28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 AĞUSTOS 2014 SALI 8 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK Bolu’da verdiği demeçte; “Kurultayda yeni bir yönetim işbaşına gelmeli” dedi. Bu temenni yalnız Baykal’ın tekelinde değil. Partinin bu yönetim kadrosuyla yakın gelecekte beklenen başarıya ulaşamayacağı genel bir istek. Ne ki Baykal’ın demeci beklenen içerikte değil. Bugünkü genel başkanı almıyor. Oysa başarısızlık, herhangi bir konuda her kafadan değişik seslerin çıktığı bu yönetim kadrosunun, o kadroyu oluşturan bugünkü genel başkanın eseri. Her kurultay yeni bir nefes olmalı diye düşünenlerin önüne çıkacak olası tablo eskiyi pek aratmayacak. Genel başkan yine aynı genel başkan. Fakat Parti Meclisi’nde ufak tefek kimi değişikliklerle al sana yeni yönetim. Olası bu sonuç karşısında acaba Baykal eski deneyimlerine dayanarak CHP’de yeni bir yönetimin işbaşına geldiğini söyleyebilecek mi? Kısacası beklenen değişim, benzetmek gerekirse; CHP hamamında Parti Meclisi’nde yalnız bazı tellakların, birkaç PM üyesinin değişiminden ibaret kalacağa benziyor. HHH Şişli Belediye Başkanı iken CHP’ye döneceği söylentileri sürekli partinin genel başkanlığına oynamak amacını içerdiği söylenen Mustafa Sarıgül, geçen hafta Genel Başkan Kılıçdaroğlu’na ani bir ziyaret yaptı. Kulislere yayıldığına göre Sarıgül, kurultayda genel başkanı destekleyeceğini bildirdi. Bu, CHP Genel Başkanlığı’na pek hevesli eski belediye başkanının şimdilik bu sevdadan vazgeçmesi demek ama... ... bu amacından vazgeçmek değil, ertelediği anlamına geliyor. Bugün bu kurultayda bu görevi savunsa parti örgütünü arkasına alamayacağını hesapladığının bir göstergesi. Ne var ki Sarıgül, yeni PM’de yer alacak. Herhalde bu üyelik ve yönetimde alacağı yeni görevlerle örgütle kaynaşmak olanağını bulacak ve gelecek kurultaya genel başkan adayı olarak girecek! Kuluçka dönemi! HHH Tabii aslında gözler AKP’de. RTE Cumhurbaşkanı seçildikten sonra kimin başbakan olacağı sorusu da artık fazla değer ve önem taşımıyor. Zira A. Gül’ün başbakanlık olasılığı artık gündemde bile değil. Ama RTE’nin sözünden çıkmayacak bir başbakan kim olabilir sorusuna genelde Dışişleri Bakanı Davutoğlu yanıtı veriliyor. RTE yukarıdan iç siyaseti dizayn edebilir. Lakin onun üzerinde durduğu dış politika. Ortadoğu cehennemine girmeyi başardığı politikalara ancak bu konuda ortak olduğu Davutoğlu ile devam etmeyi zorunlu görüyor. HHH Bu nedenle Dışişleri Bakanı’nı Başbakan ataması elbette olası. İç politikada AKP’nin 2015 seçimlerinde en az 330 milletvekili çıkarmasını, geleceği için tek koşul görüyor. Cumhurbaşbakan, önümüzdeki genel seçimlerde, tabii bir neden, gerekçe uydurarak meydanlara iner ve AKP’nin istediği çoğunlukla Meclis’e gelmesi için propaganda yaparsa şaşıracak mıyız? HHH RTE tek adamlığını pekiştirmek için mutlaka başkanlık sistemine geçmeyi yıllardır amaç edindi. Nitekim Yardımcısı Bülent Arınç; AKP’nin tek hedefinin Meclis’te gerekli çoğunluğu yakalayarak ülkeye uygun başkanlık ya da yarı başkanlık getireceklerini açıkladı. Yeni Türkiye bir yandan cumhurbaşbakanın görülmedik uygulamaları, diğer yandan ana muhalefette görülmesi olası yeni çalkantıların beklentisi içinde geliyor. Bütün bu olasılıkların ülke yararına ne kadar hayırlara vesile olacağını önümüzdeki iki üç yılda göreceğiz. Ankara’dan uyarı Almanya’dan rest u Dışişleri Bakanlığı, Almanya’nın 2009’dan bu yana Türkiye’yi dinlediği iddialarına karşı Almanya’nın Ankara Büyükelçisi’ni çağırıp uyardı. Almanya Başbakanı Angela Merkel, istihbarat servislerinin faaliyetleri hakkında yorum yapmayacağını söyledi. DUYGU GÜVENÇ ANKARA Almanya’nın 2009’dan bu yana Türkiye’yi dinlediği ortaya çıkarken, Dışişleri Bakanlığı Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eberhard Pohl’e, “Alman basınında yer alan iddialar konusunda Almanya makamlarının resmi ve tatminkâr bir açıklama sunması ve iddialar doğru ise bu faaliyetlerin derhal sona erdirilmesi beklenmektedir” denildi. Der Spiegel’in haberiyle ortaya çıkan Almanya’nın Türkiye’yi dinlemesi olayıyla ilgili Türkiye, Almanya nezdinde girişimi dün yaptı. MİT’ten gelen bilgilendirme ışığında yapılan girişim çerçevesinde Dışişleri Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Erdoğan İşcan, Büyükelçi Pohl’ü Dışişleri’ne çağırdı. Görüşme yaklaşık 20 dakika sürdü. Berlin’de ise ikinci bir girişim yapılmadı. Ancak Dışişleri’nin girişimi, Türkiye’nin 2009’dan bu yana dinlendiğini bilmediğini de ortaya çıkardı ve Türkiye hâlâ dinleniyorsa buna “derhal son verilmesini” istedi. Türk diplomatik kaynaklar, bu görüşmede Almanya’ya nota verildiğini belirtirken, notanın tonunun oldukça düşük kaldığı Dışişleri’nin açıklamasıyla ortaya çıktı. Bakanlık açıklamasında Alman Federal İstihbarat Teşkilatı’nın (BND) Türkiye’ye yönelik faaliyetleri için “kaygı verici” tanımlaması yapılırken şu ifadeler yer aldı: “Söz konusu iddialarda en ufak bir doğruluk payı bulunması halinde, Almanya bakımından açıklanması gereken vahim bir durum bulunmaktadır. Dostlar ve müttefikler arasında karşılıklı güven ve saygının esas olması gereken bir ortamda bu tür uygulamalar hiçbir şekilde kabul edilemez. Davutoğlu Ülkemiz ile Almanya arasında tarihi derinliğe sahip dostluk ve müttefiklik ilişkileriyle hiçbir şekilde bağdaşmayan bu uygulamanın, uluslararası güvenliği ve istikrarı tehdit eden gerçek sınamalarla ortak mücadelemize zarar vereceği de bilinmelidir. Alman basınında yer alan iddialar konusunda Almanya makamlarının resmi ve tatminkâr bir açıklama sunması ve iddialar doğru ise bu faaliyetlerin derhal sona erdirilmesi beklenmektedir.” n Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Açıklayamam Alman istihbaratının 2009’dan bu yana Türkiye’yi gizlice dinlediği iddialarıyla ilgili Letonya’da konuşan Almanya Başbakanı Angela Merkel, istihbarat servislerinin faaliyetleri hakkında yorum yapamayacağını söyledi. Merkel gerekirse bu konudaki bilginin Alman Parlamentosu’nda istihbarat kuruluşunu denetleyen komisyona verileceğini sözlerine ekledi. NSA skandalının ardından Ekim ayında ABD’yi kastedip “Dostlar birbirini dinlememeli” diyerek ABD’ye tepkisini dile getiren Merkel, bu sözlerinin de halen arkasında olduğunu belirtti. Merkel: Muhalefet Alman Parlementosu’nda istihbarat servislerini kontrol eden Parlamento Kontrol Komitesi’nin (PKGr) üyesi olan Yeşiller Partisi Milletvekili HansChristian Ströbele ise, konunun açıklığa kavuşturulması gerektiğini belirterek, gelecek günlerde belgelere bakma fırsatı bulacaklarını ve o zaman bir şey söyleyebileceklerini ifade etti. Ströbele, “Ancak bu haber, Şansölye’nin her zaman vurguladığı gibi dostların dinlenmediği sözüyle bağdaşmıyor. Türkiye, NATO partneri, müttefik ve dost olarak nitelenen bir ülke. Bu, Türkiye’nin BND’nin hedefi olmasıyla bağdaşmıyor” diye konuştu. “Dinlenme olayı PKGr’de ele alındı mı?” sorusu üzerine Ströbele, kurulda görüşülenlerin gizli olduğunu ancak bu konuyla yoğun bir şekilde ilgileneceklerini kaydetti. Yeşiller Partisi Federal Milletvekili Özcan Mutlu da Başbakan Angela Merkel’in konuyu aydınlatmakla yükümlü olduğunu söyledi. İddialar doğruysa bunun mazeretinin olamayacağını dile getiren Mutlu, Yeşiller Partisi olarak konunun aydınlatılması için hükümetten taleplerde bulunduklarını ve Federal Meclis tatili bitince bu konunun görüşüleceğini dile getirdi. peşinde GUARDİAN GAZETESİ BAŞBAKAN’I YAZDI Kaynaklar, dinleme faaliyetinin istihbarat örgütlerinin doğasında olduğunu belirtirken krizin büyümesinin beklenmediği görüşünü de dile getirdi. Alman istihbaratının Türkiye’yi dinlediği iddialarına ilişkin soru üzerine Enerji Bakanı Taner Yıldız, Dışişleri’nin Merkel konu üzerinde çalıştığını belirtirken Artvin’de temaslarda bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu “Almanya Büyükelçisi’ni Dışişleri Bakanlığı’na çağırıp izahat istedik. Başbakanımız ile de bu konuyu görüştük. Alman makamlardan izahat bekliyoruz” dedi. Davutoğlu’nun AlBND’nin dinlemesine Almanya’nın şu 3 gerekçemanya Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier ile yaptıyi öne sürdüğü öğrenildi: ğı telefon görüşmesinde “Müttefik bir ülkenin, istihbarat lPKK’nin faaliyetleri ve Almanya bağlantısı. faaliyetlerinde hedef olarak görülmesinin ittifak ruhuna lPKK ile bağlantılı uyuşturucu ağı. aykırı olduğunu” söylediği belirtildi. İki ülkenin istihbarat l İslami terör örgütleri ile Türkiye arasınbaşkanlarının en kısa zamanda bir araya gelerek, Alman İstihbarat Başkanı tarafından Türk mevkidaşına izahat verilda bağlantı. mesi konusunda mutabık kalındığı kaydedildi. Davutoğlu: İzahat bekliyoruz Dinlemenin 3 gerekçesi depremin medyada yaşanması rastlantı değil. Cumbaşkan partisinden öte, muhalefet dahil tüm kurumların kendisine bağlı olmasını istiyor. Doğal olarak medyanın da yeni duruma göre biçimlenmesi için her şeyi yapacak. Zaten yapmaya başladı... Bir gün bütün gazeteler aynı başlığı attığında bile içindeki her şeye hükmetme hırsı geçmeyecek. Bu mümkün değil. Doğaya aykırı. Ancak kafasında böyle bir hedef olduğunu görmemek için çok ileri demokrat olmak gerek. Uluslararası değerlendirme kurumlarının raporları Türkiye’deki basın özgürlüğünün her yıl istikrarlı bir şekilde gerilediğini gösteriyor. Buna karşın medya kuruluşu sayısı sürekli artıyor. Çünkü ana hedef şu: Çok kanallı tek seslilik. Türkiye’de medyanın çok geliştiği, teknolojinin bütün olanaklarını kullandığı ilan edilecek ama, birbirinden çok farklı gibi görünen tüm gazeteler ve televizyonlar aynı şeyi söyleyecek. Bu hedefe adım adım gidiliyor. Cumbaşkan sadece devlet kurumlarına eleman tayin etmekle kalmıyor, medyada patron atamalarını da doğrudan kendisi yapıyor. Örneğin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun kısaltılmışı TMSF ama bunun gerçek anlamda açılımı şu: Tayyip’e Medya Sağlama Fonu! HHH Teknolojik gelişim medyanın da çok etkili bir güç haline gelmesini sağladı. Bir güç, eğer çok etkili ise herkes ona sahip olmak ister. Bu genel doğrudan en çok payı medya alıyor. Bu anlamda “medya gücü” diye bağımsız bir güç yok, “güçlerin medyası” var. Zira özellikle yazılı basın sürdürülmesi çok zor bir alan haline geldi. Başta sosyal medya olmak üzere gazetelerin varlığını sorgulayan yeni iletişim alanları var. Ancak bütün dünyada üzerinde birleşilen gerçek o ki; gazeteler etkinliğini görünür geleceğe kadar sürdürecek. Bu “görünür gelecek” hemen her ülkede en az bir kuşak daha devam edecek. Cumbaşkan da sahip olduğu onca medya yelpazesine karşın gazetelerden elini çekmiyor. Sadece cumbaşkan mı? Elbette değil. Başta vurguladığımız gibi Türkiye üzerine planı olan herkes medya gücünü de elinde tutmak istiyor. En azından sesini duyurabileceği alanlar açmaya çalışıyor. Bu kapsama iktidar koalisyonu içindeki bütün kesimlerden sadece belli bir belgede değil, tüm Türkiye’de var olmak isteyen siyasi hareketlere geniş bir yelpaze giriyor. HHH İktidar medyayı kendileştirmeye girişirken deyim yerindeyse sadece sopa kullanmıyor. Havucu da eksik etmiyor. Her ikisinin de ayrı gücü var. Durumu şöyle bir anlatımla özetleyebiliriz: Ya başkalaşır abad olursun... Ya batar berbad olursun! İktidar gücünü böylesine acımasız kullanan bir yapıya karşı geleneksel yayın organlarının kendini korumasının sayısız güçlüğü var. Burada en çok hedefte olan ve direnme gücü en fazla olan yayın organı Cumhuriyet. Yukarıda sıraladığımız her kesimin Cumhuriyet’le ilgili planı var. Bunu da yadırgamamak gerekir. Buna karşı Cumhuriyet’in iki büyük gücü var; kuruluş temelleri ve okuru. Kuruluş temellerinin vücut bulduğu metin Cumhuriyet Vakfı Senedi’nin başlangıç bölümünde yazılı. Adını Atatürk’ün koyduğu Cumhuriyet, bu kökleri korumak için kapı gibi senet vücuda getirdi. Cumhuriyet’te herkes bu senede bağlı olarak sorumluluk alıyor. Cumhuriyet’in okur gücü sadece rakamsal değil, aynı zamanda rakımsaldır. Her biriyle yükseklik geometrik artar. Konumuz salt Cumhuriyet değil... Genel olarak medyada olanları dile getirmeye çalıştık. Ancak Cumhuriyet, tüm medyanın karşı karşıya kaldığı tehlikeden ayrı tutulamaz. Cumbaşkanla birlikte her alanda daha güçlü duruşun gerektiği bir döneme giriyoruz. Ne diyor diyalektik? Hiçbir sorun yoktur ki, içinde çözümü barındırmasın! ‘Erdoğan’ın içgüdüleri CHP’Lİ AYGÜN, ÇOCUĞU IŞİD’E KATILAN GURBETÇİ AİLEYLE BİRLİKTE TBMM’DE BASIN TOPLANTISI DÜZENLEDİ sonunu getirecek’ Dış Haberler Servisi İngiliz Guardian gazetesi Cumhurbaşkanı seçilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın tüm yetkilerini de beraberinde götürerek, olası başbakanın yetkilerini sınırlamayı planladığını ileri sürdü. Gazetedeki yazıda, Gezi Direnişi’yle birlikte liberal bir gruplaşma yaşandığı, ortaya çıkan bu yeni kesimin “siyasi ifadesini” bulması halinde Erdoğan’ın sonunu getirebileceğine dikkat çekildi. Guardian’da, “Türkiye: İktidarın Yükselişi” başlığını taşıyan başyazısında Türkiye’de son dönemdeki gelişmeler değerlendirildi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde rakiplerine karşı tüm medya organlarını “orantısız” kullanan Erdoğan’ın gelecek yıl yapılacak genel seçimlerde anayasayı değiştirecek sayıda sandalye kazanmayı planladığı, başbakanın yetkilerini kısıtlayarak kendi yetkilerini artırmayı amaçladığı belirtildi. Gezi Direnişi’ne atıf yapılarak yeni bir siyasetin yükselebileceği ihtimaline atıf yapılan yazıda şu görüşlere yer verildi: “Ama şimdi yeni bir sınıf daha var. Bu sınıf eski, laik Batılılaşmış Türkler değil. Bu sınıfa onlar da dahil ama Erdoğan’ın Gezi Parkı eylemleri sırasında karşılaşıp, yenilgiye uğratamadığı, hâlâ dağınık liberal bir gruplaşma var. Son seçimlerde ve ondan önceki iki oylamada Türklerin yarısı ona oy vermedi. Erdoğan zirveyi görmüş olabilir. Bu diğer Türkiye Erdoğan’ın otokratik yöntemleriyle yabancılaştırılmış halde. Çevre meselelerine duyarlılar ve güzel yerleri mahveden aşırı inşaatlara karşılar. Ayrıca Türkiye’nin en çok gazeteci hapseden ülke olmasından utanıyorlar. Bu grup hâlâ siyasi bir ifadesini bulamadı, ama er ya da geç bulacak. Erdoğan’dan farklı türde bir politikacı onlarla orta yerde buluşmayı başarabilirdi. Ancak tüm içgüdüleri Erdoğan’ı tersi yöne itiyor ve bu da en nihayetinde sonu olabilir.” ‘Türkiye üzerinden IŞİD’e katıldı’ Gece yarısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Almanya’dan Türkiye’ye gelerek IŞİD’e katılan gencin ailesi, “Çocuğumuzun böyle eli kanlı bir örgüte katılıp sivil, masum insanların canına kıyması bizi kaygılandırıyor. Çocuğumuz ölse cenazesini alamayacağız” diye konuştu. Almanya’da görev yapan Türk parlamenter Gülnur Can da TürkiyeSuriye sınırındaki denetimsizliğe dikkat çekerek “Türkiye’de sınırlar neden kaldırıldı; neden Suriye’ye elini kolunu sallayanlar gidiyor?” dedi. CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün; IŞİD’e katılan Türk asıllı Almanya yurttaşı gencin ailesi ve Alman parlamentosunda yer alan bazı Türk milletvekillerinin katılımıyla TBMM’de basın toplantısı düzenlendi. Almanya’nın Hamburg kentinden 18 kişilik bir grupla geldiği belirtilen F.K. isimli gencin Türkiye üzerinden IŞİD’e katıldığı ifade edildi. Toplantıda konuşan amca ÇALIŞANLAR MAAŞ ALAMADI gUrBeTçi Aile: “Çocuğumuzun böyle eli kanlı bir örgüte katılıp sivil masum insanların canına kıyması bizi kaygılandırıyor. Biz sadece bizim çocuğumuzun gittiğini zannediyorduk, Hamburg’dan 18 kişinin gittiğini öğrendik. Çocuğumuz ölse cenazesini alamayacağız.” Hamburg’dan 18 kişinin gittiğini öğrendik.” Toplantıya katılan Alman Yeşiller Partisi Hamburg Milletvekili Gülnur Can da Türk siyasetçiler olarak Almanya’da bir inisiyatif oluşturmak istediklerini dile getirdi. siyel tehlike ile karşı karşıya olan aileleri bilgilendirmek istediklerini söyleyen Can, “Türkiye’de sınırlar neden kaldırıldı; neden Suriye’ye elini kolunu sallayanlar gidiyor?” diye konuştu. kaçtılar ALİ AÇAR Murat Keskin, can güvenliği nedeniyle IŞİD’e katılan yeğeninin ismini veremeyeceğini ifade etti. Keskin, yeğeninin IŞİD’e nasıl katıldığını şöyle anlattı: ‘Kaygılanıyoruz’ “Yaklaşık 4 hafta önce, elimizdeki belgelerle çocuğumuzun IŞİD terör örgütüne katıldığı haberini aldık. Çocuğumuzun böyle eli kanlı bir örgüte katılıp sivil masum insanların canına kıyması bizi kaygılandırıyor. Çocuğumuz ölse cenazesini alamayacağız. Gelen bilgilere göre hepsinin Türkiye sınırları üzerinden Suriye’ye geçtiklerini öğrendik. Biz bu olayı duyar duymaz çeşitli kurumlara başvurduk. Biz sadece bizim çocuğumuzun gittiğini zannediyorduk, ‘Kirli bir savaş’ Ailelerin basının karşısına çıkmaktan çekindiklerini belirten Almanya boks şampiyonu İsmail Özel, “Gençler kirli bir savaşa yönlendiriliyor. Herkesin bu konuda duyarlı olmasını istiyoruz. Buna kim destek veriyorsa benim gözümde alçaktır. Bunlar Müslümanlıkla ilgisi olmayan insanlar. İnsanların kafasını kesiyorlar. F.K’nin ailesini tanıyorum, bu gençleri kandırıp bu kirli savaşın içine sokuyorlar, katliam yapıyorlar” diye konuştu. ‘Ne ilk ne de son’ Can, “Gençlerin Almanya’da işsizlik sorunu var. İslamofobi nedeniyle Müslüman kökenli gençlerin iş alanlarında ciddi sorunlar yaşanıyor. Bu gencimiz ne ilk ne de son” dedi. Gencin ailesiyle birlikte hem polise hem de Türk Başkonsolosluğu’na gittiğini kaydeden Can, Almanya’da birçok ailenin basına ve polise korkudan başvurmadığını ifade etti. Gelecekte örgüte gitmeyi planlayan ve potan Doğuş Grup Güvenlik Şirketi’ne bağlı olarak çalışan yaklaşık 500 işçi maaşlarını alamadıkları için mağdur oldu. Yaklaşık 2 aydır maaşlarını alamayan bir grup işçi dün şirketin Şişli’deki merkezine geldiğinde büyük bir şok yaşadı. Gece şirketteki tüm malzemelerin taşındığını öğrenen işçiler, “Bize sözlü vaatte bulundular. Şirket yöneticileri telefonlarımıza çıkmayınca buraya geldik ve kaçtıklarını öğrendik” dedi. Şirkette sekreter olarak çalışan kişi ise gelişmelerden bilgisi olmadığını söyledi. Doğuş Grup Güvenlik Şirketi’ne bağlı çeşitli projelerde güvenlik görevlisi olarak çalışan bir grup işçi, maaşlarını alamadıkları için birkaç gündür telefonla aradıkları şirket yöneticilerine ulaşamadı. Bunun üzerine işçiler dün şirketin Şişli’de Prof. Dr. Mazhar Öktel Sokak’taki merkezine geldi. Merkezde toplantı için çağırılan şirketin muhasebecisi ve sekreteri ile karşılaşan işçiler, büro malzemelerinin taşındığını görünce büyük bir şok yaşadı. Şirketin önceki gece yarısı taşındığını öğrenen işçiler yeniden telefonlarına sarıldı, ancak bir sonuç alamadı. 2009’dan bu yana şirkete bağlı güvenlik görevlisi olarak çalışan Burcu Gökmenoğlu, 1 yıldır maaşlarını düzenli alamadıklarını son 2 aydır ise kendilerine hiç ödeme yapılmadığını söyledi. Konuyla ilgili olarak aradığımız şirket yöneticileri telefonlarımıza yanıt vermedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle