16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 24 Kasım 2015 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK 6 eyla Zana’nın 24 yıl sonra bir kez daha TBMM kürsüsünden usulüne uygun yemin etmemesinin doğurduğu krizin tartışmaları sürecek görünüyor. Bilindiği gibi anayasanın 81. maddesi TBMM üyelerinin göreve başlarken metni anayasada belirtilmiş yemini etmelerini amirdir. Leyla Zana ise yemininde metinden saparak, “Türk milleti önünde” ibaresi yerine, “Türkiye milleti önünde” ifadesini kullanmıştır. Zana’nın kişisel kararı olan davranışının doğru olup olmadığına karar vermek bize düşmez. Ancak ortada, önemli bir hukuki sorun var. Anyasanın 81. maddesindeki yemin, milletvekilliğinin oluşmasının şekil şartı olduğuna ve Zana bunu yerine getirmemekte direndiğine göre sorun nasıl aşılacaktır? Yemin metnine itirazın yalnız Kürtlerden gelmediğini de unutmamak gerek. Nitekim, AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, kendi itirazlarını da önceki gün şöyle dile getirmiştir: 6. dönem yemin etmiş bir kişiyim. Bu yemini çok beğendiği L Tümden mi kaldırsak? miz ya da içimize sindiği için etmiş değiliz. HHH Sayın Şahin, yeminin ideoloji ve ayırımcılık koktuğunu söylüyor. Yani itirazı Türk milleti deyimiyle Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılık ibaresi. Kendisini Türk hissetmeyen biri için 81. maddenin ayrımcılık ifade ettiğini kabul etmek gerek. Her ne kadar, oradaki “Türk milleti”nin etnik referans olmayıp bir üst kimlik olduğu söylense de bu, sorunu gidermeye yetmiyor. Herhangi etnik kimlik çağrışımı yapmayan formül daha uygun görünüyor. Böyle bir çözüm ne Türk’ün Türklüğünü, ne de Kürt’ün Kürtlüğünü ortadan kaldırıyor, ne de birine veya öbürüne herhangi bir üstünlük sağlıyor. Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalınacağı taahhüdüne gelince: AKP’nin bundan rahatsızlık duymasının nedenlerini anlamak güç olmasa gerek. Önce belirtmeliyim ki, Evren A anayasasının kurucu iradesinin icraatına bakınca da Atatürk ilke ve inkılaplarıyla kastedilenin demokrasiyle bağdaşan pek hayra alamet bir şeyler olmadığını kestirmek pek güç olmasa gerek. Kaldı ki, ne anlamda yorumlarsanız yorumlayın, herkesin Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olması diye bir zorunluluk da yoktur demokrasilerde. HHH Ayrıca, bugün devletin su başlarını öyleleri tutmuştur ki, onlara Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalma yeminini ettirmeye kalkmak, insan zekâsıyla ve bizzat Atatürk ile alay etmek demektir. Bu durumda, yeminin bu bölümünün de kaldırılması son derecede yerinde olacaktır. Böylece, temel hak ve özgürlükler ile demokrasinin tüm kurum ve kurallarına bağlılık yemini yetecek, tutulmayacak bir yeminin de önüne geçilmiş olacaktır. Ne var ki, bu dahi sorunu çözmeye yetmeyecektir. Şu anda uygulanmakta olan sistemimizin demokrasiyle uzaktan yakından ilişkisi olmadığı, demokrasinin tüm kuramlarıyla kurallarının çiğnendiği de göz önünde bulundurulunca yeminin de nasıl olsa tutulmayacağı gerçeğinden hareketle, bütünüyle kaldırılması daha da akla yakın bir çözüm gibi görünebilecektir. Aslında bir kez böyle düşünülmeye başlanınca, demokrasinin hiçbir kuralına ve kurumuna saygı göstermeyen bir anayasanın neye yarayacağı haklı bir soru olarak çıkar ortaya ve yemin metnini kaldırmakla yetinilmeyip, anayasanın tümden kaldırılmasının daha yerinde olacağı kimsenin yadsıyamayacağı bir gerçek olur. PKK Türkiyeleşmeye karşı, HDP başkan yapar mı? ıvırtan kıvırtana, yok öyle demedik, yok bu o anlama gelmez, başkanlık mı sistem mi, o dedi ama ben demedim... Kendileri son derece tepe zekâlı, izleyen ve okuyan toplum ise aptal.. Siyasal analizle durumu saptama ve böylece kişileri ve kurumları bu analizin içine yerleştirme ve davranışlarını anlama çabası olmayınca, kıvırtmalar siyasetinin esiri olursunuz. Mesela HDP, HDP’ciler ve Kürtçü siyasetçiler. Konumuz yeni anayasa ve RTE’ye bugünkü fiili durumunu yasallaştıracak olan başkanlık sistemi verilecek mi verilmeyecek mi. Tabii soru tersinden de önemli: RTE bunu Meclis’ten alabilecek mi? Diğer partilerden 14 oy alamazsa, anayasa referanduma gitmez. 3 partinin önceki konumlarına bakılacak olursa, bu desteği vermeyecekler, Demirtaş “Seni başkan yaptırmayacağız” diye tepinip durdu! HDP’yi bir kenara ayıralım, buna geri döneceğiz. K da uyum içindedir. Politikalarının mihverini Kürtlerin şu veya bu şekilde kendini yönetme sevdası oluşturur. Özyönetim, özerklik, federatif yapı, ne derseniz deyin, politik isteğin ucunda Kürt devleti vardır. PKK’yi ‘Türkiyeleşmek’ ilgilendirmiyor ancak Air ve Sancak Tül’ün kurucusu işadamı ve siyasetçi Murat Bayrak dün 98 yaşında hayata veda etti. Sol düşmanı geçmişiyle hatırlanan eski AP ve MHP milletvekili Bayrak, 12 Eylül askeri darbesinden sonra Almanya’ya kaçmış, 3 yıl önce Türkiye’ye dönmüştü. Bayrak Murat Bayrak, 12 Eylül 1980 Murat öncesinin en tartışmalı isimlerinden biriydi. MHP lideri Alparslan Türkeş’in yakın arkadaşı olan Bayrak, sahibi olduğu Sancak Tül’ün Ayvalık’taki tatil köyünde komando yetiştirmişti. Bayrak bu iddiaları redderek “Orada fakir ve milliyetçi gençler tatil yapıyor” demişti. Abdullah Çatlı gibi isimlerin bu kamplarda eğitim aldığı belirtilmişti. Murat Bayrak, 12 Eylül darbesi sırasında MHP Genel Yönetim Kurulu Üyesi olmasına karşın tutuklanmayan tek isim oldu. Darbenin ardından Almanya’ya kaçtı ve 95 yaşına kadar bu ülkede yaşadı. 3 yıl önce Türkiye’ye döndü. Bayrak aynı zaman1980 öncesi komando kampları kuran Muda CIA ajanları Poul Henze rat Bayrak’ın Abdullah Çatlı gibi isimleri de ile Frank Terpil’le de bağlanyetiştirdiği iddia ediliyor. Murat Bayrak, tılı idi. Terpil, Bayrak’a silah Almanya’dan 3 yıl önce döndü. sattığını itiraf etmişti. naklarını pı Millî Eğitim Gençlik ve Spor Bayrak, 1980’li yıllarda kaleme aldığı 15 Ocak 1987 tarih Bakanlığı’nca 12 Eylül 1980 tariAlmanya’da ortaya çıkan dinci yali “Gericilik ve Para” başlıklı yazı hinden sonra kamulaştırılmış; anpılanmanın lideri Cemalettin Kapsında şöyle anlatılıyordu: cak yasal süresi içinde kamulaştılan, namı diğer “Kara Ses”in fi“...Örneğin İran’a giden, daha rılan arazi, kamulaştırma amacınansörlüğünü de yapmıştı. “Milsonra da Federal Almanya’ya yer na uygun biçimde kullanılmadığı li Görüş” örgütlenmesiyle ilgiiçin yeniden Bayrak’ın mülkiyetileşip lâik cumhuriyete karşı cihat lensin diye Almanya’ya Necmetne dönmüştür. çağrıları yapan müftü Cemalettin tin Erbakan tarafından gönderiBakanlık, önce kamulaştırdığı Kaplan’ı kimler finanse ediyor? len Kaplan, kısa süre sonra “Milli yeri, nasıl göz göre göre Bayrak’a Bu soruların ipuçları yavaş ya Görüş”ten ayrılıp “Anadolu İslam geri vermiştir? vaş ele gelmeye başladı. Müftü Cumhuriyeti” adıyla kendi örgüBu iki örnek, Bayrak’ın Kaplan, Federal Almanya’da ünlü tünü kurdu. Kaplan’ın nasıl olup Murat Bayrak’ın himayesi altında Türkiye’de etkili çevrelerce korunda Almanya’da oturma ve örgütduğu ve kollandığı kuşkusunu verdır. Peki Murat Bayrak, kimin hilenme izni alabildiği tartışma komeye yetmektedir. Demirel’i semayesi altındadır? nusu olurken Bayrak o günlerde çim alanlarına götüren helikopter Bayrak, MHP’nin son yöneticiKaplan’ın ikamet iznini kendisinin lerinden biridir, bütün MHP yöne Bayrak’ın oğlu üzerine kayıtlı göaldığını söylemişti. rünen SancakAir şirketinindir ve ticileri, 12 Eylül sabahı teker teMumcu anlatıyor Demirel’in bir zamanlar en yakınker gözaltına alınırlarken, Baylarından biri olan Uğur Gümüşterak hakkında nedense soruşturBayrak’ın “derin” ilişkileri, katkin, Bayrak’ın şirketlerini yönetma emri verilmemiştir. Bayrak’ın ledilen gazetemiz yazarı Uğur mektedir.” l Ekonomi Servisi Mumcu’nun tarikatların para kay Ayvalık ilçesindeki ünlü kam Karanlık sırlarla gitti S 12 Eylül öncesinin en tartışmalı isimlerinden, ‘ülkücü komando’ yetiştirilen kampların kurucusu, ‘Kara Ses’ Cemalettin Kaplan’ın hamisi MHP’li Murat Bayrak 98 yaşında öldü. Kürtlerin ‘ana ilkesi’ ne? 15 milyar TL’lik serveti olan Bayrak’ın ölümüyle, aile içindeki miras kavgası da yeniden gündeme geldi. Murat Bayrak’ın tek erkek çocuğu Mustafa Bayrak’ın, dört kız kardeşine mirastan pay vermemesi üzerine ailenin kızları yargıya başvurmuştu. Murat Bayrak yurtdışına çıkarken, Sancak Tül Sanayi A.Ş., Sancak Havacılık Hizmetleri A.Ş. ve Sancak Havayolları A.Ş.’nin hisselerini emaneten oğlu Mustafa Bayrak’a devretmişti. Murat Bayrak, Almanya’dayken oğlunu yanına çağırdı ve emaneten verdiği hisselerin kendisine ait olduğuna dair belge imzalattı. Aynı yıl kızları Almanya’ya ziyaretine geldiklerinde bu belgeyi verdi. Önce dava dosyasında yer alan belgenin sahte olduğunu öne süren Mustafa Bayrak daha sonra bilirkişi raporunun kendisini yalanlaması üzerine hisselerin aslında babasına ait olduğunu kabul etti. Mustafa Bayrak’ın babasının akli melekeleri yerinde olmadığı halde yetki kullandığı suçlaması da getirilmiş, sonunda işadamına tarafsız bir vasi tayin edilmişti. 15 milyarlık miras kavgası 9 Kasım tarihli AKP, TSK ile ittifak halindeyken HDP ile anayasa anlaşması yapar mı? başlıklı yazımda konuyu ayrıntılarıyla tartışmış ve şöyle demiştim: “RTE sahada PKK ile kıyasıya savaşırken, Meclis’te HDP ile pazarlık yapar mı? Şimdilik pek mümkün değil. ‘İşin sonuna’ geldiklerini düşündükleri bir zamanda, üniter birliği zedelemeyecek minimal bazı tavizler üzerinde HDP’lilerle görüşebilirler..” Ve eklemiştim: “Eğer yeni anayasa hikâyesi biriki yıl sonraya ertelenmeyecekse, RTE’nin Meclis’ten en azından referanduma götürecek sayıda, 330 ve üzerinde oy alabileceği tek merci MHP gözüküyor.” 14 milletvekili hâlâ ortada. MHP’den kopma olur mu, şimdilik bilinmez. Ama başkanlık anayasasının Meclis onayına gelme sürecinde MHP üzerinde çalışmalar başlar. HDP destek verir mi vermez mi. Siyasetin ilkeden çok bir pazarlık konusu olduğunu unutmayalım. Demirtaş RTE’ye destek verse ilkesizlik mi yapar? Belki bunca kampanyadan sonra politikacı olarak kenara çekilir veya çekil artık denir, bilemem. Ama ilke/ilkesizlik derken dikkatli olunmalı. HDP bir Kürt partisidir, PKK / Öcalan ile ana politikalar Savaştığı ülke Türkiye iken, Türkiyeleşmek, komiğin de komiği bir inançtır başkaları için. 16 yıldır savaşı sürdüren / yöneten dağ kadrosunun böyle bir derdi yoktur. Zaten seçimlerden hemen sonra savaş açmasının; Demirtaş, HDP ve politikalarını eleştirmeye yönelmesinin de nedeni budur. Bu “Türkiyeleş(tir)me” politikalarına reddiye idi. PKK’ye göre, bu politika, Kürt hareketini Türkleştirme anlamına gelir, her türlü terörle sürdürdükleri 30 yıllık “savaş”larını inkâr, anlamsızlaştırma çabasıdır. Ama HDP’nin de ana politikası, PKK’den sapmış değil. Parti içinden “bize istediklerimizi verdiklerinde başkanlığı niye desteklemeyelim ki” gerçeğini de bu nedenle dile getirdiler. Demirtaş: “başkanlık sistemini tartışırız, tek adamlığı değil.” Neden başkanlık sistemini tartışırsınız? Pardon ama.. Parlamenter sistemi daha da güçlendirmeyi tartışmak varken? Biri bana bunu anlatsın. AKP’nin, ordu ile ittifakı, üniter birliği zedeleyecek bir nitelik taşımaz, taşıyamaz. Ama Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na konan çekinceleri kaldırmayı planladıklarını açıkladı AKP. Zaten bu metin, siyasal bir metinden çok demokratik bir belgedir. HDP ve PKK’nin, bugünkü durumları itibarıyla salt böyle bir değişiklik ve “Türk” sözcüğünün anayasadan kaldırılması karşılığında, RTE’nin tek adamlığına evet der mi, bilemem. Fakat, bu konuda pazarlık alttan alta sürüyor. Bazılarına bu kâbus gibi görünse de. Bir de: RTETSK’nin, “özyönetim”, “devletsi” yapıları her şeyi göze alarak dağıtma politikası sonucu, HDP ve PKK’de bu iş savaşlaterörle olacak şey değil, kanaati yerleşir mi? HDP ne koparırsak kârdır noktasına gelir mi? PKK’ye bir şey diyemem çünkü artık bir “ülkeleri” var Suriye’de. HDP? “Türklerin” eline geçer mi? Yani “Türkiyelilerin”... Her şeyin ucu açık.. Başbakan’a suç duyurusu 100’den fazla yurttaşın yaşamını yitirdiği 10 Ekim barış mitinginin düzenleyicileri başbakan dahil kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu. MUSTAFA ÇAKIR CHP’de şimdi de tarih tartışması Bir ömür diplomasi FIRAT KOZOK Kamran İnan Ankara’da yaşamını yitirdi HP’de genel başkan adayları Muharrem İnce ile Umut Oran’ın 14 gündür birlikte sürdürdükleri imza toplama süreci bu akşam saat 17.00 itibarıyla sona erecek. Muhalefet eğer 600 imzaya ulaşırsa imzaların yarın sabah genel merkeze iletilmesi bekleniyor. Ancak yeterli sayıya ulaşılmazsa imzalar iletilmeyecek. Bunun yerine kaç delegenin imza verdiği notere tasdiklettirilecek. İmza toplama sürecinin ardından parti meclisi de yarın Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplanacak. Toplantıda olağan kurultayın 1617 Ocak’ta yapılması resmiyete kavuşturulacak. Ancak kurultay tarihinin önce parti yönetimi tarafından açık C lanması muhalefetin tepkisini çekti. Umut Oran, “Tüzüğe, hukuka, hatta kendi açıkladıkları kurultay takvimine de aykırı olan bu açıklama bir oldubitti yaratmaya dönüktür” dedi. Balbay: Önce Türkiye Adaylardan Mustafa Balbay ise partinin kurultay sürecine tartışmalı girmemesi gerektiğini belirterek, “Delege değil, Türkiye hesabı yapmalıyız” dedi. Balbay kurultay tarihinin parti organlarında konuşulmadan açıklanmasının yeni gerilim oluşturduğuna dikkat çekerek, “Böylesine karşılıklı hesaplara dayalı bir kurultay tartışmasının akla kayyumu getirmesi işin ucunun nerelere varabileceğini göstermesi bakımından talihsiz bir durum” dedi. l ANKARA ski Devlet hukuk doktorası Bakanı Kamyapan İnan, Dışişran İnan, Ankaleri Bakanlığı’nda ra’daki evinde 86 Daire Başkanlığı, yaşında yaşamıBM nezdinde bünı yitirdi. İnan’ın yükelçilik ve daicenazesi bugün mi temsilcilik göBitlis’in Hizan ilrevlerinde bulunçesi Gayda Köyü du. 1973’de AdaCamii’nde kılınalet Partisi’nden Bitcak öğle namazılis senatörü seçilnın ardından köy di. 17, 18, 19 ve mezarlığında top20. Dönem’de Bitrağa verilecek. lis, 21. Dönem’de Bitlis’in Hiise Anavatan zan ilçesi Gayda Partisi’nden Van Kamran İnan Köyü’nde 1929 yımilletvekili olan lında doğan İnan, Ankara Üniİnan, Cumhuriyet Senatosu üyeversitesi Hukuk Fakültesi ve liği yaptı. İnan, Devlet Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar BakanCenevre Üniversitesi Siyasal lığı görevlerini de yürüttü. Bilgiler Fakültesi’nden mezun l ANKARA / Cumhuriyet oldu. Cenevre Üniversitesi’nde E nkara’da “katliamla” sonuçlanan 10 Ekim’deki “Emek, Barış, Demokrasi” mitinginin düzenleyici örgütleri kamu görevlileri hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Dilekçede Başbakan Ahmet Davutoğlu, İçişleri Bakanı Selami Altınok, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Emniyet Genel Müdürü Celalettin Lekesiz, Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç, Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar, Ankara Emniyet Müdürü Kadri Kartal ile diğer kamu görevlileri hakkında dava açılması istendi. Düzenleyiciler ile emniyetin iki kez toplantı yaptığı ancak miting güvenliğini tehdit edecek bir istihbarat alındığına dair tertip komitesine hiçbir bilgi verilmediği vurgulanan dilekçede, “Ankara girişinde araçların durdurulup arama yapılması, yolcu taşıma ruhsat kontrolü, yoksa geçişlerine izin verilmemesi, kamera çekimleri, GBT kontrolleri gibi rutin uygulamaların hiçbirinin yapılmadığına” dikkat çekil A YANITSIZ SORULAR DİSK, KESK, TMMOB ve TTB dün basın açıklaması yaptı. Ortak açıklamayı okuyan DİSK Başkanı Kani Beko şu soruları sıraladı: l Polisin miting alanında bulunmayışı tesadüfi bir ihmal midir ? l Toplanma saati 08.30 iken, Valiliğin miting saatlerini 12.0016.00 olarak bildirmesinin nedeni nedir? l Şehir dışından gelenlerin sabah Ankara Garı’na varacağını, bunun valilik yazısı ile uyumsuz olacağını bildirdiğimizde neden ‘sorun olmaz’ denilip geçilmiştir? l Toplanma noktasında düzenleyicilerin arama yapması ne amaçla söylenmiştir? l Mitinglere yönelik bombalı saldırı olacağı ihbarı alınmış olmasına rağmen, neden sadece CHP ve HDP Genel gelip gelmeyeceği ile ilgilenilmiştir? di. Dilekçede, “Yapılacağı yer ve zaman çok önceden bilinen 10 Ekim mitingine IŞİD’in saldırı yapacağının ve hatta kimlerle yapacağının bilinebilir durumda olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu yakın ve çok ağır tehlikeye karşı asgari tedbirler dahi alınmamıştır” denildi. l ANKARA C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle