15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Pazartesi 16 Kasım 2015 İtalyan sinemasıyla buluşma Ziyaretçi sayısı arttı ‘İtalyan Sinemasıyla Buluşma’ etkinliği, gazeteci ve sinema eleştirmeni Giorgio Gosetti tarafından oluşturulmuş kült filmlerden seçkiyle perde açıyor. 27 Kasım’da başlayacak gösterimler Beyoğlu Sineması’nda. TÜYAP Kitap ve Sanat fuarlarını ziyaret eden kitapsever ve sanatsever sayısı geçen yıla göre yüzde 11 artarak 558 bin oldu. Fuarı okullarıyla birlikte ziyaret eden öğrenci sayısı da yüzde 10 artarak 140 bine ulaştı. Genç okuru üzen suçlamaya Can’dan özür... an Yayınları Genel Müdürü Can Öz, Kitap Fuarı’ndaki standlarında önceki gün 13 yaşındaki bir çocuğun kitap çalmakla itham edilip üzerinin aranması olayıyla ilgili özür diledi. Can Yayınları Genel Müdürü Can Öz, yaptığı “Hatalıyım, sorumluyum, hesap vermeliyim...” başlıklı yazılı açıklamayla hem olayın doğruluğunu kabul etti, hem de “Bu çocuğu üzen üç çalışanımızla yollarımızı ayırdık. Küçük okurumuzun kitaptan ve fuardan kopmaması artık benim sorumluluğum” dedi. l Kültür Servisi Can Öz Kitap Fuarı’nda Can Dündar trafiği EDITÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 15 C Dün sona eren 34. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’ndaki Can Yayınları standında okurlarıyla buluşan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ın imza etkinliğine yoğun katılım vardı. Dündar, kitaplarını imzalarken standın önünde uzun bir okur kuyruğu oluştu. Can Dündar’ın kitaplarından bazıları arasında ‘Abim Deniz’, ‘Aşka Veda’, ‘Yağmurdan Sonra’, ‘Kırmızı Bisiklet’, ‘Yârim Haziran’, ‘Yüzyılın Aşkları’, ‘Sarı Zeybek’, ‘Nâzım’ ve ‘Köy Enstitüleri’ adlı yapıtlar bulunuyor. Amerika’nın ‘en iyi’si Türkiye’de tanınmıyor AFP ‘Kürdistan Kürdistan’ filmi önceki gün Türkiye’de ilk kez 2. Axtamara Van Film Günleri’nde gösterildi. Katliamın konseri: Eagles of Death Metal F ransa’nın başkenti Paris’te yaşanan terörist saldırılar zincirinde hedef alınan yerlerden birisi de, Le Bataclan Konser Salonu’ydu. Le Bataclan, Fransa’nın 11. mahallesinde, 1860’lardan kalma bir konser binası. İsmini Jacques Offenbach’ın yazdığı bir operetten alan konser alanının adı son yıllarda daha çok rock konserleri ile anılıyor. Cuma gecesi ise “Eagles of Death Metal” adlı grup, bütün biletlerini satmış, dolu bir salona konser veriyordu. Grubun adı sebebiyle ‘death metal’ türünde müzik yaptıklarını sananlara Twitter üzerinden düzeltmeler geldi. Televizyon spikerleri ise konserle ilgili dikkatli ve ayrıntılı açıklamalar yapmak zorunda kaldılar. ’d rdistan’ ABDali’nde ‘En İyi Ya‘Kürdistan Kü Festiv r le lm Fi nal Moz sı les Bağım Hollywood Internatio İyi Dram bancı Film’, Film Festivali’nde ‘En ise ‘En Gündüz ving Pictures tmeni Bülent ldü. Filmi’ ve yöne en’ ödülüne layık görü İyi Yönetm İ ÖDÜLLER eeki Los Ang Adının yanlış yönlendirdiği Eagles of Death Metal grubu ‘death metal’ çalmıyor. Blues rock ve 1970’ler nostaljisinden yola çıkan, hatta komedisi ağır basan bir müzik yapıyor. Kaliforniyalı grubun adı, üyelerinden birinin sesli düşünürken, yaptıkları müziği “Eagles grubu death metal çalmaya çalışsa ortaya çıkacak şey”sözleriyle Grup zarar görmedi Grubun bir fotoğrafı. Sağda, Josh Homme. tarif etmesi üzerine koyuluyor. Grubun iki kurucusundan biri olan Josh Homme, daha çok bilinen grubu Queen of the Stone Age’te solistlik yapıyor ve Eagles of Death Metal turnelerine her zaman katılmıyor. Josh Homme’un cuma gecesi de konser alanında olmadığı açıklandı. Universal şirketinin yaptığı açıklamada grup üyelerinden hiçbirisinin zarar görmediği de bildirildi. l Kültür Servisi n Paris’e ne zaman, neden yerleştiniz? 19992001 yılları arasında, Kanal 6’da gazetecilik yapmaya çalışmıştım. Fakat mümkün olamayacağını gördüm. En korkuncu, insanlarda bellek kaybı yaratmak, bir önceki gündemi unutturmak için üretilen düzmece haberlerdi. Yani (Noam) Chomsky’nin “rızanın imalatı” diye tanımladığı, egemen olanın rızasına uygun kamuoyu yaratma işi. Tıpkı bugünün havuz medyasının Saray Sultanı’na yaptığı gibi. Türkiye’den çıkışımı tetikleyen, bir canEZGİ lı yayında yaptığım konuşATABİLEN ma sonrası yaşadıklarım oldu. Dönemin DEHAP ya da HADEP, tam hatırlamıyorum İstanbul İl Kongresi’ni anlatıyordum. Haber merkezine döndüğümde haberciliğin öyle yapılmayacağını “öğrendim”. Zamanla siyasi haberlerden uzaklaştırılınca, zaten başıma gelen birçok şeyden de mustarip olduğumdan, 2001’de Türkiye’den ayrılıp Paris’e yerleştim. Bağımsız bir sinemacıyım. Hayatımı kardeşlerimin Paris’te kurdukları inşaat şirketinin idari işlerini yürüterek kazanıyorum. n Sinemayla ne zaman, nasıl ilgilenmeye başladınız peki? Yazıp yönettiği filmi “Kürdistan Kürdistan” ABD’de ödüllere doymasa da Türkiye’de esamisi okunmuyor. Paris’te yaşayan Kürt yönetmen Bülent Gündüz’le konuştuk Türkiye’de basın camiasında yaşadıklarımı ve Kürtlerin Türk medyasına yansıma filtrelerini yazmaya karar verdim. 2007’de “Generallerin Mikrofonlu Erleri ve Kürtler” kitabı böyle çıktı. Aslında içimde yanıp tutuşan sinemaydı. TÜRVAK SinemaTV Okulu’nda dersler almıştım. 2010’da Kürt sözlü edebiyatının üstadı Dengbêj Evdale Zeynikê’nin hayatını anlatan kurmaca belgeseli yaptım. New York Independent Film Festivali’nde iki, uluslararası festivallerde toplam beş ödül kazandı. 2013’te Roboski katliamıyla ilgili belgeselimizden sonra, bu sene de “Kürdistan Kürdistan”ı yaptık. ması çok zordur. Hal böyleyken, ülkenizde bunun görülmemesi insanı incitiyor. Yıllarca bir halkın dilini, kültürünü, hatta ölülerini bile yok sayan bir refleksle hareket eden medyanın, aynı refleksi o halkın sineması için de göstermesi kaçınılmazdır. Filmlerimizin Türk festivallerine bile seçilmiyor olmasının çok uzak nedenleri yok. n “Bakur”un başına gelenler mâlum. Filminizin Türkiye’de gösterimi hakkında neler düşünüyorsunuz? Filmimizi tabii ki Türkiye’de göstermek için yaptık. Her ne kadar Fransa’da yaşasam da beslendiğim, rüyasını gördüğüm yerdir ülkem. Günübirlik sanat olmaz. Bugün siyasi iktidar ülkeyi kaosa sürüklüyor, Kürtlere linç politikası uyguluyor diye, filmimizin ismini değiştirme veya ‘ılımlı’ hale getirme niyetim yok. Bunu önerenler oldu. Anlamsız buluyorum. Bu durumda Türkiye’de gösterime girmesi mümkün görünmüyor. Bunu çok zorlamanın peşinde değiliz. Bu benim değil, hükümetin ayıbı ve günahıdır. Axtamar Van Film Günleri’nde belediyenin imkânlarıyla gösterilmesi ise özel bir durum. Filmi gösterime sokmak için devletin, başka kurumların eline kalsak işimiz zor. Filmimizi çekildiği gibi kabul edecek yürekli bir distribütör varsa, başımız üstüne. Bülent Gündüz Devlet terörü Cemile’nin ablasından mesaj n Filmlerinizin kazandığı başarılar Türkiye’deki ana akım medyada görmezden geliniyor. Ne düşünüyorsunuz? Rahatsız ediyoruz. İktidarın yok saydığı bir kültürü görünür kılmaya çalışıyoruz. Ondan sanırım. Benimle aynı durumda birçok Kürt sinemacı ve edebiyatçı var. En son katıldığımız Montreal Film Festivali’nde yarışan Türk filmleri vardı. Gazeteler hepsinden bahsettiler ama “Kürdistan Kürdistan” bir satır yazılmadı. Filminizde evrensel mesaj yoksa uluslararası festivallerden beğeni al n Ödüllerinizden birini Cizre’de evinin önünde öldürülen Cemile’nin şahsında orada katledilen insanlara” adamıştınız. Türkiye’nin sürüklendiği savaş ortamına ilişkin ne düşünüyorsunuz? Cizre’de 20 kişiden fazla ölen sivil yurttaş olmasına rağmen, Başbakan, sivil ölümler olmadığını büyük pişkinlikle söylüyordu. Cemile’nin kardeşi ödül haberini görünce bana bir mesaj attı. Kardeşine adadığım ödül için teşekkür ediyordu. Hüngür hüngür ağladım. O trajedinin içinde bile teşekkürü unutmayan yüce gönüllü insanları öldürdük. Evet, bu ülkede bir terör sorunu var. Ama hükümet eliyle yürütülen bir devlet terörü. n Filmin konusu, meselesi nedir? Filmin aktörü, 90’lı yıllarda bir düğünde Kürtçe kilam (halepçe) okuduğu için ülkesini terk etmek zorunda kalan ünlü Kürt sanatçı Delil Dilanar. Film, 20 yıllık sürgün yaşamından sonra ülkesine dönen bir ses sanatçısının ruh hâlini sorguluyor. Aile bireyleriyle yabancılaşması, anne, toprak, vatan özlemini sorguluyor. Her rolü gerçek hayattaki insanlar canlandırdı. Bir ‘cinema reel’ örneği. [email protected] Bülent Ortaçgil şarkıları ENKA’da 27. Yıl ENKA Kültür Sanat Müzik Buluşmaları, bugün saat 20.30’da Bülent Ortaçgil’i ağırlayacak. Usta müzisyen, şarkılarını ENKA dinleyicileriyle birlikte söyleyecek. ENKA İbrahim Betil Oditoryumu’nda gerçekleştirilecek konserde usta müzisyen “Benimle Oynar mısın?” ve “Olmalı mı Olmamalı mı?” başta olmak üzere her kuşaktan dinleyicinin hafızalarına kazınmış bestelerini seslendirecek. Ortaçgil’in üçüncü albümü ‘Oyuna Devam’ da 24 yıl sonra Rainbow45 Records etiketiyle ilk kez plak formatında müzikseverlerle buluştu. l Kültür Servisi Ahmet Beyler ‘Hayat Nerde’ (Pasaj Müzik) Kapı komşu çocuğuyla haber gönderir gündüzden: “müsaitseniz bu akşam size gelebilir miyiz?” Hanım da beye söylerdi: “Ahmet Beyler bu akşam bize gelmek istiyor” diye. Dünya kirlense, ilişkiler bozulsa, o eski mahalle örfleri kalmasa da arada bir bize gelmek isteyen Ahmet Beylerin varlığı moral veriyor. Ahmet Beyler’in ilk albümü (umarım son olmaz) “Hayat Nerde”, modern toplumdaki yabancılaşmaya karşı ince eleştiri, yitip giden insani değerler karşısında dervişçe bir hayıflanma içeren şarkılarla dolu. Eğlenceyle teselli bulmuş bir hüzün ve kıvrak ritimlerle özdeş bir hicivle örülmüş biteviye. Köklü ailelere has birlik ve beraberlik duygusu veren topluluk, evli çocuklu (en azından üçü böyle) ve geçim kaygısını aştıktan sonra müzik yapıp, albüm çıkarabilme kahramanlığını gösterebilmiş üyelerden oluşuyor. Vokal ve gitarda Eren Tokgöz, basta Ahmet Acar, davulda Cenk Güçbilmez, trompette Altar Büyüköner; hepsi evine götüreceği bir lokmadan kısabildiğini aktarmış bu albüme. “Bongo Bong” parçasını izin alarak “Dümbelek Kralı” adıyla yeniden yorumladıkları Manu Chao’dan bile daha fazla takdiri hak ediyorlar, en azından bu konuda. Yani, “hayat nerde”yse Ahmet Beyler orada, sizin anlayacağınız... John Pizzarelli ‘Midnight McCartney’ (Concord Records) Müzik dünyasında Paul McCartney yorumlarının haddi hesabı yok, ama bu kez vaziyet gerçekten başka. Geçen yıl (2014) McCartney’nin aklına “çılgın bir fikir” geldi. Bunun hayata geçmesi için sadece parlak bir caz gitarcısı ve şarkıcısına ihtiyacı vardı. Bunun için çok uzun uzadıya araştırma yapmasına gerek yoktu; 2012 yılında bir süre birlikte çalıştığı usta müzisyen John Pizzarelli’den daha iyisini mi bulacaktı? Tereddüt geçirmeden kendisinin The Beatles sonrası şarkılarının caz yorumlarından oluşan “Midnight McCartney” adlı albümü teklif etti. Klasik caz ayarlarında yapılan düzenlemelerde Pizzarelli’nin gitarcılığı ve özellikle şarkıcılığı seksenli yılların George Benson’ını anımsatıyor. Ana kadroda basçı Martin Pizzarelli, davulcu Kevin Kanner ve piyanist Konrad Paszkudzki var. Orkestrasyon ise Don Sebesky’ye ait. Repertuvarda az bilinen şarkılar ağırlıkta olacaktı, biraz da erken Wings şarkıları. Malzeme gerçekten hazine; hem caz ve pop müzik hayranlarına hitap ediyor. Albümün havasına girmek için ekonomik açıdan Manhattan manzaralı bir gökdelenin tepesinde bulunmanız zor olabilir, ama evde en azından dumanlı gece yarısı saatlerini seçin ve uygunsanız bir de kaliteli bir kırmızı şarap açın. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle