05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 ŞUBAT 2014 SALI 12 Biz burada iletişim başkanlığımızı devreye sokuyoruz. TİB bunu acele inceliyor. Erişimi geçici olarak mahkeme kararına kadar engelliyor ki burada bu zulüm dursun. İlgilisi mahkemeye başvurup TİB kararını inceletiyor. Mahkeme engellemenin sürmesine ya da kaldırılmasına karar verebiliyor. Bu uygulama ile internete sansür gelmiyor. Internet kalkmıyor, kontrol altına alınıyor. Yani bu ahlaksızlıklar, yolsuzluklar mı devam etsin? Bu ülkede insanları itibarsızlaştırma hareketleri devam mı etsin?” Atalarımız ne demişti? “Dinime küfreden bari Müslüman olsa!” HHH Yerel tepkileri bir yana bırakalım… Tayyip Efendi başka ne diyor? “Amerika’da da böyle… Avrupa’da da böyle…” Kendisine yanıt ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki’den geldi: “Demokrasilerin, halkların farklı sesleriyle güçlendiğine inanıyoruz. Bu girişimler, ifade özgürlüğü konusundaki uluslararası standartlara uyumlu değil. Ayrıca ifade özgürlüğünü, araştırma gazeteciliğinin, gazetecilerin kaynaklarının korunmasını, internet üzerinden bilgiye erişim ve siyasal tartışmaları önemli ölçüde etkileme potansiyeline sahip.” AB Komisyonu sözcüsü Peter Stano’nun yanıtı ise “Kararın Avrupa standartları seviyesine çıkarılacak biçimde yeniden düzenlenmesi gerekiyor” oldu. ABD ve AB basını da Tayyip’in sözlerini yerden yere vurdu. Bir örneği Nev York Times gazetesinden verelim: “Yeni adım, yalnızca ülke içinde gerilimi artırmıyor, Türkiye’nin yurtdışındaki görüntüsünü de zedeliyor!” Internet yasaklamasında en iyi durumda İsveç, Norveç, İngiltere, ABD gibi ülkeler var. Türkiye bu son karardan önceki sıralamada 58. idi, şimdi İran, Pakistan, Yemen’in bulunduğu alt sıralara yol alacak demektir. HHH Hanedanın yolsuzluklarını soruşturan polis şefleri, savcılar, yargıçlar görevlerinden alındılar. Şimdi de internet yasağı ile “Demir Perde” gibi, yüzleri kızarmasın diye bir “utanç perdesi” kuruluyor. Yerli yabancı insan hakları örgütleri, Gül’ün bu değişikliği “veto etmesini” istiyorlar. Gül soruları yanıtsız bıratı. Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyıktı… Ne var ki sakalı olmadığı için aşağı tükürebilir! Gözler, iki haftalık bir bekleyiş için Çankaya’ya çevrildi. Bakalım Gül, arenadaki Roma imparatoru gibi gladyatör dövüşünde başparmağını aşağıya mı, yukarıya mı çevirecek! HHH “Today’s Zaman” gazetesinin 5 yıldır İstanbul’daki Azeri muhabiri Mahir Zeynelov “Türk savcılar, polise El Kaide bağlantılı kişileri tutuklama emri verdi. Erdoğan’ın atadığı polis şefleri buna uymadı” diye bir tveet atınca, 10 Mart’a kadar oturma izni demokratik, özgür, sansürsüz (!) Türkiye’den Türk eşi ile birlikte sınır dışı edildi. Gerekçe “devlet büyükleri aleyhine tveet atmak” idi. Demokrat Parti döneminde Ankara’daki Reuters muhabiri Gerald Long’un haberi Adnan Menderes’i memnun etmedi, ikamet süresi uzatılmayınca Türkiye’den ayrıldı, Reuters de bürosunu kapattı. Yıllar sonra Long, Reuters’in başına geçince, ilk kararı Ankara’da büro açmak oldu. 12 Mart döneminde Nadir Nadi ve İlhan Selçuk ile birlikte 11 kişi gazeteden uzaklaştırılmıştı. Ben de Ankara’da istifa ettim. Reuters’in Ankara’ya gönderdiği görevlisi önerince, bürosunu 1 Ocak 1972’de açtım. DIŞ HABERLER [email protected] “Prenses Cristina’nın yargıç Jose Castro önünde ifade vermesi, adalete saygının, skandala başat olduğunu gösteriyor” diyor El Pais gazetesinin başyazısı ve özetle ardından şöyle devam ediyor: “Kraliyet ailesi anayasaya riayet ediyor ve anayasa dışına çıkmıyor. Prenses, sıradan bir yurttaş... Aralarında kralın kızının da bulunduğu tüm yurttaşların tabi olduğu hukuk devleti gerekçeleri böylece yerine getiriliyor... Yargıcın (birtakım baskılara karşın soruşturmada) göstermiş olduğu kararlılık, kuşkuların giderilmesini ve demokrasiye karanlık gölge düşürülmesini engelliyor. Kralın kızının yargı önünde ifade vermesi, (başta kraliyet olmak üzere) kurumların yitirdiği saygınlığın tesisine katkıda bulunuyor... Sorumlulukla bağdaşan biricik çözüm adaletin kesinliğine saygı duymak ve adalete güvenmektir. Yargı sürecinin devamına bundan böyle yalnız yargıç karar verecek!” Mütevazı bir siyah kadife ceket ve lacivert bir pantolonla geçen cumartesi Palma’da ifade veren Prenses Cristina hakkındaki soruşturma pek kolay kapanacağa benzemiyor. Dosyayı (Balear adalarının merkezi) Palma’dan, kralın elinin nispeten kolay erişebileceği başkent Madrid’e çekmek konusunda gösterilen çabalara ve başsavcının süreci engelleme gayretlerine rağmen Cristina’nın ifadesini Palma de Mallorca’da almakta direten yargıç Castro henüz tatmin olmuşa benzemiyor... Eşi Inaki Urdangarin ile yüzde 50yüzde 50 sahip oldukları bir şirkete “hayali konferanslar ve danışmanlık” hizmetleri karşılığında hortumladıkları kamu fonlarını aktaran çiftin geleceğine dair çok farklı yorumlar var... En yaygın beklenti, Urdangarin’in hapsi boylaması... Şirketin hukuki, mali sorumluluğunu kocasıyla eşit paylaşmasına karşın “Tartışmalı fonların nereden geldiklerini bilmiyordum. Olanlardan hiç haberdar değildim!”savunmasına sığınan Cristina’nın ise büyük olasılıkla para cezası ile “CristinaUrdangarin skandalının” patlak verdiği, üç buçuk yıldır önüne çıkarılan tüm engellere karşın, kimseye hesap vermeyen bir prensesin ifadesini alıyor. Bundan sonra da “adaletin yerine gelmesi için” elindeki tüm imkânlarla savaşacağını her haliyle belli ediyor. bilimcisi olan İngiliz Sir Tim BernersLee, 1989’da kısaca “WWW” denilen “World Wide Web (Dünya Çapında Ağ)” adlı buluşunu insanlığın iletişimine sundu. Bu buluştan Türkiye’de ilk yararlanan TÜBİTAK ve ODTÜ oldu. Basında ise ilk internet bağlantısını, 22 yıl önce genel yayın yönetmenliğim döneminde Cumhuriyet’te başlattım. İnternet Perdesi art ayında “İnternetin M (ağarasının)” 25. yaşı kutlanacak. Bir bilgisayar İspanya’nın Adaleti… hapisten yakayı kurtarması bekleniyor. Cristina demir parmaklıklar arkasına gitmese de, ifadesini alan savcı başta olmak üzere... Kamuoyu ikna olmuş değil. Eşiyle yönettikleri şirketin defterdarlığını da yapan prensesin kişisel sekreteri dahil, kraliyetin danışmanlar ordusunun bu yolsuzluğa uyanmamış ve hanedan üyelerini haberdar etmemiş olmamaları imkânsız. “Haberim yoktu” savunması bu sebeple, prensesi ve “kraliyeti” kurtarmak için kullanılan taktikten ibaret. Yedi saat boyunca prensesin ifadesini aldıktan sonra her zamanki gibi adalet sarayından... Motosikletiyle ayrılan yargıç Castro şimdilik konuşmuyor ve açıklama yapmıyor. Soruşturmanın kapatılması ve arşivlenmesi için uluorta olmasa da kapalı kapılar ardından bastırmaya devam eden kral ve işbaşındaki muhafazakâr Rajoy hükümetine karşın, yargıç Castro tek başına soruşturmayı sürdürmek ve derinleştirmek için hâlâ ayak sürtüyor. 1946 tevellütlü, Endülüs doğumlu bir yargıç, yüzyıllar boyunca Avrupa kıtasına hükmeden koca bir kraliyet ailesine, başka deyişle, meydan okuyor. Prensesin encamı belli değil Hukuk devleti dediğimiz şey demek ki böyle bir şey... Güçler ayrılığının hiçbir engelle karşılaşmaksızın mükemmel işlediği hukuk devletleri yalnız kitapta var... Yargı bağımsızlığı ile güçler ayrılığı dünyanın her yerinde aslında engellerle yüz yüze geliyor. Ama “hukuk devleti” denen ülkelerde bu engeller, görevini yapmaya kararlı hukuk insanlarını profesyonel anlamda yok etmeye dek vardırılamıyor. Sistem, mesleğin hakkını verenlere bir “bağımsızlık” olanağı tanıyor. Niye? “Hukuk devletleri” daha âlicenap olduğu için mi? Hayır. Hukuk devletlerinde, anayasal sistemlerin esnetilmesi ve kuralların tümüyle ayaklar altına alınması mümkün olmuyor. Hukuk devleti olan/ olmayan ülkeler arasındaki en büyük fark bu. Bizde kurallar hodri meydan çiğnenebiliyor. İspanya’da Cristina’dan hesap soran yargıcı anayasanın koyduğu çerçeve koruyor. El Pais’in başyazısında belirtildiği üzere, “prensesin, yargı önünde hesap vermesi, kraliyetin anayasanın dışına taşmadığını” kanıtlıyor. Sonrasını gene kurallar içinde cereyan eden bir mücadele belirleyecek. Bizde “güçlülere dokunulduğunda” yapılan ilk iş oysa, anayasayı yok saymak oluyor. Eskiden fotoğrafların siyahı ve beyazı vardı... İspanya ve Türkiye örneği eski fotoğrafların siyahıbeyazı gibi. Türkiyeİspanya farkı Der Spiegel, PKK’lilerin öldürülmesinde Türk istihbaratının rolü hakkında kanıt bulunduğunu yazdı Polonyalı Pavel Kuczynsk ABD’deki bir yayın kuruluşu, istediğimiz Amerikan ya da Avrupa ve gazetelerinin haberlerini anında aktaracak, biz de haberleri seçip eşzamanlı olarak Cumhuriyet’te kullanabilecektik. Bunun nasıl olacağını kuruluşun temsilcisine sorduğumda “internet üzerinden” dediğinde şaşırmıştım! Anlattı. Bizim kuruluşun aradığımız telefonu aracılığıyla bilgisayarımız onların bilgisayarına bağlanacak, istediğimiz haberi seçebilecektik. Anlaştık. Biz Nev York Times, Los Angeles Times, Times, Le Monde, Pravda gazeteleri ile National Geographic ve Der Spiegel’in yayınlarını istedik. Bu amaçla çeviri servisi kurduk. O gün, bu serviste basına ilk kez adım atanlar arasında günümüz Cumhuriyeti’nin kıdemlileri var. Örneğin Dış Haberler Şefi Özgür Ulusoy, Yaşam eki sorumlusu ve köşe yazarı Özlem Yüzak, BilimTeknik’te Orhan Bursalı’nın yardımcısı Reyhan Oksay, şimdilerde çeşitli yabancı kitapları dilimize kazandıranlar Gül Çağalı Güven ve Gül Atmaca internetin ilk kullanıcısı oldular. HHH Sonrasında internet, Tayyip Efendi’nin diline düşecek kadar patladı gitti. Ama ben hâlâ ne “Facebook” ne de “Twiteer” kullanıyorum! Buna karşılık başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olmak üzere pek çok siyasacı tveet atıyorlar. Örneğin Gül, 28 Mayıs 2011’de akşam yemeğinden önce saat 19.03’te şu tveet’i atmıştı: “Benim görüşüm, temelde hiçbir özgürlük kısıtlaması olmamalı. İsteyen ‘Paris suikastı MİT işi’ Dış Haberler Servisi Alman Der Spiegel dergisi Paris’te geçen yıl PKK’li kadınların öldürülmesinde MİT’in parmağı olduğuna dair Alman istihbaratının elinde kanıtlar bulunduğunu ileri sürdü. Dergi PKK üyeleri Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez’in öldürülmelerinden sonra Almanya’nın MİT’le işbirliğini aza indirdiğini öne sürdü. Paris suikastında katil zan lısı olarak tutuklu olan Ömer Güney’in MİT’ten “doğrudan aldığı” emir sonucu cinayeti gerçekleştirdiği iddialarına yer veren dergi iddiasına kanıt olarak Güney ile MİT üyesi olduğu belirtilen iki kişi arasında geçen telefon konuşmalarını gösterdi. Derginin haberine göre MİT görevlileri Ömer Güney’e Belçika’da Geçen yıl Paris’te öldürülen Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez. Arap kökenli bir silah tacirinden aldıkları 7.65 mm’lik susturucu takılı tabancayı suikastı gerçekleştirmesi için verdi. Olay sonrası Güney’in geride iz bırakmaması ve nasıl kaçabileceği konusunda bilgilerin de yine aynı görevliler tarafından verildiği kaydedildi. Der Spiegel, Alman güvenlik birimlerinin, MİT’in Paris suikastı ile bağlantısı olabile ceği düşüncesiyle MİT ile olan işbirliğini azaltma kararı aldığını ileri sürerken Amerika’nın Sesi radyosu da Berlin’deki kaynaklarına dayanarak verdiği haberinde Der Spiegel’in, MİT’e ait başka bir belgede de söz konusu PKK’li aktivistlerin “devre dışı bırakılmasının” daha önceden de planlandığını iddia ettiğini belirtti. Radyo, Der Spiegel’in Alman istihbarat yetkililerinin kişilere ait bilgileri, Türk meslektaşlarına bu olay sonrasında “çok büyük bir dikkatle” verdiğini yazdığını da belirterek haberde yer alan iddiaların doğru çıkması durumunda, bunun “Türkiye’nin AB ile olan ilişkilerine olumsuz yansıyabileceği, ayrıca Başbakan Erdoğan’ın da baskı altına girebileceği” görüşünü dile getirdi. AB’den yazılı uyarı gelecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TürkiyeAB Siyasi Diyalog Toplantısı’na, yargıya müdahale ve internete sansür düzenlemesi damgasını vurdu. AB Komiseri Stefan Füle, komisyonun kaygılarını ve AB müktesebatı ile AB ülkelerindeki en iyi örnek uygulamaların Türkiye’ye iletileceğini açıkladı. Brüksel’de, AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, AB Komisyonu’nun genişleme ve komşuluk politikasından sorumlu üyesi Füle, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile AB Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu’nun katılımıyla dörtlü olarak yapılan toplantının ardından planlanan basın toplantısı iptal edildi. Ashton’ın sözcüsü, açıklamanın iptal edilmesine gerekçe olarak toplantının öngörülenden uzun sürmesini ve AB Dışişleri Konseyi’ne katılmak zorunda olan Ashton’ın programının sıkışıklığını gösterdi. Füle yazılı açıklamasında, “Bugün Türkiye’deki son gelişmeleri ele aldık. Türkiye’nin, katılım sürecine ve siyasi kriterlere dair tüm kanunlarda, önceden komisyon ile irtibata geçmesi gerekliliğinin altını çizdik” dedi. Füle ayrıca, son gelişmeler ışığında “bağımsız yargı ve parlamentonun geçtiğimiz hafta onayladığı internet yasasının” da ele alındığını belirterek şunları söyledi: “Komisyonun görevi, bunlar gerekçelendirildiğinde gelişmeleri izlemek ve aynı zamanda AB müktesebatı ile uyum ve AB’nin en iyi örnekleriyle ilgili yardım ve destek sunmaktır. Bu çerçevede internet kanununa dair, komisyon, AB’ye uyumluluk ve AB’nin en iyi örnekleriyle ilgili bir dizi endişelerini yazılı olarak paylaşmaya karar vermiştir.” Türk diplomatik kaynaklar ise AB ile görüş alışverişinin doğal olduğunu belirtirken, bunun müzakerelerin genel hedefiyle paralel olduğuna dikkat çekti. Bu arada, Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile telefon görüşmesi yaparak Kıbrıs ve Suriye’deki son gelişmeleri ele aldı. ‘Alman vatandaşı radikalleri yakalayın’ Dış Haberler Servisi Almanya Suriye’de 1.5 yıl kuşatma altında kalan Humus kentinden Federal Emniyet Teşkilatı Başkanı sivillerin tahliyesi BM gözetiminde sürdürülüyor. (REUTERS) Jörg Ziercke, Suriye’ye savaşmak için gidip geri dönenlerin Almanya için büyük bir tehlike oluşturduğunu söyleyerek, “Suriye’ye gidişlerde geçiş ülkesi” olan Türkiye’den işbirliğini artırmasını istedi. Ziercke, Alman yayın kuruluşu Deutschlandfunk’a verdiği demeçte, “Suriye’ye savaşmaya gidenlerin sayısının artmasından kaygı duyduğunu, çatışma tecrübesine sahip İslamcıların, Almanya’da saldırılar düzenlemek için emir alabileceklerini” belirtti. Konu hakkında soru önergesi veren Sol Parti’nin siyaset uzmanı Ulla Jelpke, Türk hükümetinin bu konuda Almanya’ya yeterince bilgi vermediğini söyledi. İngiliz Times gazetesinin bir haberinde de, “SuBirinci turda ilk olarak insani yardımların özelriye ile Türkiye arasındaki sınır, halen dünya likle kuşatma altındaki Humus kentine ulaştırılnın önde gelen istihbarat teşkilatlarınca önü ması konuşulmuş, geçen hafta 600 civarında simüzdeki 10 yılda Batı’yı hedef alacak saldırı vilin kentten tahliyesi sağlanmıştı. İkinci tur gölar için ölümcül terör potası olarak algılanı rüşmelerde de Suriye’deki bazı bölgelere insayor” denildi. Haberde 877 km’lik sınırın, Ame ni yardımın ulaştırılması için kısmi ateşkes ilan rikan Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA), İngi edilmesi konusunun ele alınması bekleniyor. liz istihbarat servisi (MI6) ve diğer Avrupa ülkelerinin casuslarıyla dolu olduğu savunuldu. uriye’nin Hama kentinde Bu arada Suriye’deki iç savaşın Alevilerin yoğun yaşadığı Maan köyüne cihatçı militanların sona erdirilmesini amaçlayan gödüzenlediği saldırıda aralarında rüşmelerin ikinci turu İsviçre’nin kadın ve çocukların da bulunduğu 40 Cenevre kentinde dün başladı. Gekişinin yaşamını yitirdiği duyuruldu. çen ay yapılan görüşmelerin ilk tuSuriye İnsan Hakları Gözlemevi, runda somut bir ilerleme sağlanaEl Kaide bağlantılı, aralarında mamış, ancak BM ve Arap Birliği yabancıların da bulunduğu militanların düzenlediği Suriye Özel Temsilcisi El Ahdar saldırıda yaşamını yitirinlerin yarısının silahsız siviller, el İbrahimi, “ortak bir zemine” diğerlerinin ise köylerini savunanlar olduğunu belirtti. ulaşıldığını bildirmişti. Berlin’den Ankara’ya çağrı İran ve UAEA işbirliğini geliştirecek Dış Haberler Servisi İran ve Uluslararası Atom Enerji Ajansı (UAEA) Tahran’da hafta sonu yapılan görüşmelerin ardından, 15 Mayıs’a kadar hayata geçirilmesi hedeflenen “yedi somut önlem” konusunda uzlaşmaya vardı. Anlaşmaya göre, İran, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından nükleer başlıkların tamamlayıcı unsuru olarak değerlendirilen özel ateşleme sisteminden vazgeçecek. Ayrıca UAEA denetçileri, Arkadan ve Sagend’deki uranyum üretim tesislerine inceleme yapmak üzere girebilecek. Tahran, ağır su reaktörünün bulunduğu Arak’taki tesisle ilgili de bilgi vermeye hazır olduğunu kaydetti. Aynı sanatçıdan herkes internette özgürce dolaşabilmeli!” Buna karşılık 17 Aralık yolsuzluklar olayının odağındaki Tayyip Efendi ne diyor? “İnternet yoluyla suç işlendiğinde, kişilik hakkına tecavüz, özel hayat ihlal edildiğinde kişi mahkemeye başvuruyordu. 5 gün sonra karar çıkıyor, erişim engelleniyordu. Bu 5 gün içinde zaten o çirkin kayıtlar tüm dünyaya yayılıyor. Engellemek imkânsızlaşıyordu. Şimdi biz ne yapıyoruz? Birisi mağdur mu oldu, bir yanlış mı yapıldı? Alevi S köyünde katliam Irak Meclis Başkanı’na suikast girişimi Dış Haberler Servisi Irak Meclis Başkanı Usame Nuceyfi’ye dün memleketi Musul’da suikast girişiminde bulunuldu. Sünni siyasetçi Nuceyfi, konvoyunu hedef alan bombalı saldırıdan yara almadan kurtuldu. Konvoyundaki 2 koruma ise yaralandı. Usame Nuceyfi, 5 Şubat’ta Türkiye’yi ziyaret ederek Ankara’da Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile bir araya gelmişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle