28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 23 Aralık 2015 ‘İlk’ kareleriyle Oğuz Atay özcükler dergisi 2016’yı oldukça sürprizli bir yeni yıl sayısıyla karşıladı. Turgay Fişekçi imzalı iki aylık dergide şair Nâzım Hikmet’in 1951’de yazdığı, ancak sonradan kaybolduğu için Türkçesi basılamayan ve kitaplarında bulunmayan ‘Nâzım’ın Oğlu Memed’in Fransa’ya Mektubudur’ başlıklı şiiri, Rusça ve Fransızcadan yapılan iki ayrı çeviriyle sunuluyor. KULTUR EDİTÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Sözcükler dergisinin yeni yıl sayısında, ‘Tutunamayanlar’ romanıyla kuşakları etkilemiş yazar Oğuz Atay’ın hiç bilinmeyen 14 fotoğrafının yanı sıra, şair Nâzım Hikmet’in ilk kez yayımlanan yeni bir şiiri okurların karşısında. kultur@cumhuriyet.com.tr 17 S da (ocakşubat) ilk kez yayımlandı. Fotoğrafları, Oğuz Atay üstüne Cevat Çapan ve Mehmet Serdar imzalı iki yazı izliyor. Ayrıca ‘Tutunamayanlar’ (1972), ‘Tehlikeli Oyunlar’ (1973), ‘Bir Bilim Adamının Romanı’ (1975) ve ‘Korkuyu Beklerken’ (1975) gibi kitapların unutulmaz yazarı Oğuz Atay’ın, arkadaşı Çetin Yalçın’da kalmış 14 fotoğrafı da derginin bu 59. sayısın Çetin Yalçın’dan ‘armağan’ Dergide ayrıca Tahir Abacı’nın yakında kitap olarak yayımlanacak kapsamlı çalışmasının bir bölümü ‘Edebiyat ve Felsefe Üzerine’, yakında yitirdiğimiz Gülten Akın üzerine Yüksel Pazarkaya’nın yazısı, Emin Özdemir’in “Sözcüklerle Yaşlanmak” başlıklı makalesi ve farklı kuşaklardan ozan ve öykücülerin ürünleri yer alıyor. Yeni sayısı “Savaşsız ve özgür yıllar dileğiyle...” sözleriyle sunulan Sözcükler’in gelecek sayısı, doğumunun 100. yılı nedeniyle Behçet Necatigil Özel Sayısı olarak yayımlanacak. Gülten Akın unutulmuyor Soldan sağa: Çetin Yalçın, Konur Ertop, Mete Demirtürk, Demir Özlü, Barlas Özarıkça, Oğuz Atay, Serpil... (1972 İstanbul,Yeşilköy) Cehennemden kaçış Heybeliadalı çağdaş sanatçı Ulysse Ketselidis, sığınmacılara yardım amacıyla Midilli’ye gittiği sırada yaşadıklarını Cumhuriyet ile paylaştı lysse Ketselidis, bir çağdaş sanatçı. Halkili, yani Heybeliadalı. Fener Rum Lisesi’nde okumuş. Genç yaşlarda ailesiyle birlikte Atina’ya göç etmek zorunda kalmış; Büyükadalı, Heybelili, Burgazadalı, Fenerli pek çok dostumuz gibi... Belçika’da okuduktan sonra Paris’e yerleşmiş Ulysse. O gün bugündür, tıpkı adını taşıdığı Odysseus gibi yolculuklara çıkıyor. Dünyanın çeşitli kentlerinde işlerini sergiliyor. Artık onun bir simgesi olup çıkmış bir “Barış İneği” var. “Barış İneği”ni İstanbul’da da gezdirmişti Ulysse. “Barış İneği”nin İstanbul’daki güzergâhına kuşbakışı bakıldığında “Barış” sözcüğü çıkıyordu ortaya... ‘Ucube’ davasında hukuk manevrası eykeltıraş Mehmet Aksoy’un Kars’taki ‘İnsanlık Anıtı’na yönelik ‘Ucube’ davasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı tazminata mahkum eden mahkeme, Yargıtay’ın bozma kararına uyarak tazminat cezasını kaldırdı. Tazminat cezası veren hâkimin değiştirildiği ortaya çıktı. Önceki hâkimin verdiği 10 bin liralık tazminat cezası, ‘ucube’ sözü hakaret olmadığı gerekçesiyle Yargıtay tarafından bozulmuştu. l CİHAN H U Müze ve ören yeri biletlerine aşırı zam! ürkiye’de her yıl müze ve ören yerlerini ziyaret edenlerin sayısında büyük düşüş yaşanmasına rağmen, 2016 fiyatlarında yüzde 400’e varan zamlar tepki çekti. Efes, Topkapı Sarayı, Ayasofya Müzesi giriş fiyatları 30 TL’den 40 TL’ye, Olympos ve Side ören yerleri ziyaret ücreti 5 TL’den 20 TL’ye yükseltildi. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği tarafından işletilen noktaların büyük bölümüne 2016 yılı için zam yapıldı. l DHA Ulysse Ketselidis (solda) ve arkadaşı İlias Kyriakidis, sığınmacılar için topladıkları yardım malzemelerini Karatepe’ye bırakmış. likte, Skala Skamnia’ya gitti. Molivos yakınındaki bu küçük limana da pek çok sığınmacı botlarla geliyordu: “Her gün 3040 botla oraya gelen sığınmacı sayısı 2 bini buluyor. Yardım çalışmalarına katıldık. Önce sahile çıkan sığınmacılara topladığımız kuru giysileri ve yiyecek içecekleri verdik, sonra da onları yukarıdaki Skamnia kampına yerleştirdik.” “Peki” diyorum, “bu sığınmacı akınını nasıl görüyorsun, nasıl değerlendiriyorsun?” Ulysse, “Sanırım, Ortadoğu’dan başlayan sığınmacı akınının temel nedeni, olup bitenlerde hiçbir biçimde payı ve katkısı olmayan mazlum halkların cehennemden kaçışıdır” diye yanıtlıyor. Ve eklemeden edemiyor: “Kanın ve ateşin olduğu yerden ben de olsam kaçardım!” Ne ki, Ulysse’in kaderinde, günümüzün iki büyük trajedisini bir arada yaşamak var. Sığınmacılara yardıma gittiği Midilli’de, 13 Kasım gecesi Paris’teki terör saldırılarını önce televizyondan öğreniyor, sonra da Paris’ten telefon eden yakınlarından. Dört gün sonra da, Paris’e döndüğünde saldırıların ayrıntılarını ve yitirdiği dostlarının adlarını öğrenecek. Paris’in 11. bölgesindeki Charonne Sokağı’nda, tasarımını yapmış olduğu La Belle Équipe adlı restoranda hayatını kaybeden arkadaşlarını da... “Ne olayı, ne de bunu yapanları yorumlayacak bir söz bulamıyorum” diyor. “Yalnızca arkadaşlarımızı ve bu saldırılarda ölen insanları değil, insanlığımızı da yitirdiğimiz duygusunu yaşıyorum ve bu bana çok ağır geliyor.” Gerçekten de, bugünlerde insanlığımızı yitirdiğimiz duygusunu yaşatan ve insana çok ağır gelen pek çok şey oluyor. Ulysse’e, Cumhuriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün yaptıkları haberlerden ötürü tutuklanmaları konusunda ne düşündüğünü soruyorum. Ulysse, “Türkiye’deki tutuklamalarla birlikte ifade ve haber alma özgürlüğü ölmüştür. İstanbul’da doğmuş ve büyümüş biri olarak bugünkü Türkiye’yi tanıyamıyorum. Bu konuda siyasi bir değerlendirme yapmıyorum. Sadece duygularımı dile getirebilirim” demekle yetiniyor. Ulysse çok konuşkan bir insan sayılmaz. Düşüncelerini sözlerden çok, işlerinde dile getirmeyi, sessizliği yeğleyen bir sanatçı. İnsanın aklına İspanyol şair ve oyun yazarı Lope de Vega’nın bir sözünü getiriyor: “En bilgece konuşma bile sessizlik kadar kutsal değildir.” T Göçler ve barış Ulysse, geçen kasım ayında, daha önce bir süre yaşadığı Midilli’deydi. Ama turistik bir gezi değildi bu. Zaten, hele kitle turizminden hiç hoşlanmaz. İşlerinde göçler ve barış hep öne çıkar, ama kitle turizmini yerden yere vuran işlerini de yabana atmamak gerekir. Ulysse, hep gittiğiniz yerlerde yaşayanlarla tanışın, insanlık böyle dost olur, der gibidir. Evet, bu kez Midilli’ye gidişinin nedeni, Türkiye’den Avrupa’ya geçmeye çalışan sığınmacıların büyük bir bölümünün de orada toplanmasıydı: “Batı Avrupa hükümetlerinin bu trajedi karşısındaki tutumu bana hiç de insani gelmiyor. O yüzden, yaşanan bu insanlık dramı karşısında daha insancıl bir tutum takınan sivil toplum kuruluşlarının mülteci karşılama ve yardımlaşma çalışmalarına katkıda bulunmak üzere Midilli adasına gittim.” Barış Bıçakçı adına sempozyum yarın imar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, ‘Çağdaş Edebiyata Akademik Yaklaşımlar’ sempozyumları kapsamında Barış Bıçakçı’yı konuşacak. Yarın MSGSÜ Fındıklı Sedad Hakkı Eldem Oditoryumu’nda yapılacak, gün boyu sürmesi planlanan program saat 10.30’da başlayacak. Sempozyumların ilki geçen yıl nisan ayında Ayfer Tunç için yapılmıştı. Barış Bıçakçı’nın yeni kitabı ‘Seyrek Yağmur’, ocak ayında İletişim Yayınları etiketiyle yayımlanacak. l Kültür Servisi M diğinde arkadaşı İlias Kyriakidis tarafından karşılandı. Gemiye atlayıp Midilli’ye vardılar: “Orada sığınmacıların hangi sahillerde bulunduğunu öğrendik. En büyük toplanma yerinin Karatepe olduğunu öğrenince oraya gittik. Yanımızda getirdiğimiz yardım malzemelerini bıraktıktan sonra, kalacak bir yer bulmak ve arkadaşlarımızla buluşmak üzere Molivos’a gittik.” Türkiye’yi ‘tanıyamıyor’ Kan ve ateşten kaçanlar Farklı yaklaşımlar Geçen eylül başlarında ben de Molivos’taydım. Kaldığımız otelin sahibi, sığınmacıların Molivos kıyılarına çıkmalarından çok tedirgindi. Her akşamüstü dürbünüyle otelin terasından ada açıklarından yaklaşan tekneleri gözlüyor, “Yine geliyorlar” diyordu. Ulysse’in tanık olduğu bir olay ise çok farklıydı: “Yaşlı bir Yunanlı kadının sahilde gezerken bulduğu 10 bin Avro’ya yakın bir parayı Suriyeli sığınmacıya iade etmesi, Suriyelinin yeniden bulduğu, belki de bütün birikimi olan bu parayı alırken gözyaşlarına boğularak teşekkürü bizi çok duygulandırdı.” Ulysse, daha sonra arkadaşlarıyla bir Gönüllü insanlar Ulysse’in Midilli’de karşılaştığı bütün çalışanlar, başka yeğeni Elena olmak üzere, gönüllü insanlardı: “Yeğenim Elena sahibi olduğu barda ve Atina’daki yakınlarından topladığı giyecek, ayakkabı, çocuk giysileri ve oyuncaklarını kutuladıktan sonra bir süpermarket yöneticisinden nakliye için yardım istedi. O da şoförlü bir kamyon verebileceğini söyledi. Daha sonra Midilli’ye sefer yapan bir gemi şirketiyle görüşüldü. Böylece kamyonun ve iki eşlikçinin ücretsiz olarak Midilli’ye ulaştırılması sağlandı.” Ulysse ise, Paris uçağından Atina’ya in Dünya Kitap polisiye ödülü Başer’e ünya Kitap Dergisi’nin verdiği ‘Altın Sayfa Polisiye Kitap Ödülü’nün bu seneki sahibi Gülce Başer oldu. Remzi Kitabevi’nden çıkan ‘Bir Ceset Bir Söz’ romanı vesilesiyle ödüle değer görülen yazar ödüle, “İlk roman olmasına rağmen gerek kurgu, gerek olayların gelişmesi bakımından başarısı; kimi siyasi mesajları hiç bağırmadan satır arasında ustalıkla vermesi” gerekçesiyle layık görüldü. l Kültür Servisi D C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle