23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 2 Aralık 2015 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: SERPİL ÜNAY ekonomi 9 Akkuyu’da fesih ertelemeden daha trajik de, çme halin edecek ge z a v ı l nı talep KaRşılık camaları har Rusya Türkiye anlaşmadan vazgeçse bile Akkuyu’yu payı yüzde 51’in altına düşmeyecek bir Rus şirketi yapacak. Rusya isterse bir yıl önceden bildirerek inşaattan vazgeçebilir Paris İklim Değişikliği Konferansı’ndan irleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı Paris’te toplanıyor. Obama, Merkel, Putin dahil yaklaşık 160 ülkenin devlet başkanları ve üst düzey yöneticilerinin katılımıyla toplanan konferansın ana teması gezegenimizin ısınmasına yol açan karbondioksit (CO2) ve diğer sera gazlarının emisyonunu sınırlanmasını sağlayacak taahhütlerin paylaşılması ve politika araçlarının geliştirilmesi olarak belirlendi. Gezegenimizin yüzey ısısının sanayi devriminden bu yana yaklaşık 1C0 derece arttığı hesaplanmakta. (Bu rakamı küçümsemeyin ve vücut ısınızın 1 derece dahi yükseldiğinde hissettiğiniz yorgunluk ve kırıklık hissini ve ağrılarınızı düşünün. Dolayısıyla gezegenimiz de şimdiden böylesine stres altında). Bilim insanları sera gazlarının emisyonu sonucu dünyamızın yüzey ısısında yaşanan artışın yüzyılın sonuna değin 2 C0 derecede tutulması gerektiğini, aksi takdirde gezegenimizin geri dönülemez biçimde tahribata uğrayacağını vurguluyorlar. Bunun için ise atmosferde yoğunlaşmış olarak yer alan CO2 miktarının 450 ppm (parts per million: her bir milyon molekül içinde CO2 eşdeğer molekülü) düzeyinde tutulması gerektiği biliniyor. Sanayi devrimi öncesinde, atmosferimizdeki CO2 yoğunluğunun 220 ppm düzeyinde olduğu tahmin ediliyor. +2 C0 sınırı tüm uluslar tarafından ulaşılması gerekli ortak bir hedef olarak kabul edilmiş durumda. Bu hedef uyarınca ülkeler kendi ulusal katkı paylarını belirlediler ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği çerçevesine sundular. Türkiye de kendi ulusal katkı payı belgesini geçen ay başında açıkladı. Söz konusu belgenin analizini 28 Ekim ve 11 Kasım tarihli köşe yazılarımda paylaşmış idim. +2 C0 sınırının bir hedef olarak gözetilmesinde fikir birliği oluşmasına karşın, bu hedefin nasıl gerçekleştirileceğine dair çok farklı görüşler var. Yani soru “Ne Yapmalı?” noktasında düğümleniyor. Ana akım (neoliberal) görüşten olan iktisatçılar söz konusu hedefin sağlanması için çoğunlukla “piyasa aletlerine” başvurulması gerektiğini önermekteler. Bunun için bir karbon ticareti piyasasının kurulması ve karbondioksidin küresel düzeyde bir fiyatının oluşturulması gerektiğini savunmaktalar. Böylelikle havayı “çok kirletenler”, “daha az kirletenlerden” söz konusu fiyattan karbon emisyonu hakkı satın alacaklar ve böylelikle toplam emisyonların artışı “piyasanın kuralları aracılığıyla” engellenmiş olacaktır. Ancak şu ana değin bu yönde yürütülen çabalar işlevsel bir karbon piyasasının geliştirilmesini ve karbonun gerçekçi bir fiyatının oluşmasını sağlayamadı. Bu konudaki en büyük sorunun aslında piyasa mekanizmasının gene kendisi olduğu görülmekte. Zira, başta finansal derecelendirme kuruluşları olmak üzere, spekülatörler ve fosil yakıtların teşviklendirilmesinden kazanç sağlayan ulus ötesi tekeller söz konusu karbon fiyatının rekabet koşulları altında gerçekleştirilmesi önündeki en büyük engeli oluşturuyor. Bir yandan ABD’nin miktar kolaylaştırması (QE) aracılığıyla dünya para piyasalarına sunduğu olağandışı likiditenin kendisini nemalandıracak bir spekülasyon alanı arayışı, diğer yanda Birleşmiş Milletler bünyesinde oluşturulması planlanan yıllık 100 milyar dolar tutarındaki temiz kalkınma fonu, finansal spekülatörlerin başını döndürüyor. Internet balonu ve emlak ve konut köpüklerinden sonra, uluslararası finans şebekesi ve ulus ötesi tekeller “iklim değişikliği ile mücadele” görüntüsü altında soluduğumuz havayı ticari bir mal haline dönüştürerek, piyasanın inişli çıkışlı dalgalanmalarından spekülatif çıkarlar bekliyor. Bu doğrultudaki kısa dönemci başı boş kararlar ise özünde uzun dönemli stratejik bir sanayileşme ve enerji planlaması gerektiren çevre kirliliği sorununu içinden çıkılmaz bir dengesizliğe sürüklüyor. Aslında sorunun özünde karbon kirliliğinin bir “piyasa tökezlemesi” olduğu ve çevre kirliliğinin yarattığı maliyetleri karşılayacak bir fiyatın piyasa sistemi içerisinde dengelenemeyeceği yatıyor. Amerikalı ünlü coğrafyaiktisatçısı David Harvey’in deyişiyle “İklim değişikliğinin maliyetleri gözeten bir karbon fiyatı gerçekten uygulansaydı, kapitalizm çoktan iflas ederdi”. HHH Paris 2015 Konferansı’nın sonuç belgesi bütün bu tartışmalara ne denli girebilecek, kuşkuluyuz. Ancak, gezegenimizin geleceğini yakından ilgilendiren böylesine önemli bir sorunun uluslararası düzeyde tartışılacağı iklim değişikliği forumunu yakından izlemek ve çözüm önerilerine olabildiğince müdahale etmek zorundayız. B ürkiye ve Rusya arasında yaşanan gerginlikle gözler Mersin Akkuyu’da gerçekleştirecek Türkiye’nin ilk nükleer santralının inPINAR YILDIZ şaatına çevrildi. Rusya Stratejik Enerji Araştırmaları Direktörü Alexander Kurdin’in “Akkuyu Nükleer Güç Santralı projesi tamamen iptal olmaz fakat herhangi bir siyasi gelişme projenin ertelenmesine sebep olabilir” şeklindeki açıklaması iki ülke arasında imzalanan anlaşmayı yeniden gündeme getirdi. Uzmanlar, Türkiye ile Rusya arasında imzalanarak 14 Temmuz 2010’da Meclis’te onaylanan uluslararası anlaşmada Türkiye lehine oluşacak durumların iyi hesap edilemediğini vurguladı. Hükümetlerarası anlaşmaya göre Rusya nükleer santralın inşaatının başlaması için gerekli tüm izinlerin ve lisansların alınmasından itibaren yedi yıl içinde ilk üniteyi devreye almak zorunda. Daha bu sürecin tamamlanmadığını hatta inşaatın başlamadığını söyleyen Uluslararası Enerji Ekonomisi Birliği (IAEE) Başkanı Gürkan Kumbaroğlu, dolayısıyla inşaat önümüzdeki yıl başlasa Rusya’nın yükümlülüğünün 2023’te ilk elektriği üretmek ve 2026’ya kadar diğer 3 üniteyi devreye almak olduğunu kaydetti. İnşaatın ertelenmesinden daha dramatik bir durumun da söz konusu olabileceğini ifa T de eden Kumbaroğlu, “Rusya anlaşmayı tümüyle feshedebilir. Bir yıl önceden bildirim yapması yeterli. Daha inşası başlamayan bir santraldan bahsediyoruz, dolayısıyla asıl yatırım harcaması başlamamış bile. Şimdiye kadar yapılan harcamalar çerez niteliğinde. Yani Rusya kolaylıkla bir yıl sonra geçerli olmak üzere bu anlaşmayı feshediyorum diyebilir” dedi. Anlaşma feshedilse dahi anlaşmadaki maddeler Akkuyu Santralı’nın sadece Rus şirketinin yapabileceğini ve Rus şirketinin payının hiçbir zaman yüzde 51’in altına düşmemesini garanti ediyor. Bu durumda Türkiye sadece burada üretilen elektrik için “alım garantisi”nden vazgeçebiliyor. Türkiye ile Rusya arasında anlaşmazlık yaşanırsa uluslararası tahkime gidilebilir. Ancak söz konusu tahkim, Türkiye’nin Akkuyu Santralı’nı Rusya dışında başka bir ülkeye devretmesine imkân vermiyor. Uzmanlara göre anlaşma şartları nedeniyle Türkiye ile Rusya ancak karşılıklı uzlaşmayla Akkuyu projesini sonRusya Başbakanı Dmitry landırabilir. Öte yandan bu Medvedev, Türkiye’ye uygudurumda dahi Rusya’nın bulanacak ekonomik yaptırımgüne kadar yaptığı tüm harlara ilişkin kararnameyi imcamalar faiziyle talep edebilzaladı. me hakkı var. yaptırım yok Gürkan Kumbaroğlu, santral Rusya tarafından yedi sene içinde devreye sokulmazsa herhangi bir yaptırımın bulunmadığını belirtti. Kumbaroğlu: “Hükümetlerarası Anlaşma ‘Rusya’nın buradaki sorumluluğu Elektrik Satın Alma Anlaşması’na göre belirlenir’ diyor. Elektrik Satın Alma Anlaşması da elektrik üretim lisansı alındıktan sonra imzalanacak. Yani özetle bugün Rusya’ya uygulanabilecek hiçbir yaptırım yok ve olabilecek yaptırım için de Ruslarla anlaşılması lazım” diye konuştu. Türkiye devredemiyor Gazın yüzde 54.7’si Rusya’dan 4 Türkiye doğalgazın yarısından fazlasını Rusya’dan alıyor. (yüzde 54.7) Türkiye’nin doğalgaz ithal ettiği diğer ülkeler İran; yüzde 18.1, Azerbaycan; yüzde 12.4, Cezayir; yüzde 8.5 ve Nijerya; yüzde 2.8 olarak sıralanıyor. 4 2014’te Rusya’ya ödenen enerji faturası 16.5 milyar dolar idi. 2013’te bu rakam 17.1 milyar dolar, 2012’de 19 milyar dolar, 2011’de 16.8 milyar dolar, 2010’da 16 milyar dolar, 2009’da 14.7 milyar dolar ve 2008’de 22.7 milyar dolar idi. Asıl yatırım başlamadı Medvedev yasaklar listesini imzaladı Tass haber ajansının verdiği bilgiye göre, imzalanan kararname 1 Ocak 2016’dan itibaren Türkiye’den ithalatı yasaklanacak tarımsal ürünlerin listesine yer veriyor. İthalatı yasaklanacaklar listesinde meyve ve sebzelerin yanı sıra tavuk ürünleri de var. Uçuşlara Rusya darbesi Twitter’da yazan Ünal, turizmde önlem alındığını duyurdu. Türkiye ve Rusya arasındaki uçak krizi, sivil havacılıkta da giderek tırmanıyor. Rusya uçuşlarında doluluklar yüzde 10 düştü ŞEHRİBAN KIRAÇ Yakıt desteği Avrupa’ya ültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, turizm sektörünün Rusya’nın uyguladığı yaptırımlardan etkilenmemesi için alacakları bazı tedbirler olduğunu, bu çerçevede 100 kişi ve üzerinde yolcu taşıyan uçaklara verilen 6.000 dolarlık yakıt desteğinin uzatılacağını bildirdi. Ünal Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Turizm sektörünün Rusya konusundan etkilenmemesi için alacağımız tedbirler var. Krize anında müdahale edildi. Sektör temsilcileri rahat olsun” dedi. Bu çerçevede yakıt desteği Batı ve Kuzey Avrupa ülkelerini içine alacak şekilde genişletilecek. Turizm gelirleri 2014’te Türkiye’nin 46.5 milyar dolarlık cari açığının yüzde 53’ünü finanse etti. l Ekonomi Servisi K Pegasus Ticaretten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Güliz Öztürk ve Sertaç Haybat’ın verdiği bilgilere göre Pegasus 40 ülkede 103 noktaya uçuyor ve haftada 23 bin 500 bağlantılı uçuş yapıldı. Türkiye isterse DTÖ ele alır mekli Büyükelçi Bozkurt Aran, GATT anlaşmasının 3. ve 21. maddelerinin Rusya’nın Türkiye’ye uyguladığı ticaret yaptırımlarına aykırı olduğunu belirtti. Aran Türkiye’nin Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) gitmesi durumunda yaptırımların gündeme geleceğini belirtti ve Putin yönetiminin sunduğu ‘illegal uygulamalar’ unsurunun DTÖ’de yeri olmadığını ifade etti. Aran, “Türkiye DTÖ’ye müracatta da bulunur ve konuyla ilgili bir panel kurulmasını talep eder. Gerekçesi de DTÖ kurallarına uyulmaması olur. Bu yaptırımlar DTÖ’nün hem ruhuna hem lafzına aykırı. Rusya’nın da 18 yıl kabul edilmek için çaba gösterdiği DTÖ’ye aykırı davranacağını düşünmek istemiyorum” dedi. l Ekonomi Servisi E egasus, düşük maliyetli havayolu iş modeli ile tarifeli seferlerine başladığı 2005’ten, bu yılın ilk 9 ayına kadar geçen 10 yıllık sürede toplam 105.8 milyon misafir taşıdı. Ali Sabancı ve Pegasus Hava Yolları Genel Müdürü Sertaç Haybat, şirketin son 10 yılını değerlendirerek, gelişmelerle ilgili bilgi verdi. Sabancı, havacılık sektörü önündeki en büyük engelin İstanbul’un pist ve mey 100 bin bedava bilet P dan kapasitesi olduğunu vurgulayarak, “Şu anda Atatürk Havalimanı ve Sabiha Gökçen’in pist kapasitesi yetmiyor. 3. havalimanı 2018’de devreye girecek deniyor. Sabiha Gökçen’e ikinci pist için 15 milyon TL yatırım yapılsın bu sorun çözülür” dedi. Sabancı, Pegasus’un bu yıl 10. yılını kutladığını 10. yıla özel bir alana 1 bedava kampanyası başlatacaklarını ve 100 bin adet iç ve dış hat bedava bi let vereceklerini dile getirdi. Pegasus’ta çalışan sayısı 10 yılda 700’den 4 bin 631’e yükseldi. Filosundaki uçak sayısı 10 yılda 14’ten 66’ya çıktı. 106 milyona yaklaşan misafirlerinin yüzde 24’ünü 50 TL’nin altında, yüzde 68’ini ise 100 TL’nin altında uçurdu. Pegasus’un pazar payı 2015 yılının ilk 9 ayında iç hatlarda yüzde 28’e, dış hatlarda ise yüzde 9.4’e yükseldi. uriye sınırında Türkiye’nin Rus jetini düşürmesinin ardından Rusya’nın Türkiye’ye seyahat yasaklarını da içeren yaptırımlarını genişletmesi sonrasında havayolu şirketleri de olumsuz etkilenmeye başladı. Pegasus’un doluluk oranları yüzde 87’den yüzde 80’e düşerken, Türk Hava Yolları da, Rusya’daki hatlarının bir kısmını başka pazarlara çevirecek. Rus Havayolları Aeroflot, bugün Atatürk Havalimanı’ndan yapacağı bir uçuşunu yolcu azlığı nedeniyle iptal etti ve iki uçağın yolcularını birleştirdi. Rusya’nın Moskova ve Krasnodar kentlerine uçuş gerçekleştiren Pegasus Hava Yolları’nın Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı, kriz öncesinde yüzde 87 olan doluluk oranlarının şu anda yüzde 80’e düştüğünü, iptallerin geldiğini, krizin devam etmesi halinde doluluk oranlarının daha da düşeceğini söyledi. Mart ayında Rusya’nın Soçi kentine de uçuş yapmayı planladıklarını ama iki ülke arasındaki krizin derinleşmesi halinde bu uçuşu gözden geçirebileceklerini anlatan Sabancı, Moskova uçuşlarını tamamen askıya alma planlarının olmadığını ifade etti. S Rusya ekonomisini zor bir yıl bekliyor ürkiye ile uçak krizinin T ardından başlayan gerginlik ekonomik bazı yaptırımlara dönüşe dursun, Ukrayna krizi ardından ABD ve AB tarafından uygulanan yaptırımlar ve bütçesinin yarısını elde ettiği petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki sert düşüş nedeniyle Rus ekonomisi geçen yıldan beri krizle boğuşuyor. Rusya Federal İstatistik Bürosu Servisi’nin açıkladığı verilere göre, 2015 ilk çeyrekte yüzde 2.2 daralan Rusya, 2. çeyrekte yüzde 4.6, 3. çeyrekte de geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4.1 küçüldü. Rus Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Moskova Devlet Üniversitesi Dünya Ekonomisi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Aleksandr Bulatov, gelecek yıl petrol fiyatlarının varil başına 50 dolar civarında seyredeceği öngörüsüne işaret etti. Bulatov, ekonomideki negatif yönlü baskılar nedeniyle önümüzdeki yıl Rusya’nın birçok sosyal harcamada kemer sıkacağını sözlerine ekledi. Yeni Ekonomi Üniversitesi Finans Bölümü Öğretim Üyesi Oleg Shibanov da Rusya’da yılın ilk yarısında yatırımların yüzde 8 azaldığını vurgulayarak, “Rusya’daki şirketler belirsizlikten ötürü yatırım yapmaya çekiniyor” dedi. Rusya Merkez Bankası enflasyon beklentilerini hesaplarken Türkiye’ye dönük yaptırımları dikkate alacağını açıkladı. Öte yandan, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, “Düşük petrol fiyatlarının devamı yönündeki beklenti, yüksek vergiler, üretim artışının durması ve Batı’nın yaptırımlarının artan etkisi nedeniyle Rus petrol ve doğalgaz şirketleri için 2016’da sektör görünümü negatif” değerlendirmesinde bulunuldu. l Ekonomi Servisi Yatırım düştü Rusya’nın devlet kontrolündeki enerji şirketi Gazprom daha önce de durma noktasına gelen Türk Akımı Projesi’yle ilgili çalışmaların dondurulabileceğini duyurdu. G20 zirvesinde müzakerelerin ve çalışmaların yeniden başlatılması üzerine karar alınmıştı. Rusya, George Soros’un kurucusu olduğu Açık Toplum Enstitüsü’nü ülkenin ulusal güvenliğini tehdit ettiği gerekçesiyle “istenmeyen kuruluş” ilan etti. Moskova, Rus vatandaş ve kurumlarının bu kuruluşun projelerinde yer almasını da yasakladı. l Ekonomi Servisi Türk Akımı dondurulabilir Soros’a yasak Putin, uçak krizi sonrası uzlaşmaz bir tutum izledi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle