16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 13 Kasım 2015 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY 18 Özgen Acar Sadeleşmek, netleşmek!.. ahici olma sorunundan devam edelim... Türkiye’de siyasal kurumların, özellikle Meclis’te yer alan partilerin sahici olma sorunu vardır. Oysa halkın, siyasal yapıları açık, saydam biçimde anlaması, algılaması gerekiyor. Bugün her dört parti de bu anlamıyla aynı sorunu yaşıyor. Eğer hile yoksa seçim sonuçlarındaki herkesi şaşırtan kaymalar bunun kanıtıdır. Nasıl oluyor da AKP, kendini bile şaşırtacak ölçüde, ayrı uçlardaki hem HDP, hem de MHP’den oy alıyor? Nasıl oluyor da CHP, büyüme adına muhafazakâr, sağcı merkezlere açıldıkça yüzde 25’ler düzeyinde kalıyor? HHH Özünde dört parti de kendi içinde koalisyonlarla yürüyor. Karmaşa bu yüzden büyüyor. Siyasal bir sadeleşmeye gidilmeli, net kimlikler taşınmalı. HDP’de AKP’ye yakın olanlar, PKK’yle dirsek temasını savunanlar, PKK’li olanlar, etnik milliyetçiler ya da partinin Türkiyeleşmesini isteyen yapılar var. Her bir kesim, ayrı bir siyasal zemine dayanıyor ya da bazı konularda ortaklaşıyor. CHP’ye gelince daha parçalı bir yapı. Kemalistler, Atatürkçüler, ulusalcılar, solcular, sağcılar, sosyalistler, sosyal demokratlar, cemaate yakın olanlar, liberaller ve küreselleşmeciler... Evet merkez partileri ana bir omurganın üstünde farklı kanatlardan oluşur, ama toplumun CHP’ye bakışındaki esas algıda bulanıklık yok mu? CHP sorunlu bir yapıda. Onun da sadeleşmeye gereksinimi var, tanımlanabilir, anlaşılabilir bir sahiciliğe. CHP bir süredir, ağırlıklı olarak Avrupa’daki sosyal demokrat partilere dönüşmeye çalışıyor. Bu yaklaşım çözüm mü? Çözüm olmadığı Avrupa’da yaşananlara yansıyor. Avrupa sosyal demokrasisi, yıllar içinde sağcılaştı, neoliberal ekonomi politikalarını seçti, emeği dışladı. Sonuçlarını da gördü. Bugün artık yöneliş, sosyalist ve komünist partilere. En son olarak PASOK ve SYRİZA’daki gelişmeler durumu iyi örnekliyor. PASOK sağcı bir partidir artık. Sol birlikteliğin ürünü SYRİZA ise küresel dayatmalara boyun eğince içindeki gerçek sosyalistleri kaybetti. Ayrışma bazen doğrudur. CHP’deki sorun, salt yönetim kadrolarından doğmuyor. Yapısal meseleler var. CHP antiemperyalist, devrimci, Kemalist, emekten yana asıl kimliğine dönmelidir. Türkiye’de bu damar hiçbir zaman yok olmayacak. Partideki ana damarı baypas yapmak isteyen “liberal solcular”, küreselleşmeciler, sermaye yanlıları PASOK benzeri bir parti kurabilir. Sadeleşmek ve sahicileşmek iyidir... Bunun yanında düzen partilerinin durumundan ötürü, sosyalist, komünist partiler için yeni bir süreç başlıyor. Türkiye’de sol bir yol bulacaktır... S ngilizce “group” sözcüğünün baş harfi “g” ile simgelenen “G20” doruğu pazar pazartesi günleri, Türkiye’nin ev sahipliğinde Antalya Belek’te toplanıyor. Türkiye’de, bu gruba “Gelişmiş 20’ler” de deniliyor. Bu söyleyiş dünyanın “en gelişmiş 20 ülkesi” demek değildir! Örneğin İsviçre, Norveç, Venezüella, Tayvan; bazı üye Kavşakdaha da gelişmiş olmalarına ülkelerden karşın G20’de yer almıyorlar! Ayrıca tümü de ülke değil… 19 ülkeye ek olarak “Avrupa Birliği” de bir bütün olarak 20. ülke konumunda katılıyor. Başlangıçta G7 olan ve Rusya’nın katılımıyla G8’e dönüşen yapılanma süreci boyunca, zaman içinde değişik konularda çalışmalar yapılmıştı. Örneğin uluslararası serbest ticaretin düzenlenmesi, gelişen ülkeler ile işbirliği, enerji, çalışma, çevre sorunları, insan hakları, terör, suç ve uyuşturucu, kara para aklama, silahsızlanma konularına da el atılmıştı. Bir anlamda dünya sorunları, “Birleşmiş Milletler” dışında, sanki bir alt komisyonda imiş gibi irdelenmekteydi. 1999 Köln’de G8’lerin Maliye Bakanları’nca “bir danışma grubunun oluşturulmasına” karar verilince, aynı yıl Vaşington toplantısında “küresel işleyiş için önemli ülkelerin katılımıyla” G20 yaratıldı. Türkiye de aynı yıl katılımcılardan biri oldu. 2008’de dünyadaki küresel ekonomik bunalım nedeniyle bu konular ikinci plana atılarak ekonomik kalkınma ve alanı etkileyen sorunların ele alınması yoluna gidilmiştir. Bu dönemde 80 milyon kişinin işsiz kalması ile dünyada işsiz sayısı 200 milyona çıkmıştı. Bu dönemden sonraki toplantılara “gelişmeyi” engelleyen “gelişememe nedenleri” damgasını basar oldu. G20 artık çeşitli “bakanlıklar” yerine Kasım 2008’den sonra “Devlet Başkanları düzeyinde” toplanmaya başladı. Toplantılara üye olmayan bazı İ G20’de Türkiye’nin Geleceği! (1) 180 ülke ise dünya ekonomisinden bir “hiç” oranında pay alıyor, demektir! Antalya toplantısında, Çin’in dünya ekonomisini de olumsuz etkileyen ekonomik bunalım olgusu kuşkusuz öne çıkacak. “Uluslararası Para Fonu’nda” ne gibi yapısal değişikliğe gidilmesi ise bir başka konuyu oluşturacak. Türkiye’nin haklı olarak gündeme Kavşak getirmek istediği “Suriyeli göçmenler sorunu” ve bu olayın “mali, ekonomik, toplumsal, ahlaki” boyutlarının ne ölçüde ele alınacağı henüz belirlenemedi. Kısa bir süre önce Almanya ile Türkiye arasında bu konuda yapılan yüksek düzey görüşmelerde olumlu sonuç alınamayışının bir benzeri sonucun, bu toplantıda da çıkması öngörülüyor. HHH Antalya toplantısına konuk ülkeler ile birlikte üyelerden 13 bin kişinin yanı sıra, 3 bin gazeteci ve televizyoncunun katılması bekleniyor. Ayrıca bu ülkelerden gelecek yüzlerce işadamı da değişik oturumlara katılacak. Toplantı boyunca 7 ana oturum düzenlenecek. Doruğun toplanacağı Belek’te olağanüstü güvenlik önlemleri arasında, 11 bin polise ek, bin jandarmanın yanı sıra hava ve denizde de bazı önlemlerin alındığı açıklandı. G20’nin gücü. Ayrıca Karayolları Genel Müdürlüğü’nce köprüler, kavşaklar, alt üstgeçitler ve yollarda bir çeülkeler de konuk olarak davet edilebiliyor. Geçen şit altyapı yenilenmesine gidildiği bildiriliyor. Sağlık yıl Avustralya’da toplanan G20’ler, Antalya’dan Bakanlığı’nın, her konuk heyete en az bir sağlık hesonra, gelecek yıl Çin Halk Cumhuriyeti’nde bir yetini görevlendirdiği, hava ambulans sayısının da araya gelecek. artırıldığı söyleniyor. HHH Toplantıyı, ev sahibi olarak Cumhurbaşkanı ReŞu anda G20’ler dünya ekonomisinin yüzde cep Tayyip Erdoğan açacak, ayrıca konuklar ile 90’ına ve ticaretinin de yüzde 80’ine sahip! Bu olikili görüşmeler de yapacak. gu ilginç bir sonucu ortaya koyuyor. Öteki, yaklaşık G20’de Türkiye’nin geleceğini irdeleyeceğiz… ar c A n e g z Ö KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] SÜPER LOTO 02, 13, 19, 26, 44 ve 54 6 BİLEN: 5 milyon 384 bin 740 TL (Devretti) 5 BİLEN: 4 bin 524’er TL, 4 BİLEN: 86.05’er TL, 3 BİLEN: 7.30’ar TL T.C. ANKARA 26. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2013/28 Esas İlanen Tebligat Yapılacak Davalı: Özlem Gökenç Davacı Milli Eğitim Bakanlığı vekili Av. Işıl Pekel tarafından davalı Özlem Gökenç aleyhine açılan Tapu İptali ve Tescil davasının dosyası üzerinde yapılan 11/06/2015 tarihli açık duruşmasının 4 no’lu bendi gereği emekli sayıştay denetçisi bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş ve bilirkişi kurulunca rapor hazırlanmıştır. Bilirkişi raporunun sonuç kısmında “davalıya yersiz ödeme sonucu oluşan 7.793,67 TL’nin rapor içeriğinde belirtilen 17/04/2013 tarihinden itibaren hesaplanacak faiziyle birlikte tahsili gerektiği kanısına varıldığına” dair karar verilmiştir. Mimar Sinan Ortaokulu Seyranbağları Göktürk Mahallesi, 1. Cadde, 175. Sokak, No: 17 Çankaya/ANKARA adresinde bulunan davalı Özlem Gökenç’in adresine bilirkişi raporunun ilanen tebliğine kara verilmiş olup. Bilirkişi raporununu tamamını mahkeme kaleminden almanız ve Bilirkişi raporuna HMK 281. maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde itiraz etmediğiniz taktirde bilirkişi raporuna itiraz etme hakkından vazgeçmiş sayılacağınız ayrıca HMK 186. maddesi gereği tebligatta bildirilen 08/10/2015 duruşma gün ve 11:00 saatinde mahkememizde hazır bulunmadığınız takdirde yokluğunuzda hüküm verileceği hususu ilanen tebliğ olunur. 09/09/2015 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın:177155) HARBİ SEMİH POROY T.C. SUSURLUK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2015/84 Mahkememizde görülmekten olan nüfus kaydının düzenlenmesi (mükerrer kaydın iptali) istemli davanın yapılan açık yargılaması sırasında; Hakkında ölüm araştırması yapılan ancak nüfus kayıtlarında sağ olarak görünen Hasan ve Hafize kızı, 09/12/1972 Konya doğumlu, Balıkesir ili Susurluk ilçesi Yahyaköy Mahallesi nüfusuna kayıtlı TC Kimlik. No: 26707297000 olan Seher Ellezer isimli kişinin sağ olması halinde 24/12/2015 günü saat 10.50’de yapılacak olan duruşmada bizzat hazır bulunması veya kendisini bir vekil ile temsil ettirmesi, aksi takdirde H.M.K.’nin 147/2 maddesi uyarınca yargılamaya yokluğunuzda devam edilip karar verileceği, duruşma gününün ilan tarihinden itibaren 7 gün sonra tarafınıza tebliğ edilmiş sayılacağı ilanen tebliğ olunur. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın:179185) Hesap verme günü ç gün önce “10 Kasım” Salı günü, aramızdan ayrılışının “77.” yılında “Atatürk”ü andık. Ayrıca, “10 Kasım”lar, ulusça “hesap verme” günüdür de. Kime denirse, kuşkusuz “TC Devleti”ni kuran “Atatürk”e, bu süreçte her an “O’nunla” birlikte olanlara, özellikle de bu uğurda bir saniye bile duraksamadan canlarını veren şehitlerimize. “Hesap vermek” için atılacak ilk adımın, özeleştiri yapmakla, kısaca kendini, kendimizi sorgulamakla başladığı da bilinir. O zaman “şehitlerini kutsal (mübarek) sayan, dinsel ekinsel (kültürel) bir geleneğin sahibi olarak” ilk önce şehitlere “kelle” diyen bir “Başbakan”dan, bunu nasıl söyleyebildiğini “78 milyon” olarak sorduk mu? Hiç olmazsa “özür” dilemesini istedik mi? Her gün şehit cenazelerini sonsuzluğa uğurladığımız şu günlerde aynı soruyu kendisine sorduk mu? Ne gezer, onurlandırıp, ödüllendirip Cumhurbaşkanı yaptık... Demek ki, unuttuk... “Atatürk”e “ayyaş, “İnönü”yü de katarak “iki ayyaş” diye seslendiğinde de ne yaptık? “İnsan”ın bırakın söylemeyi duyunca yüzünü kızartan, içini bulandıran bu söylem karşısında ayağa mı kalktık? Hesabını sormak bir kenara, ne ölçüde, ne yoğunlukta sorguladık? “Biz kindar değiliz ki!” diyerek, çoktaaan “sindirip” unuttuk mu? Dahası “10 Kasım” gününün anlamını, “Atatürk’ün huzurunda ‘sap’ gibi durmak!” diye algılayıp açıkladığını da sanırım anımsamıyoruz... “2002”den bu yana, “11 yıl” boyunca “AKP” iktidarının, son “2 yıl”da da Atatürk’ün kurdu Ü 13 KASIM 2015 SAYI: 32909 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç Akın Atalay İcra Kurulu Başkanı Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu l Haber Reklam Tanıtım ve Halkla İlişkiler Genel Koordinatörü Ayşe Cemal Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Bulvarı 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.12 04.56 05.17 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.41 11 .55 14.31 06.23 11 .40 14.18 06.43 12.03 14.44 Akşam 16.57 16.44 17.10 Yatsı 18.19 18.05 18.29 ğu TC Devleti’nin başı olarak “Anıtkabir”de, “ayyaş” dediğinin huzuruna çıkıp, “sap” gibi nasıl durduğunu, nasıl durabildiğini kendisine hiç sorduk mu? Çünkü, yetişkin bir “insan” için böyle bir benzetme yapan biri için, doğrusu “kolay” bir iş değil... “Takıyye” yaptığını düşünsek bile... Ayrıca “29 Ekim”de de “Atatürk Cumhuriyeti”nin “92.” yılını kutlarken, “O’nun” huzuruna çıktığında, “Seni Meclis seçti, beni halk seçti” gibi bir üstünlük taslamaya giriştiğini “TV”de duyunca, insan ne yapacağını kestiremiyor; gülsün mü, üzülsün mü? “92” yıl önce “Cumhuriyet” ilan edilip “Atatürk”, “Cumhurbaşkanı” seçildiğinde, yalnız Türk halkının değil, dünya “Müslüman halkları”nın, bütün “mazlum ülkeler”in de “Cumhurbaşkanı” olmuştu; bunu o ülkeler, o halklar yolladıkları telgraflarla bildirdiler; “Meclis” oturumlarında okunan bu telgraflarda, bu isteklerini açıkça dile getiriyorlardı; dolaysiyle konu belgeleriyle tarihte yerini almıştır. Öte yanda “Erdoğan” kendi kendine “Ortadoğu”nun önderi (lideri) olmaya kalkıştığında sonucun ne olduğunu gördük... “ABD”nin kendisine verdiği “BOP” eşbaşkanlığıyla yetinmesi gerekiyordu. Bilmem anımsar mısınız o günlerde taşkın bir “coşkuyla” ne diyordu? Şunu: “Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP’un), eşbaşkanlarından biriyiz! (...) ‘Diyarbakır’ bir ‘yıldız’ gibi parlayacak; bölgesinde bir ‘merkez’ olacak, ‘merkez!”. Ne ki, bir süre sonra, bizler anlayacaktık bu ilimizin nerenin merkezi olacağını; kısaca söylersek, “Diyarbakır, Güneydoğu Anadolu’yu da içine alan ‘Kürt Koridoru’nun merkezi olacaktı...” Yine bilmem anımsanır mı, ‘10 Kasım’ günkü konuşmasının bir yerinde, “hiçbir şeyi konuşmaktan, tartışmaktan çekinmemeliyiz” dediği. Eh, o zaman sürdürelim; bu konuşması boyunca bir kez olsun “Atatürk” demedi; tıpkı yayınladığı “mesaj”da olduğu gibi ya “Mustafa Kemal” ya da “Gazi Mustafa Kemal” diye andı; oysa “O’nun” da bir soyadı var kuşkusuz. “Soyadı Yasası” kabul edildiğinde “1934” halk önderine “ATATÜR K” soyadını verdi; bu yasa yürürlüğe girdikten (2 Ocak 1935) sonra da artık “Mustafa Kemal Atatürk”tü. Ve yine ayrıca, dünyanın hiçbir yerinde bir “devlet başkanı” ölmüş de olsa adıyla anılmaz; ya “adı ve soyadı” ile birlikte ya da “soyadı”yla anılır, kendisine bir orun (unvan) verilmiş olsa da; nasıl ki “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip” ya da “Cumhurbaşkanı Recep”, “Başbakan Ahmet”, “Bakan Faruk”, “Ge. Kur. Bşk. Org. Hulusi”, “ Belediye Bşk. Kadir”, “Vali Mehmet” denilemeyeceği gibi ilk “Cumhurbaşkanı”mız da “Mustafa Kemal Atatürk” ya da “Gazi Mustafa Kemal Atatürk” ya da nüfusunda yazıldığı gibi “Kemal Atatürk”tür; bu böyle biline!.. Yarın “Beşiktaş”tayız! T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2015/620 Davacı TUNCAY İNŞAAT SANAYİ VE TURİZM İŞLETMELERİ A.Ş. ile arasında mahkememizde görülmekte olan İflas (İflasın Ertelenmesi) davası nedeniyle; Ankara Ticaret Sicil Memurluğu’nun 164458 sicil numarasında kayıtlı Tuncay İnşaat Sanayi ve Turizm İşletmeleri A.Ş.’nin iflasın ertelenmesi talebinde bulunulduğu; İİK 179/a maddesi uyarınca şirkete; hukukçu Kemal Şenocak ve bankacı Tahir Bayındır’ın davacı şirket için ve yönetim kurulu kararlarının onaylanma yetkisiyle görevlendirilmek suretiyle kayyım olarak atanmasına, Karar verilmiş olup, ilan olunur. 02.11.2015 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın:177002) C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle