03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 MART 2014 CUMARTESİ 12 DIŞ HABERLER [email protected] olduğu bilinmeyen Ukrayna’nın devrik lideri Yanukoviç Rusya’da ortaya çıkarak basın toplantısı düzenledi krayna’ya bağlı Kırım Özerk Cumhuriyeti’nde, bir zamanlar Kırım Hanlığı’nı oluşturan Kırım Tatarları artık nüfusun sadece yüzde 13’ünü oluşturuyor. 1475’te Osmanlı hâkimiyetine giren bölge daha sonra Rusya’nın denetimine geçti. Tatarlar 300 yıl boyunca Kırım’da baskın grubu oluşturdular. Türk tarihi ile ilgisi çok eskilere dayanan Kırım, özellikle 1239’da Altınordu devletiyle bir Türk ülkesi halinde geldi. 15. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar Osmanlı İmparatorluğu, 18. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar Rus İmparatorluğu, İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya, 20. yüzyılın geri kalanında Sovyetler Birliği, daha sonra da Rusya ve Ukrayna’ya bağlı olan Kırım, Ukrayna’daki son yönetim değişikliğinin ardından kargaşaya sürüklendi. Ukrayna’da Avrupa Birliği yanlısı yönetimin işbaşına gelmesiyle Kırım’daki Rusya yanlıları Moskova’ya bağlanma girişimleri başlatırken, Kırım Tatarları, Ukrayna’daki yeni yönetime bağlanmak istiyorlar. Kırım Tatarları, Stalin döneminde sürgün edilmelerinin ardından Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra geri dönmeye başladılar. Ancak Ruslar bugün Kırım’da nüfusun yüzde 58.32’sini oluşturuyor. Putin’e sitem etti Dış Haberler Servisi Ukrayna’ya bağlı Kırım Özerk Cumhuriyeti’nde dün yine hareketli saatler yaşanırken bir haftadır nerede olduğu bilinmeyen Ukrayna’nın devrik devlet başkanı Viktor Yanukoviç, Rusya’nın güneyindeki Rostov şehrinde ortaya çıkarak basın toplantısı düzenledi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise ani bir kararla Kiev’e gideceğini duyurdu. Yanukoviç, “Ukrayna’nın geleceği için, yönetimi güç ve korkuyla ele geçirenlerle mücadeleye devam edeceğim. Beni kimse devirmedi. Ukrayna’yı, şahsıma ve yakınlarıma gelen tehditler nedeniyle terk etmek zorunda kaldım” dedi. Ukrayna’da iktidarın “genç neofaşistler” tarafından ele geçirildiğini söyleyen Yanukoviç, 25 Mayıs’ta yapılacak devlet başkanlığı seçimlerinin yasal olmadığını, seçimlere katılmayacağını duyurdu. Yanukoviç, geçen hafta cuma günü kendisini deviren muhaliflerle Avrupa Birliği’nin (AB) gözetiminde imzaladığı anlaşmanın ardından ülkenin “kanunsuzluk, terör, anarşi ve kaosa” sürüklendiğini, anlaşmayı Batılı arabuluculara güvenerek imzaladığını vurguladı. Devrik lider, Kırım’daki son gelişmelerin, Ukrayna’da iktidarın “haydutça” ele geçirilmesine “doğal bir tepki” olduğunu söyleyerek Kırım’ın Ukrayna’nın bir parçası olarak kalması gerektiğini de belirtti. Ukrayna’dan kaçtıktan sonra Rusya topraklarına vardığında Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefonla konuştuğunu ancak hâlâ yüz yüze görüşmediklerini açıklayan Yanukoviç, kendisini hâlâ Ukrayna devlet başkanı olarak gördüğünü, güvenliği sağlandığı zaman ülkesine geri döneceğini kaydetti. İktidardan uzaklaştırılmasının ardından Putin’in “hâlâ sessiz kalmasının kendisini şaşırttığını” söyleyen Yanukoviç, “Vladimir Vladimiroviç Putin’in karakterini bilen biri olarak şaşırdım. Bu bir soru” diye konuş u Bir haftadır nerede ‘İnanmıyorum, İnanmıyorlar, İnanmayın’ Seferberliği İlahiyatçı yazar Hidayet Tuksal; “Geldiğimiz nokta benim gibi insanlar için bir ‘hüsran’ noktasıdır” diyor… Ama bu görüş azınlıkta… “Arkasında durmaya devam edeceğim bir AKP artık yoktur” diye ilave ediyor Hidayet Hanım; “Bu pislikleri nasıl temizleyeceğini bilemediğim, hem kızıp hem acıdığım ve maalesef artık yolun sonuna gelmiş olduklarını düşündüğüm siyasetçiler var…” diyerek sözünü sürdürüyor ve sonunu şöyle bağlıyor: “Erdoğan ne kadar sevilirse sevilsin, ‘paralel yapı’ diye ne kadar bağırırsa bağırsın, sırtında bu ‘şey’lerin yüküyle yola devam etmesi imkânsız görünmektedir!” Keşke AKP cephesinde herkesin zihni Hidayet Tuksal’ınki denli açık olsa… Tersine her şey gerçek olsa bile inanmayız, inanmıyorlar, inanmayın, diye diretiyorlar. Yukarlardan dalga dalga yayılan komut böyle… İlk gün hemen Burhan Kuzu yazdı; “Doğru olsa bile inanan olmaz!” Dün de Fehmi Koru’dan okuduk: “Hiç Zorlamayın. İnanmam!” diyor Koru: “İsterseniz ‘saf’ deyin bana, isterseniz başka bir sıfat takın; bu tavrımın değişeceğini sanmıyorum.” Ve devam ediyor: “Tayyip Erdoğan gibi biri harama el uzatmaz; diyelim Şeytan’a uydu, onun gibi biri, günahına çoluk çocuğunu ortak etmez… O bunu yapmaya kalsa, yanında tek kişi kalmaz… İnanan insan da sonuçta insandır ve günah işleyebilir ancak işlenecek günahın da bir sınırı var…” “Harama el uzatmaz”, “çocuklarını harama ortak etmez” ve haşa “günahların Rubicon çizgisini asla aşmaz”(!) ön kabulüyle Koru, kasetlerle ilgili hiçbir delil/emare/veriye inanmıyor. Altınordu’dan bugüne Kırım Başkent Simferopol ve Sivastapol arasındaki yolun 40. kilometresinde Rus zırhlı araçları ve askerleri görüldü. (Fotoğraflar: AP/ REUTERS) Kyanlısı güçler tarafından saatlerce işgal edildi. ırım’da Sivastopol ve Belbek havaalanları Rusya U ‘AB’ye güvendim’ tu. Yanukoviç Ukrayna’da sorunların çözüme kavuşması için referandum yapılmasını teklif ederek “Yaşananlara engel olamadığım için Ukrayna halkından özür diliyorum” dedi. Yanukoviç, yabancı ülkelerdeki bankalarda hesabı olmadığını da öne sürerken İsviçre devrik liderin hesaplarının dondurulması için talimat verildiğini duyurdu. İsviçre polisi, devrik liderin oğlu Aleksandr Yanukoviç’in şirketine de para akladığı iddiasıyla baskın yaptı. Krizin iyice kendini hissettirmeye başladığı Ukrayna’da ise vatandaşların bankalardan günlük para çekme limiti bin Avro olarak belirlendi. Kırım’da dün Rusya yanlısı oldukları bil Hesapları donduruldu dirilen silahlı kişilerin iki havaalanını ele geçirmesinden saatler sonra Ukrayna güvenlik güçlerinin havaalanlarında denetimi tekrar sağladığı haberi gelirken Rus helikopterlerinin Ukrayna hava sahasını ihlal ettiği duyuruldu. Ukraynalı yetkililer, Moskova’ya “silahlı işgal” suçlaması yönelterek havaalanlarının Rus askerleri tarafından ele geçirildiğini öne sürdü. Moskova, Sivastopol yakınlarındaki bir askeri havaalanı ile Kırım’ın başkenti Simferopol’deki “Belbek” havalimanının ele geçirilmesinde Rus askerlerinin rolü olduğu ve Rus helikopterlerinin Ukrayna hava sahasını ihlal ettiği yolundaki açıklamaları yalanladı. Rusya’nın Karadeniz filosunun bir bölümünün bulunduğu liman kenti Sivastopol’da Rus askerlerinin Ukraynalı sınır koruma birliklerinin geçişine izin vermediği de bildirildi. Sivastopol’daki “Belbek” havaalanı silahlı grupların denetimine girdiği sırada Atatürk Havalimanı’ndan kalkan Atlasjet Hava Yolları’nın bir uçağı da gelişmeler üzerine Türkiye’ye geri döndü. Son gelişmelerin ardından Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ani bir karar alarak Kiev’e gitti. Davutoğlu, twitter hesabından yaptığı açıklamada, muhataplarıyla görüşmek üzere gittiğini ve programını değiştirdiğini belirtti. uhafazakâr yaşam zırhına sarılmak Yeni Akit’ten Ali Karahasanoğlu bu “inanmama sendromuna” daha ilginç ve ayrıntılı bir sosyolojik açıklama getiriyor; “Halk, bu tür iftiralara inanmaz” diyor Karahasanoğlu: “Çünkü halk şuna bakar… Bana gösterilen, var olduğu ileri sürülen yolsuzluk... Tek kare resimle ispat etmiş olunmaz. Halk buna bakıyor… Ve diyor ki, ‘Ben, hayatın tüm kareleri ile o yolsuzluğu görmeliyim.’ Nasıl yani? ‘Suçlananların günlük yaşantısında o yolsuzluğun izlerini görmeliyim’ diyor, vatandaş. Ki, ‘yolsuzluk yapılmış. Yapıldığı, gömleğinden, ayakkabısından, tatilinden, gece kulübünden, pavyonundan, içkisinden, lüks yatından belli’desin… Var mı, adice iftiralarla devirmek istedikleri Tayyip Erdoğan’ın hayatında, isnat edilen yolsuzluğa paralel bir lüks hayatın emareleri? Makamın gerektirdiği zorunluluklar dışında abartılı bir harcama… Ailesinin hayatında bir lüks… Oğlunun, kızının hayatında bir lüks… Ne bileyim, oğlunun gittiği bir gece klübü… Bir kumarhanede sabahlama… Bir gece onun kızı ile bir gece bunun kızı ile orada burada tatile çıkmalar… Var mı, sevgilisinin ayakkabısından içki içme şovları…” vs. Bir dönem Yeşilçam filmlerinde tefessüh etmiş zengin fabrikatör karikatürleri vardı… Erdoğanlar, kızlı erkekli o karikatür şablona uymadıklarından; yolsuzluğa karışmış olamazlarmış! Bu nedenle “yolsuzluk tek kare resimle ispat edilmez”miş. Bu görüşe göre başlıca günah ve en büyük yolsuzluk kabul edilen “kızlı erkekli yaşamın ifratları” dışında kaldığınız sürece, yedi göbek sülalenizi ihya edecek kirli ve gizli servet edinseniz de kimsenin gıkı çıkmayacak. Çıkan olursa hemen onu; “Tek fotoğrafa bakma! Fotoğrafın geneline bak!” diye hizaya sokanlar bulunacak. Halkın baktığı biricik kriter; “gece kulübü, pavyon, içki, lüks yat” olduğunda; “dindar yaşantı”kolaylıkla her şeyi kurtaran bir “zırh”a dönüşebiliyor. Bunun örnekleri yanı başımızdaki İran’da çok yaşandı… İki dönem İran’da cumhurbaşkanlığı yapan ve rejimin halihazırda en güçlü kurumlarından biri olan “Teşhis Konseyi”nin başında bulunan Rafsancani’ye bakalım örneğin. Aynı zamanda önemli bir “din adamı” kendisi. “Hüccetülislamlığa” dek yükselmiş… Gelin görün ki bu “dini bütün” nitelikler, Rafsancani’nin iktidar ve servet hırsına mani olmamış. İran’ın aynı zamanda en zenginlerinden biri olarak nam salan Rafsancani; tam işte deveyi havuduyla yutması ile biliniyor. 77 yaşındaki Rafsancani şahın zamanında yaptığı gibi vur patlasın çal oynasın İsviçre Alpleri’ndeki tatilleriyle gününü gün etmiyor ve çoluğu çocuğu da gece kulüplerinde gezmiyor ama bütün bunlar onu, ne “rüşvetçilikten”, ne “harama el uzatmasından” koruyabiliyor. Öyle ki hâlâ bugün İran’ın sistemli ve azılı yolsuzlukların temelinde, devrimin ilk yıllarında (19891997) cumhurbaşkanlığı yapan Rafsancani’nin bulunduğu söyleniyor. “Rüşvet onun döneminde bunca kök saldı ve kronikleşti” deniyor. Tanıdığınız bir İranlı varsa bulun sorun! İran rejiminin bu kaçın kurası “usta” dinsiyaset adamının yıllar yılı İsviçre bankalarında istiflediği kara paralar, anlata anlata o gün bugün bitirilemiyor. Ünlü laftır: “Paranın da imanın da kimde olduğu bilinmez!” Bu sözü günümüze; “Rüşvetin de, imanın da kimde olduğu bilinmez!” diye çevirebilirsiniz. M n Dış Haberler Servisi Kıbrıs’ta uzun bir aradan sonra taraflar arasında doğrudan müzakerelerin başladığı bir dönemde Güney Kıbrıs Rum hükümetinde yaşanan kriz derinleşti. Müzakerelere karşı olan ve daha önce koalisyondan ayrılan DİKO partisinden 4 bakan dünkü kabine toplantısında istifalarını sundular. Diğer bakanların da istifa niyetlerini söylediği, Rum liderin 15 Mart’a kadar görevlerinde kalmalarını istediği öğrenildi. Rum kesiminde hükümet krizi VATANSEVER BÜYÜK İNSAN 1 Mart 1914 tarihinde Erbaa’da doğan; İstiklal Savaşı’nda yüzlerce kadın ve çocuğun hayatını koruyan, kurtaran Fehime Bingöl’ün, Birinci Dünya Harbi’ne katılıp, Sibirya’daki zamanında böbrek hastası olmasına rağmen Kurtuluş Savaşı’na katılmış olan İstiklal Madalyası sahibi Subay Ahmet Şevki Bingöl’ün oğlu, 1940 İstanbul Tıp Fakültesi mezunu, İkinci Dünya Harbi paralelinde Hadımköy’de vazifedeyken ordunun ilk özel tip kamyon içi portatif ameliyathanesini yaratan,1945’te çalışmalara başlayıp 1946’da Ankara Gülhane Askeri Hastahanesi’nde Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Kan Bankası’nı kuran, Erzurum’da ordunun yerel ahırlarını ameliyathanelere dönüştürerek hariciye bölümünü kuran, Köy Enstütüleri kurucularından Hakkı Tonguç Beyefendi’nin ve pek değerli gazeteci yazar Hakkı Tarık Us Beyefendi’nin fikir öğrencilerinden olan, Prof. Dr. Op. Nihat Artunkal’ın yakın mesleki arkadaşı, TC’nin ilk ve şimdiye dek en genç başhekimi Dr. Gönül Bingöl’ün sevgi ve saygı dolu eşi ABD’den skandala ‘aykırı’ yorum nHaber Merkezi ABD yönetiminin Türkiye’deki 17 Aralık “Büyük Rüşvet Operasyonu” sonrasında ortaya çıkanları ‘skandal’ olarak nitelendirmesinin yankıları sürerken üst düzey bir Amerikan Dışişleri yetkili, Ankara hükümetinin ‘komplo’ olduğunu iddia ettiği 17 Aralık soruşturmalarıyla ilgili ‘skandal’ nitelendirmesi yapılmasının “bilinçli ve zamanlı” bir tercih olduğunu söyledi. Yetkili, ‘skandal’ ifasesinin zamanlamasının, bu hafta internete sızan, Türkiye’de Başbakan Tayyip Erdoğan ve oğlu arasında geçtiği iddia edilen ve Erdoğan’ın ‘montaj’ olduğunu öne sürdüğü telefon konuşmalarıyla ilgisi olup olmadığı konusunda ise yorumda bulunmadı.. ABD Dışişleri Sözcüsü Jen Psaki, günlük basın toplantısında ABD insan hakları raporunda 17 Aralık soruşturması sonrasında yaşananların ‘skandal’ olarak nitelendirilmesi konusunda “İnsan hakları raporunun Türkiye ile ilgili işaret ettiği, ifade özgürlüğü, toplanma özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar dahil 2013 boyunca belirgin insan hakları problemleri olduğuydu” diye konuştu. Rafsancani örneğine bakın Op. Dr. A. Muammer Bingöl aramızdan 29 Mart 2008 tarihinde ebedi kata göçerek arkasında büyük bir boşluk bırakmıştır. Yaşamının son gecesi 28 Mart 2008’e kadar sosyal faaliyetlerini terk etmeyerek, annem ile beraber çok sayıda çocuğa ve gence okuma ve müzik aşkı aşılayan, mükemmellerin mükemmeli babam bugün 1 Mart 2014’te 100. doğum günü münasebetiyle özellikle ve büyük hasretimle her günkü gibi tarafımdan hatırlanmaktadır. Büyük ACIMDA tüm yanımda olanlara SICAK duygular ile müteşekkirim. Vatanımız sayısını bilmediğimiz, belki de isimleri anılmayan bu değerli insanlar sayesinde Atatürk ilkelerine bağlı olarak kurulmuş ve kuvvetini ortaya koymuştur. Bu bilincin bütünlüğünü koruyan TC topraklarında ilelebet devam edeceğine, laik Türkiye Cumhuriyeti meşalesinin bilhassa gençlerin elinde her zaman yanacağına gönülden inancımla... SADUN’um yeni yaşını kutluyoruz ANNEN Üniv. Prof. Dr. Med. Y. S. Çiçek Wöber Bingöl
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle