23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 ŞUBAT 2014 SALI 8 n Baştarafı 1. Sayfada kaçırdı. Kargaların bile güleceği öyle iddialarda bulunuyor ki, bu dayanaksız kof iddialar artık çoktan sınırları da aştı. Asıl hırsızlığın, yolsuzlukla rüşvetin, nerede, tabii CHP’de olduğunu söylemeye varan ifadeler kullanıyor ve hükümetini, iktidarını temelinden sarsan 17 Aralık operasyonlarında ortaya çıkan gerçeklerin hesabını sorumlu hükümet başkanı olarak kendisinden değil, asıl Kılıçdaroğlu’ndan sormak gerektiğini öne sürecek, iftira diye nitelenecek uç noktaya ulaşıyor. Başbakan RTE hemen her seçim öncesi mağduru oynayacağı bir olay yaratıyor... Uzun zaman, 2010’lara kadar; askeri vesayet ve darbelerden mağdur olan siyaset adamı ve parti rolünü pekâlâ oynadı. 30 Mart yerel seçimi öncesi de ülke yönetimini ele geçirmeye çalışan paralel devlet örgütü (cemaat) ile mücadele eden vatan kurtaran aslan rolüne soyundu. Kanıtı mı? Tabii başkumandanı RTE olan yeni, ikinci bir Kurtuluş Savaşı yaşandığını TC Başbakanı olarak açıklamadı mı? Adeta bir Mustafa Kemal! HHH Ne ki mağdurluk ustası cemaati suçluyor. Telefon dinlemelerinden sahte delillerle özel mahkemeleri etkisi altına alacak kadar pislik kokan hemen her olayın nedeni olarak cemaati gösteriyor. ABD’de yaşayan, ikinci adamlarıyla Türkiye’ye çağırdığı, gel burada siyaset yap da boyunu bosunu görelim diye sözüm ona hodri meydan dediği, hâlâ TC vatandaşı F. Gülen hakkında paralel devlet çetesinin başı olarak bir türlü yargıyı göreve çağıramıyor... Düne kadar cemaatin 30 Mart’ta AKP oylarını etkileyeceğinden hiç söz etmeyen, olsa olsa bu etkinin yüzde 12 oranında olabileceğini öne süren RTE... …geçen haftanın son günleri, İstanbul’da meydanlarda seçim nutku atarken, cemaatten samimi dindar insanların değil; (kimlerdir bir türlü açıklayamadığı) sorumlu olanların paralel devlet uygulamalarının suçlusu olduğunu söylemeye başladı. Cemaat oylarında aleyhine tehlikenin galiba farkına vardı. HHH Partisel yararlar uğruna, üstelik intikam duygusu uyandıran söylemlerle devlet olanaklarını kullanan ilk ve son Başbakan’dır RTE! Türk ekonomisinin lokomotifi iş dünyasını temsil eden TÜSİAD Başkanı’nın bir süre önce Başbakan’ın son davranışlarının demokrasiyi zaafa uğrattığı ve sürerse uğratacağını içeren açıklamalarını, son zamanlarda her konuda olduğu gibi cemaatin paralelinde gören anlayışıyla bir türlü sindiremedi. Sindirememesi de doğaldı. Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi, kutular içindeki 4.5 milyon dolarlar ne ola ki diye kim sorarsa, derhal o kişiye ya da kuruma, örneğin CHP’ye, cemaat paralelinde ya da etkisinde damgasını vuruveriyor. Geçen pazar İstanbul’da bir metro hattının açılışında yine TÜSİAD’ın temsil ettiği işadamlarına ve kuruluşlara öfke saçtı ve… …her zamanki zarafetten yoksun üslubuyla; “Sen git işine bak be!” dedikten sonra “Bakkal dükkânı nasıl kontrol ediliyorsa vergilerde öyle kontrol edileceksin” diye tehdit etti. HHH İş dünyası tehdidin yabancısı değil. Daha önceleri başka vesilelerle, son olarak Gezi eylemlerinde yaralı olanları otelinde barındırdı, insanlık görevini yerine getirdi diye ünlü bir holdinge vergi cezaları kestiğini, defterlerinin allak bullak edildiğini bildikleri için... …şimdi her biri, maliye müfettişi ordularının denetlemeye ne zaman geleceğini herhalde bekliyor olmalılar! HHH Siyasal özgürlükler, demokrasi, insan hakları konusunda çalışmalar yapan ABD merkezli etkili Freedom House’ın Başkanı… “Türkiye’de belki ifade özgürlüğü var ama ifade ettikten sonra özgürlüğünüz yok” demiş! Yanılmış. Çünkü Türkiye’de kâğıt üzerinde ifade özgürlüğü var, var olmasına da... …bu demokratik temel kuralı hakkıyla sindirip uygulayacak bir başbakan yok! HABERLER GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ODTÜ’de ağaçların kesilerek yol yapılmasına karşı eylem yapan üç kişiye dava açıldı Fidanlar suç aleti! çirmek istedi. Bu amaçla geçen sonbaharda üniversite arazisinde üç bin ağaç kesildi. Başta ODTÜ’lü öğrenciler olmak üzere yaklaşık 50 kişi, ağaçların kesilmesine karşı 21 Ekim günü 100. Yıl Migros önünde toplandı. Buradan Vişnelik yönüne yürüyen grubun sayısı 600’e yükseldi. Yolun geçtiği ODTÜ arazisine gelen grup, önce basın açıklaması yaptı. Grup daha sonra yanlarında getirdikleri çam fidanlarını yola dikti. Açıklama sonrası grubun çoğunluğu dağılırken kalan 25 kişi ile belediye çalışanları arasında arbede yaşandı. Araya polis girince ortalık sakinleştirildi. Buradan ayrılan 25 kişi, eylemlerini üniversitenin A 4 kapısı önünde sürdürmek isteyince polis TOMA ve Akrep araçlarıyla müdahale etti. Grup, tazyikli su ve biber gazıyla dağıtılırken, bu sırada eylemcilerden Rıdvan Özkerim, Hamdi Berberoğlu, Ahmet Baltacıoğlu polis tarafından yakalandı. İfadeleri alınan üç kişi, savcılık tarafından serbest bırakıldı. Ankara Basın Savcılığı, bu üç kişi hakkında 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na muhalefet etmek, toplantı ve gösteri yürüyüşüne silahlı (molotofkokteyli) katılmak, polise direnmek ve kamu kurumu veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının faaliyetlerini engellemek suçlarından 15 yıla kadar hapis cezası istedi. İddianame Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. n Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM MUSTAFA BALBAY ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin ODTÜ’de ağaçları keserek yol yapmak istemesine karşı düzenlenen eyleme katılan ve polis müdahalesi sonucu yakalanan 3 kişi hakkında dava açtı. Ağaçların kesilmemesi için direnen göstericileri “belediyenin açtığı yola yeniden ağaç dikmek için zincir oluşturmak ve çam fidanlarını elden ele vererek kamyonların geçişini engellemekle” suçlayan savcılık, üç şüphelinin 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi. Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Konya Yolu ile Anadolu Bulvarı’nı birleştirmek için ODTÜ arazisinden yol ge 15 yıla kadar hapis Eğitimöğretim yılının ikinci yarısı AKP propagandası ile başladı Okullar ‘Benim Başbakanım’ ile açıldı SİNAN TARTANOĞLU AKP protestosuna 12 gözaltı İstanbul Haber Servisi AKP’nin yerel seçim çalışmaları için Beşiktaşda kurduğu standa yurttaşlar “Her yer rüşvet her yer yolsuzluk” sloganları atarak tepki gösterdi. Polis tarafından dağılmaları konusunda uyarılan grubun tepki göstermesi üzerine müdahale edildi. Gözaltına alınan 2’si çocuk 12 kişi emniyet’e götürüldü. Beşiktaş’ta Abbasağa Liseli Forumu dün seçim çalışması için Beşiktaş’a gelen AKP’lileri protesto etti. AKP’nin seçim aracına “AKP hesap verecek”, “Berkin Direniyor”, “Sağlam katil” yazan liselileri polis engellemeye çalışarak müdahale etti. Müdahaleye Beşiktaş halkı da tepki göstererek, seçim aracının önünde toplandı. Polis, halkı kalkanlarla iterken, halk “Hırsız var”, “Katil polis” sloganları atarak tepki gösterdi. Tepkinin ardından AKP seçim aracı bölgeden götürüldü. Olay yerine takviye çevik kuvvet ekibi getirilirken, Ihlamurdere Caddesi’nde halk ve polis arasında kovalamaca yaşandı. Kovalamaca sonucu ikisi çocuk 12 kişi gözaltına alındı. Yaşı 18’den küçük olan iki kişi Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde serbest bırakıldı. Diğer kişiler Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Grup Yorum üyelerinden açlık grevi İP: Görüntülerin ham halini ve tamamını verebiliriz İstanbul Haber Servisi İşçi Partisi Genel Başkanvekili Hasan Basri Özbey, Abdullah Öcalan’ın İmralı’daki sorgu görüntüleri olduğu iddia edilen kayıtların 5. bölümünü dün, İşçi Partisi İstanbul İl Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında açıkladı. Ergenekon davasından 29 yıl 3 ay hapis cezası alan İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu üyesi emekli Albay Hasan Atilla Uğur’un da içinde bulunduğu ekip tarafından yapılan sorgunun görüntüleri olduğu öne sürülen video kaydında, Öcalan’ın “Ekonomik olarak gereği yok. Dağlarda ekonomi falan kurulamaz. Sosyal zenginlik açısından Türk ile Kürt iç içe geçmiştir, ayrılamaz. Ayırdın mı gövdeden kolu kopmamış gibi olursunuz. Kurulacak küçük bir devleti hiç kimse kabul etmez, kursa bile bu devlet yaşayamaz” diye konuştuğu görülüyor. Özbey, yayımladıkları videonun montaj olduğu iddialarını reddetti. Özbey, BDP, HDP, KCK ve PKK yetkililerine seslenerek “Açık daveti kabul ederek gelmeleri halinde görüntülerin ham halini ve tamamını verebiliriz” dedi. İstanbul Haber Servisi Grup Yorum üyeleri üzerlerine konulan yurtdışı yasaklarını protesto etmek amacıyla Kazova DİH Mağaza ve Kültür Merkezi’nde cuma günü saat 14.00’te 1 aylık açlık grevine başlayacak. Grup tarafından yapılan yazılı açıklamada “Yurtdışına çıkış yasaklarını koyarak, dünya halkları ile dayanışmamızı, yoksulluktan dolayı yurtdışına çıkmış olan insanlarımızla bir araya gelmemizi engellemek istiyorlar. Asla buna izin vermeyeceğiz” denildi. ANKARA 20132014 eğitimöğretim yılının ikinci yarısı, daha önce binlerce öğrencinin hastaneye kaldırılmasına yol açan Okul Sütü Projesi ile birlikte başladı. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın açılışına katılarak süt dağıttığı okuldaki AKP bayrakları ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın resminin üzerinde “Benim Başbakanım” yazılı posterler dikkat çekti. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, süt hassasiyeti ile ilgili olarak öğretmen ve velilerin uyarıda bulunmaları gerektiğini açıklarken, Milli Eğitim Bakanlığı, imamlara süt hassasiyeti için tebliğ görevi verdi. Milli Eğitim Bakanlığı, 20132014 eğitim öğretim yılının açılışı ile birlikte okul sütü uygulamasına da yeniden başladı. Ömer Dinçer’in Milli Eğitim Bakanı olduğu dönemde başlatılan Okul Sütü Projesi’nde ülke genelinde yüzlerce öğrenci rahatsızlanarak hastaneye kaldırılmıştı. Bakanlar Avcı ve Eker, Ankara Keçiören’deki Kocatepe İlkokulu’nun açılışına katıldı ve ilkokul öğrencilerine okul sütü dağıttı. Sütlerin dağıtıldığı okulun bahçesinin etrafında AKP bayrakları dikkat çekti. Tüm protokolün, öğretmenlerin, velilerin ve öğrencilerin görebileceği bir yere Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Benim Başbakanım” yazan fotoğrafı asıldı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker konuşmasında, önceki yıllarda öğrencilerin zehirlenmesi ile ilgili olarak, öğretmenlerin ve velilerin bu konuda uyarıda bulunmaları halinde istenmeyen olayların önüne geçileceğini bildirdi. Okullara haftada 3 gün süt dağıtılacak. MEB, önceki yıllarda yaşananların bir daha olmaması için ek tedbirler aldı. Temel Eğitim Genel Müdürü Funda Kocabıyık, 81 ilin milli eğitim müdürlüklerine “Okul Sütü Programı Tedbirler” başlıklı bir yazı gönderdi. gelişte yolun iki tarafında tepeden vadiye üst üste binmiş, düzensiz yapılı binalar yolcuları karşılardı. Gecekondu sahipleri her seçim döneminde sorunlarının bir bölümünü çözer, 34 seçimlik bir süreçte yoldan elektriğe kadar günlük yaşamı kolaylaştırmaya çalışırdı. Her binanın önünde yükselen serviler, meyve ağaçları görüntünün başlıca tesellisi olurdu. Baharda çiçek açan ağaçlar, gecekonduları vazolaştırırdı. Toplu taşım araçlarının bir noktaya kadar ulaşabildiği, kimi sokaklarından kanalizasyon sularının aktığı bu yerleşim yerlerinin sağlıklı hale getirilmesi elbette gerekliydi. Ancak kentsel dönüşüm adı altında başlatılan girişimin, bu arayışı karşılamak yerine, yeni bir kent sorunu yarattığı görülüyor. Gecekondular gitti... Betonkondular geldi! Yıkılan binaların yerine kondurulan beton dikintiler, genel görünümden içindeki yaşam koşullarına kadar pek çok yönüyle insani değerlerin çok gerisinde. HHH AKP’nin başlıca icraat yöntemi bu; toplumun hemen tüm kesimlerinin “sorun” olarak kabul ettiği konuyu alıyor, soruyor: “Ben bu sorunu çözmek istiyorum, itiraz eden var mı?” Kim hayır der ki? İşte asıl sorun bu aşamadan sonra başlıyor. Hükümet rant odaklı bir anlayışla o sorunu daha da içinden çıkılmaz hale getirirken eleştirenlere de çıkışıyor: “Hem sorunun olduğunu kabul ediyorsunuz hem de çözümüne karşı çıkıyorsunuz... Bir kere de samimi olduğunuzu görelim!” Kentlerdeki “çarpık” gecekonduların “çirkin” betonkondulara dönüşmesi yetmiyormuş gibi, bunlara orman alanları da ekleniyor. Plansız şekilde orman diplerine kadar gelen gecekonduların devamındaki ormanlar da “yasal düzenlemeyle” betonlaştırılıyor. Dün Ormancılar Derneği Yönetim Kurulu üyelerinin ziyaretinde konu orman talanına gelince, çarpıcı rakamlar verdiler. 1956’da çıkarılan 6831 sayılı Orman Kanunu, 1971’e dek hiç değişmedi. 1971’den 2000 yılına dek 8 kez değişti. AKP iktidarı döneminde ise tam 21 kez değişikliğe uğradı. Neredeyse her “torba kanunun” içine Orman Kanunu’na yönelik bir değişiklik de kondu. Bugüne dek yok olan ormanların yüzde 58’i iktidarların yasal değişikliklerinin kurbanı. Yani yangınlar başta olmak üzere öteki yok olma nedenlerinin tümünden fazla “yasal yangın” zararı var! Bunlar da çoğunlukla orman alanlarını rantın ve kentin parçası yapmaya yönelik. HHH Ankara ile devam etmek gerekirse, Atatürk Orman Çiftliği de (AOÇ) kentsel dönüşüm planlarından payını aldı. Orman Genel Müdürlüğü’nün AOÇ sınırları içindeki düşük yapılaşmayla oluşmuş binaları, çevresindeki ağaçlarla birlikte ortadan kaldırıldı. Burada kesilen 3 bini aşkın ağaç, tam 133 ayrı türdendi. Bu alan şimdi halkın Beyaz Saray adını taktığı beton kuşatmanın altında. Yerel seçimler bu anlayışın da oylandığı bir süreç olacak. Kentin ortasından otoyol geçiren, kentsel dönüşümü sözcüğün tam anlamıyla kentsel ölüşüme çeviren Gökçek zihniyetinin sona ermesi, sadece bugün değil, gelecek kuşaklar için de önemli. Evet gecekondular sorundu... Ama bugün yapılan, çözülmesi gereken bu sorunun üzerine kalın bir beton dökmekten başla bir şey değil... Reyhanlı katliamı davası başladı Cehennemi yaşattılar bize SAVAŞ KÜRKLÜ Yargı, İstanbul halkının isyanını duydu Cemaate yakın üyeler toplatıya gelmedi 3. havalimanı inşaatı durduruldu İstanbul Haber Servisi CengizLimakKolin konsorsiyumu tarafından yapılan 3. havalimanı inşaatı İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin verdiği kararla durduruldu. Birgün gazetesinde yer alan habere göre; meslek odalarının ve demokratik kitle örgütlerinin açtığı davaları yetkisizlik kararlarıyla Danıştay’a sevk eden yerel mahkemeler, halkın açtığı davada ise projenin ÇED Olumlu kararının yürütmesini durdurma kararı verdi. İstanbullular, 3. havalimanıyla ilgili verilen ÇED Olumlu kararını onaylayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na dava açmıştı. 3. havaalanı projesinin tarımsal alanları yok edeceği, doğal hayatı olumsuz etkileyeceği, iklim değişikliğini hızlandıracağı, orman alanlarını yok edeceği ve içme suyu havzalarına zarar vereceği, ÇED raporunun görüşlere açılması gereken 10 günlük süre dolmadan havalimanı projesinin ihaleye çıktığı gerekçeleriyle, ÇED Olumlu kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali istendi. İstanbul 4. İdare Mahkemesi 21 Ocak’ta aldığı kararla, ÇED Olumlu kararının yürütmesini durdurdu. Mahkeme, 3. havaalanı projesinin ihaleye çıkmasına yol açan ÇED Olumlu kararının yürütmesini, alanda yapılacak keşif ve bilirkişi raporunun mahkemede incelenmesine dek durdurdu. Keşif ve bilirkişi raporu isteyen mahkeme, bu belgeleri inceledikten sonra ihalenin yürütmesinin durdurulması kararını yeniden değerlendirecek. Bilirkişi heyetinin tespitinin ve heyetin görevlendirilmesiyle keşfin gerçekleşmesi 23 ay, raporun mahkemeye sunulmasının 4 ila 5 ay, mahkemeye yapılacak itirazlar ve mahkemenin yürütmeyi durdurma talebi ile ilgili değerlendirmesinin ve gerekçeli kararın yazılmasının ise yaklaşık 3 ay süreceği düşünüldüğünde, kararla birlikte projeye ilişkin faaliyetlerin en az 10 ay ile 1 yıl arasında tamamen durması bekleniyor. HSYK’de tasfiye boykota takıldı ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın HSYK Genel Kurulu’nu olağanüstü toplayıp, kurulun genel sekreterliğinde ve Teftiş Kurulu’nda görev değişikliği yapma planı, cemaate yakın üyelerin boykotu nedeniyle gerçekleşmedi. Cemaate yakın olduğu belirtilen üyeler, genel kurul toplantısına gelmeyince yeterli çoğunluk sağlanamadı ve toplantı yapılamadan dağıldı. Bozdağ, bu olağanüstü toplantı için aynı saatte yapılan Bakanlar Kurulu toplantısına katılmadı. Bozdağ, teamüllere göre ayda iki defa çarşamba günleri yapılan HSYK Genel Kurulu’nu dün (pazartesi) için olağanüstü toplantıya çağırmıştı. Bu toplantıda Bozdağ’ın 17 Aralık operasyonunun ardından yargıda yapılan tasfiyeler kapsamında HSYK Genel Sekreterliği ve Teftiş Kurulu’nda da kritik görev değişiklikleri yapmayı istiyordu. Ancak genel kurul için yeterli çoğunluk sağlanamadı. Genel Kurul toplantısı için 15 üyenin hazır bulunması gerekiyordu. 22 üyesi olan HSYK’nin ancak 14 üyesi toplantıya gelmişti. Bozdağ, toplantıya başka üye gelmeyeceği anlaşılınca 45 dakika kaldığı kuruldan ayrıldı. Toplantıya gelmen üyelerin cemaate yakın isimler olduğu belirtildi. Toplantıya gelmeyen isimlerin Başkanvekili Ahmet Hamsici, üyeler Nesibe Özer, Ahmet Berberoğlu, Hüseyin Sertel, Bülent Çiçekli, Resul Yıldırım, Teoman Gökçe ve Ahmet Kaya olduğu öğrenildi. Bu isimlerin gelmeme gerekçesi olarak aldıkları raporları gösterdiği belirtildi. Benzer toplantı geçen hafta da yapılmak istenmiş, ancak yine yeter sayısı bulunamadığı için yapılamamıştı. AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, gazetecilere, HSYK teklifinin, çalışmaların kitlenmesi durumunda, yerel seçimden önce gündeme gelebileceğini söyledi. Bombacıya rekor ceza DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Bingöl’de 2008 yılında Emniyet Müdürlüğü Asayiş Ekipler Amirliği binasına silahlı ve bombalı saldırı eylemine katılan “Dirok” kod adlı PKK’li Fırat İşgören’in yargılanmasına Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Karar öncesi son sözleri sorulan İşgören, “Erdoğan açıklama yaptıktan sonra özel yetkili mahkemelerin meşruiyeti kalmamıştır. HSYK içerisinde bir çete vardır. Bu mahkemelerin talimatları Pensilvanya’dan alınıyor. Bu nedenle mahkemeyi boykot ediyorum” dedi. Mahkeme, İşgören’e ağırlaştırılmış ömür boyu ve 123 yıl 8 ay hapis cezası verildi. ADANA Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde 11 Mayıs 2013’te düzenlenen ve 53 kişinin öldüğü bombalı saldırıyla ilgili 7’si firari 33 sanığın yargılanmasına başlandı. Saldırıyı düzenlediği ileri sürülen Nasır Eskiocak ve bazı sanıklar ifade vermezken, patlamada ölen 17 yaşındaki Oğulcan Tuna’nın annesi Fatma Tuna, “Oğlumun ne günahı vardı” diyerek isyan etti. Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada eylemi planladığı öne sürülen Mihrac Ural, saldırıyı düzenlediği ileri sürülen Eskiocak ile birlikte 17 sanık hakkında 53’er kez ağırlaştırılmış ömür boyu ve 3 bin 597’şer yıla kadar hapis cezası istendi. Yardım ve yataklık yaptıkları ileri sürülen 16 sanık hakkında da 10 ile 15 yıl arasında hapis cezası talep edildi. Duruşmaya 15 tutuklu sanık ve ölenlerden bazılarının yakınları ile tarafların avukatları katıldı. CHP Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz da duruşmayı izledi. Duruşmada sanık Eskiocak “Savunma yapmak için hazır değiliz” diyerek ifade vermedi. Savunma yapan sanıklar da hem suçlamaları, hem de daha önce verdikleri ifadeleri kabul etmedi. Patlatılan araçları kendi üzerine satın alan sanık Mehmet Genç, bombalı eylemden haberi olmadığını ileri sürdü. Patlamada ölen 17 yaşındaki Oğulcan Tuna’nın annesi Fatma Tuna, elinde oğlunun fotoğrafıyla geldi. Baba Ahmet Tuna oğlunun dershane çıkışında ikinci patlama sırasında hayatını kaybettiğini belirterek “Patlama sonrasında oğlumu kendim buldum. Sanki cehennemi yaşattılar bize. Mutlaka hesap sorulması gerek. Kim yaptırdıysa, arkasında kim varsa cezasını çeksin” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle