04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 MART 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 Halkın neredeyse yarıya yakını kendini mutlu hissetmiyor. Karamsarların oranı yıldan yıla artıyor Mutsuz insanlar ülkesi TÜİK’in yayımladığı resmi istatistikler bile halkın mutsuzluğunu gözlerden kaçırmaya yetmiyor. Mutlu olduğunu beyan edenlerin oranı geçen yıl da biraz daha gerileyerek yüzde 61’den yüzde 59’a indi. Mutluluk oranı erkeklerde daha hızlı düşüyor. Ekonomi Servisi Mutlu olduğunu beyan edenlerin oranı yıldan yıla geriliyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayımladığı “2013 Yaşam Memnuniyeti Araştırması” sonuçları halkın yarıya yakınının mutlu olmadığını gösterdi. Araştırma şu sonuçları ortaya koyuyor: * Mutlu olduğunu beyan edenlerin oranı 2013’te de geriledi. 2012’de mutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı yüzde 61 iken, 2013’te bu oran yüzde 59’a geriledi. * Mutsuz olduğunu beyan edenlerin oranı da yükseliyor. Bu oran 2012’de yüzde 10.2 iken 2013’te yüzde 10.8 olarak gerçekleşti. * Geçim sorununu daha çok sırtlamış görünen erkek nüfusta mutluluk kaybı daha hızlı gerçekleşiyor. Kadınlarda mutluluk oranı bir yılda 0.9 puan gerilemeyle yüzde 61.9 düzeyine inerken erkeklerde 2.9 puan gerilemeyle yüzde 56.1 oldu. * Araştırmaya göre, evlilik mutluluğa bir miktar olumlu etki yapabiliyor. Evli bireylerin, evli olmayanlara göre daha mutlu olduğu görülüyor. Evli bireylerin 2013 yılında yüzde 61.3’ü mutlu iken, evli olmayanlarda bu oran yüzde 53.6 olarak gerçekleşti. * Kendilerini en çok ailelerinin mutlu ettiğini ifade edenlerin oranı yüzde 73 olurken, bunu sırasıyla yüzde 12.9 ile çocuklar, yüzde 5.2 ile eş, yüzde 2.9 ile anne ve baba, yüzde 2.5 ile kendisi, yüzde 1.7 ile torunlar ve yüzde 1.9 ile diğer nedenler takip ediyor. * Yaş gruplarına göre mutluluk düzeyine bakıldığında ise mutluluk oranının en yüksek yüzde 65.1 ile 1824 yaş grubunda, en düşük mutluluk oranı ise yüzde 54.5 ile 4554 yaş grubunda gerçekleştiği anlaşılıyor. * Eğitimli insanlar da daha mutlu gibi görünüyor. Yükseköğretim mezunu olanlarda mutluluk oranı yüzde 62.5 iken, bunu sırasıyla, yüzde 59.8 ile ilkokul, ilköğretim veya ortaokul, yüzde 58.4 ile lise ve dengi okul, yüzde 57.3 ile bir okul bitirmeyenler takip etti. Küresel Kriz Niye Aşılamıyor? 2014’ün ilk çeyreği tamamlanmak üzere. Tüm olumlu beklentilere karşın 2014’te de henüz küresel krizin geride kaldığına dair verilerin geciktiği anlaşılıyor. 2014’ün de büyük durgunluk koşulları altında, yavaş ve durağan büyüme hızları, gerileyen ücret gelirleri ve yüksek işsizlik oranları ile geçileceği giderek kabul görüyor. Küresel büyük durgunluk süreci niye aşılamadı? Bu sorunun kanımızca iki yanıtı var: Birincisi, finans sistemi ile reel ekonomik faaliyetler arasındaki tamamlayıcı bağlantının (finans burjuvazisi lehine) bozulması ve gezegenimizin tüm kaynaklarının finansallaşma diye andığımız finans “oyuncularının” kaprislerine terk edilmesi. Bu süreç kumarhane kapitalizmi diye de anılmakta. İkinci neden ise sadece istikrar amacına indirgeyen tek yanlı iktisat politikalarında ve bunlara kuramsal dayanak sağlayan neoliberal (muhafazakâr) iktisat öğretilerinde yatıyor. Ekonomik istikrarı ise sadece ve sadece fiyat istikrarı olarak gören ve enflasyonu artık bir fobiye dönüştüren basitleştirilmiş iktisat politikası reçeteleri, küresel ekonomide daralan sabit sermaye yatırımlarını, bozulan gelir dağılımının yarattığı sosyal dışlanmışlık ve şiddet sorunlarını ve emeğin sosyal kazanımlarındaki çözülmeyi görmezden geliyor. Krizden çıkış ya da en somut ifadesiyle büyümenin yeniden tasarlanması süreci ancak küresel ekonomide yatırımların yeniden canlandırılmasına ve üretkenlik kazanımlarının ivmelendirilmesine bağlı. Oysa, 2014 itibarıyla bu doğrultuda henüz anlamlı bir kazanım sağlanabilmiş değil. Örneğin London School of Economics tarafından yayımlanan bir çalışma(*) kapitalizmin bu merkez ekonomisinde küresel kriz boyunca sabit sermaye yatırımlarının nasıl gerilemiş olduğunu ve henüz durgunluktan çıkamadığını belgeliyor. Aşağıdaki grafikte bu veriler sergilenmekte. faizi yükseltti Ekonomi Servisi Türkiye’de seçimlere doğru giderek gerginleşen siyasal ortam, uluslararası finansal sistemdeki olumsuzluklarla da birleşince, TL’deki değer kaybının yanı sıra faizler de yükseldi. Reuters’a konuşan Garanti Yatırım Stratejisti Tufan Cömert, “Geçen haftaki Hazine ihaleleri sonrasında bonolara biraz alım geldi ancak bu hafta başından beri piyasadan yine çıkış söz konusu. Hacimler son aylarda olduğu gibi hâlâ düşük. Global olarak piyasalar kötü ve içeride de seçim baskısı var” dedi. Dün sabah yüzde 10.85 seviyesinden açılan 10 yıllık tahvil saat 13.38’de yüzde 11 seviyesinden işlem görüyordu. İki yıllık gösterge olan 24 Şubat 2016 itfalı tahvil ise önceki gün yüzde 11.47’ye kadar yükseldikten sonra dün gün ortasında yüzde 11.41 seviyesinde seyretti. Siyasal gerginlik Şişecam’ın Yarısı el imalatı yarısı otomotik olarak üretilen ve 250 ürün içeren yeni tasarım markası Nude, Şişecam’ın Denizli ve Kırklareli fabrikalarında üretiliyor. Ekonomi Servisi Şişecam, yeni tasarım markası Nude’u tanıttı. Özel tasarım bardaklar ve kadehler de dahil yaklaşık yüzde 70’i mutfak eşyasından, yüzde 30’u ise dekoratif objelerden oluşan koleksiyon, 250 farklı ürün içeriyor. Şişecam Denizli ve Kırklareli fabrikalarında yarısı el imalatı, yarısı otomatik olarak üretilecek ürünlerin, yüzde 85’i yurtdışı pazarlarda üst segment grubundaki mobilya ve dekorasyon mağazalarında satışa sunulacak. Koleksiyon Türkiye’de ise ilk etapta sadece Paşabahçe mağazalarında yer alacak. Şişecam Cam Ev Eş yeni markası yası Grup Başkanı Cemil Tokel, markanın yaklaşık 150 milyon dolar büyüklüğe denk gelen bir yatırımla gerçekleştiğini belirterek “Paris’te, Frankfurt’ta fuarlarda yabancı girişimcilerden yurtdışında mağaza açmamız için talepler geldi. Bunları değerlendirmeyi düşünüyoruz” dedi. Dünyada cam ev eşyası pazarının 6.57 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip olduğunu ve Şişecam’ın bu alanda yüzde 12’lik bir pazar payının olduğunu ifade eden Tokel, yeni markaları için Amerika’dan Japonya’ya 20 farklı noktadan siparişlerin geldiğini de kaydetti. ‘Halkbank, mevzuata Kaynak: Office of National Statistics, Londra. İngiltere’nin Office of National Statistics kaynaklı verilerine göre, sabit sermaye yatırımları 2008’den bu yana yaklaşık olarak yüzde 2025 düzeyinde gerilemiş durumda ve bunun sonucu olarak da İngiltere ekonomisinin üretkenlik artışları tüm OECD ülkeleriyle birlikte yerinde sayıyor. Büyük durgunluğu besleyen bu daralma süreci, küresel ekonomide tasarruf fonlarının sermaye birikiminde değil, finansal sistemin dar ve kısa vadeli spekülasyon oyunlarında hapsolmasının doğal bir sonucu olarak değerlendirilmelidir. Burada ilginç olan gözlem ise sermaye yatırımlarındaki bu daralmaya ve üretkenlik kazanımlarındaki durgunluğa rağmen, işsizlik oranlarının niye daha da yükselmediği sorusudur. İşsiz sayısı tüm dünyada yüksek seyretmesine karşın, sabit sermaye yatırımlarındaki bu denli gerilemenin yarattığı baskıya rağmen gene de “aşırı” bir boyutta değildir. Kanımızca bu sorunun yanıtı da reel ücretlerdeki gerilemede yatmaktadır. Özellikle gelişmiş ekonomilerde ücret gelirlerinin gerilemesiyle birlikte işgücü piyasalarındaki baskı bir ölçüde kontrol altında tutulabilmiş ve arz yönlü bütün bu şoklara karşın, enflasyonda ciddi bir tehdit de yaşanmamaktadır. Elimizdeki verilere göre küresel krizin başından bu yana reel ücretler İngiltere’de yüzde 8, Almanya’da yüzde 10, ABD’de ise yüzde 12 düzeyinde gerilemiş durumdadır. Dünyanın atölyeleri konumuna dönüştürülmüş olan Çin ekonomisinde ise reel ücretlerdeki çöküş yüzde 20’yi aşmaktadır. Reel ücretlerdeki aşağı doğru esneklik küresel ekonomide krizin şu ana kadar sadece büyük bir durgunluktan ibaret kalmasını sağlamış gözükmektedir. Bu sürecin sosyal ve siyasi maliyetleri ise yakın coğrafyamızda Arap baharları; Suriye ve Irak müdahaleleri; Ukrayna’da iç çatışmalar gibi farklı biçimlerde tezahür etmektedir. (*) Pessoa, J.P., A. Valero ve J.V. Reenen (2014) “How to return to growth and solve the productivity puzzle” LSE British Politics and Policy, archives no 40032. uygun çalışıyor’ Özel tasarım Ron Arad imzalı bir tanesinin yapımı bir gün alan ‘DecanteRing’ adlı karaf ise her yıl sadece 365 adetle sınırlı sayıda üretilecek. Ekonomi Servisi Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yazılı bir açıklama yapan Halkbank, İran’ın kara para kabul edilen varlıklarının Halkbank üzerinden aklandığı, hayali altın ve şeker ihracatına aracılık edildiği ve benzeri iddiaların gerçek dışı olduğunu belirterek özetle şöyle şunları belirtti: Halkbank’ın ulusal ve uluslararası mevzuat hükümlerine uygun hareket eder. Bu, gerek banka içi denetçilerin gerekse BDDK ve bağımsız denetim şirketinin denetimlerinde de teyit edilir. ABD ve BM ile ilişkiler de bir teftiş ve denetim değil, fikir alışverişidir. Bankanın aracılık ettiği fonlar Türkiyeİran arasında, meşru petrol/doğal gaz ticareti sonucu oluşmuştur. İran bağlantılı ticarette dolar kullanılmaması ABD’nin yaptırım mevzuatının gereğidir. 87 milyar Avro olarak ifade edilen İran ticaret hacmi gerçeği yansıtmıyor. İran bağlantılı ticarete aracılık edilen firmalar, Bankamızın verimli müşterileri arasında yer almaktadır. Patricia Urquiola’nın yeni bir bakışla tasarladığı ankastre fırın, ocak, bulaşık makinesi gibi ürünlerden oluşan özel seri nisanda satılacak. Ekonomi Servisi Beyaz eşya sektöründe faaliyet gösten Arçelik, tüketiciyi dünyaca ünlü bir tasarımcının eliden çıkmış ev aletleriyle tanıştırmaya hazırlanıyor. Ünlü tasarımcı Patricia Urquiola tarafından yeni teknolojinin farklı bir bakış açısıyla birleştiği Leisure serisi nisanda belirli konsept mağazalarda satılacak. Rahmi M. Koç Müzesi’nde yapılan etkinlikle tanıtılan özel seri, ankastre fırın, ocak, davlumbaz, bulaşık makinesi ve buzdolabından oluşuyor. Serinin tanıtımında konuşan Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı ve Arçelik Genel Müdürü Levent Çakıroğlu, mutfakların sadece yemeklerin hazırlandığı ortamlar olmaktan çıkıp ailelerin, arkadaşların bir araya geldikleri, birlikte keyifle vakit geçirdikleri yaşam alanları haline geldiğini ifade etti. Patricia Urquiola’dan, evlerin kalbi olan mutfaklarda keyifle kullanıla Arçelik’e Patricia’nın eli değdi bilecek; bu arada teknolojiden veya tasarımdan ödün vermeyen ve ikisi arasında güçlü bir denge kuran bir ürün serisi tasarlamasını istediklerini söyleyen Çakıroğlu, “Çalışma süresince; Patricia’nın tasarım yeteneğinin, teknoloji ile harmanlanarak ürünlere yansımasına büyük bir hayranlıkla tanık olduk” dedi. Arçelik ile ilk 2012’de çalışmaya başladığını söyleyen Patricia Urquiola da “Tüketicinin algısı, tasarımın fonksiyonel tarafını oluşturuDünyada defalarca yılın tasarımcısı seçilen yor. Kullanıcı, obje ve yaşam alaPatricia Urquiola, bugün modern tasarımın nını birbirinden bağımsız düşünönde gelen isimlerinden biri. Milano’da, müyor. İnsanlar neyi neden tükettasarım efsanesi Achille Castiglioni’den tiklerinin daha çok farkında. Bu eğitim alan Urquiola, uzun yıllar dünyanın en da tasarımın önemini günden güiyi tasarımcılarıyla birlikte çalıştıktan sonra, ne artırıyor” diye konuştu. kendi tasarım atölyesini açtı. Tulip’te Türkiye lehine karar Ekonomi Servisi Türkiye ile Hollandalı Tulip Real Estate and Development Netherlands BV şirketinin karşı karşıya geldiği dava noktalandı. Şirketin 280 milyon Avro zarar ettiği iddiası ve bu zararın tazmini talebiyle açtığı davada uluslararası mahkeme Türkiye lehine karar verdi. Dava, Emlak Ko nut GYO AŞ tarafından ihale edilen Ispartakule 3. Bölge arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı ihalesinden kaynaklanmıştı. 25 Şubat 2014’te karara bağlanan davada karar da 10 Mart 2014 tarihinde açıklandı. Ülkeyi “biz ve ötekiler” diye bölen bir zihniyet neden Berkin için üzülsün, Berkin için tutulan yasa saygı göstersin ki? Kaostan, çatışmalardan beslenen bir iktidar karşımızda. Önce bunu net olarak görelim. “Öfke ve nefret” bu ülkenin Başbakanı’nın ülkeyi yönetme biçimi. Ve tabii emrindekilerin de... Yolsuzluk tapelerinin kamuoyuna yansıdığı 17 Aralık operasyonu sonrasında istifa etmek zorunda kalan eski ekonomi Bakan Zafer Çağlayan’ın “Bunları bize bir Yahudi, bir ateist, bir Zerdüşt yapsa anlarım. Ama bunları yapan Müslümanım diye geçiniyorsa yazıklar olsun” sözleri de bunun tamamen uzantısı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan her gün attığı nutuklar ile topluma kin ve nefret tohumları ekti. Etnik ve dini nefret söylemlerinin bir toplum için yaratabileceği korkunç örnekleri yaşıyoruz birlikte... Fethiye’de HDP’nin (Halkların Demokratik Partisi) seçim bürosunun açılışına taş ve sopalı tepkinin arkasında da aynı tohumlar var; FenerbahçeTrabzon maçı sırasında çıkan olaylarda da... Kürt, Türk, Sünni, Alevi, dinci, laik, Fenerli, GS’li, liberal, ulusalcı diye bölündük durduk... Keşke dürüsthilekâr, namuslu Berkin’in Emaneti: Ekmek ve Umut hırsız diye bölünebilseydik.... Ve Berkin birleştirdi yine AKP’nin “öteki” diye tanımladığı bizleri. Analar okula uğurladıkları evlatlarına daha sıkı sarıldılar. Hepsi birer Berkin’di çünkü. Sabahın ilk saatlerinde Ankara Güvenpark’ta tek bir adamın önüne bir ekmek koyarak oturması sosyal medyada paylaşılınca bir anda herkese ilham oldu. Türkiye’nin dört bir yanında “oturan adam” eylemleri yapıldı. Üniversite öğrencileri, hem devlet hem de vakıf üniversitelerinde Berfin için ayaktaydılar gün boyu. Polis şiddeti gecikmedi. Önce Berkin’in yaşamını kaybettiği Okmeydanı Hastanesi’nin önünde bekleyenlere atıldı gaz, ardından ODTÜ’de Berkin için yürüyen öğrencilerin ve hocaların üzerine... Ardından Kocaeli Üniversitesi’nde Berkin için toplanan öğrencilere. Yaralılar var hepsinde de. Cumhurbaşkanı Gül, Berkin Elvan’ın ölümü üzerine yaptığı yorumda, “Yeni acıların yaşanmasına fırsat verilmemesi gerektiğinin bir kez daha altını çiziyorum” ifadelerini kullanmış. Bunu iktidara söylemiyor. Başbakan’a bu kez “Polisine hâkim ol, insanların acısına saygı göster” demiyor çünkü aynı kaptan suyu içiyorlar. 269 günün ardından Berkin’in aramızdan ayrılmasıyla Gezi’nin ikinci perdesi başlıyor. 35 ağaç için herkes ayaklanmaz; işin içinde dış mihraklar var diyenler buna ne diyecek? Türkiye’nin kadını ile, erkeği ile, çocuğu ile, işçisi, işvereni ile tuttuğu yasın arkasında da birileri mi var? Berkin’in yere düşen ekmeğinin ve umudunun emanetçileri onlar... Ve emin olun hesap soracaklar... Bundan aylar önce katıldığı bir TV programında Adeviye Meydanı’nda bir keskin nişancının kurşunuyla henüz 17 yaşında şehit olmuş Esma için babasının yazdığı bir mektubu dinlerken gözyaşlarına hâkim olamayan Başbakan’a “Neden kendi ülkenin bir evladı için kılını bile kıpırdatmadığından” başlayacaklar sorularına... Türlü rüşvet ve yolsuzluğun göbeğindeki bakan çocuklarının kısa sürede serbest bırakılması karşısında “adalet yerini buldu” demesinin, Bilal oğlanı dokunulmazlık zırhı arkasında saklamasının da hesabı sorulacak bir gün. Yolsuzlukların üstünü örtmek için “kin ve nefret” söylemine bel bağlamanın da... Emin olun... Kara kaşları, kömür gözleri ile sonsuzluğa uğurlayacağımız Berkin’in bize emaneti ekmek ve umut. Zaten elimizde başka şey de kalmadı... Not: Geçen hafta Kadın Dostu Belediye Var mı? Başlıklı yazımda “Partilerin il, ilçe ve belde belediye başkanlıklarındaki kadın aday oranları, AKP yüzde 1, CHP yüzde 4, MHP yüzde 3 olarak açıklandı. Bu rakamlar bir demokrasi ayıbıdır” demiştim. Yurtdışındaydım ve BDP’nin oranlarına ulaşamadığım için yazamamıştım. BDP gerçekten iyi iş çıkartmış. BDP’nin oy pusulasında ismi yer alacak 224 belediye başkanı adayından 31’i yani yüzde 13.8’i kadın, yüzde 86.2’si erkek. Bu 31 kadın adaya ek olarak 93 kadın eşbaşkan adayı da var. HDP’nin oy pusulasında ismi yer alacak 232 belediye başkanı adayından 50’si, yani yüzde 21.5’i kadın. Bu 50 kadın adaya ek olarak 119 kadın eşbaşkan adayı var. yapanları işten attı Chanel usulsüzlük Ekonomi Servisi Türkiye’ye gümrüksüz ürün sokmakla suçlanan Chanel, yazılı bir açıklama yaparak “Türk gümrük yetkilileri tarafından bir soruşturma yürütüldüğü doğru ama marka adına medyada yer alan suçlamaları reddederiz” dedi. Açıklamada özetle şu ifadelere yer verildi: Doğru olan tek şey şu; 2012’de bir iç teftiş sırasında Türkiye’deki iki butiğimizin yerel yönetiminde önemli usulsüzlük ve kusurlar tespit ettik. Bu yöneticilerin sözleşmesini feshettik. Aynı şeyler tekrar yaşanmasın diye de kontrollerimizi sıkılaştırdık. Türk yetkililerle işbirliği yapıyoruz. Bugüne kadar iddia edilen bir eylemde bulunduğumuza ilişkin herhangi bir resmi uyarı da almadık. İşbirliğimizi sürdürürken Türk yetkililere ve yasal sistemine güvenimizi belirtiriz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle