28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 MART 2014 PAZARTESİ 10 EKONOMİ [email protected] Türkiye, sansüre dayanak oluşturmak için Microsoft, Google, YouTube’dan bilgi talebinde liderliğe koşuyor Diren özgür internet M Yönetici müşteriyi icrosoft’un son raporuna göre en çok kullanıcı verisi talep eden ikinci ülke Türkiye oldu. TİB, son dönemlerdeki ses kayıtlarını kaldırması için YouTube’a iki haftada 1000’den fazla uyarıda bulundu. Y da ikinci sırada yer alan AKP hükümeti, anlaşılan veri taleplerinde geri adım atmamış. Türkiye hükümeti 2013’ün ikinci yarısında Microsoft’tan 5 bin 330 adet veri talep etti. Bu veriler 6 bin 71 hesabı kapsıyor. Geçen yılın ikinci yarısında Türkiye’nin talebinin yüzde 76.47’si içeriği kapsamayan verilerden oluşuyor. Açıklanmış kullanıcı içerik verisi ise yok. Taleplerin yüzde 23.45’i de bulunamayan dataları içeriyor. YouTube’a gönderilen içerik kaldırma taleplerinin sayısının ise son iki haftada bini geçtiği konuşuluyor. Ancak TİB tara eni internet kanunuyla beraber elindeki yetkiyi güçlendiren Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, iki veya üç günde bir internet sitelerine kaldırılması gereken içeriklerin listesini gönderiyor. ‘Kıçı Kırık Sayıştay Denetçisi’ Kimdir Sayıştay denetçisi? Başında “kamu” sıfatı bulunan aklınıza gelen her türlü kuruluş, sizdenbizden “vergi” diye toplanan paraları doğru harcamış mı diye denetleyen kişi. Meclis adına görev yapar. Bunun içindir ki, kömür işletmelerinden elektrik üretimine; limanlardan kamu bankalarına kadar hepsine gidip “Çıkarın hesapları” diyebilir. Devlet bunun için maaş öder Sayıştay denetçisine: Kanser olacağını bile bile kot taşlayan, ruhsatsız kömür ocağından kömürleşmiş bedeni çıkarılan, taşocağında dinamit patlatan, yüksek gerilim kablolarını taşıyan, kanalizasyon inşaatında çalışan, konfor içinde uçabilelim diye havalanlarında uçuşa hazırlık işlemi yapan işçilerin; çocuklarımızı yetiştiren öğretmenlerin, aile hekimlerinin ücretinden kesilen; üretim yapan, istihdam sağlayan girişimcilerin beyan ettiği vergiler; yerli yerinde harcanıyor mu kontrol etsin diye... Budur. Sayıştay denetçisinin varlık sebebi, bunlardan başka bir şey değildir. HHH Hadi özel kalem müdürünün “Yani zihniyeti, tıyneti belli olmayan bir Sayıştay denetçisi” lafı bir kenarda dursun. TBMM Albümü’ndeki özgeçmişinde “Maliye Müfettişi” yazan parti yöneticisinin, ne zorluklarla yetişip kaç sınavdan geçtiğini gayet iyi bildiği Sayıştay denetçisinden “kıçı kırık” diye söz etmesini nereye koymalı? Ki, siyasete girmese kendisi de tarif ettiği o kadroyu işgal edecekti ihtimal. Diyor ki, “Büyük hata yaptık” Hatadan kasıt? Yüksek Denetleme Kurulu’nun kapatılıp Sayıştay’a devredilmesi... AB rüzgârının yelkenleri alabildiğine şişirdiği dönemlerde devretmişlerdi; hata bu. Hata çünkü; çünkü kapatılmasa denetim raporları onay yetkisi Başbakan’da olacak. Dünya malı çalınsa, pul edilse Başbakan onaylamadıkça işleme konamayacak, üzeri örtülecek. “Bizim bakanımız” “bizim genel müdürümüz” rezil kepaze olmayacak. “Bizim” derken? AKP’nin tabii. Tersinden okumayla “tıyneti ve zihniyeti belli olan kadrolar”... HHH Küçük düşürmek amacıyla edilen her söz, sahibindeki eksiği yansıtır. Kamu arazileri, kamu binaları, medya, Danıştay, Yargıtay, Sayıştay, memleketin bütün yeraltı ve yerüstü varlıklarını kendi mülkü gören bir yönetim anlayışı, tabii ki Sayıştay denetçisine “kıçı kırık” diyecek. “Kıçı kırık” işini yaptığında çünkü; “görevlendirilen” işadamlarının kamu bankalarından aldığı kredileri denkleştirmek için nasıl didindiğini (!), gerçek sahibine “nakit” ödemek için nasıl denkleştirdiğini, o krediler sebebiyle bankacılık sisteminde oluşan riskleri, “Süleyman’ın parası”nı, “Zafer’in saati”, “Barış’ın üç beş kuruşu”nu, Rıza’nın “yukarıdan itibaren dağıttıklarını” ve bütün bunların toplandığı “yoksulun hakkı”nın, ülkenin geleceğinin çalınışını görecek, belgeleyecek, raporlaştıracak... “Kıçı kırık”ın önünü bir süre kestiniz belki. Ama “Babacım talimatınızı bekliyorlar”a rağmen, gerçekten manşet değeri taşıyan haberlerin sonsuza kadar saklanamayacağını göremediniz. anlamıyor Türk yöneticiler, şu anda “müşterileri çok iyi anlamadıklarını” itiraf etti. Kurumların “müşteriyi anlama” seviyeleri Türkiye’de yüzde 39 düzeyinde bulunuyor. IBM’nin, 70 ülke, 20 sektörden, 4 bin 183 üst düzey yöneticiyle görüşerek hazırladığı Müşterisinden Güç Alan Kurumlar araştırmasına göre Türk yöneticiler dünyadaki meslektaşlarına oranla “müşteri deneyimini yönetme” konusuna daha fazla kişisel vakit ayırmayı planlıyorlar. Dünya çapında araştırmaya katılan üst düzey yöneticilerin (CEO) üçte biri diğer üst düzey yöneticilerin müşteriler ile “temas halinde olmaması”ndan endişe duyduğunu ifade ediyor. CEO’lar, “iş stratejisi geliştirme” gibi alanlarda “mutlak kontrol sahibi” olma üsluplarını bir kenara bırakmaya hazırlar. İnternet yasakları konusunda birinci ülke olabilmek için bazı dünya devletleri arasında kıyasıya mücadele var. En yasakçı ülkeler arasında yer alan İran, Facebook yasağını kaldırmayı konuşurken Türkiye ise bu alanda birincilik koltuğuna oturmak için akıllara zarar çalışmalar yapıyor. Yeni internet kanunuyla beraber elindeki yetkiyi güçlendiren Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB), iki veya üç günde bir internet sitelerine kaldırılması gereken içeriklerin listesini gönderiyor. Microsoft, HaziranAralık 2013 arasını kapsayan Şeffaflık Raporu’nu yayımladı. Rapora göre fazla içerik talep eden 67 ülke arasında Türkiye ABD’den sonra ikinci sırada yer alıyor. 2013’ün ilkyarısında fından yapılan bu kaldırma talepleri, YouTube tarafından olumlu olarak karşılanmıyor. Bunun ilk sebebi olarak söz konusu içeriklerin kaldırılması için TİB’in elinde mahkeme kararı bulunmaması geliyor. İkinci sebebi ise TİB başkanına geçen yetkinin sadece özel hayatın gizliliğini ilgilendiren içerikleri kapsaması. Öte yandan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, son zamanlarda hemen her gün YouTube’da yayımlanan ve Facebook dahil birçok sosyal ağda hızla yayılan ses kayıtlarının önünü kesmeyi, sosyal medyayı yasaklamak noktasına da getirmeyi planlıyor. AKP’nin amacı interneti yani serbest ve özgür bilgiyi, ifade özgürlüğünü kısmak ve diğer tarafta yapılmak istenen hukuksuzlukların görülmesini engellemek. Netaş’ın geliri yüzde 8 arttı Sistem entegrasyonu satış gelirlerinde 50 milyon dolarlık artış sağlayan Netaş’ın, 2013’teki toplam satış gelirleri yüzde 8 artarak, 332 milyon dolara ulaştı. Netaş’ın, kira ve taşınma giderleri hariç Faiz Amortisman ve Vergi Öncesi Kâr Marjı 14.8 milyon dolar oldu. Netaş Üst Yöneticisi (CEO) C. Müjdat Altay “2013’te yaptığımız uzun vadeli yatırımların kârlılığa etkisini, 2014 ve 2015 yıllarında göreceğiz” dedi. Asus bu yıl 320 bin tablet satacak Asus 2014’te Türkiye’de 400 bin dizüstü bilgisayar, 320 bin tablet ve 62 bin de aksesuvar ürün satmayı amaçlıyor. Asus Sistem İş Grubu Türkiye Ülke Müdürü Bora Aras düzenlediği basın toplantısında “2012 toplam cirosu 14.3 milyar dolar seviyesinde tamamlandı. 2013’ü bundan daha yüksek bir rakamla kapattık ve marka değerimiz 1.662 milyar dolara ulaştı” dedi 2013’ün üçüncü çeyreğine göre tablette toplam pazar paylarının yüzde 5’e yükseldiğini anlatan Aras, 2014’te taşınabilir bilgisayar, tablet ve akıllı telefon ürünleriyle pazarda üçü bir arada bir oyuncu olmak istediklerini söyledi. Aras Türkiye’de haziran ayında akıllı telefonları Zenfone’yi de pazara sunacaklarını aktardı. Kadınlar sosyal medyada daha aktif u Yapılan ölçümlere göre kadınların yüzde 30’u sosyal medyayı gün içinde aktif bir şekilde kullanırken erkeklerin yüzde 26’sı sosyal ağlarda aktif görünüyor. Kadınlar sosyal medyayı erkeklerden daha aktif ve daha çeşitli yollarla kullanıyor. Kadınlar sosyal medyada erkeklere nazaran markalarla çok daha fazla etkileşimde bulunuyor, sosyal kaynaklardan çok daha fazla haber okuyor ve trendleri mobil üzerinden takip ediyorlar. Finances Online’nin araştırmasına göre Facebook’u kullanan kadın kullanıcıların oranı yüzde 76 iken erkeklerinki yüzde 66. En çok kullanılan sosyal ağlar arasında ikinci sırada ise Tumblr geliyor, kadın kullanıcıların oranı yüzde 54, erkek kullanıcılarınki ise yüzde 46. LinkedIn kullanan erkek kullanıcıların oranı Nokia Lumia ile ofis yanınızda yüzde 24 iken kadınlarınki Nokia Lumia ailesinin iki yeni üyesi yüzde 19 olarak ölçümlen Lumia 1320 ve Lumia 1520 ile Microsoft miş görünüyor. Office’nin tüm programları rahatça kulKadın kullanıcıların yüzde lanılabilecek. Hem Nokia Lumia 1320 58’i haberlerin sosyal med hem de Nokia Lumia 1520, Microsoft ya platformlarından yayılma Office ve Microsoft Exchange, Office sını sağlarken erkek kullanı 365, Lync, Skype gibi uygulamaların cıların ise yüzde 42’si sosyal yanı sıra Internet Explorer kullanımını da içeriyor. Bu ciağlar üzerinden haber paylaşıyor. Ayrıca kadınların yüzde hazlarla isterseniz belgelerinizi 58’i Facebook, yüzde 52’si de SkyDrive’a kaydederek size uyGoogle+ üzerinden çevreleriy gun bir zaman ve yerde çalışmale haber paylaşımında bulunuyor. nıza kaldığınız yerden devam etme imkânı da veriyor. Nokia Sosyal medyayı takip eden kadın Lumia 1320 için tavsiye edikullanıcıların yüzde 46’sı akıllı telen satış fiyatı 999 TL iken lefon, yüzde 32’si ise tablet üzerinNokia Lumia 1520 için ise den bağlanıyor. 2.199 TL Kissinger, Washington Post’taki yazısında, “Ukrayna ile ilgili tüm siyasi tartışmalar karşılıklı pozisyon alma üzerine. Acaba nereye gittiğimizi biliyor muyuz” (06/03) diyordu. Sanırım, “Soğuk Savaş” sonrası dönemden başka bir yere gidiyoruz. SSCB çöktüğünden bu yana ABD/Avrupa, Rusya’yı önce “bağımlı devlet”, “yeni sömürge” konumuna sokarak kaynaklarına el koymayı denediler; olmayınca bir taraftan çembere almayı, diğer taraftan ilişkileri yumuşak tutmayı amaçlayan bir “stratejik belirsizlik” politikası izlediler. Varşova Paktı üyesi SSCB uydusu ülkeleri, NATO ittifakına, AB blokuna kattılar. Sonra sıra Ukrayna ile, Rusya’nın güvenliğini doğrudan tehdit eden bir aşamaya geldi. Böylece, ABD Harp Akademisi’nden Prof. Nikolas Gvosdev’e göre “stratejik belirsizlik” politikası da tükendi (National Interest, 04/03). Soğuk Savaş döneminin önemli Rusya uzmanlarından, diplomat George Kennan’ın 1990’larda NATO genişlemeye başlarken dillendirdiği “Bu bir soğuk savaşa yol açar... Ruslar yavaş yavaş, ama düşmanca bir tepki geliştirecekler” korkusunun gerçekleştiği noktaya geldik. Sanırım burada durmak da mümkün olmayacak! Tırmanma ve ‘machtpolitik’ ABD/AB, bir halk ayaklanmasından yararlanarak seçilmiş hükümeti deviren, parlamentonun seçilmiş üyelerini kovarak kendi hükümetlerini kuran, ilk iş olarak da Rusça konuşan azınlıkların haklarını iptal eden aşırı sağcı, faşist milislerin yönetimine destek verdi. Kırım bölgesindeki Rusça konuşan halk ve burada konuşlanmış Rus askerleri, Kiev’deki “faşist” hükümete karşı kendilerini korumak gerekçesiyle yönetimi ele geçirdiler. Geçen hafta perşembe günü Kırım parlamentosu oybirliğiyle, Rusya’ya katılmaya yönelik bir referandum yapma kararı aldı. Kiev’de seçilmiş hükümeti deviren faşist milislerin yönetimini meşru kabul etmekte bir sorun görmeyen ABD/AB bu, yasal yollarla seçilmiş Kırım parlamentosunun kararını gayri meşru ilan etti. ABD/AB ülkeleri Rusya’ya yönelik eleştirilerinin tonunu yükselterek bir seri yaptırımı devreye soktular, Rusya eğer geri adım atmazsa arkasının geleceğini açıkladılar. Bu sırada ABD bölgede askeri yığınak yapmaya başladı. Polonya’ya 12 F16 uçağı geldi, güdümlü füze destroyeri USS Truxtun, Boğaz’dan geçerek Karadeniz’e girdi. Wall Street Journal, Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne füze savunma sistemi kurma projesini askıya alan kararın geri çevrilmesi gerektiğini savundu. BBC, CNN gibi kanallar bir tarafta, Russia News öbür tarafta “1984” romanından çıkma propaganda platformlarına dönüştüler. Buna karşılık Rusya, son yılların en büyük askeri tatbikatını yapmaya, Ukrayna sınırına asker yığmaya başladı. Taraflar geri dönüşü çok zor ve sancılı olması kaçınılmaz bir yola girmiş, giderek daha fazla machtpolitik (güç politikası) uygulamaya başlamış gibi görünüyorlar: ABD/ AB, Rusya’nın geri basarak Kırım’ı, Ukrayna’da ‘Son Tango’ Kiev’deki faşistler, Suudi ve Körfez krallıkları ve en önemlisi Çin varken etkili olması olanaklı değil. Böyle bir söylem ABD safında toparlanmaya değil, ABD’yi yalnızlaştırmaya yol açar. Geriye yalnızca, ABD hegemonyasının daha da zayıfladığını gösterecek boş laflar ya da aksini kanıtlayacak bir “machtpolitik” ikilemi kalıyor... Örgüt şart! Batı’nın faşizmle dansı Financial Times, diktatörleri büyük özverilerle mücadele edip deviren halk hareketlerinin daha sonra istedikleri özgürlükleri getiren rejimleri kuramamalarının nedenlerini araştıran yazılar yayımlıyorsa dünyanın “garip” bir döneme girdiğini düşünmek gerekiyor. Columbia Üniversitesi’nden Prof. Mazover’in “Bir diktatörü devirmek baskıya son vermeyi garanti etmiyor” (Financial Times, 28/02) başlıklı yazısında, iki etkenin isyan edenlerin, “devrimlerin” arzularının gerçekleşmesini zorlaştırdığını saptıyor. Örgütlenme yetersizliği ve dış müdahale. Ukrayna özelinde bunların ikisine de rastlıyoruz. ABD/AB, daha baştan, Yanukoviç hükümetini ekonomik taleplerle köşeye sıkıştırdı. Sonra halk ayaklanınca, ortaya ayaklanmanın demokratik öz örgütleri çıkamadan, AB/AB, örgütlü faşist milislerin yardımıyla hareketi tekeline aldı ve yönlendirdi. Burada, “faşist” kavramını kullanırken “ideolojik” davrandığımı sanmayın. Batı, 1945’ten bu yana ilk kez açıkça Yahudi düşmanı, Nazi hayranı gruplarla işbirliği yapıyor. Bunlardan, Dünya Yahudi Karadeniz’deki Sivastopol Limanı’nı terk etmesini, sınırlarında NATO üyesi, faşistlerin yönetiminde bir Ukrayna oluşmasını, Batı’nın hegemonyasını kabul etmesini istiyorlar. Kısacası, Rusya’nın uluslararası konumunun, Batı’nın Rusya’yı istediği gibi kendine bağlamasını önleyen lider kadrosunun aşağılanarak yıpranmasını istiyor. Buna karşılık Kırım Rusya açısından vazgeçilmesi olanaksız bir kırmızı çizgi oluşturuyor. ABD/AB ile Rusya’nın bu zıtlaşmasının “soğuk savaş” düzeyinde kalması giderek zorlaşıyor. “Yeni bir Soğuk Savaş” senaryosunun içini boşaltan bir etken daha var. Bu kez ABD, Rusya’ya karşı, ideolojik, ahlaki düzeyde kamplaştırıcı bir söylemden yoksun. Demokrasi/otoriter rejim ikileminin, Konseyi’nin yasaklanmasını istediği Svoboda partisine ve silahlı milisleri Nazi SS askerlerininkine benzer üniformalar giyen, “Sağ Sektör” adlı koalisyona bakmak yeterli. Nazi kamplarında 30 bin kişinin ölümünden sorumlu Demyanyuk, Nazi işbirlikçisi Bandar, Svoboda’nın lideri Tyahnybok için birer kahraman. Bu partinin başkan yardımcısı “Goebbels Siyasi Araştırmalar Merkezi” adlı bir pisliği kurmuş. Svoboda’nın 2010 manifestosu, parlamentarizme son vermekten, siyasi partileri kapatmaktan, bürokrasinin, eğitim kurumlarının, polisin, ordunun liderlerini toptan değiştirmekten (bana biraz tanıdık geldi) Rusça konuşan tüm entelektüelleri yargısız infaz etmekten, Ukrayna düşmanı YahudiRus komplosundan söz diyor. Bu adamlar yeni hükümette, savunma ve iç güvenlik kurumlarının başına geldiler. Bu çevrelerden entelektüellerin, 1989’da kurduğu, ABD Dışişleri’nin 2008’de “Doğu Avrupa’daki en ısrarlı Yahudi düşmanı kurum” olarak tanımladığı “Bölgeler Arası İnsan Kaynakları Akademisi” (MAPU), devlet ve diplomasi için devlet üniversitelerinden daha çok personel yetiştirmiş. MAPU’nun KuKluxKlan ile de yakın ilişkileri var (Juli Hyland, WSWS.org. 06/03). Artık geri çekilecek yeri kalmadığına inanan Rusya, liderliğini kanıtlamak zorunda olan ABD, bu karşılaşma içinde gelişen machtpolitik ve silahlı faşist örgütler... Eğer, bir hesap hatası söz konusu değilse, “ABD ve Batı, Rusya’yı bir savaşa götürmeye çalışıyor galiba” diye düşünmek olanaklı. Peki ya sonra... Tarihçi Prof. Anatol Lievene göre, bu gidişten yararlanacak tek ülke Çin. KISA..KISA l Kırım Başbakan Yardımcısı Rustam Temirgaliyev, Ukrayna yönetiminin devlet hazinesinden Kırım’a nakit imkanı sağlayan elektronik sistemleri dondurduğunu ve Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin banka hesaplarını bloke ettiğini bildirdi. l Erbil ile Bağdat arasındaki petrol ve bütçe gerilimi sürerken Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki (IKBY) bazı iş adamlarından hükümete ekonomik kriz uyarısı yapıldı. Yapılan açıklamada “Mevcut sorunlar, idari ve mali politikaların sonucudur. Bunlar terkedilmeli. Hükümet, projelere ayrılan bütçeyi dikkate almalı ve kriz atlatılıncaya kadar vergi ve yatırım teminatlarını ertelemelidir” denildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle