Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 NİSAN 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 11 Ekonominin lokomotif sektörleri, akaryakıt, oto ve konutun milyarlarca liralık vergi borcu ortaya çıktı Milyarlarca liralık borç İstanbul 100 bin kişiyi ağırlayacak Ekonomi Servisi Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nin (TÜRSAB) Türkiye Kongre Turizmi Raporu’una göre, İstanbul’da kongre turizmi için şimdiden 49 bin delege yer ayırttı. Bu rakamın 2014’te ilk kez 100 bini aşması bekleniyor. Rapora göre İstanbul’un büyük kongrelerden elde edeceği gelir 250 milyon doları bulacak. İstanbul’un toplam kongre ve seminer gelirlerinin ise 1.7 milyar doları aşacağı tahmin ediliyor. Raporda, 2013’ü 34.9 milyon ziyaretçi ve 32.3 milyar dolarlık turizm geliriyle kapatan Türkiye’nin artık kum, deniz, güneş değil, tarih, kültür ve kongre turizmiyle de sesini duyurduğu anlatıldı. Ekonomi Servisi Vergi Denetim Kurulu müfettişlerinin 2013 yılında yaptıkları incelemeler sonucunda, akaryakıt, oto ve konut sektörlerine milyarlarca liralık vergi borcu çıkarıldı. AA’nın Vergi Denetim Kurulu 2013 faaliyet raporundan yaptığı derlemeye göre, akaryakıt kaçakçılığı ile mücadeleye yönelik çalışmalar yapan Ankara ve İstanbul organize vergi kaçakçılığı ile mücadele grup başkanlıklarında görevli 19 vergi müfettişinin koordinatörlüğünde 276 mükellefin 341 işyerinde 10 numara yağa ilişkin fiili envanter çalışmaları gerçekleştirildi. Çalışma sonucunda iş ve işlemleri riskli görülen 41 büyük, 155 küçük ve orta ölçekli mükellef Vergi Denetim Kurulu müfettişleri 2013’te yaptıkları incelemelerde, akaryakıt sektöründen 1.7 milyar lira, lüks oto ithalatçılarından 380 milyon lira, jet yakıtının amaç dışı kullanılmasından 246 milyon lira, indirimli deniz yakıtının amaç dışı kullanılması 103 milyon lira, konut kredili gayrimenkul satışındaki usulsüzlüklerden 96 milyon lira vergi tarh edilmesini istedi. vergi yönünden incelenmeye sevk edildi. Bunlardan 150’sinin incelemesi tamamlanırken, incelemeler sonucunda 1 milyar 697 milyon 629 bin lira vergi borcu çıkarıldı. Ayrıca kayıt dışı akaryakıt satışı yapabileceği konusunda tereddütler oluşan 36 mükellef de incelemeye alındı. Lüks oto ithalatı sırasında ÖTV aşındırmasına yönelik çalışmalar yapan vergi müfettişleri, 189 mü kellefi incelemeye sevk etti. İncelemeye sevk edilen mükelleflerin 172’sinin incelemesi tamamlandı. İncelemeler sonucunda 463 milyon 650 bin 586 lira matrah farkı tespit edildi, 379 milyon 512 bin 371 lira vergi borcu çıkarıldı. Kurul müfettişleri ayrıca, 2009 yılı motorlu taşıt araçlarına uygulanan ÖTV indiriminin bazı mükellefler tarafından maksada aykırı olarak uygulandığını tespit etti. İncelemeler sonucunda 24 milyon 574 bin 457 lira matrah farkı tespit edildi ve 22 milyon 618 bin 337 lira vergi tarh edilmesi istenildi. Kurul müfettişleri, konut kredili gayrimenkul satışına yönelik yapılan çalışmalar çerçevesinde 20082009 yıllarında belirli bir sayının üzerinde gayrimenkul sattığı tespit edilen mükellefleri de risk analizine tabi tuttu. Analiz çalışmaları neticesinde 2 büyük ölçekli, 923 küçük ve orta ölçekli, 113 de potansiyel olarak yüksek olmak üzere 1038 mükellef riskli bulunarak incelemeye sevk edildi. Söz konusu mükelleflerden 809’unun incelemesi tamamlandı. Geçen yıl 95 milyon 907 bin 519 lira vergi tarh edilmesi istenildi. CHP ve İktidara Yürümek… Yerel seçimler geride kaldı. CHP bu seçimleri, özellikle üst yönetimin etkinliğindeki yeterlilik ve ideolojik tutarlılık noktalarından hızla değerlendirmeli; kazandığı yerel yönetimlerin sosyal demokrat belediyecilik anlayışında birleşen ortak değerlerle çalışmasını sağlamalı, ancak asıl geleceğe bakmalıdır. Parti, genel seçimlere kesinlikle yeni bir iktidara yürüyüş kararlılığıyla hazırlanmalıdır. HHH CHP’nin ideolojik ya da düşünsel temeli, Cumhuriyetin değerlerinin sosyal demokrasinin ya da demokratik sosyalizmin ilkeleriyle birleşimidir. CHP daha da sağcılaşarak değil, öncelikle bu ideolojik kimliğiyle toplumun her kesiminden destek alarak iktidar olmalıdır. Bundan on yıl önce aralarında Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun da bulunduğu 30 dolayında milletvekiliyle birlikte ve aynı adla başlattığımız, ancak devamı getirilemeyen “İktidar Yürüyüşü Programı” 2015 iktidarı için yeniden oluşturulmalıdır. HHH AKP’nin seçmen desteğinin düşüşe geçmiş olması, CHP’nin, adalet, özgürlük, eşitlik, barış ve ekonomi ekseninde bütüncül bir iktidara yürüyüş girişimini, ülke için çok gerekli ve ivedi kılıyor. Çözümü gerekli üç büyük sorun sepeti var: Çağdaş bir hukuk devleti ve kamu yönetiminin oluşturulması; Kürt sorununun çözümü ve ekonomik gelişme. CHP her üç konuda da ülkeyi AKP’den çok daha etkin yöneteceğinin güvencesini verebilir. Hukuk devletinin, hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasında ne kadar gerekli ve önemli olduğu AKP iktidarıyla yaşanıyor. Bunun karşısında oy sayımı örneğinde görüldüğü gibi, ben hakkımın ve özgürlüklerimin bekçisiyim diyen; bu amaçla CHP Genel Merkezi’nde toplanarak yapıcı eleştirilerle partiye ivme kazandırmaya çalışan çok güçlü ve kararlı bir kuşak geliyor. Hukuk devletinin oluşmasını sağlayacak bir iktidar programı toplumun tüm kesimlerince olumlu bulunacaktır. CHP, her alanda özgürlükleri; kadınerkek eşitliğini; evrensel insan hakları ölçütlerini güçlü bir biçimde öne çıkarmalıdır. CHP’nin bu çıkışı dünya ölçeğinde destek bulacağı gibi, AKP yönetimlerinin yarattığı korku ortamı nedeniyle yılgınlığa düşmüş olan basın yayın ve üniversite dünyasının da giderek yükselen bir eğilimle, AKP’yi değil, CHP’yi desteklemesinin yolunu açacaktır. Kürt sorununa çözüm konusunda 1990’lı yıllarda yaptığı girişimlerle öncü olduğu bilinen CHP’nin bu alanı tamamıyla AKP’nin tekeline bırakmış olması çok büyük bir eksikliktir. Egemen Kürt siyasi hareketinin kadınerkek eşitliği anlayışı, sol söylemi ve siyasal İslamdan uzak duruşu, CHP ile ilk buluşma noktaları olabilir. Bunlara AB’nin ve “Sosyalist Enternasyonal”in yerel yönetimleri önemseyen yaklaşımları da eklenebilir. CHP, demokratikleşmeyle birlikte önereceği barış sürecinin öncülüğünü üstlenebilir. AKP, uyguladığı ekonomi politikasını kendisinden önceki hükümetten devir almış, ancak ustalaştıkça o programın bağımsız düzenleme ve denetleme kurumlarını tamamıyla kendisine bağlamış; kamu ihalelerinin tamamına yakınını açık ve rekabetçi özelliğinden uzaklaştırmıştır. CHP’nin ekonomi programı, AKP iktidarının yanlışlarını düzeltmeli; eksik olan emekçilerin ekonomik haklarını güvence altına alan sosyal ayağını tamamlamalı; çevre duyarlılığı, çağdaş eğitim, bilim, ArGe ve teknolojiye dayalı sanayileşerek büyümeye öncelik veren temeller üzerinde hazırlanmalıdır. Böyle bir CHP programı, ekonominin, orta gelir tuzağına düşmeden, yani AKP politikalarıyla olabileceğinden çok daha yüksek bir oranda büyümesini sağlayacaktır. HHH Yaşadığımız ülke içi büyük sorunlara ek olarak uluslararası istatistiklerde ülkemiz, eğitimin yetersizliğinde; insan haklarını çiğnemede; kadına karşı işlenen suçlarda, yolsuzlukta, çevreyi yağmalamada, gelir dağılımı eşitsizliğinde, işsizlikte, iş ve trafik kazalarında listelerin başında yer alıyor. Sonuç olarak CHP’nin iktidara gelmesinin nesnel koşulları var; toplumun tamamını doğrudan ilgilendiren hukuk, özgürlük, barış ve ekonomi politikalarıyla öznel koşulları oluşturmak ve evet biz hazırız kararlılığıyla ve bütüncül bir 2015 İktidar Programı ile seçmenin karşısına çıkmak, başta üst yönetim olmak, üzere tüm CHP’lilere kalıyor! Devlet taşınmaz zengini Doğtaş’ın Berlin mağazasının açılışına Berlin Başkonsolosu Ahmet Başar Şen’in yanı sıra Davut Doğan ve Berlin Mağazası Müdürü Hakan Ateş katıldı. Ekonomi Servisi Dünya Bankası ve IMF ortak kalkınma komitesi toplantısının sonuç bildirgesinde iki kuruluşa gelişmekte olan ülkelerin ekonomi politikalarını hayata geçirmelerine destek olmaları çağrısı yapıldı. Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) bahar dönemi toplantılarının parçası olarak Washington’da düzenlenen ve gelişmekte olan ülkelere yönelik kaynak aktarımıyla ilgilenen Kalkınma Komitesi toplantısının sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede, aşırı fakirliği sonlandırma, sürdürülebilir bir refah paylaşımını teşvik etme alanında Dünya Bankası stratejisinin önemi vurgulandı. Son yıllarda dünyanın saygın kurumlarının yayımladığı bilimsel araştırmalar, kapitalist uygarlığın bir dönüşümün eşiğinde olduğunu düşündürüyor. Geçen haftalarda, pazartesi ve çarşamba yazılarımda sizlere biri uygarlığın geleceği, diğeri küresel ısınma ve iklim değişikliği üzerine iki önemli, birbiriyle yakından ilgili araştırmanın çok kritik bulgularını aktardım. Bu kez, dünya ticaret kalıplarında geçen 10 yılda hızlanan değişime ilişkin, adeta yukarıdaki iki raporun çizmeye başladığı resmi tamamlayan bir üçüncü çalışmadan söz etmek istiyorum. Destek çağrısı Doğtaş 100 milyonluk marka peşinde PELİN ÜNKER Boydak’a dava açtı BERLİN 2012 yılında Kelebek Mobilya’yı bünyesine katan Doğtaş Mobilya, 3’üncü marka arayışında gözünü yurtdışına çevirdi. İngiltere’de bir marka ile görüştüklerini, ancak vazgeçtiklerini ifade eden Doğtaş Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan, bunun için 100 milyon dolarlık bütçe ayırdıklarını söyledi. Doğtaş, 12 Nisan’da Berlin, Londra, Cidde, Dubai, Abu Dabi, Mekke, Kuveyt, Tripoli, Kerkük, Doha, Manama ve Dammam’da toplam 12 mağaza açtı. Berlin’deki açılışın ardından açıklamalarda bulunan Doğan, “Açtığımız yeni mağazalar nedeniyle kapasite artırımına gittik. Düzce ve Biga’daki 2 tesisimiz için 15 milyon dolar yatırım yaptık. Rakibimiz olmayacak, bizi geliştirecek 3’üncü bir marka için fırsatları kovalamaya devam ediyoruz. Şu ana kadar 6070 milyon dolarlık markalarla görüşmelerde bulunduk. Bütçe sıkıntımız yok” dedi. araştırma NASA’nın Uzay Uçuşları Merkezi’ne bağlı ABD Ulusal Bilim Vakfı’ndan, Ulusal Toplum Çevre Sentezi Merkezi’nin desteğiyle, doğa ve toplum bilimleri alanında çalışan uzman bir ekip tarafından gerçekleştirilmişti. Bu araştırma zamanımızın egemen eğilimlerini, tarihsel deneyimlerin ışığında değerlendirdikten sonra çok dramatik biçimde, günümüzdeki uygarlığın on yıllarla ifade edilebilecek bir sürede hızla çökmeye başlayabileceğini iddia ediyordu. Bu çalışma son yıllarda gelir dağılımında yaşanan aşırı bozulmaya, hızlanan tüke tim eğilimlerinin gezegenin kaynaklarını tüketmekte olmasına dikkat çekiyor, “Uygun politikaların yokluğu durumunda, teknolojinin kaynak tüketimini daha da artırdığını, servetin seçkinlerin elinde yoğunlaşmasını hızlandırdığını vurguluyor. Neticede seçkinler çok fazla tüketiyor, halkın arasında açlık baş gösteriyor. Buradan da büyük toplumsal huzursuzluklar patlak veriyor. İsyan, devrim olasılıkları basında gittikçe daha fazla ilgi çekmeye başladı. Geçen hafta bu konuya eğilen bir yazının başlığı, Napolyon’un bir sözüne göndermeyle, çok haklı bir korkuyu dile getiriyordu: “Devrim midesi üzerinde yürür.” Yazıda, özellikle tahıl ürünlerindeki üretim yetersizliği, gıda fiyatlarındaki hızlı artış ve isyanlar arasındaki ilişki üzerinde duruluyordu (Slate 10/04/2014). FAO Gıda ve Tarım Ajansı (BM) fiyatları endeksi 2007’den bu yana hızla artıyor, İşbir Yatak’la satın alma konusunda anlaşamayan Doğtaş Mobilya, yurtdışında yeni marka arayışına girdi. Doğtaş, yeni satın alma için 100 milyon dolarlık bütçe ayırdı. Doğtaş Mobilya mağazalarının dış cephesini Boydak Grubu’nun taklit ettiğini Bu ayı Doğtaş ve Kelebek Mobilya olarak toplam 73 mağaza açılışıy öne süren Davut Doğan “Boyla kapatacaklarını vurgulayan Doğan, dak Grubu’nun 2013’te 275 milyon lira olan ciroyu bu tabeladaki marka yıl 370 milyon liraya yükseltecekleriadını çıkarıp ni ihracatta da yüzde 30 büyüyerekt Doğtaş’ı ko40 milyon doların üçerine çıkmayı yarsanız hiçbir amaçladıklarını anlattı. fark olmadığı Şu an için en iyi pazarların Libya, ortada. Bununla Almanya ve Irak olduğunu dile getiilgili mahkeme ren Doğan siyasi gerilimler nedeniy sürecimiz devam ediyor. Sektörle Suriye ve Mısır’da mağazalarını kade tasarımların pattıklarını, daha önce çıktıkları Rusya pazarına da bu yıl içinde yeniden taklit edilmesine alışmıştık, ama giriş yapmayı palanladıklarını aktardı. bu bir ilk” dedi. Pikkety de bu dönemi “İkinci Belle Epoque” (burada Great Gatsby filmini anımsayabilirsiniz) olarak tanımlıyor. Bir anlamda parazitlerin çağı. Aslında Pikkety, eşitsizlik sorunu üzerine 1990’lardan bu yana çalışıyor. 1997’de yayımlanan, L’economie des inegalités’nin bendeki 2004 kopyası üzerinde 5. baskı yazdığına göre çok ilgi çekmiş olmalı. Ancak Pikkety esas ilgiyi son kitabı ile çekti, üzerine The Economist ’ten New York Times’a, Washington Post’a, The Wall Street Journal’dan The Guardian’a birçok yerde tanıtma, tartışma yazıları yayımlandı. Kitap Davos’ta da ilgi çekmiş, tartışılmış. Geçen hafta Washington Post’ta, Kenneth Scheve (Stanford) ve David Stasavage (New York University) ortak imzasıyla yayımlanan yazının başlığı “Demokrasi Bizi Neden Eşitsizlikten Kurtarmadı” idi. Yazarlar, Pikkety’nin kitabına atıfla, geçen 15 yılda kârların payına düşen kısmın büyüme hızı (r), Fransa’da olduğu gibi Amerika’da, İngiltere’de de ekonomik büyüme hızından (g) çok daha yüksek olmuş. Pikkety’nin eşitsizlik üzerine uzun dönemli eğilimlere ilişkin çalışması tarihte bu eşitsizliğin (r>g), savaş ve seferberlik dönemlerinde (demokrasinin “sınırlandığı” dönemlerde) azaldığını ortaya koyuyormuş. Çünkü o dönemlerde sermaye gerçekten vergilendirilebiliyormuş. Washington Post’un yazarları bu yüzden soruyor, “Neden demokrasi bizi kurtarmıyor”, neden sermayeye vergi koyacak hükümetleri seçemiyoruz? Buna demokraside (Platon’un deyişiyle “ yoksulların yönetiminde ”) yaşamıyoruz da ondan diye kestirme bir cevap verebiliriz. Washington Post’un yazarları, Ekonomi Servisi Hazine, 228.7 milyar metrekarelik bir alanı kaplayan 3 milyon 781 bin 507 adet taşınmaza sahip bulunuyor. Maliye Bakanlı ğı Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, Hazine adına tescil edilmiş bina sayısı 149 bin 590’a ulaşıyor. Hazine’ye ait gayrimenkullerin 433 bin 976’sını arsalar, 901 bin 381’ini araziler, 243 bin 339’unu bağbahçeler, 1 milyon 452 bin 621’ini tarlalar, 424 bin 357’sini de ormanlar oluşturuyor. Mera, yayla, harman ve panayır yeri gibi kamunun yararlanmasına tahsis edilen orta mallarının sayısı ise 94 bin 428’i buluyor. Su alanlarının sayısı 73 bin 299, maden ve ocak alanlarının sayısı bin 160, deniz dolgu alanlarının sayısı 611, tarihi ve kültürel alanların sayısı da 3 bin 959 olarak kayıtlarda yer alıyor. Taşınmaz adedine göre Antalya, Hazine’nin en fazla taşınmazının olduğu il olarak ortaya çıkıyor. Bir Dönüşümün Eşiğinde I İklim, açlık, yoksulluk, isyan... Yukardaki paragrafta değindiğim iki araştırmadan Birleşmiş Milletler Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (HAİDP) tarafından yapılmış olanı, küresel ısınma ve iklim değişikliği krizi senaryolarında, artık esas olarak geri dönülemez noktayı geçtiğimizi, bundan sonra uyum sağlama konusuna eğilmemiz gerektiğini vurguluyordu. Bu çalışmanın bulgularına göre, küresel ısınma ve iklim değişikliği, temel tarım ürünlerinin üretim verimliliğini düşürüyor, toprak erozyonuna, su baskınlarına, salgın hastalıkların yayılmasına yol açıyor. Bu zeminde siyasi çatışmalar, toplumsal huzursuzluklar ve savaş olasılıkları artıyor. Bu bulgular, gerekli önlemler alınamadığı takdirde uygarlığın geleceğinin tehlikeye girmeye başladığını gösteriyor. Önlem alabilmek içinse uluslararası işbirliği gerekiyor. Ne yazık ki HAİDP’nin bulguları bu işbirliği olasılığı konusunda umut vermiyor. Bulgularını aktardığım ikinci toplumsal ayaklanmaların sıklığı da... Dünya ticaret kalıplarındaki değişime ilişkin rapora geçmeden önce, Thomas Pikkety’nin Fransa’da büyük ilgi çeken, Harvard tarafından İngilizcesi yayımlandıktan sonra Anglosakson dünyasında büyük yankı uyandıran “21. Yüzyılda Sermaye” başlıklı 700 sayfalık çalışmasına, hak ettiği değerlendirmeyi bir başka yazıya bırakarak, kısaca değinmek istiyorum. Pikkety’nin kitabı için “muhteşem” ifadesini kullanan Prof. Paul Grugman’a göre, yine “yüzde bir”in servetinin alıp başını stratosfere doğru gittiği “bir rantiye” çağında (Guilded Age) yaşıyoruz. ‘Rantiye çağı’ böyle “kestirmeden” gitmiyor, başka çalışmalara dayanarak dört etken saptıyorlar. (1) Zenginler hükümetleri, politikaları, seçmeni satın alabiliyorlar; (2) Halkın büyük çoğunluğu eşitsizliğin nereden kaynaklandığını anlayamıyor, bireyler kendilerinin zenginleşme olasılığına fazla iyimser bakıyor; (3) Egemen görüş, doğrulanmamış bile olsa, zenginleri vergilemenin ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyeceği yönünde. “Küreselleşme sermayenin hareketliliğini artırdı, başka yere giderler” inancı da bir etken. Halbuki, merkez ülkelerdeki zenginlerin başka yerlere gitme olasılığı aslında çok düşük. Bu ülkeler arasında bir ortak vergilendirme politikası bu sorunu kolaylıkla çözebilir (4) Zenginlerin vergilendirilmesini haklı gösterecek ahlaki yaklaşım çok zayıfladı. Kısacası, Washington Post’un yazarlarının, aslında lafı uzatmadan vurgulaması gereken sorun bence şu: Toplumsal çıkarı ya da “genel çıkarı” öne alacak bürokrasile rin (hükümetlerin) güçlü olduğu dönemlerde eşitsizlik geriliyor. Bunun dışında, zenginlerin satın alma gücü, ideolojik egemenlikleri, “demokrasi”den beklenen erdemlerin gerçekleşmesini engelliyor. Aslında demokraside yaşamıyoruz! Pikkety’nin çalışması etraflıca tartışmayı hak ediyor. Ama bu aşamada bence esas önemli olan kapitalist toplumun entelektüellerinin aniden eşitsizlikten, yoksulluktan, uygarlığın geleceğinden kaygılanmaya başlamış olmaları. Bir diğer kaygı konusu da Batı merkezli dünya düzeninin geleceğine ilişkin. Bu konuya da çarşamba günü, ticaret kalıplarında geçen 10 yılda hızlanan değişimi betimleyen ve tartışan çalışmayı aktararak değineceğim. Enflasyon mayısta zirve yapacak Ekonomi Servisi Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, parasal sıkılaştırmanın enflasyon üzerindeki olumlu etkisinin belirli bir gecikmeyle gözlenebileceği değerlendirildiğinde, baz etkisinin de katkısıyla enflasyonda tepe noktanın Mayıs ayında gözleneceğinin tahmin edildiğini söyledi. Başçı Washington’da JP Morgan Yatırımcı Semineri’nde yaptığı sunumda, sıkı para politikası duruşunun, alınan makroihtiyati önlemlerin ve zayıf seyreden sermaye akımlarının etkisiyle tüketici kredilerinin büyüme hızlarının yavaşlamaya devam ettiğini belirtti. Başçı, ihracat büyümeyi desteklerken özel kesim nihai yurt içi talebinin bir miktar ivme kaybedeceğinin öngörüldüğünü, 2014’te cari işlemler açığında belirgin bir iyileşme gözlenebileceğinin tahmin edildiğini iddia etti.