28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 2014 PERŞEMBE ‘Vefa’yı sıfırladılar EMİNE KAPLAN/FIRAT KOZOK 6 AKP KONGRESİ Davutoğlu Davutoğlu genel başkanlık koltuğuna oturdu. Erdoğan davaya emeği geçenler arasında Dönemi Başladı Gül’ü saymazken sadece uyumlu çalıştıklarını söyledi. Davutoğlu Gül’ün adını bile anmadı ANKARA – Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 10 Ağustos’ta cumhuraşkanı seçilmesinden sonra kendisinden sonraki isim olarak açıkladığı Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 80 kadar delegenin katılmadığı AKP kongresinde 1480 delegeden 1382’sinin oyuyla genel başkan seçildi. Davutoğlu’ndan önce partinin “değişmez” lideri görüntüsünde konuşan Erdoğan, Adnan Menderes, Turgut Özal ve Necmettin Erbakan’ı referans olarak aldıklarını belirtirken, davaya emeği geçen siyasi figürler arasında Abdullah Gül’ü saymadı. Erdoğan, Gül’den yalnızca bir kez söz ederken; Davutoğlu adını bile anmadı. Kongreye katılan eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın adı iki kez anons edilmesine karşın seçimde oy kullanmaması dikkat çekti. AKP’nin kongresi dün Arena Spor Salonu’nda gerçekleştirildi. Salona önce “genel başkan adayımız” anonsuyla Ahmet Davutoğlu eşiyle birlikte gelerek partilileri selamladı. Davutoğlu’ndan ya 4 KURUCUDAN TEK ADAMLIĞA AKP, 2001 yılında resmi kurucuları içinde Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Abdüllatif Şener liderliğinde yola çıkmıştı. Önce 2007 cumhurbaşkanı seçimleri öncesinde Erdoğan’la parti ve hükümet politikalarında anlaşmazlığa düşen Şener koptu. Şener, AKP içindeki yolsuzlukları gündeme taşıyan ilk isimlerdendi. Şener’in kopuşu ve Gül’ün cumhurbaşkanı oluşuyla birlikte Erdoğan, 4 kurucunun liderliğini sona erdirip parti ve hükümette tek yetkili olmaya doğru hızla gitmeye başladı. Cumhurbaşkanı seçimlerinin ardından da Gül’ün önünü genç ekiple kesti. Şu anda ilk 4’lüden aktif sahnede sadece Arınç bulunuyor. Ancak Arınç da Erdoğan’ın etrafındaki genç ekibin hedefi haline geldi. Kongrede de etkisiz kaldı. Kabinede olmayabilir. 3 dönemlik olan Arınç’ın partideki etkinliğinin 2015 seçimlerinde sona ermesi bekleniyor. ğı belirtilerek, delegelerin oy kullanması için anonslar yapıldı. Sürenin dolmasına kısa bir süre kala sandıklarda oy kullanmayan delegelerin adları tek tek okundu. Adı okunan milletvekilleri arasında Erdoğan Bayraktar, Nihat Ergün ve Salih Fırat da yer aldı. Kongreye katılan delegelerin tamamının oy kullanmadığının anlaşılması üzerine süre 15 dakika daha uzatıldı. Sürenin bitmesine kısa bir süre kala Bayraktar’ın adı yeniden anons edildi. Bayraktar’ın oy kullanmadığı gözlendi. Süre bittikten sonra da sandık başında bulunanların oylarını kullanabileceği anonsu yapıldı. Erdoğan ayrıca davaya emeği geçen ve referans aldıkları isimler arasında Atatürk’le birlikte Menderes, Özal ve Demirel’i saydı. Gül’ün davaya hizmetlerinden söz bile etmedi. Erdoğan ayrıca Gül’ün ismini de 1.5 saati aşan konuşmasında sadece “cumhurbaşkanı ve başbakan olarak uyumlu çalıştıklarını belitirken” bir kez andı ve ‘Abdullah Bey’ ifadesini kullandı. rım saat sonra salona gelen Erdoğan, alkışlar, slogan ve parti şarkıları eşliğinde eşiyle birlikte salonda salonda tur atarak partilileri selamladı ve karanfil dağıttı. Erdoğan, salonda Davutoğlu ile yan yana oturdu. Erdoğan ve Davutoğlu’nun gelişinin ardından kürsüye çıkan AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, kongrenin salonda hazır bulunan 1245 delegeyle toplandığını açıkladı. AKP’nin 1480 delegesi bulunuyor. Parti yönetimi, salonda bulunmayan delegelerin oy kullanması için yoğun trafik yürüttü. Sonuçlar açıklandığında oy kullanan delege sayısının arttığı gözlendi. Yine de 100’e yakın delege kongreye katılmadı. Davutoğlu’nun sayımın ardından oylamaya katılan 1388 delegenin 1382’sinin oyuyla genel başkan seçildiği ilan edildi. 6 oy ise geçersiz sayıldı. Genel başkanlık için oylamaya geçildiğinde de oy sayısının gösterge olaca Abdullah Bey... Davutoğlu yönetimi devraldı... öyle demeliyiz. Davutoğlu’nun RTE’nin “gözdesi” olduğu, yerini ona bırakacağının kararı epey eski olmalı. Ben bunu net olarak, yerel seçimlerde RTE sesi kısıldığında gördüm, Konya mitinginde yerini Davutoğlu’na bıraktı, başkasına değil. RTE’nin en çok Davutoğlu’ndan etkilendiği görülüyor. Muhkim bir adam, değişmez sabit fikirleri var: İslamcılıkta sonuna kadar, başarısız dış politikada, ümmet bayrağını dalgalandırmakta, Osmanlı’nın çökmüş “şanlı geçmişi”ni sahiplenmekte sonuna kadar... Yeni Osmanlılık giysisi içinde, ama esasında panislamist dış politikayı Erdoğan’a giydiren ve böyle bir amacın peşinde koşturan, “teorik muhkim”liğiyle Davutoğlu. Ama Davutoğlu ve Erdoğan, Ortadoğu ve İslam ülkelerinde “Osmanlı bakiyesi” kültürün ve toprakların peşine düştüklerinde ulus devletlerle karşılaştılar... Şaşırmış olabilirler mi?! Bu coğrafyada da, “Müslüman Kardeşler” aracını, resmi hükümetlere karşı kullanmaya da kalkıştılar... Suriye, RTEDavutoğlu’nun ilk başta doğru olan ilkesel dostluk politikasının, nasıl sonradan fırsatçı bir politika dönüştüğünün tipik örneğidir. Suriye ile ortak hükümet toplantıları bile yapıyorsun, her türlü ekonomik ve toplumsal ilişki katlanarak artıyor... Derken Suriye karışıyor, ABDFransa emperyalistleri önce Esad’ı yıkma kararı alıyor. RTEDavutoğlu hemen pozisyon değiştiriyor ve Esad’la bütün ilişkileri parçalıyor... Esad’a karşı savaşan köktendincilere her türlü desteği veriyorlar... Şimdi karşılarında dağılmış bir devletmillet enkaz olarak duruyor... Batı emperyalistleri ise bugün 180 derece pozisyon değiştirdi, Esad ile işbirliğine girdi. Davutoğlu, “Osmanlı bakiyesi” teorisi ve Esad ile kurulan büyük dostluk ilişkileri gereğince, Batı’nın Suriye’ye müdahalesine ve Ankara’yı kullanarak Esad’ı yıkma politikasına karşı durmalıydı! Davutoğlu ve hükümet Batılı emperyalistlerin dümenine girdi, Suriye’de Esad sonrası için pozisyona yattı... İktidarın karşısında 3 feci sonuç var şimdi: İlki, Suriye ve Irak’tan çıkan IŞİD gibi köktendinci halifeli malifeli katil bir hareket... İkincisi Suriye halkından 150 bini aşan ölü... Üçüncüsü ise, komşu ülkelere hatta Avrupa’ya dağılmış, Türkiye de sayıları 1 milyonu aşmış, yerinden yurdundan olmuş, ölmüş öldürülmüş, dilenciye dönüşmüş koskoca bir Suriye... Davutoğlu’nun bugün Ortadoğu’daki yeni oluşumda, bir politika oluşturacak konumu yok. Hâlâ orada etkili güç, tartışılmaz bir şekilde ABD... Bu ülke, yaratılmasında önemli bir sorumluluğu olan IŞİD’i, şimdi ise neredeyse güncel başdüşman ilan etmiş durumda... Ama bu konuda Ankara ile ciddi bir açmaz da var aralarında... Mesela, bizim iktidar, IŞİD’in varlığından çok da hoşnutsuz değil. Orada yeni bir Sünniselefi devletin doğmasına karşı herhangi bir söylemlerini görmedim. Hiç tartışılmayan bir noktayı vurgulayayım. Hükümet belki “ümmet birliği” çerçevesinde buna bakıyor olabilir... Ama IŞİD’in orada sürekli varlığını, Kürtlere karşı bir kart/koz olarak kullanma niyetini de hesaba katmamız gerekir... Ankara, IŞİD’e o kadar kolaylık gösterdi ki, IŞİD’in Türkiye’ye mecbur ve vefa borcu olduğunu sandılar; 49 elçilik personelini rehin veya esir alabileceklerini bile düşünmediler... Davutoğlu, İslam kardeşliğiOsmanlı bakiyesi falan derken, karşısında son derece mezhepçi, ulusçu, Batı hegemonyasının aleti, birbirini yiyen, parçalanmış bir bölge görmüyor mu... Şüphesiz ki görüyor. Bugün Ankara’nın neredeyse hiçbir İslam ülkesiyle doğru düzgün bir dostluk içinde olmamasını nasıl açıklıyor? Davutoğlu, doğrulanmayan teorik görüşlerini, acaba uygulamada elde ettiği yeni bilgilerle gözden geçirmeyi düşünür mü? Bir akademisyen böyle yapar. Uygulamada elde edilen sonuçlar teorisini doğrulamıyorsa ya düzeltme yoluna gider ya da teorisini çöpe atar... 3 Feci Sonuç Düşük oyla seçilirse kaygısı ‘Asla veda etmiyorum’ FIRAT KOZOK ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan AKP Genel Başkanı olarak yaptığı son konuşmasının “asla bir veda olmadığını” belirtirken “davanın ruhunun, misyonun değişmediği sadece isimlerin değiştiğini” vurgulayarak “yola devam” mesajını verdi. Paralel yapıdan hesap sormanın “Cumhurbaşkanlığı makamında boynunun borcu” olduğunu dile getiren Erdoğan, “Davaya ihanet edenlerin onursuzca yok olup gittiklerini” söyledi. Erdoğan’ın “unutulmaya namzet olanlar” olarak tanımladığı ve “çöplüğün içerisinde yerlerini alacaklarını” söylediği isimlerin kim olduğu ise merak edildi. Konuşmadan satır başları şöyle: 13 yıldır gururla taşıdığım AKP’nin genel başkanlık vazifesini artık sizlere teslim ediyorum. Bugün değişen sadece şekildir. Öz değişmiyor. Partimizin yüklendiği misyon, davamızın ruhu, hedef ve ideallerimiz değişmiyor. Partimizin yüklendiği misyon, davamızın ruhu değişmiyor, sadece isimler değişiyor. Bu konuşmamız asla bir veda değildir. Bu harekette Gazi Mustafa Kemal’in ufku, vizyonu vardır. Bu harekette şüpheniz olmasın Necmettin Erbakan’ın da alın teri vardır. Bugün yeni Türkiye’nin doğum günü. Anayasal ve yasal yetkiler dairesinde, tarafsızlığımızı zedelemeden, iktidarımızın millete hizmet üretmesi için katkılarımı sunmayı sürdüreceğim. Bir cumhurbaşkanının görevi hükümetin önünü kesmek değildir, açmaktır. Nasıl Abdullah Bey döneminde yaşamadıysak bundan sonra da yaşamadan devam edeceğiz. Davutoğlu kardeşime her aşamada katkı sunacağım. O bir emanetçi değildir. Yeni Başbakan’ın paralel devlet yapısıyla mücadelede son derece azimli ve cesur olacağına yürekten inanıyorum. Esasen yeni genel başkanımızın ve başbakanımızın seçilmesinde birçok kriterin yanında, paralel yapıya karşı duruşu da etkili olmuştur. Yarından itibaren ilk hedef 2015, ikinci hedef 2019, üçüncü hedef 2023 seçimleri. Yeni anayasayı yapacak çoğunluk 2015 seçimlerinde hedef olmalı. Tarih, davasına ihanet edenlerin nasıl onursuzca yok olup gittiğinin örnekleriyle doludur. Okyanus ötesinden gelen telefonlarla istifa edenleri, darbecilerin tehditlerine boyun eğenleri, darbecilerin getirdikleri haberlere inananları bugün hiç kimse hatırlamıyor. Başkalarının oyuncağı olanlar unutuldular. ‘Davaya ihanet edenlerin onursuzca yok olduğunu’ söyleyen Erdoğan AKP için ‘Benim 5. çocuğum, aşkım’ nitelemesi yaptı GÜL’DEN KONGRE’YE MESAJ Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kongreye kutlama telgrafı göndermesi dikkat çekti. Tarafsızlık gereği Cumhurbaşkanları siyasi partilerin kongrelerine kutlama mesajı göndermiyor. Divan Başkanı İpek’in “Çok önemli bir telgraf” anonsuyla okuduğu mesajda Gül, kongrenin millete ve ülkeye hayırlı olmasını diledi. Gül, “Genel başkanlık görevinden ayrılan seçilmiş cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’a yeni görevinde tekrar muvaffakiyetler diler, müstakbel genel başkana da başarılar temenni ederim” dedi. Gül’ün telgrafı, partililer tarafından alkışlarla karşılandı. Gül’ün Cumhurbaşkanlığı görevi henüz sürerken tarafsızlığını bir kenara bırakarak mesaj göndermesi, parti tabanına ileriye yönelik bir mesaj olarak yorumlandı. Abdullah Gül, kongrenin ardından AKP Genel Başkanlığı’na seçilen Ahmet Davutoğlu’nu telefonla arayarak tebrik etti ve başarı dileklerini iletti. Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ Teorisini Çöpe Atar mı? ‘Davamızım ruhu değişmiyor’ ‘Davutoğlu emanetçi değil’ ‘Biz sizi anlıyoruz, siz de bizi anlayın’ Erdoğan, konuşması sırasında ‘yaşam tarzlarına saygı’ mesajları verirken “Buradan 77 milyonun her bir ferdine bir kez daha musâfaha (tokalaşmak) için elimi uzatıyorum. Partim adına hükümetim adına elimi tekrar uzatıyorum. Diyorum ki biz sizi çok iyi anlıyoruz. Sizin yaşam tarzlarınızı değerlerinizi anlıyoruz. Sizin taleplerinizi arzularınızı biliyoruz. Ekranları başında bizi izleyen milletime sesleniyorum. Sizin de bizim anlamanızı istiyoruz. Hangi yasakları aşarak bugünlere geldiğimizi anlamanızı istiyoruz. Nasıl dışlandığımızı görmenizi anlamanızı istiyoruz. Hatta bir başbakan olarak bile aldığımız hakaretleri vesaire bilmenizi istiyoruz. Biz sizlere her zaman gönlümüzü açtık anlamadınız. Ama bugün diyorum ki, sizin de bizlere gönlünüzü samimi olarak açmanızı bekliyoruz. Eski küslükleri, dargınlıkları, gerilimleri, kamplaşma ve kutuplaşmaları bir kenara bırakalım diyoruz” dedi. Erdoğan’ın konuşmasının ardından kürsüye çıkan Ahmet Davutoğlu’nun ise “Biz tüm özgürlükleri yeni bir ahlaki formasyonla buluşturacağız” ifadesini kullanması dikkat çekti. ‘İlk hedef 2015, en son 2023’ ‘İhanet edenler onursuzca yok oldu’ BASINA AMBARGO TEPKİ ÇEKTİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP kongresinde çok sayıda medya kuruluşuna uygulanan yasağa, gazeteci örgütlerinden “AKP akreditasyonu sansür aracı olarak kullanıyor” tepkisi geldi. AKP kongresine Aydınlık, Birgün, Evrensel, Sözcü, Taraf, Yeniçağ, Yurt ve Zaman gazeteleri, Bugün TV, Halk TV, Kanaltürk TV, Ulusal Kanal, Samanyolu Haber ve Cihan Haber Ajansı akredite edilmedi. G9 Gazetecilere Özgürlük Platformu, her söyleminde ‘İleri Demokrasi’den bahseden bir partinin, demokrasinin, düşünce ve ifade özgürlüğünün arenası olması gerekirken, halkın haber ve bilgi alma hakkını yok saydığını belirtti. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ise AKP’nin akreditasyonu “sansür” aracı olarak kullandığını kaydederek iktidar partisini bu uygulamadan vazgeçmeye çağırdı. ayıf Ekonomi Üzerinde Abartık Politik Güç Çağımızda ülkelerin gücünün kaynağı ekonomidir. Ekonomik büyüklük değil, ekonomik güç. Büyüklük her zaman güce eşit değildir... Ekonominiz, 400 milyar dolarlık dış borçla ayakta duruyor ve bu borçla iç tüketimi büyütüyorsanız... Ekonomik çarkları dış alımla döndürüyor ve üretiyorsanız... Güçlü ekonomilerin ana dayanağı olan yüksek teknoloji üretiminiz yoksa... Ve bilgi toplumu özelliğiniz zayıfsa... Eğitimi giderek daha çok bilimsel bir çerçeveye oturtmuyorsanız ve her geçen yıl kalitesini düşürüyorsanız... Dış satımınızda, yüksek teknolojinin payı, çeşitli hesaplara göre 1.4 veya 1.9 civarındaysa... Ekonomik kalkınmanızı esas olarak kendi tasarruflarınıza, kaynaklarınıza dayandıramıyorsanız... Ve sürekli, kırılabilecek bir ekonomik yapı olarak uluslararası ölçeklere göre sınıflandırılıyorsanız... Güçlü bir ekonomiden bahsedemezsiniz. Böyle bir ekonomi üzerine, politik büyük güç inşa edemezsiniz; politik bir güç olarak sahneye çıkamazsınız... Ancak, güçlü ülkelerin dümen suyunda gidebilirsiniz... Davutoğlu ve RTE, altyapısı zayıf ve abartık bir politik güç sahneledi... Tabii geri tepen bir silah oldu... Ama bu söylemlerini hâlâ en yüksek makamdan sürdürmelerini de ilgiyle izliyorum... HHH Dünkü törene gelirsek, şüphesiz ki RTE ile güçlü bir işbirliği içinde, ama bence bir Davutoğlu Dönemi başlamıştır... Anayasa ilke ve maddeleri ile yetki ve sorumluluklar ortadayken, hükümetin başının ve bakanlarının, Çankaya’nın sekreterleri gibi davranmayı sürdüreceklerini düşünmüyorum. Şu cicim ayları geçsin, zaman içinde herkes yerine alışacaktır... Z Ana muhalefetin genel başkanı yemin törenine katılmayacağını söylüyor. Oraya katılmamakla bize ne kaybettirir? Hiçbir şey. Ama kendisinin çok şey kaybedeceğini tekrar hatırlatmak isterim. CHP kendisini sorgulamalı, tarihiyle yüzleşmelidir. Statükoyu savunan CHP fayda sağlayamaz. Çözüm sürecinin karşısına duvar gibi dikilen CHP milletle barışamaz. HDP teröre sırtını dayayarak varlık gösteren bir parti olmuştur. HDP de yeni Türkiye’de istismardan vazgeçip kan üzerinden yürüttüğü siyaset tarzını terk edip Türkiye partisi olma yolunda ilerlemelidir. Şiddet araçlarına prim veren bir siyasetin yeni Türkiye’de karşılık bulması mümkün değildir. Barış süreci topluma emanettir. AKP adeta benim çocuğumdu. Bu son kongremde, özellikle bir annenin çocuğuyla olan ilgisi, ki benim AKP beşinci çocuğumdu. Adalet ve Kalkınma Partisi’ni, yani aşkımı, sevdamı, tutkumu, kavgamı önce Allah’a, sonra sizlere emanet ediyorum. Unutulmaya namzet olanlar da yok değil, var. Onlar da vakti saati geldiğinde inanıyorum ki o çöplüğün içerisinde yerlerini alacaklardır. ‘Yemine katılmazsa kaybeder’ ‘Barış süreci topluma emanet’ Bir avuç haşhaşi “HSYK’de bakıyorsunuz, üçüncü derecede böyle bir farklı uygulama var. Bu ülkenin Başbakanı’na kalkıp tweet’lerle hakaretler eden yargının savcısına dava açmamak suretiyle korumacılığın içine giren sorumsuzdur. İşte bunların hesabının sorulacağı günler de yakındır. Güvenlik kurumlarının ve yargının demokratik meşruiyet temelinde yeniden yapılandırılması son derece önemlidir. Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun hem siyasete hem de halkın doğrudan seçtiği cumhurbaşkanına karşı son derece nezaketsiz tavırları, eski Türkiye’nin alışkanlığıdır. Hukuk sistemi, bir avuç haşhaşinin şantajına mahkum bırakılamaz. Pensilvanya hukuk sistemine emir ve Erdoğan, Feyzioğlu’yla ilgili karara sert tepki gösterdi: remez, talimat veremez. Hasan Sabbah benzeri meczupların oyuncağı asla olamaz. Vatansever hâkim ve savcılar aralarındaki haşhaşileri temizleyecek hukuk üzerindeki gölgeleri de kaldıracaktır. Yeni Türkiye’de devlet içinde paralel devlet yapılanmasına, çetelere, mafyatik örgütlere asla izin verilmeyecektir. Ey Pensilvanya’daki zat, sen bu Türkiye’yi seviyor musun? Türkiye’yi seviyorsan neden Türkiye’de değil de Pensilvanya’dasın. Gel o zaman Türkiye’ye deyin. İhanet cezasını alacaktır. Cumhurbaşkanlığı makamında bu ihanetin hesabını sormak benim de boynumun borcudur. Bu konuda kimse cumhurbaşkanlığı makamında benim sessiz kalmamı beklemesin.” Aşkımı sizlere emanet ediyorum Çöplükte yerlerini alacaklar Yargıtay’ın nezaketsizliği Ey Pensilvanya’daki zat
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle