14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 MAYIS 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Canlar yandı, insanlar öldürüldü uzun namlulu silahlarla... O alan yasaklandı yıllarca... Yasak kaldırıldı, güle oynaya 1 Mayıs kutlandı 2012 yılında... HHH Taksim’e çıkmanın telaşı içinde fazla kalmadım... Ne yazık ki çıkamadım Beşiktaş’tan Taksim’e... Ara yollardan Maçka’ya, başa döndüm Fulya’ya, oradan Şişli’ye gazeteye geldim güçlükle. Yazı masamın başına oturdum öğle saatlerine doğru. Benim canım ülkemde hep baskıcı rejimler oldu, yasaklar konularak bireyin hakları çiğnendi... Suskun, tepkisiz bir toplum yaratılmak istendi! Zincirler 2013 Haziran Direnişi’yle kırılmıştı... Korku yeniden başladı! 1 Mayıs, Sanayi Devrimi’ni yapmış tüm ülkelerde kutlanırken Türkiye’de “git şurada yap” denilerek yasaklanıyor... 80 öncesi yüz binler katılırdı... Şimdi katılmıyor zaten! Yıldırma, sindirme, gözdağı... Halk sokağa çıkmaktan çekiniyor, işyerleri kapanıyor. Demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri, evrensel hukuku “sandık” olarak gören; yargıyı, hukuku alanlara taşıyan bir düşünce yapısından baskıcı rejimler doğar. Ilımlı İslam modelini Ortadoğu ve Türkiye’ye dayatmak isteyenler bunu başardı... Bunun acısını biz çekeceğiz! HHH Demokrasi araç değil amaçtır! Türkiye’nin yüzü artık Batı’da değil Doğu’dadır... Arap Baharı’nı unuttunuz galiba! Anımsayın oralara demokrasi ve özgürlük geldi mi? İstanbul dün kuşatılmıştı, tıpkı askeri darbeler döneminde olduğu gibi... Çocukların çığlığını duydunuz mu? İçinize bir alev topu düştü mü? Yazımı yazdığım saatlerde polis helikopteri uçuyor havada... Polis DİSK’in önünde toplanan işçilere saldırıyor... Şişli ve Beşiktaş’ta çok sert polis engellemesi var... Plastik mermi, gaz kapsülü, basınçlı su! Acımasızlık diz boyu! Her dakika yaralı ve gözaltı sayısı artıyor. Sessiz şehir içine kapanmış; duygularını, umutlarını tüketmiş gibi görünüyor bana... Var olmayan bir nesneyi, belki hayatı, baştan sona açık bir göğü özlüyorum, çiçeklenmiş dağları... Bilmiyorum! Çığlık çığlığa l Beşiktaş resmen polisin bombardımanına uğradı. Yoğun gazdan boğulan yurttaşlar evlerinden çıkarıldı. Şafak Pavey gözaltına alınmaktan son anda kurtuldu. Gazeteciler yaralandı Her Yer Bariyer, Her Yer Polis Gaz bombası, basınçlı su, kimyasal su, saldırı... Günlerce “önemli istihbarat aldık” masalı, halkın korkutulup sindirilmesi, sendikalara, demokratik kitle örgütlerine gözdağı verilmesi... Halk korkusundan evlerinden çıkamadı... İstanbul dün “yasak şehir” olmuştu... Türkiye’yi yönetenler, siyasal iktidar, AKP, şiddeti kullanarak oy almayı başarıyor... Şiddet, baskı, korku, yılgınlık üretmekte üzerine yok! 11 ay önce başlayan Gezi Direnişi, Taksim, gençler... Rövanşı 30 Mart seçimlerinde alınmıştı ama yetmedi, dün yeniden İstanbul’da ikinci bir rövanş sergilendi... Kazanıldı mı? İstanbul polis tarafından kuşatılmış, Boğaziçi Köprüsü’nden geçiş neredeyse kapatılmış, Beşiktaş ve Şişli savaş alanına dönmüştü. Şiddet şiddeti doğurur... Aynen öyle olmuştu! CHP’li milletvekillerinin, sendikacıların çabası boşunaydı... Polislerin başındaki amir buyruğunu verdi: “Sulayın!” TOMA’lar sulamaya başladı... Beşiktaş ve Şişli’de çok sayıda yaralı, gözaltı vardı... Yaralılar arasında çocuklar, kadınlar, gazeteciler ve polisler de bulunuyordu... Ankara da İstanbul’dan farksızdı... HHH Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’ın çocuklarımıza “çığlık atmayı önermesinden” iki gün sonra İstanbul’da belki yüzlerce çocuk, gaz kapsülünün patlayıp havaya yayılmasından sonra çığlık atıyordu. Bilmem sayın bakan o fotoğrafları gördü mü? Gözüne limon sıkılan bir çocuk ağlarken çığlık atıyordu: “Ölüyorum anne!” Annesi yanı başındaydı... O da gaz yüzünden ağlıyordu gözüne limon suyu sıkılırken. Beşiktaş Barbaros Caddesi’ndeydim... Polisin orantısız güç kullanımı, çolukçocuk demeden saldırması, plastik mermi atması... Halkın polisi değil, devletin, sivil iktidarın polisiydi... Demokratik hukuk devletinde bunlar olur muydu? Oluyordu İşte! Taksim Alanı, işçi sınıfı için simgesel, kutsal bir yerdir. 80 öncesi kanlı 1 Mayıs’lar yaşandı o alanda. İstanbul Haber Servisi 1 Mayıs kutlamaları için dün sabah saat 06.00’dan itibaren aralarında CHP, EHP, TKP, Kaldıraç, Halkevleri, ÖDP, HKP’nin de bulunduğu birçok siyasi parti ve sendika üyesi kalabalık bir grup, Beşiktaş CHP İlçe Başkanlığı önünde toplanmaya başladı. Çevik kuvvet polisleri Beşiktaş’a gelişleri engellemek için Yıldız ve Dolmabahçe tarafına barikat kurdu. CHP İlçe Başkanlığı önünde toplananların önü burada da çevik kuvvet polisleri ve 3 TOMA tarafından kesildi. Barbaros Caddesi’ne park eden CHP otobüsleri polisler tarafından çekildi. Araçların çekilmesine engel olmak isteyen CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı polislerle tartıştı. Salıcı polisler tarafından kalkanlarla darp edildi. Pavey Uyarmadan müdahale Beşiktaş’dan Taksim’e çıkmak isteyen gruplara destek vermek amacıyla CHP İstanbul milletvekilleri Mahmut Tanal, Aykut Erdoğdu, Kadir Gökmen Öğüt, CHP genel başkan yardımcıları Gürsel Tekin ve Şafak Pavey ile eski Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ve bazı belediye başkanları katıldı. Mahmut Tanal, araçların çekilmesinin ardından polisin müdahalesini engellemek için TOMA’nın ve çevik kuvvet polislerinin önüne oturdu. Tanal burada yaptığı açıklamada polislere seslenerek “Emekçilerle karşı karşıya kalmamanızı ve hukuka aykırı bir yöntem tatbik etmemenizi istiyorum. AİHM kararı doğrultusunda vatandaşa biber gazı, su sıkmamanızı ve herhangi bir provokasyona yer vermeksizin kutlamalara izin vermenizi istirham ediyoruz” dedi. Tanal’ın açıklamasının ardından halay çeken gruplara polis uyarı anonsu yapmadan biber gazı, basınçlı su ve boyalı mermi ile müdahale etti. Müdahale esnasında polisin “Evet TOMA suluyorsun”, “TOMA bir kere suluyorsun”, “TOMA öne doğru suluyorsun” demesi dikkat çekti. Polis anonslarda sık sık “Valiliğimizce Kadıköy meydan, Yenikapı meydan tahsis edilmiştir. Oraya gitmek isteyenlere yardımcı olacağız” diye grubu yönlendirmeye çalıştı. yaka paça l CHP Milletvekili Şafak Pavey ve annesi gazeteci Ayşe Önal suçsuz olduğunu iddia ettikleri bir gencin gözaltına alınmasını engellemeye çalıştı. Bu arada polisle arbede yaşayan Pavey elinde sıkıca tuttuğu milletvekili kimliği olmasına karşı sert bir biçimde gözaltına alınmak istendi. Bu sırada Pavey’in annesi Ayşe Önal “O benim kızım” diyerek polislere tepki gösterdi. Uzun bir arbedenin ardından polis, Şafak Pavey ve annesi Ayşe Önal ile gözaltına almak istediği genci serbest bıraktı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Pavey’in gözaltına alınmak istendi yönündeki haberlerin gerçeği yansıtmadığını öne sürdü. Gazeteciler İstanbul Barosu ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) kriz masalarından elde edilen bilgiye göre 250’yi aşkın sayıda kişi gözaltına alınırken, 60 kişi de yaralandı. Yaralananların büyük çoğunluğunun başından plastik mermi ve gaz kapsülü ile yaralandıkları kaydedildi. Beşiktaş’taki polis müdahalesinin Ezgi Özen ardından CHP’nin Beşiktaş İlçe Örgütü binasından 4 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanların isimleri Uğur Ozan Şahin, Muhammed Emin Birgün ve Mustafa Bitiş olduğu belirtildi. Beşiktaş Ortabahçe Sokak’ta gerçekleşen müdahale sonrası 11 kişi, Tarlabaşı Bulvarı’nda da “Yaşasın 1 Mayıs” sloganı atarak pankart açan 2 kişi gözaltına alındı. İstanbul Valiliğinden yapılan açıklamaya göre 19’u polis memuru olmak üzere toplam 90 kişi yaralandı. Gözaltı sayısı ise 142 olarak açıklandı. yine hedef gazeteciler de nasibini aldı. ETHA muhabiri Ali Haydar Doğan ve Karşı Gazetesi muhabiri Fetullah Şenocak’ın polis müdahalesi sonucu kolu kırıldı. Milliyet Gazetesi fotomuhabiri Ozan Güzelce, sağ el bileğinden gaz bombasıyla, Sol Gazetesi muhabiri Elif Örnek ve Emin Şentürk, Yurt Gazetesi Yazarı Hakan Gülseven polisin attığı cam bilye ile ve Mücadele Birliği dergisi muhabiri Yusuf Ali Gümüşlü kolundan yaralandı. Gazeteci Barış Yarkadaş da Beşiktaş Barbaros Bulvarı’nda Halk TV canlı yayınında olayları yorumladığı sırada polisin müdahalesi sonucu yaralandı. T24 editörü Deniz Zerin de gözaltına alındı. l İzlenimler/ OLCAY BÜYÜKTAŞ Hırsız değil işçiyim Gerginliği günler öncesinden başladı İstanbullular için 1 Mayıs’ın. “Taksim’i unutun” buyrukları ile arttı dozu gerginliğin. 2010 öncesi çıkmak isteyip de yıllarca kovalamaca oynayan, attıkları her adımda gaz yiyenlerin sürekli bir mücadelesi ile kazanılmış 2010, 2011 ve 2012’de gerçekten bayram havasında kutlamanın tadını yaşayanların sinirlendiği, yorgunlarda ve bıkkınlarda bile Taksim’e çıkma isteği uyandıran buyruklarla uyandık sabaha. Bu kez, son üç yılda olduğu gibi önce bayramımızı kutlayıp sonra gazeteye gidemeyeceğimiz bir gün olduğunu az buçuk kestirmiştik. Hatta bu kez yasaklar o kadar sıkı sıkıya tembihlenmişti ki, gazete, görevli olan ancak karşıda oturdukları için gelmekte zorluk çekecek personele bir güzellik düşünmüş ve bizim için bir hayli erken bir saatte, sabahın 7’sinde, Boğaz Köprüsü’ne yakın bir yerden alarak işe getirmek üzere organizasyon bile yapmıştı. Ama organizasyon sadece köprüyü geçene kadar işe yaradı. Zira köprünün hemen bitiminde Beşiktaş, biraz ileride Levent çıkışları kapatılmıştı. Gazetenin aracı bizi makul bir yerde bıraktı ve geçen yılki gibi gazlı, barikatlı zorlu yürüyüş başladı. Ancak hakkını yememek lazım, bu kez geçen yıldan daha az zorluydu. Çünkü sokağa çıkabilen, belli noktalara ulaşabilen insan sayısı geçen yıla göre oldukça azdı. Bu nedenle atılan gaz da pek yoktu. Hatta Mecidiyeköy civarı tenha sayılırdı. İlk ciddi barikatla Mecidiyeköy’den Şişli’ye giden yolun başında karşılaştık. Ve orada gördük inadı. Önce sesini duyduk, sonra foto muhabiri bir arkadaşımızı gördük. Yaklaştık ve sinirle, inatla, kızgınlık ve haklılıkla bağıran orta yaşlı kadını gördük, “Hırsız değilim ben işçiyim. İşime gideceğim” cümlelerini tekrarladı sabırla. Ve bizim sarı basın kartlarımızın yardımıyla geçebildiğimiz barikattan kendi gücüyle geçip gitti. Başka neler mi yaşandı. Yine bizim gibi sarı basın kartlı bazı arkadaşlar durumlarını polise anlatamadı. “Doğru söylüyor olabilirsiniz, tam tersi bir yöne gidiyor olabilirsiniz, Taksim’in hangi yana düştüğünü bilmiyorum ama bana buradan kimseyi geçirmeyin dediler, sizi bırakamam” diyen polisi, başka bir bölgeden gelen polisler ikna etmek zorunda kaldı. Cihangir ve Nişantaşı’nda oturan arkadaşlarımız neredeyse evlerinden çıkamadı. Cihangir kahvelerinin misafirleri sıkıntıdan onlarca bardak çay içen ve 2.5 liralık çaya 50 kuruş ödeyen polisler oldu. Başbakan’ın kendilerini korumak için işçiye yasak koyduğu Taksim civarındaki esnaf yalnız, ıssız ve tatsız bir 1 Mayıs geçirdi. Gerçek mermi Barbaros Caddesi üzerinden de Taksim’e yürümek isteyen gruplara polis sert müdahale etti. Ara sokaklarda bulunan evlere dahi biber gazı atan polisin orantısız gücüyle birçok çocuk evlerinde biber gazından etkilenerek mahsur kaldı. Nefes almakta zorlanan küçük çocuklar görevlilerce evlerinden alınarak bölgeden uzaklaştırıldı. Beşiktaş Meydanı’nda da toplanan gruplara müdahale eden polislerin attığı plastik mermi bir gencin gözünün altına isabet etti. Yaralanan kişi ambulansla hastaneye kaldırıldı. Bir kadın gazeteci de başına isabet eden taş sonucu yaralandı. Göstericiler polislere karşı yoğun şekilde direnirken, çok sayıda kişi gözaltına alındı. Bu arada CHP milletvekili Mahmut Tanal, Twitter’dan elinde gerçek mermi bulunan bir fotoğraf paylaştı. Emniyet ise iddiaları yalanlayarak “Gruplara yönelik yapılan müdahalelerde herhangi bir ateşli silah kullanılması söz konusu değildir” dedi. Beli kırıldı Okmeydanı’ndaki polis müdahalesinde sonucunda Soner Güneşli ve Muhammet Turgut hafif yaralanırken, TOMA’dan sıkılan tazyikli suyla sırtından yaralanarak Okmeydanı Hastanesi’ne kaldırılan Ezgi Özen’in belinin kırıldığı tespit edildi. DİSK’e bağlı Tekstil İşçileri Sendikası Esenyurt Bölge temsilcisi Engin Yılgın da kafasından yaralandı. Yoğun polis müdahalesinden l EPA muhabiri Sedat Suna üzerinde basın anlamına gelen “PRESS” yazılı yelek olmasına karşın ayağından plastik mermiyle yaralandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle