15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 24 Kasım 2015 8 ZEKİ TEZER [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY Riski hesap edin masraf düşsün ünya genelinde faaliyette bulunan sigorta brokerliği ve risk yönetimi şirketi Marsh, şirketler için olası tehdit ve riskleri en aza indirgemeyi amaçlayan bir yönetim biçimi olarak tanımlanan risk kültürü konusunu masaya yatırdı. Türkiye’de 300’den fazla risk ve sigorta uzmanı ile 40 yılı aşkın süredir risk ve sigorta brokerliği alanında faaliyet gösteren şirketin hazırladığı bir rapora göre, güçlü risk kültürleri olan şirketler, normal iş süreçlerindeki korunmasız durumlar için Olcay ş ödedikleri sigorta primlerina t k ü y ü B de önemli indirimlerden yararlanabiliyor. Raporda güçlü bir risk kültürünün verimliliği artıracağı, para cezalarını önleyebileceği, çalışanlar için daha emniyetli bir ortam sağlayabileceği özellikle vurgulanıyor. Operasyonel hata ve eksiklikler nedeniyle dünya genelinde şirketler her yıl milyonlarca dolar zarara uğruyor. Rapora göre, kazaları normal karşılayan, işin fıtratında göre yaklaşımlar zararların katlanarak artmasına neden olurken, şirketlerin piyasa değeri ve itibarındaki kayıplar kalıcı hale gelebiliyor. Raporda öne çıkan saptamalar özetle şöyle: Güçlü bir risk kültürü, kazanç iyileşmeleri ile sonuçlanan verimlilikler üretir. Sanayi şirketlerinde uygulanan iyi bir operasyonel disiplin, potansiyel vakaları öngörmek suretiyle tesisin kapalı kalma süresini azaltabilir, ayrıca verimliliği artırabilir ve çalışanlar için daha emniyetli bir ortam sağlayabilir. Vakaların sayısındaki bir azalma aynı zamanda daha az tazminat ödenmesi ve olası para cezalarının da önüne geçilmesi anlamına geliyor. Güçlü risk kültürünün sağladığı en önemli faydalardan birinin de kurumsal itibarlara zarar verebilecek kazaların önlenmesi olduğuna dikkat çekilen raporda; “Günümüzde müşterilerin, almış oldukları hizmetin kalitesine ilişkin görüşlerini paylaşmaları ve endüstriyel kaza veya ürün geri çağırma mağdurlarının tazminat talep etmek üzere işbirliğine gitmeleri eskisine nazaran daha kolay. Pek çok sektörde yasal çerçevedeki incelemelerin seviyesi arttı ve uygunsuz davranışlara karşı gösterilen hoşgörü azaldı. Bu da beraberinde daha katı cezalar ve daha sert hükümleri getiriyor.” deniliyor. D BES’te işveren de sorumluluk almalı Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Erkan, sisteme işverenlerin de otomatik katılım yoluyla destek olmasını istedi M. Uğur Erkan S İ G O R T A Genç planı İLGİ GÖRDÜ Erkan, BES’e insanların mümkün olduğu kadar erken sokulmasını, 18 yaş altına da bu imkanın getirilmesini istedi. 1825 yaş arasındaki gençler için hazırladıkları “Genç Emeklilik Planı”nın 13 bin katılımcıya ulaştığını belirten Erkan, gençlerin düşük katkı paylarıyla erken yaşta birikim yapmasını teşvik etmeyi amaçladıklarını belirtti. Fıtrat, zararı artırıyor Zararı önlemek mümkün ireysel Emeklilik Sistemi’nde (BES) birikimleri bulunanlara ömür boyu maaş imkânı getiren yeni düzenleme yürürlüğe girerken, Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü M.Uğur Erkan, işverenlerin de çalışanlarına emeklilik planı sunarak sisteme katkı yapması gerektiğini söyledi. Dünyada otomatik katılım yoluyla çalışanlara sunulan imkânları hatırlatan Erkan, çalışanların istediği zaman sistemden çıkma hakkı olduğunu, ancak örneğin İngiltere’de çalışanların yüzde 90’ının sistemden ayrılmadığını anlattı. İşyeri bazlı otomatik katılım sistemine geç kalınmadan geçilmesinin yararlı olacağını belirten Erkan, İngiltere’de kademeli olarak uygulamaya sokulan emeklilik planının, tek işçi çalıştıran işyerlerine kadar B 1825 yaş grubundaki gençlere özel ilk plan olan Anadolu Hayat Emeklilik’in “Genç Emeklilik Planı” ile, önlerinde uzun yıllar olması nedeniyle gençler için katkı payı tutarı diğer bireysel planlara göre daha düşük seviyede tutulabiliyor. indiğini vurguladı. Erkan, kaynak yaratmak için çeşitli yollar bulunabileceğini, örneğin işverenin işsizlik fonundaki yüzde 2’lik payının yüzde 1’e indirilebileceğini söyledi. Emeklilikte 6 milyona varan bir taban oluştuğuna ve bunun popülist yaklaşımlara neden olduğuna dikkat çeken Erkan, konunun siyasi partilerin vaatleri arasında önemli bir yer tuttuğuna işaret ederek, piyasadaki 19 şirketin 3’ü hariç diğerlerinin zararda olduğunu hatırlattı. BES’te yeni sisteme uyum için şirketlerde hazırlıkların sürdüğünü anlatan Erkan, Hazine’nin kendilerine verdiği yaşam beklentisi tablosunun statik olduğunu, bu tabloya göre yaşam beklentisinin her beş yılda bir yaş attığını, bu gerçeği yansıtmadığı için daha dinamik bir tablo oluşturma çalışması yaptıklarını da söyledi. Erkan, kadınların da kendileri için önemli bir hedef kitle olduğunu, genelde sisteme dahil olanların yüzde 43’ünü, Anadolu Hayat bünyesindeki katılımcıların da yüzde 52’sini kadınların oluşturduğunu vurguladı. Sektörden l İtibar da kurtulur Toplantı çerçevesinde yapılan panellerin ilkinde, Aydın Satıcı’nın (en sağda) moderatörlüğünü üstlendiği oturumda Sompo Japan Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Murat Dişçi, AvivaSA Genel Müdür Yardımcısı Berkant Dişcigil ve Fiba Emeklilik Genel Müdür Yardımcısı Erol Öztürkoğlu panelist olarak yer aldı. Zurich Sigorta Grubu’nun Türkiye dahil 15 ülkede, 3 bin üst düzey KOBİ yöneticisinin katılımıyla gerçekleştirdiği “2015 KOBİ Araştırması”, dünya genelinde KOBİ’ler için en büyük riskin fiyat odaklı rekabet olduğunu ortaya koydu. Türk KOBİ’leri fiyatlarda indirime gidilmesini en büyük risk faktörü olarak görüyor. Ziraat Emeklilik, Öğretmenler Günü kampanyası kapsamında, 9 Kasım31 Aralık 2015 tarihleri arasında bireysel emeklilik sözleşmesi yaptıran tüm öğretmenlere 1 yıl boyunca yararlanabilecekleri 20 bin TL tutarında kaza sonucu vefat ve maluliyet teminatlarını içeren Ferdi Kaza Sigortası ya da Prestij Kulübü üyeliği hediye ediyor. Başvuru için öğretmen kimlik kartı ibrazı gerekli. Garanti Emeklilik, uluslararası düzeyde insan kaynakları odaklı tek kalite standardı olan Investors in People (IIP İnsana Yatırım Yapanlar) sertifikasını “Altın” kategorisinde almaya layık görülerek, bu alanda ödül sahibi olan ilk Türk emeklilik şirketi oldu. Garanti Emeklilik, Türkiye’den altın sertifika alan 4 şirketten biri olma unvanını da kazandı. DASK’a 238 milyon destek evlet, Doğal Afet Sigortaları Kurumu’na (DASK) 238 milyon Avro hasar fazlası reasürans desteği sağlayacak. Resmi Gazete’de yer alan Bakanlar Kurulu kararına göre, DASK tarafından üstlenilen zorunlu deprem sigortası riskleri için oluşturulan 1 Kasım 201531 Ekim 2016 dönemi reasürans ve koruma programı dikkate alınarak 870 milyon Avro üzerindeki hasar fazlası reasürans dilimlerinde her bir dilimden yüzde 10 pay alacak şekilde DASK’a devlet tarafından toplam 238 milyon Avro hasar fazlası reasürans desteği sağlanacak. SBM ve sigorta liderleri teknolojik atılımı konuştu Sektörün önde gelenleri dijital pazarlamada dünyayla farkı kapatmanın önemine değindi igorta Bilgi ve Gözetim Merkezi (SBM), hizmet ve ürünlerin çeşitlendirilmesi, yenilikçi ürünlerin desteklenmesi ve yeni yaklaşımları değerlendirmek amacıyla sigorta şirketleri genel müdür yardımcılarını dördüncü kez bir araya getirdi. “Sigorta Sektörünün Teknoloji Gücü SBM ile Liderler Buluşuyor” etkinliğinde Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Genel Sekreteri Mehmet Akif Eroğlu, SBM Yönetim Komitesi Başkanı, TSB Yönetim Kurulu l D S Başkan Yardımcısı, Ak Sigorta Genel Müdürü Uğur Gülen ve SBM Merkez Müdürü Aydın Satıcı açılış konuşmalarını yaptılar. TSB Genel Sekreteri Eroğlu, Türk sigorta sektörünün dijital pazarlama tarafında geride olmasına rağmen süreçlerde teknolojiyi başarılı bir şekilde kullandığını ifade ederek, dünyada eticaret satışının yüzde 14’lük bir paya sahip olduğunu, sigortanın ise eticarette satış oranın yüzde 5 olduğunu belirtti. Eroğlu, sigorta alımında gelişmiş ülkelerde dijital kanal eğiliminin yüzde 40 seviyesinde olduğunu, bu oranın gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 20’lere indiğini söyledi. Gençlerin teknolojiyi iyi kullandığına dikkat çeken Eroğlu, 13 milyonluk genç nüfusun internet kullanım oranının yüzde 73 olduğunu aktardı. Ak Sigorta Genel Müdürü Gülen ise konuşmasında, sigorta sektörünün kısır bir döngü içinde olduğunu belirterek, “Sektör, underwriting kârlılıkta geçen yılın ilk çeyreğine göre 1 milyar TL üzerinde değer kaybetmiş. Net karda ise geçen yılın 3. çeyreğine göre 600 milyon lira zarar arttırmış” dedi. l Uğur Gülen Hasarın 600900 milyon dolar olduğu belirtildi. Şili depreminde hasar çok büyük A IR Worldwide’a göre, Şili kıyılarında gerçekleşen deprem bölgedeki sigortacılara ve reasürörlere 600 ile 900 milyon dolar arasında bir meblağa mal olabilir. Deprem sonucunda, dünyadaki en büyük bakır üreticisi olan Şili’de bazı madenlerin zarar gördüğü belirtiliyor. atı basınında önde gelen yayınların yorumları şu noktada birleşiyorlar: “IŞİD’in Paris katliamı Avrupa jeopolitiğinde, etkisi yıllarca sürebilecek bir kayma başlattı”. Ben “kayma”nın AKP Türkiyesi’ni de etkileyeceğini düşünüyorum. ABD ve Avrupa dış politika çevrelerinde esas endişe kaynağı, potansiyel risk olarak algılanan Rusya, yerini Batı’nın işbirliği yapmak istediği Rusya’ya bıraktı. Uzakta bir yerde yaşandığı için sınırlanabilir bir risk olarak algılanan IŞİD terörizmi “acil tehlike” konumuna yükseldi. Fransa hükümeti, “bir savaş içindeyiz” dedi; Suriye konusunda önceliğini Esad’ın gitmesinden IŞİD ile savaşa kaydırdı. Aynı anda Avrupa’da, Suriye ve Kuzey Afrika’dan gelen sığınmacılarla ilgili korkular da yoğunlaştı, tepkiler sertleşti. Cuma günü AB liderliği Şengen bölgesinde bile pasaport kontrollerini, dolayısıyla Avrupa da sınırları, geri getirmeye karar verdiklerini açıklıyordu. Nihayet, insan haklarını sa B Tarih yine yön değiştiriyor… vunan örgütlerle elektronik denetim, izleme hakkını genişletmek isteyen devletler arasındaki pazarlıkta denge devletlerden yana değişti. Böylece tarih yine korkutucu biçimde yön değiştirmeye başladı. ‘Danse Macabre’ Al Baghdadi 1.6 milyon Müslümanın liderliğine soyunarak dünyaya savaş ilan ettiğinde, bu kötü bir şaka gibiydi. IŞİD kafa keser, insanları canlı canlı yakar, toprağa gömer, her gün yeni bir cinayet yönte mi icat eder, kadınları cariye olarak alıp satarken, Kuzey Afrika’da yeni şubeler açarken de Batı’da tepki, “önce Esad gitsin ondan sonra düzelir”, biçimindeydi: Orada uzakta bir savaş, arada sırada bomba, insansız hava araçları, roket, belki biraz özel güçler, filan. “Zaten IŞİD İslamı temsil etmiyor”. “Gerçek İslam bu değil”... Ve bu arada daha önce birbiriyle konuşamayanları buluşturmaya başlayan “IŞİD tehdidi”, yeni diplomatik olanaklar... Bu ortamda, Rusya, Suriye’ye girdi, beklenmedik düzeyde modern, sonuç alıcı bir savaş makinesine sahip olduğunu gösterdi. Esad rejimini uçurumun kenarından geri çekti, Suriye hava sahasını “vesayeti” altına aldı; bir büyük güç olduğunu hatırlattı. İkincisi, Suruç ve Anka ra bombaları, Rus uçağında konan bomba, Paris saldırısı Bağdadi’nin iddiasının pis bir şaka değil, tüm dünyayı ateşe vermeye niyetli bir çılgınlık olduğunu ortaya koydu. Bağdadi, momentumu kırılıp da bölgede genişleme kapasitesinin sınırlarına ulaşınca, savaşı Batı’nın merkezine taşımaya başlamıştı. Fransa “IŞİD’i yok etmek için gereken tüm yöntemlerin kullanılmasına izin veren” bir karar tasarısını Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden oybirliği ile geçirdikten sonra, şimdi karşımızda şöyle bir manzara var: Batı’da, IŞİD’e karşı geniş, hiçbir büyük gücü dışarda bırakmayan bir koalisyon oluşuyor. IŞİD de, bir “nihai savaş”, “mahşer günü” mantığıyla, “biz ölümü, sizin yaşamı sevdiğinizden daha çok seviyoruz” önermesini doğrulayacak biçimde, bu koalisyonun genişlemesi, üzerine gelmesi için ne gerekirse yapmaya devam ediyor. Bir tarafta tam anlamıyla tıkanmış, gençlerine ne ekonomik ne kültürel bir gelecek, ne de hayatlarına yön verecek bir ilke sunan kapitalist uygarlığın militarizmi. Diğer tarafta hiçbir gelecek görmedikleri için intiharı, “öbür dünyayı” kurtuluş olarak görmeye başlayan gençlerin bedenleriyle beslenerek büyüyen bir “canavar”. İkisi birbirine sarılmış; karşımızda, ne kadar yıkıma, ölüme yol açacağı, nerelere kadar yayılacağı belirsiz bir “danse macabre”.... Bu “danse macabre” Ukrayna’dan Suriye’ye uzanan “jeopolitik fay hattındaki” gerilimi düşürüyor. Ne ki gelişmeler, bugüne kadar, bu fay hattının iki yanına birden basmaya çalışan AKP Türkiyesi’nin dış politikasına bir rahatlama getirmeyecek. Saflar bu kez yeniden düzenlenirken, dikkatler AKP Türkiyesi ile IŞİD ilişkileri üzerinde yoğunlaşmaya başladı. Geçen hafta boyunca, bu ilişkinin ayrıntıları üzerinde AKP Türkiyesi’ni suçlayan yorumlar Batı’da ana akım medyada görülmeye başlandı. Özellikle Columbia Üniversitesi, İnsan Hakları Çalışmaları Enstitüsü’nde yayımlanan “IŞİDTürkiye bağlantısı” başlıklı, David L. Phillips imzalı araştırmadan sonra... C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle