR: CAN DOKER haber 15 Balbay: Şu anda 28 gazeteci tutuklu CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Balbay, Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutukluluğunun 9. günü olduğunu anımsatarak, “Böyle gün saymaya alışmak istemiyoruz. Türkiye’de şu anda 28 gazeteci cezaevinde. Sadece iki arkadaşımızın değil, hiçbir gazetecinin tutuklu yargılanmasını istemiyoruz” görüşünü dile getirdi. 2 Aralık tarihli Resmi Gazete’de “Gemi Tanklarının Kalibrasyonuna Dair Yönetmelik’in Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Yönetmelik”in yayımlandığını belirterek, “Türkiye petrol kaçakçılığı yapıyor’ denilen bir ortamda, ‘İşte belgeler, hiçbir olumsuzluk yoktur’ deme gücümüz olan, gemi tanklarında ne kadar yük olduğunu, petrol ve türev ürünlerinin ne kadar yüklendiğini gösteren sertifikayı neden kaldırdık?” diye sordu. Balbay, “Osmanlı’da Lale Devri vardı, şimdi sülale devri var” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Adalet için AYM’ye! AYM’ye verilen dilekçede gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklanan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Erdem Gül’ün ifade özgürlüğünün çiğnendiği ve AİHM kararlarına uyulmadığı ifade edildi azetemiz avukutları dün Anayasa Mahkemesi’ne, gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül adına bireysel başvuruda bulundu. Anayasa Mahkemesi’ne sunulan dilekçede, Dündar’ın 29 Mayıs 2015’te haberin yayımlandığı gün hakkında başlatılan soruşturmayla ilgili dosyanın bir örneğini talep ettiğini ancak bu talebin “kısıtlılık kararı” gerekçe gösterilerek reddedildiği CANAN belirtildi. Bu karara yapıCOŞKUN lan itirazın da reddedildiğinin aktarıldığı dilekçede, Dündar, Gül ve avukatlarının hiçbir aşamada dosyayı inceleyemediği, dosyadan hiçbir örnek alamadığı ifade edildi. Dündar ve Gül’ün haberlerinin ardından 6 aylık süre boyunca ifadeye dahi çağrılmadığının vurgulandığı dilekçede, 26 Kasım 2015’te, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından telefonla ifadeye çağrıldıkları anımsatıldı. Dündar ve Gül’ün savcılık sorgularının ardından İstanbul Nöbetçi 7. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından tutuklandığı, kararda yasa hükümleri dışında hiçbir dayanak ve hukuksal gerekçenin olmadığı ifade edildi. Tutukluluğu yapılan itirazı değerlendiren İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği’nin ise Dündar, Gül ve avukatlarının savcılık ifadesi ile hâkimlik sorgusunda yer verdiği ayrıntılı hukuksal itirazlara değinmeksizin talebi reddettiği aktarıldı. Tutuklama kararı ile Dündar ve Gül’ün anayasanın 19’uncu ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5’inci ve 10’uncu maddelerinde yazılı “kişi güvenliği ve özgürlüğü” ile “ifade özgürlüğü”, anayasanın ise 26’ncı ve 28’inci maddelerinde düzenlenen “düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü” ile “basın özgürlüğü” haklarının ihlal edildiğinin altı çizildi. Dilekçede, soruşturmaya konu haberin Dündar’ın yaptığı haberden 1,5 yıl önce konunun Türkiye ve dünya kamuoyunun gündemine geldiğinin aktarıldığı dilekçede, haberin yayımlanmasından 45 ay önce TIR’ların içinde insani yardım malzemesi yerine silah ve mühimmat olduğu haberlerinin yayımlanarak en geç Ocak 2015’te aleniyet kazandığı kaydedildi. Gazetenin 91 yıllık geçmişi ve bu örgütün eylemleri nedeniyle en büyük mağdurlarından biri olduğu, Dündar’ın da eskiden beri yazdığı yazıların suçlamanın tersini gösterdiği kaydedildi. Öte yandan Dündar’ın defalarca yurtdışına çıkıp döndüğü, delilleri karartma tehlikesinin bu HAKSIZ TUTUKLULUK İÇİN ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURUDA BULUNDUK G Umut nöbeti İpekçi’de Gazetecilerden Silivri’ye mektup Türkiye Gazeteciler Sendikası Kocaeli İl Temsilciliği, gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’e destek için Silivri Cezaevi’ne mektup gönderdi. PTT İzmit Şubesi önünde kısa bir açıklama yapan TGS İl Temsilcisi Sebahattin Aydın, “Gazetecilik mesleği tanımının anlamını yitirdiği şu günlerde sendikamız üyesi Erdem Gül ve Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunuyor. Bizler de kendilerini yalnız hissetmemeleri için onlara mektup göndermeye karar verdik. Yazarlar ve gazeteciler, bireysel kimliklerinden öte ortaya koydukları eserler ve çalışmalarla değerlendirilir. Biz de bu iki ismi öyle değerlendiriyoruz. Sadece haber yaptıkları için tutuklanan Can Dündar ve Erdem Gül’ün bir an önce tahliye edilmesini ve kol kola Cumhuriyet gazetesine girmelerini diliyoruz” dedi. S ilivri’de tutuklu bulunan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’e destek amacıyla 3 gün önce başlatılan “Umut nöbetini” dün Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi İzet ile gazeteci Gü nel Cantak devraldı. Nükhet İpekçi, Can Dündar ve Erdem Gül’ün karanlığa ışık saçan birer gazeteci olduğunu ve umutları yeşerttiğini söyledi. “Onun şifa veren, el veren, omuz veren, ses veren, seda veren yanının tanığı oldum, Dündar ve Gül’ün tutuklanmasında tek ihtimalin haber kaynağını kamu makamlarına söylememesi olduğu savunularak, “Başvurucu, anayasada 26. maddesinde güvence altına alınmış düşünceyi açıklama özgürlüğünü, 28. maddesinde güvence altına alınan basın özgürlüğü, özellikle Basın Kanunu’nun 12. maddesinde güvence altına alınan haber kaynağını açıklamaya zorlanmama hakkını kullandığı için tutuklandığı anlaşılmaktadır” denildi. defalarca şükran duydum. Asıl vatan hainlerinin, bu konuları aydınlatmayan, aydınlatılmasını engelleyen kişiler olduğuna dair kesin bir kanım var” diyen İpekçi, “Can Dündar’a kardeşime gelir gibi geldim” diye konuştu. Aleniyet kazanmıştı lunmadığı belirtildi. Tutuklama kararına henüz itiraz edilmeden, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu’nun savcılık mesleğinin etik kurallarını hiçe sayarak basın açıklaması yaptığı anımsatılarak, “Açıklamada dosyanın içeriği tümüyle militanca bir tutumla yorumlanarak, başvurucu peşinen suçlu ilan edilmiş, terör örgütüne hizmet etmekle suçlanmış, soruşturmanın basın özgürlüğü ile hiç ilgisi olmadığı açıklanmış, itiraz merciini etkilemekten çekinilmemiş, başvurucunun masumiyet karinesi çiğnenmesi için elden gelen her şey yapılmıştır” denildi. Salihoğlu’nun açıklaması ile ilgili olarak, “Bugün terör örgütü soruşturması kapsamında soruşturulan ve bu nedenle yurtdışına kaçan sabık savcı Zekeriya Öz’ün, bundan birkaç yıl önce yine gazetecilere yönelik bir soruşturma kapsamında yaptığı basın açıklamasıyla paralelliği şaşırtıcı ve üzücüdür. Siyasi aidiyetlerin değiştiği ama hukuk dışı çizginin aynen muhafaza edildiği anlaşılmaktadır” ifadelerine yer verildi. r doğrudan mamıştır. Oysaki bunla ona yave ını yın başvurucunun ya irmektend ile ilg i ley ha pılan müda Gül’ün tudir” denildi. Dündar ve ninin yapde tuklanmasının tek ne lirtilebe u uğ old tıkları haberler ladığı yım ya rın ula ruc rek, “Başvu soruşbir haber olmasaydı, böyle na göre, Bu . tır turma da olmayacak nun ifade tutuklamanın başvurucu müdabir an ud ğr do özgürlüğüne ır” denildi. hale oluşturduğu açıkt Resmi yalanlar Dündar’ın tutuklanması konulu haberle ilgili olarak, “Kamuoyunun 1 Ocak 2014 günlü Adana Savcılığı işleminden bu yana 1.5 yıldır tartıştığı, ancak söylenen resmi yalanlar nedeniyle üzeri örtülen bir konu söz konusudur. Bu konuda kamuoyu, ilk kez başvurucunun haberi ile net olarak bilgilenme olanağına kavuşmuştur. Demokratik çoğulculuğun olmazsa olmaz unsuru halkın haber alma hakkına yönelik bu hukuk dışı durum, başvurucunun yayımladığı haber ile sona ermiştir” denildi. Bülent Keneş istifa etti Neden 3 cümle? Tutuklama kararında savcılık ve hâkimlikte Dündar ve Gül tarafından öne sürülen itiraz gerekçelerini tek bir sözcükle dahi tartışılmadığı belirtilerek, “Kararın içerdiği bu vahameti vurgulamak için, tutukluluğa itiraz dilekçesi sadece üç cümlelik bir metinden ibaret tutulmuştur. Gerçekte o üç cümle, sırtını savcılık ve hâkimlikte ileri sürülen hukuksal argümanlara dayamaktadır. Diğer deyişle derece mahkemeleri tüm anayasal, sözleşmesel ve yasal itirazları bilecek durumdadır” denildi. arı AİHM kararlulu sal gü Öte yandan AİHM’nin eliği olavenliği ilgilendiren sır nit lanmabilecek belgelerin yayım halelere da sından kaynaklanan mü rar verdika l ilişkin pek çok emsa hâkimlik ve ılık vc ği anlatılarak, “Sa getirilen sorguları sırasında dile rşılığını bu ilkeler, ne yazık ki ka tartışılde im bulmamış, hiçbir biç Dilekçede, Oda TV soruşturması kapsamında kitap çalışması nedeniyle tutuklanan gazeteci Ahmet Şık’la ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 8 Temmuz 2014 tarihli kararına da yer verildi. Kararda, Şık’ın kitap çalışması nedeniyle tutuklanmasının, üstün bir kamu yararına hizmet etmediği, söz konusu tedbirlerin her halükârda güdülen meşru amaçlar ile orantılılık içinde olmadığı ve demokratik bir toplumda gerekli olmadığı ifade edildi. Bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinin ihlal edildiği ifade edilerek, “Mahkemenin bu sonuca varırken dayandığı ilkeler Dündar ve Gül ile ilgili müdahale yönünden bire bir geçerlidir” ifadelerine yer verildi. Ahmet Şık kararı Tutuklama önleminin basın özgürlüğünün askıya alınması anlamına geldiği ifade edilerek, “Bir haber nedeniyle, casus ilan edilmenin ve tutuklanmanın mümkün olduğu bir düzende, hiçbir gazeteci, hiçbir yazar kendisini güvende hissedemez. AİHM’nin deyişiyle ‘caydırıcı etki’ tartışmasız, tutuklama kararı kalkana kadar yaygın bir otosansür uygulaması kaçınılmazdır” diye yorumlandı. Tutuklamanın doğrudan habercileri ve yazarları sindirme tehlikesi yarattığı ifade edilerek, görevlerini yapmalarını güçleştirdiği, onları sürekli bir ceza tehdidiyle karşı karşıya bıraktığı kaydedildi. Dündar ve Gül’ün başvurusunun öncelikle incelenmesi talebinde de bulunuldu. Talebe gerekçe olarak ise başvuru konusunun, Dündar ve Gül’ün şahsından ziyade demokratik bir toplumun temeli sayılan ifade ve basın özgürlüğünü ilgilendirmesi olarak gösterildi. Caydırıcı etki İngilizce yayınlanan Today’s Zaman’ın Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş Keneş, genel yayın yönetmenliği görevinden istifa etti. İstifa kararını Twitter’dan duyuran Keneş, “9 yıldır görev yaptığım Today’s Zaman’daki görevimi daha genç ve kabiliyetli arkadaşlarımdan birine devretme kararı aldım” dedi. Keneş yaptığı açıklamada, “Kurucu GYY olarak 9 yıldır görev yaptığım Today’s Zaman’daki görevimi daha genç ve kabiliyetli arkadaşlarımdan birine devretme kararı aldım. Today’s Zaman’a ve gruba her zaman ve her anlamda katkılarım devam edecek!” ifadelerini kullandı. Düzen bahanesiyle koğuşa kitap yasağı Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’ndeki tutuklu ve hükümlüler, koğuşlarında 10 kitaptan fazlasını bulunduramayacak. Bakırköy Cezaevi Eğitim Kurulu Başkanlığı, 16 Kasım 2015’te alınan kararı 27 Kasım’da tutuklulara tebliğ etti. Aramalarda yaşanan güçlükler ve ‘odanın düzeni bozuluyor’ gerekçesiyle kitap sınırlaması getiren cezaevi idaresi, tutuklulardan, 31 Aralık’a kadar odalarındaki fazla kitapları idareye teslim etmelerini istedi. Siyasi tutuklular uygulamaya direniyor. Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukat Güçlü Sevimli, “Siyasiler uzun yıllardan beri oluşturulmuş kütüphanelerini idareye teslim etmeyecek. Biz de dernek olarak uygulamaya son verilmesi için girişimlerde bulunacağız” diye konuştu. l HİLAL KÖSE C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle