28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ 8 ürkiye her dönem yolsuzlukla anılan bir ülke oldu. Ancak, son yıllarda vatandaşın yolsuzluk algısında da bir duyarsızlaşma başladı. Bağımsız yargı ve özgür basın kanalları da tıkanınca bu alandaki mücadele iştahı da dip yaptı. TÜSİAD’ın “İş Dünyası Bakış Açısıyla Türkiye’de Yolsuzluk” araştırması ekibine liderlik eden, B20’nin yolsuzlukla müŞEHRİBAN cadele görev gücü eş başKIRAÇ kanlığını yapmış olan ve Türkiye’nin önde gelen avukatlarından Gönenç Gürkaynak’a göre şu anda toplumun yolsuzlukla ilgili duyargaları açık değil. Zira, yolsuzluk siyasi güç savaşıyla ilgili bir konu olmadığı ve bu kurulu düzenin iktidarlar üstü bir hatası olduğu halde, git gide daha fazla insan bu meseleyi siyasi güç savaşıyla ilgilendiriyor ve bir iktidarın yahut bir liderin meselesiymiş gibi tartışıyor. Harvard Üniversitesi’nde yüksek lisans öğrenimini takiben farklı ülkelerin barolarına mensup olarak avukatlık yaptıktan sonra şimdi Twitter ile Google’ın da aralarında bulunduğu yüzlerce dev şirketin Türkiye’deki avukatlığını yapan Gürkaynak’a göre yolsuzluğu dert eden bir toplum, özgür basın ve bağımsız yargı olmadan yolsuzlukla mücadele etmek zor. Türkiye’de artan yolsuzluk ve mücadele yöntemlerini Av. Gürkaynak ile konuştuk... 4 Hukuka güvenin dip yaptığı bu dönemde bu alanda mücadele etmenin zorlukları neler? 18 yıldır avukatlık yapıyorum. 18 yıldır yargılama faaliyetlerine güvenin, toplumun yargının bağımsızlığına da tarafsızlığına da kanaatinin, daha düşük olduğu bir dönem görmedim. Memlekete faydalı bir mücadeleye ilk can suyunu yargısal faaliyet dışından getirebilirsiniz. Ancak konu belli bir olgunluk seviyesine geldiğinde, yargısal faaliyetlerin vazgeçilmezliği var. Örneğin yolsuzlukla mücadeleyi ele alalım. İlk aşamada özel teşebbüsler kendi işyeri kurallarıyla, etik kodlarıyla, ülkedeki yargısal refleksler ne olursa olsun, yolsuzluğa karşı duruş sergileyebilirler. Ancak hızlı ve kaliteli işleyen bir yargı oluşturulmadığı müddetçe, yolsuzlukla mücadele sanki yalnızca özel sektörün vazifesiymiş gibi anlaşılacak. 4 İyi de yolsuzlukla mücadele özel sektörün işi mi? Olmaz demiyorum. Bu da bir yöntem. Dünyada da örnekleri var. Özel sektördeki global şirket standartlarını alıp bu konuya yeterli yargısal reaksiyon göstermeyen bir ülkeye bu hassasiyetleri o ülkeye yatırım yapan global şirketler üzerinden zerk edebilirsiniz. Burada da o ilk prensiple yol alınabilir. Ama bir yerde de bir olgunluk evresine giri Tüketiciyi kandıran yandı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine aykırı hareket edenlere uygulanan idari para cezaları, 2016’dan geçerli olmak üzere yüzde 5.58 artırıldı. Milyoner sayısı eksildi Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerinden derlenen bilgilere göre, hesabında 1 milyon lira ve üzeri bakiye olan mudi sayısı eylülde 93 bin 774 kişi olarak tespit edildi. Pazartesi 21 Aralık 2015 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Toplum kendi ekmeğine el atıldığını görmüyor Av. Gürkaynak’a göre yolsuzluk büyük ölçüde siyasi güç savaşıyla ilişkilendiriliyor. Yolsuzluğu dert eden bir toplum, bağımsız medya ve yargı olmadan yolsuzlukla mücadele etmek zor Akkuyu Sayıştay raporunda ürkiyeRusya krizinin, Akkuyu Nükleer Güç Santralı’nı (NGS) nasıl etkileyeceği merak ediliyordu, malum. Önce projenin iptal edildiği, sonra da askıya alındığı haberleri yayıldıysa da Rusya tarafı, haberleri doğrulamadı. Dahası NGS Genel Müdür Yardımcısı Oleg Titov açıkça yalanlayarak şöyle dedi: “Hiçbir şey durdurulmadı. Sahadaki çalışmalar plana göre ilerliyor. Projenin hayata geçirilmesi için müzakereler sürdürülüyor.” Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise konuyu “Oraya 3 milyar dolarlık bir yatırım yaptılar zaten. Dolayısıyla o konuda daha hassas olması gereken Rusya” diye değerlendirmişti. Aslında basit bir kontrol, Rusya’nın diğer alanlardaki bütün ticari ültimatomlarına karşın, nükleerden vazgeçmeye hiç niyetli olmadığını kanıtlıyor. Projenin internet sitesinde “Rosatom Devlet Atom Enerjisi Kuruluşu Yönetmeliği’”ne göre yapılan ihaleleri açıkça izlemek mümkün. Rusya, NGS için Türkiye’deki alımlarını ara vermeden sürdürüyor. Son olarak, daha üç gün önce 18 Aralık’ta “NGS Sahasında Elektrik Ekipmanının Teknik Bakım Hizmetlerinin Verilmesi” başlıklı bir ihale açılmış sözgelimi. Teklifler 30 Aralık’a kadar alınacak. Hemen öncesinde de “şirket aracının kiralanmasıyla ilgili” bir ihale var. Onun son teklif verme tarihi de bugün. Asıl bu listede görünmeyen diğer önemli konu, zeytinliklerle ilgili kanun. Daha önce torba kanunla getirilmek istenen zeytinliklerin NGS için açılması düzenlemesi son anda durdurulmuştu. Bugün yarın Meclis’e yeni bir düzenleme gelirse şaşırmayalım. Rusya’nın bu projeden vazgeçmesi beklenmemeli. Unutmayalım Akkuyu NGS’nin üreteceği elektrik, Türkiye’de bugüne kadar gelmiş geçmiş en pahalı elektrik olma unvanını taşıyor. Bu tarifenin devlete büyük yük getireceği, Sayıştay’ın 2014 yılı TETAŞ (Türkiye Elektrik Ticaret A.Ş) raporunda da yer alıyor. T T N RÖPORTAJI TAMAMI . ET CUMHURİY E COM.TR’D 4 Halk yolsuzluğun ne olduğunu biliyor mu? Şu anda toplumun yolsuzlukla ilgili duyargaları çok açık değil. İnsanların yolsuzlukla ilgili anlayacağı en fahiş tanım, çil çil paranın el değiştirmesi ve bunun karşılığında kanuna aykırı bir işin, yapılmaması gerektiği halde, yapılması. Bu, yolsuzluğun en dar ve abartılı tanımı. Bizim ülkemizde bunu dahi dert etmiyor ortalama vatandaş. Toplum bundan yüksek bir rahatsızlık duymuyor. Zira kendi ekmeğine el atıldığını göremiyor. Oysa ödenen bedel çok ağır. DUYARGALAR AÇIK DEĞİL Gürkaynak, “Topluma Türkiye’nin en önemli 10 meselesini yazın deseniz, hatta fikir vermek için de 50 tane madde alternatifini formüle edilmiş meseleler olarak topluma verseniz, o listede yolsuzluğun ilk 20’ye gireceğine inanmıyorum” dedi. lir. Bu ilk gayret yetmez olur. Özel sektör “ben kendime çeki düzen verdim de alanın hiç mi suçu yok kardeşim” dediğinde, yine yargısal faaliyetle ilgili alana girmek zorunda kalırsınız. 4 İşleri yolunda gidiyorsa özel sektör niye mücadele etsin ki? Hissedarlar, yatırımcılar, itibar riskinden çekinirler. Bu türden yolsuzluk skandalları, ülkesel sınırlar ötesi itibar kayıpları doğurur. Çoğu global şirket Türkiye’de faaliyet gösterirken genel müdürünü ve yönetim kadrosunu 100 kere tembihler, eğitimlere tabi tutar oldu. “Bu ülkede yatırımını yönetirken ve agresif büyüme hedeflerken, bir anda kendini bir skandalın içinde bulabilirsin. Bu, o ülkede skandal olarak algılanmasa da bizi global anlamda itibarımızı kaybettiğimiz bir girdaba sürükleyebilir. Türkiye de Uluslararası Şeffaflık Endeksi’nde düşük sıralarda. “Aman orada çok dikkat edin. Aman orada ne olduğu belirsiz, bütün unsurları şeffaflaşmamış faturaları ödemeyin. Faturaları öderken de bir iş için aracı kullanırken de bütün süreçleri didik didik inceleyin” gibi içeriklerle mütemadiyen uyarılar alıyorlar. Ama bir nokta gelir ki, özel sektör şunu diyebilir: “Ben bütün cephelere samimiyetle atıldım. Eğitim programlarını yürüttüm. Kendimi hesap verebilir kıldım. Ancak, menfaat talep edenin hâlâ hiç korkusu yok. ‘Nerede paralar?’ diyor. Üstelik, ödeyen rekabette benim önüme geçiveriyor.” O zaman, “yargı bu meselenin neresinde duracak?” sorusuna dönmüş oluruz. 4 Vatandaş yolsuzluk konusunda neden bu kadar duyarsız oldu? Toplumun duyma eşiklerinde bir değişiklik var. Öğrenilmiş duyarsızlık durumunda insanlar. Zira, bunun kurulu düzenle ilgili bir konu olduğunu ve kendilerinin siyasi katılımıyla değişemeyeceğini düşünüyorlar. Kaldı ki, refah kaybı daha yüksek olduğu halde, başını başka tarafa çevirmek de daha kolay artık. Vatandaş artık dev ihalelerde aklının almayacağı rakamlarla ilgili bir usulsüzlük olduğunda bunun kendisinin refahıyla ilgili olmadığı, pozunu takınıyor. Gönül dayansın diye göz görmez hallere giriyor. İkinci mesele de şu: Kentsel rantlarla alakalı olarak çılgın bir hacmin ortaya çıkması, yolsuzluğa yatkın cepheleri öylesine hacimlendirdi, çoğalttı ki, bu durum toplumda yolsuzlukla mücadele konusuyla samimiyetle uğraşanların çocukluk ettiği algısını kuvvetlendirdi. 4 1725 Aralık’ta cezalandırma olmayınca yargıya da güven sarsılmıyor mu? O dönemle ilgili olarak “yolsuzluk oldu” diyemeyiz. En azından, bir hukuk adamı olarak, ben diyemem. Çünkü yargılama faaliyeti olamadı. Bu da yolsuzluk olmuş olmasından daha da kötü. Sürecin yargılanmamış olması daha kıyıcı ve kırıcı. Yargı mesele etmiyorsa yahut konu yargıya ulaşamıyorsa, toplum da bunun reaksiyon gösterilecek konulardan olmadığı şartlanmasına girebilir. TÜSİAD, TKYD, TEİD, Şeffaflık Derneği ve benzeri “iş hayatında iyi yönetişim” derdindeki sivil toplum örgütleri ne zaman yolsuzlukla mücadele anlamında hassasiyet beyan etseler, toplumun bir kesimi “ya bırakın bu işleri, bir meselemiz bu mu kaldı” noktasında yalnızlık yaşatıyor. Türkiye için 100 kere tembih Öğrenilmiş duyarsızlık Sayıştay: Ödeme büyük yük YANANLARDAN IŞIK ÇIKARMAK GEREKİYOR Basın özgürlüğünün olması için talebin halktan gelmesi gerektiğine dikkat çeken Gürkaynak, “Can Dündar insanlara bir haber ilettiği için hapisteyse, bu durumun ta kendisinden infial duyulmuyor ve hâlâ “Can Dündar kimlerdendi? Maçta skor kaç kaç?” tartışması yapılıyorsa, basın mensubu da haklı olarak diyecek ki, benim arkamda kimse yok arkadaş. Bunu görünce ne yapacağı, nasıl yetiştirildiğiyle, çekirdeğinde ne olduğuyla ilgili bir konu. Can Dündar bu durumu göremediği için hapse gitmedi. Göre göre ve bu durumun gözlerinin içine baka baka gitti. Ben yanmasam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa, diyerek, yolunda devam eden de –her meslekte olur ama o yananlardan ışık çıkartabilmek, o ışıkla bir aydınlık yakalayabilmek için dahi, buna iştahlı halk gerekir. Yine, sonuçta, halk olmadan bir şey olmaz” dedi. Gönenç Gürkaynak Mercedes Benz’de Okurun gazeteye güveni devam ediyor kadın dönemi HAKAN AKARSU ercedesBenz Türk A.Ş.’nin yeni Direktörler Kurulu Başkanı Britta Seeger, 1 Ağustos itibarıyla görevi Rainer Genes’ten devraldı. Seeger, şirketin ilk kadın Üst Yöneticisi (CEO) oldu. Seeger bu pozisyonda özellikle kamyon ve otobüs alanlarındaki tüm faaliyetlerden sorumlu olmasının yanısıra, Daimler Grubu’nun Türkiye’deki temsilciliğini de sürdürüyor. Türkiye’deki bugüne kadar 885 milyon Avro yatırım yapan Mercedes Benz Türk’ün yeni CEO’su Britta Seeger yatırımların süreceğini belirtirken, “Türkiye, Daimler dünyasında çok önemli bir ülke. Bu yüzden elbette önümüzdeki dönemde de pek çok alanda yatırım yapmaya devam edeceğiz. Uzun yıllardır Aksaray Kamyon Fabrikası ve Hoşdere Otobüs Fabrikası yatırımlarımız sürüyor. Otobüs ve kamyon üretimin M de ArGe’ye de yatırım yapıyoruz. Stuttgart’ta yakın zamanda yaptığımız bir toplantıda Türkiye’de ArGe’ye yapılacak yatırımın artması gerektiğini ve artacağını konuştuk. Bir de IT alanında gelişmek ve büyük bir merkez haline gelmek istiyoruz” dedi. 2014’te Türkiye’deki yan sanayi firmalarından 700 milyon Avro’luk satın alma gerçekleştiren Mercedes Benz’in bu rakamı daha yukarı çekeceğini vurgulayan Seeger, Türkiye’deki varlıklarının ve imalatlarının büyümeye devam edeceğini söyledi. Britta Seeger azetelerin reklam içindeki durumunu inceleyen Reklamverenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Pura, gazetenin güvenilen bir haber kaynağı ve güvenilir bir reklam mecrası olduğuna dikkat çekti. Reklamverenler Derneği tarafından yayımlanan rapora göre dünya genelinde tüketicilerin yüzde 63’ü televizyon reklamlarına güvenirken, yüzde 60’ı da basın reklamlarına güvendiğini belirtti. Yapılan araştırmalar tüketicinin gazetelere güveninin tam olduğunu ortaya koydu G TV’den sonra ikinci sırada Nielsen tarafından 60 ülkede 30 binin üzerinde katılımcı ile gerçekleştirilen Global Trust in Advertising araştırmasının 2015 birinci çeyrek sonuçlarına göre gazete reklamlarının televizyon reklamlarından sonra en çok güvenilen ikinci ücretli reklam formatı olduğu ortaya çıktı. International News Media Association’ın (INMA) RAM Araştırma firması ile birlikte yürüttüğü ve 14 bin 400 denek ile aralarında İsveç, Norveç, Finlandiya, Fransa, Belçika, Almanya, İrlanda ve İngiltere’nin bulunduğu 8 ülkedeki 115 gazeteyi dahil ettiği Güven ve Değer Araştırması sonuçlarına göre de haber markalarına bağlılık seviyesi en yüksek platform yüzde 86 ile gazeteler oldu. Araştırmada katılımcıların yüzde 75’i bir gazeteyi okumanın kendi kaliteli zamanının bir parçası olduğunu ve bu gazetelerin hakkında konuşabilecekleri bir şeyler sağladığını belirtti. Katılımcıların yüzde 73’ü ise takip ettikleri gazetelerde okudukları bilgilere güvendiklerini belirtirken, yüzde 70’inin tercih ettiği haber kaynağının gazeteler olduğu görüldü. l Ekonomi Servisi Henüz Meclis’te tartışılmayan Sayıştay raporunda, Akkuyu NGS için Rusya ile imzalanan anlaşma uyarınca, güç ünitelerinin ticari işletmeye alınmasından itibaren kilovatsaatinin 12.35 sent’ten satılacağı belirtiliyor ve şöyle deniliyor: “2014 yılı ortalama satış fiyatının 17.19 kr/kWh olduğu ve uygulanan maliyet bazlı fiyatlandırma mekanizması sonucu oluşacak satış fiyatlarının yüksekliği dikkate alındığında, nükleer güç santrallarından yapılacak elektrik enerjisi fiyatlarının ve imtiyaz sözleşmesi kapsamında yapılacak ödemelerin getireceği yüklerin, teşekkülün mali gücünün çok üstünde olduğu görülmektedir.” Sayıştay’ın Akkuyu Nükleer’in getireceği yük konusundaki uyarısı boşuna değil. Zira, TETAŞ zaten zararda. Rapordaki verilere göre, 2014’te alım ve satımını gerçekleştirdiği elektrik enerjisi üzerinden 35.8 milyon TL’lik brüt satış zararı oluşmuş. 63.6 milyon TL tutarındaki faaliyet giderleri ile birlikte, faaliyet zararının 99.4 milyon TL’ye ulaştığı belirtiliyor. Bu zararda alacakların zamanında tahsil edilememesinin de payı büyük. (Sözgelimi beş yıl önce özelleştirilmiş Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş, elektrik faturalarında Temmuz 2011’den bu yana gecikmeyi ödüyor. Şirketin teminat mektubunun 25.1 milyon TL’lik kısmının alacağa karşılık nakde çevrilmesine rağmen eksik miktar tamamlanmıyor ve TETAŞ enerji satışını sürdürüyor.) Sözün özü; Rusya, Akkuyu’dan vazgeçmiyor. 2022’de devreye alınması düşünülen Akkuyu’nun, kaç dönüm zeytinliğe mal olacağı ve mevcut alacaklarını bile tahsil edemeyen TETAŞ’ı batırıp batırmayacağını ömrümüz yeterse göreceğiz. Şekerbank kadın esnafın yanında Şekerbank, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) ile kadın esnafa yönelik protokol imzaladı. Protokol kapsamında hazırladığı sigorta paketi ile Şekerbank, hem kadınların sağlığını güvence altına alıyor hem de işyerlerinde karşılaşabilecekleri sorunlar için asistan hizmetleri veriyor. Banka, “Kadına Destek Sigorta Paketi” ile psikolojik danışmanlık ve diyetisyen hizmetlerinin ilk seanslarını da ücretsiz sunuyor. l Ekonomi Servisi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle