16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 13 Kasım 2015 EDİTÖR: CAN DOKER haber 13 Keskin nişancı korkusu Sokağa çıkma yasağı süren mahallelere yürümek isteyen HDP’lilere polis sert müdahalede bulundu. HDP Eş Genel KEMAL GÖKTAŞ Başkanı Yüksekdağ, gaz fişeğinden kıl payı kurtuldu. Halk “Keskin nişancılar görür görmez ateş ediyor” diyor. okağa çıkma yasağı uygulanan mahallelerden gelen vahim haberlerle tansiyonun yükseldiği Silvan dün eşi benzeri az görülecek bir polis şiddetine tanıklık etti. Sivil ölümlerin, açlığın, göçün, ölüm korkusunun yaşandığı ilçede HDP’li vekillere yapılan sert müdahalede Eş Genel Başkan Figen Yüksekdağ başını sıyıran gaz fişeğinden şans eseri kurtuldu. Diyarbakır Silvan yolu ıssız. Tek tük otomobiller, bir iki toptancı minibüsü ve arada geçen kamyonlar tarlaların, köylerin arasından geçip Silvan’a doğru giderken tedirgindik; önceki gün bir televizyon ekibi ilçeye sokulmamıştı ve bizi de almayabilirlerdi. İlçe merkezine 10 kilometre  kala telefonlarımız devre dışı kaldı. Bir korku filminin içine doğru gidiyorduk sanki. İlçe girişinde zırhlı bir polis aracı, bir polis otobüsü... Durduracaklar diye bekledik ama bir polis etrafına toplanan arkadaşlarına uzun namlulu silahla bir şey gösterirken ağır ağır geçtik yanlarından. İşte ilçedeydik. İnsanların yol kenarında yürümesini yadırgadık biraz. Çocuklar bile var, sırtlarında çantalarla... HDP binası önünde biriken kalabalık önceki gün öldürülen Süleyman Güleç’in cenazesini bekliyordu. Gerginlik ve isyan dolu sözler dökülüyordu ağızlardan. En çok da Batı’dan ses gelmemesine, medyada yer verilmemesine bozuklardı ve ağzını açan ağır bir savaştan bahsediyordu: “Caddelerdeki yüksek binalarda keskin nişancılar var, insanlar korkuyor. Akşam olunca sadece yasaklı mahallelerde değil, kent merkezine de ateş ediliyor. Helikopterden ateş ediliyor. Sokağa çıkma yasağı olmayan yerlerde dahi kahveler tarandı. Silvan’ı teslim almaya çalışıyorlar. IŞİD’in Kobane’de yapamadığını AKP burada yapmak istiyor. 7 Haziran’ın acısını bizden çıkarmaya çalışıyor. Milletvekillerimize bile ateş ettiler. Hâlâ camide saklanıyorlar. Camilerin bile kapılarını, camlarını yıkmışlar. Güvenlik güçleri evleri darmadağın ediyor, giriyor kırıp döküyor, ‘evleri gençlere bırakmışlar’ diye... 20 bine yakın insan göç etti mahallelerden. Üstelik sadece kendi canlarını kurtarabiliyorlar, yanlarına hiçbir şey alamıyorlar. İnsanlar genellikle havan mermisiyle ölüyor. Anlaşılan o ki, İsraillilerin Filistin’e yaşattıklarını bize yaşatmakta kararlılar.” HDP önünden ayrılıp belediyeye geç CUMHURİYET MUHABİRİ KEMAL GÖKTAŞ SİLVAN’DA S ‘DAĞILIN YOKSA SİZİ PARÇALARIZ’ S ilvan’da 3 mahallede uygulanan sokağa çıkma yasağı 11. gününe girerken güvenlik güçlerinin sert uygulamaları nedeniyle ilçede halkla devlet karşı karşı gelmiş durumda. İlçe halkı, medyanın olayları vermemesinin yanı sıra batıdan bir itiraz gelmemesine de öfkeli. Sokağa çıkma yasağı ilan edilen mahallelerin nüfusu 30 bin civarında. Silvan’ın toplam nüfusu 100 bin. Yani kentin üçte biri yasaklı bölgede yaşıyor. Sokağa çıkma yasağı boyunca aralarında çocukların da olduğu 7 kişi öldürüldü. Bu kişilerin büyük bölümünün sivil olduğu söyleniyor; aralarında YDGH’lilerin olup olmadığı sorusunun yanıtı muğlak. Polis önceki gece anons yaparak sivil halkın yasaklı mahalleleri terk edebileceğini söylemiş. Halkın yüzde 70’i bu çağrıya uymuş. Polis halka karşı oldukça sert. Anonslarda “Dağılın, yoksa sizi parçalarız” denildiğini söyleyenler var. Silvan... Şimdilerde Türkiye’de bir ilçe undan beş bin yıl önce o topraklarda Subarular yaşıyordu. Üç bin iki yüz yıl önce Asurlular. Sonra NirbiKirhi prenslikleri Arada bir dönem Bit Zamani Krallığı. Sonra yine Asurlular. İki bin yedi yüz yıl önce Urartular. Sonra yine Asurlular. Sonra biraz daha Urartular. Sonra biraz daha Asurlular. Derken İskitler. Hop, Med İmparatorluğu. Persler, Seleukoslar, Partlar, Büyük Tigran İmparatorluğu. Derken Romalılar, sonra Romalılarla Partlar ve Romalılarla Sasaniler. Derken Bizanslılar. Sonra bir Sasaniler, bir Bizanslılar... Bin dört yüz sene önce Sahabeler, Hamdaniler, Mervaniler, Eyyubiler, Selçuklular. Ardından İlhanlılar, Akkoyunlular, Karakoyunlular ve tekrar Akkoyunlular. Bir ara Safeviler. Beş yüz yıl önce Osmanlılar... En son da bu topraklar Türklerin elinde kaldı.... Herkes kendi dinine inandı, kendi dinini yaydı. Herkes kendi dilini konuştu, kendi dilinde isimler verdi. İsmi bir Meyyefarkin oldu, bir Mipherket; sonra Muhargin, Farkin, Sliv, Sıliva... En son Silvan oldu. Şimdilerde Türkiye’de bir ilçe. Diyarbakır’a bağlı. Şu anda orada sıcaklık 13 derece. Rüzgâr güneybatıdan esiyor. Havadaki nem oranı yüzde 47. Her gün ölen insan sayısı belirsiz. Orda bir savaş var. Orduların düzeni ya da düzensizliği, halkların haklılığı ya da haksızlığı, gerekçelerin tutarlılığı ya da tutarsızlığı hiçbir anlam taşımıyor. Ölenler üçe ayrılıyor: Asker, teröristgerilla, sivil. İnsanlar o topraklarda üçe ayrıla ayrıla her gün yere düşüyorlar ve binyıllar önce ölen insanların üzerine gömülüyor. Ölülerden yüksek yüksek dağlar yapan ve o dağlara tırmana tırmana tahtına varan canavar, hiç uyumuyor; leş kokan nefesiyle çağlardan çağlara söndürülmeden taşınan savaş meşalesini körüklüyor. Koşulların, sistemlerin, nedenlerin, silahların, uygarlıkların, dillerin, dinlerin, yöntemlerin değişmesinin hiçbir anlamı yok. Toprak bu, hiçbir zaman kapanın elinde uzun süre kalmıyor. Uygarlık erozyonunda sabit bir hırsla devamlı el değiştiriyor. Bir zamanlar Asurlularla Urartular... Şimdilerle Türklerle Kürtler... Toprağın aslında kimsenin olmadığını hiçbir zaman öğrenemediler. Eğer insanlık yakın bir zamanda kendi kendini imha etmezse; ya da serseri bir göktaşı evrendeki bu küçücük gezegeni yıldız tozlarının arasına göndermezse binyıllar sonra bu toprakların tarihini araştıran herhangi biri, sadece ve sadece isim benzerliğinden bile milattan sonra iki binli yıllarda birbiriyle savaşan iki halkın aslında tek bir halk olduğunu görecek. Kurulan ve yıkılan ve kurulan ve yıkılan nice devlet arasında, Kürtlerle Türkler kimlik savaşından kalkanlar taşıyarak ve dillerinden, dinlerinden ölümcül silahlar kuşanarak, meşaleyi hiç söndürmeden kendilerinden sonrakilere devredecekler. Yenilen, savaş dramlarını anlatan ama gücü asla insanlığı savaştan tiksindirmeye yetmeyen türküler yakacak. Yenen, gelecek nesilleri yeni savaşlara hazırlayan destanlar yazacak. Evet, özelde de genelde de savaş meselesine bu kadar uzağım. Siz de uzak durun. Bazı şeyler yakından bakılınca kör eder. B Korku filmi gibi… KEMAL GÖKTAŞ 28 Şubat döneminde başörtüsü eylemleri nedeniyle hakkında defalarca dava açılan, başörtüsü yasağına karşı çıktığı için idam istemiyle yargılanan HDP milletvekili Hüda Kaya da Silvan’da diğer vekillerle birlikte gazdan ve sudan etkilendi. Kaya, çevik kuvvetin kalkanlı müdahalesine de maruz kaldı. ‘Öldürmeye kodlanmış güruh’ utuklu olan Silvan Belediye eşbaşkanlarının odasında vekillere tepsiler içinde limon getirildi. Figen Yüksekdağ, gazdan etkilenmişti baştan aşağı ıslandığı için oturamıyor, sorulara ayakta cevap veriyordu. “Daha önce bu kadar sert müdahale görmemiştik” diyerek şaşkınlığını çevresindekilere anlatan Yüksekdağ, “Artık hükümet tarif edilmez bir vahşet sergiliyor. Burada bize bunları yapan sokağa çıkma yasağı ilan edilen yerlerde neler yapıyordur? Karşımızda devletin kolluk güçleri değil, gözü kararmış, öldürmeye kodlanmış bir güruh vardı” dedi. T S Figen Yüksekdağ Camiye sığındılar tik. Orası da kalabalık. Bir yandan caddede araçlar geçiyor, dükkânlar açık, hayat sanki normal..  Eşbaşkanlar geliyor: HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, HDK Eş Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü, DTK Eş Genel Başkanı Hatip Dicle, Hüda Kaya, Altan Tan.. Belediyeden çıkıp hemen yan caddeye geçti vekiller ve arkasında giderek artan kalabalık. “İnadına barış” sloganları, “Biji Serok Apo” ile yarışıyor... Sloganları duyan esnaf telaşla kepenk kapatmaya başladı. Nerede nasıl müdahale olacak diye beklerken önce bir Akrep aracı göründü. Ve ardından bir TOMA... Elinde uzun namlulu silahlarla iki üç polis yukarı koşturmaya başlarken tansiyon iyice yükseldi. Sivil bir emniyet amiri geldi önce vekillerin üzerine doğru. ‘Durun gidemezsiniz” gibi bir şeyler söylerken vekiller geçti yanından ve TOMA’dan su sıkılmaya başladı. Gaz fişekleri TOMA’yı aşıp kitlenin ortasına düşmeye başlar ken kitle zaten yukarı doğru kaçmaya başlamıştı. Eşbaşkanlar, vekiller yürümeye devam etti. Sokağa çıkma yasağı ilan edilen iki mahalleye girişin olduğu kavşakta TOMA, Akrep,  çevik kuvvet polisleri bekliyordu. Vekiller ve yanlarındaki az sayıda insanla sivil emniyet amirinin ve yanındaki polislerin tartışması itişmeye dönüştü bu sırada.  Elinde gaz tüfeği olan bir polis  bağırarak çıktı o sırada arka taraftan. Tüfeğini kitleye doğru doğrulttuğunda “hey sen ne yapıyorsun” bağırışları arasında vekillerin arka tarafındaki dükkânın kepengine sektirerek atış yaptı. Gaz bombası o mesafeden birine isabet etse kesinlikle öldürücü olabilirdi. Gördüklerine inanamayan, korkarak bağıran insanların tepkileri sürerken bir daha aynı atışı yapan polise amirleri de müdahale etmedi. Ardından çevik kuvvet kalkanlarıyla geldi. Kalkanlarla vekilleri iterken biber gazı sıkılmaya başlandı bu defa vekillerin ve yanındakilerin yüzü ilvan’da konuştuğumuz kimse adını vermek istemedi. Yaşını ve mesleğini dahi söylemeyen bir vatandaş “özellikle” şunları yazmamızı istedi: “Gazeteler niye halkı bölücü gösteriyor? Kürt çocukları 014 arası ana kuzusu, 15’inden sonra da kurbanlık koyun olarak görünüyor. Kardeşlikten söz edenler ne zamana kadar bizi yok sayacaklar? Bizi imha ediyorlar. Batıdaki kamuoyu bizi hiç görmüyor. Oradaki insanlar gerçeği görmedikçe biz hep yok olmaya mahkum olacağız.” ‘BİZİ NE ZAMAN GÖRECEKSİNİZ’ ne. Bu sırada Hüda Kaya yere düştü ve yanındaki oğlu onu kaldırmaya çalışırken yüzüne biber gazı yedi. Biber gazından oldukça etkilenen  Yüksekdağ arkasını dönüp uzaklaşmaya çalışırken bir gaz fişeği atıldı ve saçlarını sıyırarak geçti. Başına isabet etse, Türkiye için bedeli oldukça ağır olacak bir süreç başlayabilirdi. Yüksekdağ, Kürkçü ve yanındakiler hemen yan taraftaki caminin avlusuna girdi. Camiye bir şey atılmaz sanmışlardı belki de; ama TOMA’lar cami avlusuna su sıkıyor ve gaz fişekleri düşüyordu avluya. Vekiller, Silvan’ın doğal sığınağı haline gelen belediye binasına girerken TOMA’lar ve Akrep’ler belediye binası önündeki halka su ve gaz sıkmaya başladılar. Öldürücü atışlar Kıl payı kurtuldu Vekil dinlemediler ÖLÜMÜNE KAÇIŞ ilesi “yasaklı” ma Ama annem, babam, bir A hallerden birinkardeşim gelmediler. de oturan 20 yaşındaki Evin karşısındaki camigenç kadın S.D. son sokağa çıkma yasağının 4. gününde 3 yaşındaki kızı ve 5 kardeşiyle birlikte adeta bir ölüm yolculuğuna çıktığını anlattı. S.D. mahalleye top atışları yapıldığını, keskin nişancıların sivil insanları öldürdüğünü belirterek şunları söyledi: “Ara sokaklardan, hendeklerin yanından geçerek kaçtık mahalleden. İDRİS BALUKEN KEMAL GÖKTAŞ’A KONUŞTU HAYVAN CESETLERİ ralarla bakıp ısı kaynaescit Mahalleğı görür görmez ateş edisi’nden “kaçan” M yorlar. Sivil insan da olabir vatandaş ise “Susuzluktan ötürü kaçmaya karar verdik. 6 çocuğumla keskin nişancıların korkusu altında çıkabildik” dedi. Sokağa çıkma yasağı ilan edildiğinde mahallede olan Jinha muhabiri Sarya Gözoğlu, mahalleye tanklardan, zırhlı araçlardan top atışları yapıldığını belirterek, “Bütün sokaklar taranıyor. Keskin nişancılar geceleyin termal kame ye bir top atışı yapıldığını görünce korktum, onları çıkarmak istedim. Ancak izin vermediler. Ben de akşam karanlık çökünce yine ara sokaklardan gittim, ailemi alıp çıkardım. Yaşadığımız şey işkence. Korkuyoruz, her taraf kan... 3 yaşındaki kızım travma yaşıyor, ‘kurşun geliyor’ diye bağırıp kendini yere atıyor. ” ‘Hükümet tek cümleyle bitirebilir’ HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada sokağa çıkma yasağının “Silvan halkının iradesini kırmayı amaçladığını” belirterek şunları söyledi: “Silvan halkı kendini yönetmek istiyor. AKP meseleyi hendekler üzerinden tartışarak muazzam bir algı yönetiyor. 100 yıllık sorun böyle çözülmez. Hükümet bir tek cümlesiyle bu sıkıntıları bitirir: ‘Özyönetim iradenizi tanıyoruz, bunu dikkate alıp gündemleştireceğiz’ derse bu olaylar biter. Öbür türlü katliam tehlikesi olan herkes kendisini korumak için bu hendekleri kazar” dedi. bilir, bir hayvan da olabilir. Sokaklar hayvan cesetleri ile dolu” dedi. İnsanların ekmek, su gibi ihtiyaçlarını karşılamak için “gençlerin” kazdığı hendekleri, barikatları kullandıklarını belirten Gözoğlu “Ekmek pişirmeye bile izin verilmiyor. Tandır ateşi yakıldığı anda bombaatarla atış yapıyorlar” dedi. Gözüoğlu, su borularının patlatıldığını söyledi. Bölge halkı ayakta n MERSİN: Devrimci Parti üyeleri dün le yaklaşık 10 bin kişinin göç ettğini ilvan’ın 3 mahallesinde 3 Kasım’da ilan edilen sokasöyledi. Kan, “İnsanlar evlerinden hiçğa çıkma yasağı 11. gününe bir şeylerini almadan ilçeyi terk ediDiyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, “Silvan’ın 3 mahallesinde 10 gündür askeri araç ve ağır silahlarla yürütülen yor. Bazıları ilçedeki daha güvenli bölgirdi. PKK’nin gençlik yapılanmave Silvan halkının yaşamını tehlikeye atan bu ağır opesı YDGH üyeleri ile güvenlik güçlegeye de geliyor ancak büyük bir perasyonun en azından geçici bir biçimde; 48 saatliğine ri arasında çatışmalar sürüyor. Tank rişanlık yaşıyorlar. İnsanların büyük durdurulmasını talep ediyoruz. Konuşmaya, diyaloğa, ve ağır silahların kullanıldığı, havamasaya, müzakereye dönülmesi gerekir. Bir an önce 21 bölümü çevre illerdeki akrabalarının dan helikopterlerin de destek verdiyanına sığınıyor. Bu olaylardan sonra Temmuz öncesi pozisyona herkes dönmelidir. ği operasyonda ilçe harabeye dönnüfusta yaklaşık 10 bin civarında düdü. Elektrik ve su verilmeyen, interşüş oldu. Gidenler geri gelir mi onu da hiçbir eşyalarını alamadan terk ediyor. net ve telefon bağlantısı kurulamayan ilbilmiyoruz. Çünkü evlerinin büyük bölü20 yıl kendimize gelemeyiz mü yıkık durumda” dedi. Çatışmaların olçede halk can güvenliklerinin olmadığı gerekçesiyle evlerini terk etmeye başladuğu 3 mahallede 100 işyerinin tahrip olSilvan Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve dı. Silvan’da sokağa çıkma yasağı süren Kefalet Kooperatifi Başkanı Muhittin Kan, duğunu, onlarca evin kullanılamaz hale geldiğini belirten Kan, “Silvan esnafı artık 3 mahallede oturan binlerce kişi, can güson 4 aydır yaşanan çatışmalar ve 6. kez 20 yılda kendine gelemez” dedi. l DHA ilan edilen sokağa çıkma yasağı nedeniyvenlikleri olmadığı gerekçesiyle evlerini 10 bin kişi Silvan’dan göç etti S Tahir Elçi: 48 saatliğine durdurun Silvan’da yaşananlara dikkat çekmek ve Kobane’de çatışmalarda ölen Aziz Güler’in cenazesinin verilmemesi nedeniyle DHA Mersin Bürosu’nu işgal etti. n CİZRE: HDP Şırnak Milletvekili Ferhat Encü, Hakkâri eski Belediye Başkanı Fadıl Bedirhanoğlu ve belediye eşbaşkanlarının da bulunduğu yüzlerce kişi Silvan için HDP binasından Hükümet Konağı’na yürüdü n DİYARBAKIR: HDP ve DBP öncülüğünde yürüyüş düzenlendi. DBP İl binası önündeki yürüyüşe HDP milletvekilleri, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak ve vatandaşlar katıldı. Mezopotamya Hukukçular Derneği üyesi avukatlar da Diyarbakır Adliyesi önünde oturma eylemi yaptı. n YÜKSEKOVA: HDP ilçe binası önünde toplanan binlerce kişi Cengiz Topel Caddesi üzerinden Zagros İş Merkezi’ne yürüdü. Katılımcılar Silvan için 1 dakikalık saygı duruşunda bulundu. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle