04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 MART 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 13 Araba, yağmurla yıkanan gecenin karanlığında, İstanbul’un güneydoğusundan kuzeybatısına uçar gibi gidiyor. Direksiyonda bir güzel insan, Mehmet Kabasoğlu. Altı yıl önce tanışmazdık. Bizi, ortak bir dava, haksız yere hapse atılan Tuncay Özkan’ın çevresinde dayanışmak zorunluluğu bir araya getirdi. Sabırsız tekerlerin altında kayarken kilometreler, düşünüyorum: Yıkılmadık, yıkamadılar, ayaktayız! 1994 kara gün geçmiş özgürlükle özgürlük arasında ve ne içerdeki suçsuz tutsaklar yitirmiş mücadele güçlerini, ne dışarda Ergenekon, Balyoz ve diğer müfteri davalarla içeri atılan, tasfiye edilen masumların masumiyetini haykıran, hukuksuzlukla mücadele etmeye çalışan bizler. Sanki yaşanmamış gibi altı koca yıl, taptaze bir güçle hazırız insanlığı, hukuku ve doğruları savunmaya. HHH Ama farkındayım: Türkiye’nin gerçek bir demokrasi, eşitlikçi, laik ve yansız bir Cumhuriyet, dürüst bir hukuk devleti olması için verdiğimiz savaşta, ölüm kalım muharebesine girildi. İçerdeki hain sayısı, bir zamanlar baş düşman diye belletilen Yunanistan nüfusundan daha fazla bir ülkede, bu savaşı kazanmak kolay değil... Ne var ki yaşadığımız topraklar, en beklenmedik olayların en kolay gerçekleşebildiği, kötülüğün bereketine karşı iyiliğin mucizeler yaratabildiği bir coğrafya. Ve bu gece, işte o mucizelerden biri gerçekleşti: Şer kuramcıları ile şer kurumcuların girdiği ölümcül iktidar savaşında Silivri’deki haksız ve hukuksuz yargı çöktü, suçsuzların hepsi değilse de bazıları nihayet özgürlüğüne kavuştu. HHH Tuncay Özkan’ın her şeyden önce kızı Nazlıcan ve eşi Duygu’ya kavuştuğu pazartesi akşamı, ilk günden beri yanında olan dostları ve kendisinden önce tahliye edilen zindan başta, Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Odatv gibi düzmece davaların sivil asker, suçsuzları yargıladığını haykırdığımız için faşist damgası yedik, demokrasi düşmanı ilan edildik, bu ülkede, artık her gün yeni bir rezilliği ortaya çıkan bu kokuşmuş medyada; AKP iktidarına övgüler düzerken tepetaklak olunca muhalif kesilen “yetmez ama evet”çi yalaka eskileri tarafından. Bunları da yazmam gerekiyor, tarihe not düşmek için. Düşünün ki bu düzmece davalarda darbecilikle suçlanan pek çok insan, sanık sandalyesine yan yana oturtulmadan önce birbirini tanımıyorlardı bile. Soner Yalçın ve Mustafa Balbay, Tuncay Özkan’la dargındılar. Tuncay Özkan, zaten daha niceleriyle küs... Adaletsizlik, onları hukukun savunmasında buluşturdu, haksız tutukluluk barıştırdı. HHH Siyasal ve toplumsal fikirlerimiz kadar, savunduğumuz dünya görüşü de farklı olduğu için birlikte program yaptığımız Tuncay Özkan’la, o tutuklanmadan önce yakın arkadaş değildik. Evinin yolunu bile bilmem. Ama Tuncay benden çok daha yakın bazı arkadaşlarının ihanetine uğrar, bazıları tarafından silinirken defterden, herhangi bir suçsuzu savunur gibi onu savunduğum için silindim, kimisi alçak, kimisi korkak arkadaşlarımın defterinden... Tuncay’la dostluğumuz, Silivri sürecinde pekişti, gerçek arkadaşlığa dönüştü. Soner Yalçın, çok doğru söylüyor: Biz gazeteciyiz ve doğru gazeteciliğin, dürüst haberciliğin savunmasını üstlendik, kenetlendik. Faşizmin 12 Mart 1971 muhtırasının 43. yıldönümünde, demokratik hukuk devletini savunmak için böyle bir birliğe çok iş düşüyor ve çok ihtiyaç var. “Çelişki, aptalların gerçeğe taktıkları isimd ir.” Mart Mucizesi Fotoğraf : ALİ ARİF ERSEN PAUL VALERY Nefret Söylemleri BERKİN Mayıs günleri gelirken Berkin kelebek avcıları acımasız olur elleri yüzleri kapkara nefesleri kan kokar bahar günleri kadar güzel kısacık ömrün oldu Berkin kurtulsun karanlıklardan aydınlansın diye bütün yeryüzü çoban ateşleri yakan çocuk zeybeklere karıştın Berkin düşünmeden ölümü nasıl daldılarsa kötülere Deniz’ler Erdal’lar Mahir’ler o büyük kavgaya karıştın Berkin dönerken bir gün şafaklar aydınlığa hepiniz küçük beyaz kelebeklerimiz Mayıs kaplanları olarak döneceksiniz pençelerinizin altında zalimler kötüler Sonsuz özgürlüğe kavuştun Berkin. A.KADRİ ERGİN Başbakan, son zamanlarda ateistleri diline doladı. Dikkatlerden kaçmayan bir özenle “ateist” ve “terörist” sözcüklerini yan yana kullanıyor. Ya ateizm nedir gerçekten bilmiyor ya da ateistlere ilişkin olumsuz bir algı yaratarak onları cahil kitlelere hedef gösteriyor. Aşağıdaki kişiler kendi dallarında Nobel ödülü almış ve ateistliklerini açıklamış bilim insanlarıdır. Bugün eğer insan ömrü uzamış, çeşitli hastalıklara çare bulunmuş, modern teknolojinin çeşitli olanakları insanlığın kullanımına sunulmuşsa onların araştırma, buluş ve yaratıcılıkları sayesindedir. HHH ABD’li biyokimyacı Julius Axelrod (19122004), İngiliz fizikçi Patrick Blackett (18971974), Hint /ABD’li astrofizikçi Subrahmanyan Chandrasekhar (19101995), 1953’te DNA moleküllerini bulan İngiliz moleküler biyolog ve fizikçi Francis Crick (19162004), fizikçi ve kimyacı Marie Curie (18671934), ABD’li fizikçi Richard Feynman (19181988), Rus fizikçi Vitaly Ginzburg (doğ. 1916), Fransız fizikçi Frédéric JoliotCurie (19001958), İngiliz kimyacı Harold Kroto (doğ. 1939), Brezilya/ Britanyalı tıp bilimcisi Peter Medawar (19151987), İngiliz biyokimyacı Peter D. Mitchell (19201992), Fransız biyolog Jacques Monod (19101976), ABD’li genetikçi, eğitimci Hermann Joseph Muller (18901967), Britanyalı genetikçi ve hücre biyoloğu Paul Nurse (doğ. 1949), ABD’li kimyacı Linus Pauling (19011994), Britanyalı biyokimyacı ve moleküler biyolog Richard J. Roberts (doğ. 1943), Hintli ekonomist Amartya Kumar Sen (doğ. 1933), Kanada/Britanyalı biyokimyacı Michael Smith (19322000), ABD’li moleküler biyolog James D. Watson (doğ. 1928), ABD’li fizikçi Steven Weinberg (doğ. 1933)... İnsanlık olarak bu kişilere çok şey borçluyuz. Keşke insanlığın gelişmesine katkıda bulunan Müslüman bilim insanları da olsaydı. HHH Ateizm, tüm tanrılara ve ruhsal varlıklara olan metafizik inançları reddeden ve var olan gerçekliği inanç yoluyla açıklamayı kabul etmeyen bir felsefi düşünce akımıdır. Ateistler, bazen “Tanrıtanımaz” sözcüğüyle anılsalar da bu adlandırma “var olan bir Tanrı’yı reddetme” fikrine atıfta bulunduğu için ateistler tarafından kabul görmez. Ateizm inanç koşullanmalarını, hayali yaratıkları ve olayları reddeder. Ateist bakış açısıyla Tanrı’nın yanı sıra tüm metafizik inançlar ve tüm ruhani varlıklar da reddedilir. Ateizm ile terörizmi, birbirinin ayrılmazı olarak göstermek hayatta karşılığı olmayan, gerçekleri tersyüz eden bir zorlamadır. Tarihte din kaynaklı birçok terör örgütlenmesine rastlanırken bir ateist terör örgütlenmesinden söz etmek olası değildir. Başbakan’ın ateistterörist bağdaştırması yanlıştır, yakışıksızdır. 17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu sonrasında bakanlık koltuğunu bırakmak zorunda kalan Zafer Çağlayan ise Mersin’de yaptığı bir konuşmada, bu gerçekdışı söylemi benimsemekle kalmamış, Yahudilik ve Zerdüştlükle de perçinleyerek açıkça bir nefret suçu işlemiştir. Bugün kendi halklarına karşı nefret suçu işleyenler yarın bir gün bu suçlarının hesabını mutlaka vereceklerdir. Unutulmasın; keser döner sap döner, gün gelir hesap döner! arkadaşlarıyla buluşması, tahmin edebileceğiniz gibi çok duygulu, çok sevinçli anlardı. Odatv davasından beri oğlumuz, kızımız gibi sevdiğimiz Barış ve Özge Terkoğlu, üç haftalık dünya güzeli bebekleri Ali Derya ile gelmişlerdi. Sevgili Mustafa Balbay geldiğinde, ben çıkmıştım, kuşkusuz bizimkinden çok başka duygularla kavuşmalarını göremedim. Ama onlarca dava arkadaşının kafileler halinde gelip gittikleri Doğa Tepe Restoran’da rastladığım tanıdıkların ortak bir özelliği vardı: Her biri, ya Tuncay Özkan’ın yakını ya da arkadaşı olduğu için bir bedel ödemiş, sıkıntılar çekmek zorunda kalmıştı. Prof. Dr. Hüseyin Nazlıkul, Adnan Bulut, Elif Yıldız ilk aklıma gelen isimler. Daha niceleri var. Onları, fedakârlıklarını ve korkusuzluklarını yazmam gerekiyor bir gün. HHH Düşünün ki Melih Aşık gibi dürüst gazeteciler, biz Cumhuriyet yazarları, Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay 12 EYLÜL İŞKENCECİLERİNE DAVA AÇILDI KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK G NOKTASI [email protected] ‘İşkenceleri MEHMET MENEKŞE hâlâ yaşıyorum’ AMASYA 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından “İşkencehaneye” çevrilen Suluova Et Balık Kurumu (EBK) tesislerinde gördüğü işkenceler nedeniyle sakat kalan Fazlı Kuru’nun şikâyeti üzerine Yüzbaşı Atasoy Fitos ve Astsubay Burhan Yöntem hakkında açılan işkence davasına dün başlandı. Sanıklar davaya gelmeyince bir dahaki duruşmaya zorla getirilmelerine karar verildi. Kuru ve tanıklar, yaşadıkları işkenceleri tüm ayrıntılarıyla anlattı. Amasya Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün başlayan duruşmaya mağdur Fazlı Kuru, Kuru ile birlikte işkence gören ve mahkemeye tanık olarak katılan Metin Irmak, Musa Koyuncu ve Ali Soyal, 12 Eylül mağdurları, 68’liler girişimi üyeleri ve yüzlerce yurttaş katıldı. Ancak sanıklar Yüzbaşı GAZİ OLAYLARININ 19. YILDÖNÜMÜ Gazi davası yeniden açılacak İstanbul Haber Servisi Gazi Mahallesi’nde 12 Mart 1995’te Alevileri hedef alan provokatif saldırının ardından başlayan ve 15 Mart’a kadar süren Gazi olaylarının 19. yıldönümünde avukat Remzi Kazmaz, davanın yeniden görülmesi için harekete geçti. Davanın müdahil avukatlarından Kazmaz, Gazi’de sadece masum vatandaşların değil hukuk ve adaletin de öldüğünü vurgulayarak yeni açacakları davada dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Hanefi Avcı’nın mahkemede tanık olarak dinlenmesini isteyeceklerini açıkladı. Davanın müdahil avukatlarından Remzi Kazmaz, 19 yıl sonra gerçeklerin ortaya çıkmaması, kamu vicdanının rahatlamaması ve yeni delillerin ortaya çıkması nedeniyle davanın tekrar açılması için hazırlıklara başladığını söyledi. Atasoy Fitos ve Kıdemli Başçavuş Burhan Yöntem duruşmaya gelmedi. Müşteki Fazlı Kuru, 34 yıl önce gördüğü işkencenin izlerini hâlâ bedeninde ve ruhunda taşıdığını belirterek, “işkenceler gördüm, felç oldum, tekerlekli sandalyeye mahkum oldum Hala 12 Eylül darbesini yapanların hazırladığı anayasa ile yönetiliyoruz. 12 Eylül darbesini yapan generaller hâlâ korunur durumda. Bu darbecilerin yaşı ne olursa olsun yargılanıp, cezalandırılmaları gerekiyor” dedi. İşkencecilerini görmek istediğini ifade eden Kuru, “Bize işkence yapanlarla mahkamede göz göze gelmek istiyorum. O işkence çığlıklarını duyduktan sonra nasıl evlerine dönüp çocuklarıyla beraber rahat uyuduklarını soracağım. Bana işkence yapan Başçavuş Burhan Yöntem’i görmesem bile ses tonundan tanırım” dedi. Müştekilerden TÖBDER üyesi ve Halkevleri Başkanı Metin Irmak, yaşadığı işkenceleri 34 yıl sonra sesi titreyerek, zaman zaman gözyaşı dökerek anlattı. Kendilerine elektrik verildiğini, Filistin askısında kaldıklarını, gözleri bağlanarak idam mangasının önüne çıkarıldıklarını, birçok kişiye copla tecavüz edildiğini anlatan Irmak, “34 yıl sonra dahi yaşadığım işkenceleri tekrar yaşıyor gibiyim, bu davanın görülmesini ülkenin aydınlık geleceği açısından önemsiyorum” diye konuştu. Mahkeme, duruşmayı 10 Haziran’a erteledi. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY 12 Eylül’den Berkin’e Duruşmanın ardından 78’liler Vakfı adına adliye önünde yapılan basın açıklamasını avukat Mehmet Horuş okudu. Horuş, “Bu dava Türkiye’de yapılan darbelerle, işkencelerle, insan hakları ihlalleri ile yüzleşmek açısından tarihi bir andır. Türkiye’nin tarihsel, toplumsal anlamda halkın işkencecilerle yüzleşmesi ve demokratikleşme anlamında bu davanın takipçisiyiz, takipçisi olmaya da devam edeceğiz. Bugün Berkin Elvan kardeşimizin polisin attığı gaz fişeği ile hayatını kaybetmesi hak ihlallerinin sürdüğünün göstergesidir” dedi. T.C. MERZİFON İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI Aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50’sine istekli bulunmadığı takdirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %50’sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, mahcuzun satış bedeli üzerinden aşağıda belirtilen oranda KDV.’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur.04/03/2014 1. İhale Tarihi: 14/04/2014 günü, saat 10.00 10.05 arası. 2. İhaIe Tarihi: 30/04/2014 günü, saat 10.00 10.05 arası. İhale Yeri: PEKKAP Plastik San. Ltd. Şti Fabrikası, Organize Sanayi Bölgesi/Merzifon/Amasya No Takdir Edilen Değeri TL. Adedi KDV Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri) 1 30.000,00 1 %18 1 adet plastik enjeksiyon makinası Tederic marka TRX140 model 2132 seri nolu ve üretim tarihi 20063 olan plastik enjeksiyon makinası 2 30.000,00 1 %18 1 adet plastik enjeksiyon makinası Tederic marka TRX188 model 3150 seri nolu ve üretim tarihi 20063 olan plastik enjeksiyon makinası 3 45.000,00 1 %18 1 adet plastik enjeksiyon makinası TSPX250 marka 120504 seri nolu 20123 üretim tarihli plastik enjeksiyon makinası 4 15.000,00 1 %18 1 adet soğutucu Ciller VD 900TP marka 647 seri nolu 2012 üretim, tarihli soğutucu Ciller (İİK. m.114/1, 114/3) *: Bu örnek, bu yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 63’e karşılık gelmektedir. 2013/1827 ESAS Yeni deliller var “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın:15948) SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Eski çağ, 1 özellikle es 2 ki Yunan ve Roma uy 3 garlığı. 2/ 4 Bir nota... 5 İtalya’da bir 6 kent. 3/ Genelge... Siv 7 risinekle 8 ri kovmaya 9 yarayan tablet. 4/ Bekta 1 2 3 4 5 6 7 8 9 şi dervişi... Sod 1 İ N S İ C A M L yum elementinin 2 S A U N A A S İ simgesi. 5/ Arap 3 yazısında kısa ün 4 T U N M A L İ K İ R A T Ş A T O lü yerine kullanı5 S U R A K İ P lan işaret. 6/ DoB İ S K L E laşık, karışık... Es 6 K N ki Mısır’da güneş 7 A S İ T A N E tanrısı. 7/ Serbest 8 L O G O F O B İ meslek adamları 9 MA N İ E D E nı içinde toplayan resmi birlik... Sergilerde çeşitli firmalara ayrılmış yerlerin her biri. 8/ Beyaz nakış işlemekte kullanılan bir çeşit parlak pamuk ipliği. 9/ Spor karşılaşması... Türk müziğinde bir makam. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Sarı ya da turuncu renkte çok güzel çiçekler açan bir süs bitkisi. 2/ Ölen kimsenin vücudu... Üzeri kırmızı parafinle kaplanan bir peynir cinsi. 3/ Mısır unu, peynir ve tereyağıyla yapılan bir yemek. 4/ Toplanma, birleşim... Bir şeyin kenarı. 5/ Şamanizmin din adamlarına verilen ad... İki ile altı oyuncu arasında oynanan bir strateji oyunu. 6/ Kalın bükülmüş sicim... Yunan mitolojisinde içenleri ölümsüzlüğe kavuşturan tanrı içkisi. 7/ Bir tür kalın ve ağır çizme... Kimi Türk lehçelerinde “ağa” yerine kullanılan sözcük. 8/ Bir göz rengi... Yurdumuzda kurulmuş yirmi bir Köy Enstitüsünden biri. 9/ İtici neden, güdü... Şöhret.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle