28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 23 Aralık 2015 EDİTÖR: CAN DOKER TASARIM: ZARİFE SELÇUK Bitlis ve ŞIRNAK’tan acı haber itlis’in Sehi Ormanları bölgesinde önceki gün iki askerin şehit olduğu saldırının ardından bölgede operasyon başlatıldı. Çıkan çatışmada Uzman Çavuş İslam Çakar şehit olurken 1 asker de yaralandı. 2 Çakar PKK’linin de öldürüldüğü belirtildi. Şırnak’ta PKK’liler Ömer Kavlak Meydanı’nda zırhlı araca roketatarla saldırdı. Güneş Saldırıda 1 polis şehit oldu, 2 polis yaralandı. Öte yandan Cizre’de geçen perşembe yaralanan Özel Harekât polisi Atilla Güneş tedavi gördüğü GATA’da kurtarılamayarak şehit düştü. 3 ŞEHİT 4 YARALI B etre m 0 20 eride il oldu t şehi haber 15 Sur’da şehit olan Gündüz, Diyarbakır’da tanışıp 17 Kasım’da nişanlandığı Rukiye Orman’la Diyarbakır’da el ele çekilen bir fotoğrafını 14 Aralık’ta Facebook’tan “Ayırmasın Allah’ım tüm sevenleri” notuyla paylaştı. Şehitler D sonsuzluğa uğurlandı iyarbakır’ın Sur ilçesinde düzenlenen operasyonda önceki gece şehit olan Uzman Çavuş Birkan Gündüz için Diyarbakır Asker Hastanesi önünde dün tören düzenlendi. Şehidin 1 aylık nişanlısı Rukiye Orman ve annesi Sevda Orman, gözyaşları içinde şehidin tabutuna sarıldı. Gündüz’ün cenazesi Giresun’un Şebinkarahisar ilçesine götürüldü. Bitlis’in Sehi Ormanları bölgesinde PKK’lilerin araziye yerleştirdiği el yapımı patlayıcıyı uzaktan kumandayla patlatması sonucu şehit olan jandarma uzman çavuş 25 yaşındaki Samet Pişkin ve jandarma uzman onbaşı 25 yaşındaki Eren Kılıç için dün Tatvan 10. Komando Tugay Komutanlığı’na bağlı Sorgun Kışlası’nda tören düzenlendi. 44 çocuk öldürüldü avaş İstemiyoruz! Çocukları Öldürmenizi İstemiyoruz! Girişimi”, Silahlı Çatışmanın Sürdüğü İllerde Çocukların Durumu Raporu’nu açıkladı. Hümanist Büro tarafından hazırlanan rapora göre, 26 Temmuz30 Kasım 2015 arasında, Diyarbakır, Şırnak, Ağrı, İstanbul, Mardin, Van, Ankara, Hakkâri ve Adana illerinde en küçüğü 35 günlük bebek, en büyüğü 18 yaşında olan en az 44 çocuk hayatını kaybetti. En az 52 çocuk da yaralandı. Rapora göre, çocukların ölüm ve yaralanma sebepleri şöyle: Operasyon veya çatışmalar sırasında vurularak, gösteriler sırasında vurularak, bomba patlaması sonucu, sivil alanlarda bulunan mühimmatın patlaması sonucu, hasta olup hastaneye götürülemediği için, sokağa çıkma yasağı sırasında parkta veya evin önünde oynarken vurularak, eve isabet eden kurşun veya patlayıcı ile vurularak, polisten kaçarken apartmandan düşerek, polis tarafından dövülerek, açılan ateşte vurularak. Ölümlerin en çok yaşandığı yer ise Şırnak. Silopi’de önceki gün de Mehmet Mete (11) öldürüldü. Şırnak Barosu Başkanı Nuşirevan Elçi, “Biz bu 45 çocuk ölümünün, durum böyle sürerse 450’ye çıkmasından endişeliyiz” dedi. 4 AYDA EN KÜÇÜĞÜ 35 GÜNLÜK, EN BÜYÜĞÜ 18 YAŞINDA ÇOCUKLAR CAN VERDİ “S ! Cizreli çocuklar barış dileklerini kâğıtlara yazdı İKLİM ÖNGEL İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch HRW) Temmuz 2015’ten bu yana devam eden operasyonlarla yaşanan sivil ölümlere tepki göstererek, “Türkiye hükümeti güvenlik güçlerini dizginlemeli. Gücün orantısız ve kötüye kullanılmasını derhal sona erdirmeli ve operasyonlar sırasında gerçekleşen ölüm ve yaralanmaları soruşturmalıdır” görüşünü dile getirdi. Uluslararası Af Örgütü, Tahir Elçi anısına “Aşılamayan Viraj: Cezasızlık” konferansı düzenledi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, “Göz göre göre, canlı yayında öldürüldü” dediği Elçi için “Biz onu koruyamadık” yorumunda bulundu. HDP Eş Genel Başkanı Yardımcısı Meral Danış Beştaş da Türkiye’nin bütün hukukçularını bu davaya müdahil olmaya çağırdı. AB Delegasyonu Siyasal İşler Danışmanı Sema Kılıçer, Elçi’yi anarken gözyaşlarına hakim olamadı. HRW’den sivil ölümlere tepki Af Örgütü, Tahir Elçi’yi andı iyarbakır’ın Yenişehir ilçesinde Seyrantepe semtinde göğsünden vurulan 16 yaşındaki Şiyar Baran ağır yaralandı. Hastaneye kaldırılan Şiyar tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Mersin’in Tarsus ilçesinde sokağa çıkma yasağını protesto eden gruba polis biber gazıyla müdahale etti. Grubun da polise molotofkokteyli attığı olaylar sırasında protestoya katılan 15 yaşındaki Davut Özer, kim tarafından ateş edildiği henüz bilinmeyen silahla vuruldu. Karnına isabet eden kurşunla ağır yaralanan Özer, hastanede tüm müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Son iki kurban: Şiyar ve Davut D ğretmenlerin terk ettiği Cizre’de, silah sesleri ile yaşamaya çalışan çocukların duygularını paylaştıkları ve “cizredenbarisinsesi” adlı blogda yayımladıkları notlarda kimi “Hapiste gibi hissediyorum, özgür kalmak istiyorum” derken kimi “Burada geleceğinin hayalini dahi kuramıyorsun, niye Batı’daki kardeşlerimiz yılbaşına hazırlanırken biz yaşam savaşı veriyoruz?” diye isyan ediyor. Çocuklar duygularının yanı sıra resimlerini de bloga gönderiyor. Bir çocuğun gönderdiği resimde rengârenk boyanan TOMA’nın bir kuşu vurması dikkat çekiyor. Yaşı 14: Yaşadığımız yerde rahat ve de huzur içinde yaşamıyorsak neyin anlamı var. Bizlerin oyun oynayacağı yerde, top oynayacağı yerde devletin attığı top mermilerini görü Ö yoruz. Hayallerimiz yarım, yüreklerimiz buruk. İnsan değiller, insanları da insan yerine koymuyorlar. Kim ne derse desin insanlık ölmüş şu an. Barış, kardeşlik ve de huzur içinde yaşamak varken neden böyle yaşıyoruz. Neden hüzün var. Yeter diyorum bu zulme, bu vahşete yeter. Yaşı 15: İlkokula başladığımda çok heyecanlı ve umutluydum. Hayalimde hep avukat olmak vardı. Şimdi büyüdük liseli olduk. Her gün korkuyla uyansam bile hayalimden vazgeçmedim. Şimdi eğitim hakkım elimden alındı. Halkım göç etti. Öğretmenlerim bıraktı beni. Ama bu yolda yürüyeceğim. Kardeşlerim için, milletim için barış istiyorum, eşit olmak istiyorum. Yaşı 13: Burada geleceğinin hayalini dahi kuramıyorsun. Değil “ben ‘Eşit olmak istiyorum’ büyünce bu olacağım” diye düşünmeyi “yarın şuraya gideceğim” bile diyemiyoruz. Çünkü biz burada her an ölebilme ihtimali ile yaşıyoruz. Bunu hak ettiğimi düşünmüyorum. Niye sürekli eve hapsediliyoruz, niye evlerimiz taranıyor, baskınlar yapılıyor, canımıza kast ediliyor. Bizim batıdaki kardeşlerimizden farkımız nedir, niye onlar yılbaşına hazırlanırken biz yaşam savaşı veriyoruz? Yaşı 15: Aynen hapiste gibi hissediyorum, özgür kalmak istiyorum. Silah ve bomba seslerinden korkmuş insanlarız. Ben okulumu, öğretmenimi, arkadaşlarımı özledim. Bizim eğitimimizi çalan kişiler kimse, Allah onların belalarını versin. Ben ve kuzenlerim toplanmış ders çalışmak istiyoruz ama silah seslerinden çalışamıyoruz. Bizi kurtarın. l ANKARA ‘Kurtarın bizi’ PKK TARAFINDAN KAÇIRILAN GÜVENLİK GÜÇLERİNİN AİLELERİ MECLİS’TE İSYAN ETTİ: KK tarafından kaçırılan asker ve polislerin aileleri CHP Grup Başkanvekili Levent Gök ile Meclis’te buluşup çözüm için destek istedi. Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile görüşememekten yakınan aileler “Koltuk sevdanızı bırakıp çözüm bulun” diye seslendi. Astsubay Semih Özbey’in babası Gürsel Özbey, “Sizin çocuklarınız eve Koltuk sevdanızı bırakıp çözüm bulun P 1 saat geç gelse ne halde oluyorsunuz? Bizim evde gülmek, tebessüm etmek bile artık yasak” dedi. Polis memuru Müslüm Altıntaş’ın babası Şevket Altıntaş ise Ankara’daki temaslarından bir sonuç alamamaktan yakındı ve “Laf cambazlığı değil, icraat istiyoruz. Bizi enayi yerine koymasınlar. Artık kendimi yakmayı düşünüyorum” dedi. Polis memuru Sedat Yabalak’ın eşi Burcu Yabalak da gözyaşları içinde “Benim eşim devletin polisi. Bu kadar mı değersiz olur. Ne yapacaksanız yapın artık, koltuk sevdanızı bırakın. Biz Cumhurbaşkanı ve Başbakan’la görüşmek istiyoruz. 1 Rus askeri için neler yaptılar. Bu kadar uzun süreceğini bilsem peşlerinden gider o dağları delerdim” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet kranlardan yükselen çığlıklar odalarımıza doluyor. Bir kız yere düşüyor. Bir anne feryat ediyor. Abi çıldırıyor. Biz ağlıyoruz. Canımız yanıyor. Kalbimiz sıkışıyor. Sonra ekran kararıyor ve hayat devam ediyor. Can aynı can, kalp aynı kalp... Yandı diye, sıkıştı diye hiçbir şey değişmiyor. Yeni cinayetlere, yeni savaşlara, yeni felaketlere hazırlıklıyız. Bu düzen değişmez; vicdanımızın gücü hiçbir şeyi değiştirmeye yetmez sanıyoruz. Nihayetinde susuyoruz. Hep birlikte büyük bir suskunluğu onaylaya onaylaya öğrenilmiş korkularımızın arkasına saklanmış; aleyhimizde şekillenen tehditkâr bir düzenin semirişini izliyoruz. Cinayet ve cinnet diliyle inşa edilen bir cehennemi uzaktan, olabildiğince uzaktan seyrediyoruz. Sanki ateş kendiliğinden sönermiş gibi; sanki suskunluğumuzun gücü bizi o alevlerden korumaya yetermiş gibi... Sınırlı merhametlerle yetinmeye çalışıyoruz. Küçük günlük tecrübelerimizde sağlamalarını yapıyoruz merhametimizin. Mesela savaşa doğan ve sokakta yaşayan o çocuklarda deniyoruz sabrımızı. Her sabah, daha gün ağarmadan belli ki zorla kaldırılıyorlar yataklarından. Ayaklarını sürüyerek ve gözlerini ovuştura ovuştura, dolaşıyorlar otomobillerimizin arasında. Trafik suçlarının peşine düşen ama insanlığa ait bu büyük suçu görmezden gelen kameraların kadrajına yılgın kelebekler gibi konup kalkıyorlar. Kırmızı ışıkta duran otomobillerin buğulu pencerelerini tıklatıp para istiyorlar. Çoğu kez, üzülerek, kızarak ya da umursamayarak yapılan bir el hareketiyle uzaklaştırıyoruz onları yanımızdan. Bazen camı aralıyoruz; o küçük avuçlara bir şeyler bırakıyoruz. Avcundakine bakıp cebine koyan çocuk o an için ayak sürümekten vazgeçiyor; şöyle bir dikleşiyor, sanki azıcık boy atıyor ve sekerek diğer bir otomobile doğru koşuyor. Üç, dört terslenmeden sonra yeniden gölgesinin içinde ufala ufala yok oluyor. Uzaktan kaçamak bakışlarla onu seyrediyoruz. Sonra yeşil ışık yanıyor... Tüm arabalar gaza basıp gidiyor. Az önce yaşanan büyük trajedi tekerlerin altında bir anda eziliyor... O gidişin, gidebilişin rüzgârında vicdan adına, merhamet adına, sorumluluk adına ne varsa artık darmaduman... Acının minik hayaletleri gibi seher vakti otobanlarda beliriveren o çocuklar, kırmızı ve yeşil ışıklarla aydınlana karara hayatı öğreniyorlar. Biz hiçbir şey öğrenmiyoruz. Bizim büyük suskunluğumuzun ağırlığının altında hızla ölmekteler; görmüyoruz. Oysa insanın öğrendiği ilk şey görmek. Ardından konuşmak geliyor; sonra da susmak ve nihayetinde katlanmak... Çok azımızın aklı isyana kayıyor. O isyan da büyük suskunluğun buharında boğuluyor. Biz; yanı başımızda olan bitene bakarken susan, susabilen bunca insan... Uzaklarda olan bitenlere gerçekte ne kadar üzülebiliriz? Ekranlardan fırlayıp kulaklarımıza dolan çığlıklar, doğaldır bir an onu işiten herkesin kalbini yakar. Vahşice öldürülmüş uzun siyah saçlı bir genç kızın cesedi hepimizin vicdanında bir süre çaresizce yatar. Ama sonra ışık yeşile döner... Biz gaza basar gideriz. Yanan sönen ışıklar, duran ve çalışan ve yine duran akıllar.... Nihayetinde hep birlikte suskunluğun atına atlar, kaçabileceğimiz kadar uzağa kaçarız. Uzaklara kaçtığımızı sanırken, her seferinde dibe, en dibe, daha da dibe batarız. Bizim büyük suskunluğumuz; bizim büyük günahımız. Bizim büyük suskunluğumuz E Bilanço ağır: 6 kişi öldü üneydoğu’da tablo günden güne ağırlaşıyor. Dün 6 kişi öldü, 4 güvenlik görevlisi yaralandı. l SİLOPİ: Ömer Sayan (75) keskin nişancılar tarafından evinin bahçesinde vurularak öldürüldü. Sayan ile birlikte ilçedeki operasyonda 2’si kadın, 3’ü çocuk olmak üzere yaşamını yitirenlerin sayısı 12’ye yükseldi. l CİZRE: Kale Mahallesi’nde iki çocuk annesi Cahide Çakıl (35) dün karnına isabet eden şarapnel parçasıyla yaşamını yitirirken akşam saatlerinde Doğan İşçi (36) yaşamını yitirdi. Nur mahallesinde ise Mehmet Tekin dün akşam yaşamını yitirdi. Cudi mahallesinde Ali Kalkan (40) ayağından vurularak yaralandı. İlçede yaşamını yitirenlerin sayısı en az 10’a yükseldi. HDP G Milletvekili Faysal Sarıyıldız, “Kalp krizi geçirerek ve rahatsızlanıp hastaneye götürülemediği için ölenler de var. Tam sayısını bilmiyoruz” dedi. l NUSAYBİN: 15 mahallede yasak sürerken uluslararası İpek Yolu da ulaşıma kapandı. Fırat Mahallesi Dilek Sokak’ta Medeni Orak (41) ve ismi öğrenilemeyen bir kişi keskin nişancılar tarafından öldürüldü. Yeşilkent Mahallesi’nde Suriye uyruklu bir kadının bebeği kanepeden düşerek fenalaştı. Ambulans gelmeyince bebek bu sırada olay yerine gelen zırhlı polis aracıyla hastaneye götürüldü. l SUR: Sokağa çıkma yasağı ve operasyonların sürdüğü ilçede önceki gece 1 askerin şehit düştüğü operasyo nun ardından bölgede çatışmalar Fatihpaşa, Hasırlı, Dabanoğmu mahallelerinde yoğunlaştı. Operasyonlarda 3 asker ve 1 polisin yaralandığı belirtildi. 21 gündür devam eden operasyonda 4 güvenlik görevlisi şehit olurken yaralı sayısı 31’e çıktı. l BAĞLAR: Kaynartepe Mahallesi’nde Vehbi Koç İlkokulu önceki gece PKK’liler tarafından molotofkokteyli atılarak yakıldı. PKK’liler yangını söndürmeye gidenlere ateş açınca yangına müdahale edilemedi. Okulda büyük hasar oluştu. PKK’liler dün de Gürsel Caddesi üzerinde bir yolcu minibüsüne molotoflu saldırıda bulundu. Yolcular araçtan inip kaçarken minibüs alev aldı. Araç kullanılamaz hale geldi. l Yurt Haberleri Aileler bodruma sığınıyor Silopi ve Cizre’de 14 Aralık gecesi saat 23.00’de ilan edilen sokağa çıkma yasağının ardından binlerce asker ve polisin tank ve ağır silahlarla başlattığı operasyonlar sürüyor. İlçelerin içerisine de top atışı yapılırken silah sesleri 10 gündür hiç susmuyor. Birçok aile evlerinin bodrumuna saklanarak çatışmalardan korunmaya çalışıyor. l Yurt Haberleri AYM’den garip gerekçeyle ret nayasa Mahkemesi (AYM) Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde uygulanan sokağa çıkma yasaklarına ilişkin istenen tedbir talebinin reddine karar verdi. HDP Milletvekili Meral Danış Beştaş tarafından, yasakla yurttaşların temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiği gerekçesiyle yapılan bireysel başvuru AYM tarafından reddedildi. AYM’nin açıklamasında, başvurucunun Ankara’da ikamet ettiği, “yasaktan, kişisel olarak etkilendiği sonucuna ulaşılamadığı vurgulandı. l ANKARA / Cumhuriyet SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI A C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle