25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 MART 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA Bir dönemin sonu ALİCAN ULUDAĞ/CANAN ÇOŞKUN HABERLER 7 Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının ardından HSYK, bu kapsamda atama kararnamesi yayımladı. Nefrete Yasal 271 hâkim ve savcının yeri değişti. Ergenekon davasına bakan heyetteki hâkimler İstanbul dışına gönderildi Koruma... İSTANBUL/ANKARA 17 Aralık operasyonunun ardından özel yetkili mahkeme ve savcılıkların kaldırılması üzerine HSYK 1. Dairesi, buralarda görev yapan hâkim ve savcıları kapsayan 271 kişilik atama kararnamesi yayımladı. Buna göre Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Hasan Hüseyin Özese ile 5 üye ve yedek hâkimin görev yerini değiştirdi. 17 Aralık soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Celal Kara Afyonkarahisar cumhuriyet savcılığına atandı. 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması arama ve yakalama kararlarını veren ve “kimseden korkmayız” diye açıklamada bulunan İstanbul 18. Sulh Ceza Mahkemesi hâkimi Cemil Gedikli ise Gaziosmanpaşa hâkimliğine atandı. Balyoz davasına bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimi Ali Efendi Peksak Kocaeli’ne atanırken Şike ve Odatv davalarına bakan İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mehmet Ekinci, Bakırköy hâkimliği ile görevlendirildi. Ergenekon davasını karara bağlayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Hüseyin Özese Sakarya hâkimliğine, üye hâkim Hüsnü Çalmuk Kocaeli hâkimliğine, üye hâkim Sedat Sami Haşıloğlu ise Trabzon hâkimliğine atandı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinde zaman zaman üye hâkim ya da yedek hâkim olarak yer alan Ercan Fırat Zonguldak, Fatih Mehmet Uslu Kütahya ve Nihat Topal ise Kayseri’ye atandı. Afyonkarahisar’a atanan cumhuriyet savcısı Celal Kara, bakan çocukları ve işadamlarının şüphelileri olduğu 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması savcılarındandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu tarafından dosyadan el çektirilerek infaz savcısı olarak görevlendirilmişti. Gaziosmanpaşa hâkimliğine atanan İstanbul 18. Sulh Ceza Mahkemesi hâkimi Cemil Gedikli, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması arama ve yakalama kararlarını vermişti. Cemil Gedikli hakkında bir gazete, “Çağlayan Adliyesi’nin imamı C.G.” olarak yayın yapmıştı. Gedikli, 13 Mart tarihindeki Başbakan’a hakaret davasında “Tarafların makam yüksekliği ya da sizin kalabalık olmanız hiçbir şey ifade etmez. Ne sizden, ne de makamlardan korkmam. Mahkeme olarak 17 Aralık arama, yakalama kararlarını verdik” ifadelerini kullanmıştı. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Adem Özcan ise Afyonkarahisar cumhuriyet savcılığına atandı. Savcı Adem Özcan, 7 bin kişinin dinlendiğine ilişkin iddiaları barındıran Selam Tevhid örgütü soruşturmasını yürütüyordu. Selam Tevhid soruşturmasını 17 Aralık operasyonundan önce yürüten savcı Adem Özcan, eski İstanbul Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı tarafından bu soruşturmadan alınmıştı. Savcı Özcan aynı zamanda Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatların soruşturmasını yürütmüştü. Balyoz davasına bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinde yer alan Ali Efendi Peksak Kocaeli hâkimliğine atandı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinde üye hâkim olarak görev yapan ve Balyoz davasında yeniden yargılanma taleplerini reddeden heyette yer alan Aytekin Özanlı ise İstanbul’da kaldı. 7 bin kişinin dinlendiği iddiası Bakırköy hâkimliğine atanan Mehmet Ekinci, Odatv, Şike ve KCK Avukatlar davasına bakan özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanı olarak görev yapıyordu. Odatv davası savcılarından Haluk Gedikli, Gaziosmanpaşa’da görevlendirildi. Odatv soruşturmasında gazeteci Ahmet Şık’ın basılmamış kitabına toplatma kararı veren İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin üye hâkimlerinden Mehmet Karababa Küçükkçekmece’de görevlendirildi. İstanbul’da görülen KCK ana dava ile basın davasında bakan İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Kazım Kahyaoğlu, Sakarya hâkimliğine, üye hâkim Alpaslan Uz ise Büyükçekmece’ye atandı. ÇHD’li avukatların yargılandığı davaya bakan İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mustafa Bağarkası üye hâkimler Canel Rüzgâr ve Hakan Dede ise İstanbul’da kaldılar. Özel Yetkili İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Salih Kaya’nın görev yeri ise Gaziantep olarak belirlendi. Şike davası Poyrazköy davasına bakan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu, İstanbul hâkimi olarak görevlendirildi. Mısır Çarşısı davasına bakan heyette görev yapan Yılmazabdurrahmanoğlu, Pınar Selek’e beraat kararının Yargıtay’da bozulmasından sonraki aşamasında beraat kararında direnilmesi yönünde oy kullanmıştı. Selek’e oyçokluğuyla 2 kez müebbet hapis cezası verilmişti. Askeri Casusluk davasına bakan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Metin Özçelik, üye hâkimler Birol Bilen ve Mehmet Uğurlu İstanbul’da kaldı. nkara’nın özelleri adliyede kaldı Ankara’da görev yapan özel yetkili Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Dündar Örsdemir ve 12. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Süleyman İnce ile bu mahkemelerin diğer üyeleri Ankara hâkimi oldu. 12. Ağır Ceza heyeti, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın sanık olduğu 12 Eylül yargılamasını yürütüyordu. TMK kapsamında görev yapan Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Tayyar Köksal ve üyeler de Ankara hâkimliğine atandı. 13. Ağır Ceza ise 28 Şubat, faili meçhul cinayetler, Turgut Özal gibi davalara bakıyordu. Diğer yandan TMK’nin 10. maddesiyle görev yapan başsavcı Murat Esen, savcılar Mustafa Bilgili, Kemal Çetin’in arasında bulunduğu 9 savcı da genel yetkili savcılığa atandı. Kemal Çetin ile 28 Şubat davasını açan Bilgili, Kozmik Oda dosyasına da bakmıştı. Poyrazköy davası KCK davaları Askeri Casusluk A Balyoz hâkimleri 17 Aralık savcısı Kimseden korkmayız Başbuğ okurlarıyla buluştu İstanbul Haber Servisi Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un, dün “Suçlamalara Karşı Gerçekler” adlı kitabının imza gününe yurttaşlar yoğun ilgi gösterdi. Ergenekon davasında 6 Ocak 2012 tarihinde tutuklanan ve Anayasa Mahkemesi’nin “hak ihlali” kararı üzerine 26 ay sonra tahliye edilen Başbuğ, “Halkımız son iki yılda yargı alanında yaşananlarla ilgili gerçekleri öğrenmeye yönelik büyük bir arzu içindeler” dedi. Yurttaşlar, Mecidiyeköy’de ki Trump Alışveriş Merkezi’ndeki D&R mağazasındaki imza gününde Başbuğ’a kitabını imzalatmak için uzun kuyruklar oluştururken alkışlar eşliğinde “Türkiye seninle gurur duyuyor”, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları attı. Basın mensuplarına açıklama yapan Başbuğu, kitabın 6 Ocak 2014’te satışa çıktığını, beklentilerin üzerinde bir ilgi olduğunu ifade etti. Özel yetkili olmamasına karşın Ankara’da görev yeri değişen iki isim kararnamede yer aldı. Oslo başsavcı vekillerinden Şadan Sakınan, Konya’ya atanırken, Hüseyin Görüşen ise düz savcı olarak İzmir’e gönderildi. Görüşen, özel yetkili başsavcı vekili olarak Ankara’da gizli şekilde Oslo soruşturmasını yürütmüş, İstanbul Başsavcılığı’nın da bu kapsamda yürüttüğü soruşturma kapsamında Ankara’da MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı arayarak talimat ifadesine çağırmıştı. Bu soruşturma açığa çıkınca Görüşen’in yetkileri alınmıştı. Sakınan ve Görüşen, adliyede cemaate yakın savcılar olarak biliniyordu. Şadan Sakınan, KPSS’de kopya iddialarına ilişkin soruşturmayı yürütüyordu, ancak bir türlü sonuca gidememesi nedeniyle eleştiri alıyordu. Ankara’da iki vekile sürgün Okurlardan kısa kısa Engin hoşgörünüze sığınarak; 20.03.2014 tarihli gazetemizin 6. sayfasında, Bakara Suresi ile dalga geçen eski AB Bakanı Egemen Bağış’ı protesto eden göstericilerle ilgili haberin alt başlığı ve haberin içeriğinde “Kur’anı Kerim”, “Kuranıkerim” şeklinde yazılmış. Yüreğiniz dert görmesin, iyi ki varsınız. Saygılarımla Ali Durmaz Heykelde hasar oluşmadı Gezi Direnişi’nden bu yana eylemlerin merkezi durumundaki Gündoğdu Meydanı’nda sayısız eylem ve gösteriler yapılmıştır. En son olarak AKP İzmir mitingi öncesi gece, Gündoğdu Meydanı’nda “Cumhuriyet Ağacı Heykeli” önünde gerçekleşen ve beş yüze yakın İzmirlinin katıldığı “Katil Geliyor” yazısı insan zinciriyle oluşturulmuş ve bu haber, fotoğraf gazetemizde yayımlanmıştı. Gazetemizdeki haberde görüleceği gibi heykelde en küçük bir hasar yoktur. Sayın Soylu’nun “karma mitingden önce” spreylendiğini, “yazılanlara, çizilenlere bakarak bilinmesi gerektiği” mantığı doğru değildir. Mete Kızık Küçük ama önemli Kamu Yararı ve Twitter Olayı Geçen haftanın iki önemli olayından birisi Twitter’a konulan yasaksa diğeri dinleme kayıtlarının yayımlanmasının bir suç oluşturmayacağı, burada kamu yararını ve basın özgürlüğünü esas almak gerektiğini kayda geçiren mahkeme kararıydı. Twitter’a konulan yasak hak ettiği yanıtı milyonlarca Twitter kullanıcısından aldı. Gelişmeler ulusal ve uluslararası düzeyde sert eleştirilerle karşılaşan yasağın ne kadar anlamsız ve yararsız olduğunu ortaya koydu. Yasak yasak olmaktan çıktı. Akla, mantığa, zamana aykırı yasakların ömrünün birkaç saatle sınırlı kalacağını cümle âlem gördü. Diğer önemli gelişme ise dinleme kayıtlarının gazetelerde, TV kanallarında yayımı ile ilgili mahkeme kararıdır. Yasal ya da yasadışı dinleme kayıtlarının yayımlanmasının tekzip etmek istenmesi ve bu istemin mahkeme tarafından reddedilmesi önemli sonuçlar doğuracak, yanlış bir yaklaşımın da düzeltilmesine olanak sağlayacaktır. Tekzip isteminin reddinin gerekçesi, gerçekten de hem kamu yararı ilkesinin geçerliliğini ve herhangi bir nedenle bundan vazgeçilemeyeceğini göstermesi bakımından büyük önem taşıyor. İstanbul 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararındaki şu cümleler kamu yararı ilkesini kuşkuyla karşılayan kimi meslektaşlarımız için de umuyoruz ki uyarıcı olmuştur. Kararda şöyle denildi: “Zaman gazetesinin yaptığı iş, bir şekilde internete düşen, bu şekilde de kamuoyunun bilgisine ulaşan iddiaların okura duyurulmasından ibaret olup, olayın güncel olması, toplumsal ilginin varlığı ve basın kurumunun medyaya yansımış olayları aktarmaktan ibaret eylemi gözetildiğinde söz konusu olayla çatışan değerler bakımından basın özgürlüğüne üstünlük tanınması gerektiği kararı verilmiştir.” Her iki sorunun da, birisinde çağdışı yasağın ciddiye alınmaması, diğerinde kamu yararının öne çıkarılması ile çözülmüş olması büyük önem taşıyor. Bir FB Kongre üyesi olarak, Sayın Işık Kansu’nun Aziz Yıldırım’ı TS Başkanı ile aynı kefeye koymasını üzülerek okudum... FB Başkanı ve taraftarının son 3 seneki duruşu tüm ülkeye örnektir. Keşke FB tribünlerindeki dinamizmi algılayabilseydiniz, Saygılar... Mehmet Besimoğlu Fenerbahçe’nin duruşu Mitingden önce spreylendi Merhabalar, Cumhuriyet gazetesi nasıl oluyor da İzmir’de Gündoğdu Meydanı’ndaki heykelin AKP’nin İzmir’de gerçekleştirilen karma mitinginden önce spreylendiğini, en azından sprey ile yazılanlara, çizilenlere bakarak bilemiyor? Artık insanlara Cumhuriyet’i de mi referans gösteremeyeceğim? Saygılarımla. Egemen Soylu Her aklına geleni söyleme ve yorumlama hakkının sadece kendisine tanındığına inanan Başbakan, miting meydanlarından birinde esip gürlerken “Nefretin de suç sayılacağı ve cezalandırılacağı” müjdesini vermişti. Ben de böyle bir yasa değişikliğinin AKP’nin, yandaşlarının ve kimi dinci yazarların kendi ayaklarına kurşun sıkmak anlamına geleceğini bu köşede yazmış ve gerçekleşmeyeceğini ileri sürmüştüm. Ayıptır söylemesi haklı çıktım. “Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” torba yasalar serisinden 6529 sayılı yasa olarak 2 Mart 2014’te kabul edildi ve bırakın nefret suçunu cezalandırmayı, nefreti ne türlü olursa olsun dile getirmeyi koruma altına aldı. Nalıncı keserinin çalışmasıyla Türk Ceza Yasası’nın 122’nci maddesinin başlığı “Nefret ve ayrımcılık” olarak değişti ama “Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle” diye başlatılan madde, suçun oluşmasına şu koşulları getirdi: “a) Bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini, b) Bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını, c) Bir kişinin işe alınmasını, d) Bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını, engelleyen kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” 17 Aralık’tan sonra çıkarılan ve kendilerini çoluk çocukları ile yandaşları koruma altına almayı amaçlayan tipik bir yasal koruma girişimiyle karşı karşıyayız. “Nefret” kavramı Türk Ceza Yasası’na sokuşturuldu ya, yeter de artar bile. Nefreti yansıtan yüzlerce söylev, TV sohbeti, köşe yazısı ve haberin ortalıkta uçuşup durması da böylece özendirilmiş oldu. HHH Nefret eşiğinin, nefrete yasak getireceğini açıklayan Başbakan tarafından aşılması da bir başka tartışmayı gündeme getirdi. Başbakan, kafayı iyiden iyiye bozduğu Cemaatçileri suçlamak için “Bunlar Şia’dan da beter” deyiverdi... Umarım ne dediğini biliyordur. Şia’nın Türkçe karşılığı “taraflı”. Kısaca kullanılıyor ama tamamı şöyle: “Hazreti Ali’nin şiası”, yani “Hazreti Ali’nin taraflısı”. Hazreti Muhammed’in ölümünden sonra ilk ergin halifenin Hazreti Ali olması gerekirken hakkının yendiğine inananların oluşturduğu bir İslam mezhebini anlatıyor ve ülkemizde Şiilik diye anılıyor. Bırakın dünyayı, Türkiye’de aynı mezhepten olmasa bile adından da Hazreti Ali’yi önceledikleri anlaşılan Aleviler ve Caferiler yaşıyor. Ezanda da Hazreti Ali’nin adını anıyorlar... “Hazreti Ali’nin taraflılarını” suçlayan ama torununa Ali, “sıfırla” söylemiyle ünlenen Şehrizar Konakları’nın yanında yapılan camiye Hazreti Ali adını koymakla övünen bir kişiye bu yaklaşımın yakışıp yakışmadığına siz karar verin. HHH İran ciddiye alır mı almaz mı bilmiyorum ama dini siyasete alet etmenin, özellikle de birkaç oy için bu yola başvurulmasının sakıncaları gün gibi ortada duruyor. Din kuralları (İnak, dogma, mevridi nas, nas) tartışmaya kapalıdır. Siyaset ise her türlü tartışmaya açık bir alan. Bizimkilerin yaptığı aslında elma ile armudun sayılarını toplamaya benziyor. Ve öyle laflar ediyorlar ki altından çapanoğlu çıkıyor. HHH Başbakan’ın mitingde “Twitter’ın kökünü kazıyacağız” derkenki ses tonu, yüz ifadesi ve hareketleri tam bir nefret patlamasını yansıtıyordu. Ne rastlantıdır(?) ki ertesi gün Twitter’a yasak geldi... HHH AKP’nin yasal koruma altına alma zorunluğunu duyduğu öteki girişimlerini de yazacaktım ama, galiba okurlardan gelen soruları yanıtlamak amacıyla ustalarımızın “Efendi Baba” diye andığı Ahmet Mithat Efendi’ye öykünmek durumunda kaldım. Onları da bir başka yazıda anımsatmaya çalışırım. Fotoğraf: ENVER ALAS DHA Fidanlarda yaşayacaklar Ben sadık bir Cumhuriyet okuruyum. Gün içinde de internetten web sayfanızı takip ediyorum. Maalesef söylemek zorundayım. Bizim gazetemiz bulvar gazetesi değil. İnternet sayfanızda bir bulvar gazetesi gibi haberler görüyorum. Bunlar olabilir ama puntoları ve resimleri küçük olsun veya daha özenli haber olsun. Gazetemizde bu var. İnternette de olsun. Sevgi ve saygılarımla Hilal Şimşek İnternet sitenize küçük bir eleştiri Futbol gol demektir Daha önce bir okurun yazdığı gibi, değerli köşe yazarlarımızın kısa, öz ve doyurucu yorumları olduğu gibi sayfanın boydan tümünü kaplayan uzun yazılar da var. Zaten gazetemiz tümüyle bilgi kaynağı, okumak uzun sürüyor. Yazıların daha kısa ve anlaşılır olması mümkün değil mi? Sayın Arif Kızılyalın Spor Sayfası’nın yeterli olmadığını belirtiyor. Ben de bir eleştirimi ileteyim. Futbol demek gol demektir. Sayfanın tam ortasından neredeyse tamamını kaplayan oyuncuların birbirine sarılmaları vb. resimler veriliyor ama bir kez olsun gol resmi verilmiyor. Golleri izlemek için TRT’nin gece yarısına varan bolca sohbetli yayınını mı beklemek zorunda kalacağız?  Saygılarımla İsmet Özkan   n İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Gezi Direnişi’nde yaşamını yitiren gençler Altınoluk’ta ölümsüzleşti. Güney Marmara Doğal ve Kültürel Çevreyi Koruma Derneği (GÜMÇED) üyeleri, Altınoluk’ta haziran direnişinden bu yana yaşamını yitiren gençleri ölümsüzleştirmek için onların adına fidan dikme eylemi gerçekleştirdi. Altınoluk Uğur Mumcu Gezi Parkı’nın açılışı da yapılan etkinlikte konuşan GÜMÇED Başkanı Mehmet Akif Öznal, haziran direnişinde yitirilen 8 genci unutturmamak için “ölmez ağaç” olarak bilinen 8 zeytin ağaçı diktiklerini söyledi. www, daha doğru adıyla HTTP protokolü, interneti oluşturan katmanWWW eşittir lanıldı. lardan bir tanesi olan uygulama katmanı protokollerinden sadece ve sadece İnternet aracılığıyla ulaşılan ve kendi aralarında bağlantılı, hypertext internet biridir. belgeleri sistemidir. Bu uygulama katmanında, daha birçok protokol vardır. Örneğin, DHCP, DNS, FTP, IMAP, IRC, LDAP, NTP, SNMP, SMTP, SOCKS, SSH, Telnet, vs. vs. Dahası, interneti oluşturan diğer katmanlar da var. Ne var ki, siz, değil interneti “world wide web”den ibaret sanıyorsunuz. Dr. Orhan Kurmuş Gazetenin teknoloji sayfasında “www, bir başka deyişle internet” ifadesi kul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle