28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 23 Aralık 2015 haber EDİTÖR: CAN DÖKER TASARIM: ZARİFE SELÇUK 14 Hendek mendek saksa lelek ‘Kirli ilişkiler’ askıda KEMAL GÖKTAŞ aşlıkta anlam aramayın. Çünkü yok. Çocuk oyunlarında ebeyi bellemek için sayarlar ya, bu da Ödemişli çocukların ebe tekerlemelerinden birinin başlangıcı. En azından biriydi. Ödemişli çocuklar şimdi hâlâ söylüyorlar mı bilemem. Bilmek için Ödemiş’e gitmem gerek ve Ödemiş’e gitmem için birikmiş birkaç milyon sebebe şimdi bir tane daha eklendi. Üstelik İzmir’e kadar gidip, bir toplantıda bir saat kadar konuşup, çok lazımmış gibi yine dörtnala İstanbul’a dönmenin acısı yüreğime çökmüş iken… Ben Ödemiş’e gidemedim ama birkaç saatliğine de olsa görmek için kalkıp gelen birkaç çocukluk arkadaşım vardı. Bir otel lobisinde ayaküstü ne yazık ki sadece ayaküstü konuştuk. Gel gör ki o dar zamanda bile çocukluk anılarına dalmak varken “N’olacak bu memleketin hali” sohbeti tepemize çöktü. Hendekler; Kürt illerinde harabeye dönmüş kentler, kasabalar; kentlere girmiş tanklar; kimi dağdan inip kente gelmiş, kimi kentte taş atma idmanlarında pişmiş genç Kürtler… Kan, kan, kan; kin, kin kin… Hani, ülkenin doğusu kan göllerinde yüzerken, yangın her yerini sarmışken, “Olup biten ülkenin batısındakilerin umurunda değil” diye ha bire çiğnenen bir sakız var. O sakızı tükürüp atın. HHH Öyle ya, Kürt illeri nere, Ödemiş nere? Hasret gidermek için bir araya gelmiş biz dört Ödemişli, bir otel lobisinde Kürt sorununu, sadece onu konuşuyoruz… Çocukluk arkadaşlarımdan biri uzun yıllar doğuda yargıçlık yaptı. Ağarmış saçlarının çevrelediği yorgun yüzüne acılı bir gülücük yerleştirip konuştu: Hendeğe dakılıp galdınız len… Ne hendeği? Olan biten hendek mendek, saksa lelek oğlum!.. Topu topu dört arkadaşız. Hepimiz Küçük Menderes Ovası’nın ağzıyla konuşmayı da anlamayı da iyi bilenlerdeniz. Ama: Hendek mendek saksa lelek!.. I ıh anlamadık. Anlattı. Tabii o su katılmamış Ödemiş ağzıyla anlattı. Aynen aktarsam siz anlamayacaksınız. “Çevirisi”yle aktarıyorum: l 7 Haziran’dan evvel hendek var mıydı? O zaman yoktu da şimdi neden var?.. Tamam, Kobani protestoları sırasında üç beş hendek kazıldı. Ama ardından ağabeyler ‘Hööööööt… Hoooop’ dedi. O hendekleri, kazanlar doldurup kapattı. Peki, şimdi niye öyle değil? l Haaa, niye değil? De bakalım, niye o ağabeyler hööööt, hooop demiyorlar da teşvik edip sırt sıvazlıyorlar? l N’etsinler? Höööt hooop dediler, çünkü masa kurulmuş, dövüş bitti, barıştık barışıyoruz havasındaydılar. Sonra ne oldu? Masa yıkıldı. Mollaların başkanı saraydan ne dedi? Barış marış yok, masa da yok. Müzareke de yok. Kürt sorunu diye bir sorun da yok. Tek millet, tek devlet, tek bayrak var dedi mi? Dedi. E, bu ne demek? l De bakalım ne demek? Bundan sonrası Ödemişçesinden gelecek. Çevirmensiz anlamaya çalışın… l Yovan yovan sorup durman… O yok, bu yok, ması yok, meşveret yosa ne olu? Dövüş olu oğlum dövüş. Allah’ın Kürt’ü bizim Bozdağ yalesine çıktığımız gibi serinleyem deye çıkmadı ya Kandil’in davına? ‘Madem o yok, bu yok öyleyse gine dövüşcez akideş’ dedi. Eh bu Tayyip Efendi de 7 Haziran’ın ardından dövüşcez demedi mi? Dedi… Eeee, hendekleri sorcenize sormaya burdan başlan bakam. Gerisi hendek mendek saksa lelek… Ben elbette anladım. Sanırım siz de… B IŞİD’cilerle askerlerin arasında geçen görüşmelerin tespit edilmesinin üzerinden 1 yıl geçmesine karşın ne sorumlular ortaya çıkarıldı ne de kayda değer bir gelişme yaşandı ŞİD’cilerle Suriye sınırında görevli bazı askerler arasında, savcılığın “suç teşkil ettiğini” belirttiği görüşmelerin tespit edilmesinin üzerinden bir yılı aşkın süre geçmesine rağmen, sorumluların bulunup yargı önüne çıkarılamaması soru işaretlerine neden oldu. Yakınları IŞİD’e katılan 6 vatandaşın Ankara Başsavcılığı’na başvurmasının ardından başlatılan soruşturmada kayıp şahısların örgütle irtibatlarını sağladıkları düşünülen 19 kişi hakkında iletişimin tespiti kararları alındı. Soruşturma sonunda IŞİD’e katılmak isteyenlere aracılık yapan, araç temin eden ve irtibat sağlayan şüpheliler hakkında dava açıldı. Ancak iddianamede hiç belirtilmeme I 22 Aralık, Cumhuriyet sine rağmen, dava dosyasında IŞİD üyeleri ile bazı askerlerin yaptıkları telefon görüşmelerine ilişkin istihbari kayıtla rın da yer aldığı ortaya çıktı. Dosyadaki belgelere göre soruşturmayı yürüten Savcı Derda Gökmen, “istihbari amaçlı dinleme sırasında başka bir suçun ortaya çıktığı gerekçesiyle” bu kayıtlarla ilgili “ayrı bir soruşturma” başlattı. Savcı Gökmen, “Şüphelilerin konuşmaları ve bazı askerlerle suç teşkil eden ilişkilerine yönelik” yürüttüğünü belirttiği soruşturma sonunda 5 Mart 2015 tarihinde yetkisizlik kararı vererek dosyayı, dinleme kayıtlarıyla birlikte Gaziantep 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığı’na gönderdi. 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığı da açtığı soruşturma kapsamında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir yazı yazarak istihbari dinlemenin yapıldığı “iletişimin tespitine ilişkin mahkeme kararını” ve CD örneklerini iste di. Bütün bu sürecin sonunda suç teşkil eden görüşmelerin üzerinden bir yılı aşkın süre geçmesine rağmen soruşturma tamamlanmadı. İşte o kuşku yaratan işlemlerden bazıları: l Kayıtların çözümü yapılırken IŞİD’çilerin görüştüğü askerlerin isimleri belgelerde yer almadı, bazı belgelerde kod isimlerle kullanıldı. l Gaziantep 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığı ise kendisine gönderilen evraklarda telefon dinlemesine takılan kişilerin isimleri belli olmadığı için hiçbir işlem yapamadı. l Ankara Başsavcılığı’nın IŞİD üyeleri hakkındaki iddianamesinde askerlerle IŞİD’çiler arasındaki görüşmelere atıf yapılmadı. l ANKARA Görüşmelere atıf yok Can Dündar ve Erdem Gül’e destek için başlatılan Umut Nöbeti’ni dün BirGün’den İbrahim Varlı, Erk Acarer ile gazeteci Tülay Cengiz ve aktivist Ayşe Tosuner devraldı ‘Asla teslim olmayacağız’ ilivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül’ün tutuklanması üzerine başlatılan “Umut Nöbetini” BirGün Gazetesi Haber Koordinatörü İbrahim Varlı, BirGün yazarı Erk Acarer, İzmir’den nöbet için gelen gazeteci Tülay Cengiz ile çevre aktivisti Ayşe Tosuner devraldı. Nöbete ilişkin konuşan İbrahim Varlı, “Bugün biz Silivri Cezaevi önünde Can Dündar, Erdem Gül ve diğer tutuklu gazeteciler için nöbeti devralırken BirGün gazetesi çalışanları adliyede yargılanıyor. Bu ‘Yeni Türkiye’nin yeni dönemin baskıcı, otoriter yönetim yapısı artık alışılmış manzaralardan biri haline geldi. Gazeteciler olarak direneceğiz. Asla teslim olmayacağız. Biat etmeyeceğiz. Gerçekleri yazmaya devam edeceğiz” dedi. Erk Acarer de “Eskiden doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlardı, şimdi ise hayatını çalıyorlar. Dostlarımızın, ağabeylerimizin, kardeşlerimizin yanındayız. Korkmuyoruz” dedi. S can dündar, washınGton Post’a yazdı: Umut Silivri’deki rlı, a V Nöbeti’ni giz ile Acarer, Cen u. Tosuner tutt EVRENSEL’İN YAZIİŞLERİ MÜDÜRÜ HÂKİM KARŞISINDA: Susmayalım İzmir’den nöbet için gelen Tülay Cengiz ise “Gazetecinin susturulması demokrasinin susturulmasıdır. Ülkemde demokrasinin yerleşmesini, gelişmesini istemeyenler var. Susmayalım. Sustukça sıranın bize de geleceğini bir an olsun unutmayalım” ifadelerini kullandı. Ayşe Tosuner de “Abdülhamit döneminde Abdülhamit, Yıldız Sarayı’nda otururmuş. İnsanlar yıldız kelimesini söylemekten çekinirlermiş. Çünkü dediklerinde, saraydan gelip insanları alır götürürlermiş” dedi. Dilek Dündar da nöbetçilere destekleri için teşekkür etti. ‘Yayımlamasak suç işlemiş olurduk’ vrensel Gazetesi İmtiyaz Sahibi Arif Koşar ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü Vural Nasuhbeyoğlu, Gezi Parkı eylemlerinde Eskişehir’de öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın avukatlarının yaptığı yazılı açıklamayla ilgili yapılan haberden dolayı hâkim karşısına çıktı. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya Koşar, Nasuhbeyoğlu ve avukatları katıldı. Nasuhbeyoğlu savunmasında, yaptıkları haberin halkın haber alma hakkı kapsamında olduğunu belirterek, “Bu kapsamda eğer biz açıklamayı haberleştirmemiş olsay E BUGÜN UMUT NÖBETİ’NDE riyet Gaze0 Cumhu Saat 10:00 12:0 Zarife Selçuk. rü tö ra pe O it. tesi Sayfa 0 Yazar Ahmet Üm Saat 12:00 14:0 Gazeteciler Ümit 0 Saat 14:00 17:0 şlamış. Ba nk Ce ile ay Aslanb dık suç işlemiş olurduk” dedi. Daha sonra söz alan Koşar da, kamu yararına gazetecilik yaptıklarını belirterek, “‘İsmail Korkmaz’ın asılı faili Erdoğan’ demek siyasal bir eleştiri ve gerçekliktir. Bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisi de bizzat söylemiştir. ABD’de üç Müslüman genç öldürüldüğünde Erdoğan, ‘Biz siyasiler ülkemizde işlenen cinayetlerden bizzat sorumluyuz’ demişti. Evet, Ali İsmail Korkmaz’ın sorumlu faili, kendisinin de dediği gibi dönemin Başbakanı Erdoğan’dır” dedi. Dava 19 Nisan 2016’ya ertelendi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Türk askeri Başika’yı boşaltıyor ürkiye ile Irak arasında gerilime neden olan Musul’un Başika bölgesinde bulunan Türk askerlerinden bir kısmı dün akşam saatlerinde yurda döndü. Başika’da Heşdi Watani (Ulusal Topluluğu) milislerine ait Gudad askeri karargâhında bulunan Türk askerlerinden 160’ı, 8 otobüsle akşam İbrahim Halil Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye geçiş yaptı. Karargâhtaki ağır silahlar ve tankların bir bölümünün önceki gün Duhok’un Amedi ilçesindeki Bamerne karargâhına taşındığı kaydedilirken, halen bir grup askerin Gudad karargâhında bulunduğu öğrenildi. Yerel kaynaklar Türk askerlerinin önümüzdeki günlerde kakargâhı tamamen boşaltacağı bilgisini verdi. Peşmerge’nin eğitimi için 2,5 yıldır bölgede bulunan Türk birliğine, 4 Aralık’ta takviye yapılmıştı. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Irak’tan gelen tepkiler üzerine Başika kampındaki askeri birliğin Irak’ın kuzeyindeki başka bir noktaya çekildiğini açıklamıştı. IŞİD’in16 Aralık’ta Başika’ya düzenlediği saldırıda 4 Türk askeri yaralanmıştı. ABD Başkanı Obama, Erdoğan’dan Türk askerlerinin tamamen çekilmesini istemişti. l Haber Merkezi 160 asker ibrahiM halil sınır kapısı’ndan türkiye’ye geçiş yaptı an z’d a a Yılmakan’ B pki te T illi Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Musul’a asker gönderme sürecinde hem Irak yönetimiyle hem de ABD ile temas kurulduğunu belirterek, “Bu intikal, bazı odakların kışkırtmasının ve abarYılmaz tılı haberlerin etkisiyle Irak’taki siyasetin aracı haline geldi” dedi. TBMM Genel Kurulu’nda vekillere bilgi veren Yılmaz’a CHP adına söz alan Öztürk Yılmaz tepki gösterdi. Eski Musul Başkonsolosu Yılmaz, “Son 5 yılda IŞİD ‘Biz yedirdik, içirdik Bağdadi’ye biat ettiler’ M Musul’u ve Bağdat’ın kuzeyini işgal etmeden önce bizim Türkiye’ye davet ettiğimiz aşiretlerin sayısını bile unuttuk. Bütün Sünni aşiretleri Türkiye’ye davet ettik. Devleti bir kenara bıraktık, bütün Sünni aşiretler Türkiye’ye geldi. Yediler, içtiler, konuştular ve planlar yaptılar. Sonra 11 Haziran 2014 tarihinde Ebubekir el Bağdadi’ye biat etti hepsi” dedi. Yılmaz, Musul Başkonsolosu’yken IŞİD tarafından 48 kişiyle birlikte yaklaşık 3.5 ay rehin tutulmuştu. Alevilerden Can Dündar’a: Biz de içerideyiz ski Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanı Ali Balkız Can Dündar’a mektup gönderdi. Balkız mektubunda özetle şunları söyledi: “Ne desem boş. Aman sağlığına dikkat et. Sakın gün sayma, desem; Her gün görüş günü olsa keşke. Karşı duvarı okşayıp geçen güneşi yakalayabilsen, bir yol Balkız desem. Ne desem boş. Gerçek şu ki, içeridesin. İçeride olmanın ne demek olduğunu bu memlekette bilmeyen kalmadı neredeyse. Her yerde, her durumda, her zaman yine de gülümseyeceğim şeyler vardır hayatta. Sonuçta hepimiz içerideyiz. Fay hattına kadar ulaşılmadıkça da ne yazık ki bu böyle devam edecek. Erdem’e selam söyle. Hasretle kucaklıyorum.” E kısmen de dayaktan sakınma içgüdüsünün sonucudur. Çünkü Türkler misafirin yanında çocuk dövmezler. Dayakçı babalardan en sık duyulan söz, “Şu misafirler gitsin, ben sana gösteririm”dir. Bu tehditle büyümüş çocuklar için misafir ziyareti, güvenli saatler demektir. Geçen ay Antalya’daki G20 Zirvesi’nde 20 dünya liderini ağırlayan Türk hükümeti, bu geleneğe uyarak “ev içi baskı”ya kısa bir ara verdi. Misafirler gider gitmez de, hapisteki 20’yi aşkın gazetecinin arasına bizleri de kattı. İnsan, çoktandır bir “global köy” haline gelen yerküremizde, bu tür despotik uygulamaların gizli kalamayacağını, tepkiyle karşılanacağını düşünüyor. Durum pek öyle değil. Akla gelmeyen bir ihtimal var: Misafirlerin, kapıdan çıkarken işittikleri çığlık seslerine, dayakçı ortakla ilişkilerini bozmamak adına kulak tıkamaları... Kendi evlatlarına layık görmedikleri bir muamele komşunun çocuklarına yapıldığında çıkarları gereği görmezden gelmeleri... Geçen hafta sonu aynen böyle oldu. Türk istihbarat teşkilatının illegal olarak Suriye’ye silah taşıyan TIR’larını haber yaptığımız için 26 Kasım’da hapse atıldık. 29 Kasım’da Avrupa BirliğiTürkiye zirvesi toplandı. Bir mektupla 28 Avrupa liderine tutuklu gazeteciler adına Batı uygarlığının düşünce ifade basın özgürlüğü gibi değerlerini hatırlattık. Brüksel’deki zirveye girerken çoğunun bir cebinde bizim mektubumuz vardı; öbür ceplerinde ise Avrupa’ya gelmesini istemedikleri mültecilere bekçilik yapması için Türkiye’ye vermeyi kararlaştırdıkları 3 milyar Avro... Sonuçta sağ cepteki para, sol cepteki mektubu unutturdu doğal olarak... Bir “winwin” memnuniyeti yayan basın toplantısını ve Türkiye’ye AB kapısının yeniden açılmasını hücremizdeki televizyondan acı bir tebessümle izledik. En temel hakların hiç dile getirilmemesinden siyasi dersler çıkardık. Avrupa, parasını verip kendine uzakta bir toplama kampı kiralamıştı. Ankara, parasını alıp siyasi ayıplarını unutturmuştu. Onlar sarılırken arada 2 şey ezildi: Bizler ve ilkeler... Şimdi “Batı standartlarında” inşa edilen tecrit hücremizde, babamızın misafirle birlikte dövdüğü çocuklar gibiyiz. Yine de misafirperveriz. Tek tek gelin. Bekleriz. Can Dündar Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Tutuklu Gazeteci Silivriİstanbul ürkler misafirperverdir. T Çok övündükleri bu özellik büyük oranda cana yakınlıklarından kaynaklansa da 3 milyar Avro’luk özgürlük C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle