03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 MART 2014 CUMARTESİ 6 HABERLER 17 Aralık soruşturmasında Rıza Sarraf ve bakan çocuklarının da aralarında olduğu 5 kişi tahliye oldu Adım adım aklama CANAN COŞKUN Yalancının Ampulü “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” atasözünün tam olarak ne anlama geldiğini araştırdığınızda karşınıza pek çok yorum çıkıyor. Bunlardan kimileri akla yakın olsa da çoğunun zorlama ve pek kişisel yorumlar olduğu hemen anlaşılıyor. Merak edenler internet üzerinden ya da atasözlerini açıklayan sözlüklerde bunlara kolayca ulaşabilir. Bana kalırsa konunun açıklaması yatsı sözcüğünün anlamında gizli. Yatsı, güneşin batışından bir buçuk saat sonraki vakittir. İki anlamı olduğu düşünülebilir. Bunlardan ilki, güneşin son ışıklarının da tamamen çekildiği, karanlığın tam olarak çöktüğü vakit olmasıdır. İkinci anlam, günün son namazının kılındığı vakti niteler. En yoksul kişi ya da aile bile, o saatte ve sonrasında artık ışıksız yapamaz, mumunu yakmak zorundadır… Mumu bile olmayan bir yoksul, eğer namaz kılan biri de değilse, güneş batar batmaz uykuya çekilebilir… Fakat namaz kılan bir Müslümanın, yatsı namazı için de, günün o saatinde büyük olasılıkla ışığa gereksinimi olacaktır. Buradan yola çıkarak yalancının mumunun yatsıya kadar yanmasının anlamını çözmeye yaklaşabiliriz… Hava zaten aydınlıkken, yalancı, bu aydınlığın kendi mumunun ışığı olduğunu söyleyerek insanları YURTSEVERLER belki kandırabilir… TUTSAKKEN Yani aslında, mumu HİÇBİRİMİZ ÖZGÜR DEĞİLİZ! filan yoktur… Ama yatsı vakti gelip de karanlık çöktüğünde, yalanı ortaya çıkacaktır… Bir süre belki yine göz boyamaya, insanları kandırmaya çalışsa da, bir başka atasözümüzdeki gibi mızrak çuvala sığmayacak, yalancı yalanını daha fazla sürdüremeyeceğini görerek cezalandırılmaktan kurtulmak için büyük olasılıkla ortadan kaybolmayı deneyecektir… HHH Yalancılar, kendilerini olduğundan daha büyük, daha önemli göstermeye çalışan kişilerdir. Bunun için yüksekten atar; bakışlarıyla, seslerinin tonuyla, seçtikleri sözcüklerle, davranış biçimleriyle insanlar üzerinde egemenlik kurmaya çalışırlar. Sahteciliklerinin ölçüsüne göre, bunda başarılı da olurlar. Fakat yeri gelip de çıkarlarına öylesi uygun olduğunda, bu kez de tam tersine, kurdun kuzu postuna bürünmüşü oluverirler… Kendilerine acındırmak için seslerinin tonunu yumuşatır, boyunlarını büker, bir zavallılık görüntüsü alırlar… Bunlar gerçekten çok tehlikeli, uzak durulması gereken kimselerdir. Giderek yalanlarına başkalarını olduğu gibi kendilerini de inandırmayı başarır, büyüklük hastalığına tutulmuş akıl hastaları gibi kendi paranoyalarının tutsağı olurlar. Dünyanın her yerinde akıl hastaneleri bu gibilerle dolup taşar. Fakat onlar, gözetim altında oldukları ve tedavi gördükleri için insanlık bakımından tehlike oluşturmadıkları gibi, üzüntü, yardım etme isteği, yerine göre sempati bile uyandırabilirler. İnsanlık için asıl tehlike, dışarıdaki paranoyaklardır... HHH Zamanımıza uyması için mumu ampulle değiştirdim. .. Deniz feneri de denebilirdi… Zaten atasözlerinin en güzel yanlarından biri, her zamana, her duruma uygulanabilirlikleri değil midir? Öyleyse yine konumuza uygun bir başka atasözümüzle, “Minareyi çalan kılıfını hazırlar”la sonlandıralım yazımızı. Fakat bu da çaldığın minareye bağlıdır… Eğer bu minare hiçbir ayakkabı kutusuna, hiçbir kasaya, hiçbir akraba evine, hatta hiçbir TIR’a sığmıyorsa, yatsı vakti geldiğinde gömüldüğün karanlıkta bağırıp çağırman boşunadır… Sahteliği anlaşılmış ampulünün de sana bir yararı olamayacaktır artık…. 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamında 20 Aralık 2013’te tutuklanan eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kağan Çağlayan ve işadamı Rıza Sarraf’ın da aralarında bulunduğu 5 şüpheli dün 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararı ile tahliye edildi. Savcı Ekrem Aydıner 5 kişinin tahliye edilmesi kararına itiraz edecek. Yargıç İslam Çiçek kararında, delillerin karartılmasının söz konusu olamayacağını, şüphelilerin sabit ikatmetgâh ve konumları itibarıyla kaçma şüphelerinin olmadığını, en son incelemelerden sonra dosyaya kayda değer bir delil girmediğini belirtti. Yargıç Çiçek, bilirkişi incelemelerinin her zaman yapılabileceğini de ifade etti. Hâkim, kamu görevlisi olmayan şüphelilerin rüşvet vermek ve rüşvete aracılık etmekten tutuklandıklarını, aracılık ettikle rinin yasal delillerle ortaya konması gerektiğini ve atılı suç vasıflarının şüpheliler lehine değişme ihtimali yüksek olduğundan tutuklu kalmalarının mağduriyetlerine sebebiyet vereceğini kaydetti. Soruşturmayı yürüten savcı Ekrem Aydıner ise yazılı mütalaasında, delillerin toplanmaya devam edildiği, bilirkişi incelemelerinin sürdüğü gerekçesiyle tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti. Mahkeme, Güler, Çağlayan, Sarraf, akademisyen Özgür Özdemir ve Hikmet Tuner’in atılı suçların şüpheliler lehine değişme ihtimali, delillerin toplanması, sabit ikametgâh ve konumları gereği kaçma ve delilleri karartma ihtimalleri bulunmadıklarından ayrı ayrı tahliye edilmelerine karar verdi. 14 Şubat 2014’te avukatların itirazını değerlendiren 19. Sulh Ceza Mahkemesi ise atılı suçun vasıf ve mahiyetini, mevcut delil durumunu, delillerin tam olarak toplanmamış olmasını ve sanıkların kaçma ihtimallerini Şubat’ın 17. yıldönümünde 28 partisinin Balıkesir mitinginde konuşan başbakan Tayyip Erdo Güler Sarraf Çağlayan Ünlü ceza avukatı Uğur Poyraz’ın Rıza Sarraf ve bakan çocuklarının serbest bırakılacağını 1 gün önce Twitter’dan duyurduğu ortaya çıktı. Poyraz Twitter’dan “Sarraf ve bakan çocukları yarın (28 Şubat) tahliye olacak. İnanmayanla iddiaya girerim” yazdı. Dün ise tahliye kararının çıkmasının ardından Poyraz, yeni bir iddia paylaşarak “Sarraf ve bakan çocukları ile işadamları hakkında soruşturma yapan savcılar tutuklanacak. İddiaya giren var mı?” dedi. Tahliyeleri 1 gün önce duyurdu Erdoğan: Hak yerini buldu ğan, yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında tutuklu bulunan bakan çocukları ile Rıza Sarraf’a, tahliye kararı vermesini “Bir kısım paralel yargı maalesef çok haksız, mesneti olmayan adımlar attılar ve ve hak yerini buldu” şeklinde değerlendirdi. Erdoğan, “Bu, tabii bir yargı sürecidir. Buraya yürütme olarak, bir başbakan olarak bizim müdahale imkânımız söz konusu değil ama bugün mevcut gelişme inşallah birçok şeylerin önünün açıldığını veya açılacağını gösteriyor” diye konuştu. göz önünde bulundurarak tutukluluk hallerinin devamına karar vermişti. Mahkeme aynı zamanda, tahliye olan 5 şüpheli hakkında yurtdışına çıkışlarının yasaklanmalarına ve kamu davası açı lıp savunmaları tespit edilene kadar ikametgâhlarına en yakın karakola her cuma imza atmalarına ve adreslerini bildirmelerine hükmetti. Tutukluluğa itiraza, 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin hâkimi Me tin Çelik’in yıllık izinde olması nedeniyle 34. Sulh Ceza Mahkemesi Çiçek baktı. Çiçek, Taksim Dayanışması üyelerinin gözaltına alındığı, evlerinde yapılan arama kararına da imza atmıştı. DENİZ FENERİ DE BÖYLE AKLANDI Türkiye bu filmi izlemişti! AYKUT KÜÇÜKKAYA Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturmanın Türkiye ayağındaki dava süreci ile 17 Aralık ‘yolsuzluk ve rüşvet’ soruşturmasında yaşanan gelişmeler insana “biz bu filmi izlemiştik” dedirtiyor. Her iki yolsuzluk soruşturmasında ilk önce savcılar görevden alındı; tutuklanan isimlerin mal varlıklarına konulan tedbirler kaldırıldı ve tutuklanan isimler 23 ayın ardından “uzun tutukluluk” gerekçesiyle serbest bırakıldı. Deniz Feneri e.V’de suçlanan isimlerden önce savcılar yargılanmış; görevden alınan sav4 Savcılar cıların ‘nitelikli dogörevden alınır. landırıcılık’ suçla4 Mal varlıkları ması yeni savcılarüzerindeki tedbir la ‘güveni kötüye kullanma’ya dönkalkar. dürülmüştü. Filmin 4 Tutuklular sersenaryosuna göre best bırakılır. 17 Aralık için şim4 Suç vasfı değiş di sırada görevden tirilir. alınan savcıların 4 Savcıların suçlanan isimleryargılanmasına den önce yargılanbaşlanır. ması ve suç vasfının değiştirilmesi var. Temmuz 2011’de Ankara’da düğmeye basıldığında ilk iş Deniz Feneri soruşturmasını yürüten savcıların görevden alınması oldu. Daha sonra soruşturma kapsamında tutuklanan ve Başbakan Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen isimler Zekeriya Karaman ve Zahid Akman’ın da aralarında bulunduğu isimlerin mal varlıklarına konulan tedbir kaldırıldı. Ve “uzun tutukluluk” gerekçesiyle tüm zanlılar serbest bırakıldı. ‘17 Aralık’ da “Deniz Feneri filminin” kopyası gibiydi. İlk önce soruşturmayı yürüten savcı görevden alındı. Sonrasında tutuklanan bakan çocukları ve işadamlarının malvarlıkları üzerindeki tedbir kaldırıldı. Ve dün soruşturmada tutuklu kalmadı. Metris Metris olalı... Tahliyesine karar verilen Rıza Sarraf, Barış Güler ve Salih Kaan Çağlayan Metris Cezaevi’nden dün akşam saatlerinde çıktı. Mahkeme kararının cezaevine ulaşmasının ardından tahliye işlemleri hızla yapılan şüphelileri evlerine götürmek için getirilen lüks araçlar dikkat çekti. 17 Aralık soruşturması kapsamında tahliye olan Özgür Özdemir ve Hikmet Tuner de Paşakapısı Cezaevi’nden ayrıldı. (Fotoğraf: AAYAKUP ÇABUK) SARRAF’A AİT OLDUĞU İDDİASIYLA BİR GÖRÜŞME, TAHLİYE SONRASI SOSYAL MEDYADA Ses kayıtları yağdı Haber Merkezi Sosyal medya aracılığıyla yayımlanan ses kayıtlarına ve kayıt dökümlerine dün de devam edildi. Kayıtlarda, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yönetiminde bulunduğu Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı’yla ilgili (TÜRGEV) görüşmeler, dün tahliye edilen işadamı Rıza Sarraf ile yardımcısı olduğu belirtilen Rüçhan Bayar arasındaki ‘3040 bin dolarlık iş hediyesi’ görüşmeleri ve Başbakan Erdoğan’a ait iddiasıyla Çatalca’da arsa alımına ilişkin görüşmeler yer aldı. 17 Aralık soruşturması kapsamında tutuklanan ve dün tahliye edlen işadamı Rıza Sarraf’la, yardımcısı olduğu belirtilen Rüçhan Bayar arasında görüşmelerde takip edildiği anlaşılan bir işin tamamlanması için marka bir saatin hediye edilmesi gerektiği belirtiliyor. Bayar, ileride görülecek işleri de düşünerek alınması gereken 3040 bin liralık saati vurgularken Sarraf’ın söylediği “Annemin babası derdi ki, o..pu ile memurun bahşişini başında verin” sözleri dikkat çekiyor. Kayıtlarda, Sarraf’ın, konuşmanın sonunda söylediği “Önceden verilen paranın (rüşvetin) ileride yapılacak işlerde, para ile yapılamıyacak işlerde bile etkili olduğu” ifadesi yer alıyor. Twitter’da @HARAMZADELER333 hesabından yayımlanan ses dökümü olduğu iddia edilen belgelerde de TÜRGEV Başkanı Ahmet Ergün’ün, Kartal’da TÜRGEV’in yaptırdığı kız yurdunun açılışına Başbakan’ın da katılacağı, yoğun katılım istediği yer aldı. Konuşmada ayrıca, Ergün’ün “Vakfın, yurdun, öğrencilerin sahibinin Erdoğan, kendisinin ve diğer yöneticilerin sadece formalite gereği orada durduğu” ifadesi dikkat çekti. Bir diğer kayıtta ise, Tokat Gazi Osman Paşa Üniversitesi rektörü Mustafa Şahin, AKP İl Başkanı Eyüp Eroğlu, Tokat Be ‘Herkesin sahibi’ lediye Başkanı Adnan Çiçek’in TÜRGEV genel müdürü Salih Koç’la irtibata geçerek, üniversite kampusu içinde kamuya ait olduğu belirtilen bir arazi ile, kampusun yanında özel mülkiyetteki bir araziyi TÜRGEV için tahsis etmeye çalıştıkları, Koç’un Bilal Erdoğan’ı arayarak bilgi verdiği, Erdoğan’ınsa “Tokat’ın içinde kendi bağışçısı çıkarsa o zaman eyvallah” dediği iddiası yer aldı. Bir diğer ses kaydında ise ise Başbakan Erdoğan’ın Çatalca’da alınması planlanan arsaya ilişkin aracı ile yaptığı iddia edilen görüşmeler yer aldı. Aracı Osman Ketenci olduğu iddia edilen kişiyle görüşen ve Başbakan olduğu iddia edilen kişi, Çatalca’da tadilatlı evler hakkında bilgi alıyor. Erdoğan olduğu iddia edilen kişinin özellikle jeneratör istemesi ve yan arsaların alınmasına ısrar etmesi dikkat çekiyor. ‘Yan arsaları da alın’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle